Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İŞKENCE!nedir?İŞKENCE'siz yapamıyormuyuz?


Yayamaz Kayımca

Önerilen İletiler

Ben ne zaman hangi yazımda söyledim şehitler yanlız türkkökenli ailelerin çocuklarındandır diye?

 

ne farkeder diyarbakırda insan hakları adına propaganda yapanlar hangi güney doğulu bir şehidin hakkını savunu?

 

kaç defa güney doğudaki şehit olan askerleri , öldürülen pkk teröistleri gibi ağırladı,ilgilendi.

söz buraya gelince sus pus olurlar,binlerce şehidimiz var bunun içinde farklı kökenlerde var ,bu insan hakları derneği neden bir pkk teröristi kadar ilgi göstermiyor?

 

Benim hiç bir milleti küçümsediğim yok, aksine edirne nasılsa diyarbakırda aynıdır diyorum.kürtlerin bu memleketin sahibidir dememden anlaman gerekirdi.

 

Asıl bu halkı ikiye bölen, sözde insan hakları adına ,yanlız teröristlerin haklarını savunan nifkcılardır.

 

diyarbakırdan çıkmadı derken oradaki terör destekçisi dtp gibi partilerin kucağına oturup kalkan, sözde insan hakları savunucalırına söylediğimi anlamınız gerekirdi.

 

önemli olan söyleneni anlamak istemek,siz anlamak istemeseniz nafile.

ne demek istediğiniz çok iyi anlaşılıyor.

siz, kürt kökenli yurttaşlarımızın haklarını savunanları, diğer halklar arasında ayrımcılık yaptığını söylüyorsunuz fakat ayrımcılığı siz yapıyorsunuz haberiniz yok.

güneydoğuya ve oradaki kürt halkına bir önyargı, bir saldırganlık.

biz eşitlikçi ve kardeşçe yaşayan bir toplum istiyoruz.

bunun için çözümün de sadece silah olmadığına inanıyoruz.

bugün ülkemizde sadece öldürmüş olmak için kürt öldürmek isteyen milyonlarca aşırı milliyetçi insanımız var.

kürt kürtçe konuştu diye,

kürt kürtçe yazdı diye,

kürt kürtçe okudu diye,

kürt kürtçe dinledi diye,

öldürmek, yok etmek istiyorlar.

eşitlikçi bir toplum için kürtlerin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorlar.

kürtler acı çektikçe bir hoş oluyorlar.

ve biz onlara karşı çıktığımızda pkklı oluyoruz.

ne kadar güzel bir özet....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 96
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

ne demek istediğiniz çok iyi anlaşılıyor.

siz, kürt kökenli yurttaşlarımızın haklarını savunanları, diğer halklar arasında ayrımcılık yaptığını söylüyorsunuz fakat ayrımcılığı siz yapıyorsunuz haberiniz yok.

güneydoğuya ve oradaki kürt halkına bir önyargı, bir saldırganlık.

biz eşitlikçi ve kardeşçe yaşayan bir toplum istiyoruz.

bunun için çözümün de sadece silah olmadığına inanıyoruz.

bugün ülkemizde sadece öldürmüş olmak için kürt öldürmek isteyen milyonlarca aşırı milliyetçi insanımız var.

kürt kürtçe konuştu diye,

kürt kürtçe yazdı diye,

kürt kürtçe okudu diye,

kürt kürtçe dinledi diye,

öldürmek, yok etmek istiyorlar.

eşitlikçi bir toplum için kürtlerin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyorlar.

kürtler acı çektikçe bir hoş oluyorlar.

ve biz onlara karşı çıktığımızda pkklı oluyoruz.

ne kadar güzel bir özet....

Bakın dostum yazılarımı okuduysan anlarsın ne demek istediğimi.

okumadıysan ,oku ona göre yorum yap.

kürt kökenli yurttaşlarımızın haklarını savunanları ayrımcılık yaptığını söylemiyorum...dikat ederseniz o ayrımcılık yapanlara kürtleri temsil etmediğini söylüyordum,kürtlerin adına değil kendi adına konuşmasını istiyordum.,

 

Ne yapacaktım barzaniye liderim diyeni,k ırağı savunup kendisini k ırağa bağlı gösterene ne yapacatım ?ne diyecektim?

 

bu insanlarmı kürtlerin hakkını savunuyorda bende onları ayrımcılıkla suçluyorum.

 

evet yine söylüyorum eğer peşmerge barzaninin ve k ırağın davasını göreceklerse işte k ırak buyursunlar diyorum.gitsin davalarını k ırakta versinler.

 

bu sözlerim vatanını seven kürt insanlarımızı elbette bağlamaz....k ırak,barzani derdine olanlara sözüm.

 

diğer bir tarafatanda bugün türkiyede yaşayan bir laz,çerkez ne ise kürt te odur diyorum,bunda gocunacak bir durum yok sanırım...çunkü türkiyeyi, türkü olkuşturan unsurlar bunlardır.

 

Sizin sırladığınız tip insanlar yokmu! elbette var buna genelleme yapamasınız,Aynı şekilde bir müslümana,bir hrıstiyana yada bir amerikalıya karşı o duygularda insanlar yokmu?...şimdi herkesin öyle düşündüğünü nasıl düşüne biliriz....nasıl mantık bu?

 

önce anlamak isteyin,anlatmak istediğim çok basit...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Benim anlamadigim yada Beyin hucrelerimin algilamadigi nokta su Kurt denildiginde Barzani talabani sofraya meze oluyorki zaten turkiyedeki kurtlerin bunlarla uzaktan yakindan hic bir alakalari oldugunu sanmiyorum onlar Kuzey irak yani Irakta bulunmakta istiyorsaniz haritasinida cizeyim nerede olduguna dair :).. Oradaki kurtler yani talabani barzani bir ulke kurmus kurmamis sizene kalkip sizden toprakmi istiyor anlamis degilim siz hemen kalkip turkiyedeki turkleride iraktaki kurtlerin icine koyuyorsunuz anlamis degilim... Birakin bu kafatasi milliyetciligini hic bir getirisi olmaz ulkeye aksine goturusu olur.. siz anca turkiye toprakraklari icindeki insanlara huzur verin yeter bakin ozaman hersey nasil gulluk gulustanik olur. Bugun turkiyedeki halkin hepsinin bir kokeni vardir kimi kurt kokenli, kimi azeri, kimi turkmen, kimi gurcu, saf turk yoktur bosuna heveslenmeyin bunlarin hepsine zaten turk deniyor kurdunede lazinada azerisinede turkmeninede gurcusunede ermenisinede bosnaginada turk deniyor cunku Turkiye Cumhuriyeti vatandaslaridir Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olmayana zaten turk denmez, Istedigi kadar turkce konussun yazsin farketmez .. gorende sanki taliban kalkmista turkiyeden toprak istiyor sanacak kendi kendinize gelin guvey oluyorsunuz

saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuya farklı bir yerden gireceğim. Malumdur Ergenekon soruşturması hayatımızın bir parçası son dönemde.

"Tamekse koy sepete" sloganını kendine düstur edinmiş savcımız Zekeriya ÖZ, soruşturmaya işkenceci sıfatıyla bir kişiyi aldı biliyorsunuz, duymuşsunuzdur.

Kimdir bu vatandaş?

Fatih ÜREK.

 

Tepkisi ne oldu peki?

Alıntılayalım;

Sanatçı Fatih Ürek, Ergenekon iddianamesi için yer alan belgelerde isminin birçok ünlü sanatçıyla beraber ‘azılı işkenceci’ olarak geçmesi yönündeki iddiaları, tatilde olduğu Bodrum’da yanıtladı. Ürek, “*** ben ne anlarım işkenceden. İlk duyduğumda çok şaşırdım, bunlar komik ve trajikomik şeyler” dedi. (*)

 

Ben kendisinin işkence ettiğini bilirim ancak sadece sahnede ve televizyondayken :)

Sen neymişsin be FatihCim :)

**'*

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konuya farklı bir yerden gireceğim. Malumdur Ergenekon soruşturması hayatımızın bir parçası son dönemde.

"Tamekse koy sepete" sloganını kendine düstur edinmiş savcımız Zekeriya ÖZ, soruşturmaya işkenceci sıfatıyla bir kişiyi aldı biliyorsunuz, duymuşsunuzdur.

Kimdir bu vatandaş?

Fatih ÜREK.

 

Tepkisi ne oldu peki?

Alıntılayalım;

Sanatçı Fatih Ürek, Ergenekon iddianamesi için yer alan belgelerde isminin birçok ünlü sanatçıyla beraber ‘azılı işkenceci’ olarak geçmesi yönündeki iddiaları, tatilde olduğu Bodrum’da yanıtladı. Ürek, “*** ben ne anlarım işkenceden. İlk duyduğumda çok şaşırdım, bunlar komik ve trajikomik şeyler” dedi. (*)

 

Ben kendisinin işkence ettiğini bilirim ancak sadece sahnede ve televizyondayken :)

Sen neymişsin be FatihCim :)

****

 

Az önce profilinize baktım.Siz düşüncelerini beğenmediğiniz arkadaşların iletilerini genelkurmaya postalayan bir anlayış ile mi yazdınız bütün bunları?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Az önce profilinize baktım.Siz düşüncelerini beğenmediğiniz arkadaşların iletilerini genelkurmaya postalayan bir anlayış ile mi yazdınız bütün bunları?

 

Ben size yine profilimde cevap yazdım. Demokrasi ve fikir özgürlüğü konusunda biraz mürekkep yalamanızı tavsiye ederim. Bu konunun zemini bu başlık değil ancak yeni bir başlık açarsanız, bilginizin artacağından ve doğru bildiğiniz yanlışlardan kurtulacağınızdan da eminim.

 

Ki siz, benim hangi iki üyeden ve hangi yazılarından ve ithamlarından bahsettiğimi de bilmeden atlamışsınız konuya.

Bilmemek kadar kötü birşey olmasa gerek.

Ya da bildiğini sanmak kadar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben size yine profilimde cevap yazdım. Demokrasi ve fikir özgürlüğü konusunda biraz mürekkep yalamanızı tavsiye ederim. Bu konunun zemini bu başlık değil ancak yeni bir başlık açarsanız, bilginizin artacağından ve doğru bildiğiniz yanlışlardan kurtulacağınızdan da eminim.

 

Ki siz, benim hangi iki üyeden ve hangi yazılarından ve ithamlarından bahsettiğimi de bilmeden atlamışsınız konuya.

Bilmemek kadar kötü birşey olmasa gerek.

Ya da bildiğini sanmak kadar.

 

Cahilliğime verip de şu haddini aşan yazıları verir misiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herşeyi bildiğinize ve sorgusuz sualsiz anında tepki verdiğinize göre bu iletilerin hangileri olduğunu da anında tahmin edersiniz. Cahillik geçicidir, dert etmeyin.

Ben bu forumu takip eden biri değilim,kimler olduğunu tahmin falan da etmiyorum;siz benim cahilliğimi dert edinmeyi bırakın da verin o haddini aşan yazıları.Eğer bu sefer de bu yazıları vermezseniz sizi korkak biri olarak tanımlayacağım.Verin ki bizde burada ne yazıp ne yazmayacağımızı bilelim.Bekliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben bu forumu takip eden biri değilim,kimler olduğunu tahmin falan da etmiyorum;siz benim cahilliğimi dert edinmeyi bırakın da verin o haddini aşan yazıları.Eğer bu sefer de bu yazıları vermezseniz sizi korkak biri olarak tanımlayacağım.Verin ki bizde burada ne yazıp ne yazmayacağımızı bilelim.Bekliyorum.

 

Bu iletiler ile ilgili olarak forum yönetimi ile gerektiğinden fazla papaz oldum zaten. Bu yüzden 1 aydır mod kontrolündeydim, daha dün kaldırıldı. İnat etmekte fayda görmüyorum.

Ben fikrimce uygun olanı yapıp gerekli yerlere incelenmesi kaydı ile bilgi verdim. Size de bir bardak su veriyorum, içersiniz buzlu buzlu.

Tanımlamalarınız da sizi bağlar, elinizi korkak alıştırmayınız. Ve tabii takip etmediğiniz forumda ne aradığınızı ve ne yapmaya çalıştığınızı kendinize tekrar tekrar açıklasanız iyi olur, biz anladık çünkü.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu iletiler ile ilgili olarak forum yönetimi ile gerektiğinden fazla papaz oldum zaten. Bu yüzden 1 aydır mod kontrolündeydim, daha dün kaldırıldı. İnat etmekte fayda görmüyorum.

Ben fikrimce uygun olanı yapıp gerekli yerlere incelenmesi kaydı ile bilgi verdim. Size de bir bardak su veriyorum, içersiniz buzlu buzlu.

Tanımlamalarınız da sizi bağlar, elinizi korkak alıştırmayınız. Ve tabii takip etmediğiniz forumda ne aradığınızı ve ne yapmaya çalıştığınızı kendinize tekrar tekrar açıklasanız iyi olur, biz anladık çünkü.

O zaman ÖM ile bana atın.Taylan Abi bekliyorum.O zaman kimse ile papazda olmazsınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iskence5.jpg

 

GENELGE Mİ?

 

Insan Haklarina saygi ve iskence ve kotu muamelenin onlenmesine dair, Basbakanlik Personel ve Perensipler Genel Mudurlugunun 03.12.2006 tarih ve B.02.0.PPG.0.12-383-27961 Sayılı Genelgesi:

 

Insan Haklari ve temel ozgurluklerin evrensel anlamda korunmasi ve gelistirilmesi, ayirim gozetmeksizin herkes icin gerceklestirilmesi, uygar dunyanin demokratik toplumlari icin bir zorunluk, tum insanlik icin ortak bir ideal haline gelmistir. Bu hak ve ozgurluklerin cignenmesi, gelisen iletisim teknolojisinin sagladigi olanaklarla tum dunya kamuoyunun tepkisini ceken bir konu olmustur.

 

Insan haklarinin evrensel ilgi odagi olmasi, bu hak ve ozgurluklerin guvence altina alinmasi, daha ileri duzeylere ulastirilmasi ve bunlara yonelik ihlallerin onlenmesi amaci, bircok uluslararasi kurulusun olusturulmasina dayanak teskil etmistir. Belirtilen amaclarin gerceklestirilmesi dogrultusunda soz konusu kuruluslar bunyesinde bircok uluslararasi belge hazirlanarak yuruluge konmus, ayni zamanda bazi denetim mekanizmalari olusturulmustur.

 

Bilindigi gibi Turkiye, hem Birlesmis Milletler Teskilati, hem Avrupa Konseyi uyesidir. Bu kuruluslara uye olmanin sonucu olarak, insan haklari alaninda adi gecen kuruluslar bunyesinde hazirlanan bircok uluslararasi belgeye taraf olmustur. Dolayisiyla, bu belgelerle hukum altina alinan hak ve ozgurluklerin korunmasi ve gelistirilmesi kapsaminda sorumluluklar ustlenmistir. Turkiye ayni zamanda, taraf devletlerce sozlesmelerden kaynaklanan sorumluluklarin gerektigi bicimde yerine getirilip getirilmedigini izlemek amaciyla olusturulan denetim mekanizmalarinin kendisi icin uygulanmasini kabul etmistir. Bununla da yetinmeyerek, taraf oldugu uluslararasi antlasma ve sozlesmeleri ulusal mevzuatinin bir parcasi saymistir. Butun bu hususlar soz konusu kuruluslarin esit ve saygin bir uyesi olarak Turkiye'nin uluslararasi yukumluluklerini yerine getirmesinin zorunlulugunu ortaya koyar.

 

Kaldi ki Turkiye, insan haklari ve ozgurluklerin korunmasi ve gelistirilmesinin oncelikle Anayasamizda ifadesini bulan insan haklarina saygili demokratik, laik sosyal hukuk devleti ilkeleri ile temel hak ve ozgurluklerin bir geregi olarak gerceklestirmek durumundadir.

 

Yukarida ifade olunan hususlar kapsaminda ulkemizde, gerek taraf olunan uluslararasi belgelerle ustlenilmis olunan yukumluluklerin yerine getirilmesi, gerek Anayasamizda yer alan temel hak ve ozgurluklerin korunmasi ve gelistirilmesi amaciyla bircok yasal ve idari duzenleme yapilmistir.

 

Daha once bu konuda yayimlanmis genelgelerimiz isiginda, insan haklari ihlallerinin bir insanlik ayibi oldugu, ulkemiz ve uygar dunya kamuoyunda olumsuz etkiler uyandirdigi ve ulkemiz acisindan giderilmesi guc zararlar dogurabilecegi de goz onunde bulundurularak, asagida belirtilen hususlar eksiksiz olarak uygulanacak ve uygulamalar sorumlu amirlerce izlenecektir.

 

1- Gozaltina almada "Gozalti, Sorgulama ve Ifade Alma Talimati/Yonergesi" harfiyen uygulanacaktir. Bu cercevede;

 

Gozaltina alinanlara yasalarla taninan haklari soylenecek, bu amac dogrultusunda hazirlanan formlar gozaltinin baslangicinda mutlaka kendilerine verilecektir.

 

Gozaltina alinanlar, mutlaka kayda gecirilecek ve gerek gozaltina alinmalarina, gerek nakil ve saliverilmelerine iliskin her turlu kayit, usulune uygun olarak, eksiksiz bir sekilde tutulacaktir.

 

Hangi sure ile olursa olsun gozaltina alinanlar icin, hem gozalti uygulamasinin baslangicinda, hem saliverilme sirasinda doktor raporu duzenlenecektir. Bu raporlar, Saglik Bakanliginca hazirlanan 25 Ocak 1995 tarih ve 6058 sayili Genelge ekinde gonderilen "form"a uygun olacaktir. Ayrica, soz konusu raporlarin, Saglik Bakanliginin 5 Aralik 1995 tarih ve 6070 sayili Genelge'sinde belirtilen sekilde uc nusha halinde duzenlenerek, kapali zarf icinde ilgili birimlere ulastirilmasi saglanacaktir.

 

Saniklarin avukatlariyla temasi ve yakinlarina haber verebilmeleri hususnda CMUK ve yukarida belirtilen Talimat/Yonerge hukumleri dikkatle uygulanacaktir.

 

Gozaltina alinan kisilerin adli mercilere yasal suresi icinde sevk edilmesi ve gozalti sureleri hususunda CMUK ve yukarida belirtilen Talimat/Yonerge hukumlerine mutlaka uyacaktir.

 

Gozalti yerlerinin fiziki kosullarinin uluslararasi standartlara uygun hale getirilmesi (7 m2 genisliginde, 2.5 m. yuksekliginde ve iki duvar arasinda enaz 2 m. aralik olacak sekilde duzenlenmesi, yeterli dogal aydinlatma, isiklandirma ve havalandirmaya sahip olmasi) yonunde gerekli calismalar yapilacak, islahi mumkun olmayanlar kullanilmayacaktir. Bu calismalar kapsaminda ihtiyac duyulan odenek, ilgili Bakanliktan talep edilecektir.

 

Nezarethaneler ve mustemilati vali ve kaymakamlar ile emniyet ve jandarma sirali amirler tarafindan sik sik ziyaret edilerek uygulamalarin yasalar cercevesinde cereyan edip etmedigi hususlari denetlenecek/denetletilecek, saniklar uzerinde fena muamele emarelerine veya fena muameleye imkan veren aletlere rastlandigi takdirde derhal el konularak, ilgilileri hakkinda sorusturma acilacak ve sonuclari hakkinda ilgili Bakanliga bilgi verilecektir.

 

Adli tip gorevi yapan doktorlarin faaliyetlerini her turlu mudahaleden bagimsiz surdurebilmeleri acisindan guvenlik gerekleri disinda, raporlarin hazirlanmasi sirasinda kolluk kuvveti mensuplari doktor ve sanigi yalniz birakacaklardir.

 

Gozaltinda bulundurulanlarin beslenme ve saglik konularindaki zorunlu ihtiyaclari karsilanacaktir.

 

Sorgu yerleri teknik olanaklarla (ses ve goruntu kaydetme cihazlari) donatilacaktir. Bu calismalar kapsaminda ihtiyac duyulan odenek, ilgili Bakanliktan talep edilecektir.

 

Sorgulama islemlerinde tecrubeli, sorgulama kursu gormus, uzman personel gorevlendirilecektir.

 

2- Isnat olunan suc ne olursa olsun, hicbir sekilde saniklara fena muamelede bulunulmayacak; iskence ve kotu iddialari gerekli sorusturma geciktirilmeden baslatilacaktir.

 

3- Iskence ve kotu muamelede bulundugu tespit olunan gorevliler hakkinda derhal yasal islem yapilacak ve sorusturmalar mumkun olan en kisa surede tamamlanacaktir.

 

4- Gerek cezaevlerinde, gerek mudahale ve sevk sirasinda tutuklu ve hukumlulere kotu veya kucultucu muamele yapilmayacaktir.

 

5- Yukarida belirtilen hususlarin eksiksiz olarak gerceklestirilmesi icin vali ve kaymakamlar, emirleri altindaki polis ve jandarma birimlerini; Cumhuriyet savcilari ise, cezaevi departmanlarini surekli denetleyecek ve bu denetlemeleri hakkinda yazili olarak ilgili Bakanliklara bilgi vereceklerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

İŞKENCEYE CAYDIRICI ÖNERİ

 

 

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, son dönemde karakollarda ve cezaevlerinde yaşanan olayları çok yakından izlediklerini belirterek, bu konuda komisyonun bazı kararlar alabileceğini söyledi. Komisyon, Engin Çeber"in ölümü, Zafer Üskül"ün Mersin Özürlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğünde yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı inceleme raporu ile gizli dinleme yoluyla özel haberleşmenin ihlali iddialarının araştırılmasına ilişkin hazırlanan alt komisyon raporunun da aralarında bulunduğu bazı konuları görüşmek üzere Üskül"ün başkanlığında toplandı.

 

Üskül, ""Adalet Bakanının, Engin Çeber"in ölümüyle ilgili özür dilemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?"" sorusuna, ""Son derece yerinde buldum"" yanıtını verdi. ""Tazminat cezalarının işkence yapanlara rücu edilmesi şeklindeki açıklamasının"" anımsatılması üzerine, Üskül, şöyle konuştu: ""Anayasanın 129. maddesinin 4. fıkrasına bir hüküm eklendi. Kamu görevlilerinin kusurlarından ötürü devletin tazminat ödemesi gerektiğinde, bu tazminatın ilgili kamu görevlisine rücu edilmesi zaten gerekli. Bu hükmün işletilmesi gerekiyor. Bunun işkence ve kötü muamele konusunda da caydırıcı bir etki yaratacağını düşünüyorum. Ama onunla sınırlı değil. Nerede bir kamu görevlisi hata yapmış ve tazminat ödenmesine neden olmuşsa, o tazminatın o kişiye rücu edilmesi doğru olur diye düşünüyorum."" Zafer Üskül, ""Bunun için yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var mı?"" sorusunu, ""Onu inceleriz. Ama Anayasanın hükmü, amir bir hüküm, hemen uygulanabilir"" şeklinde yanıtladı.

 

 

 

MECLİS ARAŞTIRACAK

 

Meclis’de Çeber"in ölümünü araştırmak üzere bir alt komisyon kurulması kararlaştırıldı. Çalışmalarına önümüzdeki hafta başlaması beklenen Komisyonun İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile Metris Cezaevi"nde incelemeler yapacağı bildirildi. Alt Komisyonun hazırlayacağı rapor, İnsan Hakları Komisyonu"nda görüşülecek ve bu arada kamuoyuna da açıklanacak.

 

 

 

***

 

Polis işkencesinde hatıra fotoğrafı

 

Engİn Çeber"in İşkence ile katledilmesi sonrası, beraber tutuklanan ve bu gelişmeden sonra tahliye edilen Aysu Baykal ve Cihan Gün yaşadıkları işkence zincirini basına anlattı. Karakoldan, nezarethaneye, hastaneden Metris Cezaevi"ne kadar işkencelerden geçirildiklerini anlattan Gün, polislerin Metris"teki jandarmalara ""Bunlar terörist; askerleri öldürenler bunlar"" diyerek kendilerini hedef gösterdiğini söyledi. Parmak izlerinin alınması için Sariyer İlçe Emniyet Müdürlüğü"ne götürüldüklerini anlattan Baykal, Engin Çeber"in Özgür Karakaya ile kelepçeliyken kendisinin ise Cihan Gün ile bitişik bir biçimde kelepçelediğini o arada bir sivil polisin ortalarına geçip poz verdiğini, diğerinin ise cep telefonu ile hatıra fotoğrafı çektirerek "bunu Facebook"a koyarız" dediğini anlattı.

 

 

 

BURASI EBU GARİB Mİ?

 

İstanbul Barosu"nda Engin Çeber dosyasını açıklayan Halkın Hukuk Burosu avukatları, işkencenin belgelendiğini, sorumluların cezalandırılmasını istedi. Açıklamada, Çeber ile aynı gün tutuklanan ve işkenceye mağruz kalan arkadaşlarından Aysu Baykal ve Cihan Gün, 28 Eylül-7 Ekim sürecinde polis, jandarma ve cezaevinde gördükleri işkenceleri anlattı. Gün, ""Metris cezaevi"ne bizi getiren polisler jandarmalara "Bakın size ne getirdik askerleri öldürenler bular işte" diyerek jandarmaları üstümüze saldılar. Sayıma geldiklerinde kafamıza sandalyelerle vurdular. Sonradan demir çbuklarla bizi darp ettiler" şeklinde konuştu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Newroz gösterileri sırasında görüntülenen işkence olayında, Hakkari Savcılığı, 14 yaşındaki çocuğa "herhangi bir cebir veya şiddet uygulanmadığını" öne sürdü.

Newroz gösterileri sırasında, sokak ortasında polis iskencesine maruz kalan Cüneyt Ertuş'a, İçişleri Bakanı'ndan sonra bir darbe de Hakkari Cumhuriyet Savcılığı'ndan geldi.

Ertuş'un, gösteriler sırasında sivil polisler tarafından kolunun kırılmaya çalışıldığı görüntüleri basına yansıyınca, büyük tepki uyandırmıştı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, konuyla ilgisi soru önergesini TBMM'de yanıtlarken, 'işkence yapılmadı' demiş, "alınan doktor raporlarında, vücudunda yeni bir tıbbi lezyona, darp ve cebir izine rastlanılmadığı belirtilmiştir" iddiasında bulunmuştu. 14 yaşındaki Ertuş ve ailesini daha da yaralayan bu açıklama sonrası, Hakkari Cumhuriyet Savcılığı da işkenceci polisleri savunan bir karar aldı. Polisler için takipsizlik kararı veren Savcı, Ertuş'a yapılan işkence haberleri için "PKK propagandası" derken, Ertuş ailesini de olayı ranta dönüştürmekle suçladı. Savcı verdiği kararda, Ertuş'a karşı herhangi bir cebir veya şiddet uygulanmadığını da öne sürdü.

Hakkari Cumhuriyet Savcılığı tarafından verilen kararda, Ertuş'la ilgili adli tıp raporunda herhangi bir darp-cebir izine rastlanmadığının söylendiğini iddia etmesi dikkat çekti. Bu iddia, adli tıp kurumunun verdiği son raporla çelişiyor. Gözaltına alınması ve cezaevine sevk işlemleri sırasında Ertuş'a 'darp-cebir ve şikayet yok' raporu verilirken, basında çıkan görüntüler ve avukatların itirazı sonucu, 31 Mart'ta yeniden yapılan adli tıp muayenesinde, Ertuş'a işkence yapıldığı belgelenmişti.

 

Polisle birlikte adli rapor verildi

Savcılık, verdiği kararda, Ertuş'un da kendisine işkence yapılmadığını beyan ettiğini söyledi. Ertuş, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Şubesi uzman hekimlerine, raporun verilmesi esnasında yanında bulunan polislerden korktuğu için böyle söylediğini açıkladı. TİHV, hazırladığı raporda, "Ertuş'un sağ kolunu kullanmakta zorluk çektiği ve yaşadığı işkencenin etkilerinden kurtulabilmesi için iki yıl psikolojik tedavi görmesi gerektiğini" kaydetti.

Polis değil, aile ile basın suçlu

Hakkari Cumhuriyet Savcılığı, verdiği kararda, işkence görüntülerini haber yapan gazetecileri PKK propagandası yapmakla ve Ertuş ailesini de işkenceyi ranta dönüştürmekle suçladı. Açıkça görüntülenen işkence olayına rağmen, kararda, "tüm bu iddiaların yapılan yasa dışı eylem ve söylemleri gölgede bırakarak, terör örgütü lehine propaganda amacı taşıdığı, olayın provoke edildiği, çeşitli görsel ve işitsel basın ve yayın kuruluşlarına kimliği belirsiz kişilerce servis yapılarak, infial uyandırma amacı güttüğü ve bu konuda da kısmen başarılı olunduğu, bunun sonucu olarak da bir çok güvenlik görevlisinin hedef gösterildiği, çeşitli basın ve yayın kuruluşlarına yayınlanan mesajlarla hedef alındığı, mağdurun ailesinin de bu olayı kullanarak kendisini mağdur gösterdiği ve bu olayın bir ranta dönüştürüldüğü" iddiaları şaşkınlık yarattı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

General Taguba'nın İşkence Raporuyla "Çiğnenen Yasalar, Kırılan Hayatlar"PHR'nin "Çiğnenen Yasalar, Kırılan Hayatlar" raporu Ebu Garip'te işkencenin "sonsuz" kuyusunu, işkence görenlerin birbirini seyretmeye mecbur edildiğini ortaya çıkardı,

 

BİA Haber Merkezi - Massachusetts

 

İnsan Hakları İçin Hekimler (PHR) 26 Haziran "İşkence Görenlerle Dayanışma Günü"ne yaklaşırken ABD'nin Irak'taki hapishanesi Ebu Garib ve Küba'daki askeri kampı Guantanamo'da işkence gören 11 kişinin deneyimlerinden "Çiğnenen Yasalar, Kırılan Hayatlar ABD ordusu Personelinin İşkencenin Tıbbi Kanıtı" raporunu hazırladı.

 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 2007 yılı biterken 2007'de işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için başvuran toplam 450 kişiye tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sunulduğunu, bu kişilerin 314’ünün 2007 içinde işkence ve kötü muamele gördüklerini aktardıklarını açıklamıştı.

 

"Çiğnene Yasalar, Kırılan Hayatlar"dan "İşkenceye Tanıklık Etmek" bölümünü, Ebu Garib'de, Guantamano'da, Türkiye'de ve dünyanın neresinde işkence varsa, orada işkenceye uğrayanların yanlarında olduğumuzu ifade etmek için çevirdik.

 

ABD'nin Ebu Garip ve Guantanamo'da zorla özgürlüğünden alıkoyduklarından 11 kişinin ilk elden işkence, insanlık dışı ve kötü muamele, küçültücü davranış ve cezalandırmaya dair anlatımlarının yeraldığı raporda uluslarası standarlara göre bu kişilerin tıbbi değerlendirmeleri, işkencenin uzun süren fizksel ve psikolojik sonuçları belgelendirildi.

 

Bu değerlendirmeler ABD personelinin savaş suçları komisyonunun işkenceyi yasaklayan kanunlarının ihlalinin kanıtı aynı zamanda.

 

Sağlık profesyonelleri de işkenceye göz yummuş

PHR'nin konuştuğu 11 kişiden dördü 2001 sonu 2003 başı arasından Afganistan sınırında özgürlüğünden alıkoyulmuş daha sonra Guantanamo'ya gönderilmiş ve aşağı yukarı üç yıl orada tutulmuşlar.

 

Diğer yedi kişi ise Irak'ta 2003'te tutuklandı ve suçlanmadan 2004'te serbest bırakıldılar, altı ay zorla özgürlüklerinde alıkoyulanlar altı ay "tutuklu" kalmışlar.

 

Görüşülen 11 kişinin tıbbi değerlendirmeleri iki gün yoğun klinik görüşmelerle, tanı testleriyle yapıldı, bu tıbbi değerlendirmeler sağlık profesyonellerinin işkence ve kötü muameleyi kolaylaştırdığını ortaya koyuyor.

 

İşkenceye tanıklık etmek, başka bir işkence...

Raporda görüşülen "özgürlüğünden alıkoyulmuş kişiler", Ebu Garip'tekilerin birbirlerinin gördükleri işkencelere tanıklık etmeye zorlandıklarını, birbirlerinin köpekler tarafından ısırıldığına, cinsel olarak aşağılanmanın çeşitli biçimlerine maruz bırakıldıklarına tanıklık ettiklerini, anal ilişkide bulunma taklidi yapmaya zorlandıklarını anlatıyorlar.

 

Aktarılanlara göre hapishanede anal ilişkide bulunma taklidi yapmaya zorlanan erkekler 1,5 saat boyunca diğerlerini anal ilişkide bulunma taklidi yaparken izlemeye zorlandılar, 'bu dinimizde günah, yalvarırız merhamet edin' diye yalvardılar.

 

Bir başka görüşülen kişi askerlerin orada tutulanları birbirine doğru ittiklerini, onlarınsa uzaklaşmaya çalıştıklarını, sorguucuların, ağabeyinin işkencesini kendisine izlettiklerini, ağabeyini başı kanlı, eli sargılı, çıplak ve mahrem yerleri bir bezle örtülü olarak kendisine gösterdiklerini anlatıyor.

 

Anlatılanlar arasında "özgürlüğünden zorla alıkoyulanların" çıplak olarak bir piramit görüntüsü oluşturacak gibi birbirlerinin üstüne yatmaya zorlandıkları, birbirlerinin cinsel organlarına dokunacak pozisyonlarda durmaya zorlandıkları da var.

 

Taguba: Resmi bir özür gerekiyor

Dönemin ABD Ordusu Tümgeneral Antonio Taguba işkenceyi kabul eden bir asker olarak raporun girişinde şöyle diyor:

 

"Bu rapor geniş olarak sistematik işkence rejimini, anlatılmamış hikayeleri anlatıyor. Bu hikayeler sözcüklerle yazılmadı, geride kalan insanların bedenlerinde ve zihinlerindeki yaşama kazındı. Ulusal onurumuz bu insanlık dışı, muamele ve işkenceyle zedelendi. Bu daha önce hiç suç işlememiş 11 kişi neden tutuklandıklarını bilmeden oraya götürüldüler, yaşadıkları harabiyeti Irak, Afganistan ve Guantanamo'daki insanların deneyimlerinden görüyoruz, hayatlarını yeniden kurmak için zor bir kavga veriyorlar. Ülkemizden bir resmi özüre gereksinimleri var. Bu insanlar uluslararası hukuk ilkelerine göre, ABD Anayasası'na göre adalet hakediyorlar.

 

Türkiye BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek Seçmeli Protokol'ü onaylamadı

 

Bu arada, Türkiye'nin imzaladığı ancak hala onaylamadığı BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek Seçmeli Protokol'ü onaylaması gerekiyor. Özellikle işkence ve ayrımcılık başta olmak üzere izleme ve raporlamaya yönelik kurumların oluşturulması ve işlevsel bilgi gerekiyor. İşlenen cinayetlerin derinliğine araştırılması, 301'in kaldırılması gerekiyor. (NZ)

 

* Antonio Mario Taguba

 

1950'de Filipinler'de doğdu, emekli Tümgeneral. ABD ordusuna katılan ikinci Filipinli ABD'li. 2004'te Ebu Garip'te "özgürlüğünden zorla alıkoyulanlarla" ilgili bir rapor hazırlamakla görevlendirildi, oradaki işkenceyi raporladı, Bush yönetimini savaş suçu işlediğini açıkladı. 2008'de İnsan Hakları İçin Hekimler'in hazırladığı "Çiğnenen Yasalar, Kırılan Hayatlar"a önsöz yazdı.

 

Taguba 11 yaşındayken annesi ve anneannesiyle birlikte Hawai'ye yerleşti. 1968'de Hawaii'deki Leilehua Lisesi'nden mezun oldu. 1972'de İdaho Devle Üniversitesi'nden Sanat bakaloryası aldı. Daha sonra sırasıyla Armor Officer Basic and Advanced Course'te, the Army Command and General Staff College'da, the College of Naval Command and Staff'ta askeri eğitim aldı.

 

Webster University Kamu yönetimi, Salve Regina College'ta uluslararası ilişkiler, Naval War College'da stratejik çalışmalar, ulusal güvenlik konusunda yüksek lisans yaptı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

sayfalar dolusu alıntı yapan arkadaşlar inanın okunası gelmyor çünkü size ait olan bir fikri yansıtmıyor.Okuyun kendinizde yorumlayın ne anladığınızı buraya kendi fikrinizle bağdaşıyorsa özdeşleştirin yazın bağdaşmıyorsa zaten yazmassınız.

 

İşkence bir insanlık suçumudur.tartışılır ben daha başka platformlarda da bunu dile getirdim.Hem yasalarımızda hemde toplumd dahilinde işkence yasakmıdrı evet yasakdır.Ha buna rağmen işkence varmdır evet.Bakın insan psikolojisi çok farkldır suçlu psilojisi çok farklıdır.Dahili durumlar vardır harici durumlar vardır.Dahili durum vardır suçlunun bir suç işlediği aşikardır ispattır suçun başlangıç noktasına sebebiyetine ve suçun rengini belirlemek ve cezasının adını koymak için sorularsınız.HArici durum nedir suçluyu sorgulayan sorular suça yönelik olmalıdır yada dolaylı yoldan suça ulaşmalıdır siz bundan uzakta bir tavırla biraz da demek istediğim mefi duygular dahilinde yaklaşırsanız dahil olan duurmların dışına çıkarsınız.

 

Ha bir suçu yapmadım diye bilirsiniz.İşte burda şu sorun ortaya çıkar.Sorguyu kimin yaptığı.SOrgulma işi çok çetindir ehli kişi tarafından yapılmaldır.bu aynı hastaneye gidersiniz doktorun yapacağı işi hemşire yapar sonra kendşni nizam-ı mülk sanar ya onun gibidir.SOnuçlarına siz katlanırsınız.

 

İşkence ülkemizde yasak ama uygulanıyor mu.Tartışılır ancak unutmayalım ki arkasından insan hakları var diyerek koşulan avrupada yada amerikada Türkiyede işkencenin 4 katı vardır.BUnu artı parantez belirteyim.Bizdeki hukuk sisteminin buna bir kılıf bulamaması bizde hakkaten işkence yasak olup yapan kişilerin bir şeyler sadetinin arkasına geçerek işkence yapmasından kaynaklanır.

 

İşkence yapılmalı mı yapılmamalı mı.Tabi ki yapılmamalı ama bazen gerek duyulan bir çözüm sayarım.Babamın bir sözü vardır.Karşıda ki şerle geliyorsa sende hayırla gitmeyeceksin.Bu sözün çarpıtılmasın lütfen vben insanlara saldırın üstüne gidin demiyorum.Suçlu psikolojisi çok farklıdır.Bakın ayrık otu illet bir ottur.Siz çeker yolarsınız ama genede çıkar.AMa öyle bir ayrık otune denk gelirsiniz ki çekersiniz gelmez, kurusun deseniz kurumaz, çareyi elinize keseri alıp dibini dövmeye başlayıp kökünden kopararak çıkarmakta bulursunuz.Yani zor kullanırsınız kendi elinizdeki imkan sizin durumu çözmeye yetmez.

 

Türkiyede saat başı işkence yapılmıyor hatta hiç yapılmıyor.Hatta yasada da ağar bir şekilde yasaklanmıştır.Bunun dışına çıkıldığıda çok az görülür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanılıyorsunuz dostum,alıntılarda kendimiz varız,emin olun.

 

Bu konuda ki düşüncerimiz de açıktır;

 

işkence bir insanlık suçudur,hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz.Yasalardan değil keyfi uygulamalardan bahsediyoruz zaten.Ayrıca bu ülkede işkence yoktur diyen size,izninizle en son vakayı hatırlatayım;Engin Ceber...işte işkence!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yanılıyorsunuz dostum,alıntılarda kendimiz varız,emin olun.

 

Bu konuda ki düşüncerimiz de açıktır;

 

işkence bir insanlık suçudur,hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz.Yasalardan değil keyfi uygulamalardan bahsediyoruz zaten.Ayrıca bu ülkede işkence yoktur diyen size,izninizle en son vakayı hatırlatayım;Engin Ceber...işte işkence!

 

buraya alıntı yazarken bu vatan bölünmesin yada ne bilim buna benzer bir sağcı demiyorum milliyetçi olan birinin alıntısnı yazdığını görmedim yani taraflı yazılar ve alıntılar paylaşıyorsun

 

konuya verdiğin örneklerde hep devrimci solcu yok ne bilim demokrasici yani hayat sadece size mi dar getiriliyor

hiç mi sağ görüşlü insan bu ülkede işkence görmedi hiç milliyetçi gruptan birinin bağrı yanmadı verdiğin örnekler hep taraflı hep yanlı işkence insanlık suçudur yukarda yazdık kabul ettik ama bazı alt fıkralar açtık altına dikkatini çekerim işkence meşrudur yazmadım iyi oku dikkatli oku işkencenin öeşrulaştırılmış kelimesini sen iddia ediyorsun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

buraya alıntı yazarken bu vatan bölünmesin yada ne bilim buna benzer bir sağcı demiyorum milliyetçi olan birinin alıntısnı yazdığını görmedim yani taraflı yazılar ve alıntılar paylaşıyorsun

 

konuya verdiğin örneklerde hep devrimci solcu yok ne bilim demokrasici yani hayat sadece size mi dar getiriliyor

hiç mi sağ görüşlü insan bu ülkede işkence görmedi hiç milliyetçi gruptan birinin bağrı yanmadı verdiğin örnekler hep taraflı hep yanlı işkence insanlık suçudur yukarda yazdık kabul ettik ama bazı alt fıkralar açtık altına dikkatini çekerim işkence meşrudur yazmadım iyi oku dikkatli oku işkencenin öeşrulaştırılmış kelimesini sen iddia ediyorsun

 

Ben hangi yazımda işkence görenleri ayırdım arkadaşım,siz işkence doğru değil ama bazen gerekiyor demediniz mi,işkence yapılmıyor bu ülke de diye de eklemediniz mi?

 

Bu ülkede işkence gören kim olursa olsun,bu insanlığa yapılan en büyük haksızlıktır,kimsenin buna hakkı yok.

 

Ne sağcıyım,ne solcuyum...kime yapılırsa yapılsın,yanındayım...28 Şubatlardan da 12 Eylüllerden de aynı oranda nefret ederim.

 

Milliyetçi olanın niye alıntısını alayım ki,kaç milliyetçi bunu yazmış,verinde ben de altına imzamı atayım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben hangi yazımda işkence görenleri ayırdım arkadaşım,siz işkence doğru değil ama bazen gerekiyor demediniz mi,işkence yapılmıyor bu ülke de diye de eklemediniz mi?

 

Bu ülkede işkence gören kim olursa olsun,bu insanlığa yapılan en büyük haksızlıktır,kimsenin buna hakkı yok.

 

Ne sağcıyım,ne solcuyum...kime yapılırsa yapılsın,yanındayım...28 Şubatlardan da 12 Eylüllerden de aynı oranda nefret ederim.

 

Milliyetçi olanın niye alıntısını alayım ki,kaç milliyetçi bunu yazmış,verinde ben de altına imzamı atayım.

 

ya yazsada almassın çünkü tarafsız değilsin kafanda bir doğru var ne yazılırsa yazılsın sabitlemişsin aynı şeyi söylüyorsun

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ya yazsada almassın çünkü tarafsız değilsin kafanda bir doğru var ne yazılırsa yazılsın sabitlemişsin aynı şeyi söylüyorsun

 

Siz yazın hele :) aynı şeyi söylemiyorum,yazdıklarım sizi rahatsız ediyorum...bekliyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

altında senin imzan yok

 

Sizden hala sağ görüşlü yazarlarımızın işkence hakkında ki araştırma,demeçlerini bekliyorum.Konuyu dağıtmanın manası yok.

 

Devletimiz,Engin Ceber'den özür dilemişti değil mi?İşkence yok bu ülke de,sadece benim kuruntum....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.