Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

.NENO SANİYELER, IŞIK YILLARI, ve EVREN (LER)


editor

Önerilen İletiler

.NENO SANİYELER, IŞIK YILLARI, ve EVREN (LER)

 

Uzun yıllar önce bilgisayar dalında çalışmaya başladığımda en yaygın zaman birimi millisecond (saniyenin binde biri) idi. Bellekten veya disk sürücüsünden bilgi aktarmak millisecond (veya onun küsürlarıyla) ölçülürdü. Millisecond’ı kısa bir süre sonra microsecond (saniyenin milyonda biri) takip etmiş ve altı yıl önce emekli olduğumda nanosecond (saniyenin milyarda biri) en yaygın zaman birimi olmuştu. Nano, hala çok sık kullanılan bir bilgisayar terimi olmasına rağmen, picosecond (saniyenin trilyonunda biri) yavaş yavaş günlük kullanıma girmeye başlamıştır.

 

Değil saniyenin trilyonunda birini, binde birini bile kavramanın nerdeyse imkansız olduğunu düşünüyorken, geçenlerde okuduğum bir yazı, komşu galeksiye “saldıran” bir kara deliğin bizden uzaklığının milyonlarca ışık yılı olduğundan söz ediyordu. Işık, yılda yaklaşık 9 trilyon kilometre yol tükettiğinden, kara deliğin bizden tam olarak ne kadar uzak olduğunu gösteren rakamın yaklaşık 20 sıfır içerdiğini düşünüp, o kadar büyük bir sayıyı, kavramamın da çok zor olduğunu anlamıştım.

 

Halbuki, iki yıl önce okuduğum Büyük Patlamayla (Simon Singh, Big Bang: Origins Of The Universe (New York: HarperCollins, 2004)) ilgili kitabı, hem çok küçük ve hem de çok büyük rakamlar içermesine rağmen, biraz olsun anlamıştım. Fizikçi Singh, kitabında evrenin oluşuyla sonuçlanan Büyük Patlamadan neno saniyeler sonra meydana gelen elektro-magnetik dalgaları “duymamızın” (sezmemizin) Büyük Patlamayı kanıtlayacağını yazıyordu. Fakat bize ulaşan dalgaların frekansı, kitaba göre, dalga kaynağının bizden uzaklaşma hızına ve mesafesine bağlıydı. Şişirilmekte olan bir balon gibi her noktası birbirinden uzaklaşan 14 milyar yıllık evrende, bu hız ve mesafe çok büyük rakamlardı. Buna rağmen, yaklaşık 30-40 yıl tutsada, bize ulaşacak elektro-magnetik dalgaların olası frenksı saptanmış ve bu dalgaları yakalamak içinde, yaklaşık elli yıl önce, Amerika’nın Bell Labaratuvarınca büyük bir anten sistemi kurulmuştu. Sonunda, saptandığı gibi, elektro-magnetik dalgalar kurulan anten sistemince “duyulmaya” başlanmış ve Singh’e göre, Büyük Patlama bilimsel olarak kanıtlanmıştı. Yazara göre, radyolardaki “statik” sesin yüzde biri, evrenin oluşumunda meydana gelen elektro-magnetik dalgalar yüzündendir.

 

Belki hem bilgisayar hem de nanotechnology, nanomedicine (neno tıp) ve bu gibi dallarda çok kullanıldığından, kulağım “nano” sözcüğüne daha yakın olup, bana nano sözcüğünü “anlamak” , birimi 9 trilyon kilometreye eşit olan milyarlarca ışık yılını kavramaktan, daha kolay geliyor. Buna, evrenin kuytu köşelerinden, 14 milyar yıl sonra (yaklaşık olarak 1022 km) hala bize ulaşmamış ışınlar olduğu eklenirse, evrensel mesafeleri kayramamın ne kadar zor olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Tam bu kavram zorluğuna alışıyor gibiyken, bazı astrofizikçilerin birden fazla (belkide sonsuz sayıda) evrenlerden söz ettiklerini okudum ve kavramada çok zorluk çekeceğim başka bir şeyle tanışmış oldum.

 

Anladığım kadarıyla, birden fazla evreninin olabileceğine yer veren bilim dalı kuantum fizikmiş. Kuantum fiziği pek anlamasam bile, bu konuyla (çok evren) ilgili birkaç yazı okudum. Bunlardan biri, Andrew Chakin’in yazdığı Life Beyond Earth (Dünya Ötesi Hayat olarak çevrilebilir) makalesiydi. Chaik’in, birden fazla evrenin olasılıklarını kuantum fizikle açıklamaya çalıştıktan sonra, bu evrenlerin var oluşunu hiçbir zaman kanıtlayamayacağımızı da yazıyordu. Eğer bu gerçekse, birçok evrenin var oluşu spekülasyondan başka bir şey değildir diye konuyu unutacakken, okuduğum başka bir makale, başka evrenlerin var oluşunun belki onlardan “sızan” yer çekimiyle kanıtlanabilineceğini yazıyordu. Henüz yer çekiminin nedenlerini anlamadığımdan (bildiğim kadarıyla bilim adamları hala konuyu araştırıyorlar), yer çekimi sızmasının da ne olduğunu bilmemekteyim.Bildiğim birşey varsa, o da başka evrenlerin var oluşu, eğer doğruysa, insanlık tarihinin en önemli buluşu olacağıdır.

 

Universite yıllarımda fizik hocamız Dr. Singer, bilim adamlarını sürpriz eden buluşlardan çok söz ederdi. “Köklü sayılar (kare veya küp kökü gibi) ilk savunulduğunda matamatikçilerin reaksiyonunu tahmin edebilir misiniz” gibi sorular sorardı. Dr. Singer’in verdiği örnekler arasında, Einstein dahil, birçok fizikçinin, kuantum fizik, atomların güneş sistemi gibi olmadığını kanıtlayınca, o bilim dalına “saçmalık” demeleriydi. Galiba birden fazla evren de kolayca kabullenecek bir sav olmayacaktı.

 

Dr. Singer “bildiğimiz arttıkça, bilmediğimiz de artıyor” derdi. Altı-yedi yıl önce, insanın bildiğinin her 18 ayda ikiye katlandığı söylenirdi. Eminimki bilinenin ikiye katlanma süreci şimdi daha da kısadır. Bilgimizin bu kadar hızla artması, insana bütün bilinmeyenlerin yakında çözülebileceği kanısını verirken, bilinmiyenlerin de hızla arttığını hiç akla getirmeyiz. Bir taraftan bilgi hazinemiz gün geçtikçe büyürken, öbür yandan bilmediklerimiz de (belki aynı hızla) artıyor. Evrenin uzak köşelerinden bize hiç ulaşamayacak ışınlar gibi, bilmediklerimizin sonu da bize ulaşamayacağa benzer. İsmini unuttuğum bir filozof, “içinde bulunduğunuz evrenden pek şikayetçi olmayın, çünkü öbürü daha kötü olabilir” demiş. Öbür evrenlerin, eğer varsalar, daha iyi mi veya daha kötü mü olduklarını belki hiçbir zaman bilemeyeceğiz, fakat bu var oluş sorusunun fizikçileri uzun yıllar düşündüreceğini korkmadan söyleyebiliriz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.