Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

EDİP CANSEVER


Misafir şevval

Önerilen İletiler

İçinden Doğru Sevdim Seni

 

İçinden doğru sevdim seni

Bakışlarından doğru sevdim de

Ağzındaki ıslaklığın buğusundan

Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de

Beni sevdiğin gibi sevdim seni

Kar bırakılmış karanlığından.

 

Yerleştir bu sevdayı her yerine

Yüzünde ter olan su damlacıklarının

Kaynağına yerleştir

Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına

Gül taşıyan cocuğuna yerleştir

Ve omuzlarına daracık omuzlarına

Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın

Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten

Bir papatya tarlasıyla ayrılmış sinene yerleştir

Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde

Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe

Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran

Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun

Kar taneleri gibi uçuşan

Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine

Yerleştir bu sevdayı her yerine.

 

Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere

Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden

Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen

Sevdayı

Ve köpüklendir

Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın

Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten

Öğrenmez ama öğretir mutluluğu

Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi

Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli

Var eden kendini birincisinden

Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.

 

Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen

Tanımadığın bir ülke gibi

İçinde yaşamadığın bir zaman gibi

Tam kendisi gibi mutluluğun

Beni bekliyorsun

Ve onu bekliyorsun beni beklerken

 

Edip Cansever

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

GÜL KOKUYORSUN

 

gül kokuyorsun bir de

amansız, acımasız kokuyorsun

gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun

dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun

hırçın hırçın, pembe pembe

öfkeli öfkeli gül

gül kokuyorsun nefes nefese.

 

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun

ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle

sen koktukca düşümde görüyorum onu

düşümde, yani her yerde

yüzü sararmış, titriyor dudakları

şakakları ter içinde

tam alnının altında masmavi iki ateş

iki su

iki deniz bazan

bazan iki damla yaz yağmuru

mermerini emerek dağlarının

şiirler söylüyor gene

ölümünden bu yana yazdığı şiirler

kızaraktan birtakım şiirlere

büyük sular büyük gemileri sever çünkü

ve odur ki büyüklük

şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse

o zaman ölünce de şiirler yazar insan

ölünce de yazdıklarını okutur elbet

ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi

yaşamanın herbir yerinde.

 

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun

bu koku dunyayı tutacak nerdeyse

gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün

herkes, hep bir ağızdan: gül!

ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek

saçların, alınların,göğüslerin üstüne

yüreklerin üstüne

bembeyaz kemiklerin

mezarsız ölülerin üstüne

kurumuş gözyaşlarının

titreyen kirpiklerin üstüne

kenetlenmiş çenelerin

ağarmış dudakların

unutulmus çığlıkların üstüne

kederlerin, yasların, sevinçlerin

ve herşeyin üstüne bir gül işlenecek.

 

bir rüzgar, bir fırtına gibi esecek gül

yıllarca esecek belki

ve ansızın dünyamızı göreceğiz bir sabah

göreceğiz ki

biz dunyamızı gerçekten görmemişiz daha

geceyi, gündüzü, yıldızları

görmemişiz hiç

tanışmaya komamışlar bizi güzelim dünyamızla.

 

öyleyse dostlar bırakın bu yalnızlıkları

bu umutsuzluklari bırakın kardeşler

göreceksiniz nasıl

güller güller güller dolusu

nasıl gül kokacağız birlikte

amansız, acımasiz kokacağız

dayanılmaz kokacağız nefes nefese.

 

EDİP CANSEVER

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Edip Cansever - Yangın

 

Dışarı çıkıyorsanız dikkat! çiçeklerle karşılaşmayın

Ya da koklamayın onları, iyisi mi yüzünüzü örtün şapkanızla

Ya da düşünmeyin hiç, ben bakın öyle yapıyorum

Neden diyeceksiniz, insandaki sevgiliyi eskitiyor bu çiçekler

Güneşe benzetiyorlar adamı, masaya vurmuş koyun bulutlarına

Pek tuhaf! ben de sahanda yumurtayı kıskanırım

Beni seviyorsanız dikkat! köşe başındaki camcıya sorun

O ne derse doğrudur, dalga geçmeyin adamla

Üstelik beni sevmek haşlanmış pirinçleri beyazlatır

Günaydın!

Sabahlarınız gibidir beni sevmek, horuzun renkleri gibidir

Beni sevdiniz mi yangındır artık parmaklarınız

Sizi görmüyor muyum dikkat! trenlere çikolata yediriyorum

Bunu her zaman yapıyorum, akılla oynamak yani

Öyle trenler var ki insanı şımartıyor

Çıkıp kuruluyorum pencere yanına gel keyfim gel

Gidip duruyorum böylece, adımı bileceksiniz çok ülkeli adam

Üstelik daha kalkma saati gelmeden trenlerin.

Sokağa dökülüyorsam dikkat! bu da doğrudur oldukça

Bir kanunu vardır belki, ya su içmişimdir ya da yıkamışımdır yüzümü

Olmıyacak şey mi niye bakmayayım denizlere

En akıllı tarafımdır balıkla deniz tutmak.

Bir cümle tuhafsa dikkat! pek tuhaftır insanın tırnak çıkardığı

Sonra da boyadığı, ne demeli sonra da kestiği

Korkum yok ben güpegündüz rakılar boğazlıyorum

Gözlerimi batırıyorum ıstakozlara

Oh ne güzel şişenin de bir anlamı oluyor böylece

Kim konuşuyor ben konuşmuyorum.

 

Bir gün çok yürürseniz dikkat! sinekler şehirde kalıyor

Bütün taşıtlar paslanıyor ayrıca

Pencereli yıldız, misafirli oda, bol bol öttürüyorsunuz onları

Çünkü kırlara çıkıyorsunuz, şemsiyenizi bırakın ayıp

Bana parmağınızdaki çiçekleri gösterin.

 

Bir yere kapanıyorsanız dikkat! yanınızda olsun elleriniz

Kim ne der bakındı işte durmadan ellerinize

Dünyayı dolaşan damarlar içinde

En kemikli taraflarıyla zencileri döversiniz

En kirli yerleriyle çat kapı fakir mahalleleri

Ayıptır yani insan elini temiz tutmalı biraz.

Bir gün ölümü beğenmeyecekseniz dikkat! ölmeyin kolayla

Kadınlara sarkıntılık edin, hoşa giden bardaklar satın alın

Ya da bir aptalın yalnızlığını seçin, çicçk sulamakla olsun bu

Tıkır da tıkır işleyen apartmanlar vardır ya, sakın ha

Ya da her sabah

Göğe bir yüz metre kollarınızla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 ay sonra...

Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka

 

 

Ne çıkar siz bizi anlamasanız da

Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar

Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

 

Hiçbir şey ! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında

Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla

Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık

Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara

Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kurur

Her yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledir

Bir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla

Deriz ki, "şuram ağrıyor" bir de, "başım dönüyor", "yanıyor

avuçlarım"

Belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınma

Bir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş,yaşıyorcasına

Uzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlık

Nedir mi ellerimiz-korkunçtur bir elin bir köşesinde insan

olmalarıyla-

Korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğin

Kıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerin

Ve korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park

bekçisinin

Korkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi

sallanaraktan

 

Bitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda

aranan

Korkunçtur-bunu anlıyoruz-bir yüzün en çoğul beyazında

Korkunctur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe

ışıklarında

Ve korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan

olmalarıyla

Korkunçtur korkunç!

Diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum

ayrıca

Neyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimi

Tüketen kim. Hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini

Ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıkla

Çökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz

inceliği

Ansızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi

Yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimi

Bir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgar

Birakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, yada bir boşluğu bırakır

gibi

Ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmaya

Ama hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba.

Ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız

Hem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adına

Eskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularında

Okunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlularda

Anlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun

butlarında

Ben şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnız

Kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan

olmalarımla

 

Kapansam, evlere kapansam, yıkanmış bir deniz bulacaksam orada

Anılar bulacaksam- anılar mi dediniz ? ne sesli bir vuruşma

Odalar bulacaksam, odalarda kadınlar, çiçekler, çok aynalar

Rakılar, gene rakılar, kırıklar sonsuz yaralar

Bulacaksam orada, bir koltuğu bir koltuğa doğru

Bir yüzü bir yüze, bir eli bir ele doğru yaklaştıran çocuklar

Sinekler bulacaksam, kaskatı yapan boşluğu, sinekler

Zorlanmış bir gülüşten-iğrenip birden-kusmalar, bulantılar

Bulacaksam belki de: susanlar, bilmem ki niye susanlar

Ölüler bulacaksam-ölü gözleri onlar, cesetler, giderek dışa

vurmalar

Ne dedik, dışa vurmalar mı, yani ilk aydınlığı mı ölümün

Ölümün ilk aydınlığı mı, ne dedik, sahi biz ne deseydik bu

konuda

Ne deseydik bilmiyorum, ama var bu kadarcık birşey insanın

sonsuzunda

Bu kadarcık bir şey-İyi ya, peki, şimdi kim var sırada

Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza

Yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla

Ne güzel ellerimizle.. Başlayın, hadi başlasanıza

Örneğin bir kahve falı ? Az müzik ? Diyorum biraz İskambil!..

Ama hiç seslenmeyelim-seslenmeyelim-içimizden oynayalım

ayrıca

- Dört kişiyiz!

- Hayır on!.

- Bin kişiyiz!

- Bana kalırsa..

Ne kadarcık bir fark var bizimle bütün insanlar arasında

Öyleyse başlayalım: Koz kupa! Ah şu sinek onlusu bire bir

unutulmaya

Çayınız soğuyacak! Çayınız mı dediniz ? Ne tuhaf biraz

anlıyorum

 

- Üç karo!

- Pas diyorum!

- Susalım baylar, dört kupa!

Ah şu sinek onlusu! Koz kupa! Çayınız mı dediniz ? Susalım!

Susalım-Niye susalım-Anılar mı dediniz ? Ne sesli bir

vuruşma!

Ya sonra ? Bırakın şu sonrayı, bilmem ki nedir o sonra

Gene mi, başladınız mı ? peki şimdi kim var sırada

Sakın haaaa!. biz yoğuz, bizi unutun, yok deyin adımıza

Yok deyin çünkü biz..biz işte korkuyoruz ne güzel korkumuzla

Ne güzel ağzımızla.. Yok canım, ben var ya, istiyorum sırada

olmayı istiyorum-Sahi mi- ama isterseniz siz olun

Siz olun, biz olalım kim olacak ? -Hep böyle oyalansanıza

Yani "Şu sinek onlusu, susalım baylar, koz kupa."

Gibi oyalansanıza

Biraz oyalansanıza.

 

Bir oyun başka olamaz oyundan gibi

Bir söz başka olamaz sözden gibi

Bir şey başka olamaz şeyden gibi

Tam öyle gibi, varıyor gibi bir mutluluğa

Ne gelir elimizden insan olmaktan başka

Ne gelir elimizden insan olmaktan başka

 

Ne çıkar siz bizi anlamasanız da

Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar

Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

 

Hiçbir şey ! Kimse bir gün gözlerimi sevmeyecek korkuyorum

Bir yaşlı kadın en erkek boyutunda

 

Kendisiyle çiftleşecek kaç kere yalnız

Kaç kere yalnız, kaç kere şaşırmış, bitkin kaç kere

Bir ölgün ses bulacak sesinden çok uzaklarda

Vardır ya, hani bir yer, uzakta çok uzakta

Ölüm mü- yok canım, çok sesli bir evrende çok erken daha

Üstelik bilmiyoruz da, doğrusu bilmiyoruz, ölüm mü, bunu

hiç bilmiyoruz

Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla

Tavşansı sıçramalarla bitirsek şu ormanı

Böylece, niye olmasın, işte bir orman daha

Sanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık biraz

Ve doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamda

Ayıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayız

Kaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımız

Yani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnız

Ne ölmek, ne ansımak! sadece yaşamakla

Tam öyle gibi.. Demeyin: eh, biraz yorulsak da

Demeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzunda

Biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz

bilmiyoruz ya

Diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla.

 

 

Edip Cansever..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

uyanınca çocuk olmak

 

siz ne iyisiniz. ben sizi bir şeylere benzetiyorum

bilmem bir testi, bir bakır sahan kolay mı sizinle

çok rahat bir gökyüzü mü var sizinle

güneş bir pazartesi olarak mı duruyor burnunuzda

yoksa bükülmüş bir nehir gibi mi küpelerinizde

siz küçük adıyla mı çağırırsınız sessizliği

öyle mi, ya kim uyandırır sizde

bu sevişme dalgalarını, aşk seslerini

bak'ları, duyurulmuştur'ları, okşa'ları, evet'leri

hele bu elleri, ayakları bu

gözleri gözleri.

 

gidip bir bardak su içiyorum. ağzım benim!

su böyle neye benziyor, çok çocuklu bir bahçeye değil mi

bakmayla içersek gözlerimiz de bir şeye benziyor

senin gözlerin, benim gözlere, onun gözleri

her zaman söylüyorum kuyumcular için imzalı yazı gerekmez

ama hiç gerekmez, öyle mi değil mi.

 

armut ağacı! iyi sabahlar! sana bakınca yüzüm değişti

bütün gün çalışıyorum en kötü iş yerlerinde

yorulup bunalınca hep o sana bakmayı deniyorum

birden çarşıyı gösteriyor dallarının inceliği

hem niye saklamalı, çarşıyı gösteriyor işte

bak! şakır şukur şapka satın alan birisi

yusyuvarlak bir kişilik ediniyor

pis adam- ne kötü dünya- öyle mi değil mi.

 

siz yok mu, sizin her yeriniz şaşırıp kalmaya istekli

bir bakın, uyanıp kalkınca çocuk olmalarım var benim

şu da var: bir sokak en açılmış pencerelere dalıyor

dalıyor da söz mü, yatağa uzatıyor otomobillerini

aşk duyan bir kadın

onun kişiliği olan memelerini

gözlerim! hey sokak geri getiriyor gözlerimi

kimi zaman da bir cam kırılıyor şangır şungur

diyorum böylesi gürültüler şiir için gerekli

öyle mi değil mi.

 

bizim o duvarlık tabaklar durmadan uzağa götürüyor evimizi

daha aldığım gün bildim maydonoz olacak üstündekiler

maydanoz olacak, maydanoz olacak, maydanoz olacak

iyi ama, niye sevmeli her önüne geleni

herkesin, herkese, herkesi

daha dün yepyeni bir son koydumdu şiire

aldı, yepyeni bir kalabalığı getirdi

ama iyi yaptım, öyle mi değil mi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.