Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ESKİ MISIRLILAR Pİ SAYISINI BİLİYOR MUYDU?


Misafir demirefe

Önerilen İletiler

Piramitlerde yapılan incelemelerde ilginç bir bulguya ulaşıldı: Eski Mısırlılar piramit ölçülerini hep pi sayısının katları şeklinde ayarlamışlardı. Bunun bir tek anlamı olabilirdi: Mısırlılar pi sayısını biliyor ve bu sayının kutsal bir anlamı olduğuna inanıyorlardı. Piramitler firavunların öbür dünya ile bağlantısını sağladığına ve öbür hayata rahat bir şekilde geçmelerini sağlayacağına göre, pi sayısı kutsal kabul edilmese, bütün ölçüleri bunun katları olarak yapmalarının bir anlamı olmazdı.

 

Bu bulguya ulaşılırken eski Mısır’da kullanılan uzunluk ölçü biriminin ne olduğu biliniyor mu, bunu bilmiyorum. Fakat farketmiyor. Diyelim Mısırlılar dayanıklı taş gibi bir malzemeden bir birim uzunluk ölçüsü yapmış olsunlar ve bu kazılarda bulunmuş olsun. Ölçüldüğünde bunun uzunluğu 0,7 metre gelmiş olsun. Eski Mısırlılar da, örneğin 100 birim bir uzunluk yerine, bunu pi sayısı ile çarparak 314 birim uzunlukta bir yapı oluşturmuş olsunlar. Bu uzunluğu biz metre ile ölçünce 314 x 0,7 = 219,8 m. ölçeceğiz. Eski Mısır uzunluk birimini bilmesek de, bu yine pi sayısının katı olacaktır. 219,8 / 3,14 = 70. Görünüşe bakılırsa eski Mısırlılar pi sayısını açık bir şekilde biliyorlardı. Bu bulgu, gizem avcısı sahte bilimciler için olağanüstü bir buluştu. Fakat gerçek bilimciler yine de eski Mısırlıların pi sayısını bildiklerinden kuşku duyduklarını açıklayınca tartışmalar da başladı. Gizemciler Mısırlıların pi sayısını bilmediklerinin söylenmesine bozuluyorlardı. Piramitler gibi büyük eserler yapan bu medeniyet, aslında bizim medeniyetimizden bile ilerdeydi! Biz bugün modern makinelerimizle piramitler yapamıyorduk! (Niye piramit yapacaksak?) Üstelik piramitler, içlerindeki enerjiyi bir noktaya yoğunlaştırma gibi olağanüstü ve bizim bilemeyeceğimiz özelliklere de sahipti! Piramitleri keşfetmeye çalışan insanların başlarına gelen bazı kötü olaylar da gizemcilerin ekmeğine yağ sürünce, bir piramitlerin gizemi furyasıdır aldı yürüdü. Kitaplar yazıldı, filmler yapıldı. Kimse piramitlerin içinde enerji yoğunlaşması filan olmadığını, bunun asla ölçü aletleriyle saptanamadığını bilmiyordu. Söylentiler yeterliydi: Piramitin tepe noktasına konan cisimler bu enerji yoğunlaşmasından etkileniyordu: Traş bıçakları köreliyor ya da iyi konumlandırılırsa bileniyordu! Aynı ölçülerde bir piramit kutu yapılsa bile bu etkiyi gözlemek olasıydı ama, pi sayısını bilecek kadar ileri bir uygarlığa sahip olan (!) Mısırlıların yaptığı ölçünün aynını tutturmak imkansızdı! Böylece piramitlerin yanına kadar gidemeyen kişilerin bu işi deneme ve şüphe etme olasılığı da gideriliyordu. Piramitleri gizemine inanmayarak araştırmaya kalkan kişilere de bu işi önceden yapanların başlarına gelen olayların anlatılması iyi bir caydırıcıydı! İnsanlar da: "Bu pi sayısı bu kadar gizeme yol açacak kadar karmaşık bir şey değil, nihayet bir çemberin çevresi ile çapı arasındaki oran!" diyemiyorlardı. Anlı şanlı pi sayısı bu! Kolay mı o kadar? Okulda modern çağın insanları olan bizler öğreninceye kadar ne çektik! Eski Mısırlıların üstün bir medeniyeti olmasa, evrimcilerin dediği gibi maymundan gelen vahşiler olsalar, nerden bilecekler pi sayısını! (Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki evrim teorisi insanın maymundan geldiğini değil, insanla şempanzenin ortak atadan geldiğini savunur. Bu olay da Mısırlılardan çok önce bir olaydır, insanın şempanzeden ayrıldığı varsayılan tarihe nazaran Mısır medeniyetinin var olduğu yıllar, daha dün sayılır.)

 

Derken ciddi bilim adamları bu işe el koydu. Yaptıkları araştırmalarda eski Mısırlıların uzaklıkları ölçmek için tahta ya da taş tekerlekler kullandıklarını buldular. Tekerleklerin üzerinde bir işaret vardı ve tekerlek yuvarlandıkça bu işaretin kaç tur yaptığı sayılıyordu. Mısırlılar tekerin çevresini değil, çapını bir birime ayarlıyorlardı, çünkü çevreyi bir birime ayarlamak son derece zordur. Halbuki çap için bu zorluk söz konusu değildir. Küçük bir deneme, teker bir kez yuvarlandığında çapının üç misli yol aldığını görmeye yetecektir. O halde çevre için uğraşmaya gerek yoktur! Halbuki daha hassas ölçmeler yapacak aletleri olsaydı, bir tekerleğin çevresinin çapının üç misli değil, pi sayısı kadar misli olduğunu bileceklerdi.

 

Pi sayısının tam 3,14 olmadığını, virgülden sonra oldukça sayı koyarak gerçek değere yaklaşıldığını belirtmekte fayda var. Belki de gizemciler çok hassas ölçmeler yaparak pi sayısının gerçeğe daha yakın değerlerini bile bulmuş ve eski Mısırlılar’ın matematik bilgisine hayran olmuşlardır. Ancak ne var ki, bu buluş tam tersine eski Mısır’da pi sayısının bilinmediğini gösteriyor olabilir! Asıl pi sayısını bilseler, o zaman uzunlukları tekerlekle daha doğru ölçerler ve biz uzunlukların pi sayısının katları olduğunu göremezdik.

 

Bu bulgudan pek kimse hoşlanmadı ve yankılandırılmaktan kaçınıldı. Çünkü herkes gizemi sever. Bu soğuk suratlı asık yüzlü bilimciler, bu tür gizemleri yıkmak için türlü araştırmalar yaparlar ve pişmiş aşa su katmaya heveslidirler. Halbuki türlü sorunlarımıza çare bulamadığımız şu dünyada, geçmişte olsun bizden üstün insanların yaşamış olduklarını ve bir gün onların gizemlerini keşfedebileceğimiz ve dünyayı düzeltebileceğimiz umudu taşımak ne kadar iyi olurdu! Böylece insanlara umut satarak para da kazanabilirdik. Eski Mısır'da Kleopatra'nın taktığı yüzük! Kleopatra kolyesi, gerdanlığı, bileziği...vs. Yap uydur, sat. Stresi aldığı, negatif elektriği yok ettiği, pozitif enerji yaydığı filan söylenince herkes alır!

 

Bilim? Canım bilim nereye kadar gidebilir ki? Her şey de laboratuarda ispatlanamaz ki! Bazı şeylere de inanmak gerek!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bugün Neyşınıl'da seyrettim..

 

Piramitlerin dörtbin küsür yıldır mimarisini hala nasıl koruyor olduğu ve bakır tahtadan başka hiçbir aletin işlevsel olarak keşfedilemediği o yıllarda işçiliğin öylesi pürüssüz şekilde yapılabileşi noktasında bir sürü tahmin,dolayısıyla soru işareti var..

 

Şimdi matematiksel,coğrafik keşiflerin kimlerce yapıldığı filan bir yerde hikaye..

 

İzlerken şunu gördüm ki..

 

Piramitlerin iç duvarlarını oluşturan granitlerin,o denli düz,pürüssüz şekilde nasıl kesilebildiği üzerine bir sürü tahmin yapılıyor..

 

Tahminlerden biri şöyle...

 

Mısırlıların su kanallarının,piramitin tabanını saracak şekilde döşenmesiyle cetvel işlevini görebilecek bir seçenek..

 

Ya da iki ucundan çomağa bağlı ipin gerilerek,düz bir yüzey üzerinde bıraktığı gölgenin cetvel işlevi..

 

Cetvel bugünün algısıyla,o günlerde keşfedilmemiş..Ama işe bakın ki;keşfedilmeden kullanılıyor.. :D

 

Şimdii.. Piramitin katları pi sayısına göre inşa edilmiş filan demişiz..

 

Aslında o yapı da, az biraz deneme-yanılma yoluyla ve gene keşfedilmeden kullanılan 45-52 derecelik açılar yardımıyla inşa edilmiş..

 

Yani keşfi,doğanın sembolize edilmesi ve daha az karmaşıklaştırılması olarak algılayan biz zihniyetlilere güzel bir ders çıkıyor buradan...

 

Toprağa düşen ağacın gölgesinin hangi açıyla düştüğünü,ışığın yarattığı kırılmayı formülize ederiz bizler bugün..

 

Onlarda ağacın dibine biter,gölgenin hatlarıyla birşeyler inşa eder..

 

İki türlü de alışverişimiz,derdimiz doğanın kendisiyledir yani..Gerisi dibi olmayan kuyu... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlk önce şunu belirteyim 3,14 ün katlarına rastlamak Mısırlılar'ın pi sayısını bilip bilmemelerine bir veri oluşturamaz. Çünkü bildikleri iddia edilen Pi sayısı 3,14 değil. Sabit olarak kullandıkları bir Pi sayısıda yoktu. 3,16 ile 3,18 arasında değişik kullanımları vardı.

 

Onun katlarına piramidlerde rastlamakta. Pi sayısının özellikleriyle ilgili. Yani piramidlerin yapımında dairesel ölçütler baz alındıysa mısırlılar bu sayıyı bilsede bilmesede. Çeşitli varyasyonlarla Pi sayısını bulabiliriz o yapılarda. Zaten Piramid efsanelerinin çoğuda böyledir. Teknik olarak Ömer Çelakıl yönteminin biraz daha bilimselleştirilmiş hali.

 

Eğer mısırlılar papirus yerine tablet kullansalardı bu soruların hiçbiri artık bugün sorulmuyor olacaktı.

 

Piramidlerin mezar olarak inşa edildiği ise artık bilimadamlarının fazla itibar etmedikleri bir iddia. Zira ortada bir çelişki var. Mısırlılar firavunların tanrı olduğuna inanırdı. Firavunların tebalarından birisine hitap ederken kullandıkları sözcük "ölümlü" idi. "Ölümsüz tanrılar" için mezar inşa etmek. Ne bileyim saçma olur. Firavun öldükten sonra köleleri ve hizmetlileri onu eşyalarıyla birlikte gömselerde bunu halka duyurmamış olmaları gerekirki. "Ölümsüz Tanrı Firavun" imajı binlerce yıl yaşasın. Tabi kral için anlı şanlı mezarlar yapıp ardından "Ölümsüz Firavun" a itaat edin demek ne bileyim mümkün olmaz gibi.

 

Daha mantıklı olanı, Piramidlerin firavunların güçlerini, azametlerini ve bilgeliklerini sembolize eden anıtlar olmaları.

 

Antik çağın önemli özelliklerinden birisi. Birilerinin gökyüzü hareketlerini çok iyi takip etmeleri ve çözmeleri. Taa Neolitik çağda gök hareketlerini takip eden. Ve bunların gelişigüzel hareketler olmadığını tekrar ve bütünlük arzettiğinin bilincinde olan insanların varolduğunu 6500 yıllık Stoneheng'e bakıp anlıyabiliriz.

 

Gerek stonhenge, gerek mısır ve amerika piramidleri gerek antik tapınaklar. Bu tür gizemli yapıların ortak özelliği; gök hareketlerinin bu yapıların inşasında yönlendirici ve esinlendirici bir kaynak oluşu.

 

Piramidlerin ve diğer gizemli antik yapıların sırlarını çözmek için matematik aslında yanlış bir adrestir. Doğru adres Astronomidir. Ki matematiğin babası olarakta Astronomiyi sayabiliriz. İnsanların ilk uzaklık, zaman ölçü birimleride güneşin ve ayın hareketleri endekslidir. Bugünde bilim adamları bu yapılar ile gök hareketleri arasındaki ilişkileri incelemektedir.

 

Antik çağın insanları. Nasıl becerdikleri bir muamma olsada. Modern teleskoplar kullanmdan gök hareketlerini çözdüler. Ve bu bilgiyi diğer insanlar üzerinde kendilerinin üstünlüğü imajı için kullandılar. Stonhenge'in aynı zamanda bir tapınak olması gibi.

 

Benim Antik çağda piramidler ve diğer gizemli yapılardan daha çok şaşırtan şey. Açık beyin ameliyatı yapabilmeleri. Tüm yapıları ileri ve henüz bilinemyen mimari tekniklere yorabiliriz. Ancak, açık beyin ameliyatı yapabiliyor olmaları, bunu ileri bir Tıp diyerekte açıklayamayız. Narkoz ve Mikroskop olmadan işte bunu varsaymak bile güç.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Piramitler çok sert taşlardan yapılmış değiller. Dolayısıyla işlenmelerinde bir olağanüstülük olduğu söylenemez. Başka bir iklimde olsalar çoktan yok olmuşlardı. Mısır iklimi kerpiç yapıları bile çok uzun süre koruyabiliyor.

 

Piramitlerin mezar olduğu su götürmez. Görkemli mezar odaları ve her şeyden önemlisi "ceset"ler içerdiğine göre? Firavunların bedenlerinin değil ruhlarının ölümsüz olduğu ve muhtemelen öldükten sonra piramitten tebaasını gözlemeye ve tasarrufunu sürdürmeye devam ettiği düşünülüyordu. Fakat Mısırlıların dini inançları son dönemlerde oldukça zayıflamıştı. Firavunların da alelade insanlar olduklarını anlamış ve artık piramit yapmaz olmuşlardı. Fakat yine de inançlarını bırakmakta zorlanıyorlardı, piramitler yerine Krallar vadisinde mezarlar yapıyorlardı. Bu mezarlar da inançsız soyguncularca yağmalanıyordu. Onların da ahir zamanı gelmişti zahir, ölüye saygı diye bir şey kalmamıştı. Firavun yeniden hayata dönünce kullanacağı altınlar, eşyalar saygısızca çalınıyordu ve firavunun ruhu soygunculara engel olamıyordu.

 

Tüm tarihöncesi ve tarihte gök cisimlerinin insanların en başta gelen ilham kaynağı olduklarına hiç kuşku yok. Beyin ameliyatına gelince, eski insanlar beyindeki önemli damarların yerlerini biliyorlardı. Bu damarların bazı hastalıklar nedeniyle beyne basınç yaptığı veya bu damarlarda kötü ruhlar dolaştığını düşünerek çok baş ağrısı çeken hastaların damarın üzerindeki kafatası parçasını keskin aletlerle kare biçiminde kaldırıyorlardı. Bazı fosillerde kesik izleri aynen kalmış, yani hasta ameliyattan sağ çıkamamışken, bazılarında kesik izleri iyileşmiş, yani hasta bir süre daha yaşamış.

 

Bu işi narkozsuz yapmaları gerçekten şaşırtıcı. Belki bazı bitkilerden faydalanıyorlardı. İlkel Afrika kabileleri bile bir çok bitkinin özelliklerini biliyorlar. En ilkel toplumların bile yaraları bir tür iri karıncaya ısırtarak ısırmanın hemen akabinde karıncanın başını koparmak suretiyle dikmeyi bildikleri biliniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir yapının anıt mezar olarak yapılması başka. Öldükten sonra birilerinin o yapıya gömülmesi başka. Herodot'tan beri buna inanıldı ancak, Arkeologlar ve Tarihçiler bugün Piramidlerin neden yapıldığını araştırıyor ve Görkemli Mezarlar teorisin itibar etmiyor.

 

 

"Görkemli mezar odaları ve her şeyden önemlisi "ceset"ler içerdiğine göre"

 

Bunu kim söylüyor. Bu güne kadar herhangi bir piramidde ceset falan bulunamadı.Zaten bir tek firavunun cesedi bulundu tarih boyunca Tutankamon oda piramidlerin içinde değil. Krallar vadisindeki kayaların altına oyulan bir mezarda bulundu.

 

Pagan inancına göre herkesin ruhu ölümsüzdür zaten. Ancak Mısırda ölümlüler ve ölümsüzler vardı. Firavunlar ölümsüzdü. Bu Ruhen ölümsüzlük anlamında değildi tabiki bedenende ölümsüzlük. Zira dediğim gibi çok tanrılı hiçbir dinde "Ölümlü Tanrı" olmaz.

 

Son dönemlerde Mısırlıların inançları değilde. Mısır zayıflamış ve Roma'nın sömürgesi haline gelmişti. Sömürge bir ülkenin tahtında oturan kişide görkemli anıtlar yaptıramaz tabi kendine. Romalılar izin vermez herşeyden önce. Romalılar Mısırı sömürge haline getirdikten sonra, Firavunların para bastırmasına bile izin vermiyordu.

 

Beyin ameliyatına gelince. Narkoz kullanmamaktan kastım şu. Bunu hastanın bilinci yerindeyken yapıyorlardı. Aynı ameliyatların Roma ve Truva'dada yapıldığı anlaşıldı kazılarda bulunan kimi kafataslarının incelenmesinden sonra. Ve kafataslarıdan hastanın ameliyat sırasında bilincinin yerinde olduğu ve şiddetli acı çektiği anlaşıldı.Romalıların bu ameliyatları yaparken Hastayı hiçbir organını kımıldatamayacak şekilde bağladıklarıda biliniyor. Ancak beyin ameliyatında bugün dahi. Hastanın beyin fonksiyonlarının narkoz ile derin uyku haline getirilmesi gerekir. Yoksa hasta ölür.

 

Beyin cerrahisi bugün Tıp ta son noktadır. En üst makamdır. Ve açık beyin ameliyatlarında yanlış bir noktaya sadece dokunmanız bile hastayı öldürebilir veyahut felç edebilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hangi mutlak bilinenler ? Mezar teorisi mi ?.

 

Mutlak bir yanı falan yok. Herdot'un başlattığı bu efsaneye binlerce yıl inanıldı evet. Ancak ortada ceset yok, mezar yok, ölü yok. Mezar olarak inşa edilmiş yapılardan bir tane bile ceset. veyahuta bu cesete ait kemik parçası dahi çıkmaması başlı başına çürütür. Ki bulunan tek firavun mezarınında piramidlerde olmaması. Mısırlıların firavunlarını bu mezarlara gömmediğini gösterir.

 

Kısaca Piramidlerin mezar olduğuna dair efsaneler dışında elde hiçbir veri yok. Bu tür konularda bilimsel çalışmaları ve kabulleri takip etmek lazım. On yıllarca önce sanılan şeylere takılıp kalınmamalı.

 

Belirttiğim gibi. Şu an tarihçiler ve arkeologlar "Mezar Teorisi"ne itibar etmiyorlar.

 

Mantıklı olan Yapıların firavunların görkemini , gücünü, bilgisini yansıtan gösterişli anıtlar olabileceği.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cyrano, yanlış anlamışsın. "Mutlak bilinen" demedim. "Mutlaka bilinen" yerine şöyle diyeyim o zaman:

 

"İlla ki bilinenlerin aksine..."

 

Mezar olmama tezini ilk kez duyuyorum. Bakalım, bir de bu gözle bakayım bundan sonra, olabilir, varsayımların sonu yoktur tabii.

 

Şaşırdım ama, yani mezar odaları, lahitler, mumya ile birlikte dirildiğinde kullanacağı eşyalar... O kadar çok veri var ki bu konuda, olsa olsa yağmalandıkları için yoklardır, mezar olmamasını pek mümkün göremiyorum ama, neyse...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mezar Olmama diye bir tez yok. Mezar oldukları bir teori idi. Hatta buna teori bile denmiyor "rivayet" deniyor. Daha doğrusu Heredot'un başlattığı bir efsanenin ön kabulu. Bu amaçla nice bilim adamı Piramidlerde ceset parçaları, kemik, veyahutta orada bir ölünün bulunduğuna dair bir delil aradılar yüzyıllar boyunca. Ama hiçbiri bulamadı.

 

Yağmalama konusuna gelince. Buda iddia edildi. Ancak hırsız mezara girip, firavunun yeraltı dünyasında kullanacağı mücevherleri vsyi bırakıp. Cesedimi çalacak. Ne yapacak hırsız cesedi, mumyayı ?

 

Ki öyle bile olsa mutlaka o mezarlarda bir parça bir kemik, bir doku yani bir delil kalırdı. Zira mumyalar mezarları açıldıktan sonra. Ancak çok ileri tekniklerle korunurlarsa ve izole edilirlerse parçalanmadan kalabiliyorlar. Yoksa dokunduğun an un ufak oluyorlar . Yani bir mezar hırsızısının mumyayı çalıp birde piramidlerin o ünlü labirentlerinden geçirip dışarı çıkarması mümkün değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla konu bu değildi, piramitlerin mezar olup olmaması beni pek de ilgilendirmiyor, bildiğim bir hurafe yumağı oldukları...

 

Ancak Keops piramidinin içinde kırmızı Aswar granitinden yapılma çok büyük lahitler olduğu fakat kapaklarının bulunmadığı, sadece firavunlar değil, eşleri, hizmetçileri, yeniden dirildiklerinde yardımcı olacak eşya ve atlarının, kayıklarının dahi piramid içeriği içinde bulunduğu öyle yaygın bilinen bilgiler ki mezar değil iddiasına bir anlam veremedim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ortada bir ceset yok. Ceset parçası yok. Kemik yok. Herhangi bir doku parçası, fosili, mumyası yok. Orada bir canlının ölüsünün yattığına dair herhangi bir emare yok.

 

Sadece rivayetler var.

 

Öbür yanda. kayalıkların altında gizli bir mezara gömülmüş bir firavunun mumyası var.

 

Artı. Mısır inancına göre. Firavunlar Tanrı Ra'nın çocukları ve hepsi ölümsüz tanrı.

 

Ha Firavun'a mezar yapmışsın Ha Zeusa.

 

Cleopatra, Caesar'ın desteğiyle kardeşini tahttan indirip öldürdükten sonra. . Caesar kardeşinin kafasını Sarayın girişine asmasını (roma adeti) ve böylece halkın prensin öldüğünden emin olup Cleopatra'ya tam itaat etmesini önerdiğinde. "Eğer onun öldüğünü görürlerse, benimde ölümlü olduğuma inanırlar" demiş ve kardeşinin cesedini ıssız bir yerden nil nehrine attırmıştır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Keops piramidinde firavun Keops'un mumyasının bulunmadığı doğru. Ama lahitler var. Mumyalar nereye gitti onu bilemem. Binlerce yıl boyunca herhangi bir zamanda dört beş ceset için böyle bir anıtmezar yapılmasına sinir olan herhangi birileri hınçlarını mumyalardan çıkarmış olabilir. Bu işin yanlış olduğunu, ölülerin toprakta huzura kavuşması gerektiğini düşünen herhangi bir dinci fanatik bile götürüp onları gömmüş olabilir şimdi, ben nereden bileyim? Diğer küçük piramitlerden ise mumyaların çıkarılıp müzelere götürüldüğü biliniyor. Bir kısmı Kahire müzesinde, bir kısmı British Museum'da sergileniyor.

 

Bu mumyaların tamamının Krallar Vadisi'nden çıkarıldığı iddia edilebilir. Ne diyeyim, bilemem. Müze kayıtlarını açıkça gösteren kaynaklar var mı? Varsa bu kayıtlara itibar etmek gerek. Piramitlerin görkemli birer anıt mezar olmadığı savı bizi bir yerlere götürecekse, buna değecekse araştıralım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yada şunu soralım. Bir mumya parçalanmadan bir yerden bir yere , yüzlerce bilim adamından oluşan ekip. Ve çok ileri bilimsel yöntemlerle nakledilebilirken. Hırsız yada hangi dinci fanatik, o mumyayı hiçbir iz bırakmadan alıp götürdü. İster dinci fanatik olsun ister hırsız. Mezar odasına ulaşmış olsa bile ( ki tuzaklar açılmış olurdu o zaman ) lahiti açıp mumyaya elini sürdüğü an. Elinde kalacak olan dokunduğu yer kadar bir toz olur. Başka bir şey değil.

 

"Burası keops'un mezarıdır" diyebilmek için. Keopsun oraya gömülmüş olması gerekir. Keops un mumyası oradan çalınmış bile olsa ( dediğim gibi mümkün değil parçalanmadan götürülmesi) hırsızları öldürmemiş olsa bile bütün tuzakların çalışmış olması gerekirdi. Yada o kapıların mühürlendikten sonra açılıp açılmadığıda anlaşılırdı.

 

Binlerce yıl, Piramidlerin kesme taştan yapıldığınada inanıldı. Taşların numidia'dan getirildiğinede inanıldı. Sonra öyle olmadığı anlaşıldı.

 

Piramidlerin Köleler tarafındaın yapıldığınada inanıldı. Hatta yahudi köleler tarafından yapıldığınada inanıldı. Sonra maaşlı işçiler tarafından yapıldığı anlaşıldı.

 

Bütün rivayetler birileri konfirme etmeye kalkana kadar muteberdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla ne bileyim o zaman lahitin içindeki tozu süpürüp götürmüşlerdir. Hırsızlar piramit yapıldıktan bin yıl sonra bile girmiş olsalar, şimdiye göre binlerce yıl önceden beri piramitler yağmalanıyor demektir. Modern hırsızlar lazerli bariyerleri etkisiz hale getiriyor, adamlar bin yıl öncesinin tuzaklarına bi iyilik düşünmüşlerdir. Belki bir soyguncu nesli telef olup torunları yağmayı başlatmıştır. Burada binlerce yıldan söz ediyoruz.

 

Bilimciler hırsız ceset izleri ile mumya kalıntılarını ayırt etmekte zorlanmışlardır, yani söz edilebilecek öyle çok olasılık var ki, bu konuda tartışmanın anlamı kalmıyor gibi.

 

Hayır yani, tamam, piramitler mezar değil. Ne olacak?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sence ne amaç için olursa olsun oraya giren hırsızlar. Paha biçilemez hazine parçalarını bırakıp. Sadece cesedimi alacaklar.

 

Emin ol o kapılar ve lahitler daha önce açılmış olsalardı bunları anlardı arkeologlar. Ama biz tozların süpürülmesindende bahsetmiyoruz. Hiçbir doku parçası, bırakmadan mumyayı alıp ordan götürmek imkansız. mutlaka mikroskobik bulgular kalır.

 

Bütün büyük imparatorluklarda. İmparatorun gücünü, azametini, yapabilirliğini ve bilgisini yansıtacak görkemli yapılar vardır değilmi. Yani onların adını ölümsüzleştirecek yapılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Lahitlerin kapakları bile yok. Değil ki hazineler ve mumya olsun. Piramitlerin binlerce yıl boyunca yağmalandığı kesin. Krallar vadisi bile daha mezar yapılır yapılmaz yağmalanmasın diye başında askerler beklerdi. Binlerce yılık yağmanın ne şekilde gerçekleştiğini ben bilemem. Keops'un mumyası daha hiç bozulmadan bile bilmediğimiz işler dönmüş olabilir.

 

Bu işin de mağarada üç kişi uyudu dördüncü köpekleriydi, yok dört uyudu beşinci köpek, hayır yedi uyudu sekiz köpek işine dönmesini istemem...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.