Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

neizm dediniz?


Misafir mtmtk5

Önerilen İletiler

"izm" düşmanlığı, tüm dünyada 80'ler ve 90'larda yürütülen apolitikleştirme, düşünmeyen bir kuşak yaratma politikasının argümanıdır.

 

Türkçeye çevirisi, "ne sağcıyım ne solcuyum futbolcuyum" mantığıdır.

 

Emre Kongar'ın Mehmet Barlas'la yaptıkları tv programında bir sözünü hatırlıyorum.

 

"bana binlerce genç mail atıyor, Hocam bu ülke için ne yapabiliriz diye soruyorlar.

 

Tek cevap veriyorum gidin bir partiye üye olun.

 

Hangi partiye diye soruyorlar.

 

Hiç önemi yok, sadece gidin bir partiye üye olun diyorum."

 

Bizim kuşak gençlerin "izm" lerle uğraşan, onlara sahip olan kuşağın ürettiklerini cepten yiyor hala.

 

80 sonrası kuşağı Bir büyük gazeteci çıkaramadı.

 

Bir büyük yazar çıkaramadı.

 

Bir büyük yönetmen çıkaramadı.

 

Bir büyük hukukçu çıkaramadı.

 

Bir büyük siyasi lider çıkaramadı.

 

Bir büyük akademisyen çıkaramadı.

 

Bir büyük oyuncu aktör çıkaramadı.

 

Bir büyük tiyatrocu çıkaramadı.

 

Bir büyük besteci çıkaramadı

 

Biz o kuşakların yetiştirdiği duayenlerin ürettiklerini cepten yiyoruz. Dünya bizi halen, bizden önceki kuşağın üyelerinin ürettikleriyle tanıyor ve hatırlıyor sanatta, bilimde, edebiyatta, sinemada, tiyatroda.

 

"izm" lere düşman olan. Daha doğrusu onları öcü sanan bilmeyen bir kuşak. Netice ortada.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"izm" düşmanlığı, tüm dünyada 80'ler ve 90'larda yürütülen apolitikleştirme, düşünmeyen bir kuşak yaratma politikasının argümanıdır.

 

Türkçeye çevirisi, "ne sağcıyım ne solcuyum futbolcuyum" mantığıdır.

 

Emre Kongar'ın Mehmet Barlas'la yaptıkları tv programında bir sözünü hatırlıyorum.

.

.

.

 

Biz o kuşakların yetiştirdiği duayenlerin ürettiklerini cepten yiyoruz. Dünya bizi halen, bizden önceki kuşağın üyelerinin ürettikleriyle tanıyor ve hatırlıyor sanatta, bilimde, edebiyatta, sinemada, tiyatroda.

 

"izm" lere düşman olan. Daha doğrusu onları öcü sanan bilmeyen bir kuşak. Netice ortada.

 

 

bence insan "izm"lerin değil hayatın "yalın" haliyle savunucusu olacak, bahsettiğiniz kuşak "izm"lerin savunucusu olabilir ama hiçbiri "karıcığım seni herşeyden çok seviyorum" gibi cümleler kurmayı başaramadılar. onlar sadece birşeyi savunup "kahverengi elbise" giymeyi ve suratları buruşana kadar surat asmayı marifet zannettiler, doğaya bakmadılar, ağaç kokusu onlara acayip geldi, tiyatro sahneleri hep tozluydu, tozunu silmediler, seyircilerini kötü kötü kokan koltuklara oturtturdular, barış yanlıları olarak gözüküp barşcıl mesajlar vermediler;

 

halbuki hayat "yalın" haliyle ne kadar güzeldir, bir kuşun uçuşunu seyretmek herhangi bir "izm"den bağımsızdır, Allah'ın taktiridir ve "güzel" dir, şimdi bir kuşun uçuşunu illa bir "izm"e bağlamak mı gerekir? bence hayır. bir kuş doğaya aittir, çok güzel uçar ve bu güzeldir.

 

insan çevresinde dünyayı seven diğer insanları görmek ister, böylece insan olmanın ne kadar güzel ve anlamlı birşey olduğunu düşünüp her yeni doğan günde bir kez daha mutlu olur;

 

banim mutlu olmam için bir "izm" e ihtiyacım yok, beni seven ve anlayan dostlara ihtiyacım var, spor yapmaya ihtiyacım var, müzik dinlemeye, başka insanları alkışlamaya, onları takdir etmeye, ve hayatı paylaşmaya ihtiyacım var;

 

insan birşeyin peşinden koşacaksa akılcı özgürlüğün, mantığın, aşkın ve güzelliklerin peşinden koşacak, tozlu raflardaki hayat kimseye fayda sağlamaz bana göre, teşekkürler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben "izm" lerle ilgilenmeye bayılırım ama, bunu yapmam sizin söylediklerinizi de yapmama hiç engel olmadı.

 

Siz yoksa şu bir eliyle çay karıştırırken diğer eliyle kitabın sayfalarını çeviremeyenlerden misiniz mtmtk5?

 

Umarım alınmazsınız, sadece espri...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben "izm" lerle ilgilenmeye bayılırım ama, bunu yapmam sizin söylediklerinizi de yapmama hiç engel olmadı.

 

Siz yoksa şu bir eliyle çay karıştırırken diğer eliyle kitabın sayfalarını çeviremeyenlerden misiniz mtmtk5?

 

Umarım alınmazsınız, sadece espri...

 

kuş uçar, bu güzeldir

kadınla erkek birbirlerini sevmek için yaratılmışardır -bu Kur'an'ın ifadesi - burada bir mantık vardır ve ikisi de eşittir, ikisindeki farklılıkarı eksiklik değil de güzellik olarak agılamak gerekir,

insan adil olmalıdır

insan hayatı sevmelidir

insan dürüst olmalıdır, yalancı olmamalıdır

insan aklını çalıtırabilmelidir ve hayata saygı duymalıdır

 

ben şimdi diyorum ki bütün bunlara bir "izm" yakıştırmaya "gerek yok"

 

ama siz çok seviyorsanız buyurun yakıştırın

 

hayat benim için bir bütündür, çayı karıştırırken kitap sayfası çevirememekle ilgili değil,

 

ama siz öyle düşünüyorsanız buyurun düşünün, ayrıca bu bence bir eksiklik değil, çayı üzerime de dökebilirim, insan hata yapar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

izm'lerin kapsamı içine girmeyen hiç bir şey yoktur. Sadece ideolojiler ve felsefeler izm değildir. Hayatın anlamına dair bir çok kavram da vardır. Örneğin senkronizm gibi. Bu kavram, tüm uyumlu hareketlerin felsefesi gibidir. Doğada uyumluluk adına ne düşünebiliyorsanız bu kavram içinde anlamlandırabilirsiniz.

 

Sadece bazı motor reflekslerimizi düşünmeden yaparız. Bu hareketlerimizden beynin alt bölgeleri ve soğancık, omurilik gibi kısımlar sorumludur. Fakat diğer bütün davranışlarımızın kesinlikle bir felsefesi vardır. Yemek yapmanın da, yemenin de, aşkın da, dinlenmenin de, çalışmanın da basit veya karmaşık felsefeleri vardır.

 

Bütün bu gündelik davranışlarımızda belli bir ilkeyi esas almamızda ve belli bir tarzı belirleyici kılmamızda etken olan, o işin nedenselliklerini bilmektir. Önümüzde bulunan herhangi bir olgunun o anda orada bulunuşunun nedenlerini biliyor ve daha sonra izleyeceği durumların hangi nedenlere bağlı olduklarını farkediyor, nedensellik akışını izliyorsak ve anlamlandırıyorsak, olgu ile ilgili bilinçliyiz demektir ve onunla ilgili bir felsefemiz vardır.

 

Tabii ki bu felsefeyi o olgu ile karşı karşıya kaldığımızda yarım saat düşünüp taşınıp geliştirmeyiz. Bu takdirde Nasreddin Hoca'nın düşünen hindisi durumuna düşeriz. Olayları analiz etmekte genel bir felsefemiz varsa, bu tarzımız tüm hayatımıza yayılır ve yerleşir. Her davranışımız için uzun uzun düşünmeyiz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

benim karşı oduğum insanlar oizm buizm deyip, sigara içip, kahverengi elbiseler giyip, kaskatı durup asında o savundukları izmleri de rezil eden insanlar; yoksa benim felsefenin kendisiyle alıp veremediğim yok, ama sizin söyledikleriniz de kafamda başka şeyler oluşturdu ki ben o tür yaklaşımlara asında karşı değilim; daha çok adı izm olan bir sürü saçma sapan özellikle siyasi düşünce var, insanı mutlu eden birçok olgu var hayatta, örneğin bir kız arkadaş da önemli ama Allah'ın yarattığı kahve de değerli, araba kullanmak, kutladığımız bayramlar, hediye verdiğimizde sevinen çocuklar, ilk okula başlama heyecanı, sevgilinin elini ilk kez tutma heyecanı; benim karşı olduğum şey izm izm deyip bütün bunları mahfeden insanlar, yoksa olayların felsefik açıdan yorumlanmasına veya psikolojik veya sosyolojik açıdan vaya hangi açıdan olursa olsun yorumlanmasına karşı değilim, bütün bunlar olurken şu gözünü sevdiğimiz hayatımız elimizden uçup gidiyor, bunu kabullenemiyorum; varolmak ve hayat güzel...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplumun empoze ettiği "aşık ol, evlen, seni seviyorum karıcığım de, boy boy çocukların olsun, mutlu huzurlu yaşa, tanrıya inan ve güven, torunların olunca onları parka götür..." formatının dışında bir hayat formatlamayı ve farklı düşünüp yaşamayı amaçlayan insanlardır "izm" insanları.

 

Çoğu kez hayal kırıklığına uğrar ve toplum değerlerine yenilirler. Çoğu kez birbirlerini kandırır ve sonra "dönek"liğin acımasız yüzüyle karşılaşırlar. Çok değer verdikleri "izm"ler ya üç kuruşa pazarda satılırken görür ve yıkılırlar, ya da kimse onların "izm" lerini bilmez bile, unutur gider... Yani öyle katı beton gibi insanlar değildir "ist"ler. Tersine naif ve kırılgandırlar.

 

Ama katı oldukları da olur. Tarih bazen "izm" leri karşı karşıya getirir ve büyük acılar, yıkımlar yaşanabilir. Ancak bu savaşlarda "izm" lerin sadece bir araç olarak kullanıldığını görmek en büyük yıkımdır. Bir parça pasta dilimine iki el birden uzanmış ve "xizm" bir tarafta, yizm" bir tarafta gardını almıştır.

 

"izm" uğruna çok safça davranmayı doğru bulmuyorum. İlla bir şey "ist" olacaksanız, bu olacağınız şey gerçekçi bir "izm" olsun derim. Hayatın, doğanın ve evrenin sadece keşfedilmiş bir yanını değil, bütünleyici biçimde tüm yönlerini keşfeden bir izm olmalı.

 

Bu da şimdiye kadar ortaya atılmış tüm "izm" lerin süzgecinden geçtiği kapsamlı bir izm olmalıdır. "izm" ler konusunda tüm çekincelerinizde haklı olabilirsiniz. "izm" benzin gibidir, motorunuzun deposuna başarılı bir şekilde doldurusanız yol almanızı sağlar. Elinizde patlatırsanız sizi yakar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

aslında birşeyi samimiyetle ve duygusallıkla savunmak tabi ki güzel birşey, ama benim önerim "tek birşey"i değil hayatın bütününü savunmak ve "sevmek"ten yana, tabi ki bu sevmek kötüyü sevmek değil, eğer insan hayatı severse kötülüklere karşı gelebilir, xist veya yist olmak sizi bence tek yönlü götürür ama çok yönlü düşünce tarzı insanlara ve hayata daha çok saygı duymaya yarar, sizin de dediğiniz gibi öyle bir izm olmalı ki hayatı çok yönlü savunabilsin ama ben yine buna gerek olmadığını yani hayatı çok yönlü savunan birşeye illa izm adı konulmasına gerek olmadığı kanısındayım, konulabilir ama gerek yok, hayat her alanıyla güzel, futbol, basketbol, müzik, deniz, siyahlar, beyazlar, farklı kültürler, gökyüzü, yağmur, kar, güneş, bilgisayar oyunları, kitaplar....bu böyle uzar da gider, şimdi illa bunlara bir izm mi demek lazım, bence hayır, bu hayat sevgisinin ta kendisi, sevginin olmadığı biryerde hiçbirşey gelişme gösteremez, isteyen buna bir izm yakıştırsın, ama bence bunun adı zaten var, o da "hayat sevgisi"...benim düşüncem bu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hmm..

 

hayatima bakinca, bayagi cok "izm"lerden gecmisim, "hakiki izmi" bulmaya calismakta... halen O izmi bulmadim.

 

15 yasinda ogrendim ki O izmi dinde bulamiycam.

 

17 yasinda ogrendim ki O izmi felsefe de bulamiycam.

 

20 yasinda ogrendim ki O izmi bilim de bulamiycam.

 

22 yasinda ogrendim ki O izmi politika da bulamiycam.

 

25 yasinda ogrendim ki O izmi insan iliskilerinde bulamiycam.

 

simdi 27 yasinda, insanlar hala 20'yi gectigime inanmazken, casino'da yarim saat beni sorguya cekerlerken, hangi liseye gittigimi sorarlarken, ben oysa sonsuuuuz yillardan gecmis hissediyorum kendimi. icimde Gecmis "Izm"lerin Yorgunlugu var.

 

beni Izmler mutlu etmiyor, bu kesin. esimle beraber dag basinda sessizce yurumek, ayni istikamete dogru, ayni gokyuzune bakarak, ayni havayi nefesleyerek. esimin elimi gucluce tutmasi. esimin muzigini dinlemek. bunlar beni mutlu ediyor. su anda staj'da olmasam da elbette o beni en mutlu eden seyleri beni mutlu eden insanla yapardim.

 

peki nicin staj'dayim o zaman? nicin esimle Yeni Zelanda'ya tasinip Maoriler arasinda kucuk bir kulubede derhal yasamiyoruz? (dusunmemis degiliz bu sIkkI :) )

 

kendimi hala su "insanliga luzumlu olmak" hissinden bir kurtaramadim, maalesef. sanirim hala birkac tane kacak "izm" icimde kalmis, onlari da atmam yillar daha alacak. Allah kahretsin su izm-leri!

 

;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Elbette, haklısınız. İzm'ler bir düşünce sistematiği geliştirmeye yarar, belki izm'li adlar koymaya gerek yoktur. Fakat görüş alışverişi yaparken belli bir terminoloji kullanmak gerekebilir, kültür ögeleridir bunlar...

 

Sözcükler kavramların izcileridir, sözcükleri anlamlı biçimde dizerek kavramlara ulaşırız. Bir tek izm bir şey ifade etmeyebilir, onu sözcüklerle beslemek ve içini doldurmak zorundayız. O bahsettiğimiz hayatı kapsayan düşünce sistemi için farklı bir çok izm'e gerek duyabiliriz.

 

Bunların illa ideolojiler olmadığını belirtmiştim, Senkronizmi örnek vermiştim, bir örnek daha vereyim: Bir insanın aşırı özbeğenisini narsizm olarak adlandırdığınız zaman, geniş bir alan açmış oluyorsunuz. Bu kavram bir çok konuyu ve tartışmayı kapsayabilir. Kavramın içini doldurmak için bir çok bilgiye ihtiyaç duyarsınız. Sadece "kendini beğenmiş" dediğiniz zaman sıradan bir deyim kullanmış oluyorsunuz. "Entellik" dedikleri biraz bu olsa gerek. Ayrıntılarda gezinme, detaylara dağılma. Tüm bağıntıları önemseme.

 

Bir olgunun basit görünür nedenleri ve daha az görünür derindeki nedenleri vardır. Derindeki nedenler aslında sonsuzdur. Kafanız götürdüğü oranda irdelersiniz. Ben kişisel olarak biraz yüzeyin altını görebilmeyi severim. Bu bir hobi ve yaşam tarzı oluşturabilir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önceki yanıtım tabii ki mtmtk5 içindi, ama zaia için de bir yanıtım olacak: Doğrusu benim de dünyada en çok görmeyi istediğim yer Yeni Zelanda. Fakat Maoriler içinde yaşamayı değil, gezdikten sonra dönmeyi isterdim. Yani nasıl diyeyim, sana bir ödül verecez, dünyanın istediğin yerini seç, bir ay yeme içme kalacak yer bizden deseler, Yeni Zelanda derdim.

 

İçinizdeki duygunun insanlığa "lüzumlu olmak" mı yoksa insanlardan kopamamak mı olduğundan emin değilim. Sosyal canlılarız. Her ne kadar dünya nüfusunun en az %50 azalması gerekiyorsa da bu gerçek değişmiyor.

 

Dünyada kalan son insan(lar) çok işlenmiş bir kurgudur. Bir iki yeni örneği var, sabırsızlıkla bekliyorum. Bunu hem hayal eder, hem istemeyiz. Tartışılan bir "insancıl ilke" vardır, insan dünyanın kaynaklarını sonuna kadar kullanma hakkı verilmiş ve zaten bunun için evrenin merkezine yerleştirilmiş bir tüketici midir, yoksa avantaj elde etmiş baskın bir tür mü?

 

Çok su götüren bir hamurdur, seleksiyon, ırkçılık, ölümcül rekabet ve daha bir sürü iddiayı içerir. Spartanların bile sakatları ve zayıfları öldürürken bir mantığı vardı: Savaşamayacak olanların boşa kaynak tüketmemesi!

 

Tuhaf ve karmaşık bir türüz vesselam...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yani benim demek istediğim mesela bir kuşun uçmasına bir "izm" demeye gerek yok, bunun adı zaten var, kuşun uçması;

benim takıldığım nokta hadi dur şimdi buna bir isim koyalım, ceket kravat giyelim, televizyonda tartışma programını seyredelim deyip de salak gibi o kuşun uçmasınındaki güzelliği kaçıran insanlar; yoksa tabi ki bir şeyleri ifade etmek için belirli bir terminoluji kullanmalıyız, ama ben diyorum ki bunu yaparken işin özünü yani hayatın yalın ve güzel halini kaçırmamak, güneşin batışını izlemek ve mutlu olmak yerine buna bir "izm" koyup dört duvar içinde tartışmak bana saçma geliyor, ama bu bir kişisel tercihtir, isteyen yapsın ama ben bu tür insanlardan sıkılıyorum, hayatı oldum olası çok sevmişimdir, birçok tutkum var, basketbol maçı seyrederken var mısın bahse demek yerine keşke bu basketbolcularla arkadaş olsam da ben de onlarla maç yapsam dedim hep, benim kafamda yaşamak vardı, tartışılacak şeyler elbette hep olacak ama şu güzel hayat elimizden kayıp gidiyor, benim buna canım sıkılıyor; aslına bakarsanız evrenin kuralları çoktan konmuş, insanlar doğruyu sevgide değil de tozlu raflardaki kitaplarla yaşlanıp hayata sert davranarak bulacağını zannedip boşa vakit harcıyor

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabii konunun felsefeye kayacağı belliydi. Ben felsefe başlığında bu konuda bir yorum yapmıştım. Gerçi biraz ideailzm anlatımını çağrıştıran bir örnektir ama, ben o anlamda yorumlamadım.

 

Burada özetle tekrarlamam gerekirse: Beynimizde oluşturduğumuz anlam öbekleri olan kavramlar ile birbirimizi anlayabiliriz. Bu anlam öbeklerini ise ardarda anlamlı bir şekilde dizmeyi başardığımız sözcük gruplarıyla oluştururuz. Kuşun uçuşundan bahsetmişsiniz, aklıma geldi. "Kuşlar Kanatlı Uygarlık" belgeseli vardı. Fransız yapımı enfes bir belgesel film. Bu filmin arkaplanında bir çok şey düşünmek ve hissetmek için bir çok kavrama ihtiyaç var. Doğal denge, endüstriyel kirlenme, nüfus ve tüketim yoğunluğu baskısı, türlerin tükenişi...

 

Bir gün bir tatilde bir Greenpace üyesiyle tartışmıştım ve ayaküstü, kısa süren bu tartışma bir çok kavramın bir çırpıda ifade edildiği kısa öz ama doyurucu bir tartışma olmuştu. Konuştuğum bir çok insanı hatırlamayabilirim ama o insanı hatırlıyorum, çünkü bu sohbet bir iz bırakmıştı.

 

Kavram alışverişini önemsiyorum ve anlayabilmek, anlaşılabilmek istiyorum. Bir başkasıyla "kelebek etkisi" ni tartışmıştım. Bu örnek ise tam tersi. Benim kafamdaki kelebek etkisi ile onun kafasındaki bambaşka şeylerdi. Birbirimizi bir türlü anlayamıyorduk. Bu adla gösterilen bir filmden bahsediyordu. Ne dediğini ancak filmi izleyince anladım. Benim anladığım kelebek etkisi ile pek ilgisi yoktu, daha doğrusu temelde aynıydı ama film bunu çok fantastik bir formata sokarak işlemişti. Filmdeki gibi kelebek etkisinin zamanda mekanda yolculuk yaptıracak bir etki olduğu şeklinde acayip bir şeye inanmam düşünülemezken, böyle bir şeyi tartışmıştık ve ben bilimsel olarak öne sürdüğüm bir konunun buraya gelmesine anlam verememiş, ancak filmi izleyince anlayabilmiştim.

 

Çok uzattım galiba ama, aynı kavramları yakın biçimlerde oluşturabilmemiz ve neyi anlattığımız, neyi anladığımızdan emin olmamız gerekiyor diyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

haklısınız ama ben de diyorum ki çok takılmamak lazım, burada aynı dili konuşmak önemli tabi, ama galiba farklı şeylerden bahsediyoruz, öyle insanlar var ki izm izm diye kendilerini mahfetmişler, çürümüş gitmişler, tek işleri insanlara kızmak olmuş, içinde felsefe, sosyoloji, psikoloji terminolojilerini içeren bir sohbete tabi ki karşı değilim, böyle bir sohbette kullanılacak "izm"ler işe yarayabilir, fakat benim üzerinde durduğum nokta başka insanları küçümsersecine bunlara bağlı olan kendilerini hep haklı gören ve yalnız yaşayan ve diğer insanlara sert davranan özellikle de öğretmen olan ve televizyonda program yapan içlerinin adeta çürüdüğünü düşündüğüm insanlar...

 

aslında bu başlıktaki amacım siyasileri yani sağ sol kavgasını ve buna benzer olan diğer komunizm gibi izm leri eleştirmekti, ben aklın yolunun dümdüz ve sevgiden mutlaka geçmesi gereken bir yol olduğunu düşünüyorum, mesela bir çocuğu sevmenin sağı solu olmaz, normal hayatı seven bir insan olarak çocukları da seviyorum, illa sağcı solcu olmam gerekmez, amacım buydu, ama sizin verdiğiniz örnekler başka şeylerden bahsediyor, bu konuda size katılıyorum, sadece tekrarlamak istiyorum; ben beni hayattan alıkoyacak herhangi birşeye karşıyım, ne olursa olsun aslolan hayattır ve bence hayat güzeldir, illa dört duvara sıkışmamak lazım, ağaç dikelim, ülkemizi sevelim, spor yapalım, düzgün aileler kuralım vesaire

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet, tabii. Bu mesajlar doğru. Sanırım bu söylediğiniz teoride her işi halledip pratikte hiç bir şey becerememek olmalı.

 

Tabii ki. Hayatı ıskalamamak gerek. Bir dengede götürmek gerek. İnsanlarla bir şey paylaşamadan allame olmak da bir işe yaramaz, hiç bir bilgi olmadan insana karışmak da anca bi maç, yüzeysel politika sohbeti filan yapmaya yarar.

 

Hayatın sırrını çözsek ama onu yaşamadıysak bize bir faydası olmamış demektir. Ne söylediğinizi anladım ve haklısınız diyorum. Ama hâla bir yanım hayatın sırrı gibi büyük bir gizi çözsem, küflü bir laboratuar mahzeninde tıkılı kalmaya değerdi diyor. Tabii bu eksterm bi durum.

 

Böyle büyük bir keşif yapamayacağıma göre hayata devam...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.