Φ asterix Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2005 BALIK AĞZI Bu bir kılıçbalığının öyküsü Yazılmasa da olurdu Ama bizi yeni sulara götürecek akıntı durdu Uskumrunun arkasından gidiyorduk Sürünün içinde ben de vardım Sırtımda bir zıpkın yarası Bahtiyar olmasına bahtiyardım Nedense gitmiyordu kulağımdan Bir türlü o ''Ağ var'' sesleri Denizkızı girmiş düşünceme Ben iflah olmam Dalyanları birbirine katmak orkinosların harcı Dolanınca ağa, çok geçmeden küserim Bir çocuk bile çeker sandala beni Bu kadar çok ağır olmasam Beni böyle koşturan yaşama sevinci Kanal boyunca bir o yana bir bu yana Siz yok musunuz siz derya kuzuları Kestim kılıcımla karanlığını dibin Yakamoz içinde bıraktım suları Ah aysız gecelerde olur ne olsa Atın beni mor kuşaklı bir takaya götürün İri gözlerimde keder Kılıcımda hüzün Satın beni satın beni Rakı için Halim Şefik GÜZELSON Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2005 Keşke, 'Keşke' Dememiş Olsaydım Keşke, yaşadığımı yaşayanım olsaydın... Kuşların kanatlarını uçurup, Sana gönderdiğim mektupları alsaydın. Ve yağmur ıslatırken saçlarını, Yağmurun üzerine yağan ben olsaydım. Keşke, hislerimi hissedenim olsaydın... Kışın soğuk günlerinde, Yaktığım güneşlerde ısınsaydın. Kâğıtlarla kalemlerin üstüne, Yazdığım şiirleri okusaydın. Keşke, ışığımı aydınlatan olsaydın... Doğudan alçalıp, batıdan yükselirken, Akşam doğup, sabah batan, Ve; Işığını aydan alan güneşime, Işık olsaydın. Keşke, ağırlığıma yük olsaydın... Ben onları değil, Onlar beni aşmak isterken, Omzunu verip, atsaydın dağları omzumdan. Seninle bile paylaşamadığım seni, Bana getirseydin. Keşke gözlerime göz olsaydın... Saçlarımla ağarttığım karları, Sen görseydin. Martıların kanatlarında asılı gözyaşlarımı, Sen silseydin. Rüyalarımda ıslattığım suları, Sen içseydin. Uykuyu bile misafir almayan gözlerimin önünde, Bir serap gibi kalsaydın. Gözlerimde yüzen denizlerde, Yüzen sen olsaydın. Keşke, 'Keşke' dememiş olsaydım... Aşkına aşık bu yüreği, Koparıp alsaydın benden, Sadece kalsaydı beden. İnan üzülmezdim buna. Madem ki sen yoksun; Bu yürek, bu beden fazladır bana. Keşke, sen de bir örümcek ağıyla bağlansaydın, Ben delicesine bağlıyken sana... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Baumann Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Öfkelerim kadar küçük bu gece çığlığı Düşlerim kadar büyük Duygularım kadar karmaşık nasıl anlatsam Çıksam şimdi çöl suskunu sokaklara Dallara yürüyen sular gibi çıldırsam Baharı muştulamak adına kapılar çalsam Hangi ana böler ki uykuların Özgürlüğü yeryüzüne bayrak yapsam Hiç mi hiç sevmiyorum yorgun yağmurları Ne kırları çıldırtıyor ne dağları Yağdı mı Toroslarca yağmalı yağmur Seller coşturup barajlar taşırmalı Bir yudum su demekten aciz yürekler Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı Ey ateşe sürülmüş ölümler ülkesi Ufuk çizgilerinde silikleşen anılar Kutsal soygunlar yasal vurgunlar Çöplük kumbaralarda biriken çocuklar Hiçbir dilden Hiçbir sözcük yetmiyor anlatmaya bu akşam Kuş kanadında bir bulut mu yalnızlık Belirsiz bir hüzün çiseliyor yine Düş yorgunu kirpiklerden akşam üstüne Kaya çatlağında köknar çılgınlığı benimki Kıraçlara kahreden tohum dargınlığı Yağmursuz gülmeyi bilmiyor ki kuraklık Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam Bu akşam hiç yaşamamış olsam Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya Beynime sıksam Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam ADNAN YÜCEL... (soluğun soluğumuzda yaşamaya devam ediyor ve edecek, yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Hürriyete doğru Gün doğmadan, Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, içinde bir iş görmenin saadeti, Gideceksin; Gideceksin ırıpların çalkantısında. Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı; Sevineceksin. Ağları silkeledikçe Deniz gelecek eline pul pul; Ruhları sustuğu vakit martıların, Kayalıklardaki mezarlarında, Birden, Bir kıyamettir kopacak ufuklarda. Deniz kızları mı dersin, kuşlar mı dersin; Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi? Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı ? Heeeey ! Ne duruyorsun be, at kendini denize; Geride bekleyenin varmış, aldırma; Görmüyor musun, her yanda hürriyet; Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; Git gidebildiğin yere. Orhan Veli Kanık Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 ÖĞRENDİM Kİ Öğrendim ki... Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz, Gerisini karşı tarafa bırakırsınız. Öğrendim ki... Güveni geliştirmek yıllar alıyor, Yıkmak bir dakika. Öğrendim ki... Hayatında nelere sahip olduğun değil Kiminle olduğun önemli. Öğrendim ki... Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek. Öğrendim ki... Kendini en iyilerle kıyaslamak değil Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir. Öğrendim ki... İnsanların başına ne geldiği değil O durumda ne yaptıkları önemli. Öğrendim ki... Ne kadar küçük dilimlersen dilimle Her işin iki yüzü var. Öğrendim ki... Olmak istediğim insan olabilmem Çok vakit alıyor. Öğrendim ki... Karşılık vermek Düşünmekten çok daha basit. Öğrendim ki... Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun. Öğrendim ki... 'Bittim' dediğin andan itibaren Pilinin bitmesine daha çok var. Öğrendim ki... Sen tepkilerini kontrol edemezsen Tepkilerin hayatını kontrol eder. Öğrendim ki... Kahraman dediğimiz insanlar Bir şey yapılması gerektiğinde Yapılması gerekeni Şartlar ne olursa olsun yapanlar. Öğrendim ki... Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor. Öğrendim ki... Bazı insanlar sizi çok seviyor Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor. Öğrendim ki... Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz Bazıları hiç karşılık vermiyor. Öğrendim ki... Para ucuz bir başarı. Öğrendim ki... En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz. Öğrendim ki... Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları Kaldırmak için elini uzatır. Öğrendim ki... İki insan aynı şeye bakıp Tamamen farklı şeyler görebilir. Öğrendim ki... Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır. Öğrendim ki... Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar Daha uzun yol yürüyor. Öğrendim ki... Hiç tanımadığın insanlar, iki saat içinde, senin hayatını değiştirir. Öğrendim ki... Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır. Öğrendim ki... Duvarda asılı diplomalar İnsanı insan yapmaya yetmez. Öğrendim ki... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Öğrendim ki... Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Öğrendim ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Öğrendim ki... Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, Ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Öğrendim ki... Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil. Öğrendim ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Öğrendim ki... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. Öğrendim ki... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Öğrendim ki... Şartlar ve olaylar, Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz. Öğrendim ki... İki kişi münakaşa ediyorsa, Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. Öğrendim ki... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. Öğrendim ki... Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor. ATAOL BEHRAMOĞLU Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 İmlasız - Hep denedin, Hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil S.Beckett - Ayağı kayan bir çocuk Kadar şaşkınım, bilemedim Düz yolda yürümenin imlasını Kanayan dizlerime bakıp da Ağlamayı ögrenemediğim gibi Sevgilisi değildim kadınlarımın Bir papağan tüneğiydim belki Ama birkaç sözcük öğrendiysem Kadınlardan öğrendim, yine de Bilemedim sevgilim diyebilmeyi Büyülendim ama büyüyemedim Aklım ermedi aynalara ve suya Yüzümü gösterip kalbimi neden Sakladıklarını öğrenemedim Şaşkınım, cahilim ben bu dünyada Ahmet Telli Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2005 Bir Aşk Yara “Beni yalnızlığımla vurdular o gece vakti Kalbimi suyla yudular o gece vakti Öldüğümü bile söylemediler…” -A. Erhan- Ben şu kısa boylu hayatta uzun boylu kederlerle acırım. Yorar beni şu telaş, şu karmaşa. Bir sığınak aranırken şu uğultuda, bir aşk gelir, bir yara. Bir yara… Bir yara daha! Eski bir aşk, yeni bir ayrılıktır her zaman. Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır. Kimse bilmez be canım, bir yara bir ömrü nasıl kanatır… Ben seni hep ayrılıkla anmışım Titreyen ellerimle günlerin buğusuna adını… Hep adını yazmışım. Bir aşk gelmiş bir yara. Bir yara…Bir yara daha! Eski bir aşk, yeni bir ayrılıktır her zaman. Bunu kuşlar sorar, yıldızlar da anlatır; kimse bilmez be canım bir yara bir ömrü nasıl kanatır Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 19 Aralık , 2005 SUSARAK Güneş altında söylenmedik söz yokmuş.. Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi.. Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz.. Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde.. Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik... Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde.... Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor... Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ... Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde ..... AZİZ NESİN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2005 Yürek çağrısı Acılı yağmurlarla düşmüşüm yere Tatlı su göllerine akamıyorum Yüzüm yüreğim deprem dalgası Bu gül kıyımlarına bakamıyorum Her sevi bir turkudur bağrımda Her öfke bir ağıt Ağıtlar kuşatmış dört yanımı Kendi türkülerimi haykıramıyorum Şarkılarla bezeniyor ufuklar Yüreğim patlıyor dağbaşlarında Yüreğim Sancımı duyar mısın yaralarında Kuş seslerinde yas nağmeleri Şarkılar sabır ve çile makamında Mendilimde öfke çıkınımda bilinç Uykusuz kalır mısın kitaplarıma Dudaklarımda hüzün Avucçarımda sevinç Kulak verir misin çığlıklarıma Dağları aşarak gelmişim sana Demir kapıları kırarak Işık olur musun karanlıklarıma İsterim ki senden Yaylalarda otlak olasın Ovalarda ırmak olasın Yayılasın göğsümün kırlarına Sarasın beni sarasın Dallarını sevdası düşmüş toprağa Olgun meyvelere hasret gençliğimiz Zamanın billur cağlayanı Gürül gürül akarken avuçlarımızda Bir damla yağmur adına Yakarmış dağbaşlarında yüreğimiz Gökyüzünde sanılmış bütün yaşam Gökyüzüne çivilenmiş ellerimiz Ateşler yine parlıyor dağlarda Dolular yine kırıyor çiçekleri Gecenin karnına inerken şafağın tekmeleri Bulutları delen ışıklar Ezik ve kinli Aydınlık iri Sanki kocaları işkencede kadın gözleri Nasıl kapanır bu kanayan yara Nasıl anlatılır ki sana bu hal Terimde tuz gözyaşımda bal Bağdaş kurar mısın soframa Gözlerimde umut yüreğimde aşk Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama İsterim ki senden İnancıma aşık olasın Zindanıma ışık olasın Yürüyesin gönlümün yollarına Sorasın beni sorasın İnce kabukları zorlanıyor zamanın Gelecek damlıyor yorgun havuzlara Damlalarla yılların gelin yüzü Suların üstünde koskoca bir cağ Umutlar sığmaz oluyor alanlara Baharda gazel dökme bahçelerime Ben yaşamayı bilmez miyim Çocuklarım okul yollarında Okullarım sabah kollarında Sanki güzellikleri görmez miyim Papatya beyazlığında ölüm sarısı Karanfil kıvrımlarında kan Bu çicekler uğruna ölmez miyim De gülüm ben seni sevmez miyim Bahar değil acı yükleniyor dallarıma Yapraklarımda ayrılık Meyvelerimde gurbet Vuslat olup gelir misin kollarıma Ellerimde kiş saçlarımda kar Cemre olup düşer misin toprağıma İsterim ki senden Yılgınlıkta inanç olasın Zulme karşı direnç olasın Gömülesin aşkımın sularına Göresin beni göresin Göresin ki destan edesin Söyleyesin dillerden dillere Bir türkünün dizelerinde Bir kavalın nağmelerinde Alıp başını gidesin Bağrı yanık yeller üstünde Güneşin rengiyle düşesin ufuklarıma Kırasın karanlıklarımı kırasın Adnan Yücel Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ focal Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2005 DOSTA DOĞRU İçimde uzayan her yol Çıkar gider dosta doğru Menekşe, nergis, ıtır, gül Kokar gider dosta doğru Zamanım yoğrulur gamla Birleşir sabah akşamla Ilık kanım damla damla Akar gider dosta doğru Gel bende gör, sen gel beni Durduramaz engel beni Görmediğim bir el beni Çeker gider dosta doğru Beynim fırın, bağrım tandır Yanarım hayli zamandır Sevgim bir yavru ceylandır Çeker gider dosta doğru Ne saklarım ne gizlerim Yalnızca onu özlerim Tabutta bile gozlerim Bakar gider dosta doğru Abdurrahim Karakoç Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2005 Bu Alemde Kral Tanımam! Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlügü yaşadınmı Bir garibanın elinden tutupta hiç kadere rest çektinmi Alçağın adisine ispiyoncusuna kurşun yağdırdınmı Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen zevkini sefanı sürerken ben hayat okulunu okuyordum Sen elin cilalı mermer taşlarında kibar beylerlen dans ederken Ben hergün azraillen dans ediyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam Sen sıcak yatağında rahat uyurken Ben ise parçalanmış vucudumun acısıyla mahkeme duvarlarına Yaslanmış,gelmeyi bilmiyen karanlığı bekliyordum Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam İdam sehpasında bir mahkum yaşamayı ne kadar çok istiyorsa Bende seni o kadar çok seviyorum.. Aşıma katmadım haram,güzel çirkin aramam Yanlış yapanı tanımam... bu senin içinde geçerlidir gülüm Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanımam..! Yılmaz Güney Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Baumann Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2005 Bu türkü diyor ki, "Dövüşmek.." Bu türkü diyor ki, "Işıklı büyük ışıklı geniş ve sınırsız bir limana dümen suyumuzda sürüklemek denizi.." Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2005 ANNE BAK KAR YAĞIYOR ne zaman kar yağsa soğuk bir hüzün umarsız bir acı gelir çöreklenir sayrılı yüreğime bak anne kar yağıyor gene küçükken her çocuk gibi yağdığında sevindiğim kar sanki yüreğime yağıyor anne çocukluğumun soğuk kış gecelerinde bana kocaman bir yorgan gibiydin yıllar seni ufalttıkça ben çocukluğumdaki sen gibi kocaman oldum anne her derdimiz için bir parça koparttık senden senin yüreğin dağ gibi kalırken benim yüreğim hala küçük bir çocuk anne bak yine kar yağıyor yüreğimi üşütüyor küçükken ellerimi ısıttığın gibi yüreğimi ellerinin arasına alıp ısıtabilir misin anne.. Gönül Duranoğlu Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2005 Aşk İki Kişiliktir Değişir rüzgarın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir. Bir anı bile kalmamıştır Geceler boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksende sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yanlız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. . Ataol Behramoğlu Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Aralık , 2005 Ateşin Kızı-Rodi Baz Derin,derin iç çekerdi Çıldır gölü Buz keserdi Kura nehri Ve ben Ayyaşların sesiyle çağırırdım seni Kimse anlayamazdı Ayaklanırdı ergenliğim Düşlerim sen ve ben Susamış bir orman gibiydi kokun Kokunu duyar yangınları kuşanırdım Önümü keserdi her gece devriyeler Gözlerimde ararlardı seni Susardım Uluyarak gelirdi tanklar Ve ben… şarkı söylemeyi unuturdum Devriyeler kuşkulanırdı Adını söyleyemezdim Bulutlar kucaklaşırdı Ben git diyemezdim Ay göğsüme inerdi…uyuyamazdım Gök yüzüne yakarır Yağmurlara dururdum Çünkü sen sudan bir hayattın Yangın yerlerine ancak Sen erken varabilirdin… Sen ve ben bir birine yapışık ikizler gibiydik Sürüklenirdik ayak uçlarımızdan Dökülürdü kanımız Düşerdi aynasına yıldızlar Kan donup ayna kırılırdı Çıkardık gök yüzüne… Bulutlara tutunur kanatlanırdık Övünürdük aşk bizden biri diye Sana kayıp bir cennet yaratmıştım yalancıktan Sen huri olurdun ben zebani Üzülmezdim hiçbir şey düşmese de payıma Cehennemi yakıştırırdım kendime Gün boyu sessizlikti bütün sevinçlerin Tıpkı kıyıda unutulmuş bir sandal gibi Suyun çılgınlığı kamçılardı seni Sallanırdın bir o yana bir bu yana Böğürtlen kokusuna bulardın aşkımızı Uyutmazdın beni Ben o yaşadığın yerde halbuki Güneşle hıçkıran acemi bir şahindim Ve o vakitler sen Aşk ağrılarıyla filiz vermiş bir ağacın dallarını süslüyordun olgunlaşan kalçan gülüşün,gözlerin Henüz yakmamıştı kimsecikleri ben yanmıştım Dilinle konuşuyordu bütün uçurumlar Bu yüzden ben kanatlanırdım Metal bir aydınlık çakılırdı anlıma Yine de aldırmazdım Tıpkı avuçlarını heceleyerek kollarına bakan Yaralı bir gerilla gibi Yitirdiğimi sandığım adını sayıklardım Ben yanardım Yüzün aydınlanırdı… Bir evliya kapısıydı yüzün İyileşirdi kapında çocuklar Musa İsa Muhammed Soğuk yüzü gibiydi gezegenlerin Söz kanatınca ısınırdı yürekleri Oysa bir yüzün güneş Bir yüzün dünya Bir yüzün ay’dı senin Seni ancak bir hançer unutturabilir bana Bu yüzden Ne zaman karanlıkta bir hançer parlasa Boynumdan öpülürüm Korkma zaman aşımına uğratmayacağım Vakti geldiğinde anılar bana yolculuk eder Bulurum seni Buğday kokusuna sarılır Yatarız bir akşam üstü sere serpe Şimdi yorgunum Titriyorum,kırçıl sakallarımla Yürürken sokaklarda Gördüğüm taşlara oturuyorum üç beş adımdan Pek çokları gibi belki yitiktir yüzüm Ama; hasso bir on dörtlüdür yüreğim Er yada geç Yüreğimin arzuladığı kente,Taşıyacağım kokunu Çünkü; geçip giden bütün zamanların Tapınağıdır Büyülü kent ARDAHAN Ona ahdettim seni Onda tanıyacaksın beni. II Sınırsız bir sınırdaydık Müthiş bir sesle uyandı çocuklar Tepeciler intişarda Çok uzaklarda Ama çook uzaklarda Bir kurt uludu Sen vurulmuştun… Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Ümitsiz Aşklar İçin Ben ümitsiz aşklar için yaratılmışım Ayrılıklar için, sonsuz kederler için Ne zaman ta derinden sevsem birini Ezilmeli yeni açmış gülleri kalbimin En güçlü zehir olmalı aşk dediğin Alkol gibi damarlarıma yürümeli Sarmalı her yanımı gece olunca İçimde bir çıbansa büyümeli İnsan sevince her gün bir kez ölmeli Her gün bir başka yerine saplanmalı o kurşun Yollara düşmeli, perişan deli divane Erimeli potasında o garip var oluşun Artık uzak bir anıdır huzur ve sukun O büyük yangın başlamışsa yürekte Bir gün gelir de bu çaresizliğin Aranır bütün tesellisi ölmekte Oyerde sevilmek de yalan sevmekte Nereye baksan dizboyu karanlık Boşuna bir ışık arama göklerde Her şeyinle aşkın içindesin artık Böyle gitgide derinlere çeker o bataklık Orada ölümsüz olur nice kara sevdalı Sevmek, hiç sevilmeden; korkunç güzel Aşk dediğin karşılıksız olmalı... Ümit Yaşar Oğuzcan Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Baumann Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Yüz bin yaşında olsam da, gücüm kalacak Seni beklemeye, ey umutla duyduğum yarın. Zaman, bimbir acıyla kıvranan ihtiyar, İnlesin soluğu kesilinceye kadar: sabah yenidir, yenidir akşam... Aylardır uyumadan yaşıyoruz, Uyanığız saklıyoruz, ışığı ve ateşi, Fısıltıyla konuşuyor, kulak kabartıyoruz Çabuk sönen oyun gibi yiten her gürültüye. Oysa gecenin dibinde, hala tanığıyız Günün görkeminin, armağanlarının. Eğer uyumuyorsak şafağı gözlemek içindir Odur kanıtlayacak olan yaşadığımızı şimdi. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ asterix Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2005 Aç Gözlerini En sevdiğin elbiseni giydim Bu gece kokunu sürdüm Solgun yüzünü okşadım Sessizce saçlarından öptüm Yazdığın mektupları okudum Kana kana su içer gibi Plaklarını çaldım ah! En çok o şarkıda özledim seni. Issızlık kapıyı çaldı, açmaya korktum gece yarısı Şehir uykuya daldı, baktım dışarıya katran karası Rüzgar telaşla kokunu getirdi bana aldım koynuma Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma Üşüdüm karanlıkta Tenine dokundum hissetsin diye Aç gözlerini Erguvanlarına su verdim İçerken benimle konuştular Yastığını okşadım, kokladım Anılar uçuştular Soluğun saçlarımı yaladı sanki yine bir meltem gibi Teninin kokusu karıştı kokuma Yakıştılar Boğuldum karanlıkta Yanı başımdasın benden çok uzaklarda Ellerimi tut dokun bana Aç gözlerini. Attım kendimi caddelere Yeşil ceketin sardı beni Yürüdüm üstüne karanlığın korkusuz Tuttum ellerini. Can Dündar | Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2005 Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek! Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. senmisin seni sevdiğim o kavga, sen o kavganın güzelliğimisin yoksa... Bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bin kez budadılar körpe dallarımızı bin kez kırdılar. yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! .......... .......... Adnan Yücel Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2005 KONUŞSAM SESSİZLİK SUSSAM AYRILIK resmin rehindir gurbetimde gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana... ve akşam, bir kez daha saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara “bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır” çekmiyorsun! akarsuları imrendiren yüzün de sabahçı kahveler de biliyor görüşmeyeli yorgunum yıkık kentler kanadı sevinçlerimle görüşmeyeli ya sen nasılsın adım, adresim durur mu defterinde? şimdi siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim beynimde iklimsiz papatyalar ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde sokakların gün batınca neden boşaldığını ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum konuşsam: sessizlik/gitsem: ayrılık sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara gurbetini rehnetme özlemimde… YILMAZ ODABAŞI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2005 Sende Kalmış Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış. Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış. Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış. Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim, Saçlarına hasreti tanımayan hallerim, Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış. Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam, Avunabilmek için bir tavla atıyorsam, Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam, Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış. Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok. Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok. Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok. Aynalarda kendimi göresim sende kalmış. Sende kalmış umudum, saadet çağım sende, Sende kalmış huzurum, tüten ocağım sende, Sende hayat kaynağım, duygu membağım sende, Can diyorum sana, can kafesim sende kalmış. Allah' ım düşmanımı düşürmesin bu zaafa, Sanki her noksanımı mecburum itirafa, Hangi şarkıya girsem, notalar do re mi fa Sol diyorum sana sol, la sesim sende kalmış. Gel Tanrı'ya borcunu teslim etsin bu yürek, Tez gel ki enkazımı kapatsın kazma kürek, Kelime-i Şehadet getirmem için gerek, Son diyorum sana, son nefesim sende kalmış. Cemal SAFI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Baumann Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Aralık , 2005 SON İSTEK Bitki olacaksam Çayır çimen olayım Aman baldıran değil Yol altında kalacaksam Gelin arabaları geçsin üstümden Çelik paletler değil Üstümde çocuklar koşuşsun Ne kaçan ne kovalayan Askerler değil Kerpiç yapacaksanız beni Okullarda kullanın Cezaevlerinde değil Soluğum tükenmez de kalırsa Islık öttürsünler Aman ha düdük değil Kalem yapın beni kalem Şiirler yazan sevi üstüne Ölüm kararı değil Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında Sakın ola ki Silahlarla değil Aziz NESİN... (Sevdikçe yaşıyor yaşadıkça seviyorum-uz senin gibi) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2005 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2005 GEL... Biliyorum, konuşacak birşeyimiz yok Ama yine de gözlerini al gel Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini Beni biri severse inanmam Seni biri severse utanırsın Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok Ama ızdırabım sende, mutlaka al da gel... CEZMİ ERSÖZ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2005 Klavuzum Karga Çıktı Neyleyim Deli gönlüm benden yana olmadı Düşmanıma arka çıktı neyleyim... Aşk elinden az buz darbe almadı Yaraları kırka çıktı neyleyim... Uslanmadı vazgeçmedi yasaktan Bakışları kurtulmadı tuzaktan Kör kediyi samur sandı uzaktan Kürk dediği hırka çıktı neyleyim... İçer içmez huri dedi cadıya Mahkum etti ıssırganla yatıya Sarhoş iken tayinimiz batıya Ayıkınca şarka çıktı neyleyim... Yeni değil şu gönlümün kandığı Çalı çırpı çınar diye konduğu Her derdime şifa diye sunduğu Şıra sandım sirke çıktı neyleyim... Haram olsun huzur nedir bildiysem Bin ağladım, senede bir güldüysem Acınacak durumlara geldiysem Kılavuzum karga çıktı neyleyim... Cemal SAFI Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Baumann Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Aralık , 2005 seni bileklerim uçarıyken sevmiştim mağrur bir edayla bakıyordun dağlardan köpükler saçarak dövünen ırmak dudaklarında pembeleşen kabarcıklarla taze çayırlara karışırken ve toprak serin bir rüzğarı emerken her sabah arkadaş olmuştum ateşli duygularla ey hayat seni bileklerim uçarıyken sevmiştim üzümü mayhoşken koklamak isteyen çocuklar gibi... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.