Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TANİA HAYDE

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    701
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

TANİA HAYDE tarafından postalanan herşey

  1. TANİA HAYDE

    SİVAS KATLİAMI 13.YILI

    Yandık avazlarda, kavrulduk halkım Varıp Pir Sultanı, analım dedik Aşkın dolusuna, kanalım dedik Meydanda bir semah, dönelim dedik ***** tuzaklarda, vurulduk halkım.. Salyalı ağızlar, kirli yürekler Elde ateş, dilde Allahu-Ekber İnsan yakmak için, olmuş seferber İsli dumanlara, savrulduk halkım Yüzbin yobaz, bir Akarsu eder mi? Öldürülen, bu kaçıncı Nesimi, Özlem, Nurcan, Serpil, Belkız Gülsüm´ü Verdik, birer birer, kırıldık halkım Metin, Asaf, Behçet, Asım Bezirci, Menekşe, Sehergül, Gülender, İnci, Asuman, Yasemin, Erdal Ayrancı, Et kemik bir yerde, derildik halkım Hasret Gültekin´im, Serkan Doğan´ım Huriyem, Yeşim´im, özbe öz Özkan´ım İki Metin ölüm, Sait, Handan´ım Hep birlikte yan, yana serildik halkım Yandı özyurdun da, Özyurt Ahmet´im Kaynar ateşlerde Uğur Mehmet´im Güpe gündüz ışıktı, Güdüz Murat´ım Cem olduk güneşe, verildik halkım Muhlis´ine muhip olan, Muhibe´m Sulariden arda kalan Edibe´m Cümlesi insana derki, Kâbem Kanlı kefenlere sarıldık halkım Karınna Cuanna, Hollanda´lı can Yanın da Muammer Hakan ve Kenan Bin beterdi Sivas, Ol Kerbeladan Hüseyin´ce ölüp dirildik halkım Koray Kaya´m, onbirin de dal fidan Ahmet Öztürk ile adası alan Din için yakıldık 33 can Kara topraklara, karıldık halkım Madımak´ta yanan 33 can Artık her birisi bir Pir Sultan Hızır´ın dölleri yazsın bin ferman Gönnüller içinde yer aldık halkım Kızılgülüm, söz düşürse dilime Mızzrabım isyankâr, vurur telime Bir gün olup hesap sorsam zalime Yobazlar elinden zar olduk halkım Sivas’ta yitirdim, 33 goncaydı gülüm. Elimden aldı bak, ateşle ölüm. Bende dostlar ile, yere gömüldüm Çalardı sazım, söylerdi dilim Aldı onları aramızdan, ölüm.... PİR SULTANLAR ÖLMEZ ...... Dar gören, didar göre, ağıtlarımız umuda döne.... Hasan Hüseyin, “Kör olma da gör beni diyordu” Keşke kör olsaydık da görmeseydik. Sağır olsaydı kulaklarımız da işitmeseydik. Düşmeseydi o büyük utancın gölgesi bu ülkenin üstüne. Dönüşmeseydi Madımak denilen yer, yakılan insanlar büstüne. İnsanlarımız yakıldı diri diri. ve son olarak...... Belediye Başkanı'nın "Gazanız mübarek olsun" diyen sesi yankılandı hopörlörden.... 13 yıl önce birileri "İslam'da kin yoktur. İslam'dan insana zarar gelmez" diye konuşmalar yaparken başkaları da "Allah adına" Sivas'ta ateşe verilmiş bir oteli sarmış kimse kaçıp canını kurtaramasın diye "cihat" halindeydiler. Her 2 temmuz da kan sızıyor yananlardan... Oysa herkes bilmeli ki, bu Türkiye'nin utancıdır. Üzerine ne kadar film çekilse, ne kadar roman yazılsa, kaç ağıt yakılsa azdır. Ve sıkılarak boğulmaya çalışıldığı sürece bu yara yıllarca oluk oluk kanayacaktır İleti gönderme izni kaldırılan MOHİCAN'dan Gerici faşist yobazların tezgahında ve devletin gözetiminde; ogün insan kılığına bürünmüş binlerce gözü dönmüş çakal ağızlarından salyalar akıtarak diri diri yaktılar 33 aydın ve otelde görevli 2 canı 2 temmuz bu ülkenin alnına sürülmüş kara bir lekedir ve Utancıdır insanım diye sokakara çıkanların. Utancıdır Gözleri önünde insanlar yanarken dışarda tekbir getirerek alkışlayan yamyamları izleyen sözüm ona laikliğin bekcisi devlet kurumlarının, askerlerin Utancıdır O gün orada insanları yakanların avukatlığını yapanları bugün meclise taşıyanların... sivası unutmadık unutturmayacağız unutmak ihanettir Sen hic ateş`de semaha döndünmü...? Biz ateş`de semaha döndük... gerekirse yine döneriz... Ayrıca insanların diri diri devletin gözleri önünde yakıldığı Madımak Otelinin MÜZE olması talebi TBMM de reddedildi. Siyasi bir vurdumduymazlık örneği yine sergilendi AKP Hükümeti tarafından. Büyük çoğunluğu HAYIR oyu kullanan AKP ye şaşırmamak gerek.Ve bu katliam kadar utanç vericidir Madımak Otelinin Kebabçı dükkanı olarak kullanılması. AKP nin içinde gizlediği tercihlerin bilincindeyiz.Katiamı gerçekleştiren yobazların ideolojik tercihlerine EVET demektir bu çünkü. senin zihniyetinde olan tek bir kişinin bile bu katliamı kınayacağını zaten ummuyordum.Her ne olursa olsun insanların ölmesini hemde yanarak ölmesini böyle cümleler kurarak mutlu olduğunu göstermen YOBAZlığının GERİCİliğinin ne kadar İNSANLIK DIŞI biri olduğunu zaten gösteriyor. Birde çıkıp ben türk milliyetçisiyim demiyormusun. Milliyetçilik demek bu. İnsanların yanarak ölmesinden mutluluk duymak.Kesin bu yazını yazarken ağzından salyalar akıyordu 2 temmuz 1993 te binlercesinin ağzından aktığı gibi. Evet öğrenin arkadaşlar milliyetçilik ne demekmiş.... Bu başlık açılalı kaç gün olmuş sözüm ona her zaman insanlıktan söz eden gerici yobaz olmadığını savunan ve kendi görüşlerine saygı duyulmadığı için feryatlar koparan ve aynı saygının gösterilmesi gerektiğinde ortadan kaybolan bir çok forum üyesinin burada hiç bir iletisinin olmaması gerçekten çok ilginç.Sessiz kalmak bir nevi onaylamaktır ki bu konuyu görüpte lanetlemeyen en azından tasvip etmediğini söylemeyen kişiler gerçek düşüncelerini de bu şekilde ortaya koyuyorlar. NOT: gönderdiğim iletilerde düzeltme yapmak istediğim halde yapamıyorum.Ve ardı ardına ileti göndermek zorunda kalıyorum.Düzeltme butonu neden bu kadar çabuk kayboluyor.( bunu öneri ve eleştirilere taşıyabilirsiniz )
  2. TANİA HAYDE

    senin safında olmakla övündüm…

    Kimilerine göre dünyaca ünlü bir şair, kimilerince “kartpostal şairi” ve kimilerince de aşklarıyla, sevdalarıyla ünlü bir şairdir Nazım Hikmet. Oysa Nazım Hikmet’i Nazım Hikmet yapan dahiyane yetenekte bir şair olmasıdır. Yaşamında da ölümünden sonra olduğu gibi bazen yere göğe sığdırılamamış bazen de yerin dibine batırılmıştır. Ama kim ne derse desin Nazım Hikmet eşsiz bir şair olarak yüreklerimizde yaşayacaktır. 1902’de doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova’da komünist Üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin… 15 Ocak 1902’de Selanik’te doğan Nazım Hikmet, kendi Otobiyografi’sinde de söylediği gibi bir daha doğduğu şehre dönmemiş, dönememiştir. Kavgayla, mücadeleyle geçen koca bir ömür ona bu fırsatı tanımamıştır. Çocuk denecek yaşlarda şiirle ve resimle uğraşmaya başlamış, ama şiiri ve edebiyatı hiçbir zaman salt sanatsal bir uğraş olarak görmemiş, daima ezilenlerin, sömürülenlerin, haksızlığa karşı dövüşenlerin yanında yer almıştır. Yaşadığı hayata, hayatın getirdiklerine karşı tarafsız olmamış, toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmayı, halkını ve ezilenleri aydınlatmayı bir görev olarak kabul etmiştir. Onun durduğu taraf, küçük-burjuva aydınların veya salt entelektüel kaygılarla “sanat” yapanların tarafı değil, tarih bilincine sahip ve fikirleri uğruna mücadeleye girenlerin tarafıdır. Şairim bir yıl yağan yağmur kadar şiir yazdım.. Fakat asıl şaheserime başlamak için Hafızı Kapital olmayı bekliyorum. Maalesef hayatının bu son yıllarında bürokrasinin entrikalarıyla uğraşmak zorunda kalmıştır. Gittikçe artan yurt özlemi ve bir şeyler yapamamanın verdiği acıyla eşi Vera’ya “Ülkemden ayrılmakla hata ettim. Halkının geleceği için mücadele eden insanın halkıyla canlı bir bağ içinde olması gerekir, ülke içinde mücadele etmesi gerekir. Bugün gerçekçi olan tek yol budur. Öldürülürdük. Fakat ne çıkar bundan? Birkaç yüz şiir daha az yazılmış, ne önemi var bunun?” diyecek, hiç değilse ölünce Anadolu’da bir köy mezarlığına gömülmesini isteyecektir: Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü, Ölürsem kurtuluştan önce yani, Alıp götürün Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni. Yıllarca çektiği acılara, sıkıntılara, hasretliğe yiğitçe göğüs geren Nazım’ın kalbi, sonunda 3 Haziran 1963’te susar… “Oturuk, bacakları uzanık, kolları iki yanına düşük, gazete ve mektuplar önüne saçık, mavi gözleri yarı açık” bir halde bu mavi gözlü dev, hayata veda eder. Moskova’da Novo Deviçiye mezarlığına gömülür. Burası Çehov, Gogol, Mayakovski, Ostrovski gibi pek çok ünlü yazar ve şairin yattığı bir yerdir. Mezarına, üzerinde Nazım Hikmet’in kabartma figürü ve imzası bulunan kara mermerden bir anıt dikilir. Ve senin safında olmakla övündüm…
  3. özellikle AKP çevrelerinde türbanla ilgili bir fetişleştirme, türbanı bir takıntı haline getirme hali mevcut. Başbakan'ın eşi, başka sorunları arka plana atıp türban meselesini takıntı haline getiriyor. Bu psikoloji sağlıklı değil... ANLAYANA......
  4. nice 1 Mayıs larda savaşsız, sömürüsüz, eşitlikçi, özgürlükçü herkesin işi- aşı ve geleceğinin aydınlık olacağı bir dünya içinde yaşamak dileğiyle YAŞASIN 1 MAYIS !!!
  5. deli adam sefere filan çıkmadığı zaman heralde ne yapsam ne yapsam diye düşünmüş hiç biri cesur değilmiş bence metehanı aradan çıkarmak gerekirmiş
  6. TANİA HAYDE

    Günün Türküsü

    albayrak kardeşler___muhabbet bağında
  7. senmişşş_sinnn anladık ama kimsiniz, kimlerden-siniz, nesiniz, nerelerden-sinizzzzz
  8. ÇEMŞİT Yıkık bir saray bu dünya dedikleri Gece ve gündüz atlarının durak yeri Yüz Çemşit'ten arta kalmış bir dünya bu Yüz Behram kendinin sanmış bu gökleri ÖMER HAYYAM
  9. şu bembeyaz güzelim sahifelere güzelim güzelim yazıları yazan ''NAZAN ÖZKAN iftiharla sunarrrrr'' tarzı yazılarını okumayı seviyorum. saygılar :
  10. kopan bir ipi tekrar bağlarsan ne kadar sağlam olur hadi sağlam oldu diyelim inanalım buna ama kopan ve bağlanan yer belli olur her zaman bu da kimsenin hoşuna gitmez sürekli batar göze en iyisi bittiyse bitti demek arkadaşım boşverrrr
  11. konuşun soytarılar çalgılar susun daha bitmedi açlar salınır o eski sularda cüzzam yalnızlığı kirliliklerin gözün gözü sömürdüğü topraklarda ayıp ve kara şimdi çoktaaan terekesi o serüven kahramanlığın o bezirgan mutluluk balık tutar şimdi mor kuytularda HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
  12. VUSLAT Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı, Görmezler ufuklarda, şafak soktuğu ani... Gördükleri Rusya ezeli bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka. Bülbülden o eğlencede feryada işitilmez; gül solmayı; mehtaba, azalıp gitmeyi bilmez... gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi... Zenginler o cennette fakirlerle müsavi; Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler, Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler. Bir ruh, o derin bahçede bir defa yasarsa Boynunda Onun kolları, koynunda O varsa, Dalmışsa Onun saclarının rayihasiyle, Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle. Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık Bir mucize halinde o gözlerdendir artık. Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur. İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan... Bir sır gibidir azcık ilah olduğumuzdan. Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler. Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler? Aşk, onları sevkettigi günlerde, kaderden rüzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden. Geldikleri yol, Ömrün ışıktan yoludur o! Alemde bir aksam ne semavi koşudur o! Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin, Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin, Simaları her lahza parıldar bu zefirle; gök, her tarafından, donanır mes'alerle! Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda, -Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da- Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan, Baştanbaşa, herler kesilir kapkara, zindan... Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak... Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak... Ey tali! ölümden ne beterdir bu karanlık! Ey Aşk! O gönüller sana mal oldular artık! Ey vuslat! O asıkları efsuna Rafet! Ey tatlı ve ulvi gece! yıllarca devam et! YAHYA KEMAL BEYATLI
  13. NE DİYE/bil-irim Kİİİİ saygılar fanlarından biri
  14. cerenimo harika resimler bugün ne diyim yani senin katmandu ve adrenalinin küba-havana resimleri....... harikasınız
  15. BU GELEN GÜN Bütün iş bu gelen günde İçim titriyor sevinçten Biraz, biraz daha... derken Ortalık güneşler içinde MELİH CEVDET ANDAY
  16. İnsanoğlu maymunun en önemli özelliklerinden birini kaybetti; kendi sırtını kaşıyamıyor.Halbuki , bu özelliği eşsiz bir özerklik getiriyordu;birbirini kaşımak zorunda kalmaktansa çok başka nedenlerle işbirliği yapma özgürlüğüne sahip olabilirdi insan. Jean Baudrillard
  17. TANİA HAYDE

    turkish-media FM

    anaaa kırlangıç ne zaman geldin sen hoşgeldinnnnnnnn
  18. arman kominizme körü körüne bağlı her birey potansiyel terörist adayıdır ööle mi. kesin ve net bide.sistemi yıkmak için illa senin bakış açınla teröristlik yapmak gerekmiyor. yavaş yavaş olur her şey . ben de bunu çok kesin ve net söylüyorum. bir gün herkes gerçekleri görecek. belki bizler görmeyeceğiz ama.pat diye olmaz hiç bi şey. belki bunu ütopya olarak görebilirsiniz ama bu mutlaka olacak.ben buna inanıyorum. inandığınız ideoloji için sizler elinizden geleni yapın bizler de elimizden geleni yapalım halk kararı verecek sosyalizm gelecek
  19. Dal rüzgarı affetmiştir ama, kırılmıştır bir kere
  20. TANİA HAYDE

    Günün Türküsü

    Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden Nedem Nedem Geceden Şavkı Vurmuş Pencereden Bacadan Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Uykusuz Mu Kaldın Dünkü Geceden Nedem Nedem Geceden Uyan Uyan Yar Sinene Sar Beni Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben Dağlar Haramı Açma Yaramı Perişanım Ben Yüce Dağ Başından Aşırdın Beni Nedem Nedem Geceden Onulmaz Dertlere Düşürdün Beni Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Madem Dilber Gönlün Yoğudu Bende Nedem Nedem Geceden Niye Doğru Yoldan Şaşırdın Beni Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben Dağlar Haramı Açma Yaramı Perişanım Ben Aşağıdan Gelir Eli Boş Değil Nedem Nedem Geceden Söylerim Söylemez Gönlüm Hoş Değil Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Bir Güzeli Bir Çirkine Vermişler Nedem Nedem Geceden Baş Yastığı Kendisine Eş Değil Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben Dağlar Haramı Açma Yaramı Perişanım Ben
  21. Ayrılığın Hediyesi Şimdi saat sensizliğin ertesi Yıldız dolmuş gökyüzü ay aydın Avutulmuş çocuklar çoktan sustu Bir ben kaldım tenhasında gecenin Hiç uyumamış bir-ben Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettin Ki bu yaşlar Utangaç boynun kolyesi olsun Bu da benim sana Ayrılırken hediyem olsun Soytarılık etmeden güldürebilmek seni Ekmek çalmadan doyurabilmek Ve haksızlık etmeden doğan güneşe Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi Mülteci isteklerim oldu biliyorsun Şimdi iyi niyetlerimi bir bir yargılayıp asıyorum Bu son olsun, Bu son olsun.... Şimdi saat yokluğunun belası Sensiz gelen sabaha günaydın İşi gücü olanlar çoktan gittiler Bir ben kaldım voltasında gecenin Hiç uyumamış bir-ben Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni Beyninin içindekilerini anlıyabilmek Ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü Bütün saatleri öylece dondurabilmek için Çıldırasıya paraladım kendimi Lanet olsun Artık sigarayı günde üç pakete çıkardım Olsun gözüm olsun Ne olacaksa olsun ! . Yusuf Hayaloğlu
  22. ARKADAŞ YURDUMU ********** UĞRATMA SAKIN!!!! keşke bu lafı anlamış olsalar da ondan duygulanmış ve içleri cısssssss etmiş olsa biz niye satıyoruz vatanı biz niye eziyoruz halkı biz niye haksızlıkları biz niye yapıyoruz yolsuzlukları vicdanları sızlamışmıdır ki
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.