Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

made in turkey!

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    3.974
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    4

Blog Başlıkları gönderen: made in turkey!

  1. made in turkey!
    Otuz beşime bastım geçen hafta...
    İlk yarı bitti: Hayat: 1 - Ben: 0!..
    Ama belliydi böyle olacağı…
    Nicedir başlamıştı belirtiler:
    Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin…
    Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü,
    Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış.
    Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine...
    Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine...
    Bizim zamanımızda diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım mezuniyet törenlerinde,
    -Hayret daha dün değil miydi benimkisi?-
    Yıllar yılı dudak büktüğüm "ölümden sonra hayat" masallarına kulak kabartmaya başlamışım gizliden gizliye...
    İple çektiğim Haziranlara sırt çevirmişim…
    Yaşamın orta sahasına girmişim, irkilmişim...
    Ruhumun ikizleri yine çekiştiriyorlar kollarımdan;
    Biri, "Daha ne gördün ki" diyor yüzünde papatyalarla, “Asıl şimdi başlıyor hayat!... Bundan sonrası rahat! "
    Lakin "Buydu görüp göreceğin" diye efkarlanıyor öteki... “İkinci yarı geçer hızla, yaşlanırsın zamanla”...
    Yaşı genç olanlar 35'e uzak durduklarını sanarak "Sahi oldu mu o kadar? Hiç göstermiyorsun" tesellisindeler.
    35'le çoktan tanış olanlarsa "Hayata hoş geldin" pankartlarıyla karşılamadalar...
    İlk yarı sadece bir ısınmaymış meğer: Asıl ikinci yarıda anlaşılırmış tadı, hayatın... kavganın... aşkın...
    Bense şaşkın... devre arası bilançolarındayım.
    Son dönemde kim bilir kaç kez eski anıları yaralı ele geçirdim, belleğimin derinliklerinde?..
    Kim bilir kaç kez kendime yakalandım, kendimden kaçarken?..
    Ve sustum vicdan sorgularında...
    Aksisedamla bile dertleşmedim. Meğer ne yaman serüvenmiş hayat? Bazen yediveren gülleri gibi bereketli...
    Sanki hayat değil, Körfez Krizi mübarek: Bir koyup, beş alıyorsun...
    Yaşıyor, seviyor ve seviliyorsun... Bazense kıtlıktan kırılıyor ortalık, şaşıp kalıyorsun...
    Oysa -herkes bilmezden gelse de- skoru belli oyunun:
    30'larda dedeni ve nineni kaybediyorsun, 40'larda anneni ve babanı... Ve 70'lerde kendini...
    Şimdi devre arası, yolun yarısı...
    Bugüne dek ancak tanıştık hayatla... Ben ona kendimi tanıttım, O bana kendini...
    Göğsüme madalya gibi dizdim hatalarımı...
    Zaferlerim onlar benim, olgunluğumun yapıtaşları...
    Ve derin bir yara gibi sakladım başarılarımı...
    Asansör çıkarken yukarı, dönüp bakmadım bile aşağı...
    Dönmesin diye başım...
    Ben istikballe arkadaşım...
    Ne var ki her şey yarım...
    Hayat da yarım, sevdalar da...
    Daha diyeti ödenmedi sevinçlerin...
    İhanetlerin hesabı sorulmadı...
    Nazım'ın dediği gibi, "Kopardım portakalı dalından ama, kabuğu soyulmadı, sevdalara doyulmadı..."
    "Doydum diyen görmedim ki ben zaten..."
    Lakin gel de zamana anlat bunu...
    Sahi nedir bu telaş, bu kin? Sanki ölüye can yetiştireceksin...
    Baktım ikinci yarı kapıda... ve hayatın ceza sahası yakın...
    Doldurdum bir kara kutuya 35 yılın hesabını.
    Acılar, sancılar bir çekmecede, sevdalar diğerinde...
    Bir yerde hüzünler ve korkular, bir üstte sevinçler ve zaferler...
    Kat kat, dizi dizi dizdim kullanılmış takvimlerimi,
    Sabırla kapattım kutuyu, sevgiyle mühürledim ağzını...
    İlk yarı bilançom o benim: Yangında ilk kurtarılacak... Kazada ilk açılacak...
    Yarımlar tam olduğunda kara kutuyu açıp bakanlar teşhis koyacaklar halime...
    "Çok mutlu olmuş, fazla yüksekten uçmuş zavallı" diyecekler
    Ya da,
    "Sebepsiz alçalmış... Bile bile vurmuş kendini dağlara!.."
    Fakat kara kutu ancak bir kısmını söyleyecek hikayenin...
    Kalanı benimle gelecek...
    Dağların yamaçlarına savuracağım en mahrem hatalarımı...
    Reyhanlar saklayacak sırlarımı...
    Skoru bir tek Ege'nin suları bilecek...
    Denize kavuşabilirse eğer içimdeki nehir...
    HAYAT: 0 - BEN: 1

  2. made in turkey!
    Gaffur: Kiminle konuşuyorsun?
     
    Hacer: Okuldan arkadaşımla.
     
    Gaffur: Kiminle konuşuyorsun?
     
    Hacet: Öff Hatice' yle
     
    Gaffur: Kız mı erkek mi?
     
    Hacer: İnanamıyorum abim tek hücreli.


     
     
     
     
     

  3. made in turkey!
    Kalbimin vuruşundaki endişeler, gül yaprağında bıraktığım sevincim, gözü yaşlı hazin akşamlardaki perişan düşüncelerimle bu itirafımı yapıyorum.
     
    Bana hoş geldin veya merhaba demelerindeki içinin titreyişi, gözlerindeki alev alev yanmalardı beni umuda sürükleyen ve ellerimi sevgiyle uzatmamı kamçılayan. Sanki sonsuz bir ümit veriyordun, o şaheser gözlerine her baktığımda.
     
    Sana şiirler yazmak geldi içimden, aydınlığımdan ışık getirmek, avuç avuç yıldız getirmek, zamanın bittiği yerden sana zamanı getirmek hayallerine kapılmıştım.
     
    Ama çaresizlik kapımı erken çalmıştı. Bir anda boşaldı dünyam. Çünkü sen kalbine bir başkasını sığdırmıştın. Sen, kalbinin her vuruşunda başka duygular yaşıyordun.
     
    Düşündüm ki bir yerde kurallara boş vermeliydim. Hiçe saymalıydım düzenini dünyanın. Zamana karşı koymalı, sıyrılmalıydım ayıplardan, korkulardan. Büyük delilikler yapmalı, yeniden sevmeliydim, yeniden aşık olmalıydım.
     
    Aşık olmalıydım ama kafa dengi biri olmalıydı. Konuşurken, dertleşirken huzur bulmalı, rahatlamalıydı beni. Bir dönem aşkın tanımını yanlış yaptığımın farkına vardım. Yanlışım; farklı iki bedenin bütünleşerek sonsuz doruklara ulaşması amacını taşıdığını düşünmemdi. Ama öyle olmadığını artık algılamış bulunuyorum. Çünkü seninle sohbetlerim bir ot gibi yaşamaktan kurtarmıştı beni. Güzelliğini kültürle süslemiş, nezaketinle bezemiş, iri parlayan gözlerinle bir serinlik veriyordun yüreğime. Umut buluyordum davranışlarında. Sanki kalbine beni de sığdırabilmiş gibisin. Yoksa bana mı öyle geliyor? Uzun uzun düşündüm ve düşünüyorum. Çünkü hislerim defalarca beni aldatmıştı. Gençliğimi badem dalına bağlayıp bıraktığım bu yaşıma kadar hep tek taraflı sevdim. Sevgilerim hep karşılıksız kaldı.
     
    Aramızda belki bir yaş farkı var. Buda beni senin duyguların açısından endişelendiriyor. Ama eğer sevgi arayışındaysan sevgilerden kazanımlar sağlayacaksan olgunluk senin için önemli bir tercih nedeni olmalıdır. Bence eğer seversen senin bu sevgideki risklerini asgariye indirecektir. İnancındayım. Ama inan ki seni kazanabilmek için sana yakın bir yaşta olmayı o kadar isterdim ki, seviyorum lakin bakışın gönlüme yaraşmaz vuslatında yaşıma.
     
    Ama yinede diyorum ki;
     
    Ben seni sevdim, kime ne. Tuttum, ta içime oturttum seni. Ben seni sevdim, elbette bendeydi özlemlerin en korkuncu. Ben seni sevdim doğrusu sevdikçe tamamlandım, bütünlendim. Ben seni sevdim en büyük, en solmayan güller açtı içimde. Ben seni sevdim. Sevdim öyle ya! Her çizgiye vardım seninle beraber ve yitirmek istemiyorum seni.
     
    Ya sen, senden ne haber. Sende sevdin mi beni.


  4. made in turkey!
    Sesin sesime degdiginde ; bir anlamı olmalı sesime degen sesinin yuzume vuran tebessumunde!
    Yuzun dusunce icime, binlerce dus icinde tek sana dalısımın,
    Karanlık olsan da, vursan da kalısımın ;
    Varolan kelimeler icinde binbir rengi tarifleyen dilimin, gozlerinin dilinde lâl kalısının bir anlamı...
     
    Düşüyorsam ; uçurumsan!
    Düşler icinde kalıyorsam..
    ..ve yıldırımlar tasıyorsam ;
    Yalnızken sana, yanında huzura kaldırıyorsam kadehi,
    Zehirsen de içiyorsam..
    Alev alıyorsa gökyüzü ; alevler icinde soluguna kosuyorsam ;
    Göğsümde kaynıyorsa volkan, taşıyor da kıymıyorsa tenine,
    ..Bir anlamı olmalı!
     
    Ürperiyorsam ;
    İçimi titretiyorsa içime işleyen sesin..
    Yüzün yüzüme, hüznün hüznüme degdiginde aksamdan kalma bir efkarla tutusuyorsam ;
    ..ve sarhoşluğum bir ırmak misali akıyorsa ömrüme ;
    Akıyor da dinmiyorsa kuraklığım..
    Gülüşünden topluyorsam gökten düşen elmaları ;
    Havva oluyorsam, utangac, yarıcıplak ve yaralı..
    Karanlıksan, yanıyorsan ve tutuşuyorsam özünde,
    Olsun!
    Kalıyorsam ; Bir anlamı olmalı...

  5. made in turkey!
    Seziyorum ki kaçacaksın…
    Yalvaramam koşamam,
    Ama sesini bırak bende.
    Biliyorum ki kopacaksın.
    Tutamam saçlarından.
    Ama kokunu bırak bende,
    Anlıyorum ki ayrılacaksın.
    Çok yıkkınım yıkılamam.
    Ama rengini bırak bende.
    Duyumsuyorum ki yiteceksin,
    En büyük acım olacak,
    Ama ısını bırak bende.
    Ayrımsıyorum ki unutacaksın,
    Acı kurşun bir okyanus,
    Ama tadını bırak bende.
    Nasıl olsa gideceksin,
    Hakkım yok durdurmaya,
    Ama kendini bırak bende

  6. made in turkey!
    böyle güzel günlerde yalnız olmak ne kötü......bayram sabahı kalkıp bayramlaşacağın biri yok............
    ne anlamı var o zaman bayramın...........................
  7. made in turkey!
    SEN VURDUN DA BEN ÖLMEDİM Mİ
     
    Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da
    Bir seni yakamadım, beni yaktığın gibi
    Çölde su, mahpusta gün, oruçta ekmek gibi bekledim seni
    Sense araya korkular koydun.
    Yasaklar koydun...
    Şimdi nerdesin diye sakın sorma
    Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
     
    Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,
    Yağmurlu havalara...Bu kasvetli akşamlara
    Sen varken
    Bakıp içlenmezdim tren istasyonlarına
    Otobüs duraklarına...
    Sen varken ayrılanlara ağlamazdım...
    Yıkılmazdım biten sevdaların ardından
    Gidenlere küsmezdim
    Kalanlara acımazdım...
    Sen varken böyle üşümezdim-titremezdim
    Masumdum, çocuklar gibi
    Böyle delirmezdim-küfretmezdim...
    Hele ölmeyi hiç düşünmezdim.
    Şimdi soruyorum sana
    Adı sevdaysa bu cehennemin
    Sen yaktın da ben yanmadım mı?
     
    Biliyorsun
    Bütün acılarına 'yeşil ışık' yaktım olmadı
    Bütün korkularına'arka çıktım'olmadı
    Dağlara merdiven dayadım olmadı
    Haziranda kar oldum yağdım avuçlarına olmadı
    Sevdim olmadı -yandım olmadı-taptım olmadı
    Artık benden pes
    Bu aşkın biletini istediğin gibi kes
    Nasılsa gidiyorsun
    Biliyorum git...
    Ama ardında
    Ağlayan bir çift göz
    Paramparça bir yürek
    Ve yıkılmış bir dağ görmek istemiyorsan
    Çek silahını-daya sırtıma
    Titrersem namerdim...
    Sen vurdun da ben ölmedim mi?

  8. made in turkey!
    Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
    Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.
    Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.
    Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....
    Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlukta çizili...
    Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin. Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor. Karaya çalan pembeler...
    Kim, kimi kandırıyor bu alemde? Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
    Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık. Dayanıksızım, dayanaksızım...
    Olduğun yerde kal...
    Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
    Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.
    Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.
    Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....
    Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlukta çizili...
    Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin. Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor. Karaya çalan pembeler...
    Kim, kimi kandırıyor bu alemde? Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
    Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık. Dayanıksızım, dayanaksızım...
    Olduğun yerde kal...
    Hoşçakal...

  9. made in turkey!
    gönlümde akşamları karşılıyorum bugün…sevdiğim!
     
    gözyaşına yeminlim!...
     
    sen ağlıyorsun ya, sen sahte sevdalara intizarsın ya…
     
    kalamam sende, bırak gideyim…
     
    sen mutlu ol!...
     
    bekleyenim bir kara haberse, durma önümde!...
     
    bırak!...kurşunlara geleyim!
     
     
    ben seni sevdim!...anladım ki! kederlerden ölüm seçtim!...
     
    ne zaman ki seni görsem, ne zaman ki gözlerime düşsen, ağlarım!
     
    ben seni sevdim! gözyaşıma hesap sorarım!...
     
    olmayacaksın ya!...kalsan da bende! ölümdür diğer yanım!

  10. made in turkey!
    BEŞİNCİ MEKTUP
    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
     
    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
     
    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
     
    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
     
    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.
     
    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.
     
    İşte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!
     
    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
     
    İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
     
    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.
     
    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
     
    ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

  11. made in turkey!
    Sokak aralarında kayboldu gençliğim
    Alanlar aldıklarını yerine koymadı
    Sensiz geçen iki gecem
    Sensizliğim kadar koymadı
    Kimleri yedi bu yürek
    Kimleri yedi de
    Bir sana doymadı...
     
    Ceyhun Yılmaz

  12. made in turkey!
    Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm dün gece
    Bulamadım
    Sanki hep vardın bir yerlerde
    Saklanmış
    Ve bir anda
    Ortaya çıkmıştın
    Sen Zamanda bulamadığımsın...
     
    Ne kadar seviyorum seni
    Sevgi... Aşk...
    Tutku... Hayal...
    Sanki hepsinden de öte
    Kalbimde
    En derinde
    Bir Duygusun Sen
    Adını Koyamadığımsın...
     
     
    Bitecek ve gideceksin bir gün
    Biliyorum ama önemi yok
    Sen bende sonsuza kadar kalacaksın
    Ama
    Ben sende olacak mıyım
    Bir soruyum
    Sen de
    Cevabını bulamadığım...
  13. made in turkey!
    eLFiDa
     
    Yüzün geçmişten kalan, aşka tarif yazdıran
    Bir alaturka hüzün, yüzün kıyıma vuran
    Anne karnı huzuru, çocukluğumun sesi
    Senden bana şimdi zamanı sızdıran
     
    Şımartılmamış aşkın sessizliğe yakın
    Kimbilir kaç yüzyıldır sarılmamış kolların
    Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu
    Yorulmuşsun hakkını almış yılların
     
    Elfida bir belalı başımsın
    Elfida beni farketme sakın
    Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
    Elfida hep aklımda kalacaksın
     
    Elfida sen eski bir şarkısın
    Elfida beni farketme sakın
    Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın
    Elfida hep aklımda kalacaksın.


     
     
     
    ne şarkı yaaaaaaa................
  14. made in turkey!
    Unutulmuş bir gece de unutulamayan anılar,
    uykusuzluğumun ağırlığıyla birleşip başımı döndürüyor.
     
    Bir insanı diğerlerinen farklı kılan, o kişinin dünyayı algılayış biçimi olduğu kadar, algıladığı yaşantıları beyninin kıvrımlarına nasıl yazdığı ve günün birinde kumların arasında parlayan ufak bir taşla yeniden karşılaştığında o aynı yaşantıları hangi biçimlerde geri çağırmayı seçtiği değil mi? Öyleyse neden bu bizi biz yapan anılara düşmalığımız?
     
    Unutmak, bir daha anımsamamak, yaşanmamış var saymak için bu bitmek bilmez çabalamamız neden? Neden varoluşumuzun hamurunu bir arada tutan anılarımızla kanlı bıçaklıyız?
     
    Gitmek istemediğim köşeleri var bu şehrin, içinde nefes alan insanlar bir zamanlar canımı yaktıkları için bir daha asla duvarlarına bakmak istemediğim odalar var. Duymak istemediğim uyku nefesleri var. Gözümde canlandırmaktan kaçındığım bakışlar, tenimde izi kalmış dokunuşlar var.
     
    Geride kalsın diye elimden geleni yaptığım dostlar var, ki o dostlar bir zamanlar gerçekliyorlardı beni.
     
    Acılarımız öğretmiyor mu oysa bize yaşamı? Onlarla büyüp, onlarla görmüyor muyuz içimizdeki dehlizleri? Acı çektiğimiz kadar insan değil miyiz? Duyarlılığımız bizi bilgeliğe götüren yolun ilk basamağı değil mi?
     
    Acılarımız... Anılarımıza sıkı sıkıya bağladığımız acılarımız...
     
    Unutmak istediğim pek çok yaşantım var içimde gizli gizli kanayan. Pek çok an, derin yaralar açan. Beklenmedik bir anda havadaki bir kokuyla, telefonun bir çalışıyla uyanan, sonra günler ve geceler boyu peşimi bırakmayan anılar.
     
    Unutmak istediğim yüzler, geceler, yürüyüşler, bekleyişler, uyanışlar var. Unutmak istediğim gülümsemeler, iç çekişler, kucaklaşmalar, vedalar ve kavuşmalar var. Unutmak istediğim bir başka ben var içimde.
     
    Unutulamayan bir gece. Unutulmuş anılar. Hatırlamak istediğim her şey dağılıp parçalanıyor beynimde. Hatırlamak istediğim her şey unufak oluyor ve hepsi unutmak istediklerime bırakıyorlar yerlerini. O yüzden her şeyi silmek istiyorum bu gece.
     
    Her şeyi unutmak istiyorum. Adımı, nereden gelip nereye gittiğimi, en sevdiğim şarkının sözlerini, kahveyi nasıl sevdiğimi. Unutmak istiyorum. Her şey uçsun gitsin geride sadece boş teneke bir kutu kalsın istiyorum. Her gördüğüm insana ilk defa görüyormuş gibi bakmak, duyduğum hiç bir sesi ve şarkıyı anımsamamak istiyorum.
     
    Yüzüme bir yabancıya aitmiş gibi bakmak, derinliklerimi ve sığlıklarımı bilmemek istiyorum. Zaaflarım ve güçlü yanlarım kalın bir sis perdesinin arkasında kaybolsun ve geçmişi ya da geleceği olmayan, sabit, belirsiz, şekilsiz bir insan olayım istiyorum.
     
    Acılar ve mutluluklar birbirine girsin ve artık bana ait olmayan bir hayatta, bir yabancı gibi suskun ve sade varolayım istiyorum.

  15. made in turkey!
    Sensiz olamam
     
    "Her aşk kendi masalını yarattı
    seni perilere beni kaf dağının ardına attı"
     
    üç gündür evden çıkmadım
    telefonlarını açmadım
    seni üzeyim derken
    gitgide sana bağlandım
     
    yani kendi kalbime bir çelme taktım
     
    sensiz olamam yaşayamamki
    bir gece dargın kalsak uyuyamamki
    bakma kızınca sana gurur yaptığıma
    aşk dolanır seni görünce ayaklarıma
     
    Sustum yüzüm benzim soldu
    herkes beni senden sordu
    üç beş saat derken
    bak yine akşam oldu
     
    Yani olan yine aşka oldu
     
    sensiz olamam yaşayamamki
    bir gece dargın kalsak uyuyamamki
    bakma kızınca sana gurur yaptığıma
    aşk dolanır seni görünce ayaklarıma

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.