Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FUZULİ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.980
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

İletiler gönderen: FUZULİ

  1. Lkabim adina mi, kendi lakabiniz adina mi dile getirdikleriniz, "hic bir konuda hic bir sey dusunmeme/hissetmeme hali?"

     

    Hayir, bu forumda daha once hic bulunmadim.

     

    Sizin lakabim hakkindaki alginiza da, kendi dogrulariniz ve degerleriniz ile dile gelenleri degerlendirmek yerine; algilama adina degerlendirme olarak algiliyorum. Yani "bu kisi dogrumu/yanlis mi dusunuyor?" v.s. yerine; "bu kisi boyle dusunuyor"

     

    Aslinda bu benim yillarca sorguladigim ve sorgulatmaya calistigim, notr algidir. Yani dile gelenleri yuklu anlamak yerine, dile gelenleri yuksuz verildigi gibi algilamak.

     

    Boyle bir duzeyde bir beyin ile yazistigim icin de gayet mutlu oluyorum. smile.png

     

    Umarim ayni "mutlulugu" karsilikli baska baslik, konu ve kavramlarda da yasariz ve okuyuculara ve katki yapmak isteyenlewre de guzel bir dialog sunariz.

     

    Dünyaya ait duygular,düşünceler içinde değilim demiştim, bunun üzerine soru sormuştunuz, nereye ait duygu,düşünce içindesiniz diye,bu sorunuza karşılık bir açıklamaydı ''Hiçbir konuda hiçbir şey düşünmeme,hissetmeme hâli'' ifadem.

     

    Evet sizin lakabınızla ilgili ve yazdıklarınızdan düşüncelerinize dair kendi adıma yaptığım tesbit kendi değer,düşünce yargılarım bağlamında bir değerlendirme değildi,anladığımı, algıladığımı ifade etmekti.

     

    Bir manzaraya bakıp görüneni ifade etmek gibi.

     

    İşte tam bu noktada ayrılırız birbirimizden, aynı manzaraya bakarız ama kendimiz kadar algılar, kendimiz kadar düşünür,hissederiz.

     

    İnsanın kendi değer yargılarından,kültürel kodlarından,sosyal,milli bağlarından kopması kendini tanımlayan değerlerinin üstünde düşünmesi, düşünebilmesi zordur, insanlık bunu yapabilseydi, zorunlu farklılık olan ırk,ten rengi ayrılığı dışında dünyada tek dil,tek ahlâk, tek ideolojik düşünce,tek millet,tek kültür olurdu.

     

    Aşık Veysel'in dizeleri manidardır bu bağlamda, der ki :

     

    ''Kim okurdu, kim yazardı

    Bu düğümü kim çözerdi

    Koyun kurt ile gezerdi

    Fikir başka başka olmasa.''

     

    Ayrıca hakkımdaki müsbet düşünceniz beni mahçup etti,teşekkür ederim.original.gif

     

    Muhabbetle...

  2. Ya nereye ait duygular/dusunceler icindesin? smile.png

     

    Bir sey sormak istiyorum, senin lakabinda bir yazar arkadasi baska bir forumdan taniyorum, sen o musun?

     

    Dahadogrusu lakabimi bu forumdan once baska bir forumdan hatirliyor, ya da lakabimi onceden taniyor musun?

     

    Boyle bir soru sormamim nedeni, lakabimi sadece bu basliktan okuyupta, soyle bir algiya ermis olman.

     

    " Yazınızın geneliyle ilgili de şunları söyleyeyim, sizin düşüncelerinizin genelinden çıkardığım yargı, siz ne bir Türk'sünüz, ne bir İngiliz,ne bir Fransız, ne bir yerli, ne bir Çinli, ne de başka bir ırkın üyesi; siz Kemalist de değilsiniz, Komünist de, Kapitalist de,materyalist de.Siz Müslüman da değilsiniz, ne de bir Ateist,Budist,Şamanist,Ağnostik, ne de Deist...

     

    Siz bu dünyaya ait olmayan evrensel bir insansınız"- FUZULI-

     

    Sonucta yuzlerce, binlerce baslik ve mesajlarimi okuyasnlar bile, boyle bir algiyi kazanamiyor; daha dogrusu boyle bir alginin mumkunlugunu dusunmuyorlar.

     

    Hiçbir konuda hiçbir şey düşünmeme,hissetmeme hâli diyeyim ifade ettiğim hâl için.original.gif

     

    Sadece bu forumda ''Fuzuli'' takma ismini kullanıyorum.

     

    Sizi daha önceden yine bu forumda görmüşüm gibi bir his var içimde, hiç muhabbet ettiğimizi hatırlamıyorum, bu forumun dışında başka bir forumda karşılaştıüğımızı da hatırlamıyorum.

     

    Sizinle ilgili edindiğim düşünce sizinle sadece burada yaptığım muhabbetten edindiğim bir düşünce, kullandığınız takma adın altında yazdıklarınız takma adınızı ziyadesiyle işaret ediyor.

     

    Muhabbetle...

  3. Sana bir onerim var. Bu kadar onemli ve yogun kavramlari ve konulari "havadan sudan konular" basligina s1k1st1r1p konu ve kavramlara "haksizlik etmek" yerine; lakabimin basliklarindan ilgini ceken konu ve kavrami bulup, bu onemli konu ve kavramlari yerinde yazisabiliriz. Hem acilan basliklar detaylanmisolur, hem de konu ve kavramin daha bir algilanmasini saglar, ne dersin?

     

    Ayrica bu son samimi ve icten mesajin icin de tesekkurler. smile.png

     

    Yazacaklarım olursa haklı önerini dikkate alırım, şu an dünyaya ait düşünceler, duygular içinde değilim...original.gif

  4. Bu yazdiklarinizdan "boyle gelmis/boyle gider" seklinde bir teslimiyetcilik algisi mi cikarmaliyim?

     

    Sizce "bir seyin olmayacak olmasi" ne demektir, yani mantiksal olabilirlik olasiliginin bulunmamasi mi? Bunu neye dayanarak soyluyorsunuz? nedir "olmayacak olan" insanoglunun zihniyet yapisinin degisemeyecegi mi?

     

    Peki o zaman bir kisi yasaminda neye gore ve nasil ideolojik inancsal gorus degistirebiliyor? Mesela bir teist nasil sonra ateist olabiliyor, ya da bir milliyetci nasil liberal olabiliyor? Kisaca kisinin dusunce ve davranisi nasil ve neye gore degisime ugruyor? Bu degisimi saglayan sey sence nedir?

     

    Sen hic bir sana verilen degerde, veride ve tabuda degisime ugramadin mi? her verileni mi uyguladin, hic itiraz etmedin mi? peki bunlari neye gore yaptin?

     

    Iste evrensel-insan zihniyeti tum ogeleriyle bunlari acikliyor. Numenal devrim de bu zaten. Cunku bunun fiziksel, biyolojik, evrimsel v.s. fenomen ile bir ilgisi yok. Tamamen bir zihniyet ve dusunce urunu. Dusunceler de degisime ugrar. Yeterki sorunlar algilansin ve o sorunu yasatan seylerin bilinc ve farkina varilsin.

     

    Ayrica yanlis anlama. Burada senin ya da benim sahsim soz konusu degil, dusunceler soz konusu. Ideolojiler, inanclar, doghrular, gercekler, veriler, degerler ve tabular soz konusu. Ustelik tum bunlar zaten dogada yok. Tamamen insanoglunun bir urunu.

     

    Bu sorunlari yaratan ve uygulayan insanoglu ise, yine bu sorunu algilayan ve sorundan arinacak olan da insanogludur. Tabi daha once baska bir canli turu insanoglu yetisini algilar ve kendi yetisini insanoglunun algilayacagi sekilde ortaya koymazsa.

     

    Ben insanoglu temelli her turlu degeri numenal insanliga yonelik sorgulayarak ve degistirerek yasiyorum. Yani hem bencil olmadan, hem de insandisi ve insanlikdisi, ayrimci, mudaheleci, baskici, zorlayicive de baska degerler ile mukayese edici hic bir ideolojik inancsal degeri veriyi ve tabuyu savunmadan.

     

    Bak burda aciklamissiniz.

     

    " Yazınızın geneliyle ilgili de şunları söyleyeyim, sizin düşüncelerinizin genelinden çıkardığım yargı, siz ne bir Türk'sünüz, ne bir İngiliz,ne bir Fransız, ne bir yerli, ne bir Çinli, ne de başka bir ırkın üyesi; siz Kemalist de değilsiniz, Komünist de, Kapitalist de,materyalist de.Siz Müslüman da değilsiniz, ne de bir Ateist,Budist,Şamanist,Ağnostik, ne de Deist...

     

    Siz bu dünyaya ait olmayan evrensel bir insansınız"- FUZULI-

     

    Öyle anlar oluyor ki fikirler anlamsızlaşıyor, hem de bütün fikirler, birbirine zıt olan, birbirine yakın olan fikirler, ideolojiler,izmler,inançlar...

     

    Hiç oluyor gözümde dünya, kocaman bir hiç, belki yaşarken öldüğümün ye da gerçek olan hiçliğin anlamına vakıf oluyorumdur.Sonra yaşama dönüyorum, bir Türk oluyorum, atalarımla bağ kuruyorum,tarihimle,kendi medeniyetimle, Müslümanlığım geliyor aklıma, ahlâkî değerlerim, ideolojik bakışım, siyasetteki yerim, izim.Bir başkasının Türk olmadığını,Hıristiyan,Musevi,Budist, Ateist,Deist olduğunu hatırlıyorum, anlıyorum, başka bir ahlak, ideoloji, kültür içinde kendini tanımladığını aklımın,ruhumun en derin noktalarına kadar hissediyorum, hissettiriyor kendini.

     

    Bakıyorum dünyaya, farklı ten renklerinden,farklı alfaberlerden oluşmuş dillerden,inançlardan, algılayışlardan,anlayışlardan olan, bayrakları, devlet isimleri farklı olan insanlar görüyorum, kendi içinde ideolojik mücadele veren,kimi sevgi,barış,adalet diyen, kimi savaş,güç diyen, kedni içinde dahi bunun mücadelesini veren,başka devletlere karşı savaşan, kendini güçlü kılmak isteyen insanlar...

     

    Bireysel olarak an oluyor kalkıyor aklımın,duygularımın bütün sınırları dünya yabancı geliyor bana yazımın başında ifade ettiğim gibi ve yine dönüyorum kendi gerçeğime, kendi kimliğime,herkes gibi savunurken buluyorum kendi inancımı,değerlerimi, itiraz ediyorum herkes gibi kendi gerçekliğimle uymayan gerçekliğe karşı.original.gif

     

    Evet, evrensel insan oluyorum bazen, bazen çoğu zaman; ama öyle böyle değil delilik derecesinde uzaklaşıyorum dünyadan, hayattan,hiçbir anlamı kalmıyor hiçbir düşüncenin.original.gif

  5. Bak gordun mu? sikayetini nasil gideriyorsun? Dusledigin dunya nasil kurulacak? Varliginin o yanina "dogal" diye teslim mi oluyor, caresiz kaliyorsun; yoksa sorguluyor ve degistirmeye mi calisiyorsun?

    Degisebilecegini/degistirebilecegini dusunuyor musun?

     

    Kisaca sikayetettigin ve sorunlarini algiladigin dogal ve fenomenal zihniyet ve onun getirdigi yasam iliski v.s. icin; yani insanlastirmayan zihniyet icin, neler yapiyorsun? Tabi kendi adina.

     

    Her insanın benim,sizin ya da niteliklerini saydığınız özellikte bir insan olmasını beklemiyorum, olmasını istemekle, olmayacak olanın farkında olmak arasında fark var, söylediğim bir karamsarlığın, var olanı olduğu gibi kabul edişin ifadesi değil.Düşüncenizin ne sınırları belli, ne de dayanakları, gerçek hayatla ilişkisi,olabilirliği.

     

    Siz hangi değerlere göre nasıl yaşıyorsunuz gerçekten merak ettim?

     

    Son olarak şunu söyleyeyim, her insan ne siz olabilir ne de siz bir başkası olabilirsiniz, her şey kendi gerçekliğinde yaşanıyor dünyada, siz kendi düşüncelerinizle yaşamaya devam edeceksiniz ben de kendi düşünce ve hislerimle, dünya da kendi bildiğince dönmeye devam edecek, bin çeşit farklılığıyla,kendi sınırlarında,olası hâlleriyle, olanlar kendi doğallığında olmaya devam edecek.original.gif

    • Beğen 1
  6. Cok genel olarak soyle sorayim. Sen insanlik asdina nelerden sikayet ediyorsun ve neden? Baskalari ile iletisim kurarken neyin mucadelesini veriyorsun ve neden?

    .

    .

    .

    Tabi, bu insanlasamamaktan rahatsizlik duyanlar ve zarar gorenler icin gecerlidir. Boyle bir sorunu oldugunu dusunmeyen, insandisi ve insanlikdisi bir degere zihniyetini teslim etmis beyinler icin, ya icinde bulundugu duzeyde, kendini adadigi ideolojik inancsal dogrusunun savasimini vermek, ya bananecilik, ya da yasanan bir mutluluk v.s. bilinc altinin hissettirdikleridir.

     

    Ben de ilk sorunuza genel bir cevap vereyim, ben dünyanın kendisinden, insanın ''doğal hâlinden'' original.gif şikayetçiyim.Kötülüğün olmadığı, kötü olmadığım bir dünyanın düşünü kuruyorum;öfkeleniyorum dünyaya, insanlara,bencil,öfke,şiddet,yalan,hırs,tahammülsüzlükle yoğrulmuş yanıma,varlığımın bu nitelikleri barındıran boyutuna

     

    Yazınızın geneliyle ilgili de şunları söyleyeyim, sizin düşüncelerinizin genelinden çıkardığım yargı, siz ne bir Türk'sünüz, ne bir İngiliz,ne bir Fransız, ne bir yerli, ne bir Çinli, ne de başka bir ırkın üyesi; siz Kemalist de değilsiniz, Komünist de, Kapitalist de,materyalist de.Siz Müslüman da değilsiniz, ne de bir Ateist,Budist,Şamanist,Ağnostik, ne de Deist...

     

    Siz bu dünyaya ait olmayan evrensel bir insansınız Sayın evrensel-insan,ait olmadığınız bir dünyada gördüklerinizle ait olduğunuz dünyada olanları bu dünyada göremediğinizden düşüncelriniz da bu yönde, söyledikleriniz bu dünyanın geneli için ütopik, niteliklerinden bahsettiğiniz bir dünyayı yaşayan insanlar da var bu dünyada, bu dünyaya yabancı.original.gif .

     

    Anlıyorum sizi; lakin söyledikleriniz gerçek dünya,insan gerçekliğinin dışında farkında değilsiniz.Evrensel-insan olmak da dünyada karşılaşılabilen bir insan çeşidi.

     

    Ferrari'sini Satan Bilge,Yunus Emre,Mevlana,Ömer Hayyam,Gandi, Hitler, Lenin ve sayamayacağım birçok insan çeşidinden biri gibi.original.gif

     

    Muhabbetle...

  7. ...

     

    Bu alginin olmamasi soz konusu. Yani insanoglu dogayi kendi anlamlandirdiginin bilisselligine sahip olmadigi icin, metafizik temelde tartisiyor. Bunun en buyuk sorunu insanoglunun kendilik bilisselligine erememesi, kendini ya bir mal meta madde, ya da bir kul kole olarak algilamasi ve kendi verdigi degerler ile dogaya teslim olmasi.

     

    Yani insanoglunun her turlu degersel, verisel, tabusal savaslari. bu degerlerin, verilerin, tabularin getirdigi inanclar, ideolojiler, dogrular, gercekler, tekler, ilkler mutlaklar. Ayrica bilimin onunun tikanmasi aslinda benim dile getirdigim her seyin temeli bu insanoglu temelli bakis acisi ve insanoglunun insanlasamama sorunu.

     

    Teorik, ansiklopedik bilgi düzeyindeki kısımları geçiyorum, yazınızın sonunda ortaya koyduğunuz insan temelli bakış açısı ve insanın insanlaşamaması düşüncenizle ilgili devam edeyim.

     

    Bu noktada soru sormak istiyorum, doğayla, dış dünyayla olan ilişkimizde veya sosyal hâyatta insanın ürettiği kavramlar,değerler sistemler hangi şekilde üretilmeliydi ki insan temelli olmasın, bunun başka bir yolu var mı;insan nasıl insanlaşır, bu ne demektir, sizin düşünce dünyanıza ait bir terim midir,felsefi midir,hukuki midir,psikolojik midir,sosyolojik midir, velhasılı hangi alanla ilgilidir, hangi alanla ilgili hangi düşünceleri ifade eder?

  8. Madem devam edeceksin, yaniti devamindan sonraya sakliyayim.

     

    Yalniz sunu hatirlatmak isterim. Insanoglu kendi disinda baska bir fenomene ya da guce kendi kavramsal bilgisi ile bir yukleme yaparsa, yani dogaya dogasi/dogallik gibi. Bu metafizik bakis acisi olur.

     

    Bilimsel ve bilissel bakis acisi ise epistemolojiktir. Yani doga dahil hic bir fenomende bilgi olmadigini soyler ve her turlu seyin bir yapilandirmacilik ve insanoglu yapilandirmaciligi oldugunu soyler.

     

    Zaten numenal zihniyet te dogal ve fenomenal zihniyetten burada farklilasir. Kisaca insanoglu kendi dogasini kendi dogal zihniyetinin kavramsal bilgisi ile verir. Doganin dogalligi yoktur.

     

    Kelimeler, kavramlar, cümleler,düşünceler,anlamlandırmalar,tanımlamalar, dış dünya ve dış dünyanın içimizdeki kavramsallaştırılmış hâli...

     

    Dışımızdaki dünyayı kavramlarla zihnimizde görünür,anlaşılır,anlatılır kılmak metafizik bakış açısı mı?Doğal çevre tabiri metafizik bir bakışın ortaya koyduğu anlamlandırma mı?Konunun bu noktası dilin nitelikelriyle ilgili esasında, varlıklara veya var oldğuna inandığımız soyut varlıklara bir ileitişim aracı olan dilde karşılık bulma,dil düzeyinde sembolleştirip, var kılma olgusu.

     

    Metafizik dediğimiz kavram malumunuz kelime itibariyle ''fizik ötesi'' madde ötesi anlamına geliyor ve felsefi bir terim,felsefi bir düşünce biçiminin tanımı.

     

    Dilin, dildeki kavramların felsefesini yapmak ayrı, olaylara metafizik açıdan bakmak, olguları metafizik olgu olarak görmek,isimlendirmek ayrı.

     

    Belki şunu demek istiyorsunuz bizim dışımızdaki dünyayı soyut gerçeklikler olan,yani gerçekte varlığı zihnimizde olan kelimelerle,kavramlarla kendi algımıza göre adlandırıyoruz?Doğal çevre dediğimizde, çevrenin doğası dediğimizde gerçekte doğal çevreyi, doğallığı var kılmıyoruz,ortaya çıkarmıyoruz, dışımızdaki gerçekliği düşünce dünyamızda somutlaştırıyoruz kendi anlamlarımızla.

     

    Bu durumun ne anlamı var ki, buna dil deniyor,kendi aramızda iletişimi sağlamak, dış dünyayı, anlamak, düşünmek,düşünce üretmek için kullandığımız bir araçtır dil.

     

    Bilim dediğimiz faaliyet de dil içinde kendi dilini kullanır, faaliyetlerini, ortaya koyduğu bulguyu, bilgiyi tanımı kendi terimleriyle ama genel dilin içinde yapar.

     

    Bilim ne zaman nerede hiçbir şeyde bilgi olmadığını kanıtladı, açıklayabilir misiniz bunu, ayrıca bilimin faaliyet alanına girmeyen bir konu, sizin değindiğiniz konu, bilgi felsefesi; bilgi nedir,gerçekliği nedir,doğruluğu nedir, dolayısıyla anlamı nedir,soruları bilimin inceleme alanında yer alan sorular değil.

     

    Bilimsel,bilişsel bakıştan kastınız bilim felsefesi bakışıysa felsefi bir düşünce tavrından bahsediyorsunuz demektir, doğruluğu,sınırları kesin olan sonuçlar vermez felsefe de bilirsiniz,ayrı bir düşünme alanı.

     

    Doğanın doğallığı yoktur, derken neyi kabul etmiyorsunuz; kavramın kavram düzeyinde anlamlandırılmasından dolayı, gerçekliğinin bizim zihnimizde olduğunu, asıl doğa gerçekliğinin başka bir gerçeklik taşıdığını veya doğa doğal değildir, hatalı bir anlam içermektedir,doğrusu başka tür nitelikler içerir şaklinde mi karşı çıkıyorsunuz?

     

    Doğa doğal değilse kavram düzeyinde, doğa nedir, hangi dilde,hangi düşünce temelinde?

     

    Doğayı anlamlandırmanın,tanımlamanın kavramlar üretme yolu dışında , bu bilimsel faaliyet sonucu da olsa başka bir yolu mu var?Evet doğayı biz tanımlıyoruz kendi kavramlarımızla ama bunun böyle olmasının başka bir yolu olmadığı gibi, bu şekilde olmasının hangi sonuçlarına neden karşısınız?

  9. Ben senin yazdiklarina yonelik bir sey demiyorum. Sen durum tesbiti yapmissin. Sorun ise bunun insanoglunun bir dogasi mi, yoksa dogalzihniyeti mi oldugu sorunu.

    .

    .

    .

    PKK konusuna gelince "guneydogu sorunu" baslikli yaziyi bir oku istersen.

     

    Benim gözlemlerimden,edindiğim bilgilerden çıkardığım sonuç sorun olarak ortaya konan olguların sebebi insanoğlunun doğasından kaynaklanıyor olması.

     

    İnsan dediğimiz canlı sevgiyi, hoşgörüyü, fedakârlığı,acıma hissini,vicdanı aynı zamanda bencilliği, hırsı,öfkeyi,şiddeti,doyumsuzluğu bir arada benliğinde,ruhunda taşıyan bir canlı.

     

    Bu nitelikleriyle birlikte dil,inanç, kültürel,etnik farklılıklarıyla halklar dediğimiz gruplara ayrılmış, bazen de iç içe geçmiş lakin kendini bir gruba,kültüre, ideolojiye ait olma ihtiyacı duyan dolayısıyla herhengi bir milletin,kültürün,inancın ya da bunların sistemleiştirilmiş sınırları belli olan bir devletin üyesi.

     

    İnsan insan olduğu için evrensel, kendini tanımladığı kimliğini oluşturan bütün değerlerle evrensellliğin içinde farklı renklerden biri, Türk gibi,Kürt gibi, Fransız,Japon,Afrikalı,yerli gibi...

     

    ....

     

    Sonra devam ederim müsadenizle...original.gif

  10. Bu sorulara yanit olarak ciltler yazilir. Burada olan insanogluinun dogal zihniyetinin insandisi ve insanlikdisi olarak yapilandirilmis olmasi ve insanoglu bilisselligi icermemesidir.

     

    Olmasi istenen de, numenal insanlik, bilimsellik ve bilissellik. Yani insanoglunun dusunce ve davranista insanlasmasi. Ben buna numenal zihniyet diyorum. Cunku insanoglunun dogalzihniyeti de fenomenal zihniyeti de, onu sadece biribirine kul ya da meta yapiyor.

     

    Insanoglu sadece bir nitelik olarak kendini degerlendiriyor, ustelik kendilik bilisselligi olmadan.

     

    Ama dedigim gibi, insdanoglunun kendi adina yapilandirdigi bu zihniyetin sorunlarini ortaya koymak icin, once algilamak ve sonra da sorununun rahatsizligini yasamak gerekiyor. Yoksa, "insanoglunun dogasi budur" denip, bu zihniyetin dusunce, davranis, duzen ve sistemi ve de insanoglu arasi iliski sadece fenomene baglanir ve dogal algilanip, caresiz kalinir.

     

    İnsanı bütün yönleriyle, oluşturduğu sistemi keza bütün yönleriyle kapsamlı bir çerçevede bilimsel,psikolojik,sosyolojik, felsefi bağlamlarda irdelemek ve yine aynı ölçüde kapsamlı, gerçekçi,nesnel doğrulara uğraşmak zor bunu yapmak da sayfalar alır.

     

    Bir gerçek var ki benim açımdan dünya sadece güzelliklerin bulunduğu bir yer değil, insan da kusursuz,zararsız,her zaman faydalı olanı yapan, bilen,her fiilini büyük bir algı,bilgi,doğruluk derinliği içinde yapan bir canlı türü değil.

     

    Dünya tarihi savaşlarla dolu, hâlâ da savaşlar oluyor.Niye sayısız sebebi var.

     

    Örneğin Suriye:Beşar Esad ve taraftarları kendi anlayışlarında,değerlerde bir ülkenin,kendi egemenliklerinde olan bir ülkenin mücadelesini veriyorlar; karşıtları da kendi yönetim,inanç değerlerinin hakim olması, ülkenin egemenliğinin kendilerinde olması için ve bu savaşta dışarıda duran ama ülke çıkarları, ideolojik çıkarları veya insani kaygılarla taraflardan birini perde arkasında fiili olarak destekleyen ülkeler var.

     

    İsrail-Filistin savaşı, arka planda tarihi bir sürecin getirdiği toprak, egemenlik,bağımsızlık mücadelesinin,inanç değerlerinin de verdiği bir karşıtlığın savaşı var.

     

    Ülkemizde Cumhuriyet kurulduğundan beri inanç temelli sistem inanç düşmanlığı mücadelesi var ve hâlâ da devam ediyor.Demokrasi sorunumuz var, ayrılıkçı Kürt sorunumuz var,adaletin işlememesi, sağlanamaması, hukukun bağımsızlığı sorunumuz var.

     

    Verdiğim örnek olgular dar çerçevede yaşanan gerçekler.

     

    Bunların sebebi ne, bir sebebe bağlanıp sonuca varılabilir, gerçekten bu sonuçlara sebebiyet veren nedenler ortadan kaldırabilir mi?

     

    Örneğin somut olan bir sorun PKK meselesi nasıl çözülür,hangi yöntemle, hangi düşünce temelinde?

  11. Onemli olan hangisi, yapmak mi/savunmak mi?

     

    Eger bu bir kotuluk ise, bu kotuluk neden algilanmiyor ve serbest oluyor.

     

    Ya da ac cocugunu doyurmak icin ekmek calmak, hirsizlik mi/kotuluk mu?

     

    Bir seyin kotu oldugunun kistasi nedir?

     

    Anlatmak istediğinizi tam manasıyla anlayamadım.original.gif

     

    Yolsuzluk yapmak, rüşvet vermek, dolandırıcılık vb. hâk ihlali,zararlı olarak nitelendirilen fiillerin bizatihi kendisi önemli değil mi?Bu fiilleri kim savunur ki hangi sebeple, hangi düşünsel temelde?

     

    Bunlardan hangisi nerede olağan karşılanıyor ve serbest ki?Ülkemiz bağlamında kanunlarımızda suç olarak tanımlanmış bunlar malumunuz, yapan yok mu, evet var.original.gif

     

    Bir baba bütün çabalarına rağmen hayatını idame ettirecek bir iş bulamamış,bütün kanuni,sosyal imkan yollarını tüketmişse en son noktada aç kalmışsa çocuğunun karnını doyurmak için yaptığı hırsızlık benim vicdanımda hırsızlık değildir.

     

    Bir fiilin kötü olarak adlandırılmasının kıstası ne?Algılarımız,duygularımız,düşüncelerimiz, bu bağlamda ortak düşünce olarak oluşturulan kanunlar...

  12. Peki sence kanuni ve haksiz kazanc saglamak "calmak" degil midir?, yani yolsuzluk/rusvet v.s. Neden "calmak" olarak algilanmiyor?

     

    Yolsuzluk yapanlar, rüşvet verenler de yaptıkları fiilin doğru olmadığının farkındalar; bu fiilleri yapıp da ben bunların kanun dışı, ahlak dışı olduğunu bilmiyordum, hatta benim nazarımda bunlar kanuni, ahlakî açıdan doğru kabul edilmesi gereken fiilerdir düşüncesiyle savunmuyorlar, en azından ben görmedim.

  13. Yardıma ihtiyacı olan, sıkıntısı olan birine yardım etmek hele ki bu bir dostunuzsa bunun güzelliğine, hazzına diyecek bir sözüm yok; insanın gücüne giden, güvendiğin, inandığın, değer verdiğin kendin gibi bildiğin insanların seni kullanmaya çalışması, beklemediğiniz karakterlere bürünmeleri ve sık sık bu insanların etrafınızda olması Allah Allah galiba bende bir sorun var diye düşündürtüyor.original.gif

     

    İyi, güzel duygular taşımak, işler yapmak güzel de lakin kötü insanlardan akıllı olmak da gerekiyor, kötülüğe maruz kalmamak, onların seni üzmesine engel olmak için.original.gif

    • Beğen 2
  14. Dost bildiğim birinin paraya ihtiyacından dolayı kısa bir süreliğine verdiğim parayı uzunca bir süredir vermeyip bir de üstüne üslük kendi lüksü için para harcayabildiğini gördüğümden yardım ettiğim için çok pişmanım ve çok öfkeliyim.

     

    Bu dostlarım(!) tarafından kaçıncı kandırılışım, kendimi aptal gibi hissediyorum!aptalkafam.gif

  15. Kim akilli kim deli; bu nereden ve neye gore belli?

     

    Yazdığın bu cümle neye, kime göre bir cümle ve anlamı var?Ortak değerler,ilkeler, kavramlar temelinde bu temele bağlı durumlar kavramlarla, kelimelerle isimlendirilir değil mi?

     

    Deli kavramını ilk duyduğumuzda kendi dilimizde öğrendiğimiz anlamı gelir aklımıza.Kavramın anlamını oluşturan fiil,hâl nitelikleri vardır, herkes bu kavramın muhteva ettiği niteilk ve durumları aynı anlar.

     

    İşin felsefesi yapılacaksa bütün tanımlar, anlamlar felsefi düşüncenin özgür dünyasında sınırlandırılmış alanından çıkar, ve gerçekten deli ne demektir, deli kimdir, kime neye göredir sorusuna evrilir?

     

    Doktorlar bu kavramın felsefi anlamıyla ilgilenmezler örneğin, bu konuyla ilgili işlerini yaparken.original.gif

  16. Yani ve neden? Butun bunlar insanoglunun numenal yetisinin kendi kendine verdigi numenal degerleri. Ne dogal ne de bilimsel sadece numenal yeti yaratimi degerler.

     

    Ayrica ozgurlukten kasit nedir? Buradaki ozgurluk haklarin ozgurlugudur ve her ozgurluk digerinin hakki ile sinirlidir. Onemli olan ise ozgurluk degil; beyinde yer etmis insanoglunu her turlu savastiran bu numenal yeti degerlerinin farkina ve bilincine vararak onlardan arinmak ve de bu arinma esnasinda da arinamayanlari icsellestirebilmektir.

     

    Cunku insanoglu henuz beyin numenal yetisi olarak insanlasamamistir, ayrica bireysellesememistir. Cunku kendi varliginin bilisselligine erememistir. Kendini bir degere esir etmistir. Ustelik bu degerleri kendi yarattigi halde yani, degerlerin kontrolunu eline almak yerine, degerlerin kendisini kontrol etmesineizin vermektedir.

     

    Ustelik bunu dogallik ve bilimsellik kisvesi altinda yapmaktadir. Kendi yarattigiDegerleri ugruna birbirini oldurmektedir. Ne kendi birinin ne de turunun bilinc ve farkinda degildir.

     

    Yani kendini sorgulamak ve sorgulatmak yerine, sadece verilenleri ya uygulamakta ya da karsi cikmaktaktadir. Ustelik degerlerin bile ne oldugunun bilinc ve farkinda olmadan bu kabulu ya da reddi yapmaktadir.

     

    İnsanın inandığı değerler, bu değerlerin farkındalığı konusundaki tesbitlerinize katılıyorum.Ben şunu biliyorum ya da gördüm,anladım tarihin tozlu sayfalarından günümüze kadar insanların geneli sizin bahsettiğiniz bir noktada var olmuş dünyada, belirttiğiniz farkında olmadığı değerlerinin tanımlamasıyla, kendini değerleriyle var etmiş, kendini dğerleriyle tanımlamış, değerleri yaşaması kedninin yaşaması olarak görmüş, değerlerine müdahaleye mücadeleyle karşılık vermiş.

     

    Bu ne analma geliyor ve birbirinden farklı inanış,ahlâk düşünce yapısına sahip insanoğlu nasıl olmalı konusunda siz ideal bir insan zihninden, piskolojisinden, ideal insanlardan oluşan toplumdan ve dünyadan bahsediyorsnuz.Sizin olması gerektiğini söyledikleriniz ideal bir dünya, biraz abartılı ama cennete yakın bir dünyadan, bütün kötü duygularından arınmış bir insandan bahsediyorsunuz; bireysel bağlamda sizin gibi hisseden, dünyayı böyle görmek isteyen felsefi düsünce derinliğine, duygu olgunluğuna erişmiş bir nevi Nirvana'ya ermiş insanlar da var.original.gif

     

    İnsanların geneli sizin gibi düşünüyor, hissediyor, yaşıyor/yaşamış olsaydı şimdi başka bir insanlık tarihini okuyor bugün başka bir dünyada yaşıyor olurduk.original.gif

     

    Ben de bireysel olarak önce huzurlu, mutlu, sevgi yumağı olmuş bir toplum sonra dünya istiyorum ama isteğimin masallarda gerçekleşecek bir dilek olduğunun farkındayım dünyaya, insanlara ve özelde kendime baktığımda gördüklerimden sonra.

     

    Muyhabbetle...

  17. Iste onemli olan bu farkindaligi dusunce ve davranisa tasiyarak, bu farkindaligin oldugu bir Turkiye toplumu ve cografyasini bu farkindalik ile ozdeslestirmek.

     

    Bunun icin basta bugune kadar hic egitimi, yetistirimi, ogretimi v.s. olmamis olan birey bilinci gerekiyor. Sonucta toplumun birleri toplumsal kisilik sahibi ve daha kendi varliklarinin bilinc ve farkinda degil. Cunku kendileri yasamiyorlar, sadece her turlu onlara dogumdan itibaren verilen her turlu degerf veri ve tabu onlari yasatiyor.

     

    Aslinda insanoglu bilinc ve farkindaliginin olmamasi dunyanin sorunu. Cunku metafizik ontolojik hic bir ideolojikm inancsal dogru insanoglunu temel almiyor. Ya insanoglunu bir madde/mal ileozdeslestiriyor ya da bir kul yapiyor.

     

    Kisacasi kendilik bilisselligi yok. Yani vatandas devleti, ulkesi, dini milliyeti v.s. icin var, halbuki devlet bireyi icin olmasi gerekir.

     

    Bir söz vardı, kimin söylediğini bilmiyorum veya ben de düşünmüş olabilirim; insan yaşadığı toplumun kölesidir şeklinde, hangi toplumda(grup,çevre) hangi değelerle şekillenmişse o değelerin kölesidir, insan yoğrulduğu değerlerden tamamıyla soyutlanıp gerçekten özgür bir birey olamaz bu bağlamda.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.