Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KiRaZ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    545
  • Katılım

  • Son Ziyaret

KiRaZ tarafından postalanan herşey

  1. yağmur yağmasın artık :((

    1. Admin

      Admin

      Yağmur mu!!!!

    2. KiRaZ

      KiRaZ

      Daha cok sel..

    3. Radya

      Radya

      Bugün de güllük güneşlik:)

  2. Panait Istrati-Mihail ya da Arkadaş olarak Varlık yayınlarından çıkmış. İyiki okumuşum diye düşünüyorum bir çok insandan bulabilceğiniz şeyleri, çözemediğiniz şeyleri sizin için açıklığa kavuşturabilir.
  3. En son Şarkı Söyleyen Kadınlar filmine gitim hemde ön gösterimi falan heyecanlıyım yani,ama hevesim kursağımda kaldı bir türlü filmi beğenemedim.Sırf Binnur Kaya için izlenir diye düşünüyorum.Filmin başlıca sorunu fazla uzun oluşuydu.Ben 5 veriyorum
  4. Ah ah Hobbit'in gelişi kadar beni mutlu eden bir şey yok Harry Potter serisi bittikten sonra seri filmi heyecanını tamamen kaybettiğimi düşündüm Hobbit beklenmedik bir anda çıktı geldi.Bu filmi de en az ilikini sevdiğim kadar sevdim kitabı da okudum tabi elbette minik minik tutarsızlıklar olabiliyor ama Tolkien'in dünyasını çok güzel betimlediklerini düşünüyorum.Ve her zamanki gibi soundtrack muhteşem olmuş.
  5. Bende annemin demesi üzerine izledim gerçekten çok keyifliydi hiç film sulugözü değilimdir ama filmin sonlarına doğru ağlayıp durdum.Bill Nighy sevgim yüzünden olsa gerek.Tam iyi hissettirme filmi.
  6. Benim şu sıralar takip edebildiğim tek dizi American Horror Story Coven.Oldukça sürükleyici aslında AHS 3 sezondan oluşuyor ama her sezon farklı bir konsept üzerine çekiliyor ve 13 bölüm.Bu yüzden takip etmesi hem kolay hem de uzayıp uzayıp insanı baymıyor.
  7. Ben bir türlü eski sezonlarını izlemeyip Ashton Kutcher geldikten sonra başlamama rağmen çok güzel bulduğum dizi.Fakat son bölümlerde Alan'ın ikili kimlik meselesi çok uzatıldığından sıkılıp bırakmış durumdayım.
  8. En son gittiğim etkinlik İstanbul Modern'de bir tiyatro festivaliydi.(Bir Metrekare-One Square Meter) Bir metrekarelik bir alanda hazırlanmış minik skeçler oynandı.Malesef dil ermeniceydi fakat herkese textler dağıtıldı.Bir daha böyle bir etkinlik olur mu bilmem ama olursa eğer kaçırmayın derim.. http://www.istanbulmodern.org/tr/etkinlikler/gecmis-etkinlikler/bir-metrekare-tiyatro-festivali_1292.html
  9. Bu güzel başlık için çok teşekkür ederim Gloria okurken sürekli tek tek bakmak zorunda kalıyordum çok yardımcı oldu..
  10. Annem benimle film izlemiyor :((((((

    1. Önceki yorumları göster  2 daha
    2. Admin

      Admin

      O zaman babana koyu bir kahve yap YSG!

    3. Radya

      Radya

      Sen kendine yeni bi sinema partneri bulursun oralarda artıkın, şimdiden alış bensiz izlemeye :P

    4. tülvent

      tülvent

      Yaren' im yaaa:)

  11. İlk başlarda tam olarak aklımı veremeyip sıkıldım fakat ilk 15 dakikadan sonra film açıldı ve gülmeye başladım özellikle Tonto'yu yavaş yavaş tanımaya başladığımızda.Atla ilgili şeylere çok güldüm.. Make Trade ?
  12. it's a wonderful life

  13. Sihirbazlar Çetesi, karizmatik bir illüzyonistin liderliğini yaptığı sihirbazlar grubu 'Four Horsemen' ekibinin başından geçenleri konu alıyor. Filmde gösteri yaptıkları sırada banka soyabilen dünyanın en iyi sihirbazlarından oluşan bir grubun, peşine takılan FBI ile olan heyecanlı macerası işleniyor.Ekip, üstün sihir marifetlerini sadece sahne gösterileri için değil, soygun yaptıkları bankaların sistemlerine erişmek ve izleyicilerini soymak için de kullanıyor. Özellikle Morgan Freeman ve Michael Caine oynadığı için gitsemde film bende bazı oyunculara karşı önyargılarımı yıkmış oldu bunlar Mark Ruffalo ve Jesse Eisenberg nedense sevememişimdir.Dave Franco'yu da izlemek ayrı bir keyifti. Çok güzel bir film olmasada ortalama bir filmdi,tahmin edilebilir bir olay örgüsü vardı sinemada değil ama evde izlenebilir bir film..İyi seyirler..
  14. KiRaZ

    Man Of Steel (2013)

    DC Comics'in en meşhur süper kahramanı olan Superman'in köklerine, geçmişine dönerek kahramana farklı bir bakış açısı getiren son filmin yönetmenliğini Zack Snyder üstleniyor; filmin senaryosu ise David S. Goyer'e ait. Filmde Clark Kent'i Henry Cavill, kötü adamı General Zod'u Michael Shannon canlandırırken kadrodaki diğer isimler arasında Lois Lane rolünde Amy Adams, Martha Kent rolünde Diane Lane, Jonathan Kent rolünde Kevin Costner ve Jor-El rolünde de Russell Crowe yer alıyor. Yeni Superman filminde Clark, nasıl kullanacağını hiç bilmediği, birtakım sıra dışı güçlere sahip bir çocuktur. Bir gün okul servisi bir kaza geçirip, içinde çocuklarla birlikte nehre uçar. Servisin içindekilerin ölmesine göz yumamayan Clark, güçlerini kullanarak herkesi kurtarır. Fakat bu olay onun diğerlerinden oldukça "farklı" bir çocuk olduğunu da bariz biçimde ortaya çıkartacaktır. Kendisini keşfestmek için çıktığı yolculuk, dünya insanlarına umut sembolü olması için de atacağı ilk adımdır... Daha önce hiç Superman filmi izlemedim ama bunun yapımcılarının içinde Christopher Nolan olduğunu duyunca mutlaka izlemeliyim diye düşündüm.. Superman benim için öylesine bir karakterdi, Batmanle karşılaştırmam elbette ama bu filmde gerçekten çok değişti ve filme bayıldım.. Mutlaka sinemada izleyin.. Devam filmleri gelir diye umuyorum..
  15. "Atılgan gemisi mürettebatıyla dünyaya geri çağrılır. Ama karşılaştıkları manzara, çok güçlü bir terör örgütünün donanmalarını ve ona bağlı olan her şeyi yerle bir ettiği bir faciadır. Kaptan Kirk'ün bitirmesi gereken şahsi bir kavgası vardır ve bu tek kişilik kitle imha silahını bulmak için aramaya koyulur. Hayatta kalmak ile ölüme teslim olmak arasında mekik dokuyan kahramanlar, bu macerada aşk, dostluk ve fedakarlıklar sınavlarından geçeceklerdir. Kirk tek ailesi olarak nitelendirdiği müretebatı için fedakarlığın anlamını yeniden sorgulayacaktır. Bilim-kurgu, aksiyon ve dramı harmanladığı yapımlarla 2000'li yılların en sevilen yönetmen-yapımcıları arasına giren J.J. Abrams, seyirciyi kendi imzasını taşıyan ikinci Star Trek macerasına götürüyor. Filmin senaryosunda Roberto Orci, Alex Kurtzman ve Damon Lindelof'un imzası bulunurken Chris Pine, Zachary Quinto, Benedict Cumberbatch ve Zoe Saldana kadronun öne çıkan isimleri arasında." İlk izlediğim Star Trek bundan bir önceki filmdi en eskilerini izlememiş olmama rağmen gerçekten sevmeye ve diğer filmleride izlemeye karar verdim. Heyecanla izlenen ve oldukça sürükleyici bir film olmuş 3D oluşunun da etkisiyle sanırım.. Size iyi seyirler.. Live long and prosper !
  16. Kurt sürüsünün Bangkok'u birbirine kattığı o meşhur gecenin üzerinden iki sene geçmiştir.Phil, Stu ve Doug evlerinde kendi hallerinde, dertsiz ve 'olaysız' biçimde yaşamaktadırlar. Eski dosyalar kapanmış, dövmeler lazer ışınlarına teslim edilmiştir. Bela paratoneri Leslie Chow ise Tayland’da bir hapisanededir. Sürünün 3 erkeği neredeyse normal bir hayat sürerken, pek tabii Alan bu durumdan hiç memnun değildir. Belalı gecelerden sonra Alan ilaçlarını almayı bırakmış ve kendisini doğasına bırakmıştır ki bu Alan için, sınırsız, sağduyusuz, filtresiz bir hava demektir! Kişisel bir krizin ortasına düşen kahramanımız en sonunda yardım almaya karar verir ama en önemli sorumluluk en iyi 3 dostunun omuzundadır! Hangover film serisinin üçüncüsü ve sonuncusu olan filmde bu sefer düğün ya da bekarlığa veda partisi yok. Filmin yönetmenliğini yine Todd Phillips üstlenirken, "Wolfpack" yine tabii ki Bradley Cooper, Ed Helms, Justin Bartha ve Zach Galifianakis'ten oluşuyor. Gerçektende en sevdiğim komedi filmlerinden biridir ve diyorum iyiki üçleme yapmaya karar verdiler. Genelde üçlemeye giden filmlerin sonu pek iyi olmaz ve sıkabilir bu öyle olmadı ve ortaya cidden güzel yapımlar çıktı. En sevdiğim ilkidir değişmez,ama bu da bir o kadar güzeldi ve izlediğime değdi. Filmde Mr.Chow bu sefer daha ön plandaydı bu da bence filmi sadece bekarlığa veda partisi filmi olmaktan kurtardı ve güzel bir son olarak bıraktılar. Melissa McCarthy'yi Bridesmaids'den sonra sevmeyen yoktur bu filmde de küçük bir rolü olmasına rağmen en komik sahnelerdi.. İyi seyirler..
  17. Bu sene fazla kitap okuyamadım dikkatimi veremiyorum,ama bu kitabın bende yeri ayrı oldu okurken takılmadan sıkılmadan okuyabildim.. Kitapda sevdiğim şey çaresizliğin bu denli umutla işlenişiydi.. Çoğu zaman bizde umut ediyoruz ve çaresizliğe göğüs geriyoruz ama aşk içinse bu çok daha farklı.. 20'lerin New York'u.. Tarif edilemez büyüklükte partiler.. Dıştan herşeyiyle özenilen ama içinde karmakarışık hayatlar.. Ve Jay Gatsby.. Okumanızı tavsiye ediyorum,sonra da filmini izleyin..
  18. The Great Gatsby "Yazar olma basamaklarını tırmanan Nick Carraway 1920'lerde eğlence hayatının gözdesi konumuna yükselen New York'a gelir. Kendi Amerikan rüyasının peşindeyken tesadüfen milyoner Jay Gatsby ve onun çevresiyle yolları kesişir. Carraway'nin alkolün su gibi aktığı, göz kamaştırıcı partilerle tanışması fazla zaman almaz. Öte yandan bu büyülü Amerikan rüyasının çöküşü de yaklaşmaktadır. Dışarıdan görkemli görünen bu hayatın örtbas etmeye çalıştığı gerçekler su yüzüne çıkacaktır... Amerikan yazar F. Scott Fitzgerald'ın aynı isimli romanından beyazperdeye aktarılan filmin oyuncu kadrosunda ise Leonardo DiCaprio (Jay Gatsby), Tobey Maguire (Nick Carraway), Carey Mulligan (Daisy Buchanan) ve Joel Edgerton (Tom Buchanan) isimleri yer alıyor. 3D çekilen filmin yönetmenliğini ise Baz Luhrmann üstleniyor." Filmi izlemeden önce kitabını okumanızı özellikle tavsiye ediyorum.. O karşılaştırmayı yaparak izlemek çok daha zevkli... Normal şartlarda kitap uyarlamalarında kitap çok saptırılır,değiştirilir fakat bunda kesinlikle değildi.. Elbetteki kitap olduğu gibi aktarılmamıştı çok daha güzel ve görkemliydi.. Kitabı okurken hayal ettiğiniz yerlere ne kadar yakın olduğunu izlerken anlıyorsunuz.. Ve sanırım Leonardo DiCaprio dışında başkası oynasaydı bu kadar sevebilirmiydim bilmiyorum.. Kostümleriyle ve 3D oluşuyla,kısacası herşeyiyle ve oyuncu kadrosuyla muhteşemdi.. Bence sinemada izlemelisiniz.. Müziklerinide unutmadan söyleyeyim günümüz şarkılarını filme göre uyarlamışlar çok tanıdığımız şarkı var cover olarak yer alıyor.. Romanı hakkında bilgi almak için tıklayınız.
  19. KiRaZ

    DJANGO UNCHAINED (ZiNCiRSiZ)

    Amerikan İç Savaşı’dan 2 sene öncesinde, Güney bölgesinde geçen film Köle Django’nun Alman asıllı ödül avcısı Dr. King Schultz ile yolunun kesişmesiyle başlıyor. Django, eski efendisini ölü ya da diri ele geçirmek isteyen Schultz ile anlaşmaya varır ve özgürlüğü karşısında Brittle kardeşleri kendisine getirme sözü verir. Görev başarıyla tamamlanır ama ikilinin yolları ayrılmaz Schultz ve Django beraber Güney’in en çok aranan suçlularının peşine düşerler… ‘Avlanma’ hünerini her geçen gün geliştiren Django’nun artık tek bir hedefi vardır: köle ticareti yüzünden kaybettiği eşi Broomhilda’yı bulmak ve onu kurtarmak... Bu hedef onları kötü şöhretli “Candyland” çiftliğine ve çiftliğin sahibi olan Calvin Candie’ye götürecektir… Sinemanın dahi çocuğu, Oscarlı Quentin Tarantino'nun uzun süre üzerinde çalıştığı Spagetti Western türündeki projenin başrollerinde Jamie Foxx, Christoph Waltz yer alırken, Kerry Washington, Leonardo DiCaprio ve Samuel Jackson gibi yıldızlardan oluşan oyuncu kadrosu göz dolduruyor. Film hakkinda kotu bir elestri yapamayacagim hem bana dusmez hemde haketmez boyle bir film bunu. Gecirdigim en guzel 3 saatlerdendi bilete verdigim paraya degdi karakterler oyle guzel ele alinmisti ki..Samuel L. Jackson beni cok guldurdu.Sounrdtrack muhtesemdi bas karakterlere tek bir sozum bile yok harikaydi daha farkli olsalardi sevemezdim.. iyi seyirler Sinemada izlemenizi tavsiye ederim..
  20. Annem izle dediğinden beri çok merak ediyordum,pişman olmadım çok da beğendim.. Özellikle sinemada izlemenizi tavsiye ederim bir çok ödüle aday olmakla beraber hakettiğinide düşünüyorum.. Verdiği mücadeleden herkes bir ders çıkarabilir
  21. KiRaZ

    F TİPİ FİLM

    Duruşu ve dinamikleriyle sadece müzik tarihi değil, siyasi tarihimizde de kendine önemli bir yer edinen Grup Yorum tarafından geliştirilen bu proje, binlerce kişinin kurban olduğu bir drama odaklanıyor. F tipi hapishanelerin kapalı kapılarının ardında yaşananları beyazperdeye aktaran film, 10 farklı yönetmenin çektiği 9 kısa filmin uzun metraj şeklinde yeniden kurgulanmasıyla ortaya çıktı. Ezel Akay, Barış Pirhasan, Sırrı Süreyya Önder, Reis Çelik, Hüseyin Karabey, İlksen Başarır, Aydın Bulut, Vedat Özdemir, Mehmet İlker Altınay ve Grup Yorum'un yer aldığı projede her yönetmen kendi senaryosunu yazıp 10 dakikalık bir kısa filme imza attı. Filmlerin oyuncu kadrolarında ise Tansu Biçer, Serkan Keskin, Bülent Emrah Parlak, Gizem Soysaldı, Erkan Can, Fırat Tanış gibi isimler yer alıyor. Nasıl anlatsam,anlatabilir miyim? İzlediğimde hissettiğim şeyleri emin olun ki çoğu filmde hissetmiyorum.. Kendi ülkemde olanlara tanık olmak mıydı bana bu filmi anlamlı kıldıran bilmiyorum.. Ama bildiğim bir şey var ki herkes tarafından izlenilmesi gerektiği.. Bir düşüceye sahip olmak günümüzde çok önemli ve film bize bu şansı veriyor.. Yönetmenlerinden oyuncularına senaryosundan müziklerine herşeyiyle bir bütün olan bu film,aslında bir çok yerde oynatılmamasına rağmen(afişler kaldırıldı sansürlendi,bazı sinema şirketleri oynatmaktan vazgeçti her zamanki gibi baskıcı güçler olan bir gerçeği örtbas etmeye çalıştı) ama yinede bazı yerlerde iyikide gösterime girdi ve izleyebildim.. Tavsiye ediyorum.. Yönetmenler: Barış Pirhasan Ezel Akay Sırrı Süreyya Önder Hüseyin Karabey Aydın Bulut Reis Çelik Vedat Özdemir Mehmet İlker Altınay Grup Yorum Oyuncular: Ercan Bahadır Esra Açık Ezel Akay Göksin Şanlav Hüsnü Yıldız Münir İnselel Tansel Öngel Yıldız Tugra
  22. Bunca yıldır Tolkien'ı hafife aldığımı filmi izleyince farkettim.Belki de küçüktüm lord of the rings'e bağlanamadım ama artık asla sevmiyorum diyemem.. Ama filmi izleyip kitabı okumamak olmaz. bu senenin en büyük yapımlarından zaten hazır sinemalardayken izlemeli.. serinin devamını bekliyorum heyecanla.. Welcome to the middle-earth..
  23. KiRaZ

    Yarım

    Başını kaldırdı ve gözlerini kapattı sonra soluğunu tutarak yavaşça bıraktı. gözleri hala kapalıydı,birden uzun zamandır konuşmadığı tanrısıyla konuşmaya karar verdi. o ne zaman konuşmak istese ordaydı,ama gerçekte var mıydı? bir türlü emin olamamak çıldırtıyordu onu.. ama niye inansındı ki ne zaman yardım istese görmezden gelmişti sözde tanrısı onu.. şimdi niye ona cevap verecekti ki? hoş, iyi bir dinleyiciydi onun tanrısı ona sessiz tanrı diyordu kendi içinde korkmuyordu ondan,ona kendini anlatmaktan.. çünkü ne zaman insanlara anlatsa sonucu kırılmak olmuştu,çok terkedilmişti belki de hiç sevilmemişti. ama kafasında oluşan sesler ona hep iyi gelmişti. gerçek huzuru kendi içinde bulanlardı.. huzuru birinde arayacaksan eğer diyordu her zaman için kendinde ara uzaklara gittiğinde kendinden de uzaklaşıyorsun. korkar olmuştu kendini teslim etmekten teslim olacak kimse kalmamıştı. tekrar soluğunu tuttu sanki her soluğunu tutuşunda zaman duruyor,bıraktığında zaman akmaya devam ediyordu. birden hiç aklında yokken çok keskin bir anı saplandı gözlerine bir kaç cümle,gözlerini elleriyle kapadı ağlamak istemiyordu. ne ağlamak ne üzülmek istemiyordu onun için. o gitmişti,onu yüz üstü bırakmıştı. kimse onu böyle küçük hissettirmemişti. olduğu yere oturdu öylece gözlerini tavana dikti bu sefer kulaklarında göz yaşlarını tutmanın basıncını hissedebiliyordu. günlerce saatlerce ağlamak istiyordu. acı hiç mi dinmez? dedi seslice odasında yalnızdı. eliyle kendi elini tuttu. kimsesizliği o an yine anladı. o duyguyu hatırladı boynunda hissetti o acıyı. neden bilmiyordu ne zaman o duygu gelse acıyı en çok boynunda hissederdi acı orada kitlenir kalırdı saatlerce yaşanmışlıkları fazla yoktu. ama diğerlerinden farkı bu sefer güvenmiş olmasıydı. onda kendini görmüştü o da ona bunu söylemişti yalan mıydı? yalanı hiç sevmezdi, özellikle onu etkileyen yalanları durdu hareket etmeyi kesti, başını yere koyup uzandı gözlerini kapattı,beni duyuyorsan ve varsan onu bana geri getir dedi senden tek istediğim bu. "sana inanmayı istiyorum onu bana geri getir." sessiz sessiz bu cümleyi tekrarladı yerinden kalktı sevdiği koltuğa oturdu pencereden geçenleri izlemeye başladı kafasındaki karışıklığı bütünüyle ellerinde görebiliyordu. ellerini seyre daldı bu sefer. hiç kavrayamadığı ellerini düşündü onun hafızası silikti. ama az çok hatırlayabiliyordu hala. ne zaman hatırlasa ellerini ellerinde hayal ederdi köşesine çekilir o oradaymış yanındaymış gibi davranırdı deliceydi bu ama onu rahatlatırdı. Birlikteyken kendini rahat hissederdi bu yüzden o olmadığından beri kendini sakinleştirebilmek için yanındaymış gibi davranır, içinde bu sefer onu rahatsız eden sesleri sustururdu. o onu iyileştiriyordu belki de o yüzden kendini bu kadar muhtaç hissediyordu birbirlerine iyi geliyorlardı en azından o öyle olduğunu düşünüyordu. gittiğinden beri o varken ne kaybolmuşsa geri gelmişti hastaydı, mutsuzluk hastası. yorgundu yatağından kalmak istemiyordu. ona mutluluğu o vermişti o mutluluğu hep ondan istiyordu başka kimsenin onu mutlu edeceğine inanmıyordu. bir daha öyle hissedememe ihtimali onu daha çok hasta ediyordu. gülemez olmuştu. aklından onu çıkartamaz olmuştu. yanında onu taşımadığı an yoktu. solunda taşıyordu onu, sol yanında. minik bir ağırlık.. istediği zaman sesini duyabilecek kadar yakınındaydı. sesi öylesine huzurluydu ki, ona güven duymasını sağlayan oydu. gözlerini hatırlamak istemiyordu. gözleri içten bakardı ve bu onu utandırırdı. güven duymamak imkansızdı o gözlere yenilmemek için hep gözlerini kaçırırdı. ikisi de korkmuşlardı. dengesizlik ikisinde de vardı. böyle bir benzerlik onları dengeleyememişti. hep kendini telkin etmekten yorulmuştu. bitap düşmüştü artık,her gün zorla kalkıp güne başladığında onu anlayan birini istiyordu o ona onu anladığını bir kaç kere dile getirmişti. herhalde en mutlu hissettiği anlarıydı. çünkü daha önce kimse seni anlıyorum dememişti yani anlamayıp anlıyorum diyenler olmuştu bu onu hep hayrete düşürürdü anladıklarını söylerler sonra da aksini öne sürerlerdi ona muhalefet olur,yaptıklarının yanlış olduğunu ona kabul ettirmeye çalışırlardı o yüzden anlaşılma çabasını çoktan geçmişti çünkü her insan ona hayal kırıklığı olmaya başlamıştı daha fazla bunu kaldıramazdı zaten yeterince mutsuzdu onu ilk gördüğünde bir şey hissetmişti içinde ne olduğunu bilmiyordu hala da çözememişti. içinden gülümsemek gelmişti ona,konuşmak zorunda değilken onunla konuşurken bulmuştu kendini daha ilk tanıştıklarında yakın gelmişti ona çok ve henüz neden olduğunu bile bilmiyordu onu tanımaya başladıkça parçaları birleştirmişti hiç aklında yoktu birini bu kadar sevmek henüz azıcık tanıdığı birini hatta kendine yakıştıramıyordu bile yine kalbini kaptırıyorsun ama neden olduğunu bile bilmiyorsun diyordu kendine. özgürlüğüne çok düşkündü ama onun için bundan vazgeçmeye bağlanmaya hazırdı derin bir nefes aldı. anılarını hatırladıkça değiştireceğinden çok korkuyordu. aslında hiçbir saniyeyi değiştirmezdi çünkü geçirdikleri her saniye kusursuzdu. ona öyle geliyordu söylememesi gereken bir şey söylemiş gibi hissetmiyordu ne söylediysede o gittiğinde bile arkasındaydı. pişman değildi,seviyordu çabuk söylemişti ama ona hayır diyemezdi zaten birden onun yanında olduğunu sanarak onunla konuşmaya başladı bunu gün içinde sık sık yapıyordu,gördüğü bir şeyi ona anlatıyor kafasında onunla konuşuyordu. olayın seyri hiç iyi değildi belki de ama o şuan hayatının en büyük facialarından birini atlatmaya çalışıyordu o yüzden kendine bir nevi izin vermişti. onu unuttuğunda herşey eski düzenine geri dönecekti. ama onu unutamamaktan korkuyordu böyle kalmaktan korkuyordu. kimseye söylemeye cesaret edemesede bıraksalar onu şimdi arar,ilk gördüğünde boynuna atılırdı eğer bir adım atsa o ona 10 adım giderdi gururunu hiçe sayardı,ve bundan asla pişman olmazdı nasıl olsundu? onu sevdiğini varlığında hissedebiliyordu. durduk yere ismini söyledi tınısını unutmuştu nasıl söylendiğini adını çok severdi onun gibi farklıydı. onunla ilgili neredeyse herşeyi sevdiğini farketti küçük detayları bile, yüzü onun için mükemmeldi üstelik yakışıklı bile denemezdi ona onun gözünde kimse daha iyi olmamıştı. onun için yaratılmışlığın izlerini taşıyordu tüm bedeninde.. birden o çok sevdikleri şarkıyı kulaklarında duydu. mırıldanmaya başladı kafasındaki sese eşlik etti o bu şarkıyı nasıl söyler diye hayal etti onun sesinden bu şarkıyı dinlediğini düşündü ona şarkı söylemesini çok istemişti o şarkı söylemeyi çok severdi bir iki kere şarkı söyleyişini duymuştu ama o anlarda diğerleri gibi siliklerdi hatırladığı kadarıyla onun dünyasını ters yüzden eden saniylerdi şarkı söylediği zamanlar ona eşlik etmek isterdi kulağına sevdiği şarkıyı fısıldamak isterdi ne yazıkki onun sesiyle yarışamazdı ama umursamaz diye düşünüyordu. çünkü onun sesi güzel olmasaydı da onun sesini sevecekti diğer geri kalan ne varsa sevdiği gibi kimse tarafından böyle sevilmek istememişti onun sevgisini istiyordu,tek olmayı başkası olsa umrunda olmazdı ama ilk defa ait olmak istemişti onu kaybetme korkusunu aklına getirmek onu yatağa düşürüyordu onu kaybettiğinde de zaten başına gelen buydu. kendini hem sevmesine hem nefret etmesini sağlıyordu o. kendini ne zaman sevse onu da sever ondan ne zaman nefret etmek istese kendinden de nefret ederdi benzersizlerdi ama birbirlerine benzerlerdi. onun onu özlemediğinden neredeyse emindi. aklına gelmiyordu bile paranoyaları bütün gün içini kemirirdi. ama düzelemiyordu,düzelirse en büyük parçasını kaybedecekti. hem düzelmek istiyor hemde onu tamamen kaybedecek olduğu için düzelmekten korkuyordu. odasına gitti,yatağına yüz üstü uzandı. ne zaman olayların içinden çıkamayacak ve sesleri susturamayacak olsa gider yüz üstü yatardı. ve ağlayabildiği kadar ağlardı. saçları, düz akması gerekirken yüzünün üstüne yattığı için ıslanırdı. bundan nefret ederdi ama başka türlü sesinin duyulmasından korkardı. gecenin karanlığı ne zaman uğrasa odasına o da içinin karanlıklarına dönerdi gündüz olduğundan daha kötü olur ve tüm umutsuzluklarının başına üşüşünü duyardı. şimdi onu arasa belki kaçıp giderdi olduğu yerden ona hala güvenebilecek kadar seviyordu. kimse böyle yapamazdı biliyordu. ve kimse onu hala neden sevdiğini anlamıyordu,anlamayacaklardı da. işin kötüsü ne zaman anlatacak olsa içindeki kördüğüme yakalanıyordu kelimeleri karıştırıyor uykusuz kaldığında olduğu gibi dili dolanıyordu. insanlar gelip geçici bir şey olduğunu muhtemelen bir takıntı adını koyup onu onunla baş başa bırakıyolardı o da bunu istiyordu,yalnız kalmak. kafasında bile olsa onunla yalnız kalıp düşüncelerini sadece onunla paylaşmak. onun her zaman için ona söyleyecek bir şeyleri vardı sessiz kalmazlardı. ----------------------------------------------------------------------------------------------
  24. KiRaZ

    SKYFALL

    MI6 ciddi bir saldırıya uğrar ve kurumun değerleri temelden sarsılır. M’e karşı sadakat testinden geçen ajan James Bond kişisel bedelleri ağır olsa da, tehdidi bulup her ne pahasına olursa olsun yok etmelidir. Zira MI6’yı ciddi riske sürükleyen isim Silva adında gözü kara, gizemli bir adamdır... Sinema tarihinin en uzun soluklu aksiyon film serisi olan gizli ajan 007 James Bond'un nefes kesen macerası bu sefer Türkiye, Çin ve İngiltere ekseninde geçiyor. Serinin 23. filmi olan Skyfall'da 2000'li yılların son Bond'u olarak Daniel Craig'i izlerken ünlü aktöre M rolünde seyircinin alıştığı üzere Judi Dench, Silva rolünde Javier Bardem, hukümet görevlisi Mallory olarak Ralph Fiennes, seksi Bond kadınları olarak ajan Eve rolünde Naomie Harris ve Severine rolünde Bérénice Marlohe eşlik ediyor. Yönetmen koltuğunda Sam Mendes'in oturduğu filmin Türkiye dışındaki diğer çekim mekanları arasındaysa Şangay, Londra ve İskoçya’nın kuzey bölgeleri yer alıyor. Heyecanla 2 aydır beklememe değdi. Daniel Craig'e olan hayranlığımdan hiç pişmanlık duymuyorum.. Filme arkadaşımın hiç güzel olmamış sakın gitme demesi üzerine hevesi kırılarak gitmiştim ama o yanılmış. Zaten James Bond filmleri kaçırılmamalı. Adele de bir güzellik yapıp skyfall şarkısı da filmin içinde yer alınca... Filmin içinde İstanbul kullanılması ilginç olmuş tabii.. Hani biz türkler severiz ya ülkemizi böyle büyük çaplı filmlerde görmeyi..(sizinde hoşunuza gider belki.) Zaten Ralph Fiennes için birşey diyemem.. Javier Bardem'in karakteri sanırım favorim.. İzlemelisiniz..
  25. Kimseyi bilemem ben Scorpions'a gittim. İleride ya ben Scorpions'a gitmiştim demek varmış.. Her ne kadar bol yığılmalı konserde insanları ayıran bariyerli ve içkilere ulaşması neredeyse imkansız bir konser olduysa da çok eğlendim Ha ne kadar hatırlıyorum orası tartışılır,ama çok bekletti insafsızlar bak onu unutmam..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.