Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

şevval

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    17
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

İletiler gönderen: şevval

  1. hiç abartmıyorum kitabı ilk alanlardan ve bir solukta okuyanlardan biri de ben olabilirim.

    Zincirlikuyu'da arkadaşımın babasının cenazesine gitmiştim. cenazeye birlikte gittiğim arkadaşım burada bizim aile mezarlığımız var gelmişken onları da ziyaret etmek istiyorum benimle gelir misin deyince tabi gelirim dedim.

    mezar başına gittiğimizde Leyla Erbil ismini görünce inanamamıştım.

    arkadaşım üç beş yıldır tanıdığım biri ama üzerine hiç konuşmadığımız için paylaşma gereği duymamış.

    sonra işte uzun uzun dinledim hikayesini. bizim Ahmet Arif'mizin aşkına cevap vermeyen zalim Leyla'da meğerse hiç mutlu olmamış.

    bazı şeyleri tersten okuyunca insan sevmediği birinin mektuplarını saklar mı?

    belki düşünüldüğü gibi karşılıksız da değildir.

    ve ölümünden sonra paylaşılması isteği de başka bi derinlik.

    sonuçta işte o hikaye de o kadarmış :(

     

    Leyla Erbil'de en az Ahmet Arif kadar değerli toplumcu bir yazardır.

    ülkesinin sorunlarına yüzünü çevirmemiş, sözünü eylemini koymuş yazarlardan biridir.

    geleceğe bizlere mektuplarda da kalsa kirlenmemiş tertemiz bir sevginin asla unutulmayacak sözcüklerini bırakmışlar.

    ışılar içinde uyusunlar.

    • Beğen 2
  2. öncelikle öz yönetim bir kopuşu ifade etmiyor. tam tersine birlikte yaşamı ifade ediyor. tartışılmasını istemedikleri için bizi bölüyorlar, parçalıyorlar gibi düşmanca bir propagandayla toplum korkutuluyor.

     

    kürt hareketini istediğiniz gibi değerlendirebilirsiniz. ister terörist ister özgürlük hareketi diyelim bu mevcudiyeti değiştiriyor mu? arkasında bu kadar halk desteği bulunan bir hareketi olumlu-olumsuz değerlendirmelerimiz çözmüyor.

     

    böyle bir gerçeklik varken bunu silahla savaşla çözemezsiniz.

    daha önce de denendi. bugünün sorunları dünün çözümlerinden kaynaklanır diye güzel bir söz vardı. hendeklerin arkasındakilere bakın, kim bunlar?

     

    90.larda babaları asit kuyularında kaybedilen insanların çocukları, 17.000 bin faili meçhulün çocukları. bu sorun bugün birleştirici bir temelde çözülemediği sürece bir 10-20 yıl sonrada bugün öldürdüklerinizin çocukları aynı araç gereçlerle savaşmaya devam edecek.

    orada bir kürt sorunu-burada da bir türk sorunu hiç bitmeden büyümeye devam edecek.

     

    yıllardır girmek için uğraştıkları AB ülkelerine bakın. hepsi bu önermeyle yönetiliyor. konya’dan küçük ülkelerde bile çok dilli -bir çok kültür korunuyor.

     

    bu sorun bizim iç sorunumuzdur. emperyalist güçlerden bağımsız çözme iradesi göstermediğimiz sürece bu ateş hepimizi yakacak. savaş bugün sadece suriye’de ortadoğu’da değil ülkemizin doğusunda bir savaş var. her gün ülkenin her yerine cenazeler gidiyor.

     

    barışta ısrar ülkemizin bütünlüğünde ısrardır. kürtler bölünseydi suriye’de bunu ilan ederlerdi. ABD ve diğer güçler esad’a karşı kürtleri kullanmak istediklerinde salih müslüm’ün görüşlerini aşağıda alıntılıyorum.

    kürt sorunun çözümü bu ülkeye en fazla demokratikleşme getirecektir bundan ötesi yok.

     

     PYD Başkanı Salih Müslim, demokratik bir Suriye içinde belli bir model uygulamak ve demokratik özerklik elde etmek istediklerini söyledi. Bu konuyu Arap ortaklarıyla da görüştüklerini belirten Müslim, onların da bu modeli Suriye için uygun gördüklerini ve bütün Suriye'ye uygulanması gerektiğini düşündüklerini ifade etti. 

    Bu model ile birlikte bütün Suriye'de demokratik özerklik alanı olacağını, onun için yalnız Kürtlerin değil, Suriye'de birleşen herkesin bu demokratik özerklikten faydalanacağını ve Suriye'nin büsbütün bir parça olacağını dile getiren Müslim, “Herkesin kendini ifade edebileceği demokratik bir yönetim, demokratik bir özerklik içinde yaşayacağız

     

     

  3. aylar önce maraş'da şaibeli bir şekilde ölen asker eren özel'in amcasının röportajını okumuşdum.çocuklarını askere davul zurna eşliğinde göndermişler, çocuklarını kaybettikten sonra ise savaş karşıtı olmuşlar.

     

    diyordu ki "bir daha çocuklar ölmesin. fakat her zaman yoksulların çocukları ölüyor. askeri morgun kapısında ‘cennet kapısı’ yazıyor. bu cennet kapısından niye hep yoksulların çocukları geçiyor? genelkurmay başkanının, başbakanın çocukları niye geçmiyor? madem cennet kapısı, paşaların çocukları da geçsin. biz böyle cennet istemiyoruz”

     

    başkalarının hayatı üzerinden konuşmak kolaydır. yoksulların çocukları bedava insan onlar için. zengini bedel versin, askeride fakirden olsun, ölsün ve vatan sağ olsun.

     

    ama 30 yıldır görünüyor ki vatan sağ olmuyor. savaşın, militarizmin karşısına barışdan yana olmak ve bu yönde mücadele edenleri desteklemek, ne içerde ne dışarda savaş baronlarına karşı hayır demek zorundayız.

     

    balkanlardan ortadoğu’ya kadar savaşdan insanlığa kalan nedir? her yerde mezar taşlarına sarılıp ağlayan anneler var.

    birkaç gün önce 150 bin insanın öldüğü hiroşima katliamının yıldönümüydü. ve bugün dünyanın tamamını yok edecek, hiroşima’ya atılan bombanın 400 bin katı nükleer silah var. bu bombalar bu silahlar kimlerin üzerine kusulacak düşünmek zorundayız.

  4. Laptop'lar genellikle genel kullanıcılar için tasarlanır. Laptopların Workstation özelliği yoktur. Bu nedenle bunlar yeni teknolojiler, kimin kullanacağı veya kullanabileceğine göre tasarlanmamış genel anlamda gelişen ortamda multi-media (çoklu medya ortamı) için tasarlanmış yani dizi seyrederken internette dolaşmanız veya word'de çalışırken internette yükleme veya indirme yapabileceğiniz bilgisayarlar.

     

    Ayrıca genelde bilgisayarlar minumum ve maksimum özelliklerle veya bunların arası özelliklerle üretilirler. Yani başlangıç ve en üst düzey özellikler. Bunların başlangıcı ile başlayabilirsiniz.

    Ayrıca bu bilgisayarlar yeni 6 ay sonra eski olacağı için bekle ve al taktiği bunlar için en geçerli yöntemdir... smile.png

     

    Saygılar smile.png

     

    sevgili adminim, unuttunuz sanırsam ben de bilişim sektöründeyim :)

    hali hazırda amd işlemcili bilgisayarlar bile pek de güzel satılmakta iken neredeyse iş istasyonu gibi tasarlanmış bilgisayarlara

    bu kadar para verilmesini ben doğru bulmuyorum.

    bir word belgesi yazmak için, bir dizi seyretmek için bence çok gerekli değil.

     

    saygı bizden :)

  5. bazen durumun kendisi yeterince dramatiktir, yazdıklarınızın üzerine bu sebeple bir şey diyemiyorum.

    yaşarken de, öldüğünde de, gerekli değeri göremediğini düşünen biri olarak,

    adına bu başlığı açtığınız için ve bizleri de sebeplendirdiğiniz için ben teşekür ederim : )

    • Beğen 1
  6. özlenen anneler için gelsin,

     

    Sevgili Anneciğim

     

    Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda

    Kocaman bir dağ lalesi gibi

    Ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.

     

    Şimdi mucizevi bir yerdeyim

    Muc'un ucuz evinde

    Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem

    Duvarlara hep senin resmini çiziyor

    Dili geçmiş zamanda birçok resim,

    Hep gülümsüyorsun

    Aklının ortasında mavi bir yıldız varmış gibi

    Ve o yıldız karanlık bir şubat akşamında

    Durmadan soluyormuş gibi.

     

    Hatırlar mısın?

    Mavi saçlı bir Tanrı gibi severdim Burdur gölünü

    O göl şimdi içimde kocaman bir anne ölüsü

    Vişne bahçeleriyle dolu,

    Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.

    Bazen ölmek istiyorum.

    Beni yeniden doğurman için

    İri, ekşi bir vişne tanesi gibi

     

    Kışbaşında bir ton kömür yığarlardı kapıya

    Bazen görülen rüyalar gibi kapkara

    Bir ton rüya çıtırdarken

    Sen kar yağmadan önce başkaydın,

    Kar yağdıktan sonra bambaşka.

    Sanki hep buluğ çağındaydın.

    Kuşlar zaptederdi sonra her yeri, sabahları

    Binlerce kez söylerlerdi, söyleyeceklerini.

    Bizim hiç anlamayacağımız bir şeyi.

     

    Senin şarkıların aç kuşlara buğday saçardı.

    Kediler yusyuvarlak dururdu karın ortasında

    Kar manzaralı bir resmin ortasında durur gibi

    Gri kediler sarmıştı etrafımızı, gri dağlar...

    Bir tek senin çocuklar üşüyecek rengi saçların vardı.

     

    Ben bu eve Muc'un ucuz evi diyorum.

    Yokluğunda böyle oldum.

    Mucize öldükten sonra, buraya taşındım.

    Ve inan

    Muc bu evi bana ucuza verdi.

     

    Yaşasaydın, hayatının ortasına

    Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.

    Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.

    Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu

    Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri

    diye başlayan bir çocuk romanında...

    Şalına sarınırdın, toprağa sarınır gibi

    Erken öleceğini biliyordum bana bırakmak için,

    bu acımasız ölü anne sesini.

     

    Şimdi mucizevi bir yerdeyim

    Zaman bir salyangozun vücudunda yaşıyor burda

    Ve çok ağır ilerliyor.

    Yüzümdeki çillerden başka

    İsyan eden biri yok hayatımda.

     

    NOT: Ölen her kadın için bir şiir yazdım.

    Onları Muc'a evin karşılığında verdim

    Çok ucuza.

    Artık bütün üzgün oluşlarımın adı:

    Anne.

     

    Didem Madak

     

     

     

     

     

    • Beğen 1
  7. Doğru ama insanların ne dediği beni çok fazla ilgilendirmiyor. Ne yaptıkları daha çok ilgilendiriyor...

     

    bu hareketin geleceği noktasında bi öngörüm yok maalesef. ama şuan durdukları yerle söyledikleri arasında bi arıza görünmüyor (yoksul sünni kitlelerin ezberini bozmak dışında).

     

    “kapitalizmle mücadele platformu” adı altında örgütleniyorlar,

    1 Mayıs’a katılmak için yaptıkları çağrıdan minik bi alıntı, kaldı ki sünni-siyasal islam geleneğinin belki de bu topraklarda bu anlamda yaptığı ilk çağırıdır; “‘Hrantlar, Uludereliler/Roboskililer, Ceylanlar ve daha niceleri hangi suçlarından ötürü öldürüldü’ demek için! (…) Katliamlarla, sürgünlerle, tehcirlerle varlıklarına kastedilen Ermeni ve Alevi yurttaşlarımızın hakkı için’’

     

    sol bu anlamıyla, bu tip hareketler ezilenlerle bütünleşme derdini koruduğu sürece eylemde birleşir, birleşmelidir de.

    islami sızma, hep iran örneği iyi hoş da bir de paraguay ve bunun gibi onlarca ülkede faşizme karşı birlikte mücadele edilmiş eylem pratiği vardır.

     

    daha önce yazan arkadaşlardan biri dinlerin evrimle sürecine ilişkin görüş bildirmiş. ben ve kendim de bu görüşe katılıyorum bu taleplerle ortaya çıkan bir hareket soldan başka zaten kimle bütünleşebilir ki.

  8. kendilerine anti-kapitalist müslümanlar diyorlar.

    onların ifadeleri üzerinden değerlendirilmeleri daha doğru olur.

    haklar, özgürlükler ve emek mücadelesine girmek için kimseden icazet almalarına da gerek yok ayrıca.

    bu mücadelede taraf olan biri olarak aramıza hoş gelmişler.

    bütün iletileri okuyamadım, birilerinin yazdığına yanıt olarak algılanmasın.

    sadece kişisel görüşümdür.

  9. ikile'nin zilanı, forumun acelyası, şilanı, evlini :)

    ömrümü yedi benim.

    başıma ne geldiyse bu kızın bitmek bilmeyen projeleri yüzünden geldi desem hiç abartmış sayılmam.

     

    birce senden mesaj gelince, çok sevinmekle beraber bulmacının parçalarını bir araya getirme uğraşımıza öyle güldüm ki.

    bunu bize çok yaptı birce, sen biliyorsun işte az çok ikileden.

     

    ben görevimi yerine getirdim.

    artık onu etiyle kemiğiyle sana emanet ediyorum.

    naparsın hiç bilmem.

     

    ve canım birce, şu forumdan bir türlü uzak kalamadıysak:üç ay geçer, beş ay geçer, yıl geçer, mutlaka eski bir dost çıkar gelir uzaklardan, neredesiniz diye mesaj çeker.

    ve biz dayanamayız o merhabalara.

    yanlız profile girmeden nasıl beceriyorsunuz şu öm atma işini lütfen biri bana da söylesin.

     

    ve birce önce sana, martıcığıma, ikiledeki ve forumdaki bizi unutmayan, o sımsıcak mesajlarıyla bize hep gülümseyen bütün dostlar için, Vedat Sakman'dan cennet diyorum.

     

     

    Ölümü düşündüğüm günden kaldı bu hüzün

    Geç kalmışlığın telaşı

     

    Hatalarım

    Yalanlarım

    Yollarım ve yıllarım

    Eksik olmayın

    Bir başka sefere yine beklerim

     

    Umutlandıklarım

    Umut dağıttıklarım

    Akıl verdiklerim

    Akıllı sandıklarım

    Eksik olmayın

    Bir başka sefere yine beklerim

     

    Ölümün yüzünü gördüğüm gün

    Kimin elini tutup göçmek isterim

     

    Bir sevip bin söz ettiklerim

    Bin sevip hiç söz etmediklerim

    Söz verdiklerim

    Yapamadıklarım

    Eksik olmayın

    Bir başka sefere yine beklerim

  10. Forumun ilk günleriydi.Aklıma gelen ne varsa yazıyordum.Yazdıkça tepkilerde gelmeye başlamıştı.Hele bazı arkadaşlarınki çok sertti.

    İlk işim Şevval'le Emily'e koşa koşa gidip bunları anlatmak oldu.Ben bir yerde yazıyorum siz nasıl insansınız gelip bir bakmıyorsunuz beni savunmuyorsunuz demiştim.Bir kaç gün bunlarla konuşmayınca dayanamadılar geldiler.Geliş o geliş.Yani hepsini zehirleyen bendim.Sonra bana Avrupa yolları gözüktü hiç arkama bakmadan çektim gittim.Ülkeme her geldiğimde sanki bu forumda beni bekliyor gibi geliyor.Mutlaka gelir bakar bir selam veririm.

    Biz bu forumda ne başlıklar açmışız.Kolay değil 2005'li yıllar siyasi atmosferde sisli.Korkular daha egemen.Genede yazmışız.

    Üç hatun forumun altını üstüne getiriyorduk.Şimdilerde küsmüşler ben biliyorum bu küskünlük forumun kendisine değil.Bu forum kimsenin malı değil.

    Sabah kendisine dedim forumu özledim girip yazıcam.Ne halin varsa gör dedi fazla saçmalama ama dedi.Döküldüm işte rahatladım şimdi.Keşke sizde insanların düşüncelerini çok önemsemeden bu kadar açık olabilseniz.İster saçmalarım, ister dökülürüm hepsi benim ne olacak sanki.

    Hani altın kızlardık biz.Hani giden korkaktı kalmak çarpışmak cesaret.

    Burdaki günlerimizi bazen çok özlüyorum.Her güzel şeyin bir sonu olsada burdaki son biraz erken değilmi. :(

    Sağ baştan sayıyorum Emily açelya burda hadi sizde geçin sıraya ;)

     

    forumla ilgili bir sıkıntı yok canımın içi.

    kendi adıma konuşacak olursam eğer, kimseye küs falan değilim.

    elbette burda sevmediğim çok insan var ama bir o kadar da sevdiklerim.

    kullanıcılar yüzünden foruma neden küseyim ayrıca.

     

    forumun ilk dönemlerinde burda olmayan arkadaşlar bilmezler ben söyleyeyim.

    biz düzenli olarak görüşen ve görüşmemek gibi bir lüksü olamayacak kadar birbirine yakın üç insanız.

    yazdıklarından sonra döndüm kendime baktım.

    allam dedim öldüm mü yoksa bu kız neler diyor.

     

    her gün bir taraflardan esiyorsun açelyam

    deli misin divane misin nesin bilmem ki :):clover:

  11. Ayşe, Fatma, Ali ve Ben bahçede Beş taş oynuyorduk tartışmaya başladık... Hangi taş daha büyük diye, sonra tartışma taşların neden yapıldığına kaydı, bir süre sonra ise taşlar nasıl yaratılmışa döndü, hızımızı alamayınca beş taş oyununun tarihini tartışmaya başladık, tabi bu arada tartışmamıza Sardunyam, DİPNOT, bozan, Suheda, Marcus, Bilimselci, CYRANO, INNOCENT, Tengeriin, Frozen, Brain Slapper, Taylan Abi,SARIGÖL, Gece Yağmuru, NATALİA, GLORIA, Mystic River, İnterlock, Emily_Pandora, Ala Turca, G E L İ N C İ K, Evrensel, GeceKuşu, Birce, Nazan Ozkan, MineU, Jon, taurusmutis, şevval, ferfecir ve Canugur (ismini yazamadıklarımdan derin bir özür diliyorum) ve diğer kendini tutamayanlar katıldı ve durdurabilirseniz aşk olsun deyip bir site kurduk ve buradayız... :sweatingbullets::clover:

     

    anladınız...

     

    sevgili Admin,öncelikle ben yerine "biz" diye kurduğunuz cümleler için kendi adıma teşekür ederim.

    şu anda eskisi kadar aranızda olamıyorsam, bu sadece forumun kalabalıklaşması ve postaları takip edemediğim içindir.

     

    ben bu forumu çok ciddiye aldım.kendi dünya görüşümü örgütlü bi platform içinde ifade edemediğimden dolayı benim için burası bi anlamıylada o görevi gördü.

     

    ben bu forumda kendim olma mücadelesini size karşı vermediğim için de size bir kez daha teşekür ederim.

     

    buraya yeni katılan arkadaşlar burdan kendileri için ne gibi dersler çıkardılar yada bizler kadar ciddiye alıyorlarmı hiç bilmem ama,

    sıkıntılı bir dönemimde bulunduğum bu forumda, ben tekrardan gökyüzüne bakabilmeyi öğrendim.

    tıpkı Livaneli'nin dizelerindeki gibi:

     

    bir gün çok bunalırsan

    denizin dibinde yosunlara takılmış gibi

    soluksuz

    sakın unutma

    gökyüzüne bakmayı

    gökyüzü senindir

    gökyüzü herkesindir

     

    yazmışken bir dipnotta Herakleitos'tan gelsin:

    "her şey akar" demiş ya hani,özelliklede yeni arkadaşlar bunu dilerim hiç unutmaz ve bu akışın içersinde nerde durmalarını gerektiğini bilebilecek düşünsel gelişimi gösterebilir ve herşeyden önce

    bu topraklarda yaşanan herşeye bir yanıtları olması gerektiği gerçeğini,sorumluluklarının bir parçası olarak duyabilirler..

     

    başka da sözüm yok efem :)

     

    herkese sevgiler..

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.