Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

mistermavi

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    11
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İletiler gönderen: mistermavi

  1. Eserin bestekarı Erol Sayan, Yaprak Sayar ile birlikte eseri "Kareler var" olarak okuyor.

    Örneğin İlkay Armen ise aynı eseri "Hareler var" diye okuyor.

    Bir de bazı yörelerde karaya kare deniyor olabilir. Bu durumda "Sensiz doğan güneşin yüzünde karalar var" anlamında mantıklı olabilir.

  2. Hepimizin zevkle dinlediği Erol Sayan'ın rast eserini bilirsiniz.

    spacer.png

     

    Sayın Yılmaz Topuz'un TRT repertuarına 11525 no ile kayıtlı olan güftesinde bu haliyle kafamı karıştıran bir husus var. İkinci kıta başlarken "Sensiz doğan güneşin yüzünde KARELER var" yazıyor.

    Oysa genelde bilinen ve anlamca da daha uygunmuş gibi görünen şekliyle bazı kaynaklarda "Sensiz doğan güneşin yüzünde HARELER var" şeklinde de yazılıyor. Araştırınca mevcut eserlerde ve notalarda da hâreler ve kareler şeklinde söylenen halleri ile ayrı ayrı notasyonları ve seslendirilmiş eserleri bulmak mümkün. Sanki sanat camiası bu konuda ikiye ayrılmış gibi. 


    Eser kayıt altına alınırken daktilo hatası sonucu "h" yerine "k" yazılmış diye düşünmek de zor. Çünkü eserde iki ayrı yerde kareler diye geçiyor, yani hatanın iki kere yapılmış olması gerekir ki bu da pek mümkün değil gibi görünüyor.


    Osmanlıca Türkçe sözlükte kare kelimesini araştırınca da;
    (C.: Kâr-Kur) Dişi ayı.
    Meşe.
    Yüksek yer.
    Kabile ismi.


    Kare    
    Anasından gözsüz doğan. Kör olarak dünyaya gelen.
    Koyun sürüsü.


    Kâre    Arka yükü.
    anlamlarına rastladım. Lâkin bunların hiç biri cümleyi anlamlı kılmıyor.


    Yine de eğer gerçek "Sensiz doğan güneşin yüzünde KARELER var" şeklindeyse bu cümle ne manaya geliyor? Yorumlarınızı merak ediyorum dostlar...

  3. Arkama yaslanmış, tam da seçim atmosferindeki ülkemizde bu ara gündemde olan millet bahçeleri sözcüğünü, daha önce nereden hatırladığımı düşünürken, bu başlıkla karşılaştım ve böylece cevabı buldum.

     

    Biz Türkler her nedense Evliya çelebinin seyahatnamesinden sonra şu bilim-kurguyla çok fazla ilgilenmemişiz. Zaten Seyahatname de pek roman sayılmasa da fantastik yorumlar hemen göze çarpar. Yine de Viyana robotları yada otomatları ilginçtir.

    1921'de Refik Halid Karay ilk bilim kurgu Türk hikayesini Papağan "Ago Paşa'nın hatıratı"'ndaki ikinci hikaye olan "Hülya Bu Ya"'da yazmış demek yanlış olmaz (her ne kadar kitap 39'da basılmış olsa da). Hikaye Ankara'da geçer ve gelecektedir. Yürüyen yollar, yağmur makineleri, güneş aküleri ile sağlanan sabit mevsimler ve sabit aydınlanma, meclise telefonlarıyla katılıp telekonferans görüşmeler yapan TBMM üyeleri, rüzgar makineleri, ışınlanma gibi pek çok konuyu işler.

     

    İştee millet bahçesi de bu hikayede geçiyor. Hikayede tüm dünyadan Ankara halkına canlı yayın yapan dev beyaz ekranların bulunduğu yerin adı "Millet Bahçesi"'ydi. Evreka :))

     

    Bu arada Selma Mine'nin Uzay Yolu ve Renkli Ülkeler serisinin üstüne Türk çocuk bilim kurgu kitabı tanınam. Çocukluğumun yegane favorisidir kendisi. (Her ne kadar bilim kurgu olmasa da Kırmızı Bisiklet ve İstanbul Kapılarında kitaplarına da 10 tam puan veriyorum)

  4. Tarih 08.09.2008 at 15:57 , Polkara dedi:

    Karşılıklı yazılmış birbirine üstten bakan, hoş olmayan pek çok yorum var. İki tarafında tartışmada sinirlenmeden, sabırla ve ne kadar dayanılmaz olursa olsun karşı tarafa saygıyla cevap vermesi gerektiğini düşünüyorum.

    .

    .

    .

    Bir de unutmadan söyleyeyim, dinsiz yaklaşımın doğru olması ihtimali, Big Bang de bu en ince ayrıntısının değişmesi durumunda yıldızları ve canlıları oluşturamayacağı hesaplanmış olan kitlenin tesadüfen dizilimi olasılığı kadardır. Bu da yaklaşık 1 / 10 üzeri 95 gibi korkunç düşük bir olasılıktır.Bu tıpkı SIMS oyununun milyonlarca bitten oluşan yazılımının klavye tuşlarına rast gele basan 6 aylık bir bebek tarafından hatasız olarak düzgün sırası ile yazılmasına benzer. Eğer bu 1/10^95 (0, den sonra 95 sıfır sonra 1 demektir) tesadüf olasılığı oluşmamışsa, tanrının yani programcının varlığı demektir. Bu durumda tanrı olasılığı (10^95 - 1)/(10^95) tir. Neredeyse kesine yakın bir şekilde tanrının varlığını gösterir. Ama 0,000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000

    000000000000000001 olasılıkla tesadüf gerçekleşmiştir diyorsanız başka tabi.

    Başınızı ağırttığım için özür dilerim, herkese saygılar...

    En aklı başında bilimsel yaklaşım içeren yazı bu olmuş.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.