Serhan_

Kardeşim, çok şükür günümüzde tam bir şevk ile iman ve Kur'anı tahkiki olarak neşredip, tebliğ eden ve Kur'anın emir ve yasaklarına ittiba eden insanlar var. İkinci olarak, iman ve Kur'an hakikatleri kainata kök salmış..Kur'an bütün temel iman hakikatlerini kainata ve akla bina ediyor..Yani, zerrelerden yıldızlara kadar bütün kainat Kur'andaki iman meselelerini tasdik ediyor..Öyle ise kainatı sarsmayan bir kuvvet, iman hakikatlerini sarsamaz..Madem Kur'anın hükümleri kainata kök salmış, öyle ise, kainatı kaybetmeyen bir fikir, Kur'anın iddiasını da kaybedemez.. Elhasıl, bütün kainat Kur'anın iddiasını haykırıyor ve günümüzde milyonlarca Kur'an hadimleri Kur'an hakikatlerini her gün durmadan ve usanmadan ve şevk ile tahkiki olarak ders veriyor ve zaman ihtyarladıkça Kur'an gençleşiyor..

Kafirlerin ve ehl-i dalaletin ve dinsizlerin en büyük yanılgısı ilimsiz bir kuvvetin hikmet ve intizam ile ölçülü işler yapabileceğini zannetmeleridir..Oysa ki, bir kuvvetin ilmi yoksa, yani ne yaptığını bilmiyorsa, o kuvvetin intizam ve ölçü ile ve hikmet ve gayelere göre hareket etmesi mümkün değildir..Eğer bir kuvvet, hikmetli, intizamlı ve ölçülü eserler meydana getiriyorsa kesin ve şüphesiz ve aklen ve mantıken o kuvvet, ilim sahibi bir zatın kudretinin tecellisidir.. İşte kainatta gözümüzün önünde böyle hikmetli fiiller neticesinde muntazam ve çok hassas ölçülü eserler meydana gelmektedir..Bu hikmetli ve muntazam fiiller ve eserlerin arkasında elbette ilim sahibi bir kudretin tasarrufatı vardır..Eğer bu fiillerde hükmeden kuvvet, gören ve bilen birinin kudretinin cilvesi olmasaydı yine aklen ve mantıken hikmetli ve muntazam ve ölçülü eserleri netice verecek şekilde hareket etmezdi..Çünkü, bu kuvvetler hikmet ve intizam ve ölçüyü bilemez ki hikmetle ve ölçüyle hareket etsin..Öyle ise, kainatta müşahede ettiğimiz ve "kuvvet" dediğimiz şeyler, ilim sahibi bir zatın kudretinin tecellisidir.. Mesela, bizim kalbimiz trilyonlarca atomun muntazam bir ordu gibi beraber hareket edip bir araya gelmesi ile meydana geliyor..Oysa ki, bu atomlar cansız oldukları için birbirleriyle anlaşıp, hep birlikte muntazam ve hikmetli hareket etmesini bilmezler..Öyle ise, bu atomları böyle muntazam olarak hareket ettirerek kalbimizi meydana getirmek için bütün o atomları bir anda idare edecek ve emrine itaat ettirecek bir kuvvet gerekiyor ve aklen ve mantıken bu kuvvetin kalbi bilecek ve kalbin nasıl yapılacağını bilecek, yani ilim sahibi bir kuvvet olması gerekir..Tabiattaki kuvvetlerin böyle bir ilmi olmadığı hepimizin malumudur..Öyle ise, atomları hareket ettirip, emrine itaat ettiren bu kuvvet ancak Allah'ın kudretinin bir tecellisi olabilir..Yani, atomları muntazam bir ordu gibi hareket ettiren ve manevra yaptıran ve trilyonlarca atomu bir gaye ve hikmet ve maslahat için hep birlikte hareket ettiren gören, bilen bir zatın kudretidir.. Elhasıl, ilimsiz kuvvetin işi bozmak ve yıkmak ve tahrib etmektir..Öyle ise, mesela bir sineğin kanadını ilimsiz bir kuvvet icad edemez.