Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Liderler

  1. Radya

    Radya

    Φ Süper Üye


    • Puanlar

      57

    • İçerik Sayısı

      12.250


  2. gloria

    gloria

    Φ Süper Üye


    • Puanlar

      44

    • İçerik Sayısı

      10.252


  3. Johnydoe

    Johnydoe

    Φ Üyeler


    • Puanlar

      29

    • İçerik Sayısı

      257


  4. Duygu_ibb

    Duygu_ibb

    Φ Üyeler


    • Puanlar

      8

    • İçerik Sayısı

      17


Popüler İçerikler

20-03-2018 bütün bölümler gününden beri en yüksek saygınlığı olan içerik fgösteriliyor

  1. Dilinin sürekli olarak kırık dişinin üzerine gitmesi gibi yaralarımızla oynayıp durmamız. İyileşmek, iyi hissetmek gibi bir kaygımız görünürde olsa da içten içe o acıyı, ağrıyı çekerken kendimizi önemli sandığımız için mi, iyileşmesine izin vermiyoruz. Sanki o yara iyileşirse yaşadıklarımız da o yarayla birlikte kaybolup gidecek. İnsan geçmişte yaşadıklarını unutmaya başladığında nasıl bir insan olabilir ki? Geleneksel anlayışa sahip toplumlarda değişimlere karşı direnç göstermek sanki doğuştan verilen bir yetenek gibidir insana. Bilincin ötesinde bir refleks gibi değiştiğini hissettiği anda karşı koyar. Çoğu zaman bunun farkında bile olmadan, karşı koyuyor gibi değil de, kendini koruyor gibidir. Oysa tek yaptığı kafasını toprağa gömmektir. Bunu fark etmemek için daha çok kapatır kendini. Bir süre sonra kopar gerçeklikten. Başka, başkasının gerçeklerine sahip çıkmaya savunmaya başlar. Çünkü başkasının sahip olduklarını savunmak kendi sahip olduklarını savunmaktan her zaman daha kolaydır. Kaybetse bile zarar görmeyeceğini bildiği için rahattır. En fazla başka bir gerçeklik bulup ona sığınır. Başkalarının parasıyla kumar oynayıp sürekli kazanan ama beş kuruşu olmayan bir kumarbaz tanıdım. Neden diye sordum. Neden kendin için oynayıp kazanmıyorsun ve bu sefaletten kurtarmıyorsun kendini? Oynadığını söyledi eskiden. Herşeyini kaybettiğini. Kaybetme ve sonrasında bu kaybetme duygusuyla karşı karşıya kalma korkusunun tüm benliğini ele geçirdiğini, doğru zaman da doğru riskleri alamadığını ve bu yüzden kaybetmeye mahküm olduğunu. Çok yetenekli ve akıllı olsalar da çalıştıkları iş yerlerinde yükselip mevki sahibi olmak yerine daha az kazanmaya tamah edip hayatları boyunca yerlerinde sayan, hesaplayamadıkları bir felaket başlarına geldiğinde ise kaybolup giden insanların da açıklaması çok farklı olmayacaktır. Bir gün tamamen yıkılıncaya dek almadıkları risklerin rehaveti ve rahatlığıyla oldukları yerde saymayı tercih ederler. Kaybetmek istemezler. Çünkü oynadığın kumarda orataya koyduklarının büyüklüğü, sonrasında olacakları düşündüğünde başına gelecek felaketin de büyüklüğünü gösterir insana. Tüm elindeki yetenekleri aklı ve tecrübeyi başkalarının kazanması için harcar dururlar. Kaybedecekleri en fazla standart bir iştir ve bu işi her yerde bulabileceklerini düşündükleri için algıları korkuyla gölgelenmez. Bu yüzden başarılıdırlar ama bu başarı diğerlerine hizmet eder. İnsanın ruhundaki yaralarla elindekileri kaybetme korkusu aşağı yukarı benzer şekillerde hayatlarını olumsuz etkiler. Birey bunun farkında olsa bile az önce bahsettiğim nedenlerden dolayı ikisinden de vazgeçemez. Bir kadının yetişkin olana kadar babasından şiddet ve baskı görmesi onu ne kadar olumsuz etkilese de o kadınların aşık olduğu adamların da babalarına benzedikleri, kimi zaman bunun farkında olarak kimi zaman farkında olmadan o adamları seçmeleri de bu şekilde açıklanabilir. Gelenekçi ve ataerkil bir toplumda yaşıyor olmamız, kocasından ya da sevgilisinden şiddet gördüğü halde yine de ondan vazgeçmeyen kadınların bu davranışını açıklamaya yeterli değil görüşündeyim. Bastırılmış kişilik, özgür bir birey olmanın risklerini almak ve kendi kararlarını vermek yerine, hayatlarını çekilmez kılan erkekleri tercih etmeleri, o erkeklerden gördükleri zararı kendi sorumluluklarının sonucunda kaybettiklerinin vereceği zararla karşılaştırıp bilineni tercih etmeleri, yetenekli ve akıllı odluğu halde mevki sahibi olmak yerine ait olduğu yerde sebat edenlerle, geçmişinden gelen yaraların kapanmasına izin vermeyip o yaranın bilindik acısına sahip çıkıp iyileşmesine izin vermeyenlerle aynı nedenden kaynaklanmaktadır. Bilinen acı, bilinmeyen acıya tercih edilir. Çünkü yetiştirilirken olasılıkların en kötüsüne hazırlıklı yetiştiriliyoruz. Daha çocukluktan itibaren, terli terli su içme hasta olursun, evden uzağa gitme kaybolursun, annenin elini bırakma seni çingeneler çalar, yalan söyleme Allah baba seni çarpar.... vb. gibi hep olumsuzluk içeren örneklerle kişiliğimiz baskı altında büyütüldük. Elbette ki bu uyarılar doğru ve yerinde uyarılar ama bize bunları yapma dedikten sonra şunları yapabilirsin böyle daha iyi olur diye seçenekler sunulmadı. Bu yüzden biz ne zaman sokağa çıksak ya hasta oluyoruz, ya kayboluyoruz ya da çingeneler bizi çalacak diye korku içinde yaşıyoruz. Büyümüş olmamız bu örnekleri çeşitlendirerek arttırdı sadece bu.
    3 puan
  2. Daha Özgür ve Otantik Bir Yaşam İçin Maskeni Çıkar “Gerçekten kim olduğunuzu bulmak cesaret ister.” ~ E.e Cummings Bu huzursuz edici bir fikir: Çoğumuz olduğumuzu düşündüğümüz kişi değiliz. Çalıştığımız insanlar biz değiliz, ebeveynlerimize ve çocuklarımıza gösterdiğimiz insanlar değiliz ve bazen arkadaşlarımızı gösterdiğimiz insanlar bile değiliz. Çoğumuz yaşamımızı bir dizi maskenin arkasında geçiriyoruz. Farklı amaçlar ve durumlar için farklı maskelerimiz var. Her zaman güçlü, olumlu ve birlikte olan birinin “mükemmel” maskesi; bugünkü toplantı için profesyonel maske; Öğretirken veya tavsiyede bulunduğumuz uzman maske; becerilerimizi sattığımızda ya da mallarımızı tanıtırken ortaya koyabileceğimiz enerjik ve enerjik olanı. Maskelerimiz o kadar rahat ki, çoğu zaman onları taktığımızın farkında bile olmuyoruz. Ama unutmayın maskenin ön yüzündeki kişi siz veya ben değilim. Kendimizi korumak için giydiğimiz maskeler yüzünden yok olduğumuza inanıyoruz çünkü yumuşak konuşulan, giden ya da güçlü olan bu maskeler bizi yansıtmıyor. Maskelerimizin altında gerçek, duyarlı insanlar, fikir ve tutkuları olan insanlar, kızgın ve sabırsız olan insanlar; derin empatik ve şefkatli olabilen insanlar var ama biz değiliz. Gerçek hayatta, sansürsüz bir insanın neye benzediğini hatırlatmak istersek, bir bebekle biraz zaman geçirin. Bu küçük melekler bütün bedenleriyle gülüyorlar ve sık sık ve yüksek sesle yapıyorlar. Eğer zaten konuşuyorlarsa, fikirlerini açıkça ve dürüst bir şekilde dile getiriyorlar. “Beğenme. Daha fazla istemek. Hayır, gitme. ” Soruları, dürüstlükleri ve dünyayı deneyimlemenin tamamıyla bitmemiş bir yolu nedeniyle güzel ve derindir. En önemlisi, bu küçük insanları izlerken, nerede olurlarsa olsunlar, ne yaparlarsa yapsınlar. Bu gerçekliği ve mevcut olma yeteneğini geri kazanmak için tüm yaşamlarımızı çalışıyoruz. Gelişmemiz için biraz zaman geçtikçe trajik bir şey oluyor. Belki ilk kez, kıskanç olmanın uygun olmadığını, acı çektiğimizde ağlamanın dramatik olduğunu veya yüksek sesle sinir bozucu olduğunu gösteren sinyaller verilir. Davranış biçimimizin etrafımızdaki yetişkinleri mutlu etmediğini gösteren sinyaller alıyoruz. Azıcık, biraz da olsa, bir dizi maskeye dönüşen sosyal olarak kabul edilebilir davranışları, yüz ifadelerini, ses hacimlerini ve kabul edilebilir fikirleri benimsiyoruz. Herhangi bir anda, gerçekler, giydiğimiz maskelerin altında, bazen oksijen için çığlık atıyor. Gerçeğimizi aşağıya çekmeye, uyum sağlamaya, daha katı sosyal kabul edilebilirlik kurallarına uymaya zorluyoruz. Kendimizi dünyada ifade etmek için otantik olmalıyız. İç sesimizi indirmeye çalıştığımızda ya da var olmadığını iddia ettiğimizde, savaşır. Vücudumuzun içinde doldurulan, bastırılmış duygular depresyona, uykusuzluğa, fiziksel acıya ve devam edersek kansere ve kalp hastalığına yol açabilir. Bu gerçek. Doğuştan gelenlik bizi hasta ediyor. Neyse ki, otantik benliklerimiz muazzam bir güce sahiptir. Neyse ki, başa çıkma mekanizmalarımızın bu aksaklıkları bizi, kendimizle ilgili en büyük kavrayışlarımıza yönlendirdiği için söylüyorum. Tamamen ve otantik olarak kendileri olduğunu bilenler, dünyayı sarsan bir krizle, olayları nefes almayı ve yaşamı tam olarak yaşamaları altındaki insanları ortaya çıkarmak için yeterince uzun bir süre gevşetmiş olan içgörüler tarafından zorlu olayların ötesine geçtiler. Bu kesinlikle benim deneyimim oldu. Boşanmam bir kriz noktasıydı. On yıl önce bitmiş olmasına rağmen, hayatımın en dönüştürücü tek olayı olmaya devam ediyor. Bir anda, eski hayatımın yarattığı herhangi bir fikir, paramparça edildi. Göz kamaştırıcı netlikle, evlendiğim kişinin nasıl bir rol oynadığını gördüm. Yıllar boyunca davranışlarımı ve hayallerimi, olması gereken şeyi düşündüğüm noktaya sığdırıyordum. O kişinin kim olduğundan bile emin değildim, ama onun daha sabırlı olduğunu ve enerjisinin daha küçük olduğunu ve insanların ezilmediğini biliyordum. Daha da kötüsü, kim olduğumu bile bilmediğimi anlamaya başladım. Olimpiyat atletinin, halkın, eşinin ve annenin maskesini o kadar uzun süredir giyiyordum ki, hala orada olup olmadığımı merak ettim. Evliliğim patladığı zaman, yenilenmiş enerjiye sahip oldum. Bu, kocamın beni başının altında tutmuş olan çürük bir adam olduğu için değildi; Bunun sebebi, acı, kargaşa, olanın şoku, maskemdeki bir şokun kırılmasına neden oldu. Bir hayat krizi beni gerçekliğimi keşfetme yoluna koydu. Tüm bunlar size küçük bir hokey gibi geliyorsa, sevdiğiniz birinin kaybı, iş kaybı, birincil ilişkinin sonu gibi gerçekten zor bir şey üzerinde düşünün. Çoğunlukla bu aşırı kriz dönemlerinde, başkalarıyla derin bağlantılar kuruyoruz - bizi destekleyen arkadaşlar, bir ebeveynin ölüm yatağıyla elimizi tutan kız kardeş. Krizde, insanlar maskelerini bırakabilir ve insandan insana, birbiri için ulaşabilirler. Bu bağlantı hakkında o kadar büyülü ve ferahlatıcı bir şey var ki, pek çok insan, daha sonra asla maske takmalarına geri dönmeyecek. Hayatın yeni bir anlamı vardır ve bağlanma ve yaşama arzusu, gerçek anlamda yaşam için bir slogan haline gelir. Giydiğim maskeleri parçaladığımda, kendimi yaratıcı enerjiyle dolu buldum. Bu, tüm o davranışın oldukça yorucu olduğu ortaya çıkıyor. Olduğumu sandığım kişi olmaya çalışmayı bıraktığımda, ruhumu elektrik akımı enerjisine takmış gibiydim. Kitap yazmaya, ders almaya, resim yapmaya, yoga eğitimi vermeye ve yapmak istediğimi bilinçli olarak bilmediğim her tür şeyi yapmaya başladım. Ayaklanma ve kayıp ağrısından, kendimi yıllardır benim özgünlüğümün üzerine oturtduğum kişiliklerden kurtardım. Gerçekliğimle yeniden bağlantı kurmak, yeni ve heyecan verici bir maceraydı. Zihinsel ve fiziksel sağlığım açısından, eve gelmenin hayatımı kurtardığına inanıyorum. Seninkini kurtarabilir. Gerçekten ne hissettiğini söyle. Gerçekten yapmak istediğiniz seçenekleri yapın. Kim olduğunu düşündüğünüzü unutun ve olduğun gibi ol. En azından, kendi içinizde kendinizle yeniden bağlantı kurma cesaretini bulmak, hayatınızın en özgürleştirici eylemi olabilir. Makale: Silken Laumann Çeviri: Google Translate
    3 puan
  3. Kişisel çıkarlarınızı, beklentilerinizi bir kenara bırakarak ilişkilerinize devam edebilir misiniz? Bu konuda düşüncelerinizi merak ediyorum
    2 puan
  4. Şu albümden: Gün Batımı Fotoğraflarım

    “Bazen düşünüyorum, ne garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?” / Ahmet Hamdi Tanpınar
    2 puan
  5. Epeydir bu kitabı çok merak ediyordum, geçenlerde aldım ve okumaya başladım. Hemen daha ilk sayfasında hikayenin içine giriverdim, kitap gerçekten insanı merak içinde bırakıyor, elinden bırakamıyorsun. Okurken bir yandan da sürekli google dan kitapta bahsedilen yerlerin ve eserlerin görsellerine bakma ihtiyacı hissediyorsun, hem roman hem bilgi, tam sevdiğim türden. İlluminati'den tutun, Osman Hamdi Bey'e, Tevrat'tan Hz Süleyman'ın hazinelerine kadar bir çok konuya dayanan kitap tam da Dan Brown tarzını sevenler için... Öneririm yani. Tanıtım sayfasından: Gizemli bir tablo... Yeryüzünün efendilerine rağmen kurulmuş bir ülke... Ve bu ülkenin kaderi üzerinde oynanan büyük oyun... İşadamı Hakan Turan’ın hayatı, manevi kız kardeşi Melek’in kaçırılması ile bir gecede altüst olur. Kız kardeşinin izini süren Hakan, kendini paranın kadim efendileri arasındaki bir savaşın ve yıllar önce gerçekleşmiş cinayetlerle kurgulanmış bir bilmecenin tam ortasında bulur. Tüm ülkeyi kaosa sürükleyen bu sırrın anahtarı Osman Hamdi Bey’in gizemli bir tablosundadır. Mihrap ismiyle de bilinen Tekvin’de... Biz, Yeni Dünya Düzeni’ni yeraltının derinliklerinde karanlık bir mağara gibi tasarladık. Bu mağaranın bir ucunda, içeri ışık süzülen bir boşluk var. İnsanların sırtlarını ışığa çevirdik. Onları kollarından, boyunları ve bacaklarından zincirlerle bağladık. Öyle ki sadece karşılarındaki karanlık mağara duvarını görüyorlar. Işıkla aralarından bir sürü nesne geçiyor ve ışık bu nesneleri mağaranın duvarına gölge olarak yansıtıyor. İnsanlar, nesneleri değil, sadece onların duvara yansıyan gölgelerini görebiliyorlar.
    2 puan
  6. Wowwwwwwwwwww görüntü şahane tadı sonra söylerim
    2 puan
  7. İçerisinde Balık Olmayan 6 Omega-3 Kaynakları Deniz yosunu Bu, diğer omega-3 kaynaklarının denizden gelemeyeceği anlamına gelmez! Yosun, iyot ve diğer hayati besinleri sağlamanın yanı sıra, önemli miktarda DHA ve EPA yağ asitleri içerir. Giderek daha fazla insan, daha yaygın olarak bilinen balık yağı takviyeleri üzerinde omega-3'lerin kaynağı olarak yosun yağını tercih ediyor. Chia tohumları Günlük önerilen omega-3 alımının yüzde 300'ünden fazlasını sağlayan sadece bir ons ile chia tohumu, etrafındaki en iyi bitki bazlı kaynaklardan biridir. Lif bakımından zengindirler ve ayrıca yoğurtlara, salatalara ve içeceklere kolayca eklenebilirler. Neden bu muz ve chia tohumu smoothie'yi denemiyorsunuz? Ceviz Beyin sağlığını iyileştirmenin ve açlık acısı çekmenin yanı sıra, cevizler sağlıklı yağlar ve omega-3 yağ asitleri ile patlıyor. Bir porsiyon en diyet önerilerini karşılamak için ihtiyacınız olan tek şeydir. Onları tahılla veya bir salata üzerine yiyin. Daha da iyisi, en sağlıklı ceviz tariflerimizden bazılarını deneyin! Yabani pirinç İsmine rağmen, yabani pirinç bir çim değil, pirinçtir. Kahverengi pirincin sadece iki katı protein ve lif içermez, aynı zamanda şaşırtıcı miktarda omega-3 yağ asitleri de içerir. Ayrıca bu yabani pirinç ve tavuk güveçte lezzetli lezzetler. Brüksel lahanası Turpgiller sebzeli ailenin bir parçası olan Brüksel lahanası, kalp sağlığını koruyabilir ve hatta kardiyovasküler hastalık geliştirme riskinizi azaltabilir. Her yarım fincan 135 mg - günlük önerilen servisinizin yarısından fazlasını içerir. Özellikle bu Brüksel lahanası ve prosciutto salatası tarifinde onları seveceksiniz! Kenevir tohumu Tohum ailesinin diğer üyelerinden biraz daha az bilinen kenevir, artrit rahatlaması ve kilo kaybından zengin sağlık faydaları sunar. Aynı zamanda hem omega-3 hem de omega-6 yağ asitlerinin yanı sıra hayati bitki proteinleri için de harika bir kaynaktır. Kaynak: Gourmandize
    2 puan
  8. Yeni aldım. Bayılıyorum bu sandalyelerin görüntüsüne

    © N.Ozduzen

    2 puan
  9. Adımınıza dikkat edin! Neden günlük 10 bin adım hedefi kötü bilim üzerine kuruludur. Son yıllarda, günde 10.000 adımlık rejim popüler kültüre yerleşti. FitBit takan birini sokakta görmeden zorlukla yürüyebilirsiniz; Jeremy Hunt Birleşik Krallık sağlık sekreteriyken, sık sık gömlek kollarından alay etti. Küresel bir saplantı haline geldi: araştırma şirketi Gartner, 2020 yılına kadar dünya çapında tüketicileri süsleyen 500 milyon giyilebilir cihaz olacağını tahmin etti. Tüm bunlar, 10.000 adımın 60'ların ortasında başarılı bir Japon pazarlama kampanyasından kaynaklanan tamamen keyfi bir rakam olmasına rağmen. 1964 Tokyo Olimpiyatları'nın muazzam popülaritesinden yararlanmak için Yamasa şirketi, dünyanın ilk giyilebilir adım sayacını, “10.000 adım metre” olarak tercüme edilen manpo-kei adlı bir cihaz tasarladı. Tennessee Üniversitesi'nde kinesiyoloji, rekreasyon ve spor çalışmaları başkanı Prof David Bassett, “O zamanlar bunun için gerçekten bir kanıt yoktu” diyor. “Bunun aktif bir yaşam tarzını gösteren ve sağlıklı olması gereken bir sayı olduğunu hissettiler.” Kyushu Sağlık ve Refah Üniversitesi'nde bir araştırma ekibi 10.000 adım atmanın potansiyel faydalarını araştırmaya başladı. Ortalama bir Japon insanının günde 3.500 ila 5.000 adım aldığını ve bu insanlar günlük adım sayısını 10.000'e çıkarırsa, koroner arter hastalığı riskini azaltabilecekleri sonucuna vardılar. Ancak Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Kalp Vakfı ve ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Departmanı, günlük aktivite önerisi olarak kademeli olarak 10.000 adımı benimserken, son yıllarda bu sayının doğruluğu giderek daha fazla sorgulanmaktadır. 2018'de, Halk Sağlığı İngiltere'deki fiziksel aktivite ulusal lideri Mike Brannan şunları söyledi: “Bunu destekleyecek bir sağlık rehberliği yok.” Gerçekten de, günde 10.000 adımın sağlık için uygun olup olmadığını test etmek için yapılan bilimsel çalışmaların çoğu nispeten keyfi. Sadece günde 10.000 adım atmış insanları, 3.000 veya 5.000 gibi çok daha düşük sayılar yapanlarla karşılaştırırlar ve daha sonra yakılan kalorileri, tansiyonu ve kan şekeri seviyelerini ölçerler. Massachusetts Amherst Üniversitesi Kişiselleştirilmiş Sağlık İzleme Merkezi'nden Prof Catrine Tudor-Locke, “Araştırma sayılarının tasarlanma şekli nedeniyle bu sayı güçlenmeye devam ediyor” diyor. “Yani, çalışma 10.000'in 5.000'den fazla kilo vermenize yardımcı olduğunu görebilir ve daha sonra medya bunu görüp rapor eder:“ Evet, 10.000 adımla gitmelisiniz ”, ancak bunun nedeni çalışmanın sadece iki sayıyı test etmesi olabilir. Mesela 8.000'i test etmedi ve 12.000'i test etmedi. ” Kronik hastalıklar, tip 2 diyabet hastaları veya daha hareketsiz bir yaşam tarzına alışkın olanlar için, şimdi günde 10.000 adıma hızlı bir şekilde atlamanın olumsuz sonuçlara yol açabileceğine dair endişeler var. Diğerleri için kilometre taşı korkutucu görünebilir ve günlük fiziksel aktiviteyi artırmak için niyetleri rayından çıkarabilir. “Hareketsiz yaşam tarzlarının kötü olduğunu biliyoruz ve günde ortalama 5.000 adımdan daha az adım atıyorsanız, bu kilo almaya, kemik kaybı, kas atrofisi, diyabetik hale gelme ve bu konuların likiti riskini artırabilir.” Tudor -Locke diyor. “Ama aynı zamanda 10.000 hakkında bir saplantı var gibi görünüyor ve kaç adım yeterli, ancak halk sağlığı açısından insanları kanepelerinden çıkarmak daha önemli. Gerçekten sormamız gereken soru şu: kaç adım çok az? ” Kalp hastalığından inme ve meme kanseri ve üreme kanseri gibi çeşitli kanser türlerine karşı kronik hastalıklara karşı egzersizin koruyucu doğasını araştıran bazı çalışmalar, 6.000 ila 8.000 adım arasında bir yerde amaçlanacak alt sınır olabileceğini düşündürmektedir. Bassett, “Altı bin adım ve daha fazlası sizi bu çalışmaların gösterdiği aralığa sokuyor ve özellikle kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyor” diyor. “Ve başlangıçta yüksek risk faktörleri olan insanlar için, bu risk faktörlerinde iyileşmeye neden olabilir.” Günde 30 dakikalık ılımlı egzersizin halk sağlığı yönergelerine eşit sayıda adımı hesaplamaya çalışan bilim adamları, belki de minimum 7.500 adım hedeflememiz gerektiğini bulmuşlardır. Ancak, adım sayacı endüstrisinin yükselişi, 10.000 adım elde etmeye odaklanmış bir nesil fitness severlere yol açarken, şu anda bizim için ne kadar iyi olduğuna dair bilinen bir üst tavan da yok. Egzersiz bilim adamları şu anda 15.000 hatta 18.000 adımın geleneksel 10.000 kriter üzerinde uzun vadeli sağlık yararları olup olmadığını görmek için çalışmalar yapmaya çalışıyorlar. Kanada'nın kırsalında, motorlu ulaşım şekilleri kullanmayan Amish insanlarını inceleyen bilim adamları, günde ortalama 14.000-18.000 adım kullandıklarını, 90'lı yılların ortalarında tip 2 diyabetli Japon hastaları üzerinde yapılan bir araştırmanın, Günde ortalama 19.000 adımın, büyük ölçüde hareketsiz kalanlara kıyasla çok daha iyi sonuçları oldu. Günde 10.000 adımlık hedefle ilgili en büyük sorunlardan biri, egzersizin yoğunluğunu dikkate almamasıdır. Nefes almak ve kalp atış hızınızı artırmak, attığınız adımların sayısından daha da önemli olabilir. Araştırmacılar şu anda günde sadece 10.000 adım atan insanların sadece evlerinin etrafında çökelterek, tempolu yürüyüş veya spor yaparak sağlıkla aynı faydaları sağlayıp sağlamadıklarını görmek için çalışmalar yapıyorlar. Tudor-Locke, “Daha yakın zamanlarda, bilim adamları adım hızı veya adım sıklığı fikri olan kadansa bakmaya başladılar. “Yoğunluk daha iyi olduğunda, kalbiniz biraz daha hızlı vuruyor, vücudunuzdan daha fazla kan geçiyor, işler gereken hücre duvarını geçiyor; tüm bunlar daha hızlı gerçekleşiyor. ” Haziran 2018'de Tudor-Locke, bu konudaki ilk bulgulardan bazılarını, Ne kadar hızlı? Egzersizin faydalı olabilmesi için dakikada en az 100 adımın gerekli olduğunu öne sürdü. “Bu, amaçlı yürüyüş yaparken doğal olarak yükseldiğiniz hızdır” diyor. “Ama bu sadece bu araştırma alanının başlangıcı: insanların ne kadar sağlıklı olduklarına sadece ne kadar adım attıkları değil, aynı zamanda bunu yapma oranlarına da bakıyoruz.” Kaynak: The Guardian
    2 puan
  10. EKŞİ MAYA NASIL BESLENİR Şimdi ekşi mayamız artık hazır sıra geldi ilk ekmek için beslemeye. Hatırlarsanız 100 gr un ve 100 ml su ile başlamıştık yani toplamda 200 gram mayamız vardı ve bitimine kadar da bu rakamları sabit tuttuk ama bunu eğer direkt ekmeğe koyarsak bize başka maya kalmaz o yüzden ilk defasında mayamızı beslememiz ve ekmeği öyle yapmamız gerek. Bunun için ekşi mayamızı 200 gramdan toplam 400 gram çıkarmamız gerek. Toplamda 200 gram mayamız var. Bunun üzerinden 50 gram kadarını ayırıp atıyoruz. Bu durumda kavanozda 150 gram mayamız kaldı. Bunu 400 grama çıkarmak için (150+250=400) 250 gram daha ekleme yapmamız gerek. Bunu da 125 gram un ve 125 gram su ekleyerek yapacağız. Artık mayamızı besledik. Şimdi 2 saat bekliyoruz ve su testi yapıyoruz. Yani suyun içine bir kaşık maya koyup yüzeyde kalıyor mu diye bakıyoruz eğer kalıyorsa artık mayamız ekmek yapmak için hazırdır.
    2 puan
  11. EKŞİ MAYA NASIL ÜRETİLİR? - EVDE EKŞİ MAYA YAPIMI Öncelikle söylemeliyim ki ekşi maya yapmak için biraz un biraz su ve biraz da ilgi, sabır, sevgi gerekiyor. Unutmayın o da tıpkı evinizdeki bir kedi, köpek gibi bir canlı, ilgiyi, sevgiyi, sabrı sonuna kadar hak ediyor. Maya için ağzı geniş cam bir kavanoz kullanın. Geniş olması önemli çünkü ilerleyen günlerde maya kabaracak, üstte kabarması için alan kalmalı. Cam kavanozu da mayanın kabarmasını izlemek için öneriyorum, ağzının geniş olması da işlemleri yaparken rahat hareket etmenizi sağlar. Tüm karıştırma işlemleri için sadece tahta kaşık kullanıyoruz, metal olmaz. Un olarak da beyaz unla birlikte tam buğday buğday unu kullanıyoruz. Su için ben içme suyu kulandım ama arıtılmış su da kullanabiliriz. Mayanın hazır hale gelmesi ortalama 15 gün sürecek ve bu 15 gün boyunca her akşam aynı saatte mayanıza bazı işlemler yapmanız gerekecek. O yüzden kesin evde olacağınız ve mayanızla ilgilenebileceğiniz bir saat seçip alarmınızı 15 gün boyunca aynı saatte çalacak şekilde kurun. 1.gün 100 gr un kullanacağız bu yemek kaşığıyla 4 kaşığa denk geliyor. 2 kaşık beyaz, 2 kaşık tam buğday ununu cam kavanozun içinde 100 ml (yarım su bardağı) oda sıcaklığında içme suyuyla karıştırıyoruz. Ağzını bir peçeteyle kapatıp açılmasın diye peçeteyi kavanozun kapağına lastikle tutturun. Evinizin rüzgar almayan bir köşesine bırakıyoruz. 2.gün Bir şey yapmamız gerekmiyor, bugün pek bir hareketlenme olmayacaktır en fazla mayanın üzeri biraz kabuklanabilir ama sorun yok ama yine de mayanızı kontrol etmeniz gerek, hava sıcak olur vs. kabarma 2. günden de başlayabilir. Eğer kabarma olmuşsa 3. gün işlemlerini bugünden yapabilirsiniz. 3.gün Kabarma halen yoksa sadece mayanızı karıştırıp bırakın. Eğer kabarma başlamışsa o zaman mayanızın üstte kalan yarısını sıyırıp atın. Kalanına 2 çorba kaşığı un ve çeyrek su bardağı su katıp karıştırın. Köşesine bırakın. 4. gün ile 10. gün arası Artı kabarma başlamış olmalı. Mayanız artık asidik olmaya kokusu da ekşimeye başladı. 3. gün yaptığımız üst yarısını atıp kalanına yine 3.gündeki gibi aynı oranda un, su eklemeye devam ediyoruz ve bunu 10. güne kadar aynen tekrarlıyoruz. 10. gün ile 15.gün arası Bu gün itibariyle artık mayanız her an olabilir. O yüzden bugünden itibaren kontrollü ilerlememiz gerek. Mayamızı her günkü gibi besliyoruz, besledikten iki saat sonra mayadan bir kaşık alıp içi su dolu bir kabın içine bırakıyoruz. Eğer maya suyun içinde havada asılı kalıyorsa ekşi mayamız artık hazır demek, suyun içinde dibe çöküyorsa o zaman henüz olmamış demektir ve ertesi gün yine aynı besleme işlemlerini yapmaya devam etmemiz gerekir. Bu arada besledikten sonra bir kaşığını suya attığımız için bu sürede un ve suyu bir miktar artırabilirsiniz. Bu beş gün içinde eğer ters bir şey yapmamışsanız, mayanızdan aldığınız ekşi koku biramsı bir kokuysa sorun yok. devam edin. benim mayamın oluşması tam 15 gün sürmüştü, sabra devam.
    2 puan
  12. New York'taki Koronavirüs vakalarına yardımcı olmak için gönüllü olan sağlıkçıların New York'a uçuşu sırasında çekilen fotoğraf çok büyük ilgi odağı oldu...
    2 puan
  13. Bu sene Oscar kazanan filmlerden birini hiiiiç izlememişim ben. Bugün itibariyle izlerim artık. Adaylardan bazılarını izlemiştim gerçi ama bence bu sene ortaya pek de güzel filmler çıkmadı aslına bakarsanız.
    2 puan
  14. Normal Bir Ağaçtan Bonzai Ağacı Nasıl Oluşturulur - Karete Kid filminin ünlü ağacını normal bir ağaçtan nasıl elde edersiniz.
    2 puan
  15. Mutlaka izlemelisin. Özellikle babanın performansı inanılmaz... Onu başka bir filmden de hatırlayacaksın...
    2 puan
  16. herkes sustuğunda, kulaklarımdaki çınlamanın şiddeti sarıyor kafamın içini. tehlike anında çalan sirenler gibi... gecenin bir yarısı hava saldırısı olmuş da, sığınaklara çağırıyorlar beni. karartmalar sarmış tüm pencereleri. sanki evler küsmüş sokaklarına da kapatmışlar gözlerini. balkona çıkıp da sigara içen yok. dumansız hava sahası ilan edilmiş tüm açık alanlar. neyse ki hala kapalı alanlarda sevişmek serbest. yoksa nesli tükenirdi güzelim insanlarımın... iyi insanlar yalnızca filmlerde var artık. zaman makinasını kullanabilse herhangi biri geçmişe gidip bahis oynardı daha zengin olmak için. daha rahat daha güzel bir hayatı kendi tekeline alıp umursamadan kız kulesinin, boğazın ortasında suları çekilmiş, kuraklığın ortasında yapayalnız kalacağını, bahama adalarından birini satın alır giderdi bu coğrafyadan... sanki siz aksini mi yapacaksınız? sanki ben yapmayacak mıyım? insan aklını uyuşturup düşünmesini engelleyen her türlü afyon için caizdir diye bir fetva bekliyorum, diyanetimin başına geçirilen ve yalnızca gerçek hayatta olacak kadar kötü insanlardan. sonra da bir yalanlama, biz yazmadık hesabımız ele geçirildi falan filan... kimse hesabı ele geçirenin hesabın asıl sahiplerinin akıllarından geçenleri yazdığı gerçeğinden bahsetmeden, bu 'pardon aldatıldık!'ı sorgulamayacak nasıl olsa, yeni bir 'pardon'a kadar... yeni bir pardona kadar neleri unutacağız biz! tuhaf. alzhemir yaşayan bir toplum olduk. yıllar öncesinden ruhumuzda izler bırakan onlarca acıyı hüsranı dün gibi hatırlarken, dün söylenen sözleri unutup bugün söylenen yalanlara bu kadar kolay inanıp kabullenmemiz öyle değil mi? sanırım bu unutkanlık kıstası günden dakikalara düşmüş durumda. neyse, ne diyordum? okyanuslardaki gulf-stream akıntılarındaki değişimin bir gün bu dünya üzerindeki herkesin, dolayısıyla hepimizin belasını verecek olmasını dert etmek yerine, dün gelen elektrik faturasını son ödeme tarihinde ödeyebilmek için hangi ihtiyaçlarından kısıntı yapması gerektiğini hesaplama konusunda uzmanlaşan insanlarımızın sahip oldukları bu zihinsel aktiviteyi daha yararlı işlerde kullanması herkesin menfaatine olurdu. ama insanların/mızın elindeki bu muazzam gücü fatura sorununu halletmek yerine başka işlerde kullanma şansları olsaydı sanırım gulf-stream akıntılarındaki sorun listenin en dibinde bile yer almazdı. çünkü yarın uyanınca üzerimize ne giyeceğimiz, nereye gideceğimiz ve sosyal medya hesaplarımızda bizi kim beğenmiş, kim gizliden takip etmiş gibi daha önemli sorunlarımız var. bir de sevdiğimiz neden bizi sevmiyor, sevmediğimiz dibimizden ayrılmıyor gibi bir türlü çözemediğimiz denklemlerimiz var. en kral sayısalcı arkadaşı getirin bu denklemle kafayı yer! yazılı ifade yeteneği gelişmiş birinin kendini konuşarak anlatamamasının ironisi altında eziliyorum bazen. bir sürü dişlilerden oluşan eski bir saat gibi. çalışıyor ama nasıl çalıştığını anlayamadığım için akrebi kovalayan yelkovan gibi koşturup duruyorum peşinden. üzerinden geçtiğim rakkamlarla anlatmaya çalışıyorum yaşadıklarımı. göstererek... belki bu yüzden konuşamıyorum. benim gördüklerimin sesli ifadelerde bir karşılığı yok ki, düşündüklerimin olsun. sözel ve sayısal yetersizliklerimi görselliğimin ardına saklanarak ifade etmeye çalışıyorum. anlamak kolay değil, anlatamadığımdan biliyorum. uyarıları görmezden gelmek, başınıza gelecek felaketlerden korumuyor sizi. en fazla son ana kadar huzurlu ve sakin kalmanızı sağlar. bunun kime ne faydası var emin değilim. gulf-stream akıntısının bir gün akmaktan vazgeçip tepenize tsunami dalgası halinde bela olmasına dek diyanetinizin başındaki insanların söyledikleriyle vakit geçirmeniz gibi...sahi, nasıl başarıyorsunuz, tüm bu olan biten, olan ama bir türlü bitmeyen saçmalıklar karşısında hala huzurlu kalmayı?
    2 puan
  17. Bir odaya üniversite öğrencisi 3 erkek bir kız alıyorlar. Kız kumral, erkekleren biri esmer kısa saçlı, biri kızıl saçlı kıvırcık ve 3.sü dazlak, kaşı kirpiği de yok..Diyorlar ki "aranızda bir yarışma yapacağız ve Susan kazanacak." Sizce hangisi kazanmıştır.? (Nedeni ile yazın lütfen)
    2 puan
  18. Yeni dizinimiz 'Ev ve Bahçe Forumu' ev ve bahçe hakkında aklınıza gelecek bütün sorulara cevap verecek...
    2 puan
  19. Günümüzün bir parçası haline gelen "sosyal medya" nın birey üzerindeki etkisi nedir? Kişiler kendi ürettikleri sosyal medyanın esiri mi oldular? Yoksa sadece bir eğlence aracı mı?
    2 puan
  20. sizce sosyal medyanın yararı mı daha çok yoksa zararı mı neden
    2 puan
  21. Bence çoğu kişi yansıtmıyor çünkü çoğu hacker hesaplardan bilgileri alıp başka bir yerde kullanabilir
    2 puan
  22. teknolojinin zararları hakkında bir video
    2 puan
  23. Zararlarından bir kaçı şunlardır ZARARLAR === Aile içi muhabbeti engeller Sosyalleşmemize engel olabilir. Sağlığımızı bozar. Ulaştığımız her bilgi doğru olmayabilir.
    2 puan
  24. Sanki ağaç kollarının arasına almış güneşi saklayacak sabaha kadar ve sabah yeniden doğuracak dallarının arasından... deniz özler mi? gece yalnız uyuduğunda...
    1 puan
  25. Gıdaların kulağa olduğundan daha sağlıklı görünmesini sağlayan yanıltıcı terimler Düşünce için Yiyecek Sağlıklı kalmak kolay değil. Besleyici öğünler yemek genellikle daha pahalı ve daha fazla zaman alıcı olmakla kalmaz, aynı zamanda hangi yiyeceklerin ilk etapta besleyici olduğunu belirlemek son derece zor olabilir. Bu markalar ve ürünler, sahte beslenme iddialarıyla tüketicilerin algılarını ustaca şekillendirmeye çalışarak süreci daha da kolaylaştırmıyor.
    1 puan
  26. Yapay Renksiz Tahıl Daha Sağlıklı - Cereal With No Artificial Coloring Is Healthier 2016 yılında General Mills, yeni kutusu daha yumuşak renkler gösteren ve yapay bileşenlerin yeni eksikliğini ortaya koyan Trix gibi şekerli tahıllardan yapay boyaları ve koruyucuları kesme taahhüdünde başarılı oldu. Bu, ebeveynlerin çocuklarının Trix yemesine izin verme konusunda kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olabilirdi, ancak tahıldaki yüksek şeker seviyelerini değiştirmedi. (Sonunda şirket, tüketici şikayetlerine yanıt olarak yapay renkleri geri getirdi.) Kaynak: Çheapism
    1 puan
  27. Acai Kilo Vermenize Yardımcı Oluyor - Acai Helps With Weight Loss Güney Amerika'dan gelen acai meyvesinin pek çok şeyi var. Bol miktarda lif, antioksidan ve sağlıklı yağ içerir. Ancak kilo vermeye yardımcı olmak, niteliklerinden biri değildir ve birkaç şirket birlikte bu tür iddialarda bulunmak için FTC'ye yerleşimlerde milyonlarca dolar ödedi. Daha da kötüsü, pek çok insan pek çok sağlıklı olmayan tatlandırıcı olmadan acı tadı tatsız bulur.
    1 puan
  28. 'Yağsız' veya 'Yağsız' Beslenme Değil Demektir - 'Nonfat' or 'Fat Free' Means Not Fattening Çoğu insan donmuş yoğurdun dondurmadan daha sağlıklı olduğunu düşünüyor çünkü yağ oranı daha düşük. Ancak bir bileşen eksik olduğunda, genellikle başka bir şeyin fazlasıyla değiştirilir - bu durumda Stonyfield Yağsız Dondurulmuş Yoğurt, ekstra şeker ve sodyum ile her porsiyon için daha yüksek bir karbonhidrat yüküne yol açar. Bir kez daha, kilo vermek ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmekle ilgilenenler, daha dengeli bir beslenme profili için tam yağlı bir süt ürünü versiyonuyla daha iyi durumda.
    1 puan
  29. Protein Barlar Diyet Dostudur - Protein Bars Are Diet Friendly Protein çubukları diyet yapanların en iyi arkadaşı olarak pazarlanır, ancak çoğu şeker, karbonhidrat ve yağla dolu yüceltilmiş şeker çubuklarıdır. Daha da kötüsü, eklenen protein tadı ve dokusunu korkak hale getirir, bu yüzden temelde tadı bile güzel olmayan bir şeker çubuğu yemeye benzer.
    1 puan
  30. Sıfır Kalori + Sıfır Şeker = Daha Sağlıklı - Zero Calories + Zero Sugar = Healthier Diyet gazlı içecekler sıfır kalori ve sıfır şeker verir, ancak bu durum kırmızı bayraklar göndermelidir. Ana tatlılık kaynağı, diğer kötü yan etkilerle birlikte çalışmalardaki kilo alımıyla bağlantılı yapay bir tatlandırıcı olan aspartamdır. Tatlılık, vücudu şeker yediğini düşünmeye karıştırarak insülin dalgalanmasına neden olur. Kullanılmayan bu, sorunlara neden olabilir ve hatta insülin direnci ve tip 2 diyabet gibi uzun vadeli kan şekeri sorunlarına yol açabilir veya kötüleştirebilir.
    1 puan
  31. 'Glutensiz' 'Gluten Free' Ayrıca Besleyici Demektir FDA, bir porsiyonda milyonda 20 parça glüten içerdiği sürece herhangi bir ürünün "glütensiz" olduğunu iddia etmesine izin verir. Ve glütensiz yiyecekler, glüten intoleransı veya çölyak hastalığı olanlar için yararlı olsa da, bu moda sözcük beslenmeyi garanti etmez, çünkü glütensiz yiyeceklerin çoğu standart sürümlerden daha az lif içerir.
    1 puan
  32. 'Azaltılmış Yağ' 'Reduced Fat' Daha Sağlıklı Demektir Fıstık ezmesi, porsiyon başına çok fazla yağ içerir, ancak yağı azaltılmış versiyonlar, kilo kaybını ve sağlıklı kolesterolü destekleyen az miktarda sağlıklı tekli doymamış yağı, yalnızca ilave şeker ve sodyum ile değiştirir. Jif'in kremsi fıstık ezmesinin yağı azaltılmış versiyonu 4 gram yağı alır ancak fazladan 1 gram şeker ve 115 miligram sodyum ekler.
    1 puan
  33. 'Gerçek Meyveden Üretilmiştir' 'Made with Real Fruit' Suni Şeker İçermez Bir Betty Crocker ürünü olan Gushers ve diğer "doğal" meyve atıştırmalıklarının "gerçek meyveden yapıldığını" ilan etmesi, ürünün meyvelerle birlikte gelen sağlık yararlarından ödün veren ilave yapay şekerler içermediği anlamına gelmez. Gushers durumunda, hepsi konsantredir.
    1 puan
  34. 'Doğal' 'Natural' Doğadan Doğrudan Demektir Minute Maid, Tüketicilere ürünlerinin sağlıklı olduğunu düşündürmek için Gıda ve İlaç İdaresi'nin "doğal terimi üzerindeki kısıtlamaların olmamasından" yararlanan birçok şirketten biridir. Genellikle limonatalarının "% 100 doğal aromalarla" yapıldığıyla övünür, ancak yine de mısırdan nişastanın çıkarılması ve birden fazla enzimle işlenmesiyle yapılan yüksek fruktozlu mısır şurubu içerirler.
    1 puan
  35. 'İyi Lif Kaynağı' 'High In Fiber' 'Good Source Of Fiber' Çok Fazla Lif Demektir Diğer pek çok gıda gibi, fırınlanmış fasulye konserveleri de "iyi bir lif kaynağı" olarak lanse edilebilir, bu da önerilen günlük değerin en az% 10'unu içermeleri gerektiği anlamına gelir, ancak bu, yiyeceğin mutlaka sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Yüzde on gerçekten o kadar fazla değil ve fırınlanmış fasulyede bulunan ilave şeker ve sodyuma karşı koymuyor.
    1 puan
  36. 'Tam Tahıl' 'Whole Grain' Daha Fazla Lif Demektir Pek çok atıştırmalık ve ekmekle ilgili bir başka şüpheli iddia da "tam tahıldan yapılmış" olmalarıdır, bu nedenle alıcılar, zenginleştirilmiş undan ziyade lif bakımından zengin tam un tüketerek daha sağlıklı yediklerini düşünebilirler. Cheez-Itz ve diğer ürünlerde olduğu gibi, tam buğdaylı Ritz Krakerleri bile öncelikle rafine undan yapılır ve porsiyon başına sadece 1 gram lif içerir.
    1 puan
  37. 'Organik' Sağlıklı Demektir "Organik" terimi, çoğu etiketten daha güvenilirdir çünkü bu şekilde etiketlenen herhangi bir gıda, sentetik gübre ve böcek ilacı içermeyen en az% 95 organik kaynak içermelidir. Ancak organik, sağlıksız bir yiyeceği aniden besleyici hale getirmez, bu da Kraft'ın Makarna ve Peyniri gibi popüler yiyeceklerin organik versiyonunun hala bol miktarda yağ, kalori ve şeker içerebileceği anlamına gelir.
    1 puan
  38. "Kalp Sağlıklı" 'Heath Healthy' Kalp sağlığını geliştiren yiyecek iddiaları, FDA düzenlemelerine göre, özellikle ilave şeker ve sodyum ile yulaf ezmesinde doğal olarak bulunan lif içeriğini (burada porsiyon başına sadece 3 gram) baltalayan Quaker gibi aromalı hazır yulaf ezmeleri için biraz şüpheli olabilir.
    1 puan
  39. Yiyecekler, Hastalıklara Karşı Daha Fazla Bağışıklık Sağlıyor Kellogg Co. 2011 yılında, Buzlu Mini-Wheats ile ilgili benzer bir anlaşmadan kısa bir süre sonra, Rice ve Cocoa Krispies'in bir çocuğun bağışıklık sistemine yardım edebileceğini iddia eden müşterilere 5 milyon dolar geri ödedi. Kellogg's iddialarını kısmen çocuklara yönelik olduğu için çılgına döndü, ancak diğer tahıllar da dahil olmak üzere birçok ürün, hastalıkları önleyeceğini veya iyileştireceğini söylemediği sürece yine de benzer şüpheli iddialarda bulunabilir.
    1 puan
  40. 'Serbest Menzil' 'Free Range' Hayvanların Serbestçe Dolaşması Demektir Tüketicilerin çoğu, et ürünlerinin insanca muamele görmüş hayvanlardan gelmesini ister ve ortak "serbest dolaşma" etiketi, hayvanların tüm yaşamları boyunca açık tarlalarda serbestçe dolaşmalarına izin verildiği izlenimini verir. Gerçekte, ifade yalnızca hayvanın dışarıya çıkmasına izin verildiği anlamına gelir - aslında dışarı çıkmaları gerekmez. Hangi et ürünlerinin gerçekten serbest dolaşım olduğunu söylemek için, iddiada bulunan şirketi araştırmak gerekir.
    1 puan
  41. Bir diyetisyene göre iyi bir uyku için en uygun GIDA Bazen gün içinde yeterli saat olmadığı anlaşılıyor. Hayatlarımız sürekli meşgul ve arka brülöre uygun miktarda uyku koyma eğilimindeyiz. Bunu fark etmeyebilirsiniz, ancak iyi bir gece uykusu almak genel sağlığınız için inanılmaz derecede önemlidir. Araştırmalar, uygun miktarda uyku almanın bazı kronik hastalıklar geliştirme riskinizi azaltabileceğini ve bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardımcı olabileceğini göstermektedir. Her gece yedi ila dokuz saat kesintisiz uyku almanız önerilir, ancak birçok insan beş ila altı saat arasında uyku almak için bile mücadele eder. Diyetinizde birkaç değişiklik yapmak da dahil olmak üzere iyi uykuyu teşvik etmek için kullanabileceğiniz birçok strateji vardır. Doğal bir melatonin kaynağı gibi uykuyu destekleyen özellikler içeren çeşitli gıdalar vardır. Melatonin, vücudunuzun epifiz bezi tarafından üretilen doğal bir hormondur. Epifiz bezi aktif olarak melatonin üretmeye başlar ve güneş battığında ve karanlık ortaya çıktığında kana salgılar. Bu süreç daha az uyanık ve uykulu hissetmenize neden olur. Bir melatonin kaynağı içeren çeşitli yiyecekler olsa da, uyku kalitenizi artırmanıza yardımcı olacak 1 numaralı yiyecek tart kirazdır. Tart kiraz veya tart vişne suyu yüksek miktarda melatonin içerir ve hatta uykusuzluğun giderilmesindeki rolleri için çalışılmıştır. Çalışmalar, tart vişne veya tart vişne suyu tüketiminin artan uyku süresi ve uyku verimliliğiyle sonuçlandığını göstermiştir. Uyku kalitenizi artırmaya yardımcı olmanın yanı sıra, tart kirazları büyük bir vitamin ve mineral kaynağı içerir. 8 onsluk (240 ml) porsiyon günlük A vitamini ihtiyacınızın% 62'sini, C vitamini için% 40'ını ve manganez için% 14'ünü içerir. Ayrıca antosiyaninler ve flavonoller de dahil olmak üzere zengin bir antioksidan kaynağı içerirler. Tam faydaları elde etmek için, yatmadan 2-3 saat önce bir tart tart kiraz (1 bardak) veya tart kiraz suyu (240 ml) tüketmeniz önerilir. İşte lezzetli kokteyller, tatlılar ve daha fazlası dahil olmak üzere tart vişne veya tart vişne suyu tüketmenin en sevdiğimiz yollarından bazıları. Veya hızlı bir düzeltme denemek istiyorsanız Tart Cherry Superfood Shots'larımızdan birini seçebilirsiniz. Amazon'dan gelen bu tart vişne suyunu da seviyoruz. Eklenmiş şekeri yoktur ve 30 $ karşılığında bir düzine 8 onsluk şişe satın alabilirsiniz. Alt çizgi Yeterli miktarda uyku almak sağlığınız için çok önemlidir. Yeterince uyku almakla mücadele edebilecekler için, yardımcı olabilecek birkaç yiyecek var, # 1 yiyecek tart kiraz. Tart kirazları, daha hızlı uykuya dalmanıza veya daha uzun süre uykuda kalmanıza yardımcı olarak uykuyu arttırdığı bilinen melatonin ve magnezyum gibi uyku düzenleyici hormonların ve hayati besinlerin bir kombinasyonunu içerir. Kaynak: Eating Well
    1 puan
  42. Çok Kahve İçtiğinizde Kafeine Nasıl Karşı Koyulur Kafein temel olarak içeceklerin sizi ayık tutanıdır. İlk başta, bu fincan kahve size tamamen enerji verir, çalışma toplantılarınızı ve son teslim tarihlerinizi kolayca geçmenize yardımcı olur. Ancak bir fincandan çok sonra, işler daha da kötüye gidebilir, bu da sinirliliklerden ve baş ağrılarından ishale ve kalp çarpıntısına kadar her şeyi bırakabilir. Evet, eğlenceli değil. Kahve içme alışkanlıklarınızın size yardımcı olmasını sağlamak - size zarar vermemek! - Kafein alımında aşırıya kaçmamanız önemlidir. Ayrıca, Starbucks'tan bir tane daha soğuk demleme siparişine karşı koyamayacağınız o günler için kolunuzu yukarı kaldırın. İşte kafein alımı ve kafeine nasıl karşı koyacağınız hakkında bilmeniz gereken her şey. Çok fazla kafein ne kadar? Birçok insan için kafein onları gün boyu besler. Bu, enerji seviyelerini yükseltmek için kahve fincanlarını birkaç kez doldurdukları anlamına gelir. Bununla birlikte, sağlıklı kalmak için uymanız gereken bir sınır vardır. Sanal kişisel antrenör şirketi Kemtai'de kayıtlı bir diyetisyen olan LND, RD, MPH, Melissa Nieves, "Güvenli kahve tüketimi sağlıklı yetişkinler için günde 400 miligramdan fazla değildir" diyor. "Kahvenin olumlu sağlık yararlarını gösteren araştırmaların çoğu, günde üç ila dört fincandan fazla olmayan ılımlı bir tüketime dayanmaktadır." 400 mg çok fazla gelmeyebilir, ancak düşündüğünüzden daha fazla. Mayo Clinic'e göre, bu dört fincan demlenmiş kahvedeki kafein miktarı hakkında. Bu miktarın ötesine geçmeniz, sizi çok fazla olduğunuzu hızla uyaran bazı rahatsız edici semptomlar ve yan etkiler yaşamanıza neden olabilir. Çok fazla kafein belirtileri Kafein için önerilen sınırın ötesine geçtiyseniz, vücudunuz kesinlikle size bildirecektir. "Çok fazla kafein belirtileri genellikle sinir sistemini etkiler, çünkü kafein bir uyarıcıdır," diyor Nieves. Bu semptomlar, hafif sorunlardan hayatınızı ve sağlığınızı gerçekten etkilemeye başlayabilecek daha ciddi sorunlara kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Nieves'e göre, karşılaşabileceğiniz çok fazla kafeinin en yaygın belirtileri şunlardır: - sinirlilik veya sinirlilik - baş ağrısı - sakatlık - baş dönmesi - sinirlilik - ishal veya mide rahatsızlığı - düzensiz kalp atışı veya kalp çarpıntısı Çok fazla kafein üzerindeki yan etkiler Vücudunuzda her gün çok fazla kafein varsa, bazı yan etkiler yaşamaya başlayabilirsiniz. Bunlardan herhangi biriyle düzenli olarak uğraşıyorsanız, ilk etapta kafein alımınızdan kaynaklandığını fark etmemiş olabilirsiniz. Nieves, "Özellikle zaten eğilimliyseniz kaygı ve buna yatkınsanız ve kafeine yatmadan yakınsanız uykusuzluk yaşayabilirsiniz" diyor. "Aniden almayı bıraktığınızda baş ağrısı gibi bağımlılık ve yoksunluk belirtileri de yaşayabilirsiniz. Gastrit ve peptik ülserden muzdarip kişilerde mide ekşimesi." Aşırı alındığında, kafein de yukarıda belirtilen kalp çarpıntısına neden olabilir. Harvard Tıp Okulu'na göre, çok fazla kafein, kalp çarpıntılarının başlıca tetikleyicilerinden biridir ve kalbinizin bir atlamayı atlıyormuş gibi hissettirir. Kafeine nasıl karşı koyulur? Çok fazla kafeininiz varsa ve etkilerini hissediyorsanız (titreme, baş ağrısı veya endişe olsun) yapmanız gereken en önemli şey onu beklemektir. "Vücudunuzda kafein olduğunda metabolize olmasını beklemek dışında yapılacak çok şey yok," diyor Nieves. Bununla birlikte, semptomları hafifletmek için yapabileceğiniz bazı şeyler var. 1. İçme suyu Çok fazla kafeinin etkilerini hissederken yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri, güvenilir su şişenizi kapmaktır. Niffe, "Kafein hafif bir diüretik gibi davranabilir ve dehidrasyon semptomları daha da kötüleştirebilir" diyor. "Kafein doğal olarak sisteminizden ayrılana kadar iyi nemlendirin." 2. Yürüyüşe çıkın Yürüyüşe çıkmanın sayısız faydası vardır. Yürüyüş, sindiriminize yardımcı olur, beyin sağlığınızı artırır ve - tahmin ettiniz - çok fazla kafeinin etkilerini de önleyebilir. Nieves, "Nazik fiziksel aktivite titremeleri sakinleştirmeye yardımcı olabilir. Aslında egzersiz yapmak baş ağrısı semptomlarını azaltmaya da yardımcı olabilir." Yürüyüş sizin için uygun değilse, Pilates ve yoga gibi diğer hafif antrenmanları da deneyin. 3. Nefes egzersizleri yapın Çok fazla kafeinin yan etkileriyle mücadele etmek için yapabileceğiniz en kolay şeylerden biri nefes almaktır. “Derin nefes alma teknikleri aşırı miktarda kafeinin neden olabileceği kaygıyı hafifletmeye yardımcı olabilir” diyor Nieves. Derin nefes almayı bitirdikten sonra anında kendinizi daha rahat hissedeceksiniz. Geçmişte yapılan araştırmalar stresin hafifletilmesine de yardımcı olabileceğini göstermiştir. Derin nefes almayı nasıl yapacağınızdan emin değilseniz, deneyebileceğiniz basit bir teknik var. I Wayan Linggen, iyileştirici bir terapist, uzanmayı, sonra midenizden olabildiğince fazla nefes almanızı ve balon gibi genişlemenizi önerir. Göğsünüz kalktıktan sonra, göğsünüzden sonra midenizden yavaşça nefes vermeden önce nefesinizi birkaç saniye tutun. “Sonunda kafanızda sıcak hissedeceksiniz. Derin nefes almanın en kolay yolu bu” diyor. 4. Meditasyon Derin nefes alıp verme gözleriniz kapalıyken, karışıma biraz meditasyon da ekleyebilirsiniz. “Meditasyon, tüm bu sinir uyarımını sakinleştirmek için de yararlı olabilir” diyor Nieves. Bir avuç derin nefes almak yerine, en az 10 dakika meditasyon yapmanıza izin verin. Bunu yaparak, nefes kesici bir kolaylaştırıcı olan Stevie Wright, beyninizdeki oksijen arzını artıracağınızı ve "bir dinginlik durumunu teşvik eden" parasempatik sinir sistemini uyaracağınızı söylüyor. Bir daha fazla kahve içtiğinizi bir dahaki sefere, kafeine karşı koymak için yukarıdaki basit teknikleri uygulayın. O zaman kafeini minimumda tutmak için elinizden geleni yapın. Kaynak: Well + Good
    1 puan
  43. Yanlışlıkla Küflü Peynir Yediniz. İşte En İyi ve En Kötü Senaryo. Buzdolabında işlerin kaybolması kolaydır. Yani, bir süredir takılan peynirle karşılaştığınızda, küflenme olasılığı çok yüksek. Zihinsel ikilem burada devreye giriyor: Gerçekten her şeyi kandırmanız gerekiyor mu? Küflü kısmı kesip gerisini yiyebilir misin? Her neyse, üzerinde küf bulunan peynir yemek ne kadar kötü? Sorunun etrafında yemek yemeden önce, önce küflü peynir hakkında bilmeniz gereken birkaç şey var. Tam olarak KÜF nedir? Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı'na (USDA) göre küf, nemli alanlarda gelişen bir mikroskobik mantar türüdür. Tam olarak kaç farklı kalıp türü olduğu belirsizdir, ancak 300.000 veya daha fazla olabilir. Çoğu küf, su, hava veya böcekler tarafından taşınan ipliksi, çok hücreli organizmalardır. Birçoğunun üzerinde yaşadığı yiyeceği istila eden kök ipliklerden, yiyeceğin üzerinde yükselen bir saptan ve sapların ucunda oluşan sporlardan oluşan bir gövdesi vardır. Küflü gıdalar da Listeria, Salmonella ve E. coli gibi görünmez, zararlı bakterilerle birlikte büyüyebilir. Güvenliği: Geçmiş, Bugün ve Tahminler. Peyniri (veya başka yiyecekleri) enfekte eden tüm küfü mutlaka göremeyeceğinizi unutmayın. New York Presbyterian / Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi'nde klinik mikrobiyoloji servisi direktörü Susan Whittier “Küfü bir ot gibi düşün,” diyor. “Onu dışarı çekmenize rağmen, hala kökleri var ve sadece büyüyecek.” Yiyeceklerin türü burada önemli, diyor. Küfün yumuşak gıdalarda yaygın olarak yayılması daha iyi olabilir, iyi görünen parçaları bile mahvedebilir, Parmesan peyniri gibi yoğun, sert gıdalarda daha lokalize olabilir. Küf neden zararlı olabilir? Yine, orada çok çeşitli kalıplar var. Bazıları hiçbir şey yapmazken, diğerleri sizi gerçekten hasta edebilir. USDA, bazı küflerin alerjik reaksiyonlara ve solunum problemlerine neden olabileceğini söylüyor. Ve bazı küfler, doğru koşullarla, “mikotoksinler” adı verilen bir şey üretebilir, yani sizi hasta edebilecek ve hatta sizi öldürebilecek zehirli maddeler. Peynir nasıl küflenir? Rutgers Üniversitesi Klinik ve Önleyici Beslenme Bilimleri Bölümü'nden doçent ve direktör Jane Ziegler, bazı peynirlerin küflü olması ve bu kalıpları yemenin sorun olmadığını söylüyor. “Mavi damarlı peynir - Rokfor, mavi, Gorgonzola ve Stilton - Penicillium roqueforti sporlarının tanıtılmasıyla oluşur” diye açıklıyor. “Brie ve Camembert'te beyaz yüzey kalıpları var. Diğer peynirlerin bir iç ve bir yüzey kalıbı olabilir. Bu peynirleri yemek güvenli. ” Ancak küf sporları, büyüyebilecekleri hava veya su yoluyla peynirinize de kilitlenebilir. Detwiler, “Herhangi bir yiyecekte nem olduğunda, havalandırma, yiyeceklerin yüzeyinde toplanabilen ve büyüyebilen sporlara maruz kalmaya izin verir” diyor. “Çoğunlukla bunlar çıplak gözle görülmez, ancak küf görebildiğinde, güçlü kökler zaten büyümüştür. Küflü peynir yerseniz ne olabilir? Burada geniş bir aralık var ve çok şey küfün türüne ve bakteri barındırıp barındırmadığına bağlı - gerçekten göz kamaştırarak söyleyemediğiniz şeyler. Detwiler olası sonuçları şu şekilde parçalar: - En iyi senaryo: Hiçbir şey. Kötü tadı olabilir ya da mide rahatsızlığı olabilir. - Aradaki senaryo: Orta derecede alerjik reaksiyon gösterebilir, gıda kaynaklı bir hastalığa yakalanabilir veya solunum sorunları yaşayabilirsiniz. - En kötü senaryo: Hastaneye yatırılabilir, diyalize girebilir ve hatta ölebilirsiniz. Detwiler, bunun bağışıklığı zayıflamış kişilerde daha fazla risk oluşturduğunu söylüyor. Ziegler, “Güvende olmak için, özellikle ev içinde yüksek risk altındaki çocuklar ve bireyler olduğunda peyniri fırlatmak daha iyidir” diyor. Bu özellikle yumuşak bir peynir, rendelenmiş peynir veya dilimlenmiş peynirle uğraşırken geçerlidir. “Yumuşak peynirler yüksek nem içeriğine sahip olduklarından, küflü alanın yüzeyinin çok ötesine bulaşabilirler” diyor Ziegler. Peynirin çedar, Parmesan veya İsviçre gibi sert veya yarı yumuşaksa, Detwiler küflü kısmı kesip peynirin geri kalanını yemek için uygun olabileceğini söylüyor. “Küflü noktanın çevresinde ve altında en az bir inç kesin” diyor. “Bıçağı kalıptan uzak tuttuğunuzdan emin olun, böylece peynirin diğer kısımlarını kirletmez.” Peyniri güvenli bir şekilde saklamanın en iyi yolu USDA, buzdolabınızın içini birkaç ayda bir, suda çözülmüş kabartma tozu veya orada gizlenen kalıp sporlarından kurtulmak için bir çamaşır suyu çözeltisi ile temizlemenizi önerir. Ayrıca, peynirinizi plastik sargıyla örtmek ve bir seferde iki saatten fazla buzdolabından çıkarmamaya dikkat edin. Peynir deponuz hakkında gerçekten ileri seviye olmak istiyorsanız, bu ipucunu Detwiler'den deneyebilirsiniz: Sert veya yumuşak bir peyniri, her kullanımdan sonra taze tutmak için yeni bir parşömen veya mumlu kağıda sarın. “Bu nefes alabilen malzemeler küflenmeye neden olan nemin yüzeyde kurutulmadan toplanmasını önler” diyor. Alt satır: Küflü bir peyniriniz varsa ve bunun ne tür olduğundan veya ne yapılacağından emin değilseniz, en iyisi fırlatmaktır. Şüpheniz varsa, atın. Kaynak: Prevention
    1 puan
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.