BİR ASKERİN ŞİİR DEFTERİNDEN Ç-ALINTILAR
Şimdi efendim bilirsiniz bu erkek milletinin askerlik anıları pek meşhurdur..Döner döner anlatırlar,ömrü hayatlarına yayarlar bu anıları..Misal babam:
Her içki sofrasında;"Ben Heybeli Ada da Paşa'nın konağında aşçı yamağı iken" diye başlar anlatmaya..Noktasından virgülüne ezberlemişizdir aslında anlattıklarını da,yine de;
-"eeeeeee" diye dinleriz birbirimize bakarak ve de kıs kıs gülerek...Ama en komiği, aynı öfkeyle ve tam da aynı yerde annemin lafı babamın ağzına tıkayışıdır;
-"Yaptığın yemekleri biz hiç yiyemedik ama,bir ekmek kestiğini görmedim bunca yıldır"..
Peh peh peh babam mı ekmek kesecek..!Kesmezzzzzz TAŞ FIRIN..
Neyse konuyu dağıtmayayım..Bu erkek milletinin askerlik anıları olduğu gibi o anıları belgeleriyle çeyiz olarak eve getirdiklerini ben evlendikten sonra öğrendim.Ya da böyle bir gelenek yoksa bile bana getirildi..Tam burada bir parantez açayım.
(Çeyiz olarak neler getirir erkekler..?Annelerinin özenle sakladığı sünnetlerinden kalma yataklarına serilen ara dantelli çarşaflarını,bebekliklerinden beri çekilmiş bir kaç albüm dolusu fotograflarını,parantezin içinde parantez olur mu bilmem ama (genelde sizin görmenizi istemedikleri albümler,annelerinin evinde bırakılır;gerçi benim ki annesinin kurbanı olmuştu ve hepsi gelmişti eve..) neyse işte diplomalar, başarı belgeleri vs..)
İşte o askerlik anılarıyla dolu torba elime,"düzgün bir yere koy" diye tutuşturulduğunda,"ıyyyy bunlarımı düzgün bi yere koyucam"diyerek buruşturmuştum yüzümü,şöyle bir burnumun ucunla baktım torbanın içine;asker mektupları,tozlanmış bir kasket,künye,resimler...Doğruca dolaplardan birinin en ücra köşesine..Taa ki bu eve taşınana kadar kıpırdamadılar yerlerinden,bu eve geçince,yine dolaplardan birine(yine aynı yüz ifadesiyle)yerleştirildiler tarafımdan.
Geçenlerde yine dolapları düzenlerken; "Çok yer kaplıyorsunuz amaa,zaten yerim yok" diyerek çıkardım oldukları yerden onları.Boşalttım torbayı.."Offf boşver kızım ya zaten mektuplara kıyamazsın, bi kemerle şapkamı fazlalık" diye kendi kendime konuşurken kırmızı deri kaplı küçük bir defter düşüverdi kucağıma...Merakla çevirmeye başladım sayfaları...Allllahhhhhhh, gömü var burada gömüüüüüü..Askerlikte yazılmış bir sürü aşk şiiri,çoğu;
-" ben şimdi ranzamda diye başlayan"..
Eşimin şiir yazdığını biliyordum..Evlendiğimiz ilk yıllarda; kaldığı otellerde,yollarda bulduğu herhangi bir kağıda,( kağıt peçete vs..) çabucak karalanmış bir sürü şiir var bana yazılmış.. Ama körolayım hepsi de serzeniş dolu..Şimdi bir tanesi elimde mesela;
Sana yazmamak mümkün mü
Satırlarda olmasa bile gönüllerde yazılısın
Kalplerden silinmeyen sevgi
Dillerden düşmeyen şarkı gibisin
Bazen..Beni üzdüğün zaman
Hırçın bir sel gibisin..
Durgun olduğun zaman masum bir kuş gibisin..
Şimdiii geliyorum günün anlamı ve önemine istinaden yazılmış şiirlere..
ASKERDE İFTAR
Bir başkadır iftar sofrası
Bizim burda
Bazen tuz,bazen zeytin
İki kap yemek önümüzde
Bir de bol limonlu salata
Yemek mi hergün salata,yumurta
Diğer gün kıymalı yumurta
Bugün de bol domatesli menemen
Yarın mı yine yumurta
Ama bazen spagetti salçalı makarna
Yanında sarmısaklı cacık
Ardından mı iki demlik demli çay
İşte böyledir iftar soframız asker ocağında
M.T - 1983
(Yazık ya asker bitiminde bu askercikler kıdaklıyordur herhalde..!)
EVİN İFTAR SOFRASI diye bir şiir yazıpta efkarlanmış ardından..(Maviiii sen gelirsen bu son şiiri okuma ablam..)
Bir de evi düşlüyorum
Akşama hamur aşı
Sabaha kabak aşı
Bir de anansa aşçıbaşı (şimdi öle demiyosun amaaa)
Çorbalardan pirinç,tarhana
Zeytinyağlı yemeklere baksana (okuyanda zeytinyağlı yersin sanacak )
Bir yanda yaprak sarma
Diğer tarafta patlıcan oturtma.
Tatlılardan kadayıf,sütlaç.
Akşama ballı baba tatlısı
Böreği unutup geçme
Bazen kol,bazen su böreği
Yanında çay,komposto yada cacık
Bir başkadır evin iftar sofrası
M.T 1983
6 Yorum
Önerilen Yorumlar