Uyumuyor da Uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız.
(Indra Ghandi)
Gece olunca, insanlar maymuncukları nı ve fenerlerini yanına alır ve
komsusunun evini soymaya gidermis.
Gün dogarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmıs.
Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmus bulurlarmıs.
Ülkede kimse kaybetmezmis, çünkü herkes birbirinden çalar
ve bu dolasım son kisi ilk kisiden çalana kadar sürermis.
Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmıs.
G
unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim
afet-i devran ŞÜKÛFE NİHAL BAŞAR Hanım
1896'da İstanbul'da doğdu.
Eğitimine özel hocalardan ders alarak başladı. İstanbul Darülfünun'u Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nden mezun oldu. Uzun süre İstanbul Kız Lisesi'nde coğrafya ve edebiyat öğretmenliği yaptı.
1973'te İstanbul'da yaşamını yitirdi.
Başlangıçta Tevfik Fikret’in etkisinde aruz ölçüsüyle şiirler yazarken zaman içinde Milli edebiyat akımının ilkelerine uygun
Türkcemizi Koruyalım
Yıl: 1965
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.."
Yıl: 1975
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmede
Sevgi sebepsiz olmalı, sorgulamadan, olduğu gibi sevebilmeli insan.
Birlikte olduğumuz,tanıdığımız insanların,dostların,arkadaşların değerini ne kadar biliyoruz,ne kadar farkındayız..
" ya biz, binde bir karşımıza çıkan, dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatını ne yapıyoruz?.
Akşamüstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omuzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omuzun , belimizi kavrayan bir elin , uzun yıllara dayanıklı aşkların
İleri derecede hasta iki adam ayni hastane odasındaydılar.
Adamlardan birinin her öğleden sonra bir saatliğine oturmasına izin veriliyordu, ciğerlerindeki suyun süzülmesi için.
Bu hastanın yatağı odadaki tek pencerenin tam yanındaydı. Diğer hasta ise hep sırtüstü yatmak zorundaydı.
Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konuşur, eşlerini, ailelerini, evlerini, işlerini, askerlik anılarını, tatilde gittikleri yerleri anlatırlardı birbirlerine.
Pencerenin yanı
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ, nam-ı diğer Yaşar Nezihe Hanım
unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim
Nice bu hasret-i dildar ile giryan olayım
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ, nam-ı diğer Yaşar Nezihe Hanım
(17 Ocak 1880 - 5 Kasım 1971)
İstanbullu şair, altı yaşındayken annesini kaybeder.
İzin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır.
Üç kez evlenir.
Üç oğlundan ikisini yitirince, kendisini hay
unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim
Topkapılı Cambaz Mehmet’in emrinde Milli Müdafaa Grubu
Mustafa Kemal Paşa’nın emri böyle:
“Anadolu’ya silah ve insan kaçıracağız.”
İstanbul’un bütün kabadayıları, Topkapılı Cambaz Mehmet’in emrinde Milli Müdafaa Grubu olarak toplanmıştı. Topkapı’ nın dar sokaklarında sağımızda koyu gölgeler bırakarak uzayıp giden ağaçlar arasında gizlenmiş demir parmaklıklarla çevrili bahçesinde, üç çoban köpeğinin dolaştığı ahşap bir ev
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında
Uzun uzun ağllayacaksın.
Ağlayacak!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline
Ay da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik.
Kahrolacaksın...!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgâr kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek
Hayatın Acıları Üzerine
Hayatın birinci yarısı, mutluluğa karşı duyulan yorulmak bilmez bir özlem olduğu halde, ikinci bölümü acı dolu bir korku duygusuyla kaplıdır.
Çünkü, mutluluk denilen her şeyin kuruntu olduğu ve acıdan başka gerçeğin bulunmadığı fark edilmiştir artık.
Aklı başında insanların, yakıcı zevklerden çok acısız bir hayata yönelmeleri bundan ötürüdür.
Gençliğimde, kapımın zilinin her çalınışında, gönlüm sevinçle doluyor ve
kendi kendime, “Oh ne iyi! İşte yeni bir ola
Kişiliğin neyse kaderin de öyle olur.
Hayata nasıl bakarsan, ona göre şekillenir hayatın, sevinç ve kederlerin.
İyi ya da kötü bir hayat yaşamak son tahlilde elinde olur, kişiliğini iyi okumayı başarırsan eğer.
Hayatta ya kurban olursun ya kahraman ya da hayatını insan gibi yaşamayı seçebilirsin.
Her üç rolüde oynayabilirsin bir süre elbette.
Ama eninde sonunda birisi olursun.
Ve daha çok kurban rolüne yakın durur insanların büyük çoğunluğu!
Kahramanlık zordur çünkü.
Fedakar
Değer Yargıların ve Kavramların Yanlış Yorumlanması
İnsanların günlük hayatta sergiledikleri birtakım davranış biçimleri ve modeller vardır. Bazı olaylar karşısında nasıl davranılması gerektiği,bunların yorumlanması ve analizini genelde bu tutum ve davranışlar belirler.
Tüm bunlar insanlarda, çocukluk devrelerinde, aile ortamında ve yaşadığı çevreden aldıkları izlenimlerle oluşur. Bunlar zamanla aile ortamından ,kişilerden ve olaylardan etkilenerek(anne,baba,arkadaş veya bir film kahramanı
Ben Türk'üm
Ben Belene'deki Türküm..
Dili ve dini değiştirilmek üzere bu ölüm adasına yollanan; domuzların
Türk etiyle beslendiği, insafın zerresinin olmadığı bulgar zulmü altında
yok edilmiş binlerce TÜRK'üm ben!
Ben, Mora'daki Türk'üm,
Ekmeğimi, suyumu paylaştığım kapı komşum yunanın bir gece sıcacık yatağımdan
sürükleyerek koyun keser gibi kesip, diri diri yaktığı yirmibin TÜRK'üm ben!
Ben, Arnavutluk' taki, Yugoslavya'daki, Bulgaristan'daki, Yunanistan'daki,
Türkçenin en büyük şairilerinden olan Bahtiyar Vahabzadenin anısına
Annem Öldü Mü?
( annesi öldüğü zaman yazdığı şiirdir )
http://www.youtube.com/watch?v=ecXHe8AlHhM
Annem Öldü Mü?
Ne hız ellerini üzdün dünyadan
Balanı tek koyup nereye gittin?
Nasıl yok oluyormuş bir anda insan
Sanki bu dünyada hiç yok imişsin..
Güneş gurup etti… oda karardı…
Bir anda yok oldun sen hayal gibi.
Şimdi düşünürüm senden ne kaldı..
Gönlünde hatıran kara hal gibi…
Be
unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim
57. Alay Sancağı
57. Alay Sancağı..selamlamadan geçmeyin...
Resimdeki sancak, Çanakkale Savaşı’nda son erine kadar şehit olan Kahraman 57nci Alay'ın Sancağıdır. Hâlen Melbourne-Avusturalya müzesinde sergilenmekte olan sancağın tanıtım plâketinde şöyle yazmaktadır:
"Bu Alay Sancağı Gelibolu savaş alanından getirtilmiştir, ama esir edilmemiştir. Türk Ordusu'nun geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri