Bu anlamsız,zamansız bir o kadar sebepsiz fırtınalarla baş etmek o kadar zor ki...
Gelişi güzel yazılmış bir not var elimde...'' Üzgünüm....''
Neyi ifade ediyor tahmin etmek güç değil elbet...Lakin sorguluyor insan işte benliğinin bir yerinde...
Buruşturup attım ama gözüm takılı kaldı...Tekrar aldım,düzelttim ve bir daha okudum.. '' Üzgünüm. ''
Ağlamak istedim...Delice,hıçkırarak...Sebebini bilmeden ağlamak...
Olmadı...Ağlayamadım...Yutkundum...
Bin parçaya bölsem her kel
Nazlı Bebeğim Benim...
Gül yüzüne hüzün bulutları hiç uğramasın... Elimden gelse yeryüzündeki tüm acıları silerdim sırf sen hüzün nedir bilme diye...
Her gece sen güzel rüyalar gör diye anlattığım masallardaki prensesim aslında sendin Gül Yüzlüm...
Sensiz geçen her anımda yüreğimde tarifsiz bir sızı,acı,korku var...
Sen benim Nazlı Bebeğimsin Ela Gözlüm...
Rabbime şükürler olsun ki seni bize gönderdi...
Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde...
"Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“
“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsü
Vay be çeyrek asırlık yüreğim ne çabuk virane şehre dönmüş böyle..Yanmış,yıkılmış ve bitap düşmüş...Neresinden tutarsa tutsun hayatı hep elinde kalmış dalları... Yapraklar hazana varmadan sararmış... Bunca zamana bu kadar çile ne zaman yüklenmiş... Her geçen bir hançer saplamış yüreğime kan gölüne dönmüş... Kendi kanında boğulmak bu mudur ?
Doğan güneşi hiç görmemek,sıcaklığına yüz sürememek,karanlık bir gecenin koynunda ordan oraya savrulmak çaresizce...
Bahçemde güllerim,gökyüzünde yı
Her gece ansızın..
Gelirsin aklıma sen..
Demir kapıların ardında..
Birgün özgürlüğümü alıp geleceğim sana..
Sakın ola beni unutma..
Unutma beni unutma..
Sakın ola unutma..
Unutulunca ölürüm yar..
Hatırla beni hatırla..
Her nefes alışında..
Güzel günler inan yakında..
Ah gençliğim ah..
Çürüyüp gittin bu yerlerde..
Dolmuş hertarafım kederle..
Umudun bile tükenip gittiği bu yerlerde..
Sakın ola beni unutma..unutma beni unutma..
Sakın ola unutma..
Unutulunca ölürüm yar..
Bir sır perdesi var ardımda..Yarı aydınlık yarı karanlık…Kuytu bir ormanda çaresizce güneşi arıyor gözlerim..Sahil kenarındayım bir gece yarısı..Dalgalar her vuruşunda kıyıya , sanki yüreğime koca bir kaya oturuyor..Bir kıvılcım yetecek biliyorum yüreğimdeki koru alevlendirmeye..Gözlerim her daim ağlamaklı…Bu kadar çok yüklenmemeliydim beklide kendime..Kapalı kapılar ardına atmamalıydım yüreğimi,dipsiz kuyularda bırakmamalıydım kendimi..Belki o zaman her şey daha kolay olurdu,bu kadar çok zorlan
BEN BU SEVDA ATEŞİNDE KAVRULDUM.
SAÇLARINI RÜZGAR SANDIM SAVRULDUM.
NE DEYİM....
FELEK YIKTI YİNE DOĞRULDUM.
SENDE BENİ BİLMEMİŞSİN
NE DEYİM.... EL BİLSİN
AĞUSTOSTA KAR İSTEDİN KIŞ OLDUM.
GEL DEDİN DE DAĞLAR AŞTIM KUŞ OLDUM.
NE DEYİM......
SEN AĞLADIN BEN GÖZÜNDE YAŞ OLDUM.
SEN DE BENİ BİLMEMİŞSİN
NE DEYİM..... EL BİLSİN
Yıldızdoğan
Gecenin karanlığında dünyamı aydınlatan sen,şimdi hangi alemlerin ışığındasın...
Dört duvar şimdi bana dünya alem...Dört duvar içerisinde yangın yeri bu yüreğim...
Baharı görmez artık gözlerim...Gözlerim buğulu bir camın arkasına esirdir artık...
İşitemem alemdeki hiç bir sesi... Hiç bir ses yüreğime eş değildir artık...
Yanar yüreğim... Söndüremez yağan yağmurlar içimdeki yangını...
Ağıtlar faydasız..Keşkeler çaresiz...Gözyaşları dermansız...Avuntular gereksiz...
Hasreti
Bu sabah bir kez daha sendeledim...Yürürken ince nakışlı hayat yolunda...
Neresinden tutsam elimde kalıyor zaten bu köhne yalnızlık... Çıldırasıya dönüyor bu dünya etrafımda...
Sorgu odasındayım...Sorguluyorum '' BEN '' i... Cevap verecek tek bir kelime çıkmıyor işte... Duvarlardan ses geliyorda bir '' BEN '' konuşamıyorum...
Konuşursam dünya üzerime yıkılacak biliyorum...Saltanatı sefa son bulacak gözlerimde... Bu ehli dünyanın sebebi olacağım biliyorum... Ya da öteden beri sürege
Sen Vurdunda Ben Ölmedim mi ?
Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da bir seni yakamadım beni yaktığın gibi...Çölde su,mahpusta gün,oruçta ekmek gibi bekledim seni...Sense araya korkular koydun,yasaklar koydun...Bitmez tükenmez engeller koydun..Şimdi nerdesin diye sakın sorma...
Sen çağırdında ben gelmedim mi ?
Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,yağmurlu havalara,bu kasvetli akşamlara....Sen varken bakıp içlenmezdim tren istasyonlarında,otobüs duraklarında...Sen varken ayr
Kaçardık pencereden bazı geceler
Delice bir sevinçle
Gözlerimiz ışıl ışıl
Gündüz yavuklumuzun yanına gideceğiz diye
Özene bezene cilaladığımız çizmelerimizi
Kirletmenin zevkini tadarak
Bir başka gezerdik
Yurttan kaçtığımız firar gecelerinde
Kaçardık pencereden bazı geceler
Bekçiye gözükmeden
Sessizliği kıskandıracak kadar sessizce
Ve bir o kadar da mertçe
Aramızda topladığımız son harçlıklarımızla
Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek alır
Koşar adım dönerdik yurda
İşte Yine Sana Yazıyorum...
Deli fırtınalardan sonra sığındığım tek limanımsın...Ne kadar yol alsamda bu hayat koşuşturmasında yine sadece sana sığınıyor ve yine sana dertleniyorum...Bazen bir yudum su oluyorsun susuz kalan yüreğime,bazende sıcak bir el oluyorsun saçlarımı okşayan...Tesellilerin en güzelini sende buluyorum...Yalnız geçen gecelerime ortaksın...Uykusuz saatlerimde bir tek sen varsın düşüncelerime ortak...
İşte Yine Sana Yazıyorum...
Yağmurlu bir gecenin ardından yine s
Çıkma Benim Bahtı Karam Gece Yarısı...Yağar Yağmur Rüzgar Söyler Ölüm Şarkısı...
Susss....Sakın...Sakın birşey söyleme...
Öylece kal...Öylece kal ki bu büyü bozulmasın...
İlk defa korkularından söz ediyorsun...
İlk defa...Duyuyor musun ?
Şişşş...Sakın...Sakın vazgeçme...
Öylece kal...Öylece kal ki gözlerindeki yağmuru seyredeyim...
İlk defa korkmadan ağlıyorsun...
İlk defa...Görüyor musun ?
Oysa bu anı ne kadar çok beklemiştim...Bir ömür vermeye değer demiştim...
İçimin Gülen
Bırakma ellerimi,
Bırakma yalnız beni,
Son defa seyredeyim,
O yaşlı gözlerini...
Artık bülbül ötmüyor,
Gül dolu pencerede,
Yalnız hatıran kaldı,
Boş kalan çerçevede...
Aşkların en güzelini,
Yalnız sende bulmustum,
Son defa seyredeyim,
O yaşlı gözlerini...
Artık bülbül ötmüyor,
Gül dolu pencerede,
Yalnız hatıran kaldı,
Boş kalan çercevede...
Hangimizin hayatında eksik bişey yokki..Hepimizin yüreğinde bir eksiklik vardır...İçimizi sızlatan...Gözlerimizi ıslatan..Boğazımızı düğümleyen...Belli belirsiz bir yerlere dalarız sanki beklenen,beklediğimiz gelecekmiş gibi...Keskin bir hançerdir saplanan yüreğe ve damlayan kandır her gözyaşında...Derin bir nefes çeksek de masmavi gökyüzünden,ciğerimize dolan bulutlar hep yağmur yüklüdür...Yağmaya hazır yağmur bulutlarıdır bizi hüzne boğan...Yüreğimizde işte tam orada duyduğumuz bir eksikliktir
Gördüğüm en güzel rüya olsun istiyordum..Hiç bir kuvvet beni bu rüyadan uyandırmamalıydı...Kimse rahatsız etmesin beni, rüyalarıma dalmak istiyorum...Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi..Rüyalarımın etkisinde kalmak istiyorum günlerce..Hatırladıkça hep aynı tebessüm olsun istiyorum yüzümde...Biliyorum bazen çok şey istiyorum..Anneannem çocukken, yatmadan önce dua ederdi ve tekrar etmemi söylerdi..Büyük bir zevk ve heyecanla eşlik ederdim..''Allah dualarımız kabul etsin'' derdi...Bende hemen ''Amin''
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesala,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani,bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derece, öylesine ki, mesala,
kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin,
bembeyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,hem
de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna
zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek
Yağmur yağsın isterdim bu gece gökyüzünden,
Elleri değsin isterdim üşüyen ellerime...
Toprağa düşen her damlada,
Bir adım daha gelmek isterdim sana...
Gece...
Yaşlı,koca çınar ağacının gölgesinde,
Saatlerce bekledim seni...
Tam söylediğin saatte geldim,
Yani her zamanki gibi hiç geç kalmadım...
Güneş tam tepedeydi benim geldiğim vakit,
Ama şimdi hüzünlü bir şekilde boynunu bükmekte...
Yoksa gelmeyecek misin ?
Bu koca çınar ağacı taşıyamaz olmuş dallarını,
Yaprakları sararmış,gövdesi çürümüş...
Ilık ılık esen rüzgarlar yerini sert rüzgarlara bırakmış..
Kuşlar yuva yapmış, yavruları bile olmuş,
Seninle son buluşmamızdan sonra...
Yavrular