Beyin ile zihin iliskisi ve birinin digerinden farki metafizigin varliksal/ontolojik felsefelerinin indirgemeci, determinist monist/dualist "birini otekine tercih eden/birini digeri bunyesinde yok eden" sartlanmis cagdisi yanasimi ile algilanmaz.
Herseyden once bu iki kavramin ne oldugunu ve birinin digerinden farkini algilamak icin; ikisi arasindaki farki algilamak ve farkina varmakgerekir.
Beyin, bir complex dinamik sistemdir. Iste bu complex ve dinamik sistemin her turlu soyutlama, so
Fizik ile Metafizik Arasindaki Iliski
Bir mukayese yapmak gerekirse, fizik; bes duyu ile algiladigimizin anlasilmasi iken, metafizik; bizim anlamadigimizi anlamaya calisir.
Fizik, etrafinda bes duyu ile algiladiginin "nasil oldugunu" aciklar.
Metafizik ise etrafindaki ve bunyendeki , her seyin ve her bir seyin "nedeni" ile ilgilenir.
Metafizik, kavramlari teoloji ve de fizik otesine onun dinine tasimamaya gayret ederek, bes duyu ile algilanan ile bes duyu ile algilanmayan arasind
Insanoglu turunun birinin, iki turlu yasam ve iliskisi vardir.
Kisisel
Toplumsal
Bu her iki yasam ve iliski cesidi de, sadece metafizik (varliksal, fiziksel, somut ve niceliksel), etik (degersel, zihinsel/davranissal, soyut, niteliksel) ve estetik (dissal, gorunussel, fiziksel, somut) uzerine dayanir.
Halbuki tum yasam ve iliskisi, aslinda zihinde bicimlendirdigi ve davranisa somuta tasidigi degerler uzerinedir.
Kisisel olarak bir kisinin her turlu yasam ve iliski degeri, ona
Kisinin onceden sahip oldugu (corefaith) gorusleri, inanclari ya da arzulari
dogrulayabilmek icin, karsilastigi olay ve durumlari secmeci bir
bicimde dikkate almasi ve yorumlamasi sonucu ortayacikan dusunsel bozukluk.
Evrensel-insan zihniyeti dili ile aciklamak gerekirse;
Dogumdan itibaren kisiye verilen ve beyninde yer etmis otomatiklesmis ve yerlesmis her turlu deger veri ve tabuyu sorgulamak yerine, kendi inanarak kendine dogruladigi temelde karsilastigi her turlu olay dusunce ve da
Asagida felsefi olarak yukarida adi gecen her iki kavram arasindaki "iliski/celiski" temelinde; tum felsefi algilar aciklanmistir.
Kombinasyon olarak, ozgur irade ile determinizm arasinda 4'lu iliski/celiski saglanabilir.
Bu iliskiler/celiskiler;
Determinizm, temelli olarak;
Fiziksel determinizm vardir
Fiziksel determinizm yoktur.
Ozgur irade olarak;
Ozgur irade mumkundur
Ozgur irade mumkun degildir.
Yukaridaki karsitlik temelinde felsefi olusumlar ve algilar;
Insanoglunun ilk ve duyusal algisi evrimsel ve hayvani (anima/animus) temelli bir algidir.
Yani algida, sadece uyari temelinde bir "uygula/uygulama/ertele" v.s. temelli bir algi vardir.
Diyelim karnin acikmasi bir uyaridir ve karninin aciktigi uyarisi alindiginda, ya doyurmak eylemine gecilir ya da o an icin ertelenir. Bu bir secim hakkidir ve tamamen mustakil var olan varligin bilincli bilincsiz ortama zamana duruma v.s. gore bir secimidir.
Akilsal algilarda devreye beyinde o zamana
Herhangibir, olgu, bulgu ve Kurgunun evrensel olmasi ile evrensel onayi olmasi arasinda; bilim ile inanc, bilgi ile ogreti, bilimsel ile inancsal, epistemolojik ile ideolojik gercek ile dogru, epistemolojik gerceklik ile, doga ustuluk, dunya otelik, mistik, mitolojik, efsanevi v.s. farki vardir.
Herseyden once, insanoglunun, yansisini algiladigi !? 'yu isaretledigi "var" a verdigi kavram; ister bilimsel, ister inancsal olsun EVRENSELDIR. Cunku KAVRAMLAR, OZNE/NESNE, SOMUT/SOYUT, MADDE/DUSUNC
Artik gunumuz ve cagimizda biyoloji evrim olarak gen uzerine okunmaktadir.
Kisaca bir fenomenin insanoglu turune ait bir bir olup olmadigini onun genetik ozelliklerine bakarak ortaya koyabiliriz.
Bu da insanoglunu genetik olarak evrimsel en yakin akrabalarindan da farkli kilar.
Yalniz gunumuzde hala bir insanogluna soruldugunda, "sen kimsin/nesin?" diye alinan yanitlar, cagdisidir.
Burada felsefi, metafizik bilincli ya da bilincsiz ve de etik alisilagelmis yanitlar halas soz konu
20. y.y. ile gelen kavramin onemi ve abductive ve de analojik temeldeki her turlu anlam ve mana cikariminin ...e gore temel ve hedefine gore; Din felsefesi ve teolojideki her turlu inanc en basta dini uygulama ve teolojik inanc olarak iki ana farka ayrilmaktadir.
Teizm din felsefesi dalindaki pozitifizmi icerirken, yani hem kisinin bir dini olmasini ve dini yonlendirim ve yaptirimlari uygulamasini icerirken; deizm, tamamen dini uygulama ve dini yonlendirim ve yaptirimlardan bagimsiz ve inanc
Etik, felsefi kullanim ve paylasimda bir kavram olarak; her bir beynin kendi bunyesindeki ...e gore temelli algisinin bu kavrama verdigi anlam ve icerioktir.
Dolayisi ile o klasik dildevrimi oncesi "Etik budur/bu degildir" seklindeki bir determinist ve mutlak dogru iceren bir aciklama, bugun gecerli degildir.
Evrensel-insan zihniyetine gore etik kavramina verilen anlam ve icerik "bireyin yasam ve iliskisindeki her turlu zihni yetisinin islemesi ve davranis oloarak yansimasidir."
Yuka
Bilimin "bilinen bilgi birikimi" teorisi, empiriktir. Yani, yeni bir kanit ortaya sunuldugunda, herzaman yanlislanabilirlige aciktir. Bu durum, bilimde mutlakligi ve kesinligi onler.
Ayrica insanoglun bildirirken de her zaman bir hataya egimli olmasi, felsefi bir prensiptir.
Bilim Alani genelde iki ana dala ayrilir.
Tabi/dogal bilimler- biyolojik yasami da iceren, tabi fenomenin alanidir.
Dogal bilimler de ana olarak biyoloji ve fiziksel bilim (fizik, kimya, astronomi ve dunya bilim
Baslikta gecen cumleyi aciklayacak en tutarli bilimsel ve bilissel dile getirim "insanoglu ile insan arasindaki beyin farki, evrimsel/yapisal degil; devrimsel/islevseldir."
Yukaridaki dile getirimin bilimsel ve bilissel aciklamasi ise soyledir.
Insanoglu turu beyin yapi ve islevi olarak evrimsel temelde en gelismis canli turudur.
Peki insanoglu turunu, kendisine en yakin olan maymundan farkli kilan nedir?
Tum beyni olan canlilarda, beyin kabataslak olarak uc bolumdur..
On bey
Farklara gecmeden once; her iki kavramin ve yasam/iliskinin ortak noktalarini ortaya koyalim.
Her ikisi de ulke butunlugu temelinde toplumsaldir.
Her ikisi de etigin konusudur.
Sosyal yasam ve iliski; bir kmisinin kendine has etik degerlerinin toplum bunyesinde, kendinin sahip oldugu degerlerin butunlugu bunyesinde, bu degerleri yasam ve iliskisinde dusunce ve davranista ifade edebilmek.
Sosyal yasam ve iliski, dokunulmaz olarak bir kisinin evrensel hukuk ve insan haklarindaki en
Harflerin cizimsel anlami
Daha once harflerin cizimsel ve sekilsek anlam ve icerikleri uzerine dilin etimolojik ve linquistik yapilandirmaciligi oncesi aryan kokenler denilen dil kokenleri temelinde bir calismam olmustu, onu buraya kisaca aktariyorum.
Aslinda bu calisma bir yerde "evrensel-insan zihniyeti" basligindaki ana evrensel kullanim sembolleri olan x ve y nin acilimi temelindeki, diger beynelminel kullanilan harflerin bir cizimsel, sekilsel anlam ve icerik analizidir.
Ontolojik gercekligin bilimsel olmadigini ortaya koyan gozlemler sunlardir.
Basta bilim, bilimsel olarak bilim dilindeki observable occurance'in occurance ni yani belirisini gozlem ile ortaya koyar.
Fenomen olarak kavramlasan bu observable occurance, fenomen tabani olarak yani varliksal taban olarak felsefenin metafiziginin tartisma alanidir.
Bu alan tartismali yan i olgusal bir gecerlilik tasimaz. Cunku tartisilan tabanlarin hepsi kendini indirgemeci olarak ve de suphe goturmez sabi
Algi her turlu dile gelen bilgi niteligi ve cesidi olarak insanoglu temelinin farklilik yaratan en onemli fenomenidir.
Once Alginin neler icerip neler icermedigini ve nasil sekillendigini ve yapilandirildigini ortaya koyalim.
Alginin fonksiyonu (sey ilistirilmis algilamasi, algilamak eylemidir.
Burada ilistirilen sey iki turludur.
Birincisi, ilk alginin yani daha once kavramsal olarak ortaya konmamis, gerek duyusal gerekse duyumsal alginin algilamasi
Ikincisi, birinci algilam
Bilinc, turkce literaturde genelde suur ile ayni anlamda algilanan bir kavramdir. Halbuki suur bir yasam yetisi iken, bilinc bir numenal yetidir.
Bilinc: insanoglu numenal yetisinin algilama, kavrama, idrak etme ve bilme ve de insanoglunun dusunce ve davranisini hem ozgur irsadesi hem de bilerek ve algilayarak yerine getirmesidir.
Bilincli olmak: Kisinin dusunce ve davranisinin algisinda, bilgisinde ve farkinda olmasi. Yani neyi neden yaptigini, ne dusundugunu,ne den oyle davrandigini ke
T.C. Anayasasinin ve bunun isleyisindeki devletin, hukumetin, meclisin ve iktidarin rolunu bir ulke ve toplumunda belirliyenin demokrasi mi yoksa otokrasi mi oldugudur.
Once bazi sorular soralim.
Anayasa mi devletin rejimin icerigini belirler, yoksa devlet ve rejim mi anayasayi belirler?
Anayasa devletin ve rejimin anayasasi midir, yoksa hukukun anayasasi mi?
Yani hukukun ve yarginin temeli hangisidir, anayasa mi, yoksa devlet mi?
Aslinmda burada "devlet" darken, hukumetten v
Genelde, yani diktator her turlu dikta ve otoritesini kendi cikari ya da kendinden istenen bir cikar temelinde kullanana kadar; iki turlu isleyis vardi.
Anayasal ve politik.
Diktatorun cumhurun basi oldugundan bu yana, ulke ve toplumu ucuncu bir cesit isleyis ile tanisti, Fiili durum.
Yani su an ulke ve toplumumuzda uc turlu isleyis hakim.
Anayasal, politik ve fiili durum.
Burada aslinda ilginc bir durum var.
O da fiili durumun hem poluitikayi, hem de anayasayi etkiledigi
Ayni kelime kokeninden turetilmis olsa bile, her kavramda oldugu gibi bu iki kavramda da basta politik algida bir kavram karmasasi vardir.
Vatan kavrami, insanoglunun kendisine tarihte ilk defa Ingiliz Ic Savasi ile tanistirilmis, daha sonar vatandaslik ise Fransa ihtilalindeki burjuva ve sehirlesme den sonar ortaya konmustur.
Bugune gelindiginde vatan kavraminin iki icerigi vardir.
Cografi temeldeki bu iki icerik soyledir.
Bir vatanin bir fiziki cografya adi bir de siyasi cograf
1 Kasim'dan sonar iyice siddetlenen ve hergun en az 3-5 cani katleden devlet ve PKK terorunun ulke ve topluma yasattigi sicak ve fiili durumda; Demokratik Toplum Kongresi'nin acikladigi deklarasyon sonucu, ulke ve toplumu yeni bir asamaya gecti.
Bilindigi gibi, dictator gudumlu AKP savas ve terror hukumeti, zaten su an topluma yasattigi Baskanlik sistemine, bir anayasalzemin ariyor.
Simdi hali hazirda olan onerilenlere bakalim.
AKP- Parlementosuz ve tek merci ve yetkisi olan otokrati
Bugun Turkiye'de insanligin kimin yaninda oldugu, aslinda kimin yaninda olmadigi ile parallel.
Cunku insanlik her yerde, ortamda, durumda, zamanda ve sartta; daimi olarak UZERINE SALDIRILANLARIN, YASAM BASTA OLMAK UZERE HAK VE OZGURLUKLERI ELLERINDEN ALINANLARIN, ETIK (ETNIK/MEZHEBI V.S.) DEGERLERINDEN DOLAYI HEDEFTE OLANLARIN VE BU DURUMDA OLMADIGI HALDE, BU DURUMDA OLANLARI KENDI ETIK(ETNIK/MEZHEBI V.S.) DEGERI NE OLURSA OLSUN, HIC BIR CIKAR GOZETMEDEN SAVUNANLARIN DESTEKLEYENLERIN VE ONLA
Bilindigi gibi daha once insanoglu beyninde beliren !? (unlem/soru) nun isareti ALGISAL TEMELDE "VAR" dir.
Buradan alginin daimi olarak pozitif oldugu sadece dilbilgisi ya da ifade olarak olumlu/olumsuz temelde kullanimlasi anlamina gelir.
Insanoglu fenomenal yapisinin numenal yani zihinsel islevinin ve bu islevin yapilandirilmisliginin evrensel sembol olan x ve y yapi ve isleyisinin HER TURLU NUMENAL DEGER TURETIMI VE HER TURLU SOYUTLAMASI VE DE DUNYAYA BAKIS ACISI ALGI TEMELINDEDIR.
Bilindigi gibi ulke ve toplumu 1 Kaasim'da secime hazirlaniyor.
Bu secime hazirlik, dictator ve onun biatcisi AKP devleti/huikumeti ve saldirgan ekibinin "ic savas cigirtkanligi" algi operasyonunda suruyor.
Herseyden once ulke ve toplumu neden bu kadar erken tekrar bir secime gidiyor ve bu kimin istegi?
Bu cok acik ki, 8 Haziran sandik sonuclarini politik cikarina ters bulan diktatorun bir istemi.
Peki bu istem nasil yerine geldi?
Iki turlu olarak:
Birincisi anayasalve de
Devlet kavramininda ve devletin tarihinde, insanoglu kendi kurduğu devleti ile daima bir celiski yasamistir.
Bunun elbette cesitli nedenleri vardir. Yalniz ana neden insanoglunun dogal gelen zihniyetinde yatar.
Dogal zihniyet, erke, erklige, erksellige ve erkeksel karaktere (burada konu niteliktir, yani cins ya da fiziki ozellik degildir. Erkeksel nitelik zaten dogal zihniyet olarak, insanoglunun disisini de kapsar, yani tek zihniyet tir.) sahiptir, bu da gucu kuvveti, iktidar ve yonetim