Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

karanfil

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    7
  • Katılım

  • Son Ziyaret

karanfil - Başarıları

Çaylak

Çaylak (2/14)

  • İçerik Başlatan
  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Su içerek nasıl zayıflanır? Hemen hemen hepimiz suyun ne kadar faydalı olduğunu biliriz. Her diyette 1,5-2 litre su önerilmektedir ancak nedense bu kurala uyanımız son derece azdır. İşte size suyun ne kadar önemli ve kilo vermede ne derece etkili olduğunu kanıtlayan bazı temel bilgiler; Birçok kişi sinirli ya da üzgün olduklarında ilk iş olarak buzdolabına yönelir. Çünkü bu zamanlarda vücutta salgılanan endorfin hormonu iştah açar ve bizi yemeye yönlendirir. Oysa bu durumda yapılacak en yararlı şey su içmektir. Çünkü su, endorfin hormonu salınımını bloke ederek gereksiz yemek yemeyi engeller. Su, kasların dengesini sağlayarak kasılma anındaki doğal fonksiyonlarını düzenlemeye yardımcı olur. Vücudun zararlı maddelerden arınmasını sağlar. Kabızlığı önler. Yeterli su alınmadığı zaman beden ihtiyacı olan suyu bağırsaklardan çektiği için kabızlık oluşur. Yemeklerden önce içilen su tokluk hissi verir. Cildi güzelleştirir, kurumayı ve deri sarkmalarını önler. Yağların vücutta depolanmasını önler. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri de depolanmış yağları enerjiye çevirip, yakmaktır. Ancak böbrekler yeterli su alamazsa karaciğer iyi çalışmaz ve yağlar bedende depolanır. Vücudumuz yeterince su alamazsa bunu bir tehlike gibi algılayıp suyu saklamaya başlar. Bu da vücutta su toplanmasına özellikle el ve ayaklarda ödem oluşumuna neden olur. Bu yüzdendir ki kişinin gün içinde yeterli miktarda su içmesi çok önemlidir. Not: Susamak, vücudumuzdaki sıvı miktarının azaldığına işaret eder. Günde 0.7 litre maden suyu içerseniz, günlük sıvı miktarınızın yarısını karşılamış olursunuz. Eğer günde 1 saat spor yapıyorsanız, bu miktarı 1 litre arttırmanız gerekir. Genelde insanın 8 bardak (2 litre) suya ihtiyacı vardır. Ancak kilolu kişilerin metabolizmalarını hızlandırmaları için daha fazla su tüketmeleri gerekir. Uzmanlar bunu fazladan her 12 kilo için 1 bardak su olarak ifade etmektedir.
  2. Kas GelİŞtİrme Dİyetİ Sporla uğraşan, özellikle vücut geliştirme yapan sporcuların yapabileceği bol protein ve karbonhidrat içeren bir diyet. KAS GELİŞTİRME DİYETİ Hedef kilo : Kas gelişimini hızlandırmak Hedef kalori : 2500 Kcal Günlük Menüler 7 gün boyunca Sabah: 1 bardak süt, 3 yumurta beyazı, bir kibrit kutusu kadar peynir, 1 kase yoğurt, 1 avuç kuruyemiş, yulaf. Çay, kahve ya da meyva suyu. Öğle: 1 – 2 porsiyon tavuk, balık ya da kırmızı et, 1 porsiyon makarna/pirinç/börek, ayran, yeşil salata, tatlı, meyva. İkindi: 1 kase yoğurt ya da bir bardak süt, bir hindili, ton balıklı ya da tavuklu sandviç. Akşam: 1-2 porsiyon sebze, 1 porsiyon ızgara et, meyva. Gece: Ballı, muzlu süt. Bu diyette günlük menü diyet süresince aynıdır. Önemli Uyarı : Doktorunuza danışmadan diyete başlamayınız!
  3. Ağartılmış kotlar zararlı mı? Türkiye'de 3 tekstil işçisinin, kot ağartmak için kullanılan kumun akciğerlerine zarar vermesi üzerine öldüğüne ilişkin Türk bilimadamlarının araştırması üzerine, bu yöntemle üretilen pantolonların İsveç'e sokulmasının yasaklanması istendi. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Metin Akgün ile İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nden Dr. Nur Dilek Bakan, Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da 17-21 Eylül günleri arasında düzenlenen ''15. Avrupa Göğüs ve Akciğer Hastalıkları Kongresi''nde ''silikozis'' hastalığıyla ilgili araştırmalarını sunmuşlardı. Kot ağartma işinde çalışan 3 işçinin 2004 ve 2005 yıllarında ölmesi üzerine araştırma başlatan Türk bilimadamları, genelde maden işçilerinde görülen silikozis hastalığının, kot ağartmak için kullanılan kumun içerdiği silika maddesinin solunmasından da kaynaklandığını ortaya çıkarmışlardı. Araştırmayla ilgili haberi yayımlayan Uppsala gazetesi, Uppsala Üniversitesi'nde görevli Doç. Anna Rask-Andersen'in görüşlerine de yer verdi. Doç. Rask-Andersen, silika maddesi kullanılarak üretilen kotların İsveç'e sokulmasının yasaklanmasını istedi. __________________
  4. karanfil

    Sarmısak mucizesi

    Sarmısak mucizesi Sarmısak pek çok sağlık sorununa iyi geliyor. Kanserden bağışıklık sistemi hastalıklarına kadar birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde işe yarıyor. İşte mucizevi bitkinin faydaları: Anavatanı Hindistan olan ve mutfağımızdan eksik etmediğimiz sarmısak yüzyıllardır bütün dünya tarafından kullanılan vazgeçilmez bir besin. Arkeolojik kayıtlardan, tarihin ilk çağlarında Sümerlerin sarmısağı bildikleri ve ilaç olarak kullandıkları anlaşılırken, eski Mısırlıların da sarmısağı yedikleri ve ilaç olarak kullandıkları belirtiliyor. İlk kez Haçlı Seferleri sırasında Fransa'ya getirilen ve bu şekilde Avrupa'nın öğrendiği sarmısak, bugün dünyanın her tarafında yetiştiriliyor. Sarmısağın yapısında bol miktarda su (yüzde 65), fruktoz içeren karbonhidratlar (yüzde 26-30), kükürt bileşikleri (yüzde 1,1-3,5), protein (yüzde 1,5-2,1), lif (yüzde 1,5) ve serbest amino asitler bulunur. Sarmısak ayrıca yüksek miktarda saponin, fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir ve B kompleks vitaminlerini içerir. Uygarlık tarihi boyunca sarmısak birçok hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Bugün de çeşitli kronik hastalıkların önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılıyor. Bunlar arasında ateroskleroz, kanser, bağışıklık sistemi bozuklukları ve artrit sayılabilir. Sarmısağın faydaları Uzmanların tespitlerine göre, sarmısağın insan sağlığı açısından en önemli faydaları şöyle: Antioksidan özelliği bulunuyor (Bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor). Bunu vücuttaki serbest radikalleri (zararlı maddeleri) etkisiz hale getirerek yapıyor. Kanser yapıcı maddeleri vücuttan uzaklaştırıyor. Doğal bir antibiyotik. Kardiyovasküler (kalp-damar sistemi) hastalıklara karşı çok önemli doğal bir silah. Kandaki yüksek serum kolesterolü ve trigliserit seviyesi damar tıkanıklığı riski için en büyük faktörlerden biridir. Sarmısak kolesterol ve trigliseritleri düşürücü etkiye sahiptir. Doğal bir ağrı kesicidir. Sarmısaktaki kimyasal bir madde doğrudan vücudu etkileyerek ağrı hissinin azalmasını sağlıyor. Yaşlanmayı geciktiriyor. Yaşlılarda ve kuvvetten düşmüş hastalarda çok faydalı. Nezle ve bronşitte etkili. Damar sertliğinde zararlı kolesterolü düşürür, faydalı kolesterolü yükseltiyor. Yorgunluğa karşı etkili Hücrelerin tamirini kolaylaştırıyor. Böbrek taşını önlüyor. Mide ve bağırsakları uyarıp faaliyetlerini artırarak hazmı kolaylaştırıyor. Uzmanlar sarmısaklı yoğurdun, zehirlenmelere karşı insanı koruduğunu ve sarmısağın en ince damarları dahi temizleyerek oralara kan gitmesini sağladığını bildiriyor. Sarmısak bütün salgı bezlerini çalıştırmak ve vücudu zehirlerinden temizlemek suretiyle, genç ve dinç olmayı, uzun yaşamayı sağlıyor. Kurşun zehirlenmelerine iyi geliyor. Sarmısak esansı akciğerler yoluyla dışarı atılırken bu organları ve bronşları dezenfekte ediyor, oralardaki mikropları öldürüyor ve bronşların ifrazatını artırarak öksürükle astıma faydalı oluyor. Veremin iyileşmesinde de önemli bir rol oynuyor. Krampları önlüyor. Halsizlik ve yorgunluk için de etkili. Gut, nefes darlığı, sivilce ve şeker hastalığına çeşitli yönlerden olumlu tesir ediyor.
  5. PAUL DAVIES'IN "ÇOK EVREN" İÇİN UMUTSUZ ÇABASI The New York Times gazetesinin 12 Nisan 2003 tarihli sayısında, ünlü astrofizikçi Paul Davies'in "Çok Evrenin Kısa Tarihi" (A Brief History of the Multiverse) başlıklı bir yazısı yayınlandı. Davies, materyalist düşünürlerin, evrendeki hassas tasarım karşısında sığındıkları son argüman olan "belki sonsuz sayıda evren vardır ve bunlardan biri olan bizim evrenimiz tesadüfen yaşama uygun olmuştur" iddiasını savunmaya çalışıyordu. Önce materyalistlerin neden böyle bir argüman geliştirdiklerini kısaca belirtmek gerekir: Binlerce yıldan beri İlahi dinler ve Allah'ın varlığını kabul eden felsefeler, evrende bir amaç ve tasarım bulunduğunu savunmuşlar, materyalistler (yani madde dışında bir şeyin bulunmadığını iddia edenler ise) böylesine bir amacın ve tasarımın varlığını reddetmişlerdi. Ancak 20. yüzyıldaki bir dizi astronomik ve fiziksel bulgu, evrendeki tasarımın reddedilemeyecek kadar belirgin olduğunu ortaya çıkardı. Bu bulgular, evrenin başlangıç anındaki Büyük Patlama'nın hızından evrendeki dört temel kuvvetin şiddetlerine, elementlerin yapısından içinde bulunduğumuz Güneş Sistemi'nin yapısına kadar her şeyde, tüm değişkenlerin "tam olması gerektiği gibi" olduğunu gösterdi. Bilim adamlarının 70'li yıllarda "İnsani İlke" (Anthropic Principle) diye tanımlayarak açıkladıkları bu büyük keşif, materyalistlerin asırlardır savunageldikleri "evrende amaç ve tasarım yoktur" tezini açıkça çürütüyordu. Paul Davies de The New York Times'daki yazısında bu gerçeği özetlemekte ve gösterdiği doğal sonucu, yani Allah'ın varlığını itiraf etmektedir: Doğa neden bu kadar akıllıca, hatta denebilir ki kuşku uyandıracak derecede, yaşama uyumludur? Fizik kanunları yaşamı ve bilinci neden bu kadar korumaktadırlar, neden yaşanabilir bir evren yapmak için işbirliği içindedirler? Neredeyse bir Büyük Tasarımcı tüm bunları belirlemiş gibidir. Dikkat edilirse Davies evrendeki tasarımın Allah'ın varlığına delil olduğunu kabul etmekle birlikte, bu açık gerçeği reddetmektedir. Ve evrendeki tasarımın kaynağını açıklamak için, materyalistlerin başta da belirttiğimiz gibi son sığınağı olan "çok evren" (multiverse) teorisine sığınmaktadır. Çok Evren Teorisi Bu teoriye göre, içinde yaşadığımız evren, aslında çok daha büyük bir "çok evren"i oluşturan neredeyse sayısız evrenden biri olabilir. Bu kadar çok evren içinde bir veya bir kaç tanesinin yaşam için uyumlu olması ise, materyalistlere göre, normal bir durumdur. Peki bu teoriyi destekleyecek herhangi bir bilimsel kanıt var mıdır? Önce sorunun cevabını verelim: Hayır, yoktur. Bu, sadece bir spekülasyondan, öylesine ortaya atılmış bir senaryodan ibarettir. Paul Davies'in makalesinin ilginç yönü ise, okuyuculara, sanki çok evren teorisini destekleyen çok önemli kanıtlar varmış gibi bir izlenim vermeye çalışmasıdır. Yazının, gazetenin spotunda yayınlanan özeti tam bu amaca yöneliktir: Çoklu evrenler veya çoklu gerçeklikler fikri asırlardır var. Ama buna dair bilimsel kanıtlar yeni. Bu giriş cümlelerini gören okuyucular, eğer yazının tümünü okumazlarsa, çok evren teorisinin gerçekten somut bilimsel kanıtlarla desteklendiğini ve Davies'in de yazısında bunlardan söz ettiğini sanabilirler. Oysa aksine, ortada böyle bir kanıt yoktur ve nitekim Davies de — eğer var olsalar, sözünü etmekten büyük zevk duyacağı — sözkonusu "yeni bilimsel kanıtlara" dair tek bir kelime dahi etmemektedir. Aksine, Davies yazısında sözkonusu çok evren teorisinin bir spekülasyon olduğunu kabul etmeye varan itiraflarda bulunmaktadır. Davies'e göre, çok evren teorisine, "hayal etme yoluyla" yoluyla varılmaktadır. Dahası, bu teoriye giderken "inandırıcılık bir sınıra dayanmakta" ve "giderek daha fazla inanca dayalı bir kabullenme yapılmaktadır." Kısacası, Davies'in ve diğer tüm materyalistlerin çok evren teorisine olan ilgileri, bilimsel kanıtlardan değil, kişisel tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Bu kişisel tercihin çıkış noktası ise, evrenin bir Yaratıcı'nın eseri olduğunu kabul etmeyi istememeleridir. Paul Davies yazısında bunu da belirtmekte ve "Allah bunu bu şekilde yarattı" şeklindeki bir açıklamanın bir bilim adamı için "tatmin edici" olmadığını ileri sürmektedir. Materyalist Bilimin Amacı Sözkonusu "tatmin olup olmama" durumu, aslında materyalist bilimin çıkış noktasıdır. Bu bilim anlayışı, Allah'ın varlığını inkar ederek evreni ve doğayı açıklamayı kendisine amaç olarak edinmiştir, çünkü bu bilim anlayışınının mimarları, Allah'ın varlığını kabul etmeyi istememektedirler. Benjamin Wiker'ın Moral Darwinism: How We Became Hedonists (Ahlaki Darwinizm: Nasıl Hedonistler Haline Geldik) adlı önemli kitabında detaylıca gözler önüne serdiği gibi, Epikür'den başlayarak Charles Darwin'e ve günümüz materyalistlerine uzanan "Allah'ın varlığını gözardı eden bir bilim kurma" çabasının ardında, hep bu niyet vardır. Materyalistler, bilimin kendisi öyle gerektirdiği için değil, dünya görüşleri ve felsefeleri öyle gerektirdiği için, Allah'ın varlığını göz ardı eden bilimsel teoriler geliştirmeye ve bunları umutsuzca kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Bilimin kendisi ise, materyalistlerin gözardı etmek istedikleri gerçeği ısrarla ve güçlü bir biçimde ortaya koymaktadır: Evren, onu yoktan yaratmış ve düzenlemiş bulunan Yaratıcı'nın kanıtları ile doludur. Allah'ın Varlığının Kanıtları Bu gerçeği reddetmek için ileri sürülen teorilerden biri olan çok evren teorisi, kuşkusuz çürüktür. Öncelikle bu teorinin bilimsel bir kanıtı olmayışı, Davies'in de kabul ettiği gibi, onu temelsiz bir inanç düzeyine indirmektedir. Bu durumda materyalistlerin "siz Allah'ın evreni yarattığına, biz de çok evrenlerin varlığına inanıyoruz" gibi bir itiraz öne sürmeleri, yani bir tür "eşitlik" durumu olduğunu ileri sürmeleri de aldatıcıdır. Çünkü; 1) Evrendeki tasarımı, bilinçli bir tasarımcının varlığı ile açıklamak doğru olandır. Bir heykel gördüğünüzde, bir bunu bir heykeltraşın varlığı ile açıklarsınız. "Tüm evrende sayılamayacak kadar taş olduğuna göre, bu taş da işte böyle tesadüfen şekillenmiş" gibi bir argüman, elbette akılcı değildir. "Occam's Razor" adı verilen ve bir konuyu açıklamada en dolaysız izahın kabul edilmesi gerektiğini bildiren mantık kuralı uyarınca, evrendeki hassas dengelerin kökeni için de tesadüf değil tasarım açıklaması tercih edilmelidir. (Detaylı bilgi için bkz. HY, Evrenin Yaratılışı, Araştırma Yayıncılık) 2) Allah'ın varlığının evrendeki hassas denge ve tasarımın ötesinde, daha pek çok bilimsel kanıtı vardır. Paul Davies, diğer materyalistler gibi, canlıların kökeni meselesinin Darwinizm'le çözüldüğünü sanıyor veya bunu varsayarak avunuyor olabilir. Oysa Darwinizm artık çürük bir teoridir ve canlıların kökeninde bilinçli bir tasarım bulunduğu somut kanıtlarla ispatlanmaktadır. Bu durum Allah'ın hem evreni kusursuz bir denge ve tasarımla yarattığını, hem de yarattığı bu evrene müdahale ettiğini bilimsel açıdan göstermektedir. (Detaylı bilgi için bkz. HY, Hayatın Gerçek Kökeni, Araştırma Yayıncılık) 3) Allah'ın varlığının, pozitif bilimlerin ötesinde daha pek çok kanıtı vardır. İnsan psikolojisi, ruhun varlığının kanıtları, Kutsal kitaplar, son Kutsal kitap olan Kuran'daki mucizevi bilgiler gibi daha pek çok farklı alandan gelen bulgular, Allah'ın varlığını, insanları yarattığını ve onlara din yoluyla gerçekleri gösterdiğini göstermektedir. (bkz. HY, "Ateizmin Çöküşü" makalesi) Materyalistler ise, giderek daha da güçlü bir biçimde önlerine çıkan bu kanıtlar karşısında yeni spekülasyonlar üretmekten başka bir çözüm bulamamaktadırlar. Yazısına "çok evren teorisinin yeni kanıtlarından" söz ederek başlayan, ama tek bir kanıt bile gösteremeyen Paul Davies gibi... Davies'in yapması gereken, evreninin kökeni hakkındaki bilimsel bulguları bir kez daha değerlendirmesi, ancak bunu yaparken, kendi materyalist önyargıları açısından "tatmin edici" bir sonuç bulmak için değil, yalın gerçeği bulmak için düşünmesidir. O zaman şimdiye dek defalarca yanına gelip de geri döndüğü yaratılış gerçeğini görebilir, kendisinin ve tüm insanların Yaratıcısı olan Yüce Allah'ın varlığını kavrayabilir.
  6. Hoş bulduk.Cevabım konuyu açan arkadaşa idi kralx.
  7. Arkadaşım bu tür bir yaklaşım ancak cahil insanlar tarafından savunulabir.Hiç bir araştırma yapmamış.Allaha inanmamayı basit bulmuş.Allahın varlığını kanıtlayabilecek çalışmalarda bulunmamış bir insandır bunu söyleyebilecek.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.