Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

bekir

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    735
  • Katılım

  • Son Ziyaret

2 Takip eden

bekir Hakkında

  • Doğum Günü 01-01-1980

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • Yer
    Adana
  • İlgi Alanları
    İnadına basketbol, inadına balık, sinema, av, bir de yemek...

En Son Profil Ziyaretçileri

15.864 profil görüntüsü

bekir - Başarıları

Tecrübeli

Tecrübeli (11/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Başlık ve İleti Makinesi Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

13

İçerik İtibarınız

  1. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  2. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  3. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  4. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  5. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  6. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  7. bekir doğum gününüz kutlu olsun!

  8. <br /><br /><br /> CYRANO, ben bir tanım yapmıyorum. Varolanı söylüyorum. Bir eylemin suç olmasıyla; aynı eylem neticesinde idari soruşturma başlatılıp ceza verilmesi farklı farklı iki vakıadır. Her ne kadar eylemi gerçekleştiren kişi aynı olsa da. Kaldı ki, Danıştay ceza vermez. İdare tarafından verilen cezanın hukuka uygun veya aykırı olduğuna açılan iptal davaları sonucu karar verir. Yargıtay bir ceza mahkemesi olmasının yanında ceza hukukunu yani suçu ilgilendiren konuda da son inceleme merciidir. (Özel Hukuk Dairelerinin dışında ceza hukuku daireleri kastedilerek söylenmektedir). Ceza Kanununda normu yorumlayarak olaya uygulayacak olan da, eylemin kanunilik tanımına uygun olup olmadığına karar verecek olan da Yargıtay'dır. Mahkemenin verdiği kararın temyizi neticesinde. Yani ki; bir eylemin suç olup olmadığına karar verecek olan Yargıtay, bu eylem neticesinde idare tarafından verilmiş bir para cezası varsa; iptal davası üzerine bu idari para cezasının hukuka uygun olduğuna (veya aykırı) karar verecek olan yer Danıştay'dır. Diyelim ki; Tefecilik suçundan dolayı idarenin faile vergi cezası vermek gibi bir yetkisi olsun. İdare de kişiye para cezası vermiş olsun. Tefecilik suçunun oluşup oluşmadığını Yargıtay (Yerel mahkemenin kararının temyizi sonucu)bozma/onama kararı neticesinde sonuçlandıracaktır. Yargıtay tarafından bu suçun oluşmadığı sonucuna varılırsa, idare tarafından verilen idari para cezasının iptali için açılan davada Danıştay, Yargıtay'ın kararı doğrultusunda bozma verecektir. Konuyu bu lüzumsuz ayrıntıya kaydırdığım için özür diliyorum. Eyvallah...
  9. Müsaadenizle araya girmek istiyorum. Birincisi; 1 eylemin suç olup olmayacağına Danıştay değil Yargıtay karar verir. İkincisi; sözleşme serbestisinin sınırları vardır Üçüncüsü; Kanunun açıkça yasak koyduğu bir alanda sözleşme yapamazsınız Dördüncüsü; kıymetli evrak hukuku ile ariyete dayalı hukuk farklı farklı kanunlarda düzenlenmiştir. Şimdi bazı kısa açıklamalara girersek; Danıştay her ne kadar bir konuda yanlış okumadıysam vergi hukukunu ilgilendiren bir karar verirken dolaylı olarak "Tefecilik" suçuna da değinmişse de konunun asıl çözüm mercii Yargıtaydır. Ödünç akti, ariyet, borç verme gibi akitler Borçlar Hukukuna aittir. Oluşmuş bir ticari teamül varsa veya akrabalık ilişkisine dayalı olarak borç verme akitlerinde verilen borç yazılı kağıda geçirilmeyebilir. Bunun dışında borç vermelerde her zaman kanıtlama açısından yazılılık şartı vardır. Bu yılki yazılı delil için aranan meblağ şu anda kaç TL bilmiyorum ama 500,00 TL civarında olması gerekir. Onun üzerindeki her borç ilişkisinde yazılılık esas olacaktır. Ticaret Hukukunda tanımlanmış kıymetli evrak ise farklı sonuçlara bağlanmıştır. Yine bu kıymetli evrakın takip aşaması da farklıdır. İbraz süreleri takip süreleri farklıdır. Kıymetli evrak olma vasıflarını yitirmeleri farklıdır. İtiraz usulleri farklıdır. Bunların birbirinden ayrılması gerekiyor. Tanımadığınız bir adam size borç vermez. Tanıdığınızdan aldığınız borç içinse kalkıp bono düzemezsiniz. Şu adamdan şu tarihte şu kadar para aldım şu tarihte ödeyeceğim diye bir kağıda yazıp imza atarsınız ve varsa şahit de imzalar o kadar. Ama her nasılsa; eline bonoyu alan; icrada soluğu alıyor. Kıymetli evraka özgü takip yoluyla icra takibine başlıyor. Öteki taraftan borç vermeye dayalı sözleşmeye itiraz durumunda; adam sözleşmenin geçerliliğini, kaynağını ispat etmek zorundadır. Kıymetli evrak illetten mücerrettir. Yani hiçbir hukuki ilişki olmasa dahi, hiçbir para almasanız, hiçbir mal almasanız, hiçbirşey almasanız dahi karşınızki kişiye bir bono imzaladığınızda; kişi elindeki bonoyla takip başlatabilir ve ispat edeceği şey sadece bonodaki imzanın size ait olduğudur. Şekil şartları tamamsa borç da tamamdır. Bu sebeple özellikle kıymetli evrakın bir sebebe bağlanarak hukuki sonuç doğurmasını sağlayan bir düzenleme tefeciliği önlemede önemli bir araç olabilir. Öteki taraftan; geleneklerine ve akrabalık ilişkilerine bağlı toplumlarda borç yüzünden intihar vakıası daha az yaşanmalıdır. Arjantinle Türkiye kıyaslaması yapılırken, bazıları Türklerin ayaklanıp marketleri filan yağmalamamasının nedeni olarak aile yapısının önemine vurgu yapmışlardır. Ekonomik durumu bozulan ailelerin, kişilerin aile içerisine daha fazla alıp, onu sıkıca sarıp sarmalayarak bir güvenceye alması neticesinde Türk Aile yapısının bir nebze olsun böylesi bir bozulmaya karşı direnç noktası olduğunu iddia etmişlerdir. Biz, diğer memur arkadaşlar olarak bu kardeşimize elimizi uzatmak istedik ancak aynı binada 8-10 arkadaşımız benzer durumda olunca hepsine birden yardım etmenin imkansızlığı karşısında ne yapacağımızı bilemedik. Ailesi ise; durumu önemsemedi belki, belki de ne işin var lan senin tefeciyle, bankayla deyip bir tekme de onlar savurdu. Bundan sonrası laf-ü güzaf mesabesinde... Ailesine ve dostlarına sahip çıkmak için geç kalmamış olanlar; her şey para değil. Dertleriyle hemhal olsanız da bu onları bir nebze olsun rahatlatıyor. Selam ve saygılarımla...
  10. Değerli açıklamalarından dolayı çok çok teşekkürler CYRANO. Seninde bildiğin gibi kambiyo senetleri denen evrak illette mücerret kabul edilir. Yani ki; böylesi bir senet düzenlendiğinde onu doğuran borç ilişkisinden bağımsız bir borç ilişkisi daha doğar. Yani ki iki kişi arasında bir sözleşme yaparak bir mal alıp satma işi yaptıklarında sözleşme harici bir de bu borca karşılık bono düzenlenirse hem sözleşmedeki borç hem de bonodaki borç iki ayrı borç gibi devam eder. Aslında mantık olarak bir bonoyu, bir çeki kimse al sana lazım olur şu bonoyu diye imzalamaz. Birşeyler alır ve karşılığında bunları verirsiniz. Bence de kambiyo senedinin bir illete bağlanması, bir faturaya bağlanması tefeciliği azaltacaktır. Zira adam emlakçı, adam otomobil galericisi; tonla bono var elinde ve icraya koyuyor. Yahu bu adama sen ne sattın da elinde bono var. Adama ne verdin de elinde tonlarca çek var. Ancak her ne kadar bu bir nebze olsun meseleyi azaltacak olsa da şiddetli bir denetim ve ciddi cezalar şarttır. Hele de ekonomik kriz dönemlerinde daha aktif bir mücadele anlayışının benimsenmesi gerekir. Bir sürü ocak sönüyor, yüreklere ateşler düşüyor. Daha birkaç gün önce taahhüdü ihlalden dolayı bir annenin hapse atılmasına oğlu isyan ederek hayatına son verdi. Daha bir-iki ay evvel adına şirket kurulup bir sürü çekte imzası bulunan bir adam (imzalar kendine ait değildi) gıyabında yargılanıp, ödemediği adli para cezasından dolayı hapse atıldı. Hasılı ortada bir sürü sorun var... Sorunları devlet çözmediğinde insanlar canlarıyla çözmenin yolunu seçiyor.
  11. CYRANO Kardeşim, bahsini ettiğin durum işçiler için geçerlidir. Yani ki; işçilerin maaşlarının 1/4'ünden fazlası kesilemez. Memurlar için ise 1/4'ünden azı kesilemez. Muvafakat dediğimiz mevhum varsa bu limit artar. Aldığı maaş ve sosyal yaşantısına göre de daha yüksek bir kesinti talep edilebilir. Buradaki sıkıntı; muvafakat ancak icra memuru huzurunda icra dairesinde yapıldığında geçerlidir. Lakin, avukatlar genelde borçluya başka bir yerde bu muvafakati imzalatırlar ve daha sonra icra memuruna da imzalatarak sanki icra memurunun huzurundaymış gibi hallederler. Yine ayrıca haciz esnasında verilen muvafakat geçerli değildir. Pekiyi bütün bunların anlamı ne. Anlamı şu; sen bütün bu kanun maddelerini bileceksin ve hakkını arayacaksın. İcra Memuru, Müdürü bunu sormayacak, bu muvafakat nerde alındı demeyecek, adamın maaşının niye 1/4'ünden fazlasını kestiriyorsunuz demeyecek. Asıl soru şu olsun. Pekiyi avukat 1.250,00 TL'nin kesilmesini isteseydi ne olacaktı? Bakın, icralar sanki avukatların sekreteryası gibi çalışıyor. Avukat, bürosunda yazdığı metni icraya götürüyor, icra dairesi de basıyor altına mührü hadi yollayın. İcra Dairesinin İcra Kanununa göre resmi dairelerden kişilerin adreslerini sormak gibi bir hakları ve yetkileri yoktur ancak bütün icra daireleri adres sorduğu gibi bir de tehdit dolu bir yazı gönderirler. Yapmazsanız sizin maaştan keseriz diye. Bütün bunların dışında başka bir sorun var. "Tefecilik". Türkiye'de yasal olan tefeci biliyoruz ki "BANKA". Pekiyi yasal olmayan tefeciler neredeler. Niye bulunmuyorlar. Polislerden bazıları dahi tefecilerden faizle para alır duruma gelmiş vaziyette. 5.000,00TL para verip aylık 500 TL faiz alan bir yapıdan bahsediyorum. Bu aşağı hesap. Bu memur kardeşim zaten borçlarını ödemekte zorlanıyordu kefillik nedeniyle. Ev kirası geldi, bazı akrabalarının ettikleri borçları ödemek zorunda kaldı. Kira ne olacak, banka kredi vermiyor maaş belli. Tefeciye gitti. Bu işlerini daha da çıkmaza soktu ama işin çıkmaza sokulması baş sokacak evden daha önemli değildi. Yavaş yavaş birike birike faiz faiz üstüne. Dolmuş parasını dahi bulamayacak duruma geldi. 20 Km yaya yürüyerek evine gittiği günler olmuş. Bu rezilliğe daha fazla yüreği dayanmadı. Tefeciyi alalade devlet memurları rahatlıkla bulabiliyor ancak her ne hikmetse polis, savcı bulamıyor. Bulmuyor. Bir tarihlerde bir örnek olarak Turhan ÇÖMEZ, uyuşturucu satın almıştı. Bir milletvekili olarak kamera kaydına almıştı bu durumu da. İnsan sormadan edemiyor tüm bunlar olurken, bunları bulup adalet karşısına çıkartacak olanlar ne yapıyor...Lütfen HSYK, Hükümet-Yargı çekişmesi filan demeyin. Bunların dışında birşey var. Bir savcı arkadaş bizim harekete geçmemiz için illaki bir şikayet gelecek diyordu. Yoksa biz resen şunu dinleyelim, bunu arayalım, şu davayı bir çözelim gibi işlere giremeyiz diyordu. Ciddi olmadığını veya saçmaladığını düşünmüştüm.
  12. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Adana Bölge Müdürlüğünde bir memur, ismi İlker SARIOĞLAN, Perşembe günü; yani 1 Nisan'da acı bir şakayla aramızdan ayrıldı. 1.250,00 TL maaşı vardı. Evine hacze giden vicdanını köpeklere yedirmiş bir avukat maaşının 750,00 TL'sinin kesilmesi hakkında aldığı bir muvafakatla maaşının 750'00 TL'sini kestirdi. Geriye kalan para sana yetermi falan hiç umurunda olmadı. Tefecilik suç ama nedense bu suçluları bizim polisler, savcılar bir türlü yakalayıp bulamıyorlar. Bu memur arkadaş nasılsa 4-5 tane tefeciyi rahatlıkla bulabilmiş. Faiz faiz faiz. 10.000 TL'lik kredi nasıl oluyorsa 22.000 TL'yi bulabiliyor. Hiçbirşeyi akıl almıyordu. İntiharını da aklımız almadı. Oysaki ne çok sebebi varmış. Nasıl koyarmış adama sigara parasını bulamamak, nasıl koyarmış adama; adam yerine konmamak, nasıl koyarmış üç kuruş para yüzünden çar-çakala avuç açmak, nasıl koyarmış adama 1 ay herkesten daha fazla çalışıp herkesten daha rezil olmak. Kimse dinlemedi, kimse anlamadı, kimsenin umurunda olmadı...Kimse sormadı; yahu dünyada ekonomik krizde bankalar takır takır batarken Türkiye'de nasıl oluyorda bankalar kar açıklıyor, büyüyor. Büyümez mi? Türkiye'de bankacılık yasal tefecilikten başka birşey değil. Türkiye'de bankalar ne yaparsa yapsın ceza almıyorlar. Siz hakkınızı arayın diyorlar. Ne olacak şimdi. Ne olacak biliyor musunuz? Bu kadar borç yüzünden anne ve babası cenaze yardımını dahi almaktan korkacaklar. Kardeşleri biraz daha nefret edecek bu bankaları böyle koruyan düzenden. Her tarafta cirit atan tefecileri bulmakta emniyetin aczini görenler isyan edecek. Gencecik, adam gibi adam olup da; sırf parasızlığından dolayı adam yerine konmayanlara karşı; beş kuruş etmeyip de sırf parasından dolayı adam yerine konulanları da görünce ben de nefret edeceğim herşeyden... vesselam... Not: Foruma dönmek için değil ama bu mesajı ulaştırabildiğim her yere ulaştırabilmek için konuyu açtım...
  13. Belgenin galiba aslı çıktı. Ulan sahtesi bu kadar uğraştırdı, şimdi aslı çıktı. Başımıza büyük iş açıldı vesselam... Büyüklük gösterip özür dilemiş Necati Doğru. Özür de kendi içerisinde eksiklikler ve yanlışlar barındırıyor ama neyse. Nihayetinde bu da bir erdemdir. Ben de bir kendi adıma bir özür dileyeyim. Bu belge gerçek olsa dahi ortaya çıkmayacaktır demiştim. Yanılmışım özür diliyorum. Ben de Necati Doğru gibi yapıp şöyle diyeyim bari. Bu yanılgı için bahane arayacak değilim. Lakin; ihbar mektubunda dillendirilen "mıntıka temizliği" bahsini okuyanlar diyeceklerdir ki; o belge bulunsaydı kesinlikle ortaya çıkmazdı. Şimdi şunlar söylenebilir. Madem bu kadar zamandır bu belge birindeydi neden şimdi ortaya çıktı. Neden açılımın gergin günlerinde ortaya çıktı bu belge, neden basına sızdırıldı. Bunlar güzel sorular ama daha güzel sorular da var. Mesela; Gereğini yapacak olan Genel Kurmay nasıl bir şey yapacak. Temizlik için o kadar uğraşıldığı halde bir evrakı bile temizleyemeyen teşkilat ne olacak İhbar mektubunu gönderen subaya ne olacak Bir de ne olacak bu Galatasaray'ın hali... NOT:Neyse; tartışmadan da vakit geçiyor ama sadece böyle şeyler de oluyor dedim. Hatırlatmak için. Neyse, birçokları "Türklerin" hafızasının zayıflığına güvenerek söylüyorlar söylediklerini. Çok şey söyledim bu zamana kadar artık sussam iyi olur herhalde... Çok önemli gördüğüm birşey olmazsa tartışmadan uzak durup vakti o şekilde heba edeceğim... eyvallah...
  14. bekir

    Evrim müfredattan çıkarıldı...

    Başından beridir; özel olarak teori ne kadar yırtınıyor ilk canlıyı açıklamak için dedim. Bu cümleyi özel olarak kullandığım ve üzerinde önemle durduğum hala anlaşılmıyor. Özellikle wikipedia'daki ilgili kaynakta evrim teorisi sadece üç şeyle uğraşır konulu metni belirttikten sonra dahi aynı şekilde devam ettim. Bu durumu ise kaç defa belirttiysem de dikkate almıyorsun. Kafanda motomot bir metin var ve devam ediyorsun aynı metin üzerinden. Diyorum ki; Wikipedia'dan alıntı yapılan yerde evrim hakkında bilgi veriliyor, orada evrim teorisinin nelerle ilgilendiği yazılı. Hatta ilk canlıyla ilgilenmediği de yazılı. Tesadüfen ortaya çıkan ilk canlı sen nelere kadirsin yahu... Burayı çok dikkatli oku CYRANO. Çok dikkatli oku. Zira; bundan bir önceki iletinde açık açık sorduğun evrim teorisinin neresinde ilk canlı geçiyor dediğin halde bu adam niye böyle bir metin postalasın. Ve arkasından kaç tane metinde evrim teorisinin motomot metinlerinde ilk canlı olmadığına dair cümleler kursun. Çok dikkatli oku.
  15. bekir

    Evrim müfredattan çıkarıldı...

    Ateizm bilgisi hakkında da Thales'in bir metni vardı oralarda biryerlerde. Ya da Thales'li bir tartışma metni olacak. Üstüne iyi gider...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.