Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

NARTKAN

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    47
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

NARTKAN son kazandığı tarih 23 Nisan 2017

NARTKAN en çok beğeni kazanandı!

NARTKAN - Başarıları

Araştırmacı

Araştırmacı (4/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

2

İçerik İtibarınız

  1. Selamlar, ben yazmaktan sıkıldım. bu foruma kısa bir hacc yaptım ve gidiyorum. artık ne okuyacağım nede yazacağım. ta ki sıkılana kadar... hepinize selamlar...
  2. bende sana bunu söylüyorum işte. kızmıyor ve alınmıyorum.kesin kabulcü olmamak gerekiyor tabiki. işin özü bu.ama söz konusu kitabı okurkende böyle olmak gerekiyor. kendi içsel dinamiklerine göre onu okumalı.bu okumayı yaptıktan sonra kabul veya reddetmeli.benim söylediğim bu.önce onu kendi dinamiklerine göre okuyun. onun kelimelere yüklediği anlamlara göre okuyun. sonra bir karar verin.sonra isterseniz yakın.ama siz bu şekilde okumuyorsunuz. 1400 yılın hurafeleri ile okuyorsunuz.benim sıyrılın dediğim şey onlar. Kuranı kabul edin demiyorum.ama o hurafeleri kenara bırakıp öyle bir okuyun. o zaman evrensel bir dili olduğunu görebilirsiniz. bende deli olduğum için inanıyor değilim.ama bu şekilde okuyunca farklı bir kitapla karşılaşıyor insan. ve ben onunla karşılaştım. insanlar size inkarcı diyebilir.ama şimdi bana şeytan diyorlar ! çünkü bende sizin reddettiklerinizi reddediyorum.ama bu reddi yapan zaten Kuran diyince adım şeytana çıkıyor. o redleri sizden önce yapan kitap zaten Kuran. mesele ve sorun bu işte. onu doğru okuyunca geleneksel din kavramı yıkılıyor.evrensel bir model ortaya çıkıyor. siz onu önce okuyun.sonra dilerseniz yakın.ama onu okuyun. bakın bir çoğu Atatürkün karşısına dini koyup laik ve laik olmayan diye bölünüyor. kimi ona dinsiz diyor kimi ulu oda bir timsaldir.ben onu Musaya benzetiyorum.oda mescidi haramlara korkmadan yürüdü. oda firavun düzenini bozdu.o bu ülkeye kanunu getirdi.işte o bunu yaparak bundan öncekileri tastik etti. Kuran zaten yaşamın ta kendisi.yaşamın sistematiği.yaşamın özeti.yaşamın analizi.yaşamın tasnifi. kimse onu reddedemez bana göre.ama doğru okumazsa o zaman düşmanı olur. hayır o doğruyu söylüyor.gerçekle iş tutturuyor.insanı gerçeğe yöneltiyor. ve malesef besmelesiz okunmuyor. alimin ulemanın onun için ne söylediğini boşverin.siz kendiniz okuyun. bakın kitap kitap diyorlar.ama Musafın anlattığı kitap ne onu bilmiyorlar. hadi benden almıyorsunuz.gidin kendiniz o kitap ifadelerini bir okuyun ve düşünün. nasıl bir kitaptan bahsediyor kendiniz teşhis edin.göreceksiniz ki doğrusunu söylüyorum. ama o hurafe gözlüğü ile bakıp ardınızı dönerseniz göremezsiniz.ve sonra yaşam sizi yorar. okuyamazsınız.
  3. : ) öyle olsun ben o kadar basit düşünemiyorum malesef. atılmış bir sudan yaratılıyoruz.düşününüyorum değersiz bişey. gözünle bile görmüyorsun hücreyi.ama derdi neyse yöntemi neyse ilhamı neyse o hücre insanı bina ediyor.benim aklım şahsen bunu almıyor.alana sözüm yok. ama benim aklım almıyor.
  4. işte daha önceki kitabı tastik eden bu demek. insanlar kaideleri öğrenip iş yaptıkça daha önce aynı kaidelerle iş yapanlar tastik etmektedir.
  5. bak sana okunmuş bir Kuran ayeti göstereyim. Atatürkün meşhur bir sözü var adalet / mülkün temelidir. tevrat-zebur / incilin temelidir. namaz / zekatın temelidir. inan bana bu söz Kurandır.çünkü simetrik olarak aynı cümledir. işte Kuran yaşamdan böyle okunur.aynen bu sıra ile ve aynen bu yöntemler ile. mülk edinmek istiyorsan incil ne bilmelisin. mülk edinmek istiyorsan tevratı ve zeburu bilmelisin. işte Kuran bu yüzden yaşamdan okunur diyorum. kolayına kaçıp pratik öğrenmek istiyorsan Musaf sana bunu veriyor. sana o programları yüklüyor.
  6. sevgili dostum. evet okuyoruz ama doğru okumuyoruz.yaşam besmelesiz okunmaz. besmele şu amerikan filmlerinde söylenen meşhur söz gibidir. mahkemede ellerini incile koyup yemin ederler ya ! gerçeği ve yalnız gerçeği söyleyeceğine yemin..... işte besmele bunun gibidir. gerçekle ve yalnız gerçekle iş tutmaktır.bizlere yüklenmiş olan bilgiyi mutlaka kendi aklımızla test etmektir. hurafelerden ve tabansız bilgilerden kendimizi çok hızlı arındırmamızdır. işte siz Kurana bu şekilde yaklaşmıyorsunuz.öfke ile olmaz.bu bir disiplin işidir. bir teknik işidir.objektif düşünülmelidir. örneğin o bahsettiğin kişilerin kitaplarını bizde okuyoruz diyorsun. ama hata ediyorsun.bu kitaplar iki kapak arasındaki kitaplar değil ki okuyasın. Kuranda bir kitap değil ki açıp gözlerinle okuyasın.onlar dize dize yazılı kitaplar değil ki okuyasın. onlar besmelesiz okunamazlar.onlar yaşamdan okunurlar. Musaf ile Kuran farklı şeylerdir.sen Kuranı Musaftan okuyabilirsin ama Kuran yaşamdanda okunur. işte o Musafta yaşamdan okunanı,yani Kuranı nasıl okuyacağını sana verir. Musaftaki,kitap ifadesini klasik düşünemezsin.onun kendi iç dinamiklerine göre bahsettiği kitap ne ise onu ancak referans alabilirsin. Musafta kitap kelimesinin geçtiği ayetleri hiç düşündün mü ? eminim ki düşünmedin ve araştırmadın. sevgili kardeşim.bir araştır.göreceksin ki haklıyım. örneğin İsa için der ki. ona kitabı,hikmeti,tevratı ve incili öğreteceğiz. bak dikkat edersen kitap ap ayrı bişey olarak anılıyor. çünkü o kitap senin anladığın anlamda kitap değil.lütfen bir incele bunları. kitap kelimesini sonuna kadar takip et.bak sonra nasıl değişecek okuman. kitap Ademe kadar uzanır.ama Ademe verildiği söylenmez.çünkü Adem diye 1 ( bir ) kişi yok.o bir şahıs değil zaten.bir tanım ve çoğul bir hikayesi var. insanlar önceleri tek bir ümmetti der.sonra şu oldu bu oldu ayrıldılar. içlerinden kitap verilenler........ der. ne kitabı ? hangi kitap ? insanlar cennetten ne zaman bir kısmı bir kısmına düşman olarak indi ? tek ümmet ne zaman bozuldu.işte o Adem kıssasında bozuldu.onlar topluca indiler ve tek ümmeti bozdular. işte bu kitap verilenler o zamana gider. o zamanı sen klasik bilginle düşünürsen.bir tek Adem ve havva çıkar. Ademe kitap verildide havvadan mı sakladı ? ( musafta havva diye bi isim bile yok zaten ) hadi sakladı diyelim.o halde neden kitap verilenler diye çoğul konuşuluyor ? Adem ve havvaya verildiyse ve onlar çoğul anıldıysa,o halde kitap verilmeyenler kim ? görüyormusun klasik hikayeye asla varılamıyor.çünkü öyle bir hikayesi yok Musafın. o bir hurafe ondan arınmalıyız.besmele ile düşünmeliyiz. bu kitap ne sen iyice bir incele.hadi kimi bana kafana göre yorumluyorsun diyor. beni dikkate alma.sen kendin şu kitap ayetlerini bir bulda bak. bak neler göreceksin.bak okuman algın nasıl değişecek. bunlar kağıtlara yazılmış şeyler değil.bunlar yetenek.bunlar sıra ile verilen şeyler. bunlar insanlığın kademelerini veren şeyler. kitap hikmet furkan zikir tevrat zebur incil işte Kuran bunlarla okunur.bunlarla ulaşılır.Kuran arapça ile okunmaz. Kuran yaşamın kendisidir.okunandır.Kuranı sana cibril verir.o zahir eder.sana gösterir.o sana okutur. iblise değil cibrile bakarsan,ona düşman olmazsan okursun. o yüzden ben bunu yorumlamayım artık.maden bazıları kafana göre okuyorsun diyor. o halde ben değil lütfen bizzat sen bunu bir araştır. İsaya verilen kitaptan çık yola. o tevrattan ve incilden ayrı olarak verilmiş. git ve kendi gözlerine gör o kitabı.göreceksin ki karşına dize dize yazılan iki kapak arasına sığan bir kitap çıkmayacak. ne incil ne tevrat nede Kuran nede hiçbiri öyle değil zaten. ama bunu ben değil sen kendin bul. çünkü ben sana anlatsamda benden kabul etmezsin. ama lütfen besmele ile bunu oku. yani sana anlatılanları unut.sen kendin bizzat menşeinden bunu bul ve düşün.
  7. dostum Tanrıyı boşver Tanrı bizim haddimiz değil.Tanrıyı tanımlamak sınırlarını koymak insanlara zarar verir. senden istenilen.o tanrının elini kolunu,şeklini şemalini bulmak değil.onu törpüleyip canının istediği şekle sokmak değil. onu olması gereken yere koymak. Al-la-hu var-yok-O Allah kendisine O diyor.onun gücünü bilgisini sorgulamak insanın işi değil. öyle yada böyle şu varlığın bir sebebi var.bunu bu şekilde var edecek güç her neyse Allah o gücün sahibidir. onun gücü bu düzeni kuracak kadar güçlüdür.bundan öte bir düzen ve evren varmı biliyoruz.onun adına atıp tutmak bizim işimiz değil.biz sadece şu varlığın sebebini o olarak görebiliriz.buda bize yeter.ve ne yapıp nasıl yaşamalıyız ona bakmalıyız. Allah Kuranda kendisini genelde hep tenzih eder.dikkat ederseniz tanımdan çok tenzih vardır. O,onların elleri ile yaptıkları değildir. ondan uzaktır. bundan yakındır vs vs gibi. İnsanlar Tanrıyı somutlaştırmak ve netleştirmek istedikçe onun adına kanunlar nizamlar üretmekte ve bunlarla kurban sunmakta ( yani ona yakınlık atfetmekte ) ve iki Adem oğlu bu yakınlık yüzünden birbirini öldürmekte.Tanrı bizim haddimiz değil.onu tenzih etmeliyiz.gücünün var olan herşeye yettiğini bilmeliyiz.ve onu,onun muğlak tanımı içinde düşünmeliyiz.biz işimize bakmalıyız.yaşamı doğru şekilde nasıl okuruz onu bulmalıyız. zaten her doğru işimizde ona yakınız.onun kaidelerine göre iş yaptığımızda mutlu oluruz.biz bunu aramalıyız. Kuran bunu anlatmaktadır işte.ama insanlar ne yapıyor.onu acayip yerlere koyuyor.camiler yapıyor ona bir çoğu çirkin sesleri ile övgü şarkısı okuyor.(ezan) bu onu yüceltmez.o zaten bizim onu yüceltmemizin derdinde değil.kendini bilen biri buna ihtiyaç duymaz.aradaki bilgi uçurumu inanılmaz boyuttaysa zaten kişi o uçurumun ardındakine tanım koyamaz. taş devrindeki insan bizi tanımlayamaz.bizde onu hakkıyla tanımlayamayız.ancak edindiğimiz doğrularla onu tenzih ederiz.onun gölgesi yaşamın her yerinde.onun gölgesi daima gerçeklerin içinde.biz gerçekleri kendimize ilke edinirsek ona zaten yakınız. o,hiçbir zaman elini kulun omzuna koymadı.Ademi karşısına alıp,kara tahtada ona yazmadı.bak koçum böyle böyle yap demedi.ona gerçeklerle gösterdi.onun vahyi bu.bu vahiy her insana eşit derecede okunuyor.doğruyu yanlışı ayırma gücü her insanın özünde var.bizden istenilen insanın insana faydalı olması.insanı Ademden alıp İsaya taşımak bizden istenilen.yani ham olarak aldığımız ruhu-bilinci .... Kutsal ruha-kutsal bilince ulaştırmamız.işte o zaman Muhammed müjdelenir.işte o zaman biz tertemiz bir toplum olur ve Kurana dokunabiliriz. Allaha don biçmek insanın ne işidir ne haddidir. bizden istenilende o değildir. bizden istenilen insanın insana faydalı olmasıdır. ibadet kendini ve insanlığı yüceltmek ve güzel işler yapmaktır.
  8. Ahlak, söylede tanimlanabilir: Iyi ve kötünün ayirt edilmesi, dogru ve yanlisin belirlenmesi, insanin yapmasi gereken yada insanlardan yapilmasi beklenen davranis ve eylemlerin tespit edilmesi. Ahlak özetle, ahlak kurallarini ele alan bir disiplindir. Selamlar. arkadaşlar şu kafanızdaki dini bırakın artık.o dinin menşeinde anlatılan şey esastır. din tek başına yaşanılan,tek başına kişiye çıkar sağlayan bişey değildir. dinden öncede ahlak vardı gibi bir cümle bana göre komiktir.din zaten budur.şu yukarıdaki cümledir. Kuranda bunu anlatmaktadır zaten.hemde çok daha derli toplu anlatmaktadır. İnsan aklını kullanmayı öğrendi ve dünyayı yönetmeye başladı ( ruh verilmesi-halife olması ) sonra kitap verildi ( insanın gözlemleri neticesinde evrenin-doğanın kaidelerini anlaması ) sonra hikmet ( insanların bu kaidelere göre hüküm vermesi ) sonra furkan ( bu hükümle 1 doğruya varması ve doğru ile yanlışı artık ayırabilmesi ) sonra zikir ( artık işlerini bu ayırım üzerine bina etmesi ) işte size yukarıdaki tanımın açılımı.zaten din bu işte. dinden önce ahlak vardı ne demekse ben hiç anlamış değilim.çünkü ben sizin kafanızdaki dini öyle anlayamıyorum. bu saydıklarım Musaya kadar olan verilenlerdir. sonra tevrat ( yasa ) sonra zebur ( içtehat ) sonra incil ( zenginlik-mülk ) sonra Kuran ( aklını işleten,doğayı gözleyen,hükmünü evrenin yasa-ayetlerine göre koyan,doğrularla iş tutan,işini bu sisteme oturtan,doğru yasalar üreten,bu yasalarla yaşayan,zengin ve tertemiz bir toplum ) sana anlatılan bu. Adem İbrahim Musa İsa Muhammedde bu sürecin karakter tiplemeleri. yani Adem olursan aleme üstün olursun. ama kitap-hikmet-furkan-zikir olmazsa İbrahim olamazsın.( İbrahim yoksada kitap-hikmet-furkan-zikir olmaz ) tevrat yoksa Musa olamazsın ( musa yoksa tevrat olmaz ) zebur yoksa Davut olamazsın ( davut yoksa zebur olmaz ) incil yoksa İsa olamazsın ( isa yoksa incil olmaz ) bunlardan sadece bir tanesi yoksa Muhammed olamazsın.(Muhammed yoksa Kuran olmaz ) Muhammed insanlığın elbette en güzel temsilidir. çünkü o sürecin sonundaki portredir.
  9. herkez böceği almış ama özü almamış ! mesele böcek değil.mesele sorunun kendi içindeki çelişki. tüm özellikleri ile kabul edilmiş bir Tanrıya posta koymak bir çelişkidir. çünkü sana uzak olan ona yakındır. taş devrindeki insana gidip insanlar bir kartaldan bile hızlı uçabilir. yada dünyanın öteki ucundan diğeri ile konuşabilir dersen,onun bilgisi bunu algılayamaz. sana kendi somutlarından örnek vermesi,seni enterese etmez.çünkü sen biliyor yaşıyor ve bunu öyle söylüyorsun. onun olurmu öyle şey diyerek kestirip atması gerçeği değitirmez.
  10. mesele o değil, bir bütün olarak ele alınan Tanrıyı uçsuz bucaksız güçlerle donatıyor ve o tastikle sorusunun içine monte ediyor. ancak sonra o Tanrı ve kendi arasındaki bilgi uçurumunu yok sayıp,aynı Tanrının kanatlarını buduyor. bilgide ucu bucağı olmadığını kabul ve tastik ettiğin bir varlığa,bilginle posta koyamazsın. çünkü akıl bilgi ile iş tutar.size örneğini verdim. bugün bir zaman makinasına binsem ve dünyayı titretmiş sezarın karşısına çıksam. tek başıma ona desem ki ! karşımda amuda kalmazsan,seni görmeden,sen beni görmeden,oturduğum yerden ayağa kalkmadan,sana kilometrelerce uzaktan,sadece tek parmağımla şanlı ordunu yok ederim. sezar buna sanırım oldukça gülerdi ! ama bugün bir insan bunu yapabilir.onun gülüşü bilgisizliğindendir.bilgide uzak ara önde olana gülemezsin. çünkü bilmediklerini bilir.
  11. madem öyle hadi göster bakalım delilini ! ben diyorum ki ! Adem cennette yaratılmadı. ama firavun cennetten kovuldu ! aklı olan bunu çoktan anladı !
  12. üstad o ayetleri açmama gerek yok.ezbere biliyorum orada yazanları.orada cebrail yok.senin anladığın anlamda cebrail yok. onun gördüğü şey,Ademin hatasıydı.İbrahimin fark edişiydi.onun yaşamı okumasıydı. ben size boş yere söylemiyorum.Kuran anlatılabilecek bir şey değil.besmelesiz bu iş olmaz.bunu kişi ancak kendi okuyabilir. dökme suyla değirmen dönmez.besmele olmadığı sürece Kuran okunamaz ! Muhammedin o gün gördüğü şey,kötülüğün hakimiyeti ve fakirlikti.cennetin nasıl örtüldüğüydü.bunu anlamanız zor.anlatılsa bile zor.benim anlattıklarım boş şeyler değil. ama diyorum ya ! besmelesiz okunamaz
  13. ben boşa söylemiyorum işte : ) Ademin cennette yaratıldığı nerede yazıyor bana gösterebilecek bir babayiğit var mı ? işte bu yüzden anlatmaya üşeniyorum.çünkü anlat anlat anlat anlattttt anlamaktan uzaklara anlatma ile hiçbirşey gösterilemez. Ademde teşbih meşbih yok. varsa dahi bir akılsızın dahi anlayacağı şekilde açık teşbihler var. bana kimse Ademin cennette yaratıldığını ispat edemez. cennetin ne olduğunun muhkemlerini bilmeyen elbette teşbihinide anlamaz. soruyorum firavun cennettemiydi ? Adem cennette yaratılmadı ama Firavun cennetten çıkarıldı. aklı olan çoktannnn anladı. olmayana davul zurna çalacak takat bende olmadığı için anlayıp anlamadığına bakmadım bile !
  14. gözünün alabildiği her yer dağ taş. siz demirin bittiğini hiç gördünüz mü ? ama her yer evsiz barksız.bir ömür bir ev almaya yetmiyor neden yetmiyor ? çünkü insan Ademden öte gitmiyor. İbrahim ailesinden olmuyor.onun dinine ortak olmuyor. İbrahim ailesinden olmayan İmran ailesine nasıl varır. nasıl zengin olur. besmele ile iş tutmayan nasıl okur nasıl barınır ?
  15. insanlar tamah ediyor ağaca sanıyorlar ki zengin olacağız. ve birine üç metrelik toprak parçası denk geliyor. ona göre bu trilyon ediyor. sanki dağı taşı her gördüğü yerde altın diye üstüne atılıyor ! hayır ! üzerine tükürüp geçiyor.ama elindeki 3 metreye tamah ediyor. bu trilyon diyor. öbürü bir araba alıyor. önüne ardına bir demir plaka takıyor. 20 santime 50 santim metal parçası. bu plaka 2 trilyon diyor. işte böyle böyle insan kendini dik yokuşa sürüyor. sonra gücü ne tükürdüğü toprağa yetiyor nede 1 kilo demire ! Adem şeytanın yokuşuna kendini atıyor. sonra ben yoruldum diyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.