Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

''biji tirkiye''

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.105
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    95

''biji tirkiye'' son kazandığı tarih 25 Ocak 2011

''biji tirkiye'' en çok beğeni kazanandı!

''biji tirkiye'' Hakkında

  • Doğum Günü 01-04-1983

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek

''biji tirkiye'' - Başarıları

Danışman

Danışman (12/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Başlık ve İleti Makinesi Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

699

İçerik İtibarınız

  1. ''biji tirkiye'' doğum gününüz kutlu olsun!

  2. ''biji tirkiye'' doğum gününüz kutlu olsun!

  3. ''biji tirkiye'' doğum gününüz kutlu olsun!

  4. ''biji tirkiye'' doğum gününüz kutlu olsun!

  5. ''biji tirkiye'' doğum gününüz kutlu olsun!

  6. ''biji tirkiye'' doğum gününüz kutlu olsun!

  7. Türkiye Halkının (sizin deyiminizle Türk halkının) bu ülkeyi yöneten sisteme oğlunu kaybetme acısına rağmen ''Vatan Sağolsun'' demek suretiyle bağlı olduğunu gösterdiğini düşünüyorsanız ve gerçekten okadar bağlı iseler neden bu devlet hala vicdani red hakkını hala tanımıyor,neden hala askerlik bir zorunluluk,askerliğizorunluluktan çıkarında görelim bakalım vatan sağolsun diye yüzbinlerce genç askerdeyken bu zorunluluk kalkınca 10.000 asker çıkıyormu 72 milyonluk ülkeden
  8. Birinci Olarak Sayın Politika,Kürt isminin kaynağı tarihsel olarak çok eskilere dayanmaktadır. Bazı araştırmacılara göre Kürt teriminin temelinde KUR kelimesi yatmakta olup Sümer kökenlidir. Sümerce'de KUR, dağ demektir.Tieki aidiyeti ifade eder. Böylelikle KURTi kelimesi dağın halkı anlamına gelmektedir. Bu ismin geçmişi M.Ö. 3000 lere kadar dayanmaktadır. Kürdistan coğrafyası bilindiği gibi dağlık bir bölgedir. O çağlarda insanlara coğrafyalarıyla veya yaşam tarzlarıyla bağlantılı adlar verilirdi. Kürtlerinde işte bu dağlık coğrafyada binlerce yıldır yaşamasından dolayı bu adı almış oldukları ileri sürülmektedir. Sümercedeki KURTi adı, Greklerede 2200 yıl önce Kurdienne (Kürt memleketi) diye geçmiştir. İkinci Olarakta;Sümerler (Sumerians) - Karda, Kurti ve Guti,Babiller (Babylonians) - Garda ve Karda,Asuriler (Assyrians) - Qurti ve Guti,Grekler (Greks) - Kardukh ve Gordukh,Ermeniler (Armenians) - Kortukh ve Gortai-kh,Persler (Persians) - Gurd veya Kurd,Süryaniler - (Syrians) Kardu ve Kurdaye,ibraniler ve Keldaniler (Hebrews and Chaldeans)- Kurdaye,Aramaik ve Nesturiler (Armamic and Nestorians)- Kadu, Erken islamik dönemlerin Arap yazarları (Arabs) - Kurd (çoğul Akrad),Avrupalılar ise M.S. 7. yüzyıldan itibaren (Europeans) - Kurd demişlerdir. Milattan önceki tarihlerde Mezopotamya da tarih sahnesine çıkmış birçok kavimlerin Kürt asıllı olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. Mesela isimleri tarihlerde anılan; Subaru, Kurti, Guti, Lulu, Kusi, Kassit, Mitanni, Med, Mannai, Urartu, Karduk, Cyrtii, Gord, Kord, Kardakes v.s. gibi kavimlerin çoğunun Kürd olması çok yüksek olasılıktır. Etimolojik olarak incelendiğinde bugünkü Kürtlerin atalarından bahsedildiği anlaşılmaktadır. Üçüncü Olarak İse; Kürtler, aslen Türkiye, iran, Irak, Suriye, Ermenistan devletlerinin sınırları içinde ve tarihsel olarakda Kürdistan diye adlandırılan coğrafyada yaşarlar,bu Coğrafyada Kurdistan adı ile bir devlet kurulmamıştır ancak Kürtlerin kurduğu devletler vardır bu devletleri kuran beyler beylikleinin adını vermişlerdir. Dördüncü Olarak; Kürtçede Tij kelimesi sivri ve keskin demektir. Tir kelimesi ise ok demektir. Dicle nehride keskin ve sivri bir nehir ve ok gibi giderek vurduğunu devirir. Tij-Dij-Dijle-Dicle kelimelerinden türemiş. T>D dönüşümü olmuş.Dünyada Diclenin bilinen adı Tigrisdir. Dünya dillerinede Yunancadan geçmiştir. Yunancada kelimelerin sonuna gelen is eki gelir ve Tigrisden çıkarılınca geriye kök kelime Tigr kalıyor.Yunanca da J harfi yoktur. Kürtçe deki J, Yunanca ya G olarak geçer.Tij-Tir-Tig-Tigr-TigrisTij-Dij-Dijle-DicleHer ikiside Kürtçedeki Tij - Tir kelimelerinden türemiştir. Dicle ismi binlerce yıllık Kürtçe bir isimdir, belkide on bin yıllık.Batı dillerinde Fırat nehri, Euphrates olarak geçer. Euphrates adı Yunanca'dan gelen bir sözcük olup, asıl kaynak Kürtçedeki Fere Re ve Hat kelimeleridir.Kürtçede: Fere Geniş, - Re Akan su,- Hat Akan gelen Fere Re Hat = geniş akan su. iki tane Re olduğu için teki kullanılmıyor. Ferehat Geniş akan su demektir. Yunancada eki kelimelerin sonu gelir bunu çıkarınca Euphrate kalır.Ferehat = Euphrate = FıratFırat nehride geniş akan bir nehirdir. Bu nehire neden Kürtler tarafından Fırat adının verildiği nehrin bu özelliği çok iyi göstermektedir. Fırat ismi Hint-Avrupa kökenli Proto-Kürtçe bir isimdir. Medeniyetin ilk kurulduğu Mezopotamyadaki Dicle ve Fırat nehirlerinin adlarını Kürtler tarafından verilmiş olduğu görülmektedir.
  9. Evet Türk halkı ve Devletin kURDİSTAN konusunda bir Stocholm sendorumu yaşadığı çok açık,Kurdistan'ın varlığını kabullenmek zorunda olmak,bunun varlığının kanıtları ve belgeleri ile ortaya konuyor olması bu sendromu iyice körüklüyor....
  10. "KÜRDISTAN'A OTONOM YÖNETIM!" Altinda "Büyük Millet Meclisi ve Mustafa Kemal" imzasi bulunan ve El-Cezire KomutaniTuggeneral Nehat Pasa'ya gönderilen masaj: "Kisiye Özel. El-Cezire Cephesi Komutani Tuggeneral Nihat Pasa Hazretlerine, 1-Asamali olarak, bütün ülkede ve genis ölçekte dogrudan dogruya halk gruplarinin ilgili ve etkili oldugu bir biçimde yerel yönetimlerin olusturulmasi iç politikamizin geregidir. Kürtlerle dolu bölgede ise, hem iç politikamiz ve hem de dis politikamiz açisindan ölçülü yerel bir yönetim kurulmasini savunmaktayiz. 2-Uluslarin kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmis bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtler'in bu döneme kadar yerel yönetime iliskin örgütlerinikurmus ve baskanlari ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanilmis olmasi ve oyladiklarinda kendi kaderlerine gerçekten sahip olduklari BMM (Büyük Millet Meclisi) buyrugunda yasam istekleri yayinlanmalidir. Kürdistan'daki bütün çalismalarin bu amaca dayali politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cehpesi Komutanligi'nin görevidir. 3-Kürdistan'da Kürtler'in Fransizlar ve özellikle Irak sinirinda Ingilizler'e karsi düsmanligini silahli çarpismayla durdurulamaz bir düzeye vardirmak ve yabancilarla Kürtler'in birlesmesini engellemek asamali olarak yerel yönetimler kurulmasinin zeminini hazirlamak ve bu yolla yürekten bize bagliliklarini saglamak Kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bagliliklarini pekistirmek gibi genel yollar benimsenmistir. 4-Kürdistan'in iç politikasi El-Cezire Cephesi Komutanligi'nca belirlenecek ve yönetilecektir. Cephe Komutanligi bu konuda Büyük Millet Meclisi Baskanligiyla yazismalar yapar. Iller tarafindan izlenecek yolu düzenleyip uyumu saglayacagi için sivil yöneticilerin de bu konuda bagli olduklari yer, Cephe Komutanligi'dir. 5-El-Cezire Cephe Komutanligi yönetim, adalet ve maliye (parasal) konularda degisiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe, bunun uygulanmasini hükümete önerir. BMM Baskani Mustafa Kemal." (TBMM.Gizli Celse Zabitlari, Türkiye Is Bankasi Kültür Yayinlari, Ankara, 1985, Cilt: 3, Sayfa: 550) BELGE: 8 "KÜRDISTAN'DA BULUNMAKTAN KIVANÇ DUYDUM!" Mustafa Kemal'in, Adana'dan, 24 Mart 1919 günü, kendisi ve arkadaslariyla ilgili olarak ortaya atilan bir iddiaya karsilik, Istanbul'a Savas Isleri Bakanligi'na gönderdigi mektuptan: "Arkadaslarimin bu alçakça suçlamaya karsi ne diyeceklerini bilemem. Yalniz kendi adima açikliyorum ki; Benim Anafartalar'da, Kürdistan'da, Suriye'de, baslarinda bulunmaktan kivançz duydugum kahraman ordular, haydutlarin degil, Osmanli ulusunun namuslu çocuklarindan kurulmustur.." (Öyküleriyle Atatürk'ün Özel Mektuplari, Sadi Borak, Çagdas Yayinlari, Istanbul, 1980, Sayfa: 139) BELGE: 9 "AYRILIKÇI KÜRTLER KAZANILDI!" Mustafa Kemal'in, Amasya'dan, 22 Haziran 1919 günü, Sivas Valisi Resit Pasa'ya çektigi telgrafin ikinci paragrafi: "Devletin bütünlesmesinin önem kazandigi bir sirada Ingiliz propagandasinin etkisinde ortaya çikan ve Kürdistan'in bagimsizligini isteyenler, görüsmeler yoluyla kazanilarak Halifelik ve Saltanat çevresindeki ortak amacimiza getirildi. Çok sükür hata anlasilarak aramiza dönmüsler ve kongreye (Sivas) çagrilmislardir. Bu ulusal ve yasamsal sorun için sizin gibi yurtsever, sözünü bilir düsünürlere düsen özveri, özellikle çok büyüktür.." (Tarih Vesikalari Dergisi, Ankara, 1949, Sayi: 15, Sayfa: 162) BELGE: 10 "BAGIMSIZ KÜRDISTAN ISTEYENLERLE GÖRÜSÜLDÜ" Mustafa Kemal'in, 3. Ordu Müfettisi ünvaniyla, Istanbul'a, basta Halide Edip Adivar, Senato Baskani Ahmet Riza Bey ve eski Basbakan Ahmet Izzet Pasa'nin da bulundugu çok sayida aydin ve polotikaciya gönderdigi mesajdan: "...Bu düsünceme siz de katiliyorsunuzdur, herhalde. Anlattigim durum, bugün genel bir kongrenin acele olarak taplanmasini gerektirmektedir. Bu çagri her yere ulastirilmistir. Devletin parçalanmasinin sözkonusu oldugu bir sirada, Ingilizler'in propagandasiyla ortaya çikan ve Kürdistan'in bagimsizligini isteyenler gibi akimlar da, karsilikli görüsmelerle, bu düsüncenin savunuculari, halifelik ve saltanat çevresindeki ortak amacimiza çekilerek durdurulmus ve kongreye çagrilmislardir.." (Milli Mücadele, Sebahattin Selek, Cilt: 1, Sayfa: 324) BELGE: 11 "OSMANLI ÜLKESININ PARÇALARI" 11 Eylül 1919 günü yayinlanan Sivas Kongresi Bildirgesi'nin 1. Maddesi: "1- Yüce Osmanli devletiyle anlasik devletler arasinda yapilan antlasmanin imzalandigi 30 Ekim 1918 günündeki sinirlarimiz içinde kalan ve her yerde ezici çogunlugu Müslüman olan Osmanli ülkesinin parçalari (ki, bu parçalar bir sonraki belgede, yani Amasya Protokolü'nün ilk maddesinde -Osmanli topragi, Türkler ve Kürtler'in yasadigi topraklardir.- diye açiklaniyor.) birbirlerinden ve Osmanli bütünlügünden hiçbir nedenle koparilamaz bir bütün olusturur. Bu parçalarda yasayan bütün Müslümanlar; birbirlerine karsi, karsilikli saygi ve özveri duygulariyla dolu, etnik ve sosyal haklariyla, bulunduklari yöne kosullarina bütünüyle bagli öz kardestirler..." Sivas Kongresi, Vehbi Cem Askin, Ankara, 1963, Sayfa: 158 BELGE: 12 "TÜRK VE KÜRTLERIN OTURDUKLARI YERLER" Amasya Protokolü Tutanagi'nin 1. Maddesi aynen su cümlelerle basliyor: "Bildirgenin 1. Maddesinde Osmanli devletinin düsünülen ve kabul edilen sinirlari, Türk ve Kürtler'in oturduklari yerleri kapsadigi ve Kürtler'in Osmanli toplulugundan ayrilmasinin olanaksizligi belirtildikten sonra, bu sinirin en az bir istek olmak üzere elde edilmesinin saglanmasi geregi ortaklasa kabul edildi.Bununla birlikte yabancilar tarafindan, görünüste Kürtler'in bagimsizligi amaci altinda uydurulan yalanlarin önüne geçmek için de, bu durumun Kürtlerce simdiden bilinmesi uygun görüldü..." (1-Yurt Ansiklopedisi, Cilt: 1, Amasya maddesi. 2-Atatürk'ün Kurtulus Savasi Yazismalari, Mustafa Onar, Kültür Bakanligi Yayinlari, 1995, Cilt: 1, Sayfa: 268, Belge no: 348) BELGE: 13
  11. Belgelerle , Kanıtlarla " Kürdistan "İnkar Edenlere Tarihi Dersler İle Kapak Cevaplar İşte Kürdistan ' ın Belgeli Tarihi‘Kürdistan’ terimi ilk kez, son Büyük Selçuklu Sultanı Sancar Bey’in (ö. 1157) merkezi bugünkü İran’ın Hemedan kentine yakın Bahar kenti olan ‘Kürdistan Eyaleti’nde kullanılmıştı. Kürdistan adı, coğrafi bir terim olarak, Kanuni Sultan Süleyman 1525 ve 1553 tarihli fermanlarında da vardı. I. Ahmet 1604 tarihli fermanında ‘Umum Kürdistan’ terimini kullanmıştı. 17. yüzyıl yazarı Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde ayrıntılarıyla ‘Kürdistan’ bölgesini ve şehirlerini anlatmıştı. Sadrazam Mustafa Reşit Paşa 1847 yılında yönetim birimi olan ‘Kürdistan Eyaleti’ni kurdu. 13 Aralık 1847 tarihli Takvim-i Vekayi’de yayınlanan düzenlemedeki eyaletin merkezi Ahlat’tı ve Diyarbakır, Muş, Van, Hakkari, Cizre, Botan ve Mardin’i kapsıyordu. Merkez sonra sırasıyla Van’a, Muş’a ve Diyarbakır’a taşındı. 1856’da bu eyaletin sınırları yeniden düzenlendi, 1864’te ise Diyarbakır ve Van vilayetlerine bölünerek son buldu. Abdülmecid (1839-1862) Bedirhan Bey’in eline geçen Harput, Urfa, Diyarbekir, Erzurum, Bağdat ve Musul bölgelerini geri alınmasının şerefine 1847’de Kürdistan madalyası yaptırmıştı. Altın, gümüş ve bronz üç çeşit 29 mm. çapındaki madalyanın üzerinde Kürdistan dağlarının kabartması, Kürdistan yazısı ve taarruzun Rumi takvimdeki yılı 1263 yazıyodu. Madalyanın arka yüzündeyse Abdülmecid’in tuğrası yer alıyordu. Dahiliye Nazırı Mehmed Ali Bey’in Hariciye Nazırı Ferid Paşa’ya gönderdiği13-14 Nisan 1335/1919 tarihli tezkireye bakılırsa bu tarihte de ‘Kürdistan, Ermenistan, Kürt gibi terimler hiçbir komplekse kapılmadan kullanılıyordu. Milli Mücadele’nin başlarında, Mustafa Kemal’in, Kürt aşiret reislerine çektiği telgraflarda, Sovyet Rusya Dışişleri Komiseri Çiçerin’e yazdığı mektuplarda, bazı meclis konuşmalarında ‘Kürdistan’ dediğini, Birinci Meclis’in Doğu’dan gelen üyelerine ‘Kürdistan’ milletvekili dendiğini biliyoruz. Ama 1923’ten itibaren belgelerde bölgeden Vilayat-ı Şarkıya veya Şarkî Anadolu olarak söz edilmeye başladı. 1930’larda Şark, 1950’lerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu, 1960’larda Kalkınmada Öncelikli Yöreler, 1984’ten 2002’ye kadar OHAL Bölgesi dendi. Bugün ise belirgin bir adı yok ama Kürdistan adını telaffuz etmek adeta tabu haline geldi. Öyle ki, Irak’ta resmi adı ‘Kürdistan Bölge Yönetimi’ olan idari yapı için bile ‘Kuzey Irak’taki oluşum’ gibi garip bir terminoloji kullanılıyor. İran’daki Kürdistan bölgesinden , adı Kürdistan olan Eyaletden , ise çok az kimsenin haberi var. Bir Diğer Ispatta; "KÜRDISTAN'I AYAKLANDIRIYORLAR!" Mustafa Kemal'in, Nutuk adli eserinde yer alan ve 6. Kolordu Komutani'nin, Padisah'a gönderdigi mektuptan söz ettigi bölümden: "...komutanlar, mektupta hükümetin savas yoluna gidep kongreyi basarak Müslümanlar arasinda kan dökmeye ktigi ve Kürdistan'i ayaklandirarak, yurdu parçalatma planini da para karsiliginda yüklenmis oldugu belgelerle anlasildigindan, hükümetin bu iste kullandigi adamlarin bozguna ugrayarak kaçmak zorunda birakildiklarindan söz ediyorlar..." (Nutuk, Inkilap Yayinevi, Ankara,1966, Sayfa: 100)
  12. Sadece Başlığa Bakarak Bu Başlık Altına 2 Cümle Eklemek İstedim,Uyuma ey türk kardeşim;bak kendi askerini vurup Pkk'nin üzerine attıklarını itiraf ediyor eski G.Kurmay Başkanın,sonra Genelkurmay Başkanlığı bir asker adı verip bahsedilen asker bu asker diyor,peki hiç sordunuzmu,Tek Vurulup,Pkk'ye Mal edilen asker o askermidir? Not:Ben hiç zannetmiyorum....
  13. Bir zamanlar mazlumdunuz. şiirler okudunuz,içeri atıldınız. 28 şubatın demir yumruğu bu ülkenin inançlı kafalarına indiğinde sizleri yürekleriyle destekleyen çileyi kuşanan halklar oldu. devran döndü.iktidar oldunuz. Zalimlerden daha zalim,katillerden daha katil oldunuz. ayetler okudunuz halklara Dünya Jandarması Amerika nın politikalarına kurbanlık koyun gibi sundunuz mazlum bedenleri..Irak ta Afganistan da Libya da Kürdistan da milyonlarca katliama ortak oldunuz. kameraların önünde one minute dediniz! siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz dediniz en iyi öldüren en kanlı katil siz oldunuz. sokak ortasında onlarca çocuk cesedi,yüzlerce sivil katliamına imza attınız. Kafirlerin bile savaşta dokunmadığı kadınlara çocuklara -kadın çocuk demeyin gerekeni yapınız-deyip Allah a bile kafa tuttunuz.. Haklarını isteyen kalabalıklarına kafasına bombalar yagdırdınız. tek devlet tek millet marşları söyleyip kendi tekliğinizi Allah ın tekliğine şirk koştunuz! arada da ayetler okudunuz ortaçağ papalarının dini kullandığı gibi.. Ranya da 6 aylık kundaktaki bebeği öldürürken bile ekranlara -şer odaklarına jetlerimiz bombalar yagdırdı diyerek kendinizden geçtiniz..7 kişilik sivil bir aileyi paamparça eden görüntüleri haberleri sakladınız bu halktan..ama tüm dünya ajansları sizin bu ikiyüzlülüğünüzü ilk haber olarak bültenlerinden geçtiler.. bu halkı kandırdınız ortadoğu halklarını aldattınız.. şunu iyi bilin ki Allah ı aldatamayacksınız! er geç katiller döktükleri kanın hesaplarında kokuşmuş vicdanlarıyla birlikte tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır... manşetleriniz,bültenleriniz,demeçleriniz ardarda yalanlarla bu halkı uyutsalar da Allah ın adalet balyozu kafanızda paralanacaktır! kundaktaki 6 aylık bebenin çığlıkları nemrud gibi sizi sonsuz tükenişin karanlık gecesine teslim edecektir.. gün yakındır!!!
  14. Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan son dönemlerde artan PKK saldırılarına ilişkin konuyu farklı bir boyuttan değerlendirdi. Hakan, 'BDP'ye vurmadan önce cevap verin' başlığıyla kaleme aldığı yazısında, terör saldırısı sonrası BDP'nin hedef haline getirilmesine tepki gösterdi. İŞTE AHMET HAKAN'I O YAZISI; BDP'ye vurmadan önce cevap verin Lütfen cevap verin. Ama hamasete kaymadan... Ama sağduyuyu ve ölçüyü elden kaçırmadan... Ama klişelere sığınmadan... Ama mantığı savuşturmadan... Ama acıya ve ıstıraba teslim olmadan... Lütfen cevap verin: - Abdullah Öcalan'ın bile zapt edemediğini öne sürdüğünüz "Kandil"i, BDP mi zapt edecek? - BDP "Kahrolsun PKK, yaşasın hükümet" dediği anda sorun çözülecek mi? - "Kahrolsun PKK" diyen bir BDP, bölgede bırakın destek görmeyi barınabilir mi? - BDP'yi hallettiğinizde yerine "MDP" gelmesi kaçınılmaz değil mi? - Sizin arzu ettiğiniz tarzda şekillenmiş bir BDP'nin, bölge halkı nezdinde itibarı kaç puanlık olur? - Hadi diyelim ki "Asıl katil BDP" diyerek içimizdeki kini ve nefreti ortaya koyarak rahatladık. Peki sonra? Sonrası ne olacak? - 20 yıldır BDP ve öncüllerine "PKK'yı kınayın, ondan sonra karşımıza gelin" denildiği halde, bu talep pek bir karşılık bulamıyorsa bunun bir nedeni olması gerekmez mi? - Her açıdan "kolay lokma" olan BDP'yi hedef göstererek ve işlevsiz bırakarak elde edilecek "kazanım" ne olabilir? - Koskoca devlet bile "İmralı" ile "Kandil" arasında gidip gelirken BDP denilen parti neden "İmralı/Kandil/taban" üçgeninde sıkışmış olmasın ki? - Meclis'e girmesinin yolları açılmamış, belediye başkanları tutuklanmış, sürekli hedef tahtasında tutulan bir partiye "Asıl katil sensin" demek biraz ağır kaçmıyor mu?
  15. Sorun Ölmekle Öldürmekle Çözülseydi 1800 yılından bu yana çözülürdü,artık Kürtlerin bir halk olduğunu,kendilerine ait bir dilleri ve kültürleri olduğunu,kendi tarihleri olduğunu ve bunları öğrenme-öğretme haklarının olduğunu,kendi kendilerini Türkiye Cumhuriyetinin üniter yapısına dokunmadan Demokratik özerklik yada benzeri bir yöntemle yönetme hakları olduğunu kabul etme zamanıdır ''Bıçak Kemiğe Dayanmıştır'' sözünü,Turgut Özal,Süleyman Demirel,Tansu Çiller,Mesut Yılmaz,Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'da kurmuştur,hepsinin döneminde Kandile operasyonlar yapılmıştır,kiminin döneminde Pkk'ye büyük hasarlar verdirtilmiştir ancak hiçbiri bu sorunu çözememiştir çünkü bu sorun toplumsal bir sorundur,bu sorunun adı Kürt Sorunudur,bu ülkenin 15-20 milyon insanı Kürttür ve bu insanların talepleri vardır,bunları daha fazla görmezden gelmek,bu insanların siyasi temsilcileri olan M.Vekillerini dışlamak,seçtikleri belediye başkanları Sözde KCK,özde 2009 yerel seçimlerinin intikamı için içeri atıp yıllarca içerde tutmak çözüm getirmez,Kürt halkı defalarca uğradığı katliamşlar sonrasında bile küllerinden doğmuş ve zalime boyun eğmemiştir eğmezde....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.