Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

beatle

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    28
  • Katılım

  • Son Ziyaret

beatle Hakkında

  • Doğum Günü 17-02-1976

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek

beatle - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  2. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  3. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  4. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  5. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  6. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  7. beatle doğum gününüz kutlu olsun!

  8. Ne demek istediğini açıkçası anlayamadım..İfade gücün biraz zayıf geldi bana.Daha net konuşursan sevinirim.
  9. Vak-it gazetesi Türkiye'nin en provokatif gazetesidir!Danıştay'ın türban kararı sonrasında hedef gösterdiği bu kurumda görev yapan Mustafa Yücel Özbilgin adlı Danıştay üyemiz, kendini bilmez, densiz, yobaz bir şeriatçı tarafından maalesef şehit edilmiştir!Bu Abdurrahman Dilipak denen yobaz herif de en azılı Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarından birisidir!Bu gazeteyi almayın,bu yazarları okumayın!Hepsi dinci medyanın kartelleridir bunlar.İnsanların saf duygularıyla oynayarak ceplerini doldurmaktadırlar.İslami medyada dönen paranın haddi hesabı yoktur!Yimpaş ve Kombassan gibi şirketler şeriatçıların şirketleridir ve mevcut hükümet sayesinde para basmaktadırlar!Yimpaş'ın sahibi olan Dursun Uyar denen adam hakkında,Alman yatırımcıları dolandırdığı gerekçesiyle dava açılmıştır.Ve hakkında yakalama kararı çıkarılmış olmasına ve bunu akepe hükümetinin bilmesine rağmen,akepe vekillerle bir cenaze töreninde(şimdi ismini hatırlayamadım)aynı yerde saf tutmuştur!
  10. beatle

    en iyi üç film?

    3 film gerçekten az olmuş ama benim listem, Leon Yedi Cesuryürek (Ama Kelebek Etkisi,Forrest Gump ve İngiliz Hasta da sayılabilir)
  11. Ben sizin siyasi veya hayat görüşünüzü eleştirmedim,sadece bir tespit yaptım.Hangi siyasi görüşü ve dünya görüşünü savunduğunuz beni ilgilendirmez.Ama İslam da artık maalesef günümüzde bir ideoloji haline getirilmiştir ve siz de bu ideolojiyi savunuyorsunuz.Olabilir,saygım vardır.Benim hangi ideolojiyi savunduğum ise sanırım avatarımdan belli oluyor.Ben O'ndan başkasının yolundan gitmem!Benim yolum,Cumhuriyet,laiklik ve Atatürk yoludur. Laikçi kesim diye bir grup yoktur bu ülkede,laik kesim vardır.Laikçi kesim terimini çıkaran bu yobaz ve sözde 2.Cumhuriyetçilerdir.Laiklik bu ülke için çok önemli bir olgudur ama sizin bu olgunun ciddiyetini ve önemini anlamanız biraz zordur..Biraz daha okumalı ve araştırmalısınız.Bir de Türkiye'deki laiklik ile Fransa'daki laiklik farklıdır.Fransa'da halk laiklik endişesi taşımaz ve laikliğin elden gideceğini düşünmez.Fakat Türkiye'de bu tehlike maalesef dini nedenlerden dolayı daima varolmuştur!Bu ülkede laikliği yokedecek ve Atatürk'ü bu halkın kalbinden silecek hiçbir güç yoktur ve olmayacaktır!Bence miadını dolduran sistem İslam'dır!Daha net ifade edersek;din siyasetidir.Ve bu siyaset her zaman yenilmeye ve yokolmaya mahkumdur!Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyeti ne bu yobazlar, ne kapitalistler,ne de emperyalistler yıkmayı başaramazlar!Bu sistemi yoketmek,bu düzeni değiştirmeye çalışmak bir ütopyadan ibarettir ve ilelebet öyle kalacaktır!
  12. 1946 yılında İstanbul'da doğdu. Müziğe 1954 yılında Galatasaray Lisesi İlkokul Bölümünde eğitimini sürdürürken akordiyon çalarak başladı. Kırmızı renkli bu ilk enstrümanı ile aynı yıl Taksim Belediye Gazinosunda okul arkadaşları ile birlikte ilk konserini verdi. Konserde çaldıkları "Tamzara" Kızılok'un ilk konser hiti oldu. 1960 yılında aynı okulun lise bölümüne başlayan Kızılok aynı yıl gitara geçiş yaptı. 1963-65 yıllarında Cahit Oben 4 ile çalıştı.Bu dönemde grup ile biri Altın Mikrofon yapımı olmak üzere üç 45lik plak yaptı. İlk bestelerinden biri olan Hereke'yi Cahit Oben Diskofon plaklarına okudu. Oben ile çalıştığı dönemde plaklara yansımasa da Füsun Önal grubun bir başka solisti idi. 1965-66 Veliahtlar adlı grubunu kuran Kızılok bu grup ile 1966 yılında ilk ve son solo EPsini kaydetti. İlk plağında ise tek başına çaldı ve söyledi. 1967-68 döneminde Dişçilik Fakültesine girişiyle birlikte müzik kariyerini bir süre askıya aldı. 1969 yılında ise kısa bir dönem Kaygısızlara katılarak Barış Manço'ya eşlik etti. Bu dönemde Kızılok'un katıldığı bir sessionda önceden kendisinin kaydettiği Ay Osman şarkısını bu kez Manço banda okudu. Bu bant 1971 yılında Manço'nun izni alınmaksızın yayınlandı. 1969 yılında çıktığı bir gezide yolu Sivas'a düştü ve Aşık Veysel ile tanıştı. Bu tanışma sazı eline almasıyla sonuçlandı.(Veysel’n ölümünde sazını kırıncaya kadar). Fikret Kızılok, ismini ilk duyurduğu 45’lik olan Uzun İnce Bir Yoldayım-Benim Aşkım Beni Geçti ile aynı dönemde Esin Afşar ve Hümeyra'nın oluşturduğu kadın folkçular cephesine, kalıcı olacağını hissettiren bir erkek figür olarak girdi. Beat gitaristliğinden saza evrilme, bu plaktan sonra hazırladığı Yumma Gözün Kör Gibi ile daha radikal bir çıkış şeklinde kendini gösterdi. Anadolunun doğal müziğine dönme güdüsü, bu plakta perküsyon olarak çakıl taşlarının kullanılması ile somutlaştı. Köklere dönme güdüsü ile başta daha az enstrümanla yalın bir duruş oluşturan Kızılok folktan giderek anadolu rock’a( Bacın Önde Ben Arkada) daha sonra da progresif rock’a (Aşkın Olmadığı Yerde) uzanan bir çizgiyi takip etti. Popüler müzik şarkıcısı olarak kariyerine 1976 yılında Biz Yanarız-Sen Bir Ceylan Olsan plağı ile son veren Kızılok; 1986 yılına kadar yayınlanmayacak olan Bülent Ecevit'in Türk Yunan Dostluk Şarkısını besteleyerek politik müzik yapacağını açıkladı. 1977 yılında ise 70'lerin başında gerçekleştirdiği müzik concrete denemelerini Not Defterimden adı ile Hey plaktan yayınlattı. Varşova'da 3 ödül kazanmasının ötesinde Türkiye'nin ilk elektronik müzik uzunçaları olma özelliği taşıyan bu plak satılmadı ve Kızılok altın bileziği olan diş hekimliğine döndü. 1983 yılında müziğe döndüğünde ise şarkı yazarlığı vasfının en kristalize olmuş formu olan Zaman Zaman longplayini yayınladı.Bu plakta çoğunlukla söz ve müziği ile kendine ait olan çalışmalarla anadolu pop bağlamının dışında yerli besteciliğin nasıl yapılabileceğini gösterdi. Böylelikle karşı olduğunu belirttiği Gencebay serbest çalışmalarının ticari baskılardan arındırılmış bir formu Zaman Zaman'da ete kemiğe büründü. Öyle ki albümde yer alan Sevda Çiçeği ile Gencebay’ın Tanrıya Feryat şarkısının birbirine benzerliği iki sanatçı arasında polemik unsuru oldu. Düğümü çözen ise Kızılok’un şarkının bir bektaşi nefesi olduğu yönündeki açıklaması oldu. 1983 sonrası kendisi gibi profesyonel müzik yaşamından kopmuş olan Bülent Ortaçgil ile Çekirdek Sanat Merkezini kurdu. Ortaçgil ile biri underground olmak üzere yayınladığı iki kasedin yanısıra kurum bünyesinde konser veren müzisyenlerin demolarını da yayınladı. Bu kasetler arasında ilk akla gelenler Şenol Filiz ve Birol Yayla (sonrada Yansımalar adını aldılar) ve Neşat Ruacan, Oğuz Durukan ve Selim Selçuk'un kayıtlarıdır. Ayrıca Türkiye'de bulunan Amerikalı bir blues müzisyeni için yapılmış bir demo kaset de bulunmaktadır. Ayrıca Kızılok ve Ortaçgil'in çocuklar için besteledikleri eserler kaydedilmiş ama TRT'de Cumartesiden Cumartesiye adlı çocuk programı haricinde yayınlamamıştır. Bu kayıtlar arasında yer alan Anlatabilsem Gülay'ın albümünde de yer almıştır. Çekirdek Sanatevi dönemi ne var ki çok uzun sürmedi. Böylelikle hem Kızılok hem de Ortaçgil popüler müzik piyasasına ilkelerini koruyarak döndüler.1990 yılında Kızılok Yana Yana adlı solo albümünü yaptı. Bu albüm politik mizahi rock simülasyonu Why High One Why” ve 80'ler artığı kuşağın romantik hiti “Bu Kalp Seni Unutur Mu?”yu da de bünyesinde barındırıyordu. Öte yandan Kızılok'un olgunluk yaşının damgasını vurduğu "İnişlerim Çıkışlarım" albümün mihenk noktasıydı. 1992'yi devirmek üzereyken Kızılok apar topar yeniden raflarda yerini aldı. Milletvekili seçimine yetiştirilmek için aceleye getirilmiş pek çok güzel şarkının bulduğu Olmuyo Olmuyo yayınlandı. Ancak bu kez gerçekten olmamıştı. Albüm, Olmuyo Olmuyo ve Olanlar Olmuş ve Çekirdek döneminden Entellektüel, Liberal Alaturka ve Ninni gibi politik besteler ile Düşler, Aklımda Sen gibi Kızılok'un içsel yolculuğunun ürünü şarkılarla dengeli bir albüm olabilecekken düdük sesli kötü synthe tınılarıyla heba edilmiş güzel bir proje olarak kaldı. 1995 yılında ise bu kez iki ayrı albüm ile karşımızdaydı Kızılok. Yadigar albümü nasıl kalp kriz geçirmiş, anjiyosunu olmuş bir Kızılok'un içe dönük albümü ise Demirbaş da politik hicivin en haşarı projelerinden biriydi. Deniz Som'un Vaziyetleri ile Fikret Kızılok'un kasedi bir arada piyasaya sürülerek ülkemizin ilk kaset-kitabı oldu. Bu iki albüm özlediğimiz Kızılok tınısını temsil etmesine rağmen yankısını zamanında bulamadı. Sağlık sorunları ve insanların tuhaf halleri Kızılok'un içine kapanmasına; özellikle de Zülfü ile Ajda'ya ayna tuttuğu şarkı ve çıkışlarında bizim "huysuz ihtiyarımız"(Murat Meriç'in deyimiyle)olmasına neden oldu. Bu dönemde halkla ilişkilerini pek sıkı tutmasa da Uğur Mumcu'nun Gözlem köşesinde yayınladığı "Sesleniş" adlı yazısını senfonik şiir haline getirmekten geri durmadı. (Eserin bir bölümünü 1993 yılında Show TV tarafından düzenlenen 25 yıl 25 şarkı adlı gece kapsamında Kızılok'u temsilen Derya Baykal yorumlamıştı.) 1997 yılında ise 28 Şubat'ın kendini hissettirdiği yaz aylarında bir başka senfonik şiir çalışması olan Mustafa Kemal-Bir Devrimcinin Güncesi yayınlandı. Kitapçık ile birlikte piyasaya çıkan bu albümün, ideolojik vurguları bir yana, dramatik yapısıyla gayet güçlü bir Kızılok eserine işaret etmesine rağmen düzenleme anlamında gereğinden fazla sade olması 28 Şubat rüzgarında Atatürk rozeti niyetine tüketilmesine neden oldu. Kızılok'un popüler müzik ile son randevuları yorumcu sıfatıyla değil bestekar vasfıyla oldu. Bu randevulardan ilki MFÖ tarafından seslendirilen "Sakın Gelme", diğeri ise Sertab Erener tarafından seslendirilen Kumsalda idi. 1984 yılında Çekirdek'te çaldığı Egoist Kumsal (Aklımda Hep Sen Varsın) ile aynı konsepte sahip olup söz ve beste olarak tamamen farklı olan Kumsal'da şarkısının özgün hali 2002 yılında Kızılok'un ölümü sonrası Sony Müzik'in yayınladığı gibi Fransızcadır ve ismi de Plage Egoiste'dir. Kızılok’un dünya macerası, 2001 yılında Emel Büyükburç ile aynı gün içerisinde sona erdi. Yağmurun “Fikret, Fikret” diye yağması için dua eden arkadaşı da Şubat 2004'te onun yanında yerini aldı. Böylece dörtken bir kaldılar ve biz hala yalnızız. cahit oben 4 ile birlikte: 1963 i wanna be your man / 36 24 36 silifke'nin yoğurdu / hereke 1965 makaram sarı bağlar / halime solo 45'likler: 1966 ay osman - sevgilim / colours - baby 1969 uzun ince bir yoldayım / benim aşkım beni geçti 1970 yağmur olsam / yumma gözün kör gibi söyle sazım / güzel ne güzel olmuşsun 1972 vurulmuşum / emmo 1973 gün ola devran döne / anadolu'yum leylim leylim (kara tren) / gözlerinden bellidir köroğlu dağları / tutamadım ellerini bacın önde ben arkada / koyverdin gittin beni aşkın olmadığı yerde / insan mıyım mahluk muyum ot muyum 1975 haberin var mı / kör pencere - ay battı anadolu'yum '75 / darağacı 1976 biz yanarız / sen bir ceylan olsan solo albümler: 1977 not defterimden 1983 zaman zaman 1988 yana yana 1990 olmuyo olmuyo 1992 68'ler 1993 seçme eserler - 68'ler 2 1995 yadigar 1998 mustafa kemal-devricinin güncesi 1999 gün ola devran döne kitaplı kasetler: 1995 demirbaş 1996 vurulduk ey halkım... 1999 bir devrimcinin güncesi bülent ortaçgil ile; 1986 çekirdek hatırası pencere önü çiçeği Büyük ustayı rahmet ve saygıyla anıyorum..Onu hiç unutmayacağız...
  13. Arkadaşım yazdıklarından zaten senin ne tür bir ideolojiye sahip olduğun belli oluyor.Bunu bir eleştiri anlamında söylemiyorum,sadece bir tespit.Fakat bazı şeyleri bir daha açıklamak isterim. Öncelikle bu ülkede gerginlik çıkarmak isteyen kesim laik kesim değil,yobaz ve faşizan din kesimidir.Türkiye bu zamana kadar bu adamlardan çok çekti ve hala da çekmeye devam ediyor maalesef.Kubilay’ın kafasını kesenler de bu zihniyet,insanları oruç tutmuyor diye ******** ve döven de bu yobaz zihniyettir!Laik kesimin bu ülkeye bu zamana kadar gericilik anlamında hiçbir zararı olmamıştır, Türkiye tarihini açar okursan görebilirsin. Bu devletin dinden elini eteğini çekmesi bu ülkede çok büyük felaketlere sebep olabilir.Beyinleri yıkanmaya ve dini inançları suistimale çok açık olan toplumumuz yanlış,yobaz ve bağnaz grupların(tarikatların)eline geçebilir.Din her zaman devlet tarafından kontrol edilmelidir.Zaten mevcut hükümetin amacı da bu kontrolü devletin elinden almak,bu gruplara vermektir ama bunda başarıya ulaşamazlar! Başörtüsü bu devletin hiçbir kurumuna giremez!Bu maalesef yobaz kesimin müzmin bir ütopyasıdır ve daima öyle de kalacaktır!Aksi halde bu ülkede bu kesim daha çok 28 Şubat’lara maruz kalır! Devlet işlerinde dini esas alan bir devletin laik yapısını koruması ve ayakta kalması mümkün değildir!Bunun örnekleri mevcuttur(İran,S Arabistan,Endonezya,Malezya)Bu ülkeler artık laik yapıdan uzaklaşmış,bir din devleti haline gelmişlerdir!Sonuç da ortada zaten. Benim kimseye masal anlattığım yok,sen sadece öyle algılamışsın.Devlet kurumlarında türban yasaktır,başörtüsü değil!Fakat üniversiteye türbanla girmek isteyen kızlara ‘türbanını çıkar,başörtünle gir’dendiğinde buna karşı çıkıyorlar.Çünkü,amaç bellidir.Amaç,türbanı üniversitelere sokarak bu kurumları bir din ve tarikat yuvaları haline getirmektir!Bu devlet de buna asla izin veremez..O kurumlara kıyafet yönetmeliğine uygun olarak girmek zorundadır ve bundan da asla gocunmamalıdır!Yasa vardır çünkü.. Ulus devlete inanmadığını görüyorum.O halde sen Atatürk’ün en büyük ideolojilerinden birine,yani ulus-devlet anlayışına inanmıyorsun.Bu senin tercihindir fakat yanılıyorsun.Ulus-devlet anlayışı bu ülkenin harcıdır,temelidir!Sen ulus-devlet ilkesini değiştirir,ümmetçi bir anlayış getirirsen,bu ülke bölünür ve herkes kendi federasyonunu,devletini ilan eder,ülke bir din devleti haline gelir!Ümmetçilik çok tehlikelidir ve bunun da tecrübesini bu coğrafya geçmişte yaşamıştır,malum 1.Dünya Savaş’ında Arapların Türkleri satması!Araplar Türkleri asla sevmez!Bu da tecrübeyle sabittir!Ben de şahsen Arapları sevmem!Bu konuyu bir daha düşün derim ben sana. İslam asla bir siyaset etme şekli değildir ve olamaz da..İslam sadece ve sadece bir dindir ve öyle de kalacaktır.Asla bir devlet şekli olamaz!Zaten Kur’anda da böyle hükümler bulamazsın.Kur’an sadece bir din kitabıdır ve dini,ahlaki konularda insanlara doğru yolu göstermeye yardımcı olur.Onu bir siyaset kitabı haline getiren de maalesef siz ve sizin gibi zihniyete sahip olanlardır! Saygılar..
  14. Bence de aklı olan bu yasağı savunur arkadaşım.Burası her ne kadar Müslüman bir ülke ise de önce laik ve demokratik bir Cumhuriyettir bunu unutma.Ve laik uluslarda sen dini simgeleri asla bir devlet kurumunda kullanamazsın!Çünkü bu devletin anayasasının laiklik ilkesine aykırıdır.Laiklik yobazların anladığı gibi bir din ve vicdan hürrüyeti değildir!Laiklik, devlet işlerinde ve toplumsal hayatın düzenlenmesinde dinin esas alınmamasıdır.Ben nasıl ki dini bir mekana,mesela camiye oranın gerektirdiği kıyafetle giriyorsam,sen de devletin kurumuna oranın gerektirdiği kıyafetle girmek zorundasın.Aksi halde bu durum her türlü istismara açıktır ki bunu geçmişte bu ülke defalarca gördü.Ayrıca türban bu ülkenin bir kültürü değil,bir Arap ve Hizbullah kültürüdür!Başörtüsüne ise kimsenin karıştığı yok bu ülkede.Öyle olsaydı,devlet annelerimizin,bacılarımızın örttüğü başörtüsünü de yasaklama yoluna giderdi..Yasak türban yasağıdır çünkü türban kabul etsen de etmesen de SİYASİ bir simgedir!Türbanın devlet kurumlarında serbest bırakılması ulus-devlet anlayışına aykırıdır,Toplumu ümmetçi bir yapıya kavuşturmaya yöneliktir!Bu ülke de asla bunu kabullenemez!Kimsenin de İslami ilkelere saldırdığı yok bu ülkede.Herkes istediği zaman özgürce ibadetini yapmaktadır.Fakat maalesef yobazlar türban konusunu her zaman gündemde tutarak aslında kendileri bu dine zarar vermektedirler!
  15. Patrick Suskind - Koku Albert Camus - Yabancı James Joyce - Ullyess Marcel Proust - Kayıp Zamanın İzinde Ivan Goncarov - Oblomov Paul Auster - Bütün Kitapları Jose Saramago - Körlük Georges Perec - Kayboluş Ayrıca siyasi olarak; Mustafa Armağan - Sivil Örümceğin Ağında Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk Turgut Özakman - Şu Çılgın Türkler Hulki Cevizoğlu - İşgal ve Direniş Samuel Huntington - Medeniyetler Çatışması Liste uzun ama şimdilik bu kadar..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.