Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

saadetpink

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    18
  • Katılım

  • Son Ziyaret

saadetpink - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İçerik Başlatan
  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Bundan niye emin olamıyoruz acaba.... kanıtlarmı; yeterli değil ?........."Mantıkmı zorlanıyor"?.........
  2. Hangi kardeşlik, eşitlik v.s...... gibi haklar...... Köleliğin kalkmadığı, kalkması için hiçbir şeyin yapılmadığı,kadına ikinci sınıf insan gözüyle bakıldığı, miras payının bile eşit olmadığı,..... bir düzenimi, haklar düzeni olarak gösterdiğin..... Bence ;ayetleri biraz daha iyi incele ve karşılaştırma yap....(ayetler arası karşılaştırma yap)
  3. saadetpink

    AKP iktidarı

    Bunu deniyor zaten.....Nabız yoklama şeklinde, sonra geri adım atıyor. Şayet;cumhurbaşkanlığı koltuğunu ele geçirirse;işte o zaman herşey daha farklı olacaktır.
  4. Bir diğer başlık altındaki yazıya, buna benzer bir yazı yazdım ama inan senin yazını okumadan önce yazdım,sonra okudum. Aynı noktayı vurgulamışız. Yalnız: bu sebep tek başına pek etkili olmayacaktır,başka faktörlerde gerekecektir. Ve mümkün olduğu kadar da beklemeyi tercih edeceklerdir.Kaz beklerken, tavuktan olmamak için...... Çünkü;ortadoğudaki gelişmelerin ne yönde ağırlık kazanacağını iyi saptıyabilmeleri lazım......
  5. ecnmst;ya sen sorunu tam soramadın yada ben anlıyamadım.Ama şimdi anlaşıldı, kusura bakma ...... ABnin şayet alırsa neden alabileceğine gelince;bizi kendinden gördüğü için olmıyacağı kesin. Sebepleri tamamen siyasi olacaktır. Birincisi ve bence en önemli sebebi,Türkiye uluslararası platformda ABD nin müttefiki, buna bağlı olarak da, ( genelde Amerikanın,)birbirlerinin çıkarlarını gözetme ve birlikte hareket etme yani, siyasi arenada bir ortaklık söz konusu..... Tabii buna nasıl bir ortaklık denirse, çünkü genelde daima ABD ön plandadır. İşte bu noktada, AB türkiye üzerinden ABD yi kontrol etme; dünyanın müslüman çoğunluğu olan aynı zamanda da enerji kaynaklarının olduğu bölgeler üstündeki hakimiyetini bir ölçüde kırmak.......söz sahibi olmak...... İkincisi;olası bir savaş durumunda Türkiyenin coğrafik yapısının stratejik olanaklarından yararlanmak......... Üçüncüsü;Kıbrıs adasının üzerinden, Türkiye bağlantılı ABD etksini en aza indirgemek....... Dördüncü ise;tabii ne kadar etkili olduğu tartışılır, Türkiyenin genç nüfusundan yararlanmak...Biliyorsun, Avrupa nüfusu hızla yaşlanıyor....... Türkiye, AB nin hammallığını üstlenecektir,mevcut koşullarda üye olmayı başarabilirse........
  6. saadetpink

    AKP iktidarı

    O an için güçlü görünen bir alternatifi olmadığından....... Tekrar seçilme şansı varmıdır?...........
  7. ABORİJİNLER AVUSTURALYA yerlilerinin ataları ilk olarak kıtaya ne zaman gelmiş, ne zaman yerleşmiştir? Bu konuda kesin bir şey bilinmiyor. Radyo karbon yöntemiyle elde edilen tarihler, kıtadaki insan yerleşiminin 40 000 yıl öncesine gittiğini desteklemekte. Bir araştırmaya göre, Kuzey bölgesi sınırının yakınındaki Keep River ile Batı Avustralya'daki mezarların tarihi 175.000 yıl öncesine uzanıyor. Ayrıca, Gordon-Franklin ırmakları yakınlarındaki 100 kadar mağarada bulunan kalıntılardan çok önemli bilgiler elde edilmiş. Örneğin, Kutikina mağarasında aşağı yukarı 20.000 yıl önce bir Aborijin grubunun yaşadığı ve buzul devrini burada geçirip 10.000-15.000 yıl önce de mağarayı terk ettiği anlaşılıyor. Bu mağarada yaşadıkları dönemde kemikten yapılmış alet kullanımından, yontma taşla yapılmış alet kullanımına geçtikleri de biliniyor. Bölgedeki bir başka mağara da Warren'de bulunuyor. Aborijinler 35.000 yıl önce bu mağarayı da kullanmışlar.Aborijinlerin doğayı ve onu oluşturan varlıkları denetimleri altına almayı ya da kendilerini en üste koymayı asla düşünmedikleri bilinmekte. Çünkü inanışları buna elvermiyor. Onlara göre, dünya evrimini tamamlamamıştır henüz. O halde insanın buradaki en iyi yaratık olduğuna karar vermesi hiç de akla uygun bir şey değil. Hele de bitkiler hala uyum sağlarlarken, hayvanlar hala gelişirlerken. Önemli olan da, uzun ve uyumlu bir yaşam sürmektir hep birlikte.Kıtada yapılan antropolojik incelemelerde, Aborijinlerde aynı kökten gelen ama dil gruplarının birbiriyle anlaşamadığı 600 dil bulunduğu saptanmış. (270 dil grubu, 600 değişik lehçe ve 500-600 civarında kabile olduğu tahmin ediliyor.) Ama neredeyse hiçbirinin dilinde, kölelik, köle, din, kitap, din adamı, peygamber, reis, şef, sömürü kelimeleri yoktur. Yine "bizler doğanın bir parçasıyız" düşüncesi konuşma dillerine yansımıştır. Genelde dillerinde bir şeye sahip olmak fiili de yoktur. Bunun yerine ilişkili olmak fiili vardır. Bu ilişki insanlar için olduğu kadar bitki ve hayvanlar için de geçerlidir. Bu nedenle, insanın insanı sömürmesi ya da insanın doğayı sömürmesi de söz konusu değildir. Yenilip içilen her şeye minnet duyar ve teşekkür eder Aborijinler. Yani uygar beyazlar o yıllarda kendilerini evrenin merkezi sayarken, vahşi siyahlar(!) yaşamı bütün canlılarla eş ve eşit görmektedirler. Günümüzde Aborijinler yaşamlarını belki geçmişe özlemle belki koşullara uyum sağlayarak ya da belki de susmayı yeğleyerek geçiriyorlar. Ama şunu iyi biliyorlar: Onların ataları için her gün yeni bir gündü. Bu nedenle hep ileri doğru yüründü. Geriye dönüp "eğer şöyle olsaydı"larla hiç uğraşmadılar. Geçmişi açıklamak için mantıklı ve akılcı bir neden de aramadılar. Her Aborijin kendi yolunda ilerledi, kendi alın yazısını aradı. Ve bugünün seçimi bugün oldu.
  8. sen ortalığı karıştırmak için açmışsın bu konuyu. sen din konusu yerine dinsizlik konusu aç. oraya senin gibiler gelir orada istediğin gibi konuşur stres atarsın Demiş arkadaş... Neden kızıyorsun?Kendi açından sakıncalı buluyorsan yorum yapmazsın.İnsanlar inançlarında özgürdür ama tartışma özgürlüğünü de kısıtlayamazlar.Yada kendi tezini o kadar iyi savun ki, belki sen onu ikna edebilirsin....... Ben de kendi görüşümü yazacağım, umarım kızmazsın..... Ben, ilahi bir tanrı olduğuna inanmıyorum.Dünya; bilimin şu anki açıklayıcı bilgileri ışığında,herhangi birşeyin uzantısı , tek elden yaratılanı değildir.Evrende,üzerinde farklı yapıda canlı türlerin yaşadığı başka gezegenlerin olabileceği ihtimal dahilinde ama dünyanın kendi galaksisi içinde tek ve diğer oluşumlardan bağımsız olduğuna, şu an için inanıyorum. Galaksimiz içinde uygarlığın başlangıcı burası ve gelişimide burada devam edecek şayet biz insanlar olarak, çıkarlar üzerine kurulmuş sistemlere, dogmatik düşünceler ve inanışlarla destek vererek,insanlığa zarar vermeyi kesersek.
  9. Yazımın yeterince açık olduğunu sanıyordum ama konuyu vurgulamak istediğim noktaya çekememişim demekki:...... Bakın; ben kendi adıma AB üyeliği için olumlu veya olumsuz yorum yapmaya acele etmiyorum.Bu oluşumun artı ve eksileri de var.Aşırı güven kadar önyargılı olmakta tehlikeli. Saptanması gerekenleri şöyle sıralarsam, sanırım daha açık ifade etmiş olacağım. AB, gerçekten Türkiyeyi içine almak istiyormu yoksa bu bir oyalama taktiğimi? İstiyor olarak düşünürsek;70 milyon nüfuslu,bunun 12 milyonu işsiz ve Avrupaya çok para hayali ile bakanların,yatırımla üretmek yerine kolaycılığı alışkanlık haline getirenlerin,hukuk devleti yerine şeriat hukukunu benimseyenlerin,çağdaş bir yapı içinde ilerlemeyi değil de,ilerici görünüp bir yerlere de maneviyat dürtülerini sıkıştırmaya çalışanların kurnazlıkla pastadan pay kapmaya çalışanların yoğun olduğu bir Türkiyeyi, üstelik müslüman kimlikli bir Türkiyeyi, hangi iyi niyet duygularıyla veya çıkarlarıyla istiyor olabilirler?.... İşte bu noktada ki niyetin bize getirecekleri veya götürecekleri çok önemli. AB yetkilileri aptal değil....... Bizi bizden iyi tanıyorlar ve amaçlarımızı ise çok güzel saptıyorlar. Bu açıdan belli bir görüş kazanmak için, müzakerelerin başlama tarihi ve müzakerelerin neleri kapsıyacağı ardından üyelik koşulları çok önemli...... AB üyeliğinin bize ne kazandırıp- ne kazandırmadığını tartışmak şu aşamada pek fazla önemli değil.Koşullara bağlı olarak kazanç ve kayıp hanemiz belirlenecek. Şunu unutmayalım, AB kapısı bize ekonomik özgürlük kapısı olarak açılması çok zor.Bedeli ağır olabilir..........
  10. Soru şu olmalıydı: AB, türkiye'nin üyeliğine onay verecekmi? Buna cevap bulunduktan sonra sorulmalıydı,AB ye girmelimiyiz-girmemelimiyiz? AB,üyeliğimizi onaylar, şeklinde ise cevabımız;bu kez şu sorulmalı:Bu kadar farklı kültürlerimiz,ekonomik sorunlarımız varken; niçin onaylar? Tüm bunların ışığında sanırım daha sağlıklı sonuçlar elde edebiliriz.......
  11. Film eskidi ama tartışması devam ediyor sanırım.İstanbula yeni döndüm ve ancak okudum. Filmi beğendiğimi zaten söylemiştim ve tarih içinde buna benzer hatta daha vahşet sayılabilecek olayların katliamların yaşandığını söylemek zor olmasa gerek..... Ben filmin sonu ile ilgili ruhani yorum yapmaktan ziyade somut araştırmalara dayalı yorumları yazmak istiyorum. Son bilgiler ışığında, İsa'nın kanlı kefeninin üzerinde yapılan kimyasal analizlere göre;İsa'nın çarmıhtan indirildiği sırada hala sağ olduğudur. Ve okuduğum birkaç kaynak kitaba görede; İsa'nın çarmıhtan indirildikten sonra Enesis rahipleri tarafından gizlice tedavi edildiği ve daha sonra Hindistanda değişik kimlikle yaşadığı,ruhani yaşamına orada devam ettiği ve öldüğüdür. İsa'nın siyasi kimliğine gelince;O dönemin koşullarına göre insanları etkilemenin ve onları yönetmenin yolu,bilinmezlerin yarattığı korkuları,inanç sistemi içinde eritmekti.Böyle oluncada, bana göre her peygamberin siyasi bir kimliği vardır. Dejerenasyona uğrayan toplumun bozulan yapısına karşı çıkış, bir başkaldırıştır.Bu;hem siyasi, hemde toplum psikolojisi,sosyolojisi açısından böyledir. Kaldıki; o dönemlerde dini örgütlenmelerde birer siyasi otoriteydi.Halkı yönetmeyi ve yönlendirmeyi hedefleyen her hareket ve birlikteliğin siyasi bir kimliği vardır. Ferfecir;Amerikan filmlerinin hepsinin yanlı olduğuna inanmıyorum, Vietnam konulu birçok filmde yapımcılar, vietnamdaki Amerikan politikasını acımasızca eleştirmişlerdir.Bunun yanısıra, Kızılderili katliamlarına da yapımlarında yer vermişlerdir.Arada bir iki fanatik görüş yansıtan filmlerin olması Amerikan filmlerinin yanlı olmasını göstermez sanırım.
  12. DÜNYA NEREYE KOŞUYOR? Dünyanın ve yeni oluşumların, daha doğrusu var olan oluşumların hızlı bir akışkanlıkla ve kontrolsüz bir biçimde nereye koştuğunu görmemek ve anlamamak mümkün degil.Buna rağmen; birşey yapmamak, yapılmaya çalışanın ,engellenmesini engellememek daha da düşündürücü....... İnsanın; toplum olgusunu yaşamaya başlamasından itibaren, bazı çatışma ve ayrışma gerçeğinide yaşaması çok doğal.Bu, insanın sahip olduğu akıl yolu ile düşünme yetisinden kaynaklanan, birbirinden farklılığının bir sonucudur. Ama; insanın bu farklılığının, dogmatik kavramlara dönüştürüldüğü zaman nasıl canavarlaştığını, nasıl acımasızlaştığını, nasıl insanı; insan yapan vicdan muhasebesinden uzaklaştırdığını ve bireyin bireysel özgürlüğü ile bireyin toplumsal özgürlüğü arasına sıkıştırıldığını, görmemek - anlamamak ise normal bir sonuç değil. İnanç ve ideaların ortaya çıkması ile birlikte "kavram kargaşası ve buna bağlı fanatizm" mi,yaşamı bu kadar olumsuz etkiliyen, yoksa;çıkarları ön planda da olan bir avuç azınlığın, masum insanlar üzerinde oynanan oyunların etkisi ile kullanılan toplumlarmı? Düşünce veya inanç çatışmalarında ki yöntemlere bakın. Bir taraf "özgürlük, demokrasi" çığlıkları ile; kendisinden yardım veya destek istememiş bir ülkeye giriyor."Acımasız" olarak nitelendirdiği bir liderin çöküşünü hazırlıyor ama demokrasi götürdüğünü ilan ettiği ülke insanına,birbirine bağlayıcı oluşumları yaratacağı yerde,kendi amaçlarına ulaşmada aracı olabilecek oluşumlara açılım yaratıyor.Buna karşı çıkanları ise, "acımasız" kabul ettiği lider gibi "acımasızca" yargılıyor ve insanlık dışı uygulamalara maruz bırakıyor.Ve bunu, ekonomik ve siyasi zayıflığı olan tüm toplumlara yapıyor. Diğer tarafta;inançlar adına, ki;inançlar doğruluk, insanlık, iyilik,paylaşım,yardımlaşım,vicdanın huzuru içindir, bundan doğan ihtiyacı karşılamak için oluşturulmuştur;ama amacının tam tersi bir biçimde üstünlük sağlama içgüdüsü ile toplum önünde kafa kesmeler, parçalara ayrılmış bedenleri tekmeliyerek sokaklarda dolaştırmalar......Kendisinden olmayanı, düşman saymak; "öldürme" eylemini hak olarak göstermeye çalışmak..... Dünya, hızla kendini yok etmeye koşuyor.Bu koşunun galibi yok, olmayacakta.....Sade vatandaşın inancı tükeniyor.....Sade vatandaşın benimsediği fikirler önemini yitiriyor... Savunulan düşünce ve inançları, yine savunanlar yıkıyor....Kimse bunu görmüyormu?.....Şu anda olup bitenler üzerine kim savunu yapabilir.....Kim mutluluk duyabilir? Ben bilmiyorum.....bilen varmı?.....
  13. Birincisi,kutsal kitaplarda böylesine ayrıntı yok, İkincisi, kutsal kitaplarda kitap halinde inmedi,bizim gibi ölümlüler zaman içinde kitaplaştırdı. Son olarak, hiç bir kutsal kitabın orjinal yazımı bulunamadı. Oysa Hitlerin katliamlarının,kendi çekimleri olan görüntü belgeleri var, üzerinde doğrumu-değilmi diye tatışılamaz bile....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.