Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

wish_u_were_here

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    12
  • Katılım

  • Son Ziyaret

wish_u_were_here - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. wish_u_were_here

    Mazinin Silgisi Yok..

    Kendine gelebilmesi için, bazen kendini tokatlaması gerekiyor insanın. Bunun için ellerine ihtiyacı yok üstelik. Zamana dair algıları kaybolduğu an, soyutluğun o muhteşem, kendine özgü gerçekliğinde bunu kolayca başarabiliyor. Hiçlik ve gerçeğin o sınır ötesi zıtlığı mıknatıs gibi çekiyor insanı kendine. İşte o zaman, yüzüne patlatmak istediği tokat için ellerine ihtiyaç duymuyor insan oğlu ve insan kızı. Kendini kandırmış ve hatta hala kandırıyor olmanın o mide bulandıran görüntüsü gelip oturdu mu gözlerinin önüne; tüm dürüstlüğünü koyup önüne yeni baştan yaşamak istiyor insan hayatı. Mazinin silgisi yok ne yazık ki! Üstelik bellek de inanılmaz acımasız. Süpürüp atmaya çalışsan da ruhunu acıtan hatıraları; geçmişe ait bir koku ya da bazen bir ses, tüm gerçekliğiyle bir toz bulutu halinde kaplıyor bugününü. Zaafları, zayıflıkları, almayı umarak verdikleri kol kola girip halay çekiyorlar karşısında. Birbirlerinden beslenen, birbirleriyle güçlenen, kan yerine yaşam enerjini emen eciş bücüş yaratıklar ordusu. Aciz hissediyorsun kendini. Çünkü hepsi senden, geçmişinden, kişiliğinden bir parça bugün. Onları reddetmek, kendini reddetmek olacak. Hala çalışmakta direnen beynin bunu sana hatırlatmakta ısrarcı. Kendini irdeleyebilmek, sorgulayabilmek, kendi dışına çıkıp içini görebilmeye çalışmak oldukça zor bir durum insan için. Adalet kavramı ile özgüveni zedelememe duygusu öyle bir çarpışıyor ki böyle anlarda, ortaya çıkan gürültü ürküp geri kaçmasına neden olabiliyor dürüstlüğün. Hele de görmek istedikleri ile gördükleri arasında doldurulamayacak boşluklar, derin uçurumlar varsa sadece görebilmek bile çok zor olabiliyor. Çocukluğunun korunaklı, sevecen sorumsuzluğunda yeniden konumlanmak isterken, aslında çocukluk sandığı zaman diliminin belki de sadece düşlerinde var olduğunu hissedip ürperiyor. Kaçabileceği hiçbir an, hiçbir anı kalmayan sahipsiz bir varlığa dönüşüveriyor bir anda. Sığınacağı masum çocukluğu da elinden alınırsa bir insanın, varın siz düşünün gerisini artık! Bilinmez yollarda kimliğini yitiren insanın hep bir dönüş noktası vardır. Ya da çıkış noktası diyelim. Çocukluğunu yitiren bir insan, bu tek çıkış noktasını da yitirmiştir. Bedenin hızlı bir değişimi, gelişimi vardır yaşam sürecinde. Ruhun çapraşıktır gidişi. Kimi zaman geride bırakır bedeni, kimi zaman sürüne sürüne yakalamaya çalışır maddesel yansımasını. Ama böyle kara giyinmiş gecelerde anlıyor ki insan; ruh bedenden hızlı tüketiyor kendini… İçindeki şeytanla barış anlaşması imzalamak ister ya hani insan bazen, öyle bir an şu an yaşadığım. Kötülüğe dair hiçbir yanımı törpülemek istemiyorum. Örselenmesin şiddet bu gece ruhumda. Kopup gideyim tenimden, içimdeki insanlığa, iyiliğe dair tüm acıları acıta acıta… Vahşi bir hayvan gibi yağmalayayım geçmişimi. Bir vaiz konuşsun geleceğe dair, ölümün gölgesini giydirip söylevine. Tüm bunlar olurken ben hala dışımda olayım içimi görmeyi özleyip. Sonsuz bir aykırılıktan oluşan parmaklarımı kapanmayan yaralarımı çağrıştıran duvarlarımdaki kapanmayan deliklere sokayım. Nasıl ki iki tan arasına sığar gün, öylece iki nefes arasında yakalar insanı ölüm. An şimdi mi bilmiyorum, yarın var mı takvimimde bilmiyorum…
  2. *** Böyle bir açıklamada bulunan zihniyetlerle ortak değerlerimizin olmaması da en doğusu bence.. Kendi aramızda konuştuğumuz dil değil...Ana dilimizdir kürtçe.. Bizim ana dilimizin temeli her zaman aynıdır.Sadece konuşurken kendi memleketimize ait şive ye göre telefuz farklı olabiliyor. Tıpkı Türkçedeki gibi.. Örnek.. Celiyirum..Geliyorum Celirih..Geliyorum Ortum....Hortum vs vs vs vs gibii... Ve Kardeşlikten çektiğiniz fikrinede katılmıyorum.. YIllardır kardeşiz diye diye kıyımlarda bulunuluyor..Onca insan kayboluyor yada öldürülüyor..Ve kardeşlikten siz çekmiş oluyorsunuz..İLginç..
  3. Baykalın gitmesi sanki bütün meseleyi çözecekmiş gibi davranılıyor ya en çok bu yanı bana ilginç geliyor..Sadece Baykalı değil partiyide mercek altına alın...Ve mümkünsede artık görmeyi deneyin..CHP asla sol olmamıştır.Ve bundan sonrada olmayacaktır.Ordu destekli bir parti olarak kalan ömrünü bitirip rahata erecektir..
  4. Bu yazının sınırları içinde kalarak söyleyeyim: Hüzün gözümden geliyor. Hüzünlüyüm çünkü gören, anlayan, bilen, akıl eden, duyguları varlığa eren (varlığa ulaşan,varlığı yakalayan) gözüm var. Gözüm yüzsüz değil. Hüznüm var, çünkü gözüm, çünkü yüzüm var. Yüzüm: Kişiliğim biricikliğim, bana ait olan varlığım var. Özerk yanım.Yaşamışım, perdeleri yakmışını, içimin derinliklerine inmiş ateşi duymuşum. Yaşantılarımın canlı devingenliği (dinamizmi) bir köz bırakmış bende. Hüznüm var, çünkü közüm var. Bildikçe bilemediklerim var. Bildikçe bilebildiğim, bilgimin sınırları var,bilgimin ötesi var: Gizim. Gözüm,yüzüm, közüm ve gizim, işte bundan dolayı hüznüm var. Bitmedi. Bunları anlatan sözüm var. Seslenmişim, mahzun olabilen kardeşlerime ulaşmayı bekleyen anlatacaklarım var, sözlerim var. "Sözüm var" iki anlamda: Diyeceklerim var. Hüzün suskun değildir. Mahzun susmaz. Şarkı söyler. Yazar, konuşur. Kendimi, yaşantılarımı,hüznümü anlatır. Hüzün söze bulandıkça koyulaşır. Öyleyse, gözüm, yüzüm, közüm, gizim ve sözümle önünüzdeyim kardeşlerim. Hüznümü duyun. İnsan gibi insan olmanın hüznünü. Dünyayı daha yaşanabilir bir dünyaya dönüştürmeye yorulmanın hüznünü. Hüzün tüm evrene, evrendeki duyabilen bütün varlıklara iletmeye çabaladığım sesimdir. "Kulakları olan işitsin."
  5. Valla ben ocak anlayışının içinden gelen bir insanım ama bu kesinlikle ülkü ocakları değil..Ve benim bakışım bile yok bu ocağa karşı..Hatta mümkünse bakmamayı tercih ediyorum..
  6. Mhp burdada kurtarıcı oldu desenize..ZAten sayın Devlet luu olmasa bu ülkede olmazdı.. Seçim Propagandalarını kimileri şehitlerin üzerinden Vatan elden gidiyor naraları ile beraber yaptı,Kimisi de Ordunun etekleri altında.. Eh hal böyle olunca, bu şahsiyetlerinde böyle bir kafayla meclise girmelerine şaşmadım.Amaç yine faşizanlık..
  7. wish_u_were_here

    Seni seviyorum diyenler..

    Seni seviyorum diyenler OLMADIK işler açtı başıma... Bunu söyleyen kişi söyledikten sonra KENDİSİNİ karşımda çok farklı bir konuma yerleştiriyor... Bunu söylemiş olmanın RAHATLIĞIYLA olmadık şeyler yapmaya başlıyor...Sanki bu duygusunu,ilgisini bana yöneltmiş olmakla bana büyük bir LÜTÜFTA bulunmuş da bunun benden BEDELİNİ istermiş gibi yaşamaya başlıyor.. Tam da bu noktada işte sevgi-FAŞİZME dönüşüyor... Diğer taraftan bana yönelen DEĞER verip,SEVDİĞİNİ söyleyen kişinin bana YÖNELİK bu durumları beni pek İLGİLENDİRMEZ... Daha uygunu,beni sevdiğini,değer verdiğini söyleyen o insanın KENDİSİYLE BAĞLANMA BİÇİMİNİ sorgularım öncelikle.. Çünkü eğer ben onu sevecek,değerli göreceksem,onun öncelikle KENDİNİ DEĞERLİ görmesi gerekir... Çünkü ben ona O olduğu için yöneldim...Ve eğer o KENDİLİK değerine sahip değilse,bana değer vermesinin bir EHEMMİYETİDE kalmıyor... İnsanlar çoğu zaman KENDİLERİNE yönelen DEĞER tutumlarıyla ilgileniyor..Çünkü: Çoğu zaman,insanlar kendi değerini diğerleri üzerinden üretmeye çalışıyor..Değerli görüldükçe değer kazandığını sanıyor, sevildikçe sevimli olduğunu... -Niye zorlaştırıyorsun bu kadar??
  8. Tutmadı.. Alttaki üye çok agresif
  9. Tuttu Alttaki üye çok kıskanç?
  10. wish_u_were_here

    Burdayım işte..

    Merhaba dostlar.. Sahanda yumurta misali yayıldığım yatağımdan spatula yardımıyla kalktım, uykusuzum..Burdayım.. Uykum bölünmedi, kabus görmedim, güzel bir uyuma eylemiydi bu benim için. Nereye baksam ''acaba buraya başımı koysam uyuyabilir miyim?'' düşüncesi geçiyor içimden, esnemekten çenem ayrıldı. Esnemek dışında ne mi yaptım? Metal bir kaşık geçti yoğurdumu yerken elime,kaşığı pisişik enerjimle bükebilir miyim denemelerine verdim kendimi. Kaşık bana ben kaşığa bakıyorum sabahtan beri. Kaşık henüz bükülmedi. İlkin sıkıcı bir işti bu kaşığa yoğunlaşmak ama şimdi zevkli, kaşık sevimli sevimli inat ediyor bükülmemek için. Çevremde yine birileri birilerini çekiştiriyor, dedikodu aldı başını yürüyor üçlü beşli birikmiş insanların konuşmalarında, Umrumda mı? hayır benim kaşığım var? Sitem etti arkadaşlar, ''neden konuşmalara katılmıyorum?'' diye, umrumda mı? hayır. ''kaşığa bakmakta ne kazanıyorsun'' dedi bir diğeri ''siz dedikodulardan ne kazanıyorsunuz?''cevabımı alınca suratını astı, '' kaşık da benim egolarımı tatmin ediyor şuan'' diye ekledim, '' delisin sen''dedi, Haklıydı... Kaşığa bakınca sanki bükülüyormuş izlenimi veriyor. Annem aradı, kaşık bükmeye çalıştığımı duyunca kızdı,''yazıklar olsun, ben seni kaşık bük diye mi doğurdum?'' dedi, haklıydı galiba, aslında ikimizde bilmiyoruz beni niye doğurduğunu, sadece ne diye doğurmadığını söylüyor oysa neden doğurduğu gizemini ısrarla muhafaza ediyor... Not : Kaşık çelik kaşıkmış, elimle bükmeye çalıştım, elimle bile bükülmüyor. Pisişik enerji denemelerim için yanlış bir tercih ama deneyimin konusunu değiştirdim. Düşünce okuma çalışmalarına vereceğim kendimi... Hem bunu başarırsam kaşığıda bükerim, hem dedikodulara katılabilirim hem de annemin beni neden doğurduğunu bulabilirim...Hemde..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.