Cemil Meriç'in "Bu Ülke" adlı kitabından...
"İki asır önce basılan bir ikonoloji kitabında, kadın olarak tasvir edilmiş; alnında asma yapraklarından bir taç sırtında kaba giysiler; bir elinde nar, ötekinde yılan.
Her çağ kendi rüyalarını, kendi emellerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını. Uğruna sel gibi kan akıtılmış. Nedir bu demokrasi?
Katıksız demokrasi ayak takımının despotizmidir diyor Voltaire. Demokrasinin temeli fazilettir, diyor Montesquieu... De Maistre: hırstır, diyor. Demokrasi adaletin temelidir, Vacherot'ya göre. Prodhudhan'a göre, ruhani ve cismani bütün iktidarların sona ermesidir. Thierry için, demokratik cumhuriyetlerin sonu ahlaki bir alçalıştır.
Günümüze gelelim: Weber'ci bir sosyoloğa göre, demokrasiyi diğer siyasi rejimlerden ayıran önfaraziye: hürriyet. Hürriyet, demokrasinin başlangıcından itibaren mevcuttur.; derece kabul etmeyen, kayıtsız şartsız bir hürriyet. Bu mefhum demokrasinin amacını da belirler: Eşitlik gerçekleşemez, gerçekleşirse demokrasi hikmet-i vücudunu kaybeder, yerini anarşiye bırakır. Tarihdeki demokrasileri anlamak ve özlerinden ne kadar uzaklaştıklarını tayin etmek için onları bu saf tiple karşılaştırmak gerek.
Çağdaş Avrupa'nın demokrasi anlayışı bu, kısaca."
Saygılar