Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ertugruld

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    22
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ertugruld Hakkında

  • Doğum Günü 19-05-1956

Diğer Bilgiler

  • Website URL
    http://
  • ICQ
    0

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • İlgi Alanları
    Din, siyaset, toplum, müzik, psikoloji, tarih ve güzel olan herşey...

ertugruld - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  2. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  3. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  4. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  5. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  6. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  7. ertugruld doğum gününüz kutlu olsun!

  8. ertugruld

    Evlilik disi cocuk

    Sayın baylar, Önce size kendimi tanıtayım da ona göre benimle konuşun: Ben İstanbul'da, sınavla girilen ve Almanca eğitim veren Türkiye'nin en saygın lisesini (İstanbul Erkek Lisesi) bitirdim. Sonra girdiğim İstanbul Teknik Üniversitesi'nde 1980 öncesi siyasal faaliyetlerim nedeniyle Almanya'ya gitmek zorunda kaldım. Yani Almanya'ya gidip yerleşeyim, yaşayayım diye bir sevdam da yoktu. Gittiğim gün 'ben bu ülkede yaşayamam' diye karar verdim. Yani sizin dediğiniz gibi bana Alman toplumunun sevgi vermemesi diye bir sorunum yoktu. Benim formasyonumda bir insana Alman toplumu sevgi veremez zaten. ****************************,************************* *************************
  9. ertugruld

    Evlilik disi cocuk

    Muki, Önce Almanya'da bizdeki evlilik kavramının olmadığından söz ediyor, bunu bir matahmış, biz de geriymişiz gibi anlatıyorsunuz. Sonra da evlilik dışı çocuk doğuran Almanya'daki 2000 Türk kızını eleştiriyorsunuz. Size göre bunların muteber vatandaşlar olması gerekmez mi?? .. Evet bizdeki aile kavramı Avrupa'da ölmüş. Toplumun temeli, sevginin kaynağı aile Avrupa'da büyük ölçüde tarih olmuş. İnsanlar çiftler halinde birbirlerini aldatıp, birbirlerine, diğerlerinin karı/kocalarının nasıl iyi seviştiklerini anlatır hale gelmişler, bilmem anlaşılıyor mu?? Uzun uzun Almanya'daki bilmemne Moses projesini anlatıyorsunuz. Ben Almanya'da üç yıl yaşadım. Bir kişiyle bile Nazi dönemi ya da Hitler üzerine konuşamadım. Hitler orada bir tabu. Neden biliyor musunuz? Çünkü Hitler ve ideolojisi hala içlerinde yaşıyor. Bir kaç on yıl öncesine kadar Alman devletinin üst kademelerinde eski Naziler çoğunluktaydı biliyor musunuz? Alman devleti şimdi orada yaşayan tüm Türklerin parmak izini almak istiyor. Almanya'daki eşinin yanına gitmek isteyen Türklere, Almanların dahi bilemeyeceği zor sorulardan oluşan bir sınav yaptırılıyor....Almanları Avrupa'da kişmse sevmez...Gidin Hollanda'ya, hepsi Almancayı anlar ama konuşmak istemez... Alman olup da bu durumlardan utanan Almanlar da var tabii. Bunlar Alman olmaktan utandıklarını gizlemezler. Diğerlerini 'küstah, kaba, ukala' anlamlarına gelen 'typisch Deutsch' diye adlandırırlar (yani tipik Alman demek). Neyse ki bu düşük millet sevgisizlikten dolayı çocuk yapıp büyütmüyor. Almanya'nın nüfusu her yıl 150 bin kadar azalıyor. Yaklaşık 500 yıl sonra da yeryüzünden silinecekler.
  10. Ya bu 367 meselesi tam Aziz Nesin'lik bence....Sanki 'biz kek yapıcaz, ama yumurta ve un olmasa da olur', veya 'maç yapıcaz ama 8 kişi gelse de yeter' gibi bişey....Siz kaç kişinin cumhurbaşkanı seçimi için gerekli olduğunu bilmiyormuş gibi davranıp o sayının altındaki kişiyle toplantı düzenleyemezsiniz...düzenlemeye kalkarsanız işte böyle yanlış hesap Bağdat'tan döner...
  11. Arkadaşlar, ayrıca çok önemli bulduğum iki mucizeyi de burada vermek istiyorum izninizle: Birincisi, Al Anbiya suresi 30.cu ayet Big Bang (büyük patlama)yı vermektedir bize: 'İnançsızlar bilmiyorlar mı ki, gökler ve yer tek bir parçaydı, sonra Biz onları birbirinden ayırdık, ve yaşayan her şeyi sudan yaptık? Onlar inanmayacaklar mıdır?' Bilindiği gibi bilim günümüzden 20 milyar kadar yıl önce başlangıçta bir gaz bulutunun olduğunu, bu bulutun bir sıkışma sonucu infilak ederek parçalara ayrıldığını ve bu parçaların büyük bir hızla birbirinden uzaklaştığını kanıtlamıştır. Ve evrenin boyutu 20 milyar ışık yuılı olarak hesaplanmaktadır. Kuran bu bilimsel gerçeği ve herşeyin başilangıçta su olduğunu 1400 yıl önce göstermiştir. ........... Bir diğer Kuran mucizesi de Rum suresi 24.ayette Bizanslıların ateşe tapan Perslere yenilmesinden sonra tekrar galip geleceklerinden söz edilmesidir. Gerçekten de Bizanslılar MS 627 yılında Perslerden rövanşı alırlar Kuran'ın dediği gibi. Burada ilginç olan bir şey de Kuran'ın Perslerin zaferinin dünyanın en alçak yerinde alındığını söylemesidir. Bizans İmparatorluğunun Persler'e yenildiği bölge Suriye, Filistin ve şimdiki ürdün topraklarının kesiştiği bölgede yer alan Lut gölü (ölü deniz) havzasıdır. Deniz seviyesinden 395 metre aşağıda olan Lut gölü çevresi, Dünya'mızın "en alçak" noktasıdır. Rumlar'ın ileride savaşı kazanacağını söyleyerek geleceğe dair hiç tahmin edilmeyen bir haberi vererek bir mucize oluşturan Kuran, bu ifadesiyle ancak son yüzyılın ölçüm teknikleriyle bilinebilmiş bir bilgiyi önceden açıklayarak bir mucize daha oluşturmuştur. ....... Bunlar gibi Kuran'da daha birçok mucize Allah tarafından insanlara tebliğ edilmiştir. Dileğimiz onun yarattığı kullarının ona kulak vermeleridir. Doğruyu Allah bilir.
  12. Bismillahirrahmanirrahim, Allah Teala Hazret-i Musa ve Hz. İsa'ya birçok mucizeler yaptırmıştır. Hazret-i Muhammed'in büyük mucizesi ise Kuran-ı Kerim'dir. Hukuktan biyolojiye, astronomiden fiziğe Kuran sayısız mucizeler barındırmaktadır. Burada bu mucizelerden bazılarını anlatmaya çalışacağız. İlk önce şu ayete bakalım: 'Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. 51 Zariyat Suresi 47' Evrenin genişlediği düşüncesi 1900'lü yıllarda bilim tarafından ortaya atıldı ve 1950'lerde Hubble teleskobunun icadıyla birlikte gök cisimlerinin büyük bir hızla birbirlerinden uzaklaştıkları anlaşıldı. Acaba Hazret-i Muhammed'in çölde teleskobu mu vardı??... .......... Sonra, maddenin yaratılıp yaratılmadığı sorunu: 'O (Allah) Evren'i (Gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. 2-Bakara Suresi 117' Bilindiği üzere maddecilere göre madde sonsuz zamandan beri vardır, yaratılmamıştır, herşey rastlantılar sonucu var olmuştur. Bu görüşe, Big Bang (büyük patlama)'nın kanıtlanması öldürücü darbeyi indirmiştir. Bazı materyalist bilim adamları Big-Bang'in ispatından sonra yaratılışı kabul etmeye mecbur olduklarını itiraf etmek zorunda kalmışlardır. örneğin İngiliz materyalist fizikçi H.P. Lipson, Big Bang teorisini ister istemez kabul etmek zorunda olduklarını şöyle itiraf etmiştir: "Bence, bu noktadan daha da ileri gitmek ve tek kabul edilebilir açıklamanın yaratılış olduğunu onaylamak zorundayız. Bunun ben dahil çoğu fizikçi için son derece itici olduğunun farkındayım, ama eğer deneysel kanıtlar bir teoriyi destekliyorsa, bu teoriyi sırf hoşumuza gitmediği için reddetmemeliyiz." ........ Yine başka bir bilimsel gerçek de herşeyin çiftler halinde yaratılmış olmasıdır: 'Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir. 36 Yasin Suresi 36' Protona karşı eşi antiproton vardır. Elektrona karşı eşi pozitron vardır. Nötrona karşı eşi antinötron vardır. Maddenin eşler halinde yaratılışı fiziğin en önemli keşiflerindendir. İngiliz bilim adamı Paul Dirac bu konudaki çalışmalarından ötürü 1933 yılında Nobel Fizik ödülü'nü almıştır. Dirac'ın buluşu "Parite" adıyla bilinir ve maddenin antimadde denilen bir eşi olduğu da bu buluşla ortaya konulur. ....... 'Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün Olan ve Bilen'in takdiridir. 36Yasin Suresi 38' Tarihin çok uzun bir döneminde insanlar Dünya'yı sabit, Güneş'i ise Dünya'nın etrafında dönüyor zannetiler. Daha sonra ise gelişmiş teleskopların sayesinde ve kozmoloji biliminin oluşturduğu birikimle Güneş'in de hareket ettiği, Dünya'nın hareket eden bir Güneş'in etrafında döndüğü anlaşıldı. Oysa Güneş'in bu hareketi Kuran'da 1400 yıl önceden açıklanmıştır. ...... 'Birbirleriyle uyumlu bir şekilde (tabakalar halinde) yedi göğü yaratmış olan odur. 67 Mülk Suresi 3' Bilim, atmosfer'in, farklı işlevleri olan 7 ayrı tabakadan oluştuğunu söylemektedir. ....... 'Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten Yeryüzü'ne yönelip onu uçlarından eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. O'nun hükmünü iptal edebilecek olan yoktur. O hesabı çok çabuk görendir. 13 Rad Suresi 41' Burada anlatılan bilimsel gerçek, yerkürenin kutuplarda basık, ekvatorda ise şişkin olması gerçeğidir. ....... 'Rüzgarları aşılayıcılar olarak gönderdik… 15 Hicr Suresi 22' Gerek Dünya'mızın içindeki fiziksel oluşumlar üzerine yapılan araştırmalar, gerek bitkiler üzerine yapılan araştırmalar, bize rüzgarların aşılayıcı özelliğinin önemini gösterdi. Rüzgarlar bitkilerin üremesinde, bitki tozlarını taşıyarak rol oynamaktadır. Aynı zamanda rüzgarlar, yağmur yağabilmesi için yağmur bulutlarını da aşılamaktadır. ......... Kuran, arının yaptıklarını anlatırken, fiilin dişi formunu kullanmaktadır. Arapça'da fiiller dişiye ve erkeğe göre farklı çekilirler (Başka birçok dünya dilinde de bu böyledir). Arının yaptıkları anlatılırken fiilin dişi formunun kullanılması Kuran'ın saydığı eylemleri dişi bal arısının yaptığını göstermektedir. Kuran'ın indiği dönemde insanların kovan içindeki iş bölümünün detaylarından, işçi arıların dişi olduğundan, kovanı inşa etmenin, bal yapmanın, bal yapmak için meyvaların özünü toplamanın dişi işçi arıların görevi olduğundan haberleri yoktu. Bu yüzden Kuran'ın dişi arının görevlerini sayarken fiili dişiye göre çekmesi ve erkek arıları bu görevlerden dışlaması mucizevi bir ifadedir. ............. 'Gerçekten de insanı karışımlı bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık. 76 İnsan Suresi 2' Mikroskobun icadıyla birlikte meninin 15 kadar kimyasal maddenin karışımından oluştuğu anlaşılmıştır. ......... Yine Kuran'da bebeğin ana rahminde önce kemiklerinin yaratıldığı, bunlara etin sarıldığı anlatılmaktadır. Ayrıca Kuran bebeğin üç evrede geliştiğini söylemektedir. Tüm bunlar ancak son yüzyılda bilim tarafından keşfedilmiş gerçeklerdir. ....... Değinmek istediğimiz son Kuran mucizesi denizlerin arasındaki engelle ilgilidir: '19 İki denizi salmıştır, birbirleriyle birleşiyorlar. 20 Aralarında bir engel vardır, birbirlerinin sınırını aşmıyorlar. 55 Rahman Suresi 19-20' Kaptan Cousteau yaptığı araştırmalarda Atlas Okyanusu ile Akdeniz'in arasında, bu iki denizin birbirlerine karışmalarını engelleyecek bir su perdesinin varlığını şaşkınlıkla keşfettiğini söylüyordu. ....... Rab'bimizin yaratışı harikalarla doludur. Kuran bu mucizelere böyle tanıklık etmektedir. Kuran balşka mucizeleri de içermektedir. Ancak burada yer sorunu vardır. Rab'bimiz yaratıştaki ustalığını dünyamızda sergilemiş, bizi bu harikalara ortak olmaya davet etmiştir. Bu dünya adeta cennetin bir küçük kopyasıdır. Dilersek bu dünya da cennet olabilir bizim için. Yeter ki kalp gözümüzü açalım, Rab'bimize ulaşmayı dileyelim ve şükredelim.... Doğruyu Allah bilir....
  13. Evet, sayın se-da arkadaşımız çok haklı...Hak söz Allah'tandır....O Rab, yani öğretendir aynı zamanda....Hazret-i Peygamber için dahi: '...sen Kitap nedir bilmezdin, ne de iman bilmezdin...' denmektedir (042/052) Yani Ulu Allah insan ve cinleri kendine kulluk etsinler diye yaratmıştır. Sonra da onları başıboş bırakmamış, onları eğitecek mesajcılar göndermiştir. İnsanoğlu nankörlük etmiş, Nuh kavmi Nuh aleyhisselam'a, Ad'lar, Semud'lar peyganberlerine, Hazret-i İbrahim'in halkı ona, Firavun Hz. Musa'ya karşı gelmiş, sonunda da cezalarını bulmuşlardır. Hazret-i İsa Yahudi hahamlara, Hazret-i Muhammed de Allah'a eş koşanlara savaş açmışlardır. Bu mücadele bitmez, bitemez, bugün de sürmektedir. Çünkü ruhlar eşit değildir, bazıları düşüktür. 'Herkesin yaptığına göre dereceler olacaktır' (046/019) diyor Aziz Kuran. Kuran bazılarının kalplerinin mühürlü olduğunu, bunların hayvanlarda da düşük olduğunu söylüyor. Yani herkes eşit değildir. Bazıları gerçekleri görememektedirler. Allah istese herkesi imana getireceğini söylemektedir. Bunun neden böyle olduğunu biz bilemeyiz, sadece Allah bilir. Bizim görevimiz Allah'a karşı görevlerimizi yerine getirmek, onun sözü olan Kuran dışında hiç bir otoriteyi tanımamak ve sabretmektir. Geleneksel din ile gerçek dn arasındaki farka bir örnek vermek gerekirse, gelenekseller günde 5 vakit namaz kılmayı farz sayarlar. Oysa Hud suresi 114 ayette ve 48.ci sure 9.cu ayette ve 50.ci sure 39-40.ci ayetlere günde üç kez namazın kılınacağı söylenmektedir. Bu satırların bazı mühürlü kalp ve gözleri açması dilekleriyle... Doğruyu Allah bilir.
  14. Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah'a ortak koşanlar var ya, Allah kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah her şeye şahittir. (Hac Suresi 17.ci ayet) Buradan anlaşılması gereken, diğer din mensuplarının otomatikman cehennem halkı olmadığıdır. Onların ve müslümanların arasında Allah'ın hüküm vereceği söylenmektedir. Allah Cenab-ı HAK'tır, yani bizatihi hak'kın kendisidir. Kimseye haksızlık yapmaz. Ayrıca sorun Hazret-i Adem'in elma yemiş olması meselesi değildir. Biz bu dünyada Allah'a kulluk etmek için bulunuyoruz. O da kimlerin daha iyi işler yaptığına bakıyor. Bundan sonra gideceğimiz alem belirlensin diye bu alemde sınavlara tabi tutuluyoruz. Bu dünyadaki yaşamınızı beğenmeyebilir, sıkıntı çekmekten şikayet edebilirsiniz. Ama ilahi adaletten emin olabilirsiniz. Kimseye dayanamayacağı yük verilmez. Açlıktan ölen tanıdığınız var mı? Peki ya yeyip içip onları yaratanı inkar edip, küfredip verdiği nimetlere şükretmeyenler? Yüce Allah sonsuz sabırlıdır. Ama sabrı kadar hesap alması da kesindir. Vay o günde kaybedecek olanların haline!!!! Doğruyu Allah bilir.
  15. Evet, Arapça'da bir sözcüğün bir çok anlamı olabiliyor. Allah Teala bize yorum yapma özgürlüğü tanıyor sanıyorum. Örneğin el-kol kesimiyle ilgili sözcük 'kat'. Bu sözcüğü aynen kesmek sözcüğündeki gibi yotumlayabilirsiniz, yani eli kesip atmak da anlaşılabilir, bir kesik yapıp işaret koymak şeklinde de anlaşılabilir. Araplar bunu eli kesip atmak şeklinde yorumluyorlar. Kendi bilecekleri iş... Aynı şey 'kadını dövmek şeklinde çevrilen ayet için de geçerli. Buradaki fiil de 'darp' ve hem vurmak hem de evden uzaklaştırmak anlamlarına geliyor. Bizim Kuran çevirmenlerimiz de burada tercihlerini kadını dövmekten yana yapmışlar maalesef!!.... Bir de örneğin 7/179'daki '...cin ve insanlardan birçoğunu cehenneme yolladık...' ayeti var. Bu ayet de birçok mealde '...bir çok cin ve insanı cehennem için yarattık....' şeklinde çevrilmiş, ki bu bana pek düzgün bir çeviri gibi gelmiyor. Allah neden cehennem için insan ve cin yaratsın ki?? Ayrıca Prof. Muhammed Hamidullah çevirisi, İsra Suresi 13.cü ayet 'Ve her insanın boynuna kuşunu bağladık...' diye çevrilip dip notta (Talih) kuşu = kaderi. diye açıklanmış. Sanki herkesin kaderi önceden belirlenmiş gibi. Yine ünlü Nur Suresi 31. ayette '...kadınlar bbaşörtüslerini göğüslerinin üzerine indirsinler...' şeklind Muhammed Hamidullah ve diğer çevirilerde yer alıyor. Oysa burada söz konusu olan 'hımar', yani örtü sözcüğüdür. İndirsinler diye çevrilen de 'feyledribne', yani koysunlar sözcüğüdür, 'feylüdnine', yani indirsinler değildir. Bunlar benim şimdilik bulabildiğim hatalar. Sanıyorum Türkçe mealler başka hataları da içeriyor. Ben, bulduğum bir yabancı sitede alt alta üç yorumcudan İngilizce çeviriyi okuyorum. Böylece karşılaştırma yapma olanağım oluyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.