Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

pardus tulliana

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    13
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Erkek
  • Yer
    r
  • İlgi Alanları
    pardus tulliana

pardus tulliana - Başarıları

Çaylak

Çaylak (2/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Sn Orhunca, Ben söylediğiniz ayetin mealini anladım, ama sizin konuyu anlamadan balıklama daldığınız apaçık. Ben burada ne Allah sözünden rahatsız oluyorum, ne de Lokman 18 i eleştiriyorum, Benim eleştirdiğim nokta:" Allah'ın kuranda insanlara alçak gönüllü , mütevazi olmasını emretmesine rağmen , kendisinin neden Kuran'da böyle bir üslup kullanmadığı; övüngen, büyüklenen , despot , insanları kendisine sevgiyle değil, korkuyla bağlayan bir Allah profilinin kendisine yakışmadığı." Bu arada şu eşeklerle ne alıp veremediğiniz var anlamadım? Bana göre dünyanın en çirkin sesi diş gıcırtısı sesi ve iki çatalın birbiriyle çarpışması sonucu oluşan metal sesi.. Hadi bakalım ne yapacağız şimdi? saygılar, Bu arada son bişey daha, Ben ateist değilim...
  2. Sn. Palam, "övünmek kendinde var olan güzel hasletlerden dolayıdır. " demişsiniz, ben de soruyorum: kendi kendini övmek güzel bir haslet midir? Hele hele, insanlara alçak gönüllü, mütevazi olmayı emreden bir Tanrının övüngen, narsist bir tavır takınması doğru mudur? Allah'ın yüce olması, O'nun kendi kendini övmesini mi gerektirir? Kendi kendini övmek bir asalet, bir yücelik belirtisi midir? Yoksa asıl yücelik , asıl asalet ne kadar büyük olursan ol yine de kendi kendini övmemen, alçak gönüllü davranman mıdır? Bana göre Tanrı kendi kendini övmeye ihtiyacı olmamalı, kendi kendinin reklamını yapmamalı, İnsanlar Tanrının yüceliğini O'nun tehditleriyle değil, kendi aklını kullanarak, O'nun yarattığı mükemmel düzenden ibretler alarak kavramalı. Kur'an da şöyle bir ayet vardır:" Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler.(Bakara 26)" Kuran da Allah'ın büyüklüğünü anlatan bütün ayetler böyle olsa sorun olmaz, insanlar Allah'ın yüceliğini korku ve tehditle değil, sivrisineğin üstün anatomisinden ibretler alarak kavrarlar. Zaten bir defa ibret alan bir insan da bir daha Allah'tan daha yüce olduğunu iddia etmez. Ama Kurandaki ayetlerin çoğu böyle değildir. Kuranda Allah yüceliğini insanlara genelde şu üslubla anlatır:"Allah övülmeye en layık olandır, Allah en güçlü olandır, Allah en bilge olandır, kim bu söylediklerime karşı gelirse veya benimle yarışmaya çalışırsa onu cehenneme tıkarım, derisini değiştire değiştire onun kebabını yaparım." Bu övüngen, büyüklenen ve tehditkar tavrın Tanrının üstünlüğünü anlamada bir yararı olmaz. Tam tersine, bu üslup bazı insanlarda ters tepebilir. Bu uslüp Allah'ın insanlar önündeki itibarını , güvenilirliğini arttırmaz, tam tersine azaltır. Saygılar..
  3. Sn. Alimetuliktisat, Ben kibirli olalım diye birşey demedim, Tanrı alçak gönüllü olmamızı emretmişse biz de alçak gönüllü davranırız,burada sorun yok, zaten insana yakışan da alçak gönüllü olmaktır, Asıl sorun, Lokman suresi 18. ayetinde Allah hiçbir (buna kendisi de dahil) kibirleneni, övüngeni sevmediğini söylüyor, Ama Kuran ayetlerinde bunun tam tersi görüntü çiziyor: Sürekli kendini övüyor, kibirleniyor, despotluk taslıyor, Şimdi öğretmen örneğine gelelim, Çocuklarım benim sayemde 100 not almış olsun, Ben onlara şöyle diyorum:"Sakın aldığınız bu not yüzünden kibirlenmeyin, böbürlenmeyin; ben kibirlenen, böbürlenen hiçbir kimseyi sevmem." Sonrada yolda önüme çıkan her şahsa "Çocuklarım benim sayemde yüz aldı, ben övülmeye en layık insanım, ben ilimlilerin en ilimlisiyim, benim ilmim her şeyi kuşatmıştır." diyorum, Çocuklarıma da "Alimlik benim ridamdır, bilgelik benim izarımdır. Bunlardan biriyle benimle yarışmaya kalkarsanız sizi sobanın içine atarım." diyorum. Bu normal bir davranış mı sizce? Saygılar
  4. Lokman Suresi 18. ayetin meali şöyle: "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez." Bu ayetten anladığımız kadarıyla Allah kibirlenmeyi, böbürlenmeyi sevmiyor, tam tersine alçak gönüllü olmayı, mütevazi olmayı emrediyor, Peki neden kendisi Kur'an ayetlerinde alçak gönüllü, mütevazi söylemlerde bulunmuyor, tam tersine hep kendisini övüyor, kibirleniyor, despot bir görüntü çiziyor. Bu hadis te Kütüb-i Sitteden: İbnu Abbâs (R.a) anlatıyor: "Resülullah (S.a.v) buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri buyurdular ki: "Büyüklük benim ridamdır, azamet de benim izarımdır. Kim, bunlardan birinde benimle iddialaşmaya kalkarsa, onu cehenıneme atarım."
  5. Ravi: İbnu Ömer Tanım: Resulullah (sav) av veya koyun veya çoban köpeği hariç diğer bütün köpeklerin öldürülmesini emretti." İbnu Ömer (ra)'e: "Ebu Hüreyre, "Veya ekin köpeğini de diyor!" denilmişti, bunun üzerine: "Onun ekini var da ondan!" cevabını verdi ve ilave etti: "Biz Medine ve civarına gider, tek köpek bırakmaz, hepsini öldürürdük. Hatta biz, çölden gelmiş kadına refakat eden arkadaş köpeği bile öldürdük." Kaynak: Buhari, Bed'ü'l-Halk 14; Müslim, Musakat 45, (1570); Muvatta, İsti'zan 14, (2, 969); Tirmizi, Sayd 4 Ravi: Ebu Hüreyre Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim keleri ilk darbede öldürürse ona yüz sevap yazılır. İkinci vuruşta öldürürse daha az kazanır. Üçüncü vuruşta ise bundan da az sevap kazanır." [Metin Müslim'den alınmadır.] [bazı Tirmizi tertibinde Sayd bölümünde 13. babta.] Kaynak: Müslim, Selam 147 (2240); Ebu Davud, Edeb 175, (5263, 5264); Tirmizi, Ahkam 1, (1482) Ravi: Aişe Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hayvanlardan beş tanesi vardır ki bunların herbiri fasihtir (zararlıdır). Harem bölgesinde olsun, Hill (denen Harem dışı) bölgesinde olsun bunlar öldürülür: Karga, çaylak, akrep, sıçan, kelb-i akur (yırtıcılar)." [Müslim'in bir rivayetinde Hz. Aişe şöyle demiştir: "Resulullah (sav) beş fasığın hill'de ve Harem'de öldürülmesini emretti." Ebu Davud, Ebu Hüreyre (ra)'den kaydettiği bir rivayetinde, karga yerine "yılan" demiştir.] İbnu Ebi Leyla babasından anlatıyor: "Resulullah (sav)'a ev yılanlarından sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Evlerinizde onlardan birini görecek olursanız, ona: "Size Hz. Nuh'un (gemiye sokarken) aldığı söz hakkı için ve de Hz. Süleyman İbnu Davud'un sizden aldığı söz hakkı için bize zarar vermemenizi ve bize görünmemenizi taleb ediyorum" deyin. Eğer tekrar dönerlerse öldürün." Ravi: İbnu Mes'ud Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Yılanların hepsini öldürün. Kim yılan(ın intikam alacağın)dan korkarsa, benden değildir." Bir rivayette şöyle buyrulmuştur: "Gümüş çubuk gibi olan uzun yılan hariç, bütün yılanları öldürün." Kaynak: Ebu Davud, Edeb 174, (5249, 5261); Nesai, Cihad 48, (6, 51) Ravi: İbnu Abbas Tanım: Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, yılanı (intikam) arar diye (öldürmez) bırakırsa bizden değildir. Biz onlarla harbettigimiz günden beri onlarla sulh yapmadık." Kaynak: Ebu Davud, Edeb 174, (5250) Ravi: Sa'd İbnu Ebi Vakkas Tanım: Resulullah (sav) kelerin öldürülmesini emretti ve onu füveysika diye isimlendirdi. Kaynak: Müslim, Selam 144, (2238); Ebu Davud, Edeb 176, (5262)
  6. Sn. Brainslapper Bir yanlış anlaşılma olmuş galiba, "Ama HY'nın kullandığı argümanlar da bilimseldir, HY'nın tek farkı elde ettiği sonuçların Kuran'daki ayetlerle örtüştüğünü iddia ediyor ve örnekler veriyor." Buradaki argümanlardan kastım, Kur'an ayetleri değil, fosil örnekleri, canlıların gen yapısı ....vb. dir. HY bu argümanları kullanarak evrimin teorisinin bilimsel bir doğru olamayacağı sonucuna varıyor Bu sonucun da Kuran daki bilimsel ayetlerle örtüştüğünü savunuyor "Din bilimsel bir olgu değildir" demiştim, buradaki din kelimesinden kastettiğim şey Allah'ın varlığı, ahretin varlığı, cennet-cehennemin varlığı, meleklerin varlığı gibi madde ötesi kavramlardır, Bu kavramlar hakkında deney yapılınamaz, bu kavramlar çürütülemez, ispatlanamaz, ancak duruma göre çelişki olarak adlandırılabilirler. Din kavramı inançsal bir olay olduğu halde, insanların katında güvenilirliğini, saygısını , itibarını arttırabilmek amacıyla bilimsel veya geçmiş/gelecekle ilgili bazı söylemler de bulunur, Bilimsel söylemlerde deney/gözlem yaparak, geçmişle ilgili söylemlerde de güvenilir tarihi kaynaklarla karşılaştırma yaparak bir sonuca varılır. Eğer bu söylemler doğrulanıyorsa o dinin güvenilirliği artar, eğer bu söylemler yanlışlanıyorsa/ çürütülüyorsa o dinin güvenilirliği azalır. Şimdi konumuza dönelim, muhtemelen Kuran okumuşsundur, Kuran'da bilimsel nitelik taşıyan onlarca belki yüzlerce ayet var. mesela "İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler. (rahman 20)", bu bilimsel nitelik taşıyan bir ayettir. şimdi HY nın kullanabileceği yolları inceliyelim; 1. evrim teorisini kuran'daki inanca dayalı ayetlerle çürütmeye çalışması, bu durumda brainslapper haklıdır deriz, çünkü elmayla armut karşılaştırılamaz 2.evrim teorisini kurandaki bilimsel nitelikli ayetlerle ,elindeki bilimsel argümanlardan yararlanarak, karşılaştırma yapması, bu durumda Hy haklıdır 3.evrim teorisinin tamamen fosil kalıntıları, gen yapısı gibi bilimsel argümanlarla çürütmeye çalışması, bu durumda yine HY haklıdır HY bu üç yolu da kullanıyor açıkçası, ancak genellikle kullandığı yol üçüncü yazdığım yoldur, Saygılar
  7. Sn Tarafsız, Kanıt? Ben sizden canlıların gelişimine katkıda bulunan bir mutasyon örneği istemiştim, Siz bana bu cevabı yazmışsınız. Bu örnekler Türkiye'de evrimin bir numaralı savunucusu tübitak'ın sitesinden, Bunlar Kretase devrinden kalma Sarcosuchus (timsah) ve deniz kaplumbağası fosilleri http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipake.../KretaDeniz.htm Bu da yine aynı devirden kalma arı fosili, http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bilgipake...e/KretaKara.htm Bak arkadaşım anlatamadım galiba, siyah tenli insan da homo sapienstir, çekik gözlü insan da homo sapienstir, kızıl saçlı insan da homo sapienstir Türk te homo sapienstir, Çinli de homo sapienstir, Ugandalı da homo sapienstir, Eskimo da homo sapienstir. Bu dediklerin evrimle değil, insanların sahip olduğu gen havuzdaki çeşitlilikle açıklanır. Ben zaten insanın oluşumundan bahsetmemiştim, tek bir hücrenin oluşumundan bahsetmiştim. Evrim sürecinin başlaması için en azından basit bir tek hücreli canlının ortaya çıkması gerekiyor değil mi? o tek hücreli canlının da gelecek nesillere aktarabilmesi için bir genetik yapısının olması gerekiyor değil mi? İkisi de aynı türdendir, anne ve babadan gelen genetik bilgiler doğrultusunda ten renkleri farklıdır. kırmızı japon balığıyla, beyaz japon balığını karşılaştırmak gibi birşey. Ne varyasyon mutasyona bağlıdır, ne de mutasyon varyasyona bağlıdır. İkisi birbirinden bağımsız bilimsel konseptlerdir. Ayrıca varyasyon sonucu çeşitlenme sınırsız değildir, canlıların sahip oldukları gen havuzuyla sınırlıdır. Saygılar
  8. Sayın BrainSlapper, o zaman neden bu başlık altında HY'ya belittiğim sıfatlarla saldırılıyor, HY hiçbir bilimsel çalışmada bulunmadan, sadece inanca dayalı fikirlerle evrimi çürütymeye çalışsaydı haklı olabilirdin, Ama HY'nın kullandığı argümanlar da bilimseldir, HY'nın tek farkı elde ettiği sonuçların Kuran'daki ayetlerle örtüştüğünü iddia ediyor ve örnekler veriyor, Asıl bilim düşmanlığı yapanlar orangutan çenesini, insan kafatasına monte edip, "insanımsı" diye ortaya atanlar, bilimi sahtekarlıklarına alet edenlerdir. Din bilimsel bir olgu değildir, inanca dayanır, Dolayısıyla Allah'ın varlığı ne tam olarak ispatlanabilinir, ne de tam olarak çürütülebilinir, Ben şahsen kimseye kendi inancımı dayatmıyorum, bırakalım insanlar bu dünya hayatında istedikleri şeye inansınlar, Saygılar BrainSlapper
  9. Buyur hocam, bir örnek: -http://www.petimbenim.com/modules.php?name...opic&p=6146- Başka fosil örnekleri de gösterebilirim Ne varyasyon ne de mutasyon evrime neden olamaz. Varyasyonun evrime neden olabilmesi için, bir sınırının olmaması gerekir, böylelikle canlılarda genetik değişiklilikler ortaya çıkar ve de aşamalı olarak yeni canlı türleri ortaya çıkar. Ama varyasyon sınırsız değildir, canlılardaki gen havuzunun belirlediği bir sınır dahilinde varyasyonlar gözlemlenebilir, varyasyon sonucunda yeni canlı türleri ortaya çıkmaz. Örnek verirsek, insanların sahip olduğu gen havuzu dahilinde genetik eşleşmeler sonucu farklı ten renginde insanlar dünyaya gelebilir, ama hiçbir zaman gagalı, kuyruklu, boynuzlu insanlar dünyaya gelemez, çünkü gaga, kuyruk, boynuz gibi özellikler insanların gen havuzunda bulunmaz. Bir insanın farklı ten renginde doğması sonucu yeni türler ortaya çıkmaz, sadece tür içindeki çeşitlilik sağlanır, insan yine insan olarak kalır. Mutasyon da evrime delil değildir, canlıların gelişimine katkıda bulunmaz. Bana canlılarda gelişimi sağlayan bir tane mutasyon örneği verebilir misiniz sayın Tarafsız. Bu arada yirmilik dişler, bacak tüyleri, apandist hkkında daha önce cevap vermiştim. Günümüzde işlevsiz olarak görünen bazı organlar, geçmişteki insanlar için hayati önem taşıyor olabilir, veya da işlevleri günümüz tıp ilmi tarafından keşfedilmemiş olunabilir. Hume varsayımına benzer bir varsayım, evrime delil değildir, sadece bir varsayımdır, Ama 10^300 olayına girmeden önce başka noktalata da bakmamız lazım, Doğadaki azot, karbon, oksijen, fosfor gibi moleküller o şartlarda nasıl canlıların yapıtaşı aminoasitleri meydana getirebiliyor, Sonra oluşan o aminoasitler mükemmel bir dizilimle proteinleri oluşturuyor, Sonrada aklı ve iradesi olmayan bu protein taneleri, yine mükemmel bir dizilimde hücreleri ve DNA moleküllerini oluşturuyor, Ve oluşan milyarlarca DNA molekülüde mükemmel derecede eşleşerek canlılar genetik kimlik kazandırıyor.Ve en sonunda da tek hücreli canlı türleri ortaya çıkmış oluyor ve evrim süreci başlıyor. Bütün bunları kupkuru bir "tesadüf" mantığıyla açıklamak zor, hatta imkansız. Saygılar.
  10. sayın TARaFSIz, Pek çok balık, sürüngen, omurgasız vb. türü milyonlarca yıldır evrim geçirmeden bugünlere gelebilmiştir. mesela calacanth balığı, en az 410 milyon yıllık geçmişi vardır, ve günümüzde hala yaşamaktadır, evrim geçirmemiştir. 50 milyon yaşındaki kaplumbağa folsiliyle, bugünkü kaplumbağalar da hemen hemen benzerdir. Ayrıca verdiğiniz örnekler de evrime örnek değildir, bu söyledikleriniz doğal seleksiyona bacak tüyleri, ense kılları, 20'lik dişler, erkek memesi gibi örnekler vermişsiniz. öncelikle şunu belirteyim ki günümüzde bize gereksizmiş gibi gözüken pek çok organ bundan binlerce yıl önce yaşayan insanlar için hayati önem taşıyor olabilir. veya bugün herhangi bir faydası yokmuş gbi görünen organların, gelişen bilimle vücutta önemli görevleri üstlendikleri anlaşılabilinir (örnek apandist), yani bana göre hiçbir organ boş yere yaratılmamıştır. dediklerinizi kabul etsek bile verdiğiniz örnekler evrime değil, doğal seleksiyona örnektir. Mesela binlerce yıl önce, soba, kalorifer yoktu, hatta ateş bile yoktu. dolayısıyla insan vücudundaki tüylerin önemi o dönemlerde büyükü. Keza o dönemde yaşayan insanların yemek alışkanlıkları da bugünkünden farklıydı, genellikle et ve sert yiyecekler yemekteydiler, dolayısıyla 20'lik dişlere ihtiyaç duymuş olabilirler. erkek memesi hakkında bilgim yok ama, onun da vardır bir kerameti saygılar
  11. Sayın arkadaşım, Evrenin ilkelerini, dinamiklerini açıklamak için yapılan, gözleme ve/veya deneye dayanan bütün çalışmalar bilimseldir. Bütün bilimsel çalışmalar doğrulukla sonuçlanacak diye bir şey yoktur, kimisi doğruluğu ispatlandıktan sonra bütün otoritelerce kabul edilip kanun adını alır, kimisi de çürütülüp terkedilir. Bilimsel bir iddiada bulunmak zor bir şey değildir, beş yaşındaki çocuk dahi gözlemlerine dayanarak bilimsel bir iddiada bulunabilir. Asıl önemli olan o iddianın doğruluğunu kanıtlayıp, diğer otoritelere de kabul ettirmektir. Mesela ben şöyle bir iddiada da bulunabilirim: "yetişkin bir deve normal boyuttaki bir iğnenin deliğinden geçebilir" Bu da bir bilimsel iddiadır, çünkü bilimsel bir doğru olup olmadığı gözlem ve deneylerle açıklanabilir. Ancak benim bu iddiam matematik ilmi tarafından çürütülmüştür. Çünkü devenin yüzey alanı iğne deliğinin yüzey alanından çok daha büyüktür, dolayısıyla matematik ilmine göre benim iddiamın doğruluk kazanma ihtimali yoktur. Kısacası benim iddiam matematiksel olarak çürütülmüş bilimsel bir iddiadır. Evrim de buna benzerdir, matematiksel olarak çürütülmüş deneye ve gözleme dayalı bir iddiadır. Ama asıl mantıksız olan nedir xlark biliyor musun? "deve iğne deliğinden geçebilir" iddiamı sanki bilimsel bir gerçekmiş, bilimsel bir kuralmış gibi insanlara dayatmam, bu iddiamı kabul etmeyen ve iddiamı çürütmeye çalışan bütün insanları "yobaz, gerici, bilim düşmanı" ilan etmem, bilimi kendi tekelime almaya çalışmam..... Saygılar
  12. Evrimi bilimle özdeşleştirip, bilimsel doğruymuş gibi insanlara dayatmayın. Evrim yüzyıllardır teori fazında kalmış, bir türlü kanun haline gelememiş bir fikirdir. Dolayısıyla evrimin yanlışlanabilmesi gayet doğaldır, zaten matematiksel olarak çürütülmüştür de. Bi de şu yüzbinlerce evrim örneğinden birkaç tanesini bizlerle paylaşsanız da ben de kıt olan ilmimi sayenizde geliştirebilsem. Evrimin sürekli devam etiğini iddia etmişsiniz ama ya 300-400 milyon yıldır aynı şekilde kalan canlılara ne demeli? İnsanların yontma taş devrinden modern çağa gelmesi, onların biyolojik evriminin değil, fikirsel ve teknolojik gelişiminin göstergesidir. Dolayısıyla verdiğiniz örnek yanlıştır, din insanın biyolojik evrimine karşı çıkar.
  13. Evrimin bilimsel olması onun bilimsel bir doğru olduğunu göstermez. Zaten bizi ilgilendiren de evrimin bilimselliği değil, bilimsel bir doğru olup olmadığıdır. Elinizde evrimin bilimsel doğruluğunu gösteren deliller varsa söz sizde. Gösterdiğiniz delillerin üzerinde düşünür tartışırız. Saygılar
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.