Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ROLLAND

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    11
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ROLLAND - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi web sitesi olan tsk.mil.tr adresinde, 27 Nisan 2007 tarih ve BA-08/07 sayı ile yayınlanan geceyarısı açıklaması, Sayın Genelkurmay Başkanımız ve bütün Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının düşüncelerini doğru olarak yansıtmamaktadır. Bahse konu açıklama, dört ay sonra emekliliği kesinleşen bir orgeneral tarafından, bazı gazetecilerin katkısı ile aynı akşam apar topar hazırlanarak Sayın Gnkur. Bşk.mızın tam onayı alınmadan web sayfasına konulmuştur. İlgili orgeneral önce bazı basın yayın organlarına böyle bir açıklama yapılacağı konusunda haber vermiş, yazı sitede yayınlandıktan sonra da Org. Büyükanıt’ı telefonla usulen bilgilendirmiştir. Açıklamadaki “Sn. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısı” ifadesi bu açıklamanın Org. Büyükanıt tarafından yapılmadığının en açık delilidir. Bu açıklama kendisine ait olsaydı, Sayın Gnkur. Bşk.ımız kendisinden üçüncü şahıs olarak bahsetmeye gerek duymazdı. Sayın Gnkur. Bşk.mız, oldu bittiye getirilip yayınlanarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mal edilen bu açıklamayı kabullenmek ve savunmak durumunda bırakılmıştır. Kamuoyunun açıklamadan haberdar olması sonrasında, Sayın Gnkur. Bşk.mızın halk ve politikicılar karşısında TSK’nde bölünmüşlük görüntüsü verecek bir red tavrı göstermemesi tamamı ile doğrudur. Bununla birlikte toplumun TSK’nin gerçek düşüncelerini öğrenmesi, asil Türk milleti ve onun bağrından çıkmakla onur duyan kahraman Türk ordusunun asırlık güven ilişkileri açısından hayati öneme haizdir. Türk milleti ve ordusunu etle tırnak gibi birleştiren yüce değerler ve asırlık birliktelik, halkın manevi değerlerini zedeleyen, dini hassasiyetlerini küçümseyen hatta toplumun bir kısmını hain ilan eden bir geceyarısı açıklamasına kurban edilemez. Açıklamanın konu ve anlam bütünlüğünden uzaklığı, Genelkurmay Başkanlığı’nın daha önceki açıklamaları ile karşılaştırıldığında ne kadar hazırlıksız ve çalakalem olduğu, toplumu kucaklamaktan mahrumluğu, aksine bağrından çıktığı halkı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden soğuttuğu gazeteler ve köşe yazarları tarafından acımasızca ifade edilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları Türkiye’de yükselen irticai ve bölücü tehlikenin farkındadır ancak bunu ifade etmenin ilgili açıklamada olduğu gibi acele, acemi ve aşırılıkla olmayacağının da bilincindedir. Aynı şekilde irtica ve bölücülükle mücadelenin, geçmişte olduğu gibi, sadece gazetelere manşet attırmakla, Türkiye’yi uluslararası arenada sürekli üçüncü dünya ülkesi durumuna düşüren darbe ve darbe tehditleri ile daha fazla yapılamayacağı da açıktır. Ne Dünya ne Türkiye ne de Türk Silahlı Kuvvetleri artık o eski günlerde değildir. Demokrasiye müdahale söylentilerinin meydana getireceği ekonomik dalgalanmalar da eski günlerdeki kadar hafif atlatılamaz. Bahse konu açıklamayı kaleme alanların, Türk Devletinin dış ve iç borçları yanında, özel sektörün de 100 milyar doları aşan dış borcundan haberdar olmaması mümkün değildir. Bu dev meblağın bir gecede ikiye üçe katlanması ve bunun sonucu olarak ortaya çıkacak ekonomik kriz, iflaslar, işsizlik ve açlığın faturası acaba kime kesilecektir? Toplumun belini kıracak bir ekonomik krize dolaylı da olsa sebep olmak TSK’ni halkın gözünde büyütmez. Türkiye’yi uçuruma sürükleyen irtica ve terörle mücalenin, Cumhuriyet ve demokrasiye zarar verilmeden nasıl yapılacağı artık bellidir. Yüce önderimiz Atatürk’ün mavi gözleriyle ümitle izlediğimiz, Tandoğan’da güneş gibi doğan ve bugün de Çağlayan’da çağlayanlara dönen coşkun halk mitingleri ile bu ortaya koyulmuştur. Yaşlısı ve genci ile Anadolu’nun dört bir yanından gelerek Ankara ve İstanbul’da bayrak gibi dalgalanan bu insanların kimisinin başörtülü, kimisinin sakallı ve kimisinin de poşulu olması herkese çok şeyler anlatmaktadır. Atatürk’ün önderliğinde milleti ile omuz omuza istiklal mücadelesi veren kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bugün halkına ve onun değerlerine sırtını dönerek bir mücadele içinde olamaz. Halkı arkasına almayan, halkın desteğini kazanamayan hiçbir hareket başarılı olamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni eleştirmeyi varlık sebebi edinen dış bağlantılı sözde köşe yazarları, açıklamadaki “Kutlu Doğum Şöleni” münasebetiyle Atatürk ve Türk bayrağı dekorlu salonlarda başörtülü küçük kızların ilahi söylemesi ve kuran okunması gibi ferdi uygulamaların TSK tarafından tehdit olarak değerlendirilmesini alay konusu yapmıştır. Ellerine iyi bir malzeme sunulan bu kişiler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, ölme ve öldürme yeminleri eden, evlerinden C-4 ve elbombaları çıkan bazı çeteciler hakkında bir tehdit açıklaması yapmaması tezatından hareketle çirkin iddialarını güçlendirmişlerdir. Bahse konu açıklama, TSK’nin din karşıtı olduğu ve halkın yüzde doksan dokuzunu oluşturan müslüman çoğunluğa kem gözle bakıldığı yanlış fikrini akıllarda yerleştirmeye çalışan radikal dinci çevrelerin ve PKK’lıların ekmeğine yağ sürmüşür. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Cumhuriyetin bütün diğer temel değerleri gibi laiklik ilkesine olan bağlılık ve hassasiyetini, halkı askerlikten soğutmada bir araç gibi kullananlara gün doğmuştur. Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya çalışan alçakların basın ve internet ortamında hangi iftiraları kustuklarını yakın geçmişimizden hepimiz biliyoruz. Bu çevrelerin çirkin iddialarını güçlendirmekten kaçınmak bütün TSK mensupları için temel bir görevdir. Emekliliği yaklaşan bir orgeneralin bunalım ortamından kendisine bir makam çıkarma beklentisi, Türk milletinin kahraman ordusundan beklentilerinden daha değerli olamaz. İlgili orgeneral daha önce de Amerika’da bazı basın mensuplarıyla sözde gizli buluşmalarında TSK’nin Nisan ayında darbe yapacağını ifade ederek ülkemizi ve TSK’ni kamuoyu huzurunda zor duruma düşürecek bir krize sebep olmuştu. Org. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı öncesindeki ********* ve asılsız iddiaların o dönemde emekliliği yaklaşan ve halen sivil ortamlarda makam kavgası veren bir emekli general tarafından üretilerek malum çevrelere servis edildiği de sonradan basın yoluyla kamuoyuna yansımıştır. Makam ve rütbe hırslarını ülke menfaatlerine tercih ederek radikal gruplarla işbirliğine girebilecek kadar küçülen şahsiyetsizlerin, yüce Atatürk’ün gençliğe hitabesinde “gaflet, dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunan, sahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid eden” o dönemin hainlerinden hiç bir farkı yoktur. Halkın din ve kimlik değerlerini hiçe sayan bir anlayışın Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hakim olduğu boş söylenti ve iddiaları ile Türk halkı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin binlerce yıllık ruh ve beden birliğini zedelemeye çalışanların hevesleri kursaklarında kalmaya mahkumdur. Mevcut hükümet Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini basiretsiz bir yaklaşımla krize döndürmüştür. Anamuhalefet partisi dahil olmak üzere diğer siyasi birimler de en azından başka bir aday göstererek toplumun ve siyasetin önünün açacak bir öngörüyü sergileyememiştir. Sayın Genkur. Bşkanımızın önderliğindeki Türk Silahlı Kuvvetleri herşeye rağmen yüce Atatürk’ün mirasına saygının bir ifadesi olarak, bu süreçte, Türk milletinin huzur ve menfaatlerini göz önünde bulundurmuş ve siyasete, halkın tercihlerine ve hukuka müdahaleden uzak kalmıştır ve bu tavrını sürdürmekte kararlıdır. Tandoğan ve Çağlayan’da dalgalanan hareket Türk siyasetine yön verecek güçtedir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkesi ve milleti ile Türkiye’nin bütünlüğün teminatı olarak olarak asil Türk milletinin kalbindeki yerini herzaman koruyacaktır. Türk ordusu demokrasiye ve Türk halkının sahip olduğu bütün yüce değerlere saygılıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyetin bütün temel değerleri kadar modern çağın vazgeçilmez değeri olan Türk demokrasisinin de teminatıdır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. LİNK AŞAĞIDADIR. -http://www.harbiyeli.net/?q=node/58-
  2. ROLLAND

    KANGAL

    KANGAL ÇOBAN KÖPEĞİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ Dünyada emsali görülmemiş bir köpek türü olan Kangal Çoban köpekleri, Türkiye’de ve yabancı devletlerde haklı bir üne sahiptir. Özellikle İngiltere ve Amerika’da bu köpekleri sevenler tarafından dernekler kurulmuş, yarışmalar yapılmıştır. Ne acıdır ki yabancı devletlerin göstermiş oldukları ilgiyi, bizler maalesef son on-on beş yıldır göstermekteyiz. Kangal Çoban Köpekleri çok cesur, gayet hızlı ve çeviktirler. Kadın ve çocuklara karşı gayet muhlis, kötü niyetli kişilere karşı son derece caydırıcı bir silah olan Kangal köpekleri çok zeki, ön sezileri kuvvetli ve sahibine aşırı bağlıdırlar. Sahibi tarafından azarlandığı zaman suçlu bir çocuk gibi başını öne eğer,sahibinin gözlerine mahsun mahsun bakarak af edilmesini bekler. Hislerini yalnız hal, hareket, mimik ve jestlerle değil çıkardıkları çeşitli tonlardaki havlamalarla belli ederler. Kangal Çoban Köpekleri görevlerine çok sadıktırlar Şöyle ki; dağda sürüden ayrılan veya geride kalan koyunun başından günlerce aç ve susuz bekledikleri Kangal çiftçileri tarafından anlatılmaktadır. Kangal Çoban Köpeğine sahip çiftçilerin en büyük gurur kaynağı köpeklerinin kurt boğmalarıdır. Kurt boğan köpeğe sahip olmak onlar için bir ayrıcalık ve övünç kaynağıdır. Yüzyılların ihmaline rağmen ne ırk vasıflarından ne de yüksek ruh yapısından en ufak bir taviz vermemiştir. Kan asaletine çok bağlıdır. Doğuda serbest iken bile başka bir karnivorla çiftleşmesi mümkün değildir. 1975 yılında askeri amaçla eğitime alınmış ve asırlardır bu yönde eğitim gören köpek türlerinden çok daha yetenekli olduğunu kanıtlamıştır KANGAL KÖPEĞİNİN KURT BOĞMASI Kangal köpekleri topluca kurt boğdukları gibi tek başlarına da kurt boğabilirler. Eğer köpek tek başına kurt boğmuşsa günlerce yerinde kalkamaz . Zira hem yaralı olur hem de gösterdiği üstün efordan dolayı aşırı yorgun olur. Yarasının çoğu tırnak yarasıdır. Kurdu boğmak için altına aldığında yaraların çoğu karın bölgesindedir. Kurt arka ayağının tırnaklarıyla üstündeki köpeği kaldırıp atmaya çalışırken yaralar. Kurdun arka ayak kasları çok kuvvetlidir. Kurdun açmış olduğu diş yarası ise bıçakla kesilmiş gibidir. Kangal köpeği kurdu çok süratli kovalar ve yetiştiği zaman bazen yan taraftan süratli döş vurur,bazen de rast gele arkadan da çarpar. Bu çarpışma sırasında haliyle kurtta köpekte yıkılır. Sonra her ikisi birden kalkmaya çalışır. Eğer köpek kurttan evvel kalkarsa, hemen kurdun boğazından tutar ve ölünceye kadar bırakmaz. Fakat kurt daha evvel kalkarsa bu kovalamaca devam eder. Eğer köpek iki veya daha fazla ise kurt kalkmadan köpeğin öbür eşleri kurdu boğarlar. Bu köpekler kurdun ölüsüne kulağını dayayarak dinler ve en ufak bir harekette yeniden boğarlar. Bu anda köpeklerin sahibi dahi gelse o hırsla hücum edip kurdun ölüsünün yanına yaklaştırmazlar. Bu olaydan birkaç saat sonra köpekler uysallaşırlar ve boğazlarına kaçan kurdun kılları dolayısıyla öksürmeye başlarlar. Bunun için köpeklere hemen bir koyun kesilir ve koyunun kuyruğu yedirilir. Böyle bir olaya tanıklık etmek ve böyle bir köpeğe sahip olmak sahibi için övünç kaynağıdır.
  3. ROLLAND

    KARADUL

    Genellikle karanlık yerlerde, tavan aralarında yaşar. Sekiz gözü vardır. Karın bölgesinde tepeleri birleşik iki üçgene benzeyen kum saati gibi bir işaret bulunur. Ortalama 10-12 mm büyüklüktedir. Avrupa'nın güney bölgesinde sık rastlanır. Ağ tuzakları kurarak avlanır. Çaprazvari tellerle ördüğü ağın ortasında kısa bir tünel bulunur. Burada böceklere pusu kurar. Dişi, eşleşmeden sonra çoğu zaman erkeğini yediğinden dolayı karadul olarak da bilinir. Dişisi, kuvvetli bir zehire sahip olmakla beraber, sokmasından kaynaklanan rahatsızlık abartılmaktadır. Zehri, bir insanı öldürebilecek kadar tehlikeli değildir.
  4. Suda yürüyen kertenkele saniyede 20 adım atarak suyun üstünde çılgınca koşar. Ayakları suya değdiği anda, her bir parmak iyice kasılarak ayağın yüzey alanının artmasını ve suyu kolayca itmesini sağlar. Böylelikle ayaklar, vücudun ağırlığını rahatlıkla dengelerler. Kertenkelenin ayakları suyu ittiğinde, bir hava baloncuğu oluşturarak fazladan destek sağlar ve diğer ayağın dönüşünü tamamlayıp suya değmesi için zaman kazandırır. Ağırlık ikinci ayağa aktarılırken kertenkele, baloncuk yok olmadan önce birinci ayağını sudan çeker. Hava baloncuğu çok önemlidir, çünkü ayağı doğrudan suya değecek olsa, kertenkele suya düşebilir. Ayrıca kertenkelenin hareketi insanla kıyaslandığında, insanın bu hareketi gerçekleştirebilmesi için saniyede 30 m. koşması ve azami kas esnemesinin 15 katı bir esneme yapması gerekir ki, bu olanaksızdır.
  5. ROLLAND

    YUSUFÇUK

    Evrimciler yusufçukların kanat yapılarının diğer böceklerden farklı olması dolayısıyla ilk başta “ilkel böcekler” olduğunu iddia ettiler. Oysa yusufçukların uçuş mekanizması çok kompleks bir sistemdir. Bunu fark eden bilim adamları, IMB ve dünyanın önde gelen helikopter üreticisi Skorsky firmaları önderliğinde yusufçuğun uçuş tekniğini incelemeye başladılar. Havadaki manevraları göz önüne alınarak 2000 adet özel çizim gerçekleştirildi. Çalışma sonunda yusufçuktan alınan örneklerle Skorsky’nin asker ve mühimmat taşımak için ürettiği yeni modeli ortaya çıktı. Yusufçuğun vücudu, metalle kaplanmış izlenimi veren halkalı bir yapıya sahiptir. Buz mavisinden bordoya kadar çeşitli renklerdeki gövdenin üzerinde çaprazlama yerleşmiş iki çift kanat bulunur. Bu yapı sayesinde, yusufçuk çok iyi bir manevra yeteneğine sahiptir. Uçuşu hangi hızda ve hangi yönde olursa olsun, aniden durup ters yönde uçmaya başlayabilir. Veya havada sabit durup avına saldırmak için uygun bir pozisyon bekleyebilir. Bu durumda iken olduğu yerde kıvrak bir dönüş yaparak avına yönelebilir. Çok kısa bir zamanda, böcekler için şaşırtıcı sayılabilecek bir hıza; saatte 40 km’ye ulaşır. Bu hız, bir insanın saatte bir kaç bin kilometre hızla uçmasıyla eşdeğerdir. İnsanlar bu hıza sadece jet uçakları sayesinde ulaşabilirler. Ancak jet uçaklarının boyutunun da oldukça büyük olduğu düşünülürse, yusufçuğun ve yüksek hızlarda uçan diğer böceklerin bu uçaklardan bile daha hızlı uçtukları anlaşılır. Yusufçuk kazandığı maksimum hızla avına çarpar. Çarpmanın şoku çok şiddetlidir. Ama yusufçuğun zırhı hem çok sağlam hem de çok esnektir. Zırhın esnek yapısı çarpmadan doğan enerjiyi emerek böceği rahatlatır. Ama aynı şeyi avı için söylemek mümkün değildir. Yusufçuğun avı, çarpmanın oluşturduğu şok ile ya tamamen sersemler ya da ölür. Çarpışma sonrasında ise yusufçuğun en etkili silahları olan arka bacakları devreye girer. Uçuş sırasında arkaya doğru kıvrık olan bacaklar, hızla öne açılarak sersemlemiş olan avı havada yakalar. Artık sıra çelikten farksız olan alt çeneye gelmiştir. Av kısa sürede parçalanarak yenir. Çok yüksek hızlarda uçarken ani manevralar yapabilen yusufçuğun görme yeteneği de kusursuzdur. Yusufçuk gözü, dünyanın en iyi böcek gözü olarak kabul edilir. Her birinde 30.000 kadar ayrı mercek bulunan bir çift göze sahiptir. İki yarım küreye benzeyen ve başının yarısı kadar yer kaplayan gözler, böceğe çok geniş bir görüş sahası sağlar. Yusufçuk gözleri sayesinde neredeyse arkasında olup bitenleri bile gözleyebilir. Yusufçuğun kanatları ise hem öne-arkaya hem de yukarı-aşağı hareket edebilir. Kanatların bu hareketi, kendilerini gövdeye bağlayan kompleks bir eklem yapısı sayesinde gerçekleşir. Yusufçuğun sırtında biri önde diğeri arkada olmak üzere iki çift kanat vardır. Kanatlar karşıt zamanlı olarak çalışır. Yani öndeki iki kanat yükselirken, arkadaki iki kanat alçalır. Kanatların hareketi iki karşıt kas grubunun hareketi ile sağlanır. Kasların bir ucu gövdenin içinde kaldıraç şeklindeki uzantılara bağlıdır. Bir kas grubu kasılarak bir çift kanadın yükselmesini sağlarken, öteki kas grubu da aynı oranda esneyerek ikinci çiftin alçalmasını sağlar. Helikopterler de aynı yöntemle alçalıp yükselir. Bu nedenle yusufçukların diğer bir adı da helikopter böceğidir.
  6. Asıl sizlerin söylemleriniz rivayetten öteye gitmiyor sayın arkadaşlar yaptığınız mitingi Türk halkının geneline maletmeye çalışıyorsunuz ama alakası bile yok. Sayın sezerin tekelindemi bizim vergilerimizden bağış yapmak.Şehit aileleri derneğine yapsın birazda ozaman bir nebze olsun acılarını hafifletsin biliyorsunuzki geçenlerde yakalanan terörist af ile salıverilmişti.
  7. Merak etme yeni şafak veya vakitten değil sizin gazetenizden yaptım merak ettiysen Gerçekler hoşuna gitmedi sanırsam bence gitmedi gibi geliyo.
  8. Asıl saçma olan sizin Cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünmeniz. Bence gelin gerçek düşüncenizi açıklayında herkes rahatlasın. Bence korkusu olan bizler değil sizlersiniz çünkü halkımızın dini inançlarına bağlı olması dinine sahip çıkması sizleri korkutuyor.Ha şimdi birde dersinizki şimdi şeriat istiyorsunuz siz ama ben buna sadece gülerim neyin ne olduğunun sizde farkındasınız ama bazı şeyleri açıklamak işinize gelmiyor.Sizlerin yaptığı sayın Baykalın yaptığı gibi gerçekleri görmeden sırf muhalefet olsun diye muhalefet yapmaktır. Saygılar.
  9. Ankara’da 14 Nisan’da “Cumhuriyet Mitingi” adı altında gösteri yapıp, Köşk’e çıkacak ismi etkilemeye hazırlanan Atatürkçü Düşünce Derneği’ne, Çankaya’dan 150 bin YTL yardım yapıldığı ortaya çıktı. Derneğin “Atatürk” ismi için İçişleri Bakanlığı’ndan resmi izin almadığı da tespit edildi Ankara'da "Cumhuriyet Mitingi" adıyla 14 Nisan'da yüksek katılımlı bir gösteri düzenlemeye hazırlanan Atatürkçü Düşünce Derneği'nin, "Atatürk" ismini gayr-ı yasal kullandığı ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan incelemelerde, Ocak ayı sonundaki Olağanüstü Genel Kurul'da emekli Orgeneral Şener Eruygur'un başkan seçilmesinin de dernek tüzüğüne aykırı gerçekleştiği belirlendi. GENEL SEKRETER YATIRMIŞ "Atatürkçü" Düşünce Derneği'nin incelenen kayıtları, Köşk seçimlerinde etkin olma arayışındaki derneğe, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in makamından 150 bin YTL'yi aşkın yardım yapıldığını da gün yüzüne çıkardı. Yardımların 100 bin YTL'lik kısmı son 7 ay içinde yapılmış. Sonuncusu 25 Aralık 2006'da 50 bin YTL olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri tarafından yatırılmış. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini yaparken Çankaya'ya seçilen Sezer, görev süresi boyunca bir "hukukçu" gibi davranmak ve veto ettiği yüzlerce yasa ve kararname için "hukukçu" gibi şerhler düşmekle eleştirilmişti. Hukuk konusunda bu kadar hassas olan Sezer'in nasıl olup da hem ismi hem de başkanlık seçimi gayr-ı yasal olan bir derneğe bu kadar yüklü yardımlarda bulunduğu merak konusu. 1997'de yürürlüğe giren bir yasa, "Atatürk", "Cumhuriyet" ve "Türk" gibi isimlerin kullanılmasını resmi izne bağladı. Dernek, bu tarihten itibaren adındaki "Atatürkçü" ismini tescil ettirmediği için hukuken gayr-ı yasal kullanım söz konusu. Derneğin adı aslında şu an, "Düşünce Derneği". Dernek, "Atatürkçü" ismini yasal izin olmadan kullandığı için hem para cezası alacak hem de suistimal davasına muhatap olacak. Bu arada, Eruygur'un başkanlığının düşmesi ve yeniden Olağanüstü Genel Kurul'a gidilmesi de söz konusu. ERUYGUR’A DARBE İDDİASI "Atatürkçü" Düşünce Derneği Başkanı Eruygur, Nokta dergisinde geçtiğimiz ay yayınlanan "2004'te İki Darbe Atlatmışız" kapak dosyasında, "Ayışığı" ve "Sarıkız" isimli iki farklı darbeyi planlayan isim olarak zikredilmişti. O dönemde, Jandarma Genel Komutanı olarak görev yapan Eruygur, dönemin Genelkurmay Başkanı'nı hiyerarşik olarak aşmak ve halihazırda Genelkurmay Başkanı olan Yaşar Büyükanıt'ı da engellemeye çalışmakla suçlanıyor. AB FONLARINDAN YARDIM "Ayışığı" darbe planında, AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasının önünü kesmeyi hedefleyen Eruygur, o dönemde hükümete karşı sivil toplum kuruluşlarını da devreye sokmak, üniversiteleri sokağa dökmek ve işçi sendikalarını harekete geçirmekten bahsediyor. Eruygur, söz konusu darbe planında bir alternatif olarak da, Sezer'in görev süresini uzatmayı kaydediyor. Dernek Başkanı seçilme süresinde Eruygur'a karşı çıkan isimler, Prof. Nur Serter'le birlikte 2004'te yönetiminde yer aldıkları Çağdaş Eğitim Vakfı'nın, Avrupa Birliği fonlarından "Bir Kucak Sevgi" projesi için 71 bin 856 euro, "Yaşama Geri Bakış" adlı projesi için de 498 bin 385 euro mali yardım aldığını ileri sürmüşlerdi.
  10. İran 2 haftadır elinde tuttuğu esir ingiliz askerlerini serbest bıraktı evet bıraktı bırakmasına ama tüm dünyayada kolay lokma olmadığını ice bir mesajla gösterdi.Özellikle esir ingiliz askerlerinin her fırsatta İranlılardan özür dilemesi ve mutlu bir görüntü çizmeleri ingilizleri oldukça çılgına çevirdi ve aşağıladı.Ahmedinejat bu olayda çok akıllıca davranarak kazançlı çıktı.Ne diyelim darısı bizim başımıza inşallah gün gelir bizde ismi lazım değil bazı devletlerin egemenliği altından çıkıp İranlıların göstermiş olduğu cesurca davranışları gösteririz.Hzır konu ingilizlerden açılmışken aşağıdaki yazıyıda sizinle paylaşmak istiyorum. Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır’ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı’na hapsedildi. Kampın tam adı, “Seydibesir Kuveysna Osmanlı Useray-ı Harbiye Kampı” idi. Bu kampta, 1918’de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tümen’in 48. Alayı’na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu. 12 Haziran 1920’ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar. İngilizlerin bu insanlık dışı muamelelerini kampta bulunan ve Osmanlıca bilen Ermeni tercümanlar da destekliyor ve hatta kışkırtıyordu. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, İngilizler’in işine gelmiyordu. Çünkü, olası yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabileceklerinden çekiniyorlardı. Bunun üzerine vahşice bir çözüm bulundu. Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı... Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Fakat başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözler yanmıştı... Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM’de görüşüldü Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır’da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması için TBMM’nin teşebbüse geçmesini istediler. Ancak zamanla bu olay unutuldu.Biz de bu vahşeti tekrar hatırlayalım dedik...
  11. Sayın başbakan'ın yaptığı çoğu şeyi tasvip etmemekle beraber burda söylediği bu sözlerde buna dahil,art niyet bir düşünce beslediğini düşünmüyorum.Evet bu cümleleri kullanmış ama burda apdullah öcalanı övmek gibi bir amac gütmemiş burda yapılması gereken konuşmayı tümüyle dinleyip çıkan sonuca bakmak bence burada biraz haksızlık bar gibi tabi bu benim düşüncem.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.