Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

haksöz

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    330
  • Katılım

  • Son Ziyaret

1 Takip eden

haksöz - Başarıları

Yükselen Yıldız

Yükselen Yıldız (9/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

2

İçerik İtibarınız

  1. haksöz sanırım artık bu forumu kullanmıyorsun. bir soru sormak isterdim. birisi sormuş huri konusuyla alakalı evlilik meselesini. sen ne dersin?

  2. senile konuşmayı çok isterdim.inançlı veya inançsız olman değil.zekice ve mantıklı sorgulama yapabilmen,ayetlerin,hadislerin yani söylediğin herşeyin belgesiyle,kendisiyle konuşabilmen,tarihi bilgin,dini bilgin,inançsız olmana rağmen,inançla ilgili bilgi birikimin çok etkileyici.ve aslında en önemlisi benim sorgulama mantığımla senin sorgulama mantığın çok örtüşüyor.

  3. Gerçekten haksöz, evrensel2in dediği gibi, seni ve o emek dolu çalışmalarını özledik. Geri dönmeni bekliyoruz.

  4. e-mail adresini verirsen seninle bir kaç konuda tartışmak isterim.

  5. Haksöz seni ne kadar çok özledim biliyormusun?

    Epeydir yoksun, forumda seni görmek bana keyif verecek.

    Aynı nickin gibi gerçektende haksöz'sün sen.

    Seni bekliyoruz çok değerli haksöz.

  6. Fetva vermeye pek meraklsınız anlaşılan.Dinsiz birinin fetva sormak gibi bir ihtiyacı olmadığını akledemiyormusunuz ? Hayır efendim elbette, yani kuranın orijinaline bağlı kalma gibi bir mecburiyetiniz yok.İstediğiniz gibi çarpıtmakta serbestsiniz her zaman yaptığınız gibi. Mesihler,Peygamberler,veliler, evliyalar, kırklar yediler,üçler,yani bilumum süpermen,ler dindarlar arasından çıkar. Ben dinsiz olduğuma göre abes bir soru olmuş.
  7. Nur 2- Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun. Eğer bir suça ceza öngörülüyorsa, bu suçun hangi kritelere göre işlenmiş olduğu açıklanması gerekir.Oysaki kuranda, şu kritelrere göre olan ilşkiler zina, şunlara göre olan ilişkiler de evlilik hali saylır diye bir açıklama yoktur. Günümüzden örnek verelim.Hızlı araba sürmek yasaktır şeklinde bir yasa olduğunu varsayalım. Böyle bir yasa adil olabilrmi.Bir polis memuru, 50 km ile seyreden bir şöföre, hızlı araba sürdüğü gerekçesi ile ceza kesmeye kalksa, o kişi tamamda memur bey neye göre hızlı sürdüm diye itirazetse elbette haksız sayılmaz. Bunun içinde zaten öngörülen sürat tahditleri apaçık görülür biçimde yollara diklimiştir.Dolayısıyla bu belirlenen sürat tahditlerinin üstünde hız yapanlar yasaları ihlal ettiği için,öne sürecekleri hiç bir bahane kalmaz. Peki öyleyse zina nedir, evlilik nedir ? Müslümanların açıklamalarını esas alalım, onlara göre evlilik dışı olan ilişkiler zina sayılır.Ancak Allah müslümanlarla bu konuda aynı düşünmüyor. Enam 6/101- Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun kız arkadaşı yoktur. O, herşeyi yaratmıştır. O, herşeyi bilendir. Mevcut meallerin hiç birinde bu şeklide bir ifade göremeyeceğiniz için beni ayeti yanlış çevirmekle suçlayacağınız biliyorum. Ancak kabul etmeseniz bile benimki doğru, meallarin tamamı ise yanlış. Şimdi ayetin arapçasını latin harflerle yazalım 101. Bedius semavati vel ard. Enna yekunü lehu veledün ve lem tekün lehu sahıibetun ve halaka külle şeyin ve huve bi kulli şeyin aliim. Saabe; erkek arkadaş Sahibet; kız arkadaş Ayette evli eş anlamında olan zevc kelimesi yok,açıkça kız arakadaşı diyor. Burdan nereye varmak istiyorum. Bu ayette Allah normal yoldan çocuk olmasının tanımını yapıyor.Yani çocuk olabilmesi için iki cins olması ve bunların ilişkiye girmeleri gerekiyor.Fakat bu tanımlamada Allah ne hikmetse evli eş değilde kız arkadaşı öneriyor. Demeki allaha göre evli olmadan kız arkadaşlarla ilişkiye girmek normal. Eğer normal olmasaydı ayette kız arakadaş değilde, evli eş tanımlaması yapılırıdı.Sahibet yerine zevce kelimesini kullanırdı.Yüce Allah hiç bir kelimeyi gereksiz yere kullanmayacağına göre, müslümanların evlilik dışı ilişkilerin zina olduğu iddiası havada kalır. Ben zaten her zaman demişimdir, müslümanlar allaha din öğretmeye çalışırlar sürekli. Kuranda çelişki demesek bile ne olduğu tarif edilmeyen bir suça ceza vermeye ne denir okuyucuların yorumuna bırakıyorum.
  8. haksöz

    Ateist?

    Yanılıyorsunuz sayın kıral. Ben bu foruma girdiğimde müslümandım. Şimdi elhamdulillah imanımdan döndüm dinsiz oldum.Yazılarım hala mevcut. Hatta o zamanlar bile benimle en çok tartışan sizdiniz hatırlatırım. http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=32157 Buyrun okuyun
  9. Evrimle ilgili tartışan tüm arkadaşlara rice ediyorum lütfen bu topicte yazmayın. Saygılar
  10. Hiç boşuna çırpınma emre alıntı yaptığın site bile güya çelşkiyi gidereyim derken yinede çelişkiye düşmüş Kırmızı ve mavi puntolu kısımlara dikkat et!!Hem Her şeyallahın dilemesi ile ama hemen arkasından başlara gelen kötülükler insanların kendi kazandıkları ile.nereye gitti allahın dilemesi?çöpe.
  11. Bir çok konuda olduğu gibi, müslümanlar bu konudada kurana ters bir inaç içindedirler.Bu nasıl bir inançtır anlamak mümkün değil.Hem kurana inandığını söyle hemde bu konuda kurana ters düşün ve allahın mekanı yoktur de!!! Kurana göre allah göktedir, bunun lamı cimi yoktur. 67/16- Gökte olanın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? Bir bakmışsınız ki, o (yeryüzü) sallanıp-çalkalanmaktadır. 67/17- Yoksa gökte olanın üzerinize 'taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar' göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz. Eğer daha çok kızdırırlarsa bulutlar arasından meleklerle çıkar gelirim diye tehdit bile ediyor Bakara 209. Size bunca deliller geldikten sonra yine kayarsanız, iyi bilin ki, Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Bakara 210.ALLAH'ın ve meleklerin yoğun bulutlar arasından kendilerine gelmesini mi bekliyorlar? O zaman her şey biterdi ve her şey ALLAH'a döndürülürdü.
  12. Sayın Azure, Merak etmeyin ben arapçasından kontrol etmeden hiç bir meali yazmam buraya. Meallarde bir sorun yok. Türkçede br deyim vardır, ''senin yüzünden bunlar başıma geldi'' şeklinde.İşte aynen bunun gibi o insanlarda,peygambere;senin yüzünen savaşmak zorunda kaldık diyorlar.Zaten bir önceki ayetten bu net bir şeklide anlaşılıyor 77- Kendilerine, "Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?" derler. Onlara de ki: "Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez." Peygamberde onların bu itirazını geçersiz kılmak için Nisa 78 i düzenliyor ve suçu allaha atarak bunda benim bir rolüm yok, Allah size savaşı farz kıldı, diyor 78- Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse "Bu, Allahtandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar? Ama bir sonraki ayetle çelikiye düşüyor 4/79- Sana iyilikten her ne gelirse Allah'tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter Olay bundan ibaretttir
  13. Neye göre insanların sonsuz olduğunu söylüyorsun emre ? Kuranda geçen ''ebedi'' kavramına göremi ? Ebed, bölünmeyen zamandır. Zaman bölünerek isimlendirilir, falan zaman, denilir ama ebed bölünmez, falan ebed denilmez. Bu anlamıyla ebed'in tesniye ve cemi' (ikil ve çoğul) yapılmaması gerekir. Çünkü kendisiyle beraber başka bir ebed düşünülmez ki ikil ve çoğulu olsun. Fakat ebedin çoğulu olarak âbad kullanılır. Vurgu için ebedu ebedin denilir. Sürekli anlamına gelir. el-Âbide yaban sığırıdır. Evâbid vahşî hayvanlar demektir. Teeb büd de yabanîleşmek, yabancılaşmak anlamında kullanılır. " falan kimse garipleşmiş, artık tanıdık gelmiyor" demektir Bu kullanımlar, kelimenin sonsuzluktan çok, uzun süre anlamında olduğunu gösterir. Cuma 7 Ama onlar, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü (işler) yüzünden ebedi ölümü temenni etmezler. Allah zâlimleri bilir. Mümtehine 4 Kavimlerine: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımı­yoruz. Siz, bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda ebedi bir düşmanlık ve nefret belirmiştir, demişlerdi. Maide 24 Dediler ki: "Ey Mûsâ, onlar orada olduğu sürece biz oraya ebediyen girmeyiz. Sen ve Rabbin, gidin, savaşın, biz burada oturuyoruz!" Tevbe 83 Sefere çıkma konusunda onlardan bir grubun senden izin isteyecekleri bir fırsatı ALLAH sana tekrar verse, "Benimle birlikte ebediyyen harekata çıkmayacaksınız, ve benimle birlikte hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, ilk başta oturmayı seçmiştiniz. Öyle ise, geri kalanlarla beraber oturun," de. Tevbe 108 Böyle bir yerde ebediyyen durma. İlk günden itibaren erdemlilik üzere kurulan mescid, namaz kılman için çok daha uygundur. Orada temizlenmek isteyen insanlar vardır ve ALLAH temizlenenleri sever. Nur 4 Evli kadınları suçladıktan sonra dört tanık getiremiyenlere seksen celde vurunuz ve onların tanıklığını ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir. Yukarıdaki ayetler ebed'in, sonsuzluk değil, uzun süre anlamında olduğunu kanıtlar. Çünkü bu âyetlerde kullanılan ebed, dünyâ ile ilgilidir. Dünyâda bu işin asla olmayacağını belirtir. Dünyâ yaşamı sonsuz değildir. Hattâ Hz. İbrâhîm'in sözünde ebed, belli bir zaman ile şartlı ve sınırlıdır. "Siz Allah 'in bir olduğuna inanmadıkça dünyâda sizinle bizim aramızda düşmanlık sürecektir" denilmektedir. Bu düşmanlık, sonsuzca değil, dünyâ yaşamında ve karşı taraf inanıncaya dek sürecek olduğuna göre cümledeki ebed, sonsuzluk anlamında değildir. Diğer misâl olarak anılan diğer âyetler de ebedin sonsuzluk değil, asla, uzun süre, şu iş şöyle olduğu sürece anlamında olduğunu gösterir. Öyle ise ebed kelimesi, sonsuzca değil, uzun süre anlamına gelir. HULÛD Bakara 25 İnanıp yararlı işler yapanlara, altından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça: "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (Dünyâda iken de bu rızıktan yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık,) Onlara, o(dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada hâliddirler (sürekli kalacaklardır). Beyyine 6,7,8 Kitâb ehlinden ve (Allah'a) ortak koşanlardan bir kısım nankörler, sürekli olarak cehennem ateşindedirler. Onlar, halkın en şerlileridir. - İnanan ve iyi işler yapanlar da halkın en hayırlılarıdır.- Rableri katında onların mükâfatı altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları, Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Bu (mükâfat) Rabbine saygı gösterene mahsustur. Âyetlerde geçen hâlidûn, hâlidîn hulûd kö­künden ism-i faildir. Hulûd bozulmadan, olduğu gibi kalmak demektir. Araplar geç bozulan, uzun süre kalabilen şeyi hulûd ile nitelerler. sonsuzluğundan dolayı değil, fakat uzun süre kalıcı olduğundan dolayı üstüne çanağın konduğu ocak taşlarına hâlide'nin çoğulu olarak havâlid denilir. İnsan hayatta kaldıkça vücudunun, diğer kısımları gibi değişmeyen, olduğu gibi kalan kısmına (hald) denilir. (muhalled), uzun süre kalan demektir. Uzun süre gençliğini koruyan, geç ihtiyarlayan kimseye muhalled adam denilir. Rabâiyyesi (azı dişleri) çıkıncaya dek ön dişleri sağlam kalan hayvana da dâbbe muhallede denilir. İşte köken itibariyle uzun süre kalıcılık anlamı için konulan hulûd kelimesi, daha sonra ebedîlik anlamında da kullanılmıştır. Cennette hulûd, eşyanın bozulmadan hali üzere kalmasıdır, ' Çevrelerinde muhalled gençler dolaşır; akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. âyetinde vildânun muhalledûn: ebedî yaşama erdirilmiş gençler anlamı yanında; halede yani küpe takmış gençler anlamı da mümkündür. Bir şeyi ihlâd, onu sürekli kılmaktır. "Fakat o, yere ihlâdetti." âyetinde yere ihlâd, ebedi yaşayacağını sanarak yere saplanıp kalmak demektir Bu izahtan anlaşıldığı üzere hulûd, asıl konum itibariyle uzun zaman kalıcılık anlamındadır, Nitekim bu hususu Hûd Sûresinin: 106- Bahtsızlar ateştedirler. Onların orada (o bunaltıcı ateş içinde) bir soluk alıp verişleri vardır ki!.. .107- Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Çünkü Rabbin, istediğini yapandır. 108- Mutlu kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalacaklor dır. Ancak Rabbin (çıkarmayı) dilerse (o) başka. (Onları oradan, Rabbinden başka kimse çıkaramaz). Kesintisiz bir vergidir (bu)! âyetlerinin tefsirinde ve Nebe' Sûresinin: "Cehennem de gözetleme yeridir.22- Azgınların varacağı yerdir. 23- Orada ahkab (çağlar boyu) kalacaklardır." (Nebe: 80/21-23) âyetlerinden de cehennem azabının, çok uzun sürse de geçici olduğu anlaşılır. Ayetinde cehennemliklerin, orada çağlar boyu kalacakları ifâde edilmektedir. (Nebe' 80/23)de suçluların cenhennemde hukublarca kalacakları belirtilmektedir. Hukub veya hukb belirsiz,uzun süre anlamındadır. Ahkâb (çağlar boyu) deyimi, ne kadar uzun zamanı ifâde etmiş olsa da yine de sınırlı, sonlu bir zamanı bildirir. Bundan cehennem azabının, bir gün sona ereceği anlaşılır. Cennet ve cehennem ebedidir.Yani kesintisiz süreklidir.Ama asla sonsuz değildir.Ebed ve huld kelimelerine sonsuz anlamı yüklemek hatadır yanlışlır. Hatta diyebiliriz ki; insanların ilahlaşma arzularının bir diğer ifadesidir sonsuz olmak. Kurana göre sonsuz olan sadece Allahtır.Allahın yanısıra mahlukların sonsuzluğunu iddia etmek kuranın uluhiyet anlayışına terstir Hadid 3 O ilktir, sondur, zahirdir, batındır. O, her şeyi bilendir Kurana göre, sonsuz olan allahtır Gördünmü emre,sen insanların sonsuz olduğunu iddia etmekle Allaha şirk koştun.Başlangıcı olan ama sonsuz olan insan.Bu anlayış insanların bir nevi yarı tanrı olduğunu anlamına gelir
  14. haksöz

    Ateist?

    Ateizm Nedir? Doğa üstü varlıkların ve dolayısıyla da tanrının varlığını, mantık, akıl, ve bilim yoluyla değerlendiren/ neden sonuç ilişkisi içerisinde doğa üst güçlerin olamayacağını ispat eden görüş... Ateizm, ruh, ölümden sonra yaşam vb. her türlü metafizik inançların akıl ve mantıkl yoluyla yadsınmasını kapsar. Ateizm, Tanrıyı ve tinsel (ruhsal) varlıkları kabul eden teizmin karşıtıdır. Ayrıca ateizm, Tanrının var olup olmadığı sorusunu karşılıksız bırakan, bu sorunun yanıtsız ya da yanıtlanamaz olduğunu savunan agnostizimden ayrılır. Ateistlere göre, tanrının var olmadığı kesin bir doğrudur. Ateizmin felsefesel temeli, özdekçiliktir. Ateizm i inkarcılıkla birbirine karıştırmamak gerekir. Ateizm tanrıyı inkar etmez; tanrının olmayacağına bilimsel yaklaşım sunarlar... Ateizm, bazılarımızın sandığı gibi nefret ve kinden yani duygusallıktan doğan düşünce akımı değildir; mantıksal ve akılcı yaklaşımla tanrının varolup olamayacağını sorgulayan ve sonuca ulaşan düşüncedir. XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX Agnostisizm Nedir? İnsanın, kendi deneyimleriyle elde ettiği olguların ötesinde hiçbir şeyin varlığını bilemeyeceğini ileri süren öğreti. Agnostisizm hem bir terim , hem de felsefi kavram olarak Thomas Huxley tarafından ortaya atıldı. Huxley agnostik sözcüğünü hem geleneksel Yahudi-Hıristiyan tanrıcılığını, hem de tanrıtanımazlık öğretisini reddederek Tanrının varlığı sorununu ortada bırakan düşünürler için kullandı. Terim daha sonra geriye götürülerek bütün bilinemezci öğretileri kapsamıştır. Agnostisizm, tarihsel olarak bilimin denetiminden yoksun insan düşüncesinin düştüğü büyük yanılgılara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İlk tepkiyi Yunan antikçağ bilgicilerinden duyumcu sofistler vermiştir. Onlara göre bilgi duyuların sonucudur ve duyular dışında bilgi edinemez ve herkes için geçerli bilgi olamaz. XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX Deizm Nedir? - Tanrı tanırcılık Vahiy ya da bir kilise öğretisi aracılığıyla edinilmiş her türlü dinsel bilgiye karşı çıkan buna karşılık belirli bir dinsel bilgi bütününü herkesin doğuştan taşıdığını ya da us yoluyla elde edebileceğini savunan görüşe denir. Deizm, tanrılık gücünün sadece yaratma işlemiyle sınırlandığını ve bir kez yaratıldıktan sonra dünyanın hiçbir işine karışmadığını eş deyişle dünyayı yönetmediğini belirtir. Deizmin dayandığı “doğal” din kavramı başlıca iç kaynaktan beslenir. İnsan usuna duyulan inanç, dogmacılığa ve hoşgörüsüzlüğe yönelen vahiy öğretisinin, reddedilmesi ve tanrının düzenli bir dünyanın ussal mimarı biçiminde kavranması. Deizmciler Müslümanlıkta ve dünya dinlerinde görülen ibadet, inanç ve öğreti farklılıklarının temelinde evrensel olarak benimsenmiş din ve ahlak ilkelerinin, ussal bir özün bulunduğunu öne sürerler. Deizimcilere göre kendi başına doğal din, her türlü kuşku ve yozlaşmadan uzaktır. Bu yüzden us yoluyla doğrulanmış yalın ahlakı, doğrular dışında Müslümanlığın sonradan eklediği tüm öğelere karşı çıkarlar. XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX Teizm Nedir Evreni yaratan ve yöneten, vahiy yoluyla insanlara buyruklar veren bir tanrının varlığına inanır. Teizm deyimi usu ve iradesi olan kişisel bir tanrının varlığını ileri sürmekle vahyi inkar ederek herkesin kendi aklına tabi olmasını ileri süren teizmin Allah ile alemi bir sayan panteizmin, Allah’ı ve dini inkar eden ateizmin, çoktanrıcılığı kabul eden politeizmin karşısındadır. Bağnaz dinsel bir felsefe öğretisidir, bilimi yadsır. Tanrıya insansal duygular yükleyen biçimine kişisel teizmin , tanrıyı tüm nesneleri nedeni sayan biçimine ussal teizm denir. Tüm bilimsel kuramları alt üst eden düşünce sistemidir. Bilimle örtüştüğüne inandıkları değerler varsa sahip çıkarlar. Neden-nasıl gibi soruları sormaz, bilimi kabul edeceklerse düşünceleriyle çelişmemesi şartını koşarlar... Siyasallaşan teistler ise bilimi siyasal bir araç olarak görüp bilimle bilimin yöntem ve bulgularını kullanarak savaşmayı tercih etmektedirler. Bilimi yadsımakla kalmazlar bilimi dinsel kitaplardan örnekler vererek çürüttüklerini iddia ederler; bilimi dinle çürüttüklerini iddia ederler. Toplumun çoğunluğunu etkisi altına alan bilimi kabul ederken, bilimdeki yeni gelişmeleri dine ve Allah'a bilinçli darbe vurmaya çalışanların ürünü olarak görme eğilimindedirler... Ateizm, Teist düşünceyi, düşünce sistemini temellendirirken baz almazken, teist düşünce ateizm'i siyasi bir olgu olarak değerlendirir ve dünyanın başına gelmiş en büyük felaket olarak görür. Ateizm ile savaşmayı temel prensibi haline getirir. Bu günün teistleri, teizm ile taban tabana zıt olan, panteizm, politerizm, deizm gibi düşünce akımlarını görmezden gelirken, ateizm'i kendisine yegane düşman olarak görme eğiliminde olmakla beraber, ateizminde teizme düşman olduğu sanrısına kapılarak, hezeyanlar yaşamaktadır. Tüm tarih boyunca birbirleriyle mücadele eden savaş veren teist akımlar, günümüze gelindiğinde şaşırtıcı bir şekilde ortak çalışma yürütmekte ve ateizmin lanetlenmesi için hertürlü çalışmaya girmektedirler. Batı teist düşüncenin ateizmle mücadele yöntemini doğu teizm i başarılı bulmakta ve batı teist kaynaklarını kendi dillerine çevirerek uyarlamalar yapmakta ve bu yayınları ücretsiz dağıtmaktadırlar.
  15. Nisa 78 Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler.Deki; "Hepsi Allah'tandır"" . Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü lafanlamıyorlar! Bu ayete göre iyilik ve kötülük hepsi Allahtan.Ancak bir sonraki ayetle çelişiyor Nisa 79 Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter Hani hepsi Allahtan idi ?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.