Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Panteidar

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    127
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

Panteidar son kazandığı tarih 9 Eylül 2015

Panteidar en çok beğeni kazanandı!

2 Takip eden

Panteidar - Başarıları

Meraklı

Meraklı (6/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

8

İçerik İtibarınız

  1. slm allahın rahmeti üzerine olsun kardeşimm...

  2. Arkadaşım açtığın konular harika, anlatımın çok güzel, tebrikler!

    Hayran olduğum Evrensel'e çok benzettim,yoksa o musun?

  3. 6 günde yaratılışı normal gören arkadaşlar için Tevrat'tan alıntıladığım "Yaratılış Masalı" aşağıdadır. Bu masala inanana saygım var. İnanılmayacak derecede saçma oluşundan dolayı, inanmayanların görüşüne de saygı lütfen. YARATILIŞ KİTABI Dünyanın Yaratılışı BÖLÜM 1 1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı`nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. 3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. 4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. 5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu. 6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu. 7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. 8 Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu. 9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu. 10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu. 12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu. 14-15 Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu. 16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı. 17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu. 20 Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun” diye buyurdu. 21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. 22 Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın” diyerek onları kutsadı. 23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu. 24 Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen*fa* türetsin” diye buyurdu. Ve öyle oldu. 25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. 26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. 28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. 29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. 30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu. 31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu. BÖLÜM 2 1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. 2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. 3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.
  4. Doğrudur. Recm'den bahsedilir. Bu gösteriyor ki Kur'an gibi, veda hutbesi de revizyona uğramıştır. Recm hadislerde de geçer. Hadis'e göre recm ayetini keçi'nin yediği olasıdır. O keçi'den kasıt ise Ayşe'dir. Veda hutbesi en muhteşem hitabet örneği ise ve vahiy değilse, bu demektir ki Hz. Muhammed vahiye gerek duymadan dönemine göre muhteşem hitabetler yapabilecek yetenektedir. Ümmiliğin hitabete bir engeli yoktur. Zaten Hz. Muhammed ümmi Kureyş toplumundan çıkmış ve ümmilikten kurtulmuş bir liderdir. Kur'an'da karmaşık bir süper market gibidir. Konular darmadağınık ve tekrarlardan oluşur. Müthiş çelişkiler içerir. Bir surede söylenen bir başka surede farklı söylenir. Hatta peşpeşe gelen ayetler dahi farklıdır. Dolayısıyla Kur'an Hz. Muhammed'in eseridir. Hiç Allah'ın eseri böyle yüzlerce hata ile dolu olabilir mi? Allah, matematik hatası yapabilir mi? ( Miras konusu) Allah, aynı kitapta aynı konuda farklı bilgiler verir mi? Allah, onlarca eşi, onlarca cariyesi olan peygamberine "Senin kalbinde gizlediğini biliyorum" diyerek evlatlığının eşiyle evlendirdiğini söyler mi? Allah peygamberine, "Sana zorluk olmasın diye seninle birlikte sefere çıkan amcalarının, halalarının, teyzelerinin kızlarını, mehrini verdiğin kadınları, cariyeleri helal kıldık" der mi? Allah hiç, "Bölgedeki kabileleri kılıçtan geçir, kadınlarını cariye yap, çocuklarını köle, ganimetleri paylaş, bana da pay ayır" der mi? Sırf müslüman değil de Musevi oldukları için binlerce çocuk anasız-babasız bırakılır, evinden barkından edilir, yurtsuz bırakılır, köle yapılır mı? Allah hiç, insanlar arasında ayırımı evrensel kılıp, köleliği doğru bulabilir mi?
  5. Sevgili Enkas; Tevhid, Tanrı'nın birliği inancıdır. Putperestliğin ve çoktanrıcılığın reddidir. İslam'dan önce bunu çeşitli dinlerde görürüz. Musevilikte, Samirilikte, Hristiyanlıkta, Taoizmde, Zerdüşt dini Mazdeizm gibi dinlerde tek Tanrı inancı vardır. İslamiyet öncesi Araplarda putperestlik hakimken, çevreleri tek Tanrı inancı ile kuşatılmıştı. Hristiyanlık ve Museviliğin etkisiyle putperestlikten ayrılanlar çoktu. Bu iki güçlü dinin dışında gelişen bir "Haniflik" hareketi mevcuttu. Hz. muhammed de peygamberliğini ilan etmezden önce haniflerden etkilenmişti. Yani, tek Tanrı inancını ilk getiren Hz. Muhammed değildi. O İslamiyeti kurmasa dahi güçlü olan ve gelişen bir tektanrıcılık mevcuttu. Putperestlerde ise Ay Tanrısı El-İlah'a inanılırdı. El-Uzza, El-Menat, El-Lat, Hübel gibi putlara ise El-İlah'ın kızları tanrıçalar olarak inanılırdı. Ama El-İlah'ın yani Allah'ın önemi çok büyüktü. Hz. Muhammed'in yaptığı putları ortadan kaldırıp, diğer tek Tanrılı dinlere benzer şekilde El-İlah'ı yani Allah'ı inanç olarak yerleştirmesidir.
  6. Sen hakikate kavuştuğun zannıyla avun. Cevap veremediğin sorular karşısında bile, nasipsiz vs. diyerek yağ gibi üste çıkmaya kalkışıyorsun. Nasıl "saygılarımla" diyebilirim ki böyle bir insana. Sana söylenecek çok sözüm var ama yerim dar. Sırası geldiğinde konuşuruz. Saygılar değil ama sevgiler..
  7. Sorularıma hala yanıt alabilmiş değilim. Uzun alıntılara ve boş laflarla çekişmeye harcayacak zamanım yok. Ayrıca bu alıntıları bir çeşit Turan Dursun propagandası olarak görüyorum. Turan Dursuncularla tartışmak istiyorsan ve kendine güveniyorsan onların sitesinde boy ölçüşebilirsin. Sorularımın yanıtını okuyucuların yorumuna bırakıyorum. Hiç bir din ve mezhebin etkisinde kalmadan, sadece bir insan olarak objektif olarak düşünsünler ve yorumlasınlar. O zaman doğruyu göreceklerdir. Ayrıca ben ne yazılarımda hakaret eder, kişisel suçlamalarda bulunur ne de yazımın sonunda saygıdeğer olup olmadığını bilmediğim kimseye "saygılarımla" derim. Böyle çifte standart tavırlar bana uygun değil.
  8. Bu hakaret ve iftira içeren yorumu yapıyor ve ondan sonra da ben yapmadım diyorsun. Çağlayan meydanında, Beyoğlu'nda protesto yürüyüşlerine katılan bir insana bilip bilmeden nasıl iftira edersin? Bu nasıl zihniyet? Filistin'i savunmak için yobaz mı olmak lazım sence? Uzun uzun alıntıları sıralamak yerine kısa ve öz fikrini belirt. Empati yapmaya çalış ve objektif düşün. Her Allah'a inananı da Muhammedi sanma. Muhammed'den önce de tevhit inancı vardı, sonra da. Muhammedi olmak ayrı, müslüman olmak ayrı şeyler. Müslümanlık Muhammed'den önce de vardı. Burada olayları tartışıyoruz. Kişisel inançlara, ya da din tartışmasına girmeden, konuyu dağıtmadan sadece başlıkla ilgili konuyu tartışmalısın. Konu dışı yorumlara girip "siz şöylesiniz, siz böylesiniz" türü tavırlara girdin mi yenilgiyi kabullenmiş olursun. Bu tartışma adabına sığmaz ve konuyu boğuntuya getirmek olur. Zeynep meselesini biliyoruz zaten. Alıntıya gerek yoktu. Sorularıma cevap alabilmiş değilim hala. Senin evlatlığın olsaydı karısıyla evlenebilir miydin? Kızının evlendiği adamdan boşanıp onun üvey babasıyla evlenmesine razı olur musun?
  9. Gılgameş kişisel yorum yapmadan, hakaretlere yeltenmeden yazmaya çalış. Bilgin, fikrin yetersiz kalınca alaya ve iftiraya kalkışma. Sana çifte standarttan söz ediyorum. Barıştan, adaletten yana olan insan savaşın her türlüsüne, zulmün, zorbalığın tümüne karşı çıkar. "Ben müslümanım, fethederim, cihat ederim, asarım, keserim." deyip karşı taraftan gelen zulme feryat etmez. Gelelim Zeynep meselesine. Burada Hz. hatice aklıma geliyor. Dünyada peygamberin tek eşi iken cennette onlarca eş ve cariyeyi nasıl kabul edecek bu onurlu ve otoriter kadın? Hele hele evlatlıkları Zeyd'in Hz. Muhammed sebebiyle boşamak zorunda kaldığı eşi Zeynep'i nasıl eş olarak istemesini ve almasını kabullenebilecek? Siz bir kadın olsanız, kocanızla birlikte bir çocuğu evlat edindirseniz, ona soyadınızı verseniz, büyüdüğünde evlendirseniz, kocanız evlatlığının gelinine aşık olsa, bu yüzden evlatlığınız eşini boşasa, kocanız da evlatlığınızın eşi ile evlense bunu kabul edebilir miydiniz? Bir de tersini düşünelim. Siz bir erkek olsanız, karınızla birlikte bir kız çocuğunu evlat edinseniz, ona soyadınızı verseniz, büyüyünce onu telli duvaklı evlendirseniz, karınız evlatlığınızın kocasına aşık olsa, evlatlığınız bu sebeple boşansa, karınız da evlatlığınızın kocasıyla evlense bunu kabul edebilir miydiniz? Çok mu abuk oldu? Abukluğu kadın erkek eşitliğinde aramayın. Allah insanı böyle şaşırtır işte. Siz şimdi cennet hesabıyla bunları savuna durun. Mizanda görüşürüz. Eğriyi, doğruyu görürüz inşallah.
  10. Ahzap 26. Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ahzap 27.Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter. Beni Kureyza için gönderilen ayetler. Ayette Yahudilerin yeri, yurdu, malları ve toprakları müslümanlara miras olarak sunuluyor. Tevrat'ta ise Filistin ve çevresi Yahudilere vaadedilmiş topraklar olarak sunuluyor. İki din birbirine çarpıştırılıyor. İki ümmet Allah'ın emrini yerine getirmeye çalışıyor. Bu savaş bitmez. Allah insanları işte böyle şaşırtır.
  11. Öyle ya! Babası birkaç saat önce öldürülmüş bir kıza "Köle mi olmak istiyorsun yoksa peygamberin, müslüman devletinin başkanının eşi mi?" diye soruluyor? Sonuçta "eşi istemiş" oluyor. Ne mantık ama. Sıradan şehvet düşkünü bir adamdan söz etmiyoruz. Peygamber efendimizden bahsediyoruz. Hiç mi yüreği sızlamadı o kadın ve çocukların acı feryatları karşısında, kocalarını ve babalarını kestirirken? Bana ne Turan Dursun'dan, bilmem kimden? Sen bundan bahset.. Bugün Filistin halkına yapılan zorbalıkları, zulmü lanetlerken, vurulan çocuklara, işkence gören müslümanlara yüreğimiz yanarken, çifte standart içinde mi olacağız. Gücümüz yetip de İsrail'i ele geçirsek tüm erkekleri kılıçtan mı geçireceğiz. Kadınları cariye, çocukları köle mi yapacağız? Mallarını, mülklerini, altınlarını, mücevherlerini ganimet olarak mı paylaşacağız? Farklı düşünüyorsanız evrensellik nerede? Nerede peygamberin sünneti? "Evet öyle yapacağız" diyorsanız nerede insanlık? Günahı vebali olmayanların adaleti nerede?
  12. Sad'ın Kureyza Yahudilerinden nefret ettiğini gösteren iki hadis Hadis No : 4249 Ravi: Aişe Tanım: Resulullah (sav) Hendek'ten döndüğü zaman, silahları bırakıp (elini yüzünü) yıkamış, tam başındaki toprakları çırparken Cebrail aleyhisselam geldi. "Sen" dedi, "silahını bıraktın, vallahi biz daha bırakmadık! Onlara geri git." "Nereye kadar?" dedi Resulullah. "Şuraya!" diyerek Beni Kureyza'yı gösterdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu emir üzerine onlarla savaşmaya çıktı. Kureyzalılar hükmüne razı oldular. Hakem olarak Sa'd İbnu Mufaz'ı seçtiler. O da: "Ben onlardan muharib olanların öldürülmesine, kadın ve çocukların esir edilmesine, malların da taksim edilmesine hükmediyorum!" dedi. Sa'd, Hendek savaşı sırasında ana damarından yara almıştı. Resulullah (sav) tedavisiyle yakından ilgilenmek için mescidin içinde ona bir çadır kurdurmuştu. -Bir rivayette Sa'd der ki: "Ey Allahım sen biliyorsun ki, senin yolunda kendileriyle cihad etmekten en ziyade memnun olacağım bir kavim Resulünü tekzib eden ve Onu yurdundan sürüp çıkaranlardır. Ey Allahım kanaatim şu ki, sen, bizimle onların arasındaki [harbi artık] bıraktın. Eğer hala Kureyş'le savaş olacaksa bana daha hayat ver de senin yolunda onlara karşı cihad edeyim. Eğer savaşı kesti isen damarımı daha da aç, ölümüm ondan olsun." -Bu dua üzerine, o gece damarı iyice açıldı. O zaman mescidde bulunan Beni Gıfar'a ait çadırda kalanları kanın kendilerine doğru akmasından başka bir şey ürkütmemiş. "Ey çadır sahibi," dediler. "Sizin taraftan bize doğru gelen nedir?" Bu kanamakta olan Sa'd'ın yarasından akmıştı. O sebeple öldü, (ra)." Kaynak: Buhari, Megazi 30, Cihad 18; Müslim, Cihad 67, (1769); Ebu Davud, Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 1 -------------------------------- Hadis No : 4250 Ravi: Cabir Tanım: Ahzab (Hendek) günü Sa'd İbn Mu'az (ra) [Kureyş'ten İbnu'l-Arika'nın attığı bir okla] koldaki ana damardan vurulmuştu, böylece damarı kesilmiş oldu. (Kanı durdurmak için) Resulullah (sav) dağlama uyguladı. Bunun üzerine eli şişti, çokça kan akarak Sa'd'ı zayıf düşürdü. Resulullah tekrar bağladı. Eli yine şişti. Bu hali görünce (Sa'd (ra)): "Allahım, Beni Kureyza'dan gönlüm rahata ermedikçe canımı alma!" diye dua etti. Derken kanı durdu. Kureyza onun hükmüne baş eğinceye kadar tek damla akmadı. Onlar hakkında erkekleri öldürülmesine, kadınların sağ bırakılmasına hükmetti. Resulullah (sav): "Haklarında Allah'ın verdiği hükme isabet ettin!" buyurdu. Dörtyüz kişiydiler. Onların katli tamamlanmca, damarı patladı. Sa'd (ra) vefat etti. (Allah rahmetini bol kılsın.) Kaynak: Tirmizi, Siyer 28, (1582) Sa'd Yahudiydi ama müslüman bir Yahudi, Musevi değil.
  13. Beni Kureyza Yahudi Katliamı Beni Kureyza'da çoluk çocuk dahil yaklaşık 1500 kişilik bir Yahudi kitlesini ele geçirilir (kısmen sağ, kısmen ölü olarak). Ele geçirilen bu insanların elleri boyunlarına bağlanıyor ve onların akıbeti hakkında Hz.Muhammed, daha önce Yahudi olup da sonradan Müslüman olan Sad Bin Muaz’a yetki veriyor. Sad’ın Hendek Savaşı’nda bir damarı kesilmişti ve kanaması devam ediyordu. Hz.Muhammed’in talimatıyla Sad bir eşeğe bindirilip onun huzuruna getiriliyor. Hz.Muhammed ona, “Bu insanların kaderini sana bırakıyorum. Acaba bunlar hakkında kararın nedir?” diye soruyor. Sad’ın verdiği yanıt aynen şu: “Eli silah tutan her erkeği kılıçtan geçireceğiz.Kadın ve kızları cariye (iş ve seks kölesi); ergenlik çağına gelmeyen erkek çocukları da köle muamelesine tabi tutacağız.” diyor. Hz.Muhammed, Sad’ın bu yanıtına karşı, “Senin verdiğin bu karar Allah’ın emrine tam uygundur ve sen bu kararda tam isabetli davrandın. Zaten seher vakti Cebrail de aynı ifade doğrultusunda Allah’tan bana vahiy getirdi” diyor. (Tecrid-i Sarih, Diyanet Tercümesi, No:289 hadis şerhiyle 1575 ve 1591 nolu hadisler) Bu esirlerden erkek olanlar “Üsame Bin Zeyd” evinde; kadınlar ve çocuklar ise “Remle Binti Haris” evinde toplatılırlar. Hz.Muhammed erkeklerin idam kararını verdikten sonra Medine’ nin bugünkü pazaryeri olan semtte hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha sonra erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp başları kesilir ve o çukurlara atılır. Hz.Muhammed bu kesim işleminde Hz. Ali ve Zübeyr bin Avam’ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Hz.Muhammed tarafından cennetle müjdelenmiştir. Ali ve Zübeyr kesim işine devam ederlerken Hz.Muhammed de bir yerde oturmuş onları seyrediyordu. Hz.Ayşe'nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş. Erkekler idam edilirken, Yahudi kadınlar ve çocuklar da buna feryat edip saçlarını başlarını yolmuşlar.(Vakıdi, Meğazi, 2/512-517) Beni Kureyza'da yaklaşık 700- 800 erkeğin kesildiği belirtiliyor. Erkeklerin çoocuk olup olmadığı tüy kontrolü ile tespit ediliyor. Kesim işini Ali ve Zübeyr bölüşüyorlar. Her birine 350-400 insan düşüyor. Sabaha kadar kesiyorlar sırayla ve koyun gibi. Allahuekber.
  14. "Müşriklerin yaşlılarını öldürün de çocuklarını bırakın!"(Ebu Davud, Cihad/121, hadis 2670; Tirmizi, Siyer/29, hadis 1583.) Bu emir, Kurayza Yahudileri'nin öldürülmesi sırasında verilmişti. Çocukların bırakılması isteniyordu. Çünkü onlar ele geçirilmiş değerli ganimetlerdi, köle yapılacaklardı. Bu katliamda, Peygamber'e dil uzattıgı için bir de kadın öldürüldü. Gene, gece baskınlarında, kafirler toptan kılıçtan geçirilirken, evler yakılıp yıkılırken, öldürülenler arasında kadınlar ve çocuklar da bulunuyordu. Bunun üzerine, Peygamber'e arkadaşlarından biri şöyle sordu: "Ya Resulallah! Evlere yapılan gece baskınlarında, müşriklerin kadınları, çocukları da öldürülüyor, ne dersin?" "Onlar da öbürlerindendir.(Kadın ve çocuklar da onlardandır.)(Bkz.Ebu Davud, Cihad/102, hadis 2638; Cihad/121, hadis 2672; Ibn Mace, Cihad, hadis 2840; Ahmet Ibn Hanbel, 4/46; Tirmizi, Siyer/19, hadis 1570) Bu hadis doğru mudur? Doğruysa bir peygamber, gece baskınlarıyla, kervan soygunlarıyla erkekleri öldürüp kadınları cariye, çocukları köle yapıp tüm mallara, mülklere el koyar mı? Gece baskınlarında kadın ve çocukların öldürüldüğü şikayetine karşı önlem alıp, herkesi uyarıp bunu engellemeye mi çalışması doğru olur yoksa " Onlar da öbürlerindendir" demesi mi? Bunları normal mi karşılıyorsun?
  15. Gılgameş bu Turan Dursun müftü değil miydi? Onun da fikir babası İslam alimleri değil mi? Üstelik te İslam tarafından en başta kabul gören Buhari gibi, Müslim gibi alimler. Önemli olan T.Dursun'un yazdıkları değil, bunların doğruluk payı olup olmadığı. Bir peygamber senin yazdığın şekilde babasının öldürüldüğü gün yas içinde olan kızıyla sevişir mi? Çok mu ihtiyacı var buna onca eşi ve cariyesi varken? Bunu nasıl "Keyfinin kahyası mısın?" diye geçiştirebiliyorsun? Daha mantıklı bir açıklaması yok mu sana göre? Ayrıca öldürülenler tüyü bitmişler 700-800 kişi cehenneme. Sağ kalan hem Hz. olacak hem de cennete öyle mi? Kadın olduğu ve güzel olduğu için mi?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.