Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

seytani_ölüm

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    19
  • Katılım

  • Son Ziyaret

seytani_ölüm Hakkında

  • Doğum Günü 28-07-1983

Diğer Bilgiler

  • Website URL
    http://www.darkheaven.tr.cx

Profil Bilgileri

  • Yer
    seytaniler şehri

seytani_ölüm - Başarıları

Çırak

Çırak (3/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  2. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  3. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  4. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  5. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  6. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  7. seytani_ölüm doğum gününüz kutlu olsun!

  8. adamlar gusel muzık ypaıyorlar sarkıları gusel ben dınnıyorum turk dusmanı olmayanmı var
  9. anemı taaaa a....koyayım dumansız sigaranın köpuksuz bıranın sensız su hayatın taaaa a.koyayım
  10. System Of A Down grubunun ortaya çıkışı ;Serj Tankian ( vokal+keyboard) , Daron Malakian ( gitar+vokal ) ve Shavo Odadjian ( bass )’dan oluşan kadrosu ile 1993 yılında Soil adıyla çalmaya başlayan gurup daha sonra 1995’de Daron Malakian’ın bir şiirinden esinlenerek, System Of A Down adını alır.Daron'un gruba ilk düşündüğü isim ise Victims Of A Down'dır.Bu isim değişikliğinin nedenini ise ''System" kelimesinin daha yumuşak bir ifade olmasına bağlıyor Serj Tankian. Grubun bateristi John Dolmayan ise gruba daha sonra katılımıştır.Aralarında Dolmayan’ı da alan gurubun çıktığı Güney California turnesindeki canlı performansları büyük ilgi çeker. Dörtlünün Los Angeles'ta kısa zamanda elde ettiği şöhret, kaydettiği üç parçalık demo sayesinde ABD'nin sınırlarını aşıp Avrupa'ya kadar ulaştı.1997 yıılında Hollywood Viper Room’da çalarken Slayer, Red Hot Chili Peppers ve Johnny Cash’in de prodüktörü olan Rick Rubin tarafından keşfedilirler. İlk albümlerini de Haziran 1998’de yine Rubin’in American Records şirketinden (Sony Music) çıkarırlar. Grup ile aynı adı taşıyan albüm özellikle Tankian’ın ilginç vokallerini ile öne çıkar ve Dünya çapında 850.000 satışa ulaşır. Gurubun müziği“alternatif metal ve programlanmış ritimlerin Doğu Avrupa etkileri ile harmanlanması” olarak yorumlanmıştır.Grubun en sessiz gözüken elemanı Odadjian kendilerini “Biz bir rap veya rock hareketi değiliz. Biz müzik yapan dört herifiz. Herhangi bir tarzın parçası değiliz. 1998’de ortaya çıkıverdik ve sadece SOAD müziği yapıyoruz” diye anlatıyor.Serj ise müzik tarzları ile ilgili olarak “Aynı kayıtları tekrar yaratmayacağız. Bir gurubun ilk kayıtlarının aynısı ile tekrar tekrar ortaya çıkmasından nefret ediyorum. Hissettiğim ve gidip satın alamayacağım müziği yapmak istedim.” diyerek özgün olmalırının ardındaki sırrı açıklıyor. Metal ve biraz da caz öğeleri bulunduran “eklektik” olan grup,müziklerini sistem karşıtı ve Ermeni kökenlerine dayandırdıkları sözlerin üzerine kurmuştur.Bu nedenle de Türkiye'den baya bir tepki almaktadır.Grup kısa sürede Family Values ve Ozzfest başta olmak üzere verdikleri konserler sayesinde ününü ve başarısını katlamıştır.Grubun asıl büyük adımı ise 2001 yılında çıkardıkları 'Toxicity' albümü ile geldi.Bu albümle ile adından övgüyle söz ettiren dörtlü, sadece müziğiyle değil, politik duyarlılığıyla da dikkatlerine üzerine çekti.SÖZDE Ermeni soykırımı propagandası yapmanın yanında dünyada süregelen savaş,açlık ve bunun gibi insan yaşamına olumsuz etki eden konuları sıkça işlediler parçalarında.Toxicity albümü için 30 kadar parça kaydeden grup bunların sadece 14'ünü albüme koydu.Çok geniş bir yelpazedeki konuların işlendiği albümde sosyo-politik konuları ele alan “The Prison Song” (Hapishane şarkısı), Tankian’ın “seri katil Charles Manson’ın gözünden dünyaya baktıklarını” söylediği “ATWA” (Air, Trees, Water, Animals – Hava, Ağaçlar, Su, Hayvanlar) ve şehirlerindeki kirlenmeyi anlattıkları “Toxicity” gibi şarkılar var. Ayrıca albümde gerek Türkiye’deki film müzikleri ve Sezen Aksu ile yaptığı işler, gerekse yurtdışındaki gurubu Night Ark ve Al DiMeola ve Chet Baker gibi cazcılar ile yaptığı işler ile tanınan Arto Tunçboyacıyan’ın boş bir kola şişesi ve su dolu bir kova çalarak katıldığı “isimsiz” bir kayıt da bulunuyor. Rolling Stone dergisindeki habere göre bu şarkı “Ermenilerin ölülerin ardından yaptıkları bir büyü”...Bu gizemli müzik bir çeşit Ermeni ağıtı olmakla birlikte "Arto" olarak biliniyor. Rolling Stone, Q Magazine, Kerrang! ve Rocksound gibi dergilerde henüz piyasaya çıkmadan ses getiren albümü, Kerrang’dan Ben Myers “yılın metal albümü” ilan etmişti o zamanlar.Prodüktör Rubin “Kendilerini yeniden icat ettiler. Geçen sefere göre çok daha iyi ve büyük olmaya çabaladılar. Çok farklı yönlere ulaşabilmek için birçok şarkılar yazmaya çabaladılar. Albümün bu kadar uzun sürmesinin sebebi bu oldu.” diyor. Basçı Odadjian “Düzensiz zaman değişimleri var” diyor ve ekliyor “Albüm halen çok acaip. Biliyorum ki dinleyicileri kalabalıkları yukarı aşağı oynatacak şeye sahip. Ayrıca melodi de çok gelişti.” Rolling Stone’a göre çıkış albümünde bol bol “haykıran” Serj Tankian bu sefer “şarkı söylüyor”. Rubin “Onun muhteşem bir sesi olduğunu ve güzel söyleyebileceğini biliyordum. Vokallerin güzelliği aklımı başımdan aldı. Bu sert müziğe dünya standartlarında vokal yapıyor. Böyle bir vokalist daha yok.” diyor Tankian’ın için. “Bu albüm piyasada tutulmasa bile iyi bir albüm” diyor Tankian. “Gerçek sanatın, ticari başarı ile alakası yoktur. Kayıtların satın alınması ikincil önem taşır. Yapılıp kaydedilmesidir önemli olan. Sonrasında onun birisi tarafından dinlenip alınması ikincil önem taşır.” Politik tavırları ve sistem karşıtı duruşları ile Rage Against The Machine’in (R.A.G.M.)’in boşalttığı tahta da aday gösteriliyorlar. Tankian gurubun internet sitesinden “Her kanalda aynı şeyleri görüyoruz. Bu çok tasarlanmış. Çok fazla filtrelenmiş” diye seslenerek duruşunu ortaya koyuyor. Ayrıca gurubun Ermeni köklerine bağlılıklarını da “War?” (Savaş) ve “P.L.U.C.K.” (Politically, Lying, Unholy, Cowardly Killers – Politik, Yalancı, Kutsal olmayan, Ödlek Katiller) gibi şarkılarının sözlerinde anayurtlarınıda yaşadıkları SÖZDE zulümlere çekilen perdeyi reddederek gösteriyorlar. Toxicity albümü ile 2 platin plak ödülü alan grup Toxicity albümü için kaydedip bu albüme almadıkları parçalara Daron Malakian'ın yedi yıl önce yazdığı akustik parça Roulette'i de ekleyip Steal This Album adlı albümü çıkardılar(26 Kasım 2002).Serj Tankian 'Steal This Album!'deki parçalara iyi olmadıkları için değil, 'Toxicity'nin bütünlüğünü bozmamak için o albümde yer vermediklerini söylüyor.Bu albüm daha piyasaya çıkmadan aylar önce internette dolaşıyordu.Hatta bazı akıllılar çalınan parçaları aranjmanları yapılmamış halde Toxicity 2 adıyal korsan yollardan satışa bile sundular.Bu nedenle albümün ismi "Bu Albümü Çal" anlamına gelen "Steal This Album" oldu.Ayrıca albüm kartonetsiz, korsan CD gibi duran bir grafik tasarımıyla yayımlandı bu çalınma olayına bir tepki olarak.'F**k The System', 'A.D.D.' (American Dream Disorder) gibi parçalarıyla dikkat çeken albüm, 'Toxicity' ile kıyaslandığında daha sert bir sound'a sahip.Albümde dikkat çeken diğer parçalar ise Ego Brain,Mr.Jack,Streamline ve tabii ki Daron'dan izler taşıyan Roulette. Sürekli daha iyiyi yapıp tamamen özgün olmaya çalışan grup neredeyse yılın tamamını dünya çapında konserle geçirdikten sonra 4.full proje albümün kayıltlarına başladı.Bu sefer de ortaya çok fazla kayıt çıktığından duble albüm yayınlamaya karar verdiler.17 Mayıs 2005'te Mezmerize/Hypnotize adlı ikili projenin ilk bölümü Mezmerize piyasaya çıktı.Bu albümde eskiden farklı olan ve ilk göze çarpan değişiklik ise Daron Malakian'ın prodüktörlük yapmasının yanında kendine has sesini albümdeki parçalara katmış olması.Hatta bazı yorumlarda Daron'un Serj'in tahtına göz diktiği espirisi bile yapılmıştır.Mezmerize albümü toplam 1 parçadan oluşuyor.Albüm ve web sitesinde yer alan grafik tasarımları ise Daron'un babası Vartan Malakian imzası taşıyor.Bu albümde yine SOAD'ın alışılmış düzene karşı tepkiler,günlük yaşamdaki ve özellikle medyadaki yozlaşma ve tek düzelik,ölüm ve ölümden sonraki hayat temaları işleniyor.Kısa sürede dünya listelerinde üst sıralarda yer almayı başaran ve BYOB adlı single ve klibi yayınlayan grup ikinci klibi ve single'ı ise Question! adlı parçaya yaptı. Türkiye'de çok fazla hayranı olan grubun SÖZDE Ermeni soykırımına yaptıkları maddi manevi destekten dolayı seveni olduğu gibi sevmeyeni de çok fazla.Ama bu önyargı ve nefretin oluşma nedenlerinden en önemlisi ise kulaktan kulağa dolaşa dolaşa herkesin her yorumda kendi kafasından yalan bazı yorumlar eklediği "Türkler ve köpekler giremez" ve "bayrak yakma" vakasıdır.Bu eylemlerin ikisinin de yapılmadığını Serj Tankian ve diğer grup üyeleri röportajlarında açıklamışlardır.Ayrıca Türklere düşman olmadıklarını sadece Türk Hükümeti'nin SÖZDE soykırımı reddetmesine tepkili olduklarını dile getirmişlerdir.Geçmişte Slayer'ın alt grubu olarak turnelerde yer alan grup Türkiye'ye gelmeyi sahnede kendilerine ve söyleyecekleri parçalara kısıtlamalar getirileceği gerekçesiyle reddetmiş ve Türkiye'ye gelmemişleridir.Ama Türkiye'deki hayran kitlesi katlanarak çoğalmaktadır ve bu gidişle gelmeden yapamayacaklar. DİĞER PROJELER Grubun vokali Serj Tankian'ın Türkiye'de de tanınan Ermeni sanatçı Arto Tunçboyacıyanla birlikte yaptığı SerArt adlı bir çalışması var.Chet Baker, Al DiMeola, Joe Zawinul ve Paul Winter gibi önemli müzisyenlerle birlikte çalışan Arto Tunçboyaciyan, Tankian ile 2000 yılında Armenian Music Award'da tanıştı. Arkadaşlıkları ilerleyen ikili ilk müzikal birlikteliğini System of a Down'ın 'Toxicity' albümünde gerçekleştirmişti. İkilinin kendi prodüktörlüğünde kaydettiği ilk albümü, Serj Tankian'ın kurduğu Serjical Strike Records etiketiyle piyasaya çıktı.. Ortadoğu melodileri, Afrika ritimleri ve perküsyonla süslü klasik motiflerle dolu albüm, 12 dakikalık özel bir DVD hediyesi içeriyor. Ayrıca grubun solisti Serj Tankian'ın eski Rage Against The Machine üyesi, Audioslave'den Tom Morello ile birlikte kurduğu 'Axis Of Justice' da yine dünya üzerindeki insan hayatını olumsuz etkileyen savaş,açlık,sömürgecilik gibi konularda çalışmaları da bulunuyor. Grubun gitaristi Daron Malakian ise 2005'te bir derginin yaptığı araştırmada Dünya'nın en iyi gitaristleri listesinde 7.sırada yer almayı başardı.Görüldüğü gibi grup elemanları müzik dışında da çok yetenekli.Shavo Odadjian ise SOAD kliplerinin yegane yaratıcısı olarak biliniyor.Toxicity albümündeki Aerials ve son albüm Mezmerize'daki Question kliplerinin co-prodüksiyonunu Shavo Odadjian yaptı. Dracula 2000 filmi için yaptıkları “Metro”, Blair Cadısı 2 için yaptıkları “Mind” (Akıl) ve Scream 3’deki “Spiders” (Örümcekler) gibi şarkıları SOAD'ı tanımayanlar tarafından da çok seviliyor.
  11. İlk zamanlar sıradan bir Death Metal grubu olarak 1984 yılında ortaya çıktılar.Ritimleri Slayer’i andıran bir tarzda ve kendilerini bu yolda ilerletmek için çaba sarfeden bir gruptu Morbid Angel.. Daha sonraları kendi deyimleri ile ’’Genetic Material Death Metal’’ tarzını ortaya koydular. İlerici, karmaşık ritimler ve farklı olduklarını ortaya koydu. İlk albümünü 1984 yılında Slayer’den esinlenerek çıkarttılar. Fakat er ya da geç kendilerinin bişeyler üretmesi gerekiyordu. 1991 yılında çıkardıkları ’’Blessed Are the Sick’’ adlı albümleri kendilerinin tam olarak ne yaptıklarının bilincine varılmasında büyük bir etken oldu. Şeytan Death Metal vokali (Brutal) ile liriklerinde bir farklılık vardı. Dinleyenlerin zihninde ’’Bunlar kim..?’’ sorusunu sordutturuyordu. Ama bu şaşırtıcı değildi... İlk hukuki sözleşmelerini Major Label ile yaptılar. Major Label onların ilerde teknik band ve artistik müzik dalında ileriye gitmelerini sağladı... Resmi olarak ilk albümü ’’Abominations of Desolation’’ Tamamen bir hayal kırıklığı yarattı ve bir demodan öteye gidemedi. Erken version değiştirmeleri onların en büyük hatası oldu. Fakat buna rağmen yinede ritimlerde bir farklılık gözlenebiliyordu. İkinci albümleri olan ’’Altars of Madness’’ ile kendilerini bulabildiler. Hızlı ve etkili performansları ve ritimlerdeki canlılık dinleyici tarafından beğeni toplamış ve bir yer edinmesine yol açmıştı. İlk kez bas gitarı yüksek ve sonlu frekans kullanarak açıklarını örmeye çalıştılar. Bu albüm onlar için iyi bir başlangıç sayılabilirdi. Kendi deyimleri ile ’’"Riff Salad" ritmini ortaya sergilediler. Morbid Angel yüksek kalitede sade bir müzik ile vurguladı. Üçüncü albümlerini düzenlerken başarısız olan ’’Blessed Are the Sick’’ adlı ilk albümlerini düzenleyerek yeni ve farklı bir tarzda kullandılar. Temiz, dikkatli ve gitarlardaki zıttlık ölçüsünü iyi ayarladılar. Seslerdeki uğursuz balanslarda dikkat çekiciydi. Fakat bu albümde detaylı bir inceleme yapılırsa ’’Progressive-Rock’’ tazrına kaçtıkları söyelenbilir. Dördüncü albümleri olan ’’Covanent’’ dinleyicileri çıldırtacak kadar haraketli ve seslerin aykırı biçimde olması, onlar için bir süpriz olmadı. Metallica’nın şöhreti kadar olmasa bile ’’Death Metal’’ camiasında büyük ve kalıcı bir yer edinebildiler. Grup elemanlarından Trey Azagthoth gitarı dahice kullanarak olmazsa olmazlardan meydana geldi.David Vincent’in vokalleri tam olarak ’’Death Metal’’ tarzına hitap etmiyordu. Bu yüzden bazı kesimler tarafından farklı bir tarz olarak nitelendirildiler. Gruplarda fazla fonksiyonu olan bateristlere karşın Pete Sandoval vokallere de çıktı. Baterideki hızlılığına karşın "the man with eight arms" lakabı takıldı... Morbid Angel tarzını ’’Entangled in Chaos’’ adlı albümünde biraz daha sertleştirerek tam manası ile ’’Death Metal’’ grubu haline geldi. Bir zamanlar Slayer’i kendilerine örnek alan grup, artık zirvedeydi. Tabiki bu büyük bir emek ve sabır sonucu oluştu. Ama kısa zamanda büyük işler yapabilmesi onların ne kadar iyi olduğunu kanıtlıyordu... ’’Domination’’ adlı albümleri tam bir fiyaskoydu. Ve yozlaşmaması için hiç bir engel yoktu. Liriklerin kötülük dolu olması ve duyguyu yakalaymamaları bu albümün sonunun çizilmesine neden oldu. 1998 yılında çıkardıkları ’’Formulas Fatal to the Flesh’’ daha ağır ve düzelmeye dair hiç bir adım gerçekleşmemiş olması bu albümünde bir fiyasko olmasını engelleyemedi. Bu albüm bizde Trey Azagthoth’un tecrübesinin neden kullanamamasına dair şüpheler yarartıyordu. 2001 yılında çıkardıkları ’’Gateways to Annihilation’’ sayesinde kendilerine yakışan bir albüm yapabildiler. Bunun sayesinde Panthera ile turlara katılabildiler ve kendilerinin aslında ne yaptıklarını tanıtabilme fırsatı bulabildiler. İnişli çıkışlı bir yapı sergileyen Morbid Angel’in aslına baktığımız zaman ’’Death Metal’’ alanında bir çığır açtığını söyleyebiliriz. Anlaşılır Lead Gitar, kesin ve hızlı ritimler, kötülüğü anlatan lirikler, ve tabiki de kendi tarzlarını yaratmaları onların aslında ne olduğunun açıklamasıydı
  12. Grup adını 1988 yılında yaşanan Ramstein hava kazası`ndan alır. Şov yapan 3 uçağın havada çarpışması ve bu uçaklardan birinin şovu izleyen kalabalığın üstüne düşmesi sonucu 67 izleyici ve 3 pilot hayatını kaybetmiştir. Grup bu yerin adına bir "m" harfi daha ekleyerek Rammstein adını almıştır. Bu kelime "şiddetle çarpan kaya" demek olup, aynı zamanda eski Roma silahlarından biri olan, XV. yüzyılın sonuna kadar kullanılan, kuşatılan bir şehrin veya kalenin sur ve kapılarını yıkmaya yarayan, ön tarafı koç başına benzeyen ağır direk olarak tanımlanabilecek koçbaşı`nın da Türkçe karşılığı sayılabilir. Şarkı sözleri Almanca olmasına rağmen, Rammstein şöhretini kısa sürede Almanya dışına taşırmış ve tüm zamanların en başarılı Almanca müzik grubu haline gelmiştir. Üyelerin birçoğu eski Doğu Almanya`dan gelmekte olup, özellikle Doğu Berlin ve Schwerin doğumludur. Till Lindemann (Vokal) Rich "Scholle" Kruspe-Bernstein (Gitar) Paul H. Landers (Gitar) Oliver "Ollie" Riedel (Bas Gitar) Christoph "Doom" Schneider (Davul) Christian "Flake" Lorenz (Klavye) Riedel, Schneider ve Kruspe grubun asıl kurucularıdır. Kruspe kendi dillerinde müzik yapmaya önem veriyordu, ayrıca o sırada da grupta İngilizce bilen eleman olmaması da bu yöndeki eğilimi güçlendirdi. Till Lindemann`ın da vokalist olarak katılmasıyla birlikte grup seçmelere girmeye başladı. Paul Landers da bu sırada gruba dahil oldu. Son olarak da daha önceden Feeling B Paul Landers ile çalışmış olan klavyeci Christian Lorenz da gönülsüz de olsa Paul`ün ısrarları sonucu gruba girdi. [değiştir] Albümleri Rammstein bugüne kadar 5 tane albüm yayımladı. Herzeleid (1995), Sehnsucht (1997), Mutter (2001), Reise, Reise (2004), and Rosenrot (2005). Tek canlı performans albümü Live Aus Berlin 1999 yılında kaydedildi. Herzeleid iyi karşılanmıştı, fakat Sehnsucht albümüyle adeta patlama yaşadılar. Bu albümün yarattığı daha iyi baskısı sonrası dağılacakları söylendiyse de Mutter albümünü çıkarmayı başardılar. Sorunlar ise Reise, Reise kayıtları esnasında aşıldı. Son albüm Rosenrot, 28 Ekim 2005`de raflarda yerini aldı. Reise, Reise için kaydedilen fakat o albümde yer almayan, bu albüme adını veren şarkı da dahil olmak üzere 6 şarkıyı içermekle birlikte yeni kaydedilmiş şarkılar da bulunmaktadır. Albümün ilk parçası ve videosu Benzin en beğenilen parça olarak gözükmektedir. Birbirinin tekrarı olan imgelerin her yeri istila ettiği günümüzde, kendine özgü ve farklı olanlara rastlamak hayli zor. İşte Rammstein da bildik malzemeleri kullanarak yola çıkıp, daha önce rastlanmamış tatlar üretebilmeyi başaranlardan. Grup, 1994'te Doğu Almanya'nın kapalı ortamında, hepsi daha önce farklı gruplarda çalışmış altı Alman tarafından kuruldu. Gitarist Richard Kruspe o zamana kadar yaptığı şeylerden sıkılmıştı ve ağır gitar tonlarına sahip, monoton, mekanik, hatta zaman zaman sıkıcı olabilecek bir müzik yapmayı düşündü. Vokal için Till Lindemann 'ı da ikna edince "Rammstein Olayı" yavaş yavaş doğmaya başlıyordu. Daha sonra gruba, arkadaşları Oliver Riedel (Bas), Christoph Schneider (davul), Paul Landers'ı (gitar) alarak ilk ve sonradan hiç değişmeyecek olan kadroyu oluşturdular. Klavyedeki Flake'in (Christian Lorenz) gruba katılımı biraz zor oldu çünkü diğerlerine göre daha klasik bir müzik anlayışına sahipti ve müzikte monotonluğa, kabalığa ve melodi eksikliğine karşıydı. En baştan beri çalışmalara katılsa da tam olarak Rammstein fikrine ikna olmadı, halen de tam olarak ikna olmuş değil. Fakat Flake'in Rammstein'a olan bu karşıt görüşü gruba değişik bir çeşitlilik kazandırdı ve klasik müzik anlayışı Rammstein'in müziğini melodi katarak renklendirdi. Başlarda bir süre grubun adı bile yoktu sadece eğlenmek için müzik yapıyorlar ve eski gruplarında çalmaya devam ediyorlardı. Daha sonra Rammstein adlı parçanın başarısıyla birlikte yaptıkları müziği kendileri de ciddiye almaya başladılar. Rammstein parçasını, Almanya'da bir akrobasi gösterisi sırasında düşen uçağın 80'den fazla izleyiciyi öldürdüğü Ramstein kasabasından etkilenerek yaptılar. Parça, grubun soundunun tipik bir örneği olması, çok başarı kazanması ve tüm konserlerde çalınan bir sembol haline gelmesiyle birlikte, daha sonradan grup adı olarak da benimsendi. Ancak bu ad tek yerine iki adet "m" ile yazılarak, yıkılan Berlin duvarında kapıya yakın yerlerde güvenlik amacıyla kullanılan büyük taş yapılara verilen ad olan "Rammstein" olarak değiştirildi. Rammstein birçok plak şirketine demo gönderip reddedildikten sonra 1995'te MotorMusic/PolyGram ile anlaşma imzaladı. Yapımcı Jacob Hellner ile Stockholm'de "Herzeleid" adlı ilk albümlerini kaydettiler ve sonra kısa aralarla büyük başarı kazanan "Du Riescht So Gut" ve "Herzeleid" singlelarini yayınladılar. Aynı yıl Almanya içinde "Project Pitchfork" ile tura çıktılar ve Prag'da, Varşova'da konserler verdiler. 1995'in sonlarına doğru ise Almanya'da sadece Rammstein olarak kendi başlarına tura başlıyorlardı. Bu arada "Herzeleid"in kapağında yer alan fotoğrafları yüzünden medya tarafından Nazi olmakla suçlandılar. Medyaya göre kapakta "temiz çocuk" olarak poz veren Rammstein üyeleri Hitler'in arı ırk düşüncesini hatırlatıyordu.1997'de grup, "Sehnsucht" adlı albümlerini çıkardı. Sonuç, ilk albümden daha büyük bir başarıydı. Özellikle "Du Hast" adli parça çok beğeni kazandı ve "En İyi Metal Performansı" ödülü için bir Alman grubu olarak ilk kez aday gösterildi. Rammstein, daha önce pek çok örneği görülen metal, hardrock türü müzik yapan "ağır" gruplardan oldukça farklı, daha önce örneğine pek rastlanmamış tekrara dayalı, endüstriyel, metal, elektronik müzik karışımı kışkırtıcı bir sound yakalamayı başardı. Özellikle Till Lindemann'ın bas sesi gotik, karanlık bir ses ortamı yaratmak için eşine az rastlanır bir renge sahipti. Rammstein'in parçalarında kullandığı dil -"Du Hast" ve "Engel"'in İngilizce versiyonları da yayınlanmasına rağmen- her zaman Almanca oldu. Ayrıca Till Lindemann Almanca sözlerle oynayarak "Du Hast" ta olduğu gibi birçok çift anlam yarattı. "Du Hast" bana sahipsin anlamına gelmekle birlikte "Du Hasst" seklinde söylendiğinde benden nefret ediyorsun anlamına gelmektedir. Rolling Stone'da çıkan bir yazı "Sehnsucht"'u "kuvvetli gibi gösterilmek istenen melodramatik melodi duyarlılığı", SPIN'de çıkan bir yazı da "öfkelerini güzellikle dengeleyebilen romantik endüstriyel-metal melezi dayanılmaz kara hüzün" olarak tanımlıyordu. Gerçekten de Rammstein'in yarattığı ses ve görüntü ortamı, ilk bakışta göze çarpan "ağır" gitar tonlarına sahip, öfkeli, saldırgan ve kışkırtıcı sounduna ve görüntüsüne ustaca yedirilmiş, zaman zaman sözlerden ve kırılgan seslerden anlaşılabilecek muhteşem bir duyarlılık bütünü olarak tanımlanabilir. Rammstein'in konserleri de ince ince planlanmış görsel bir şov niteliğindedir. Özellikle ateş, duman konserlerin vazgeçilmez demirbaşlarıdır. Till Lindemann'ın başta hobi olarak ilgilendiği ateş oyunları arasında sahnede alev silahı kullanma, asbestten yapılmış yanan bir pelerin, alev püskürten ayakkabı giyme, metal bir ok ve yayla alev püskürtme ve çeşitli havai fişek oyunları sayılabilir. Bir konser sırasında sahnede bulunan bir alev kulesinin seyirciler üstüne devrilmesiyle muhtemel bir felaketin şans eseri önlenmesinin ardından Rammstein, alev oyunlarını tamamen bu konuda tecrübeli bir ekibe devretti. Rammstein'in tüm dünyada tanınmasına ve başarı kazanmasına neden olan asıl kişi David Lynch'tir. Grup ilk albümlerini yayınlarken, parçalarına video klip yapmak için bildikleri birçok yönetmene çalışmalarını gönderdiler. Bunların arasında Blue Velvet, Eraserhead, Twin Peaks ve Wild At Heart gibi filmlerin yönetmeni David Lynch de vardı. Ünlü yönetmen Rammstein'a zamanı olmadığı için video klip işiyle ilgilenemeyeceğini belirten bir not yazdı ve parçalarının çok iyi olduğunu da eklemeyi ihmal etmedi. David Lynch daha sonra "Herzeleid" albümünden iki parçayı "Lost Highway" filminde kullanmak istediğini Rammstein'in menajerine iletecekti. O sıralarda Rammstein daha Amerika'da hiç tanınmıyordu. Filmle birlikte tüm dünyada kitlelere kolayca ulaşıp, hızla tanınmaya başladılar.1998'de Berlin'de canlı olarak kaydedilen "Live Aus Berlin" adli albümleri yayınlandı. Bunu izleyen yıllarda Amerika da dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde tura çıktılar2001 Nisanında son albümleri olan "Mutter" yayınlandı. Albüme "Herzeleid" ve "Sehnsucht"'un karışımı niteliğinde bir atmosfer hakim. "Herzeleid"'teki çıplak kışkırtıcılık, "Sehnsucht"'taki duygusallıkla karışmış ve albümde özellikle Till Lindemann'in tutkudan yanıp tutuşan vokali göze çarpıyor. Gitarlar yine her zamanki bol tekrarlı ve sert cümleleriyle uğulduyorlar. Albümden çıkan üç singledan -"Sonne", "Links 2 3 4" ve "Ich will"- "Sonne", boksör Wladimir Klitschko'ya promosyon olarak kullanması için yapılmış ancak boksörün menajeri tarafından uygun görülmemiş..
  13. korn gercekten mukemmel muzık yapıyor bazı sarkıları cok hosuma gıdıyor dınlerım yanı... hele sahne performansı mukemmel...
  14. yasanacak hayat varmı sence.... hojbuldum.... yasamı kendın gusellstırırsın ancak dıger turlu yasam ınsanı acıtıyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.