Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

urungu

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    37
  • Katılım

  • Son Ziyaret

urungu - Başarıları

Araştırmacı

Araştırmacı (4/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. sorularında konu gibi anlamsız demokratsan demokrasi adına bu yasağı kaldırırsın olurbiter isteyen takar istemeyen takmaz okadar. yok yasaklarsan bugün kapalı olmadan girilmeyen ülkelerden farkın kalmaz sonra anlamadığım cumhuriyet bağımsızlık işkal, işkalden kurtuluş nasılbaşladı sorarım size herşeyine müdahele edilen millet sustu bekledi nezamanki kadınının başörtüsüne birel uzandı sütcü imamla başkaldırıyı başlattı ilkmermiyi sıktı. ne oldu sütcü imam medeniyetemi kurşunsıktı.. akıllı ve samimi olmak lazım islamı kabul etmiyorsan etmiyorum diyeceksin yok kabul ediyorum ama deyip din dişı yorumlar getirmeyeceksin. ALLAHIN CENNETİ VE CEHENNEMİ VARDIR cehennemin katları vardır kafirlerden daha altkatda MÜNAFIKLAR YERALIR ALLAH kimseyi münafıklardan etmesin Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik. Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın." İtibarlıydık: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu. Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür." Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için saçak altlarına kuş sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez. Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir." Medeni idik: İngiliz sefiri Sör James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si için şunları söylüyor: "Gerek İstanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır." Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor: "Haksızlık, mürabahacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır." Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların İstanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vak'ası görülür." Ubicini Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: "Bu muazzam payıtahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet vak'aları olmadan gün geçmez." Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"ini anlatıyor bize: "İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz." Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki hükmü şöyle: "Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir." Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu. Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın: "Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9) Hayırseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazın İstanbul'dan Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin yolculara bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum." Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: "Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler." Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı avukat Guer misallendiriyor: "Türk şefkati hayvanlara bile şamildir" dedikten sonra şu örneği zikrediyor: "Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar... Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür..." "Kaçık"lığın kaynağını da veriyor adam: "Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e bir gün yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi: Allah'ın rızasını tahsile yarar." Galiba geçmişimizden uzaklaşmak bize çok pahalıya patladı. Yahya Kemal Beyatlı'nın bir tespitiyle yazımızı noktalayalım: "Eski Türklerin bir dini hayatları vardı, dini hayatları olduğu için de çok şeyleri vardı; yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacak."
  2. çok seviyesiz ve sığ yaklaşım malesef böyle karanlık düşünceli insanlar benim ülkemde aydınlığı temsil ettiklerini düşünüyorlar gazetelerde yazarlık yapıyorlar sözde modern ve kendine demokratlar insanların inançları gereği yaptıkları vecibeye tahammül edemiyorlar bunun adınada işlerine geldiği gibi laiklik, atatürkcülük diyorlar. atatürkü doğuran ana kapalı cumhuriyeti kuran kurulması için savaşan türk kadınlarıda kapalı bu zülme taraf olan kendine demokrat örümcek beyinli insanlarla bu millet neyapacak bakalım.......
  3. urungu

    geçmişe özlem

    Faziletliydik: Kimsenin malına, mülküne göz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdık. Hırsızlık nedir bilmez, dilenciliği meslek edinmez, kimseyi de küçümsemezdik. Dürüsttük: Bir zamanlar Londra Ticaret Odası'nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: "Türklerle alışveriş et, yanılmazsın." İtibarlıydık: Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası'nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu. Temizdik: Yere bile tükürmezdik. Hatta, Osmanlı askeri teşkilatını Avrupa'ya tanıtmasıyla meşhur Comte de Marsigil, yere tükürmedikleri için atalarımızı şöyle eleştiriyor: "Türkler hiçbir zaman yere tükürmezler. Daima yutkunurlar. Bunun için de saçlarında sakallarında bir hararet olur ve zamanla saçları, kaşları, sakalları dökülür." Çevreciydik: Kurak günlerde ücretle adamlar tutup sokaktaki ulu ağaçları sulatır, göçmen kuşların yorgunluk atması için saçak altlarına kuş sarayları yapardık. Bunlara öyle çok örnek var ki, saymakla bitmez. Harama el sürmezdik: Fransız müellif Motray, 1700'lerdeki halimizi şöyle anlatıyor: "Türk dükkânlarında hiçbir zaman tek meteliğim kaybolmamıştır. Ne zaman bir şey unutsam, hiç tanımadığım dükkâncılar arkamdan adam koşturmuşlar, hatta birkaç kere Beyoğlu'ndaki ikametgâhıma kadar gelmişlerdir." Medeni idik: İngiliz sefiri Sör James Porter ise, 1740'ların Türkiye'si için şunları söylüyor: "Gerek İstanbul'da, gerekse imparatorluğun diğer şehirlerinde hüküm süren emniyet ve asayiş, hiçbir tereddüde imkân bırakmayacak şekilde isbat etmektedir ki, Türkler çok medeni insanlardır." Dosdoğruyduk: Fransız generallerden Comte de Bonneval ise, şu hükmü veriyor: "Haksızlık, mürabahacılık, inhisarcılık ve hırsızlık gibi suçlar, Türkler arasında meçhuldür... Öyle bir dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin doğruluklarına hayran kalır." Hırsızlık nedir bilmezdik: Fransız müellif Dr. Brayer, 1830'ların İstanbul'unu getiriyor önümüze: "Evlerin kapısının şöyle böyle kapatıldığı ve dükkânların çoğunlukla umumî ahlâka itimaden açık bırakıldığı İstanbul'da her sene azami beş-altı hırsızlık vak'ası görülür." Ubicini Dr. Brayer'i şöyle doğruluyor: "Bu muazzam payıtahtta dükkâncılar, namaz saatlerinde dükkânlarını açık bırakıp camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapısı basit bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vakası bile olmaz. Ahalisi sırf Hıristiyan olan Galata ile Beyoğlu'nda ise hırsızlık ve cinayet vak'aları olmadan gün geçmez." Naziktik: Edmondo de Amicis isimli İtalyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"ini anlatıyor bize: "İstanbul Türk halkı Avrupa'nın en nazik ve en kibar insanlarıdır. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi nadirattan işitilir. O kadar müsamahakârdırlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gördüğünüz kolaylığın çok fazlasını görürsünüz." Cihana örnektik: Türkiye Seyahatnâmesi'yle meşhur Du Loir'un 1650'lerdeki hükmü şöyle: "Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medeni hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir." Şefkatimiz yalnızca insana yönelik değildi, hayvanları, hatta bitkileri bile kapsıyordu. Hayata karşı saygılıydık: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsın: "Türklerdeki iyilik duygusu hayvanları dahi kucaklamıştır. Birçok köyde eşekler haftada iki gün izinli sayılır... Türklerle Rumların karışık olarak yaşadığı köylerde ise bir evin hangi tarafa ait olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Eğer evin bacasında leylekler yuva yapmışsa, bilin ki o ev bir Türk evidir." (Küçük Asya, c. 9) Hayırseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazın İstanbul'dan Sofya'ya giderken dağlardan anayol üzerine inmiş köylülerin yolculara bedava ayran dağıttıklarına şahit oldum." Aynı müellif, ceddimizin hayırseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Şöyle diyor: "Fakat şunu da itiraf etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. İyiliklerini yalnız insan cinsine hasretmekle kalmayıp, hayvanlara ve hatta bitkilere bile teşmil ederler." Bu tespiti, İslâm ve Türk düşmanı avukat Guer misallendiriyor: "Türk şefkati hayvanlara bile şamildir" dedikten sonra şu örneği zikrediyor: "Hayvanları beslemek için vakıflar ve ücretli adamları vardır. Bu adamlar sokak başlarında sahipsiz köpeklere ve kedilere et dağıtırlar... Sokaktaki ağaçların kuraklıktan kurumasını önlemek için bir fakire para verip sulatacak kadar kaçık Müslümanlara bile rastlamak mümkündür..." "Kaçık"lığın kaynağını da veriyor adam: "Birçokları da sırf azad etmek için kuşbazlardan kuş satın alırlar. Bunu yapan bir Türk'e bir gün yaptığı işin neye yaradığını sordum. Küçümseyerek baktı ve şu cevabı verdi: Allah'ın rızasını tahsile yarar." Galiba geçmişimizden uzaklaşmak bize çok pahalıya patladı. Yahya Kemal Beyatlı'nın bir tespitiyle yazımızı noktalayalım: "Eski Türklerin bir dini hayatları vardı, dini hayatları olduğu için de çok şeyleri vardı; yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacak."
  4. urungu

    KÜRT SORUNU KONFERANSI

    senin yazdıklarına göre hakikaten komik tezler çenç akademisyenlerimiz yine döktürmüş olmalı böyle komik admları referans göstererek komikolma yalan söyleyen tarihi oku nenene sor dedene sor onlar daha tutarlı şeyler anlatırsana
  5. şeytan insanları sinirliyken konturolüne kolay alırmış çünkü sinirlenince aklımız biran bizden gidiyor ve aklı selim düşünemiyoruz... orta asyadan gelen türklerin barbar olduğunu idda etmekte aklın bir an gitmesiyle izah edilebilir. türkler anadoluya malazgirtten çok önce gelmişlerdir bölge insanının kalbine girmişlerdir tarih boyuncada hep böyle olmuştur diğer milletler kendi yöneticilerinden gördükleri zulmü türklerden görmemişlerdir bilakis hoşgörü ve adalet görmüşler dir. bugün millet olarak sıkıntı çekmemizin sebebi ısrarla başkalaşmaya çalışmak asgari müştereklerde uzlaşamamak hatta asgarimüşterek oluşturamamak.....
  6. yaşar nuri öztürkün uzmanlık alanında bile bence geçerliliği yok muhtarların partisiyar onunda olsun fark olurmu...
  7. ne olacak şimdi tayyip abd nin istekleri dışında bir politikamı üretti nededilerse yaptı. bu haber doğruysa tayyip dönemi bitti ağaları onu sildi peki aynı ağalar hangi ....... buldu amçlarınedir düşünülmesi gereken budur. van rektörü,büyükanıt bunlar abd nin yeni kuklalarıysa eyvah veya yenikuklalar kimse neler yapacaklar.... ben bu haberi çok ciddiye alıyorum ve şuandan itibaren gelişmeleri dikkatlice takipedip olacakları merak ediyorum inanıyorumki bu milletin gerek siyaseten gerek farklı birşekilde kukla yönetimlere tahammülü kalmadı . kafamdan canlandırdığım kadarıyla olabilecekler için belirleyici millet olmalıdır ve bununiçin gerekli riskleri almalıdır. obje haber için teşekkürler yorumların enteresan bu insanlar din adına neyaptılar millet menfatine neyaptılar bırakın artık bu milletin dini inançlarına saldırarak sahde kahramanlar türetme işini....
  8. ben duygusalım duygusal yorum yaptım senin yorumuna nedemeli ...... 80ihtilalini yapanlar ülkücüleri asmadımı lideri dahil tüm kadrolarını hapse atmadımı cuntayla hangi işbirliği demeyeceğim vereceğin isimler malum.... ülkücülük yaşam biçimi, doktirini olan memleket meselelerine vakıf hertürlü emperyalist düşünceye karşı kadroları olan hareketinadı.... bu manada irandan devşirilecek düşünceyede kapalı abd den alınacak emrede sende anlayamadığım ülkücü hareketi hangi tavrından dolayı abd yanlısı ilan ediyorsun ve vatan millet sakarya diyerek hamasetle itham ediyorsun humeyni takıntınıda anlamadım... ülkücüleri öğrendiğin kaynaklar nedir kime hizmet eden insanlardır doğrusu merak ediyorum. söylermisin 12 eylülün maduru ülkücüler deyilmidir içsavaşı ülkücülermi çıkardı devrim diye tutturan düşüncelerinin iktidarını kanla sağlayacağını düşünen insanların hedefi olmadılarmı hertürlü barış çabasına rağmen şehit edilmedilermi nereden çıkarıyorsun emperyalistlerin konturolünde birhareket olduğunu hanki ülkenin menfatlerine dönük hareket etmişler. dün kan ve göz yaşı sorumluları........
  9. Milliyetçilik,ana kaynağını Fransız İhtilali olarak görür.Aksini söyleyenler kendi dümenlerinde boğulurlar.Biz doğuştan milliyetçiyiz ve ezeli ve ebediyen diyorsan o başka...Ama bu dediğin başka milliyetçilik değil,sallamadan öteye gidemeyen bir söylem olur.Demek Fransızlar birbirini keserken ataların "dünyayı hizaya" getiriyordu;getirdikleri belli...Ergenekon hakkında bir yeni tespit var kardeş -sen ve ataların dünyayı hizaya getirmeye durun- aslında asena'nın KURT değil de KEÇİ olduğu söyeniyor. hakan sen neyi temsil ediyorsun dağdaki eşkiyayı desem onlardan tanıdım. kandırılmış ama inanmış,inandığı yolda ölümü göze almış bu cesaret saygıyı hakeder.kandırılmış olması beni üzer peki sana nedemeli *** ******** *** ve uslupsuz yazılarınla amaçladığınne ,senin gibileride gördüm süt dökmüş kedi gibi dururlar karşılaşınca ,yazılarını sanki karşılıklı oturuyormuşuz gibi yazarsan kaybettiğin seviyeni kendiliğinden bulursun değer vermediğin insanlara canım deme canının önemsizliği ve gereksizliği gibi bir sonuç çıkar .
  10. şevval kavgacı şevval sen bilmiyormusun türk islam ülküsünü tümyazıların tahrik edici kavgaya dönük türk islam ülküsü bu milletin kurtuluş reçetesi işine vakıf doktora gidenler bu reçeteden faydalanır şifa bulur gitmeyenler ve nasipsizler için yapılacak tekbirşeyvar dua etmek ALLAHIM AZANLARI SAPANLARI İSLAHET İSLAH OLMAYANLARI KAHRU PERİŞAN ET...
  11. negüzel türk milliyetcileri gibi bir kadına bakış bay x artı türkün kadını ona allahın emaneti ,ayağının altına cennet verilen yaratılmışların yücesi.... türkün tarihinde savaşa giden hakanın geride bıraktığı ülkenin başkanı,kurtuluş mücadelesinde cepede elif ana ,kacasını 4 oğlunu savaşda yitiren daha sonra kendisi mücadeleye devam eden savaşan esir düşen işkence gören dişleri çekilen düşmana boyun eymeyen erzurumlu emine ana zaferde maaş bağlanan bağlanan maşı kabul etmeyen yiğit analar günümüz enteresan ünüversiteye gittik bütün öğrenciler önyargılarla kulaktan dolma,geçmişin acı tecrübelerini dinleyerek gelmiş bize anlatıldığı gibi herkez birşeyler dinlemiş, bayan arkadaşlarımızda biz ülkücülere karşı bir mesafe uzaklık mevcuttu,önyargılı yaklaşımın neticesiolan bu uzaklığın zamanla kalkacağı muhakkaktı. bizler 80 sonrası gençliğiz idealizmin rafa kaldırıldığı bir dönem dev gençlerin sev genç ye iç eylen ülkücülerin üzerlerinde 80 ihtilalinin iki tokatı tüm kadrolar mapusda üzerinde binlerce iftira... ünüversite eylenmek güzel gezmek güzel eylen diğini sanan çok sayıda kız arkadaşımızın farklı maduruyetlerini gördük .ayrıntıya girmeyeceğim hiç bir ülkücünün herhangi bir maduriyete sebebiyet verdiğini görmedik zamanla arkadaşlarımız ülkücüleri tanıdılar ve samimiyetimle söylüyorum benim dönemimdeki bize mesafeli duran arkadaşlarımız mezuniyette bizlere sizi geç tanıdık sizi yanlış deyerlendirdik gibi zelzenişlerde bulunarak ağlayarak ayrıldı.... bizler kadınımıza kızımıza nasıl davranılacağını biliriz gözümüzden sakınırız bizden onlara zarar gelmez oyüzden ülkücülere iftira etme......
  12. ülkücülük fransız ihtilaliyle ilişkilendirmeler ne alakazız konular türkün tarihinde hangi dönemde batı anlayışına benzer bir milliyetcilik anlayışı benimsenmiş, fransızlar giyotinlerle birbirlerini keserken,hatta insan pazarları kurup insanları eşyagibi satarken senin ecdadın aleme nizam davası güdüyordu . ülkücülük sağı da soluda reddeden devşirme fikirlere ihtiyac duymaksızın dün ergenekondan çıkıp yaşadığı herdönemde zorlukları aşmasını bilmiş olan büyük türk milletinin yaradılış gayesine hizmet etmektir... tabiki milliyetciliği fransa almanya merkezli değerlendirirsen saldırgan bulursun.
  13. perinçeğin türküsü sahibinden herduyduğuna inanma onu hipnozet uyut maraşı ,çorumu sattığı binlerce canı ona sor birazda araştır bu memlekette neolmuş kim yapmış bilmeden fikir sahibiolma senin güvendiğin birlikte olduğun insanlar için insanın hiçbir önemiyoktur kendi varlıklarına bakarlar yazık edersin kendindençok ailene bu memlekette ülkücüleri sevmeyenlere dikkatettim arzalıtipler sevmeye bilirsin iftira etme edebini bozma tanıdığın bir ülkücü varsa otur onunla konuş sorularsor zarar görmezsin ülkücü olamasanda niçin olamadığını tesbitedersin....
  14. ANayasanın ikinci değişmnesi yasak olan maddesinde Atatürk Milliyetçiliği olarak geçer ve sizin bahsettiğiniz ülkücüler değildir . Zaten ülkücülük milliyetçiliği yansıtmadığı apaçık ortada . uydurma anayasayı oku .... supiyi anlat atatürkün orta asya afganistan avrupa politikalarını anlat topikteki herkeze.... ÜLKÜCÜLER bu memleketin en şerefli insanlarıdır. hayatta her şeyin riyası vardır ancak canın riyası olmaz milletin değerleri için ölümlere ülkücüler koşmuştur... ülkücü dünya görüşü milletin kurtuluşudur. aklın yolu birdir tarihde olumlu işlere imza atan daima ülkü sahibi insanlar olmuştur. ülkücü hareketin liderinin 1944yılında tesbit edmiş olduğu ülke politikaları uygulanmış olsaydı o doğrultuda politikalar üretilmiş olsaydı bu gün ülkemizde dışardan devşirilmiş hiçbir fikir hayat bulamazdı kasap staline lenine maoya hayran, kendi insanının kanını dökmeye meraklı insanlarımız, ülkücüleri satılık kalemlerden dinleyip ülkücü düşmanı zavallılarımız olmazdı... objektif ünüversiteler demişsin kılıçkıranı,önkuzuyu bir oku insana revagörülen vahşeti gör tüylerin yerinden kopmazsa ..... benim ünüversite okuduğum yıllar ünüversitede biz güçlüydük sayımız çok fazlaydı bende yöneticiydim samimiyetimle söylüyorum şiddet uygulamak biryana hep yardımcı olundu ve samimiyetimle söylüyorum ülkücü olmayan insanlar bizlere biz sizi yanlış tanımışız.... ülkücü hareketi tanımadan bilmeden iftira atmak yazık bilip tanıyıp iftira etmek ihanet......
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.