Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Evrim

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    527
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    53

Evrim son kazandığı tarih 3 Temmuz 2018

Evrim en çok beğeni kazanandı!

Profil Bilgileri

  • Cinsiyet
    Kadın
  • Yer
    Plüton
  • İlgi Alanları
    Atmosfer

En Son Profil Ziyaretçileri

17.519 profil görüntüsü

Evrim - Başarıları

Yetkin

Yetkin (10/14)

  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde
  • İçerik Başlatan
  • İlk İleti

Son Rozetler

276

İçerik İtibarınız

  1. ne garip hiç tanımıyorum forumdaki bir çok insan gibi diğer yanda burada paylaşılanlar yüz yüze görüşmekten daha çok yakınlaştırıyor bazen. yazdıklarını hep okudum ve anlamaya çalıştım. kullandığı bilimsel dil yüzünden itiraf edeyim bazı yazılarını anlamak için defalarca da okumuşumdur. içimden vay be ne müthiş bir birikim diye çok da söylenmişimdir.. yaşam ne kadar karmaşık, tepinip duruyoruz oysa ölüm bu kadar basit işte. hiç çelişki yok her şey çok net. sana hiçbir şey sorulmuyor. sende sormuyorsun. gittim deyip gidiyorsun. çok üzgünüm ne denebilir ki :(( hoşçakal forumun ağır abisi ışıklar içinde uyuyasın : ((
  2. günlük yaşamda hiç kullandığım bi renk değil ama demek benim rengimmiş de haberim yokmuş
  3. bilim dışı bir ülke yolunda koşa koşa gidiyoruz. şakası bile yapılmayacak şeyler üniversitelerde konu yapılabiliyor. aşağıdaki haberi ilk okuduğumda birilerinin trollediğini falan düşünmüştüm maalesef değilmiş. şeytanla mücadele edecek doçent aranıyormuş https://i.cnnturk.com/ps/cnnturk/75/700x0/59fb02d9ae78490ed46388c1 https://www.cnnturk.com/turkiye/seytanla-mucadele-edecek-docent-araniyor-ilani-kaldirildi
  4. tabi insan forumun @@Admin i olunca pek merak etmiyor ama biz forumun sade üyeleri bu gizemli arkadaşı merak edebiliriz neyse efenim burası pek güzeldir güzel paylaşımlara diyelim hoş gelmişsiniz
  5. canım @@simin kalan üçünü de içerim bide üzerine mavi kapın içinde inşallah börek çörek vardır onları da alıyorum
  6. bütün gün yağmur yağmasını bekledik yağmadı. şimdi tam gün bitti çıkıcaz derken atmosfer yağdırmaya başladı. Allam neden böyle yapıyosun neyse çayları sıradan dağıtıyorum afiyetler olsun. @@simin çayı sevmem demişsin ama bu çay içilecek ona göre
  7. Evrim

    GEREKSİZ İSE GEREK GÖRMEYİN!

    yanlızlık bazen iyidir hatta çoğu kez ama sürekli olmasın hayatın bi bildiği olmalı. belki bir gün biri sana yine yeniden sevebileceğini gösterecektir. her şey gönlünce olsun canım @simin : ))
  8. Evrim

    Ahmet ŞIK & Tarihi Savunma

    çünkü tarihin en güzel yerinde son sözü hep direnenler söyler Ahmet ŞIK onurumuzsun... "Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan gazetemiz yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra önceki gün başladı. Duruşmanın 3. gününde savunma yapan Ahmet Şık, savunmasını "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" diyerek bitirdi. İşte Ahmet Şık'ın gazetecilik ve hukuk dersi verdiği savunmanın tam metni: Sözlerime 3 yıl önce, 2014’te yayımlanan ‘Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda’ isimli kitabımın önsözünden bir alıntıyla başlayacağım. AKP ve Gülen Cemaati arasındaki mafyatik iktidar ortaklığının nasıl dağıldığını anlatan bu inceleme-araştırma kitabımın önsözü şöyle başlıyor: “Türkiye’yi siyasal ve toplumsal olarak beraber dönüştüren iki güç olan AKP ile Gülen Cemaati’nin birlikteliği ve yancı desteğiyle sürdürülen, adına iktidar denilen kanalizasyon patladı. ‘Yeni Türkiye’ denilen garabeti inşa eden, amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu Makyavelist bir anlayışın hakim olduğu iki güç; AKP ve Cemaat ayrıştı. Her ikisi de sistemin ve toplumun demokratikleşmesini değil, kendi otoritesini hakim güç kılmak üzerinden, içinde örgütlenmeye çalıştıkları devleti ele geçirmek isteyen güç odakları. Uzun vadede söz sahibi tek güç olacaklarını düşündükleri devletin otoritesine bağlılığı sarsılmaz kılmaya çalışan bir anlayışa sahip bu iki odak, gördük ki bir yandan ortak düşmanlarla mücadele ederlerken öte yandan birbirlerini yok etmeye dönük hamleler için malzeme biriktirmişler. Bu malzemelerin kullanılacağı günün yaklaştığı, kanalizasyondaki pis kokunun uzun süredir dışarıya yayılmasından belliydi. Medya köşelerinden yapılan tehditler, el altından yapılan tasfiyeler, zaman zaman sızdırılan telefon konuşmaları, hukuksuzluk üzerine kurulu polis-yargı operasyonlarının, ortak düşmanlardan sonra iktidar bileşenlerini hedef alması yaşanacakların işaretiydi. "SADECE DEVLETİN SAHİBİ KİM OLACAK DİYE SAVAŞILIYOR" Ortalıkta yok edilecek düşman kalmadığına kanaat getirince, devletin sahibinin kim olacağı kavgasına tutuşarak birbirlerini hedef aldılar. Evet ortalığı pislik götürdü, götürüyor. Görünen o ki bir süre daha böyle olacak. Dinin, etik değerlerin alet edildiği bu savaşta tarafların ihtiyaçlarını karşılayan yalanlar, tarafları nezdinde gerçeklerden daha itibarlı. Bu yüzden yapılan savunmalara kimse aldanmasın. Bu savaş, ne demokrasi ve temiz toplum ne de birilerinin iddia ettiği gibi barış ya da sivilleşme için yaşanıyor. Sadece devletin sahibi kim olacak diye savaşılıyor.” Bu satırlar yayımlandıktan sonra, AKP ve Gülen Cemaati arasındaki savaş daha da şiddetlendi. 2007’deki Ergenekon soruşturmalarıyla başlayan sahte bir tarih yazımı sürecinin iktidar ve suç ortaklarının devletin ve ülkenin yağmalanmasında kimin daha çok pay alacağıyla ilgili savaş bir darbe kalkışmasına kadar uzandı. 15 Temmuz 2016’da 250 insanın katledildiği kanlı bir kalkışma yaşandı. Tek failinin Gülen Cemaati olduğuna inanmamız istenen bu kalkışmanın hükümet tarafından önceden bilindiğine yönelik ciddi kuşkular var. Üzerinden bir yıl geçtiği ve çok sayıda soruşturma açılmasına rağmen kuşkular azalmak yerine giderek arttı. İhtiyaç duyulan ‘Kontrollü Kaos’ için yol verildiği zannına kapılmamıza neden olan birçok emaresiyle karanlıkta kalması istenen 15 Temmuz Darbesi son 10 yıla yayılan sahte tarih yazımının da en önemli kilometre taşı oldu. İçinde sıklıkla geçen “demokratikleşme-sivilleşme” sözcükleriyle, yalanlarla kurgulanmış bu sahteliğin tek gerçeği ise darbecilerin katlettiği insanlar oldu. "KONTROLLÜ KAOS" DEMEMİZ BOŞA DEĞİL Darbenin karanlıkta bırakılmak istenen yanlarına dair sorular sormamız, ‘Kontrollü Kaos’ dememiz boşa değil. Kalkışmanın hedefindeki kişi Recep Tayyip Erdoğan henüz ülke kan gölünün ortasındayken niyetini açık eden cümleyi ağzından kaçırmış, “Bu darbe bize Allah’ın bir lütfudur” demişti. Lütuf denilerek kastedilenin ne olduğunu hep birlikte gördük, yaşadık, yaşıyoruz. Hakikati dile getirenlerin, suç düzenine itiraz edenlerin, gasp edilen haklarını talep edenlerin seslerinin kısılıp boğulmaya çalışıldığı ve giderek koyulaşan karanlık günlerden geçiyoruz. Kısaca özetlemekte fayda var. Darbe engellenmesine engellendi ama ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile temel hak ve özgürlüklerin tümü askıya alındı. Onbinlerce insan ‘Darbecilik-FETÖ’cülük’ suçlamasıyla gözaltına alındı, 50 binden fazlası tutuklandı. İşkencelerden geçirilenler oldu. Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) devletin ve toplumun Türk-İslamcı bir biçimde dizaynına hız verildi. ‘Bizden olanlar - olmayanlar’ ayrımının tek ölçüt kabul edildiği kuşkularını haklı çıkaran uygulamalarla kamudan tasfiyeler başlatıldı. 110 binden fazla kamu görevlisi ihraç edildi. Güvenlik, yargı, eğitim gibi devletin temel organları başta olmak üzere kamuda doğan boşluk liyakatin değil biat etmenin temel alınmasıyla AKP kadrolarınca dolduruldu. Yıllarca öğrenci yetiştirmiş bilim insanları, öğretmenler bir anda ‘terörist’ olduklarına hükmedilerek işsiz bırakıldılar. Hakkı olanı geri almak için mücadelesini açlık greviyle sürdürenlere dahi yanıt hapishane oldu. Fiili olarak ortadan kalkmış olan güçler ayrılığı prensibini resmi olarak da ortadan kaldıracak düzenlemelerin yolu OHAL koşullarında, sandık güvenliği olmadan yapılan şaibeli bir referandumla açıldı. Türkiye’de her zaman sorunlu olan, istisnai örneklerle varlığını kanıtlamaya çalışan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, kendilerini iktidarın menfaatlerine memur tayin eden hakim-savcılar eliyle tamamen ortadan kalktı. Tutuklama terörüyle gasp edilen kişi özgürlüğünün ihlali, geçerli 6 milyon oy sahibinin iradesini temsil eden Meclis’in üçüncü büyük partisine de uzandı. HDP’nin eş genel başkanları, milletvekilleri ve yine seçilerek göreve gelmiş birçok belediye başkanı esir edildi. Ve hatta bu tutuklamaların yolunu açan düzenlenmeyi “teröristleri koruyorlar” tezviratı yapılacak korkusuyla onaylayan ana muhalefet partisi CHP’nin bir vekiline kadar vardı tutuklamalar. Bir çok sivil toplum örgütü kapatıldı. Hak savunucuları tutuklandı. Onlarca şirkete el konuldu. Darbenin engellenip demokrasinin taçlandırıldığı söylenen ülkede yazılı, görsel, işitsel yayın yapan onlarca medya organı kapatıldı. Soruşturma, dava, tutuklama tehditleri ve ekonomik baskılara rağmen hâlâ direnmeye çalışan birkaç gazete ve bir avuç gazeteciyi saymazsak hakikati perdelemeden yayın yapan tek bir medya organı ve gazeteci kalmadı. 150’den fazla gazeteci de hapislere tıkılınca Türkiye yeniden ‘dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi’ ünvanına kavuştu. Öyle ki; Türkiye tek başına, diğer bütün ülkelerin hapishanelerinde tutulan gazetecilerin toplamından daha fazla esire sahip konumunda. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/789977/Ahmet_Sik_in_savunmasinin_tam_metni__Savunma_yapmiyorum__itham_ediyorum..._Cumhuriyet_te_aradiginiz_cete_ulkeyi_yonetiyor.html
  9. merhaba @_bir umut.._* @@simin yazdıklarına ilaveten: anlaşılan kapalı bir ailede ve çevrede yaşıyorsun. ama sen kendini bu insanların gözleriyle görme. bu kendine yaptığın en büyük haksızlık olur. birini sevmiş ve onunla birlikte olmuş olman seni kirlenmiş, namus sorunu olan biri yapmaz. sadece seni birini sevmiş, denemiş ve yanılmış biri yapar. bu suç değil. sevdiğin insanın seni böylesine tutucu bir ortamda yaşadıklarınla tek başına bırakması çok acı ama geçecektir. bütün bu yaşadıklarının üzerine çıkabilirsin. yaşadığın çevre itibarıyla çok zor gelebilir ama imkansız değil. bunu başarmış nice kadınlar var. sende bunlardan biri olabilirsin. geri gelmesi senin hayatında hiçbir sorunu çözmez. umarım onsuz en sağlıklı çözümleri bulur, hayata yine yeniden diyebilirsin.
  10. ca canım @@simin tam adamına sordun hiç anlamam hiç bilmem ama bence senin yükselenin en şirin en sevgi dolu burç hangisiyle odur
  11. bu kez haklılar. sporla üreme ve fotosentez geyiğine hiç girmeden Makbule Cengiz'den alıntılayayım "Sevişmek bizim kültürümüzde yok biz daha çok eşek, taciz, tecavüz falan...! "
  12. uyku ile arama kimse giremez. övünmek gibi olmasın çok güzel uyurum : ) ofisteki tekli koltukları birleştirebilsem öğlen bile uyurum
  13. Evrim

    Bollywood Filmleri

    bu arkadaşın (Aamir Khan) filmlerinde kısmen daha az oynuyorlar
  14. gün batımında çay keyfi herkeslere gelsin : )
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.