Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

s__ozhan

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    37
  • Katılım

  • Son Ziyaret

s__ozhan - Başarıları

Araştırmacı

Araştırmacı (4/14)

  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • İçerik Başlatan
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Bence bunlar insanın fıtratında dogumla gelen seyler.Ya da icgüdüler de diyebiliriz.Sanırım yedigimiz kazıklarla eger akıllıysak baskalarının yedigi kazıklardan da cıkaracagımız derslerle nasıl daha mutlu ve nasıl daha isabetli kararlar verebilecegimizi ögrenebiliriz..
  2. Bu çalışmalar islama ve tevhid inancına güç ve kuvvet verir.Zira namaz Allah emrettiği içn kılınır ve oruç Allah rızası için tutulur vs. tüm ibadetlerde Allah'a yakınlaşma niyeti vardır.Fakat her ibadetin de insan sağlığna ve vücuduna faydası vardır.Bu da Allah ın müslümanlar ve kendine itaat edenlere lütfu dur.Çağdaş bilim her şekilde Kur'an ı teyit eder bu da baska bır vechesıdır.İmanın artmasına yapılan her çalışma baş koymaya değer.Bu araştırmayı yapanlardan ve onu buraya taşıyan kralx den Allah her daim razı olsun..
  3. Sevgili kralx bu güzel çalışman için seni yürekten tebrik ediyorum..Güzel çalışmalarının devamı dileğiyle...
  4. Bediüzzaman ın Said Nursi'nin kendisini ayaklanmaya çağıran Şeyh Said e cevabı: "Türk milleti, asırlardan beri İslâmiyet’in bayraktarlığını yapmıştır. Çok veliler yetiştirmiş ve şehitler vermiştir. Böyle bir milletin torunlarına kılıç çekilmez." Eşref Edip ile sohbetinden: -Bana ızdırab veren, dedi, yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz.. çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, îman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeğe bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da, îman kalesinin istikbali selâmette olsa! Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin îmanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harblerde, bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti. Sonra, ben cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmibeş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.
  5. Risale-i Nur elli beş ayrı dile çevrilmiş, ve bütün dünya da okunan ve müslüman olan diğer din mensuplarının %32 ikisine vesile olan nurlu bir eserdir. Önümüzdeki eylül ayında geleneksel olarak 2 yılda bir düzenlenen risale-i nur sempozyumu var.Bu sempozyuma dünyanın çeşitli üniversitelerinden(amerika,arabistan,hollanda,ingiltere,filipinler,cezayir,fransa,almanya vs.) birçok müslüman, hristiyan, yahudi ve diğer dinlerden profesörler, doçentler; ve aynı zamanda farklı ülkelerden insanlar katılıyor ve katılımcı sayısı 7-8 bin i geçiyor.İsteyen bu sempozyuma gelir risale-i nur külliyatının amacına; yani islam dinini dünyaya duyurmaya nasıl hizmet ettiğini görür. Bizler risale-i nur vasıtasıyla Allah'ı tanımışız,onun sayesinde peygamber(asm) i sevmişiz.Risale-i nur bize islam dinini yaşama gayreti vermiş.Bizler risale-i nur u sadece bu yüzden seviyoruz.Bediüzzaman ı da bu mübarek eseri yazdığı için seviyoruz.Bize Allah'ı ,peygamber'i(asm) ve onları sevenleri karşılıksız sevmeyi öğrettiği için.Zaten mevlevi ler de mevlana yı bu sebebten dolayı sevmezler mi,yada nakşibendiler Şah-ı nakşibendiyi ya da kadiriler abdulkadir geylaniyi. "Ye'sin(ümitsizliğin) rağmına(aksine) olarak ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-ı kat'iyemle(kat'i kanaatimle) derim: İstikbâl yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak; ve hâkim, hakaik-i Kur'aniye(kur'an hakikatleri) ve imaniye olacak." Bediüzzaman
  6. Erkeğini annesi gibi şefkatle besle, Babası gibi özenle izle, Dedesi gibi belinde taşı, Ninesi gibi ninni söyle, Bir dediğini iki etme, Taki sevgisi 3 günlük değil ömür boyu olsun...
  7. Ben olsam -Eyvah temel narı(ateş) yuttun evleniyosun.Ben de fadimeyi istemeden önce aynı ruyayı görmüştüm.Dağ ev, gelecek hatun ateş.Kendi evinden çıkmış sana geliyorrrrrrrrrrrrrr.
  8. Mehdi deccal gelir gider siz daha onları beklersiniz... Kardeşim bu zatlar iman gözüyle görünür.Bizzat herkes bilmez.Hadisce de mezkurdur.Yukarıda yazılan meselelerden çıkarabilirseniz çıkarın.Akla kapı açılır,ihtiyar elinden alınmaz.Dediklerinize kısmen katılıyorum.Bunlarla ilgileneceğinize imanınızı kurtarmaya geyret edin.Birisi taş attı çıkarmak bize düştü.Fakat şu da gerçektir ki,deccal i bilip ondan kaçmak, mehdiyi bilip ona yapışmak lazım.Zira mehdi bu devirde Allah'ın ipidir.Allah hepimizi ahir zamanın fitnelerinde muhafaza etsin.
  9. Kur'an bizzet peygamber efendimiz asm mucizelerinden bahseder.Şuan aklıma gelen ayın yarılmasıdır.Bunu kur'an zikreder.Ve bu ayete karşı hiçbir müşrik itiraz etmemiştir.İtiraz edemediği gibi sadece sihir demekle yetinmişler.Demek onlar bu olayı yalanlamamış sadece peygamber efendimi asm sihirbaz demekle olayı kabullenmek istemediklerini belirtmişlerdir.Daha sonra başkalarına soralım onlar da görmüşse doğrudur diyerek ertesi gün mekke ye varan bir topluluğa olayı görüp görmediklerini sormuşlar onlar da gördük deyince ebu talip yetiminin sihri göğe de tesir etti diyerek olayı ört pas etmeye çalışmışlardır.Y ani bu olayı onlar da kabul etmişlerdir.İşte inanmak istemeyen inanmaz.Causus iyi özetlemiş. "Benim dinim bana sizin dininiz sizedir..."
  10. Bu arada hatırlatayım dehşetli, herkesi sömüren krallık döneminde halktan vergiyi halk için toplamak kavramını ilk islam dini ortaya çıkarmıştır...
  11. Objektivist kardeş aslına bakarsan ben de diğer arkadaşara katılıyorum.Fethullah Gülen başlığı altında yazacaktım ama neyse sataşma olmasın konu sapmasın dedim.Sizin olayları abartma ve objektif olarak yorum yapıyorum gizli kimliği altında sataşma amaçlı bir yaklaşım içinde olduğunuz çok açık.sonra da neymiş olaylara objektif bakalım mış.Aslında cevap bile vermeyecektim ama içimde kalmasın... sizi muhatap alıp da cevap vermek çok fuzuli bir iş..Buyrun meydan boş.Zaten herkesin meyli ve görüşleri belli.Kendi fikirdaşlarınızla kendi kendinize eğlenin.
  12. Zaten başta sen demişsin.Herşeye kadir.Herşeyi yaratmaya.Ona ne zorluk ve ne de zahmet.O herşeyde görünen o.Aslında sen hiçbirşeysin yada tam tersi herşey.Yoksam ne var.Var olan ne.Felsefe mi yapacağız.İşte gözümün önünde bilgisayar var.Elimledeki parmaklarımla klavyenin tuşlarına basıyorum.Ya klavyenin tuşları yoksa.O zaman bu yazanlar ne.Bunları yazan ben miyim.İşte ama.Düşünüyorum o zaman varım.Evet evet varım ben.Ama varsam bu nasıl iş.Nasıl oluyor.Varlığım nerden geliyor.Beynime gelen sinyaller ne.Bun karmakarışık varlıklar.Bunların anlamı ne.En küçük yıldızdan en büyüğüne kadar hepsi bana hizmet ediyor.Kurtlar kuşlar ceylanlar su rüzgar yağmur solucan karpuz elma şeftali hepsi bunlar ve daha aklıma gelmeyenler.Hepsi benim için var.Acaba onlar da mı yok.Ama var tadıyorum,hissediyorum,görüyorum,kokluyorum,dokunuyorum.YOksa bunlar hayalden ibaret mi?Hiç de öyle gözükmüyor.Düşünüyorum o halde varım.Evet evet varım ben.Bunlar da var.Ama anlamı yok gibi gözüküyor.Bu bana zulum veriyor.Aklım bana azap veriyor.Bunları anlayamıyor beni de karanlığa itiyor.Şu koskoca kainatta zerre bile değilim ama kainatın ucundaki yıldız bile benim şu an içinde bulunduğum mükemmel düzeni koruyorlar.Bunlar beni nerden tanıyor.Bana neden bu kadar şefkat ediyorlar.Öyle ki ona tabiat ana ismini vermişim bu derin şefkati için.Neden bu gelenler durmadan gidiyorlar neden gelenler durmuyorlar.Neereden geliyorlar ve nereye gidiyorlar.Bunları kim gönderiyor.Öyle ya bunların bir göndereni olmalı.Acaba bunları gönderen biri mi var?Öyle gözüküyor ama ben inanmak istemiyorum(!!!) o zaman bunlara başka anlamlar yüklemeliyim.Ama o zaman aklım almıyor.Niye bu düzen bu şefkat bu ilgi.Ama en öleceğim ne olacak o zaman.Yok mu olacağım yada şu yokum o zaman mı varlığa çıkacağım.Offffff anlamıyorum.Herşeyi çok seviyorum ama onlar beni bırakıp gidiyor.Heyyy nereye gidiyorsunuz bekleyin...Nİye böyle oluyor hiç anlayamıyorum.Ama aklım var anlamalıyım.Akıl zaten bu iş için değil mi?Neden bana yardım etmiyorsun.?Ediyor musun?hani nerde neden bunların anlamı bana anlatmıyrsun?Gücün mü yetmez?neden ama?Neden gücün yetmiyo?Müthiş düzen bana müthiş bir karmaşa görünüyo.Bu karmaşa da ne böyle.Bunların böyle olmasını nasıl kabul edebilirim.Yok yok benim aklım almıyor.Demek ki yokum.Ama varım.Yok bu iş böyle olmayacak ne kadar düşünsem de işin içinden çıkamıyorum.Çok zayıfım.Vücudumda devam eden milyarca ince düzenden biri bir kaç saniye sekteye uğrasa işte o zulüm dolu an.Ama uğramıyor.Devam ediyor.Düzen nasıl böyle oluyor.Eyy akıl.Elimden gelse seni başımdan çıkarır atarım.Bana ancak azap veriyorsun.Elimden gelmediğne göre seni uyuşturacağım.Sarhoş olacağım.Zevklerle meşgul olup bunları düşünmeyeceğim.Sen ancak böyle sarhoş olursun.Beunları düşünmemek daha kolay.o zaman daha fazla zevk alırım.Ohhh bu hayat çok zevkliymiş be bunları neden düşünerek kendimi zorladım ki.Ama bu zevkler çok tatlı.Ben onları bırakmak istemiyorum.Gücüm yetiyor bunları tadabiliyorum.Eyvahh ölğm var.Ne olacağım.Bu zevkler de benimle gelebilecek mi?Keşke gücüm olsaydı da bunlardan hiç ayrılmasaydım.Yada onları da kendimle beraber götürebilseydim.ama nereye gideceğim.Hayıır olmaz oraya gelmem.Orası çok küçük ve karanlık ve soğuk ve ürkünç ve böcekler var.Hayır onlar orada da tatmin etmez beni.Keşke biri bana yardım etse.Çok acizim.Eyvahhhh çıldıracağım.Yokum ben evet bu daha iii yokum.Ama düşündükçe varım.Düşünmek beni varlığa götürüyor.O zaman yine yine yne.Hayatım böyle zulümle m, geçecek.Kim di o şunu diyen "hayat düşünenler için komedi hissedenler için trajedidir"diyen.Benim için her ikisi de trajedi.Ben de akıldan başka şeyler de var.Vicdanım ne olacak.Bu kadar insanlar da benimle aynı akibete uğrayacak.Anneciğim babacığım,eyvahh sevgili eşim biricik kızım.Sizlerde aynı benim gibi o karanlık yere gireceksiniz.Ay bana bişiler oluyo.Biri bana yardım etsin.Biri beni bundan kurtarsın.Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr.
  13. Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a "Mesih" namı verildiği gibi her iki Deccal'a dahi "Mesih" namı verilmiş ve bütün rivayetlerde مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَالِ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَالِ (Mesih deccalin şerrinden Allah'a sığınırım)denilmiş. Bunun hikmeti ve tevili nedir? Elcevap: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasılki emr-i İlahî ile İsâ Aleyhisselâm, şeriat-ı Museviyede bir kısım ağır tekalifi kaldırıp şarab gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş. Aynen öyle de; Büyük Deccal, şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve Ye'cüc ve Me'cüc'e zemin hazır eder. Ve İslâm Deccalı olan Süfyan dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddî ve manevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz. Bunun bir hikmeti şudur ki:Allah'ın emri ile Hz İsa (as) Musa (as) şeriatında bir kısım ağeı teklifleri kaldırıp şarap gibi bazı günahları helal etmiş.Aynen öyle de;Büyük deccal şeytanın hükmü ile İsa(as) şeriatının hükümlerini kaldırıp Hristiyanların sosyal hayatlarını idare eden rabıtaları bozarak anarşistliğe ve ye'cüc me'cüc e zemin hazırlar.ve islam deccali olan süfyan dahi MuHammed(asm)'ın ebedi bir kısım hükümlerini nefis ve şeytan'ın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak insanların hayatının maddi ve manevi bağlarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer, kötü hevesler bataklığında birbirne salrmak için zorla bir serbestlik gibi dehşetli anarşistliğe meydan açar. Yani İsa (as) mesih manasını bazı günahları hella ettiği için almış.İki deccal ise(büyük deccal ve süfyan) istibdat ve zor ile hristiyanlığın ve islam ın bazı hükümlerini değiştir.Onun için deccal a mesih manası verilmiş.Yoksa Hz İsa(as) deccal değildir.. 5. Şua'nın meselerini buraya aktarmayı uygun gördüm.İlk iki mesele zamanla inşallah diğerlerini de açarız.Fakat şu unutulmamalı ki bu şua 1910 yılından önce yazılmıştır.1910 yılından sonra olacak hadiselerden bahseder ve kesinlikle şahıs isimlerine yer vermez.Sadece ye'cüc m'cüc dabbetül arz büyük deccal ve süfyan ın özelliklerinden bahseder.Herkes kendi çıkarımını yapar.. BİRİNCİ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanın mühim şahıslarından olan Süfyan'ın eli delinecek." Allahu a'lem, bunun bir tevili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. Darb-ı meselde deniliyor ki, "Filân adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir. İşte, Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tama'ı uyandırarak insanların o zaîf damarlarını tutup kendi emrine alır diye bu hadîs ihtar ediyor. İsraf eden ona esir olur, onun dâmına düşer diye haber verir. İKİNCİ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı, sabah kalkar; alnında "Hâzâ kâfir" yazılmış bulunur." Allahu a'lem bissavab.. bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına firenklerin serpuşunu(fransızların şapkasını) koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanun ile tamim ettiğinden(zorla ve kanun ile umumileştirdiğinden), o serpuş dahi secdeye gittiği için inşâallah ihtida eder. DÖRDÜNCÜ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanda, Allah Allah diyecek kalmaz." لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّهُ (gaybı ancak Allah bilir)bunun bir tevili(manası) şu olmak gerektir ki: "Allah!. Allah!. Allah!. deyip zikreden tekyeler, zikirhaneler, medreseler kapanacak ve ezan ve kamet gibi şeairde(sembollerde) ismullah yerine başka isim konulacak" demektir. Yoksa umum insanlar mutlak küfre düşecekler demek değildir. Çünki Allah'ı inkâr etmek, kâinatı inkâr etmek kadar akıldan uzaktır. Umum değil, belki çoğunluk insanlarda dahi vukuunu akıl kabul etmez. Kâfirler Allah'ı inkâr etmiyorlar, yalnız sıfâtında hata ediyorlar. Diğer bir tevili(manası) şudur ki: Kıyamet kopmasının dehşetini görmemek için, mü'minlerin ruhları bir parça evvel kabzedilir; kıyamet, kâfirlerin başlarında patlar. ONİKİNCİ MES'ELE: Rivayetlerde var ki: "Deccal'ın birinci günü bir senedir, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür."Bunun iki tevili vardır: Birisi: Büyük Deccal'ın kuzey kutbu dairesinde ve kuzey tarafında zuhur edeceğine kinaye ve işarettir. Çünki kuzey kutbu mevkiinde bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Bir gün tren ile bu tarafa gelse, yaz mevsiminde bir ay sürekli güneş batmaz. Daha bir gün otomobil ile gelse, bir haftada daima güneş görünür. Ben Rusya'daki esaretimde bu mevkiye yakın bulunuyordum. Demek büyük Deccal, kuzeyden bu tarafa tecavüz edeceğini mu'cizane bir ihbardır.(bence bu deccal kominizm ve kominizmin başı olan zatlardır) İkinci tevili ise: Hem büyük Deccal'ın, hem İslâm Deccalı'nın üç istibdat devreleri manasında üç gün var. "Bir günü; bir hükümet devresinde öyle büyük icraat yapar ki, üçyüz sene yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller(değişiklikler) on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş. YİRMİNCİ MES'ELE: Güneş'in batıdan çıkması ve zeminden dâbbet-ül arzın zuhurudur. Amma Güneş'in batıdan doğması ise, bedahet derecesinde bir alâmet-i kıyamettir. Ve bedaheti için, aklın ihtiyarı ile bağlı olan tevbe kapısını kapayan bir semavi olay olduğundan tefsiri ve manası zâhirdir, tevile ihtiyacı yoktur. Yalnız bu kadar var ki: Allahu a'lem, onun açık sebebi: Dünya’nın aklı hükmünde olan Kur'an onun başından çıkmasıyla zemin divane olup, izn-i İlahî ile başını başka seyyareye çarpmasıyla hareketinden geri dönüp, batıdan doğuya olan seyahatını, Allah’ın istemesi ile doğudan batıya değiştirmekle Güneş batıdan doğmaya başlar. Evet dünyayı güneş ile, yeri gök ile kuvvetli bağlayan Allah’ın kuvvetli ipi olan Kur'anın çekim gücü kopsa; dünya nın ipi çözülür, başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş batıdan çıkar. Hem çarpışma neticesinde Allah’ın emri ile kıyamet kopar diye bir te'vili vardır. Amma "Dabbet-ül Arz": Kur'anda gayet kısa bir işaret ve hal lisanında kısacık bir ifade, bir konuşma var. Tafsili ise; ben şimdilik, başka mes'eleler gibi kat'î bir kanaatla bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim: Nasılki Firavun kavmine "çekirge âfâtı ve bit belası" ve Kâ'be tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe'ye "Ebabil Kuşları" musallat olmuşlar. Öyle de: Süfyan'ın ve Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve bozgunculuğa ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a'lem, o dabbe bir türdür. Çünki gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir hayvan türü olacak. Belki اِلاَّدَابَّةُاْلاَرْضِتَأْكُلُمِنْسَأَتَهُ(ayet mealini bilmiyorum.Fakat Süleyman (as) asasını kemiren kurtlarlar ilgili olması lazım) âyetinin işaretiyle, o hayvan, dabbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü'minler îman bereketiyle ve günahlardan ve kötü işlerden çekinmeleriyle kurtulmasına işareten, âyet, îman hususunda o hayvanı konuşturmuş.(o hayvan bildiğim kadarıyla müminlere bir şey yapmam diye kur’an da konuşuyor) Çok latif bir gelecek haberidir ve tam olarak aids e işaret eder.Müslümanlar zinadan çekinmekle o dabbe den kurtulurlar. Daha çok ihbarlar var fakat zaman yok.İnşallah başka zamana..
  14. Arkadaşlar konuyu saptırıp da tartışma boyutuna getirmek çok anlamsız.Bay objektivist herşey sizin fikrinizin anladağı kadar dar çerçevelerde değildir.Biz işin iftira ve kul hakkı boyutundayız yoksa insanların cezasını vermek bize düşmez.Elbet bir mahkeme-i kübra kurulacak ve karınca bile cezasını çekecektir...Bu böyle biline.. ayrıca Nur cemaati demek Fethullan Gülen demek değildir.Fethullah Gülen Bediüzzaman'ın risale-i nur külliyatından esinlenmiş ve kendisi bediüzzaman'ı takip etmeyerek yeni bir hizmet tarzı geliştirmiştir.Sadece medya Fethullah Gülen üzerine esinlendiği için herkes bu konuyu yanlış anlamaktadır. Ben Fethullah Gülen ve cemaati hakkında fazla bilgim olmadığı için savunabilecek durumda değilim.Zaten benim ilk mesajım da açık. Açık bir şekilde delil getirin biz de toplum da önder konumunda olan insanları tanıyalım.Eğer İslam'a millete ve vatana gerçekten zararı varsa biz de ona göre konum alırız. Tehlike de toplum içinde belli delile dayanmadan yapılan tahmin fikir ve suçlamalar insanlar üzerinde çok yanıltıcı etkiler bırakır buda kargaşa doğurur. Bu açıdan sayın objektivist sizden rica ediyorum bir bardak suda fırtına koparmayın.Bir iki satırlık yazı yazmışım beni hemen tehditkar ilan ettiniz.Kesinlikle böyle bir anlam taşımayan, ve yöneltiğiniz suçlamaları netice vermemesi gereken bu yazıya nasıl böyle anlamlar yükleyebildiniz..Zaten cengizhan diyerek anlaşılması gerekeni almış.
  15. Kur'an da meal olarak bu muazzam işlerde akıl sahpleri ve düşünenler için deliller vardır demektedir.Bu muazzam işler bizzat kendileri delil ve emarelerdir.Fakat inanmak isteyen inanlar için. Oğuz saygın şunu anlatır 4*4 lük iletişim kitabında.Bir konferans sırasında herkese sarı bir kağıt gösterir ve çaycı geldiğinde(çaycının nazik yapısını bildiği için bunu yaptığını da belirtir)herkesin bu kağıda kırmızı demesini ister.Bu olay olduktan sonra çaycı gelir ve herkese tekrar sorar sanki ilk defa soruyormuş gibi.Daha sonra çaycıya bi daha sorar o ise o kağıdın kırmızı olduğunu söyler. İnsanlar baskı, inanç tarzı ve bazı çıkarlarından dolayı hakikatı bilerek kabul etmeyebilirler.Deliller çoktur fakat isteyen farklı nedenlerinden dolayı değiştirebilir.Sadece birtanesi aşığıdadır.. http://kayseri.meteor.gov.tr/merakettikleriniz.html Şu kartanelerindeki sanatı görüp de tesadüfen oldu diyen bir insanın ben akıl sahibi olduğuna inanmam. İnsanın tekrar diriltimesi de fiziksel bir olaydır ve olacaktır.Her kış bütün mevcudatın ağaçların çiçeklerin ve ölmüş diğer varlıkların diriltilmesi de fiziksel olaylardır ve biz bakıp ibret alırız.Ayrıca fizik kanunları Hükümetin genel sekreterliği gibidir.Hükümet ne derse sekreterlik onu yapar.Fizik kanunları da Allah'ın bu mevcudat aleminde işlerini bu şekilde yaptığı kalem dairesidir.Allah emreder fizik kanunları da bu şekilde görevlerini yaparlar.. Akıl mantık direk olarak şu sonucu verir:Tesadüfen bu işlerin olması imkansızdır zira sanalı bir sanat; sanatkarın olmasını gerektirir.Bu işleri yapan sanatkar da ancak bir tanedir çünkü ikinci bir el işe müdahele etse düzen fesada uğrar.Cenab-ı hakkı ise kendini tanıttırmak ve ilminin kudretinin ve azametinin nihayetsiz olduğunu göstermek(daha nice hikmetleri vardır da ben bu kadarını anlayabildim) için bu muazzam işleri yapar.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.