Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

aki

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    37
  • Katılım

  • Son Ziyaret

aki - Başarıları

Araştırmacı

Araştırmacı (4/14)

  • İçerik Başlatan
  • İlk İleti
  • Ortak Nadir
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. aki

    Nazım Hikmet

    uzun seneler önce kızarkadasıma verdiğim bi gazete küpürüydü bu can dündar'ın yazısı.. bilmiyorum hala saklıyor mu? nette karsıma cıkınca o geldi aklıma... Özellikle koyu renkli olan yerleri uzun süre hafızamda tutmustum... PİRAYE'YE MEKTUPLAR Nazım Hikmet'in hayatı bu tezin ispatıdır adeta... Nazım'ın hep uzağındaki kadınları sevdiği söylenebilir. Piraye ile 1935'te evlendi. Ertesi yıl tutuklanarak içeri girdi. "Adını kol saatinin kayışına tırnağıyla yazdığı" bu kadınla 1950'de çıkana kadar yazıştılar. 17 yıllık ilişkileri boyunca yazılan 581 mektubu Piraye Hanım'ın oğlu Memet Fuat yayınladı geçenlerde... Nazım, karısına şöyle yazıyordu: "Seni nasıl seviyorum biliyor musun? Ot yağmuru nasıl severse, ayna ışığı nasıl severse, balık suyu ve insan ekmeği nasıl severse, sarhoşun şarabı, şarabın billur kadehi sevdiği gibi, annenin çocukları, çocukların anneleri sevdikleri gibi, Lenin'in inkılâbı ve inkılâbın Marx'ı sevdiği kadar, velhasıl seni Nazım Hikmet'in Hatice Zekiye Pirayende Piraye'yi sevmesi gibi seviyorum." O mektuplardan birinde Nazım, "Çıkarsam ve sana kavuşursam, bu öyle dayanılmaz bir saadet olacak ki, gebereceğim diye korkuyorum" diyordu. Oysa öyle olmadı. Taze bir ekmek hayaliyle yıllar yılı aç yaşayan biri, hasretle dişlediği somunun dördüncü diliminde ne hissederse onu hissetti Nazım; ot yağmura, ayna ışığa kavuştuğunda ne olursa, o oldu. Alışıldı. Sarhoş şaraptan bıktı, şarap kadehten taştı, inkılâp Marx'ı aştı. Aşk bitti ve ayrıldılar. Nazım yeni bir aşktaydı çoktan... 1949'da Bursa cezaevinde dayısının kızı Münevver'e tutulmuştu. Boşandığı 1951 yılında Münevver'den bir oğlu oldu. Yeniden içeri alınacağını hissedince, "7 tepeli şehrinde bırakıp gonca gülünü" yurtdışına kaçtı. Vatandaşlıktan çıkarıldı ve yeniden başladı hasret mektupları... Bu kez mektupların üzerinde Münevver'in adresi yazılıydı: Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli Belini sarmayalı Gözünün içinde durmayalı Aklının aydınlığına sorular sormayalı Dokunmayalı sıcaklığına karnının Yüz yıldır bekliyor beni Bir şehirde bir kadın Aynı daldaydık, aynı daldaydık Aynı daldan düşüp ayrıldık Aramızda yüz yıllık zaman Yol yüz yıllık Sonra yüz yıldır bekleyen o kadın, oğlunu sırtlayıp çıkageldi bir gün; yüz yıllık yolu aşarak... Lâkin hasret bitince bitti aşk. Nazım yeni bir aşktaydı çünkü... 1959'da Vera ile evlendi. 1963'te öldü. CAN DÜNDAR
  2. herseyi anladımda sondaki usame bin ladin'i anlamış değilim... neden öyle bi isim koyma gereği duymuslar...
  3. YÖK bi ucubedir katılıyorum ama aynı zamanda bi şekilde varolmalıdırda (bizim yüzümüzden) öncelikle sana sunu sormak isterim gercek nedir? eger sırf eğitim acısından gerceği arıyosan ben varım hep beraber arıyalım... ama konu politize olmaktan geciyosa (sagcisi solcusu bence aynı) yani politik siyasal bi gerceklik arıyosak onun yeri üniversiteler değil... eger yok e sırf politik nedenlerden karsıysan bence yök kalmalı.. yok ben gercekten entellektüel bagimsizlik arıyorum bi gercek varsa onu özgürce aramak istiyorum diyosan evet yök bi ucubedir.. ayrica bazı düşüncelerine katılmasamda basörtüsü konusunda kalben ruhen fiziken yanındayım... bi insanın eğitim hakkını elinden alıyosan yasam hakkınıda elinden alıyosun demektir.. üniversitelerde basartüsüne yasak getirmek insan haklarına aykırıdır.. ( ama bunun yanında devlet memurunun basartüsü takmasına karsıyım) bence eğitim hakkı verilmeli.. ondan sonrada basörtülü arkadasımız kendi için secim hakkını kullanmalı.. ya basörtüsü ya da devlet memurluğu.. bence oldukce demokratik...
  4. 1)sorun üniversite kurmak değil.. yani düşünsenize üniversite dediğin dört duvar arası bi yer..asıl önemli olan içinde ne yapıldığı.. yani nicelik acısından bi sorunumuz yok.. sorun nitelik... bu ülkede acık ögretim diye bişey var yaa.. yani askerden kaytarmak için kaçış yolu olan bi sistem.. kimse bana kızmasın.... ama böyle.. sorun ögrencilerin üniversiteye girmeden önce ya da girdikten sonra iyi yönlendirilememeleri.. bi plan programımız yok.. yani bu ülkenin yetişmiş insana ihtiyacı var ama hangi konuda yetişmiş insana ihtiyacı var bunu bilmiyoruz.. devlette bu konuda hiçbirsey yapmıyor...sadece üniversite kuruyor... ve sorumluluğu üzerinden attiğini düşünüyor.. bu sadece gözboyamak.. genelde devlet üniversitesinde okuyanlar özel üniversitede okuyanları tembel zengin ideali olmayan insanlar olarak görürler.. ama mezun olduktan sonra özel üniversiteden mezun olanlar daha basarılı olurlar.. bunun yegane sebebi özel üniversitede okuyanların kendi bilgi beceri ve İDEALLERİ doğrultusunda okuma sansına sahip olmalrıdır.. malesef devlet üniversitesinde 24 tercihten bahtına neresi düşerse.. devlet için farketmiyor.. 2)birinci soru eğitimle alakalıydı bu da ögretimle yani aileden bazı seyler baslıyor.. karım değil mi döverimde severimde(hepsi değil tabiki %75 i) diyen bi zihniyet var ve bununla beraber kadınlardanda kocam döverde severde diyolar.. (hepsi değil tabiki %75 i) ve bu insanlar sadece eğitim düzeyi düşük kesimde değil yüksek kesimdede var.. ve bunlar devlet memuru.. hatta bakan olarak karsımıza cıkıyolar.. ve bu ülkenin bugününü ve geleceğini planlıyolar... evde karısını ya da çocuğunu döven bi zihniyet mecliste kadın ve insan haklarından konusuyor... meclise silah getiriyolar yaaa sanki adamın hayati tehlikesi var orada.. gerisini siz düşünün... 3) ne kadar varlığını savunsamda bence bu liberalizmin bi yan etkisi.. türkiye gibi cok duygusal bi yapıya sahip ülkenin liberalizmi (gercek anlamda) içine sindirememesinden kaynaklanıyor.. yani her seyi paraya endeksliyoruz duygularımızda buna dahil.. malesef aldığımız iyi eğitimi iş hayati basladiği zaman cabuk para kazanmak uğruna ikinci plana atıyoruz.. Yani turizm mezunu bi insan bi tekstil firmasında işletmecilik yaparsa markalasmış bi ürün ya da firma yaratmanın imkanı var mı? 4)az önce baska bi arkadasın anketinde yazdığım yazıyı aynen geciyorum arkadaslar, aslında sorunun cevabı burada yazılanların özetinde yatıyor.. evet ingilizce dünya dilidir.. ve alternatif dildir.. ancak fransa dakiler ve almanyanın bir kesimi ingilizce konuşmazlar.. konusanıda sevmezler.. cok ciddiyim.. eger pariste ingilizce adres sormaya calısırsanız suratınıza bön bön bakan bicok fransızla karsılasabilirsiniz.. yada doğu almanyada bi almanla.. işte eğitim sistemindeki sorunun özetide burada.. biz ülke olarak ne kadar almanca konusana ne kadar fransızca konusana ihtiyacımız olduğunu bilmiyoruz... evet ingilizce evrensel dil ama almanca,rusca,italyanca.fransızca konusan adamlarada ihtiyacımız var.. tıpkı diğer meslek türlerindeki gibi... ben i.i.b.f. maliye mezunuyum.. ve hersene bu fakültelerden mezun olan onbinlerce adam var.. hersene... ve adım bası heryerde mali musavir buroları.. acaba bu ülkenin hükümeti oturup düşünüyo mu ulan bu kadar mali müsaviri biz ne yapacaz diye.. (tıpkı bu ülkedeki ingilizce konusan sayısı gibi) cözüm ne pekiyi.. eger iktisat mezunu fazlası varsa oranın ünv puanını yukseltir kontenjanı düşürürsün.. mesela ögretmen acığımı var (rusca, almanca konusan acığı gibi) eğitim fakültesinin puanını düşürüp kontejanı fazlalastırırsın.. buna plan program denir.. yetkililere duyrulur... yab dillerin dilimizde bu kadar cok dilimize girmesi ise türk dil kurumunun basarısıdır.. ucan avrat örneginde olduğu gibi.. ya da çok oturgacli götürgec.. otobüs işte.. turk dil kurumu bence kapatılmalı.. cem yılmaz yeterince komik.. bide onlara ihtiyacımız yok... )
  5. arkadaslar, aslında sorunun cevabı burada yazılanların özetinde yatıyor.. evet ingilizce dünya dilidir.. ve alternatif dildir.. ancak fransa dakiler ve almanyanın bir kesimi ingilizce konuşmazlar.. konusanıda sevmezler.. cok ciddiyim.. eger pariste ingilizce adres sormaya calısırsanız suratınıza bön bön bakan bicok fransızla karsılasabilirsiniz.. yada doğu almanyada bi almanla.. işte eğitim sistemindeki sorunun özetide burada.. biz ülke olarak ne kadar almanca konusana ne kadar fransızca konusana ihtiyacımız olduğunu bilmiyoruz... evet ingilizce evrensel dil ama almanca,rusca,italyanca.fransızca konusan adamlarada ihtiyacımız var.. tıpkı diğer meslek türlerindeki gibi... ben i.i.b.f. maliye mezunuyum.. ve hersene bu fakültelerden mezun olan onbinlerce adam var.. hersene... ve adım bası heryerde mali musavir buroları.. acaba bu ülkenin hükümeti oturup düşünüyo mu ulan bu kadar mali müsaviri biz ne yapacaz diye.. (tıpkı bu ülkedeki ingilizce konusan sayısı gibi) cözüm ne pekiyi.. eger iktisat mezunu fazlası varsa oranın ünv puanını yukseltir kontenjanı düşürürsün.. mesela ögretmen acığımı var (rusca, almanca konusan acığı gibi) eğitim fakültesinin puanını düşürüp kontejanı fazlalastırırsın.. buna plan program denir.. yetkililere duyrulur... yab dillerin dilimizde bu kadar cok dilimize girmesi ise türk dil kurumunun basarısıdır.. ucan avrat örneginde olduğu gibi.. ya da çok oturgacli götürgec.. otobüs işte.. turk dil kurumu bence kapatılmalı.. cem yılmaz yeterince komik.. bide onlara ihtiyacımız yok... )
  6. arkadasım windows una turkce dil karakteri seceneği eklersen hiç bi sorunun kalmaz.. internette nerede bulacağını bilmiyorum.. ama programcılarda vardır.. belki yuklu ama etkin değildir. int seceneklerinden bi kontrol et... bazen klavye ve windows karıstırılıyor.. turkce klavye kullanmak windowsun turkce karakterler tanıyacaği anlamına gelmez... buna dikkat et
  7. asal ın söylediği gibi hazır sitelerden faydalanabilirsin... ama yok kendime özgü bişey olsun.. el emeği göz nuru olsun diyosan bi dreamweaver programı edin ve calışmaya basla sıkıstıgın bi yer olursa bana özelden msj at.. elimden geldiğince sana yardım etmeye calısırım...
  8. bilmem.. bi bilene sormak lazım.. dur ben bi bakıp geleyim...
  9. inndir com da bu tür programlara rastlamıştım.. bence bi göz at site içi aramaya girersen programları sana çıkartıcaktır
  10. lise son sınıfın vermiş olduğu rahatlıkla okulun iki fırlama kız ögrencisi sınıfa hocanında daha sınıfa gelmemiş olduklarını düşünerek halay ceke ceke girmişlerdir..hocanın sınıfta olduğunu ancak ona carpınca anlarlar.. hoca kızlara ters ters bakareken kızlar halay hareketini tersten yaparak sınıftan geri cıkarlar... tabi bizde koptuk.... olm niye gülüyosun.. ben gülmüyorum hocam bak hala sırıtıyor valla ben gülmüyodum hocam kim gülüyodu ben mi? bilmem hocam ne yani bana yalancı mı diyorsun.. estagfurullah hocam.. sen gülmüyosan ben yalan söylüyorum demektir.. o zaman senden özür dilerim bi daha olmasın hocam... olm niye gülüyosun.. ben gülmüyorum hocam bak hala sırıtıyor valla ben gülmüyodum hocam kim gülüyodu ben mi? bilmem hocam ne yani bana yalancı mı diyorsun.. estagfurullah hocam.. sen gülmüyosan ben yalan söylüyorum demektir.. o zaman senden özür dilerim bi daha olmasın hocam... olm niye gülüyosun.. ben gülmüyorum hocam bak hala sırıtıyor valla ben gülmüyodum hocam kim gülüyodu ben mi? bilmem hocam ne yani bana yalancı mı diyorsun.. estagfurullah hocam.. sen gülmüyosan ben yalan söylüyorum demektir.. o zaman senden özür dilerim bi daha olmasın hocam...
  11. bi tanede benden.. (bi sadri alışık filminden) buda mı gol değil hakim bey? bu da mı gol değil...
  12. tecavüzmü adam sadece kendini ifade etmeye calısıyordu...
  13. Allah böyle karıdan korusun dusman basına... bu arada bendede iyi sabır varmış.. üsenmedim okudum
  14. MUHAKKAK O İNGİLİZLE ALMAN BUNU BİLİYODU.... )
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.