Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hikmet


restpektif

Önerilen İletiler

Cocuklugundan itibaren mukemmel bir tanri bilgisine sahipti ve henuz genc bir delikanliyken dogdugu ozgur sehrin bircok aziz ve kutsal kadinlarini verdigi derin hikmetli cevaplarla kendisine hayran birakirdi.

 

Ve ne zamanki ailesi ona erginligin isareti olan cubbesini ve yuzugunu verdi, optu onlari, ayrildi ve insanlara tanri hakkinda konusmak icin dunyaya dogru yola cikti. O zamanlar dunyada bazilari ya tanri hakkinda hicbir sey bilmiyorlar, ya eksik bilgiye sahipler, ya da kendilerine tapinanlardan haberi bile olmayan yanlis tanrilara ibadet ibadet ediyorlardi.

 

Ve yuzunu gunese cevirerek yol aldi, yalin ayak, azizler gibi yuruyerek, kusaginda tasidigi deri bir canta ve kilden yapilmis matarasiyla.

 

Ve yururken uzun yolda tanriya dair mukemmel bilgisinin hazziyla doluydu ve tanriya durmaksizin medhiyeler duzuyordu, ta ki icinde bircok sehrin bulundugu yabanci bir bolgeye varana dek.

 

Ve onbir sehrin icinden gecti. Bazi sehirler vadilere kurulmustu, bazilari nehir kenarlarina ve bazilari da tepelere. Her sehirde kendisini seven ve takip eden birer murit edindi ve buyuk miktarda insan topluluklari izledi onu. Ve tanri bilgisi tum bolgeye yayildi, bircok kanun koyucu ona uydu ve tapinaklarin rahipleri kazanclarinin yarisinin gittigini gorduler; gun ortasi davullariyla insanlari tapinaklara cagirdiklarinda cok az kisi cagriya uyup adaklarla, hediyelerle gittiler. Ki o gelmeden once bu adet bolgenin koklu adetlerindendi.

 

Onu takip edenlerin ve havarilerinin sayisi arttikca kederi de o oranda artti. Ve bilmiyordu kederinin neden bu denli buyuk oldugunu. Oysa o tanrinin kendisine bahsettigi mukemmel bilgiyi insanlara aktarmaktan baska bir sey yapmiyordu.

 

Ve bir aksam onbirinci sehrin icinden gecti, havarileri ve muhtesem buyuk bir topluluk da onu izledi; ve o bir dagin tepesine cikti, bir kayanin ustune oturdu. Ve havarileri de etrafinda ayakta durdular, digerleri de vadide diz coktu.

 

Ve basini ellerinin arasina alarak aglamaya basladi, kalbine dedi ki, "Neden bu kadar kederliyim ve korkuyorum ve neden herbir havarim sanki gun ortasi ustume ustume gelen birer dusman gibi?" Ve kalbi ona cevap verdi, "Tanri seni kendi bilgisiyle donatti ve sen ise bu bilgiyi baskalarina verdin. Incinin degeri bolunmus oldu ve dikissiz kiyafet parca parca dagildi. Sahip oldugu hikmeti dagitan kisi kendi kendisini soymustur. Sahip oldugu hazineyi kendi elleriyle hirsiza vermis gibidir. Tanri senden daha hikmet sahibi degil midir? Tanrinin sana verdigi sirri baskalarina vermeni kim soyledi? Bir zamanlar zengindim ve kendimi fakirlestirdim. Tanriyi onun bilgisiyle gorebiliyordum ve simdi tanri kendini benden sakladi."

 

Ve tekrar agladi cunku kalbinin kendisine dogruyu soyledigini biliyordu; tanri bilgisini baskalarina vermisti. Tanriya onca yakinlasmisken, kendisine inananlarin sayisinin artmasiyla kaderi terkediyordu onu artik.

 

Ve kendisine dedi, "Artik tanri hakkinda hicbir sey konusmayacagim. Hikmeti baskalarina dagitan kendi kendisini soymustur."

 

Ve birkac saat gectikten sonra havarileri ona yaklastilar, yere kadar egilip dediler ki, "Efendimiz, bize tanri hakkinda konus, konus ki sen hicbir insanin sahip olamayacagi mukemmel bilgiye sahipsin."

 

Ve cevapladi onlari, "Sizinle herseyi konusurum, hem bu dunyadan hem de ahiretten ama tanri hakkinda artik konusmayacagim sizinle."

 

Ve ofkeli bir sekilde ona dediler ki, "Seni dinleyebilelim diye bizi collere dusurdun. Simdi seni bunca zaman takip etmis bu buyuk kalabaligi cesaretleri kirilmis, ac sekilde geri mi gondereceksin?"

 

Ve onlari cevapladi ve dedi ki, "Sizinle tanri hakkinda konusmayacagim."

 

Ve kalabalik homurdanmaya basladi ve dediler ki ona, "Sen bizi collere dusurdun ve bizi yiyeceksiz biraktin. Bize tanri hakkinda konus. Bu bize yetecektir."

 

Fakat o hicbir sey soylemedi. Cunku biliyordu ki eger tanri hakkinda konustugu taktirde hazinesini baskalarina vermis olacakti.

 

Ve havarileri uzgun uzgun ayrildilar yanindan, insan kalabaligi evlerine dondu. Ve bircoklari yolda olduler.

 

Ve yalniz kaldiginda ayaga kalkarak yuzunu aya cevirdi, yedi ay yolculuk etti, hickimseyle konusmadan, hicbir soruya cevap vermeden. Ve yedinci ay bittiginde bir cole vardi. Ve bir zamanlar icinde Santor'un kaldigi bir magara buldu, burayi kendisine ev olarak secti ve uzerinde uzanmak icin kendisine bir hasir yaparak munzevi olarak yasamaya basladi. Kendisinde hala muhafaza ettigi tanri bilgisiyle tanrinin yuceligini ovdu, medhiyeler soyledi.

 

Bir gece Munzevi magaranin onune serdigi hasirin ustunde otururken, yuzunde seytani cirkinlikle tanrisal guzelligi bir arada musahade ettigi bir gence dikkat kesildi. Bu genc her gece elleri bos sekilde munzevinin onunden gecer ve her sabah elleri mucevherlerle dolu olarak geri donerdi. Bir hirsizdi, kervanlari ve tuccarlari soyuyordu.

 

Ve munzevi ona merhametle bakti. Fakat hicbir sey demedi. Cunku biliyordu ki konusacagi her kelime imanini azaltacak, eksiltecekti.

 

Ve bir sabah genc adam yine elleri mucevherlerle dolu olarak dondugunde magaranin onunde durarak kaslarini catti, ayaklarini yere sertce vurarak munzeviye dedi ki: "Buradan her gectigimde neden bana boyle bakiyorsun? Nedir senin gozlerinde gordugum sey? O sey ki simdiye kadar kimse oyle bakmamisti bana. Ve bu bakislar bana diken gibi batiyor."

 

Ve munzevi onu cevapladi, "Gozlerimde gordugun merhametten baska bir sey degildir. Merhamettir bakislarimdan suzulen."

 

Ve genc adam onu kucumseyerek gulmeye basladi ve munzeviye acimasiz bir sesle bagirmaya basladi ve dedi, "Benim ellerimde mucevherler var ve seninse ustunde yattigin hasirdan baska seyin yok. Ne cesit bir merhamettir bana karsi duydugun? Ve nedir bu merhametin sebebi?"

 

"Senin icin merhamet besliyorum" dedi munzevi, "cunku sen tanrinin bilgisine sahip degilsin."

 

"Bu tanri bilgisi kiymetli bir sey midir?" diye sordu genc adam, magaranin agzina iyice yaklasarak.

 

"Dunyanin butun mucevherlerinden daha kiymetlidir." diye yanitladi munzevi.

 

"Ve sen sahipsin buna oyle mi?" dedi genc hirsiz, daha da yakinlasarak.

 

"Bir zamanlar, evet," dedi munzevi, "Tanrinin mukemmel bilgisine maliktim. Fakat aptalligimdan onu parcalara ayirdim ve digerleri arasinda bolundu. Buna ragmen bende arta kalan bilgi bile yine de tum mucevherlerden daha kiymetlidir."

 

Ve genc hirsiz bunu duyar duymaz ellerinde tasidigi mucevherleri yere atti, keskin kilicini munzeviye dogrultarak, "Bana hemen o malik oldugun tanri bilgisini ver, yoksa seni simdi oldururum. Benimkinden daha degerli bir hazineye sahip olani oldurmemem icin hicbir sebep yok," dedi.

 

Ve munzevi dirsegi uzerine abanarak dedi ki, "Tanrinin adil mahkemesine gidip onu orda ovmek, dunyada onun bilgisinden mahrum olarak yasamaktan daha iyi degil midir benim icin? Oldur beni eger istedigin buysa. Fakat tanriya dair bilgimi sana vermeyecegim."

 

Ve genc hirsiz diz cokerek yalvardi fakat munzevi onunla tanri hakkinda konusmadi, hazinesini vermedi. Bunun uzerine genc hirsiz soyle dedi, "Nasil istersen oyle olsun. Ben yedi gunahlar sehrine gidecegim fakat uc gunluk bir yolculuk gerektiriyor ve elimdeki mucevherler icin orada bana hazzi ve neseyi verecekler." Ve mucevherlerini alarak cabucak uzaklasti.

 

Ve munzevi arkasindan gitti, seslendi, yalvardi. Uc gun boyunca genc hirsizi takip etti ama ne geri donmesi icin ne de yedi gunahlar sehrine girmemesi icin ikna edebildi.

 

Ve ara sira genc hirsiz arkasina donup munzeviye bakti ve onu cagirarak dedi ki, "Bana dunyanin tum hazinelerinden daha degerli olan bu tanri bilgisini verecek misin? Eger bunu bana verirsen o sehre girmeyecegim."

 

Ve her seferinde munzevi ayni seyi soyledi, "Sahip oldugum herseyi veririm sana, bu haric. Cunku bunu vermek benim icin caiz degil."

 

Ve ucuncu gunun aksami yedi gunahlar sehrinin kirmizi kapisina yaklastilar. Ve sehre yaklastikca kahkaha sesleri daha cok isitiliyordu.

 

Ve genc hirsiz kapinin zilini aramaya koyuldu. Kapiyi calacakken munzevi kosarak onune gecti ve onu iki yakasindan yakaladi ve dedi ki: "Ellerini uzat, yaklas bana ve kulaklarini dudaklarima yakinlastir. Sana bende arta kalan tanri bilgisini verecegim." Ve genc hirsiz durdu.

 

Ve munzevi tanri bilgisini verdikten sonra yere kapaklanip aglamaya basladi.Ve buyuk bir karanlik sehri orttu, genc hirsizin gorus alanindan cikardi.

 

Ve munzevi yerde yatmis agliyorken, yanibasinda dikilmis olani farketti. Yanibasinda duran, omuzlari dik, yun sacli genc munzeviyi kaldirdi ve dedi ki: "Bundan once tanrinin bilgisine sahiptin. Simdi artik O'nun askina sahip oldun."

 

Oscar Wilde - The Teacher of Wisdom

Turkce'ye ceviren: restpektif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anlamlı bir paylaşım olmuş...

 

Teşekkürler...

 

:clover:

 

:zorro:

 

Ve munzevi yerde yatmis agliyorken, yanibasinda dikilmis olani farketti. Yanibasinda duran, omuzlari dik, yun sacli genc munzeviyi kaldirdi ve dedi ki: "Bundan once tanrinin bilgisine sahiptin. Simdi artik O'nun askina sahip oldun."
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 yıl sonra...
Yaradan RAB'bin adıyla; Başlarda Elçi tarafsızdı. Yaşadıkları öyle ağır gelmişti ki o bir ara bunlardan dolayı ateist olmuştu. Herşey düşünce ile başladı. Düşündükçe TANRI'nın varlığını buldu ve kesin emin oldu. Ancak insanların anne babalarının dinine tabii olduğunu görünce, "TANRI var ancak Din yok" dedi. "Geçmişte peygamberler gelmişse, peki şimdi neden gelmiyor?" dedi. "Neden şimdi mucizeler olmuyor?" dedi. Dinleri araştırmaya başladı ve ahirete kesin olarak inandı.

 

Ancak "Ya yanlış dini seçersemde sonra cehennem'e girersem?" dedi ve korktu. ALLAH'a doğru yol için dua edip durdu. ALLAH(C.C.) dua'sını duydu ve karşılık verdi. Önce kendi varlığını kanıtlayıp pekiştirmek için ona gerçekleşen rüyalar mucizelerini verdi. Rüyalarda ALLAH gaybı bildirdi ve ertesi gün gerçekleşti. Sonra yerin bitirdiği dna'sı değiştirilmiş bir bitkiden Elçi bir tutam tattı. Tadınca karşısında bir ruh gördü ve o ruh elçinin göğsüne girdi. Elçi düşünmeye başladı, düşündükçe düşündü. Düşündüğü gece uyanıp kalkınca, aynı gün düşündüğü şeylerin daha önce hiç okumadığı bir kitap'da gördü.

 

Gördüğü kitapdaki aynı gün düşündüğü şeylerin karşısına çıktığı bölümde tattığı bitkiden de bahsedildiğini gördü. Ertesi gün Elçi sorular sordu, çok soru sordu ancak cevabını bulamadı. Aynı gece uyanıp kalkınca daha önce hiç okumamış olduğu kitap tekrar karşısına çıktı ve Elçinin sorduğu soruları cevapladı. Ertesi gün Elçi yaşadıklarının şaşkınlığını üzerinden atamamışken gece uyandığında "ALLAH(C.C.)’ım ne anlama geliyor bana bu yaşatıp gösterdiklerin?" diye sorduğunda, kitap tekrar başladı. Kitap elçiye şöyle söyledi "Rahman ve Rahim olan ALLAH(C.C.)'ın adıyla; Yâsîn, Hikmet dolu Kur'an hakkı için, Sen şüphesiz peygamberlerdensin.

 

Doğru yol üzerindesin." O kitap Kuran-ı Kerim'di! Elçi imansızdı ve asla iman edecek de değildi. Ancak tüm bunlardan sonra o halis bir iman sahibi oldu. Mucizeler devam etti. Elçi Kuran okumaya başlayınca, Kuran'da yazılanların benzerleri Elçinin başından gelip geçmeye başladı. Elçi sokakta kaldığı sırada bir rüya gördü, rüyada kendine yukardan bakarken gördü ve elinde ise beyaz bir zarf vardı. Rüyada ne erkek nede kadın sesine benzemeyen bir ses ona şöyle seslendi; "Sen benim elçimsin, seni ben seçtim. Sakın şüpheye düşenlerden olma ve bana hiçbir şeyi ortak koşma!". Bir süre sonra aynı ses Elçinin kafasının içinden bir ses geldi, bu ses dışardan değil Elçinin beyninden gelen bir sesti. Ve rüyada duyduğu aynı sesti, Elçiye şöyle seslendi “Doğru yoldasın sen benim elçimsin ve sakın şüpheye düşme!”.

 

Sonra öğretmen olduğunu söyleyen biri Elçinin rüyalarına girip ona bazı bilgiler öğretiyor ve bunları nasıl kullanacağını bildiriyordu. Sonra Elçi rüyalarında melek olduğunu söyleyen hiçbir insan suretinde benzemeyen bir varlık ile karşılaştı. O meleği sürekli rüyalarında görmeye başladı, Melek Elçiye bazı şeyler anlatıp yaşatıyor, sonra da uyanınca bunları kesin yazmasını bildiriyordu. Elçi yazıyordu, ancak insanların inkar edebileceklerini anlayınca namaz kılarken şöyle düşündü "Ya insanlar buna da inanmazlar ise? Keşke bana bu olaya ait kesin bir kanıt verilse" işte tam bu sırada seccadenin üzerinde rüyalarda kendisi ile konuşan meleğin suratını gördü. Saygı ve hayranlık ile namazı bitirince onun fotoğrafını çekti. Elçi ALLAH(C.C.)'ın varlığından kesin ve tam olarak emin olduğu için, ALLAH(C.C.)'ı görme talebinde asla bulunmadı.

 

Tam aksine Elçi, ALLAH(C.C.)'ı görmekten korkuyordu. Musanın kıssasından haberi vardı. ALLAH(C.C.)'ı görüpte, O bir yere tecelli ederse oranında paramparça olacağını ve kendisinin de bayılacağını düşünüyordu. Ancak ALLAH(C.C.) Elçinin bu durumundan hoşnut kaldı. Ve ışık ile duvara tecelli etti ALLAH(C.C.). Işık ALLAH(C.C.)'ın cemalini duvara yansıttı. Elçinin gözleri o anda nur ile dolup taştı. Elçi O'nu hayranlık ile seyrederken birden kayboldu. Öyle ki o cemal orada sonsuza kadar kalsaydı, Elçi yemek yemeden, su içmeden ölene kadar O Cemali seyrederdi. O günden sonra Elçi'nin gözleri, bakanlara ışık saçan bir nur oluverdi. ALLAH(C.C.) kendisinden kesin emin olup, korkanları böyle mükafatlandırır. Tüm bu mucizeleri ve daha fazlasını kitabın içinde ayrıntılı bir biçimde bulabilirsiniz. ALLAH(C.C.)'tan hidayetin nasıl verildiğine şahit olabilir ve ALLAH(C.C.)'ın insanlara olan yeni mesaj ile ayetlerini ücretsiz olarak öğrenebilirsiniz. ALLAH(C.C.) En büyüktür. ALLAH(C.C.)'tan başka İlah yoktur. ALLAH(C.C.)'ın yeni elçisi kıyameti müjdeleyip, Kur'an-ı doğrulayan ALLAH(C.C.)'tan kendisine inen kitap ile gelmiştir. ALLAH(C.C.)'tan ona verilen kesin kanıtları, hidayet ve Hikmetli sahifeleri ile gelmiştir. ALLAH(C.C.) onu İslam(Hak) ile göndermiştir. O kendini tüm insanlıktan gizledi! İşte ALLAH(C.C.)'tan tüm insanlığa inen yeni ücretsiz kitap

 

Kitap'da Son Peygamber Hz. Muhammed'dir diyenlere şöyle sesleniliyor yeni inen Hikmet'ten alıntıdır; Bu süreçte beni en çok zorlayan konu Kur’an’daki tek bir ayet olan AHZAB 40’tı. AHZÂB-40 Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Başlarda bu ayet sebebiyle o kadar çok zor durumda kaldım ki artık aklımı kaybetmekten korkuyordum. Aynı olayın kendi başınıza geldiğini düşünün. ALLAH(C.C.) Sizi seçip, sizle konuşuyor ve mucizeler verip yaşatıyor. Elçisi olduğunuzu söylüyor ve sizi İslam ile gönderip, müminlerden olmanızı emrediyor.

 

Ama birde bakıyorsunuz İslam’da son peygamber geldiği ile Kur’an da bir ayet var. Ve insanlarda bir daha gelmeyeceğine inanıyor. Bir ara o ayetten şüpheye düşüp acaba sonradan mı içine konuldu diye düşündüğüm oldu. Eğer ALLAH(C.C.)’ın yardımı olmasaydı bu olayı sizlere ne açıklayabilirdim nede anlatabilirdim. Sorumun cevabını yine Kur’an ve kendim de buldum. Bakara Suresinin 106.Ayeti aslında her şeyi açıklamaya yetiyordu. “Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırırsak veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misiniz ki ALLAH(C.C.) her şeye kadirdir.”

 

Bilindiği üzere son peygamber ayeti, bir ayettir. Bu konu ile alakalı başka bir ayette yoktur. Ve bilindiği üzere bu ayet bir kıssa ayeti değil, hüküm ayetidir. Ve bilindiği üzere yürürlükte olan bir ayettir. Peki ALLAH(C.C.) bu bir ayetin hükmünü artık yürürlükten kaldırmak isterse ne yapar? Kimse ALLAH(C.C.)’ın arşını taşıyan melekler ile birlikte gökten inip Kur’an’ı açıp onun hükmünü yürürlükten kaldırmasını beklemez herhalde. Elbette ALLAH(C.C.) bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırmak isterse yeni bir peygamber seçer, vahyeder, doğal olarak ona hidayet verir, kendi katından kanıtlar verip mucizeler ile gönderir. Peki ALLAH(C.C.) bunu yapamaz mı? Bu sorunun da cevabı ayette açık bir şekilde çoğul ifade kullanılarak insanlara hitaben kullanılmıştır. Bilmez misiniz ki ALLAH(C.C.) her şeye kadirdir! (Kaynak: HİKMET

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.