Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

OSMAN ÖCALAN’DAN ŞOK AÇIKLAMALAR


nail_amudi

Önerilen İletiler

Anlaşılmıştır tesekkür ederim açıklamalar için...

Tüm dünyanın tanıdığı bir devletin Resmi dilinin Kürtçe olması bir anlam ifade etmezmi bence eder.

Yani Kürtçe Resmi bir dildir.

Türkiye KÜRTÇEYİ RESMİ BİR DİL OLARAK TANIMIŞTIR demekle

kendi anayasasına koymuştur demedim zaten.

Örneğin İstanbulda Rumca eğitim veren Rum okulları yok mu? VAR.

Ama Türkiye G.Kıbrısı tanımıyor bile...

lozan ya da her neyse...

sonuç olarak

Türkiyede yaşayan sayıları herkese göre değişen çok sayıdaki Kürt kökenli vatandaşın kendi dilini kullanıp geliştirmek istemesi insani bir hak değilmidir.Ben defalarca söyledim resmi dil tabiki Türkçe olsun ama

anadilde eğitim hakkı bir insan hakkıdır dolayısıyla Kürtlerin anadilde eğitim hakkı meşrudur.Bu Kürtçenin resmi bir dil olmasından sonra daha bir anlam kazanmıştır.Türkiye Irak ı tanıyor ve Irak ın resmi dilide Kürtçe ve kendi ülkesinde milyonlarca Kürt var.

Türkiye nin bu hakkı vererek;

bu insanların,

ülkesine daha bağlı,

ülkesini daha benimseyen,

özgür birer yurttaş olduklarını hissetmelerini sağlamazmı?

 

Güzel düşünceler fakat bugünkü, bu aşamadaki Türkiyede ana dilde eğitim, üniter devleti temelden sarsarak ayrılık sürecini başlatır. Bu durumda, hem ana dilde eğitimi hem de üniter devleti savunmak çelişki oluşturur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 186
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

**********

 

Yazdık, okumamışsın! Anadilde eğitim, ülkeyi bölmek için atılan en masum İLK ADIMdır! Bu zaten devlet tarafından akbül görmez; görmeyecekte!

 

anadilde eğitim bir insan hakkıdır,sen bile masum olduğunu kabul ediyorsun.

biz sizin dilinizi tanımıyoruz,kendi aranızda konuşursanız konuşun ama Türkçe eğitim görmek zorundasınız, daha ne olduğu bile belli olmayan bir dili eğitim dili olarak kullanmakta neymiş diyerek,asıl siz ülkenin bölünmesine hizmet etmiş oluyorsun

 

TRT nin kürtçe yayın yapması, maalesef kürtler içinde değildir. Tamamen siyasidir ve ülke dışındaki kürtlere yöneliktir...

 

Yani bunun tercümesi dostlar alışverişte görsünmüdür,bumudur kardeşlik.

 

Sana açık açık çözümleri yazdım!

Tek bir tanesine "hayır" yada "evet" demeden kalkıp konuları başka yöne çeken sensin...

 

Dön bak bakalım hayır ya da evet demişmiyim dememişmiyim...

 

Peki, söyle bakalım kürt sorunu neymişşş? Buyur yaz! Konuyu sağa sola çekmeden yaz ama!!!

 

Şu yazış şeklin bile daha baştan önyargılı ve alaycı... sorun belli, çözüm üretmek gerekiyor

çözümsüzlük yaratmak değil

*********

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şu yazış şeklin bile daha baştan önyargılı ve alaycı... sorun belli, çözüm üretmek gerekiyor

çözümsüzlük yaratmak değil

 

 

*************

 

Mesela?

 

Anadilde eğitimmi?

 

Sonra?

 

Bu okuldan çıkan ve Türkçe dört işlemi dahi bilmeyen biri nerede ekmek kazanacak? Kurulması hayal edilen kürdistandamı?

 

Evet; cevap?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

Bu isimler, bu canlar, bu ocaklar...... kanları asla yerde kalmayacak!! Diyalog mu? Tabi tabi.. hele yanaş namlumun ucuna; bak sana ne diyaloglar sunacağım!!!

 

 

* * *

 

 

 

 

 

RAMAZAN YEŞİL-ANTALYA

 

KUAFÖRDE KALFALIK YAPIYORDU

 

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde şehit olan er Ramazan Yeşil'in evine ateş düştü. Oğulları Ramazan Yeşil'in şehit haberini duyan Ali Havva Yeşil çifti göz yaşlarına boğuldu.

Şehit haberi ilk olarak Ramazan Yeşil'in amcası ve köyün muhtarı olan Cengiz Yeşil'e iletildi. Daha sonra Serik ilçe Jandarma Komutanlığı'ndan askeri bir heyet amca Cengiz Yeşil'i de yanına alarak acı haberi Yeşil ailesine bildirdi. Acı haberle yıkılan aile fertlerini komşuları ve diğer yakın akrabaları teselli etmeye çalıştı. Ramazan Yeşil'in 10.5 aylık asker olduğunu ifade eden amca Cengiz Yeşil, "Ramazan çok efendi dört dörtlük bir gençti. İlköğretimi bitirdikten sonra Antalya'ya giderek kuaförlük mesleğini öğrenmeye başladı. En son şehit olmadan bir gün önce babası ile telefonla konuştuğunu biliyorum." dedi.

 

Ramazan Yeşil'in kardeşi Emrah Yeşil ağabeyinin son aradığında annesi ve babasıyla konuştuğunu ve hemen her gün aradığını söyledi. Biri kız olmak üzere dört kardeş olan Yeşil ailesinde Ramazan en büyük olan kız kardeşinden sonra ikinci sırada yer alıyordu.

 

HASAN AYGÖR-KIRIKKALE

 

ABİSİNİN İÇİNE DOĞMUŞ

 

Babası Hüdaverdi Aygör'ü yıllar önce, annesini ise bir ay önce toprağa veren şehit Hasan Aygör, bir yıl önce jandarma uzman çavuş olarak göreve başlamış. Bir ay önce annesinin cenazesi için memleketine gelen Aygör, daha sonra Hakkari'deki birliğine dönmüş.

 

Kardeşinin ölüm haberinin ardından ağabey Doktor Duran Aygör, bir taraftan gözyaşlarına boğulurken, diğer taraftan 'vatan sağ olsun' diyerek teselli bulmaya çalıştı. Kardeşinin yaklaşık bir sene önce göreve başladığını ve ilk görev yerinin Hakkari olduğunu söyleyen gözüyaşlı ağabey Aygör, "Kardeşimin şehit olacağı içime doğdu. Şehit olduğu gün kendisini arayamadım. Çünkü şehitlik mertebesine ulaştığını hissediyordum." şeklinde konuştu. Şehidin cenazesi yarın Nur Camii'nde kılınacak namazın ardından baba ocağı Keskin'in Armutlu köyünde toprağa verilecek.

 

İLHAN KÜÇÜKSOLAK-KOCAELİ

 

SALDIRI HABERİNİ İZLERKEN ASKERLER KAPININ ZİLİNİ ÇALDI

 

Hakkari Şemdinli'deki Aktütün Jandarma Sınır Birliği'ne yönelik terör örgütü PKK saldırısında şehit olan Piyade Çavuş İlhan Küçüksolak'ın ailesinin, komutanların acı haberi vermeye geldiği sırada televizyonda haberleri izlediği ortaya çıktı.

 

Kocaeli'nin Çayırova ilçesine bağlı Emek Mahallesi Bosna Caddesi 48. Sokak Numara 8'de oturan Solak ailesinin evine, oğullarının acı haberiyle birlikte ateş düştü. Hain saldırının ardından televizyon başından ayrılmayan aile, 3 çocuklarının en küçüğü olan oğulları Piyade Çavuş İlhan Küçüksolak'ın durumu hakkında bilgi almaya çalışırken evin kapısı çaldı. Acılı aile, kapıyı açtıklarında karşılarında gördükleri askerler ile birlikte ağladı. Aileye acı haberi verirken televizyonda haberleri izleyen Anne Kadriye Küçüksolak'ın baygınlık geçirdiği, yakınlarının gözyaşlarına boğulduğu öğrenildi. Bu sırada komutanların da gözyaşlarını tutamadığı ve aileyi teskin etmeye çalıştıklarını belirtildi.

 

Şehiti Çavuş İlhan Küçüksolak'ın cenazesinin yarın Kocamustafapaşa Camiinde kılınacak öğle namazının ardından düzenlenecek askeri törenle Gebze Şehitliği'nde toprağa verileceği öğrenildi.

 

HASAN ÖNAL-ESKİŞEHİR

 

BİR AY ÖNCE BENİ MERAK ETMEYİN DEMİŞTİ

 

Hakkari'nin Şemdinli ilçesinin Aktütün sınır karakolunda şehit düşen Jandarma Astsubay Çavuş Hasan Önal'ın (21) Özel Harekat birliğinde görev yaptığı öğrenildi. Bekar olan oğlunun haberini alan Eskişehir'deki baba Durmuş Ali Önal ve yakınları sinir krizleri geçirdi.

Jandarma yetkilileri, şehadet haberini iletmek üzere geldikleri baba evinde kimseyi bulamayınca, şehit astsubayın 71 Evler Mahallesi Suluova Sokak'taki babaannesinin evine geldi. Acı haber burada babaanne Fatma Önal ve şehidin abisi Ali Osman Önal'a iletildi. Daha sonra eve gelen baba Durmuş Ali Önal ise duyduğu acı haberle sinir krizleri geçirdi. Fenalaşan şehitin babasına askeri doktorlar müdahale etti. Şehidin annesi Ayşe Önal ile babasının kısa bir süre önce ayrıldıkları öğrenildi.

 

Şehidin 1 ay önce izne geldiğini anlatan amca Ahmet Önal, bayram sırasında da ailesini aradığını anlatarak, "Beni merak etmeyin, durumum iyi" dediğini aktardı.

 

RASİM ESER-MERSİN

 

EVİN GEÇİMİNİ O SAĞLIYORDU

 

Acı haberi alan şehit yakınları gözyaşlarını tutamadı. Başsağlığına gelen komutanlar aileyi teskin etti. Şehit Rasim Eser'in askerliği bitirdikten sonra uzman olarak kaldığı ve evin geçimini sağlayan tek evlat olduğu öğrenildi.

 

Şehit Rasim Eser'in evine Silifke Kaymakamı Ahmet Beyoğlu başkanlığında askerlerden oluşan bir heyet giderek başsağlığı diledi.

 

Şehit Rasim Eser'in kız kardeşi Hatice Eser, abisiyle en son nisan ayında görüştüklerini belirterek, abisinin annesinin üzülmemesi için gittiği yerlerle ilgili bir şey anlatmadığını söyledi.

 

HAKKI ARAN-DİYARBAKIR

 

KÜRTÇE AĞITLAR YAKTI

 

Terör örgütü PKK tarafından Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Karakolu'na düzenlenen saldırı sonucu şehit olan askerlerden Hakkı Aran'ın Diyarbakır'daki evine ateş düştü.

Jandarma ekipleri, Hakkı Aran'ın Bağıvar beldesindeki evine giderek ailesine acı haberi verdi.

 

Şehit Jandarma Er Hakkı Aran'ın cenazesi, Van'dan helikopterle Diyarbakır'a getirilecek. Yapılacak tören sonrası Bağıvar beldesinde toprağa verilecek.

 

ÇAĞLAR MENGÜ-İSTANBUL

 

AİLESİ ACI HABERİ MİSAFİRLİKTE ALDI

 

Hakkari Şemdinli'deki Aktütün Jandarma Sınır Birliği'ne yönelik terör örgütü PKK saldırısında şehit olan Jandarma Er Çağlar Mengü'nün, terhisine 7 ay kaldığı öğrenildi.

Şehit Er Mengü'nün ailesinin misafirlik için Ankara'da bulunduğu, acı haberi alır almaz İstanbul'a hareket ettiği bildirildi. Şehit erin ailesinin kaldığı evin önünde toplanan vatandaşlar da, eve büyük bir Türk bayrağı astı. Şehitin bir arkadaşı ise ağlayarak sinir krizi geçirdi.

 

SELÇUK CAN-OSMANİYE

 

AİLESİNİN TEK OĞLUYDU

 

Hakkari'deki saldırıda şehit olan Uzman Çavuş Selçuk Can'ın Osmaniye'nin Düziçi ilçesindeki babaevine ateş düştü. 15 askerin şehit olduğu haberi duyulur duyulmaz acı haberi alan ailenin yakınları da taciye için Can ailesinin evine akın etti. Emekli öğretmen baba İbrahim Can ve annesi Ayşe Can, oğullarının şehit haberini alınca sinir krizleri geçirdi. Can ailesi için evin önünde ambulanslar hazır bekletildi. Şehit Selçuk Can'ın ailesinin tek oğlu olduğu öğrenildi. Evli olan Can, bir kız çocuk babasıydı.

 

OZAN ONUR ILGEN-ADANA

 

ÜNİVERSİTEYİ KAZANDI AMA ASKERLİĞİ TERCİH ETTİ

 

Jeoloji mühendisliğini kazandığı halde üniversiteye gitmeyerek askerliği seçen şehidin, yaklaşık bir ay önce Giresun'dan Hakkari'ye tayin olduğu öğrenildi.

 

Anne Deniz Vilson, oğlunun şehit haberini çalıştığı iş yerinde öğrenirken, üniversiteyi bu yıl kazanan kız kardeşi Sevcan ise haberi evde internetten öğrenerek, gözyaşlarına boğuldu.

 

Deniz Vilson'a iş yeri önünde bekleyen ambulanstaki sağlık görevlileri müdahale etti. Anne daha sonra Yurt Mahallesi 338 Sokak'taki İsa Bey Apartmanı'ndaki evine götürüldü. Haberi öğrenen yakınları da şehidin evine gitti.

 

Bu arada, şehidin 3 yıl önce üniversite sınavında jeoloji mühendisliğini kazandığı, ancak üniversiteye gitmeyerek, askerliği tercih ettiği, bir ay önce ise Giresun'dan yeni görev yeri Hakkari'ye tayinin çıktığı öğrenildi.

 

Öte yandan, şehidin İncirlik Üssünden emekli olduğu belirtilen üvey babası Robert Vilson da acılı anneyi teskin etmeye çalıştı..

 

DAVUT İLBAŞ-SİİRT

 

İKİ ÇOCUĞU VARDI

 

Şehit olan jandarma piyade er Davut İlbaş'ın 2 çocuk babası olduğu bildirildi. Şehit er Davut İlbaş'ın Siirt'in Alan Mahallesi'nde oturan ailesi, acı haberi, evlerine gelen askeri yetkililerden öğrendi. Aile fertleri, şehidin ardından ağıt yaktı.

 

Davut İlbaş'ın Serkan (5) ve Beyza (3) adında iki çocuk babası olduğu bildirildi.

 

Şehidin evini ziyaret eden Siirt 3. Komanda Tugay Komutanı Tuğgeneral Özhan Ayaş, baba Süleyman Yusuf İlbaş ile diğer aile fertlerini teskin etti.

 

Şehit İlbaş'ın cenazesinin bu akşam helikopterle Siirt'e getirileceği, yarın düzenlenecek törenin ardından toprağa verileceği belirtildi.

 

ER OKTAY KARAKELLE - İSTANBUL

 

BİN TANE OKTAY FEDA OLSUN

 

Şehit Jandarma Er Oktay Karakelle'nin acı haberi, Kartal'daki ailesinin evine ateş düşürdü. Acı haberi alan Karakelle'nin yakınları, uzun süre gözyaşı döktü. Şehidin evine ise büyük bir Türk bayrağı asıldı.

 

Vatandaşların sakinleştirmeye çalıştığı şehit er Karakelle'nin babası Hasan Karakelle de, birlik-beraberlik mesajı verdi. Türkiye'yi bölmeye hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyleyen acılı baba, "Vatan için bin tane Oktay feda olsun. Allah kimsenin başına vermesin! Vatan sağolsun! " dedi.

 

JANDARMA KOMANDO ER HALİL İBRAHİM ARLIK-DENİZLİ

 

KENDİ KÖYÜNDEN BİR KIZLA SÖZLÜYDÜ

 

Denizli'nin Beyağaç ilçesine bağlı Kapuz Köyünde yaşayan şehit erin babası Turhan ve annesi Elif Ayşe Arlık, çocuklarının durumunu öğrenmek için sabah saatlerinde Beyağaç ilçesindeki Jandarma Bölük Komutanlığına gitti. Ancak burada yetkililerden bilgi alamayan aile, fenalık geçirerek ilçedeki sağlık ocağına kaldırıldı.

 

Bu arada, haberi bildirmek için köye giden Denizli 11. Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı askeri yetkililer, ailenin sabah saatlerinde ilçeye gittiği öğrendi. Bunun üzerine ilçeye hareket eden askeri yetkililer, sağlık ocağında bulunan aileye durumu bildirdi. Bu arada, şehidin 83 yaşındaki dedesi Muhammet Arlık da haberi öğrenince fenalaşarak ilçe sağlık ocağına kaldırıldı.

 

Şehidin erkek kardeşi Muhammet Arlık, kardeşinin her gün kendilerini telefonla aradığını belirterek, ''Telefonda bize, sabah saatlerinde operasyona çıktıklarını ve gece geç saatlerde döndüklerini söylüyordu ve helalleşiyordu. Son iki gündür aramadı'' dedi.

 

Askere gitmeden önce İzmir'de çiçekçilik yaptığı öğrenilen şehit er Halil İbrahim Arlık'ın, 2'si kız 3 kardeşi olduğu, kızlardan birinin Denizli ve diğerinin de İzmir'in Torbalı ilçesinde yaşadıkları öğrenildi.

 

10 aylık asker olan Halil İbrahim Arlık'ın kendi köyünden bir kızla sözlü olduğu öğrenildi. Öte yandan, şehit erin ailesinin evinde sessizlik hakim sürerken, taziyeye, 1991 yılında şehit olan Halil Varol'un babası Abdülkadir Varol da geldi.

 

Denizli'ye getirilecek şehit er Arlık'ın cenazesinin, yarın öğle saatlerinde Denizli 11. Piyade Tugay Komutanlığı'ndan alınarak Beyağaç ilçesi Kapuz Köyü'nde toprağa verileceği öğrenildi.

 

BAHATTİN ERTURHAN-SİVAS

 

EŞİ 5 AYLIK HAMİLEYDİ

 

Ağıtlar yakan anne İsmihan ile gözyaşlarını tutamayan babası Mehmet Erturhan ve fenalık geçiren yakınlarına olay yerinde bulunan sağlık ekipleri müdahale etti.

 

Şehidin ağabeyi Ahmet Erturhan, kendisini sakinleştirmek isteyen İl Jandarma Komutanı Kıdemli Kurmay Albay Hakan Doğan'a, kardeşinin 2 yıl görev süresinin daha olduğunu, bu süreyi kendisinin gönüllü olarak doldurmak istediğini belirterek, bölgeye gönderilmesi talebinde bulundu.

 

Olayı duyan şehidin akrabaları ve komşuları da acılı aileye taziye ziyaretinde bulunarak, destek oldu. Şehit Bahattin Erturhan'ın Ankara'da yaşadığı, sağlık görevlisi olan eşi Fatma Erturhan'ın da bu ilde bulunduğu öğrenildi. Şehidin 2.5 yaşında Sılanur adında kızının bulunduğunu belirten yakınları, eşinin 5 aylık hamile olduğunu söylediler.

 

MUHAMMET AYDEMİR-ARTVİN

 

40 GÜNLÜK BEBEĞİNİ HİÇ GÖREMEDİ

 

Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Bölüğü'ne düzenlenen terör saldırısında şehit olan piyade onbaşı Muhammet Aydemir'in terhisine 3,5 ay kaldığı, şehit arkadaşının ismini verdiği 40 günlük bebeğini hiç görmediği öğrenildi.

 

Kucağında 40 günlük bebeği olan şehidin eşi Fatma Aydemir, eşiyle dün telefonda konuştuğunu belirterek, ''Bana 'çocuklarıma iyi bak, yakında kavuşacağız, sabret' dedi. Eşim bana hiç görmediği oğlunu emanet bıraktı. Muhammet, doğumdan önce telefon ederek, çok sevdiği arkadaşının şehit olduğunu söyledi ve oğlumuza şehit düşen arkadaşı Mert'in adını koymamızı istedi. Biz de Muhammet'in istediği gibi oğlumuza Mert adını koyduk'' diye konuştu.

 

Eşinin bayramda telefon ederek kendisinden bütün akrabaların telefonlarını istediğini ifade eden Aydemir, telefon numaralarını verdiği eşinin akrabaların hepsini tek tek arayarak bayramlaştığını öğrendiğini söyledi.

 

Fatma Aydemir, en büyük üzüntüsünün şehit eşinin oğlunu bir kez bile görememesi olduğunu kaydetti.

 

CAHİT YILDIRIM-KIRIKKALE

 

EN SON BABASIYLA GÖRÜŞTÜ

 

Aslen Erzurum Aşkaleli olan, ancak İzmir'in Bornova ilçesine bağlı Mevlana Mahallesi'nde oturan Piyade Uzman Çavuş Cahit Yıldırım'ın anne ve babası, bugün öğleden sonra oğullarının şehit olduğu haberi ile sarsıldı.

 

Şehit Uzman Çavuş Yıldırım'ın babası Nurettin Yıldırım, gazetecilere yaptığı açıklamada, oğlunun şehit olduğu haberini birkaç saat önce televizyondan öğrendiğini, evlerini ziyaret eden askeri yetkililerin de bu bilgiyi teyit ettiğini bildirdi.

 

Oğluyla en son Ramazan Bayramı'nda görüştüğünü belirten Yıldırım, ''Görev yeri Kırklareli'ydi. 10-15 gün önce Şemdinli'ye gittiler. En son bayramda memlekete çocuğunu bıraktıktan sonra görüştük'' dedi.

 

Şehit Piyade Uzman Çavuş Cahit Yıldırım'ın, eşiyle birlikte yaşamakta olduğu asıl görev yeri Kırklareli'nde defnedileceği öğrenildi.

EGEMEN YILDIZ (İZMİR)

 

ANNESİ SİNİR KRİZLERİ GEÇİRDİ

 

Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Jandarma Sınır Karakolu'na düzenlenen hain saldırıda şehit olan uzman erbaş Egemen Yıldız'ın İzmir'deki ailesi ve yakınları, gözyaşlarına boğuldu.

 

İzmir'in Gaziemir ilçesine bağlı Sarnıç beldesinde oturan uzman erbaş Egemen Yıldız'ın (25) ailesinin evine İzmir İl Jandarma Komutanlığı'ndan askeri bir heyet ve 112 ambulans görevlileri geldi. Askerler, anne ve baba Mahmut-Fikriye Yıldız çiftine, oğullarının çatışma sırasında şehit olduğu haberini verdi.

 

Acı haberi alarak sinir krizi geçiren anne Fikriye Yıldız'a sakinleştirici iğne yapıldı. Baba Mahmut Yıldız ile kız kardeşi Ödül'ün ise sürekli ağladıkları görüldü. Egemen Yıldız'ın dedesi Şakir Yıldız fenalaştı. Sağlık görevlileri dede Yıldız'ın tansiyonunu ölçtü. Şakir Yıldız, ''Güzel torunum benim, hayatının baharındaydın daha. Yaşama doyamadan gittin'' diye feryat etti.

 

Olayı duyarak eve gelen teyzesi Nevriye Yıldız sinir krizi geçirdi. Kendini yere atan ve sakinleştirilemeyen Nevriye Yıldız'a da sakinleştirici iğne vuruldu.

 

Amca Davut Yıldız, yeğeni Egemen Yıldız'ın 3.5 yıllık uzman erbaş olduğunu belirterek, ''Denizli'de görevliydi. 3.5 ay önce tayini çıktı ve Hakkari'de göreve başladı. Bayramda İzmir'de ailesinin yanındaydı. İki gün önce birliğine gitti'' dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Simalyıldızı,

 

insan kanını mücadale adı altında meşru kılma çabası içerisinde olan PKK benim için sizin için neyse odur.Kaybettiğmiz o gencecik bedenler bizim fidanlarımız,bizim toprağımız.15 kürte olsa 15 türkte olsa,bu vatan için canını vermiş ciğerlerimiz.

 

bu saldırıyı yapanları da,bunu meşru görenleri de,bunu olağanlaştıranları da lanetliyorum.Bizimle bugün kapanacak o anne ve babalarla bir ömür taşınacak acıya sabır diliyorum.

 

eleştiri getirdiğiniz noktalara bu saatte değil de yarın cevap vermeyi düşünüyordum ki,hazır bunları yazmışken devam edeyim...fazla açılmamak için sizden alıntılama yoluna gidsem iyi olur!

 

siz uzlaşamamızın ilk nedeni olarak şunu yazmışsınız;

 

1.si kürtlerin batıya göç ETTİRİLMESİ konusunda açık olmamız gerekli! 1924 olayları, tamamen bölge ileri gelenlerinin ve şeyhlerin, İngiliz etkisiyle, halkı bir devlet kurma adına provake etmeleridir (sait nursi denen zat bu konuda çok naralar atmış, fetvalar vermiştir; bugün nur tarikatı diye anılan gurubun Cumhuriyet düşmanlığında da bu yatmaktadır). Oysa esas olay, Türkiye nin Musul-Kerkük görüşmelerini baltalamaktır… Ki 1915 olaylarında, aynı mantıkla ayaklanan ermeniler de Osmanlı Hükümeti tarafında sürülmüştür. Aynı durum, yani devlete karşı ayaklanmalar, ne şekilde olursa olsun dünyanın her yerinden katıksız katlim sonucu çıkarmıştır. Örnekleri çok fazladır. Ama Türkiye nin bildiği net olan şeyler var. En başta da kürtlerin bu ülke içinde azınlık olmadığı bizatihi bu ülkenin vatandaşı olduğu gerçeğidir…

 

1924 olaylarından sonra failler ve aşiretleri postansiyel tehdit olmuştur. Bu tehdidin ortadan kaldırılması içinde bir dizi tedbir alınmıştır. Çoğu insan buna asimilasyon desede; aslında, bölge halkının gerçek manada Türkiye ile kucaklaşmasını, halkı ayaklandırmak isteyenlerin etkilerinden uzak tutulmasını sağlamak içindir… Başarılı olmuşmudur? Evet. Kesinlikle. Sürekli verdiğim örnek; Konya nın kürt ilçeleri….

 

Başarısız olan şey ise, henüz taze olan Cumhuriyetin, o günün şartlarında, hızla toparlanabilmesi ve iç savaşların seri halde patlak vermemesi için uzlaşmaya oturulan aşiretlerdir. O günün şartlarında da en kısa ve kansız çözüm buydu. Uygulandı!

 

Artık bu genç Cumhuriyetin çatışmalardan uzak kalması ve kendini hızlı bir şekilde toparlaması gerekliydi…

 

değerli arkadaşım ben sadece batıya göç ettirilen Kürtlerden değil;aynı zamanda doğuya göç ettirilen sonraki aşamalarda yerleşik hayata zorlanan Türklerden ve yörüklerden de kaynaklanan sorunlar yığınından bahsediyorum.Bu çok basit değil.Ki bu Cumhuriyet dönemi ürünü de değil.Bakın Osmanlıya ve uyguladığı siyasi anlayışa.Aynı gelenek.1924 dönmeden önce 1915 olaylarına tekrar göz atalım.Ermeniler dediğiniz gibi bağımsız bir Ermenistan talebiyle Osmanlının karşısına çıkmışlardır.Ki Osmanlı o zaman nasıl bir güce sahip,bu da apaçık ortadadır.

 

Mutlaka ki devlet otoritesini bir şekilde gösterecektir.Göç olmadı mı bizim olan anlayışla sürgün.Yalnız devlet bunu yaparken kimi,ne için ve nereye sürdüğüne de dikkat etmeli.Ki sonradan bu daha büyük sorunlara kaynaklık edebilir.

 

1924 olayları,genel anlamda Doğu bölgesinde yaşananlar.Bakın dış güçleri,İngilizleri vs hesaplar konusunda tamamen haklısınız.Azınlık olmayan bence de herşeyi ile bu ülkenin olan Kürtlere yaklaşımınız da oldukça doğru.Yalnız değerli arkadaşım ben hep derim madalyon tek yönlü değildir;iki yüzüne de bakmak lazım.İlk yüzünde bir imparatorluktan arda kalan sorunlarla uğraşmaya çalışan bir genç Cumhuriyet,onun kendine yön bulma çabaları,dengeler,çıkarlar,halldedilmemiş sorunlar...en önemlisi feodalizmden arda kalan toprak kavgaları.

 

bütün bunları anlamak için Osmanlıya bakmalı...Osmanlı da nasıl bir sistem var;imparatorluk otoritesini nasıl korumuş,sağlamlaştırmış...ve 700 yıla taşımıştır.

 

Osmanlı devleti merkez-kaç sistemi ile egemenlik alanlarını korumuş,geçtiği yerlerde bu egemenlikten uzaklaştıkça,göçebeleri yerleşik hayata zorlamış,Ortaçağ feodalizmi olmasa da reayalarla ve devlet kontrolündeki toprakları ile feodalizmi sonraki dönemlere taşımış,ticaret ve zanaat kesimiyle de hiçbir zaman gelişimi tetikleyecek bir burjuvaya sahip olamamıştır.

 

Bakın hemen akabinde yıkılma,o imparatorluk toprakları dolatısıyla anlayışı üzerinde kurulmuş bir Cumhuriyet...bu açıdan bakıldığı zaman bu sorunlar olağandır;göç olmalı,devlet elini taşın altına bırakmalı...

 

Madalyonun öbür tarafı çok farklı şeyler anlatır size,emin olun.Ama bu anlattıkları diğer tarafını yalanlamaz veya doğrulamaz...sadece tamamlar...bakın siz diyorsunuz ki;1924 olayları dış güçlerin devlete karşı ayaklandırdığı bir halk ile değerlendirelim...evet değerlendireim ama bunu da ekleyelim...bu dediğiniz süreç insanların hayatına mal olmuşsa,sadece toprak kavgası ile açıklanmayacak sorunlardan kaynaklanıyorsa ve buna rağmen bugünde varsa,biraz vicdanlı olalım;sadece bir tarafa değil iki tarafa da el uzatalım.

 

Said-i Nursi,kendisi hakkında pek fazla bilgim yok;kendisi İslami daha doğrusu Şeri bir devlet için mücadale etmiş,zaman zaman sürülmüş,esir düşmüş...Kürt asıllı bir din bilginidir.

 

bu kendisi hakkında okuduğum veya kendisiyle ilgili izlediğim bir kaç belgeselden elde edeceğim çıkarımlar.Yalnız ben S Nuursi'yi eleştirenlerin çoğunda şunu gördüm;onlar Kürt kimliği değil de İslami kimlik ile düşünceler üreten bir Saidiyi yanlış buluyorlar;ki o milliyetçi değil diye biliyorum...

 

bir olayı,kişiyi,kavramı kendi dönemi içerisinde anlamaya çalışırsak bazı şeyleri daha iyi anlayabiliriz dedikten sonra yazıya son vereyim.Bu birinc,i maddeye ekleyeceklerim bu kadar değil,buna başka bir iletide devam edersem iyi olur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Said-i Nursi,kendisi hakkında pek fazla bilgim yok;kendisi İslami daha doğrusu Şeri bir devlet için mücadale etmiş,zaman zaman sürülmüş,esir düşmüş...Kürt asıllı bir din bilginidir.

 

bu kendisi hakkında okuduğum veya kendisiyle ilgili izlediğim bir kaç belgeselden elde edeceğim çıkarımlar.Yalnız ben S Nuursi'yi eleştirenlerin çoğunda şunu gördüm;onlar Kürt kimliği değil de İslami kimlik ile düşünceler üreten bir Saidiyi yanlış buluyorlar;ki o milliyetçi değil diye biliyorum...

 

bir olayı,kişiyi,kavramı kendi dönemi içerisinde anlamaya çalışırsak bazı şeyleri daha iyi anlayabiliriz dedikten sonra yazıya son vereyim.Bu birinc,i maddeye ekleyeceklerim bu kadar değil,buna başka bir iletide devam edersem iyi olur...

 

Sn. Mavi Olmayan Gökyüzü,

 

 

Nakşibendi Derviş Vahdeti’nin çıkardığı 31 Mart Vakası'na da katılan bu Said-i Nursi denen şahıs, Osmanlı imparatorluğunun toprak kaybettiği en zor yıllarda Abdülhamit’e Kürdistanın geleceği için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede 3 tane medrese açılmasını ve buralarda Kürt gençlerinin eğitim görmesini istediği bir dilekçe vermeye kalkmış ve bunun altındaki sinsi planı hemen fark eden Abdülhamit tarafından tımarhaneye kapatılmıştır.

 

 

Daha sonra gönderildiği Isparta’daki sürgünden memleketi Bitlis’in Nurs köyüne dönen Said-i Kürdi , İngilizlerin işgal planına uygun olarak Doğu’da ve Güneydoğuda İngiliz hükümeti destekli bir Kürdistan kurulması amacıyla "Kürt Teali Cemiyeti" kurucuları arasında yerini almıştır.

 

Cumhuriyetten sonra, İngiliz desteği olduğu resmi belgelerle kanıtlanmış olan Şeyh Sait isyanına katıldığı için İstiklal Mahkemesince yargılandı ve birçok ilde sürgün yaşamıştır. İngiliz destekli bağımsız Kürdistan isteyen bu ayaklanma birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp vermesine ve Misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük’ün İngilizlere kalması ile sonuçlandı. Bu olayda, Nakşiler, doğuda birçok Türkmen-Alevi köyüne baskın yapmış, yakıp yıkmıştır. (1930'da Menemen'de ayaklanan yobazlar da öğretmen-yedek subay Kubilay'ı şehit ederek başını kesip sokaklarda dolaştırdılar. Bu isyanın başındaki Derviş Mehmet de Nakşibendi tarikatındandı.) Said-i Kürdi, 1925'te Şeyh Sait isyanıyla bir çok ilde mecburi iskana mahkum olduktan sonra, Nakşiliğe dayanan Nurculuğu yaymaya çalışan bir laiklik ve cumhuriyet düşmanıydı. Nur cemaati’nde Atatürk’ün "*****, "******", "******l" gibi isimlerle anılmasınınn arkasında bu şeriatçı ayaklanmaların uğradığı hezimetler yatmaktadır.

 

İşte Saidi Kürdi’nin takipçisi Fethullah Gülen de bu ekolün devamcısıdır. Derviş Vahdeti ve Saidi Nursi(Kürdi)’nin üstlendiği misyonu(!), günümüzde AKP ve Nur cemaati üstlenmiştir. Emperyalist Batı(başta ABD,AB,İsrail)’nın amacı, F.Gülen'in vasıtası ve AKEPE'nin kanalı ile dincileri ve Kürtçüleri kullanarak, Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da hegamonya kurma projesi olan BOP’u hayata geçirmek, "eksen ülke" yapacakları Türkiye’yi de bir Ilımlı İslamcı Federasyonlar Topluluğu haline getirerek sömürmektir.

 

1923'de Cumhuriyet ve Atatürk devrimleriyle başlatılan, uluslaşma ve çağdaşlaşma süreci, özellikle, 1950'den itibaren kesintiye uğramıştır. O günden beri "karşı devrim" devam etmektedir. İslam coğrafyasında, ABD birinci dönem yayılmacılığını 1950’de DP iktidarı ile yapmıştır. İkinci dönem yayılmacılığını da Özal ve onun devamında da Fethullah cemaati ve AKEPE iktidarı ile yapmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında bölgede etkin rol alan ABD, daha sonra ise "Yeni Dünya Düzeni" ile hakimiyetini kurmuştur. 2002 yılında AKEPE iktidarının işbaşına gelmesiyle, karşı devrim süreci hızlandırılmıştır. Bugün Türkiye, "Türk kimliği"nden ve "Cumhuriyet kimliği"nden "İslami cemaat kimliği"ne çevrilmek istenmektedir!.. AKEPE Hükümeti, “Yeni Osmanlıcılık” ile Cumhuriyet sistemini karşı karşıya getirerek, İslam rejiminin rövanşını bu çatışmada almak istemektedir!

 

Türkiye’nin iç sorunlarını, bu gerçeklerden bağımsız ele alıp değerlendirme yapmak yanlıştır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn. Mavi Olmayan Gökyüzü,

 

 

Nakşibendi Derviş Vahdeti’nin çıkardığı 31 Mart Vakası'na da katılan bu Said-i Nursi denen şahıs, Osmanlı imparatorluğunun toprak kaybettiği en zor yıllarda Abdülhamit’e Kürdistanın geleceği için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede 3 tane medrese açılmasını ve buralarda Kürt gençlerinin eğitim görmesini istediği bir dilekçe vermeye kalkmış ve bunun altındaki sinsi planı hemen fark eden Abdülhamit tarafından tımarhaneye kapatılmıştır.

.

.

.

 

Ben Saidi Nursi hakkında pek fazla bilgiye sahip olmadığımı yazmıştım.Ve dikkat ederseniz birkaç eksik kronolojik bilgiyle düşüncemi yazmıştım.Ki kronolojik başlı başına bir insanı anlamakta eksik olan ise benim eksik bilgilerimle ne olur(!)

 

Marx'ın çok sevdiğim bir sözü vardı;tam ezberimde değil.Yalnız tarihçilerin yazdığı tarihi senaryo olarak belirten,gerçek tarihi zamanında arayan bir yaklaşımdı.Mutlaka Saidiyi anmlamak bugünü anlamaktır bir nebze de olsa.Ama bugünü anlamaya çalışan bizler düne ait hangi bilgilerle düşüncelerimize açıklık kazandırmaya çalışıyoruz.Bu da çok önemli.

 

1950 sonrası sürekli kesintiye uğrayan demokratikleşme çabalarını da burada yazmak gerek.Çağdaşlaşma,karşı devrimler,askeri darbeler...birbirinin ürünü olan,birbirinden bağımsız olmayan tarihi realitelerimiz.

 

aynı tarih,aynı coğrafya ve aynı halk...yukarda bahsettiğimiz,eksik olan gerçekler,sorunlar...gerçektende zor bir geçmiş,kuruluşu ve gelişimi ile çok kan kaybetmiş.Onun için tarihi doğru anlamak gerek,onun için egemenlerin yazdığı tarihi bir tarafa bırakıp,insani olan tarihe dönmek gerek.

 

bugün ki cemaat oluşumları,sonuçları ile zaten başlı başına çerçeftli bir konu.Ben o tür oluşumlara karşıyımdır;ama hiçbir zaman bir oluşum ne tamamiyle yanlış ne de tamamiyle doğrudur;onun alanını belirleyen şartlardır da derim.

 

İşin aslı ben Glen cemaatini biraz milliyetçi olarak görüyorum.Kendileri zaten Turan zihniyetini bir başka şekilde uygulamaya koyma çabasında.Saidi Nursi Kürt kimliği ile onlar için sadece dini temsil ederken,etnik olarak neyi temsil ediyor,bunu da çok merak ediyorum.

 

Bu düşünceye sahip arkadaşlarıma bunu çok sordum;aldığım cevap....biz milliyete değil dine bakarız yaklaşımındaydı.Tabi devlet içinde bu kadar sağlam olan,ekonomik anlamda bu kadar güçlü olan Gülen cemaatinin destekçileri ve kaynaklarını da sorgulamak lazım...Ki diğer cemaatler bu kadar güçlü olamıyor;neden acaba...?kimse sadece bu bunu yaptı demesin;basit olmayan ilişkileri yok saymasın.

 

Dediğim gibi ben tanımadığım bir kişi hakkında yok böyledir deme gafında bulunmayacağm.Yalnız ben milliyetçi olarak bilinmeyen bir Saidi Nursi profili var dedim...en azından onu destekleyenler arasında...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Saidi Nursi hakkında pek fazla bilgiye sahip olmadığımı yazmıştım.Ve dikkat ederseniz birkaç eksik kronolojik bilgiyle düşüncemi yazmıştım.Ki kronolojik başlı başına bir insanı anlamakta eksik olan ise benim eksik bilgilerimle ne olur(!)

.

.

..

 

Sn.Mavi olmayan Gökyüzü,

 

Benim yazdığım tarih, ne egemen ABD'nin yazdığıdır, ne de şu anda egemen olan iktidarın yazdığıdır.

 

Fethullah Gülen Kürtçü değildir, doğrudur, Said-i Kürdinin davasının dini tarafını alır. ABD'nin desteğiyle, yurtdışında okul açıp Türkçe öğreterek, Türk milliyetçisi gibi görünmesi işin kılıfıdır, halkın desteğini almaya yöneliktir.O okullarda asıl öğretilen İngilizce ve Amerikan kültürüdür.

 

Cemaatlerin, birey bilinci oluşmamış, geri bıraktırılmış bir insan için ihtiyaç haline gelmesi doğaldır. Gülen cematinin gücünü sorguluyorsunuz, ben de arkasında emperyalist batı var diyorum. Tüm münferitmiş gibi görünen olayları, bütüncül biçimde ele alan bir açıklamadan bahsediyorum sadece, kimsenin bilgilerini yargılamıyorum, ne haddime :blushing:

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn.Mavi olmayan Gökyüzü,

 

Benim yazdığım tarih, ne egemen ABD'nin yazdığıdır, ne de şu anda egemen olan iktidarın yazdığıdır.

 

Fethullah Gülen Kürtçü değildir, doğrudur, Said-i Kürdinin davasının dini tarafını alır. ABD'nin desteğiyle, yurtdışında okul açıp Türkçe öğreterek, Türk milliyetçisi gibi görünmesi işin kılıfıdır, halkın desteğini almaya yöneliktir.O okullarda asıl öğretilen İngilizce ve Amerikan kültürüdür.

 

Cemaatlerin, birey bilinci oluşmamış, geri bıraktırılmış bir insan için ihtiyaç haline gelmesi doğaldır. Gülen cematinin gücünü sorguluyorsunuz, ben de arkasında emperyalist batı var diyorum. Tüm münferitmiş gibi görünen olayları, bütüncül biçimde ele alan bir açıklamadan bahsediyorum sadece, kimsenin bilgilerini yargılamıyorum, ne haddime :blushing:

 

Saygılar.

 

Değerli arkadaşım,

 

ben benim bilgimi yargılıyorsun demedim, demek istemedim.Sadece bu konuda bilgim kronolojik bilgilerle sınırlı dedim.Yoksa burada varsa yanlış yazılıp çizilen birileri dur kardeşim demeli ki bilgi kirliliğinden kurtulalım.

 

ben üniversitenin ilk yılında 1 ay Gülen cemaati evlerinde kaldım.Benimle çok uğraştılar,bi de kovdular ya neyse -_- benim gibi birini zor bulurlar diyerek asıl mevzuya döneyim.

 

Değerli arkadaşım,

 

Cemaat kavramı içerisinde yer alanlara haksızlık yapmak istemiyorum,içlerinde gerçektende kendini aşmış kişileri görmemezlikten gelmek büyük bir haksızlığa davetiye çıkarmak demektir.Kendi adıma onaylayamadığım,kabullenemediğim bir oluşum olsa da sonuçlarıyla yadsınamaz.

 

Cemaat vb oluşumları saygımdan dolayı eleştirmeyi bir tarafa bırakıp beni bağlayan kısmına geleyim.DBugün bu ülke,bu insanlar üzerine oynanan en büyük oyunlardan biri de üstü kapalı hesapların dışavurumu olan oluşumlar.Tabi ki insanlar örgütlenecek,kendileri gibi düşünenler ile biraraya gelecek ama bunu yaparken kime hizmet ettiğini çok iyi bilmeli,nasıl bir zihniyete taşıyıcılık yaptığını iyi hesaplamalı.

 

yazı oldukça eksik oldu ama acilen pc nin başından kalkmalıyım...eksik olduğu için yanlış anlaşılmalara meyil vermemek için en kısa zamanda devamını getireceim...özür dilerim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşım,

 

ben benim bilgimi yargılıyorsun demedim, demek istemedim.Sadece bu konuda bilgim kronolojik bilgilerle sınırlı dedim.Yoksa burada varsa yanlış yazılıp çizilen birileri dur kardeşim demeli ki bilgi kirliliğinden kurtulalım.

 

ben üniversitenin ilk yılında 1 ay Gülen cemaati evlerinde kaldım.Benimle çok uğraştılar,bi de kovdular ya neyse -_- benim gibi birini zor bulurlar diyerek asıl mevzuya döneyim.

 

Değerli arkadaşım,

 

Cemaat kavramı içerisinde yer alanlara haksızlık yapmak istemiyorum,içlerinde gerçektende kendini aşmış kişileri görmemezlikten gelmek büyük bir haksızlığa davetiye çıkarmak demektir.Kendi adıma onaylayamadığım,kabullenemediğim bir oluşum olsa da sonuçlarıyla yadsınamaz.

 

Cemaat vb oluşumları saygımdan dolayı eleştirmeyi bir tarafa bırakıp beni bağlayan kısmına geleyim.DBugün bu ülke,bu insanlar üzerine oynanan en büyük oyunlardan biri de üstü kapalı hesapların dışavurumu olan oluşumlar.Tabi ki insanlar örgütlenecek,kendileri gibi düşünenler ile biraraya gelecek ama bunu yaparken kime hizmet ettiğini çok iyi bilmeli,nasıl bir zihniyete taşıyıcılık yaptığını iyi hesaplamalı.

 

yazı oldukça eksik oldu ama acilen pc nin başından kalkmalıyım...eksik olduğu için yanlış anlaşılmalara meyil vermemek için en kısa zamanda devamını getireceim...özür dilerim.

 

Değerli kardeşim,

 

O cemaate ben de bulaşmıştım yaklaşık 25 sene önce ve kendi kararımla sıyrılmıştım çok şükür.

 

Ben, cemaat içerisindeki insanları kötülemiyorum, cemaat kurumunun, çağdaş toplumda yeri yoktur diyorum.

 

Cemaat kültürü, biat etmeyi gerektirir, özgür düşünceye, iradeye karşıdır. Biat kültürüne aittir.

 

Olayın, dini mevzulardan çıkıp da siyasete bulaştırılmaya başlanmasıyla da kişilerin vicdanını kendi tekeline aldığından, kullanmak isteyenler tarafından yönlendirilmesi çok kolay olur. Aşiret gibi feodal bir kurumdur yani...

 

Cemaatler, sivil toplum kuruluşları ile karıştırılmamalıdır, aynı şey değildir.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli kardeşim,

 

O cemaate ben de bulaşmıştım yaklaşık 25 sene önce ve kendi kararımla sıyrılmıştım çok şükür.

 

Ben, cemaat içerisindeki insanları kötülemiyorum, cemaat kurumunun, çağdaş toplumda yeri yoktur diyorum.

 

Cemaat kültürü, biat etmeyi gerektirir, özgür düşünceye, iradeye karşıdır. Biat kültürüne aittir.

 

Olayın, dini mevzulardan çıkıp da siyasete bulaştırılmaya başlanmasıyla da kişilerin vicdanını kendi tekeline aldığından, kullanmak isteyenler tarafından yönlendirilmesi çok kolay olur. Aşiret gibi feodal bir kurumdur yani...

 

Cemaatler, sivil toplum kuruluşları ile karıştırılmamalıdır, aynı şey değildir.

 

Saygılar.

 

Değerli arkadaşım,

 

bende burada yazdıklarımda sizin dediğiniz gibi cemaat içerisinde yer alan bireyleri değil,genel anlamda o cemaat kültürü ile değil bu cemaat içerisinde yer alan siyasi çıkarları ile rahatsız oluyorum.Siyasi olmayan bir yapılanma var mıdır;kendimizi kandırmayalım.olamaz.Yalnız bu siyasetin sınırlarını belirlemek de fayda var.Ben cemaat kültürünün bir mağduruyum;düşündüklerine hayır dememle Diyarbakır ortasında valizimle uluorta kalan biri olarak,ben onların samimiyetini sorgularım.Her akşam Sn Gülen'den dinlenilen fetvalar,düşünme yaşa,kurallara biat...bunlar tüm bunları kabullenenler ile ilgilidir,beni bağlamaz.Yalnız değerli arkadaşım;kadrolaşma,balı tutanın sadece parmağını yalaması ile sınırlanmayacak pragmalar...kimin,nerede kaynak sağladığı ve tüm bunların beni ne kadar etkilediği beni bağlar.

 

siyasete artık lanet okuyorum....düşmanlıklara,hesaplara,insan olamayanlara artık lanet okuyorum...başkalaştıranlara artık lanet okuyorum...

 

okulları yakanlara,beni temsil ettiğini söyleyenlere,köyleri yakanlara,insanları sorgusuz yaşamaya itenlere...halkımı iradesini 1 ton kömürle satmaya alıştıranlara lanet okuyorum...

 

ve tüm bunlarla Aziz Nesin'in dediği gibi sürüleştirilenleri,sürüleştirmeyi kabulllenenleri....onları da geçmişimi kana bularken geleceğimi hipotek almalarıyla ...hakkımı helal etmiyorum!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Değerli arkadaşım,

 

bende burada yazdıklarımda sizin dediğiniz gibi cemaat içerisinde yer alan bireyleri değil,genel anlamda o cemaat kültürü ile değil bu cemaat içerisinde yer alan siyasi çıkarları ile rahatsız oluyorum.Siyasi olmayan bir yapılanma var mıdır;kendimizi kandırmayalım.olamaz.Yalnız bu siyasetin sınırlarını belirlemek de fayda var.Ben cemaat kültürünün bir mağduruyum;düşündüklerine hayır dememle Diyarbakır ortasında valizimle uluorta kalan biri olarak,ben onların samimiyetini sorgularım.Her akşam Sn Gülen'den dinlenilen fetvalar,düşünme yaşa,kurallara biat...bunlar tüm bunları kabullenenler ile ilgilidir,beni bağlamaz.Yalnız değerli arkadaşım;kadrolaşma,balı tutanın sadece parmağını yalaması ile sınırlanmayacak pragmalar...kimin,nerede kaynak sağladığı ve tüm bunların beni ne kadar etkilediği beni bağlar.

 

siyasete artık lanet okuyorum....düşmanlıklara,hesaplara,insan olamayanlara artık lanet okuyorum...başkalaştıranlara artık lanet okuyorum...

 

okulları yakanlara,beni temsil ettiğini söyleyenlere,köyleri yakanlara,insanları sorgusuz yaşamaya itenlere...halkımı iradesini 1 ton kömürle satmaya alıştıranlara lanet okuyorum...

 

ve tüm bunlarla Aziz Nesin'in dediği gibi sürüleştirilenleri,sürüleştirmeyi kabulllenenleri....onları da geçmişimi kana bularken geleceğimi hipotek almalarıyla ...hakkımı helal etmiyorum!

 

İşte bu kadar...

Saygılar... :):clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.