Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Havvâ Anamızın sütü bize harâm olsun!..


Misafir isimsizuye

Önerilen İletiler

Efendim dünyâ târihine damgasını vurmuş büyük yalanları içeren bir ansiklopedi yazacak olsam ortaya çıkacak eser sanırım Yahudi Târihi’nden başka birşey olmazdı..

 

Gerçekten de Yahudi târihi insanlığın görüp görebileceği en büyük ve en gaddar yalanlarla dolup taşmakta ve bu yalanlar sökülüp atıldığında ortada Yahudilik diye birşey de kalmayacak fikrimce..

 

Binyıllardır değişen siyâsî, ekonomik ve sosyâl ihtiyaçlara bağlı olarak sıkça tecâvüz edilen ve hep insanlık dışı amaç ve projelere âlet edilen Tevrat metinlerinin kaderi maalesef hiç de Musâ’nın öngördüğü gibi gelişmemiş, bu metinler binyıllardır insanlık vicdânında derin yaralar açan olgu ve olayların temeline yerleşmiş..

 

Bir avuç haham tüm insanlığın kaderiyle bu kadar kolay ve ucuz bir biçimde oynayabilmiş..

 

Ancak işin üzücü ve oldukça düşündürücü kısmı: Tevrat’taki ******* yumağı asıl etkisini Müslüman toplumlarda göstermiş..

 

Basit bir örnek:

 

Büyü, fal, medyumluk, iksir vb.. Yahudi-Hıristiyan toplumlardan ve özellikle de şu Kabala zırvalıklarına kafayı takmış din bezirgânlarından çıkmışken bu gibi şeylerle uğraşmanın açıkça ve kesin olarak yasaklandığı Müslüman toplumlarda bunların görünme sıklığı Yahudi-Hıristiyan toplumlardan çok daha fazla..

 

Medyum Memiş, Medyum Keto vb.. soytarıları Batılı televizyon kanallarına çıkartsanız kanalınız bir anda iflâs eder; bizde ise reyting rekorları kırarlar..

 

Hele şimdilerde seçim dönemine de girdik ya..

 

Efendim öyle büyük paralar vererek seçim anketleri yaptırmaya ne hâcet..

 

Sorun Medyum Memiş’e, söylesin..

 

Aslına bakarsanız seçim yapmaya da gerek yok hani..

 

Bir deste tarot kartı yeni Meclîs’i belirlemeye yetecek..

 

(Not: şiire meraklıysanız şâyet bendenize âit Tarotçu Münevver Abla isimli şiirime bir göz atmanızı tavsiye ederim; arama motorlarından rahatça bulabilirsiniz..)

 

Hele Yahudilerin o öve öve bitiremedikleri; fakat aslında *** bir ırz düşmanı olan Kral Süleyman’a Müslüman toplumlarda peygamberlik pâyesi biçilmesine hiç deyinmeyeyim, bu başlı başına incelenmesi gereken çok ciddî bir sorun..

 

İmdi bu kısa peşrevden sonra gelelim asıl mevzua:

 

Efendim Yahudi-Hıristiyan toplumlarda kötülüğün kaynağı olarak kadın gösterilir; kendi dillerinde Havvâ’ya Eva derler ve kötülük anlamına gelen evil kelimesini bu kökten türetirler; fakat bu inancı ve ilk günâh öğretisini kesin bir biçimde reddeden Müslüman toplumlarda kadına verilen değer Yahudi-Hıristiyan toplumlarla karşılaştırılamayacak kadar düşüktür..

 

Bunun birbirine bağlı birkaç temel nedeni var:

 

Müslüman toplumlarda sanâyî devriminin gerçekleşmemesi nedeniyle ve doğal olarak ekonomik yaşamda kadın emeğine yoğun bir talep olmaması, kadınların ekonomik özgürlüklerine kavuşamaması ve kendilerini birey olarak görmek ve tanımakta ciddî zorluklar çekmeleri..

 

Pekî bu işin aslı astarı nedir?

 

Geliniz hep birlikte Tevrat’ın Tekvin bölümünü yakın mercek altına alalım, görün bakın içinden neler çıkacak neler:

 

Efendim Yahudi-Hıristiyan inancına göre Rab dünyâyı altı günde yarattı..

Birinci gün gökleri ve yeri yarattı; yer ıssız ve boştu, gökyüzü henüz karanlıktı. Ve Rab ışık olsun, dedi ve ışık oldu. Işık olduktan sonra Rab ışığın iyi olduğunu gördü. (1/1-4)

 

Şimdi bu pasajı tekrar okuyalım:

 

Rab başlangıçta karanlıkta oturuyor, kendi sûretini bile göremiyordu. Rab birşeyi yapmadan önce onun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu da anlayamıyor, sonucuna bakarak yaptığı işi değerlendiriyordu..

 

İmdi ışık olduktan sonra ışığın iyi olduğunu gördüğüne göre Rab eylemlerini henüz gerçekleştirmeden önce onları değerlendiremiyormuş..

 

Siz böyle bir Rab’be inanır mısınız?

 

Ben inanmam..

 

İkinci gün: Rab suların ortasında kubbe yarattı ve kubbe altındaki sular ile kubbe üstündeki suları birbirinden ayırdı. (1/6-8)

 

Üçüncü gün: yeryüzündeki sular bir yere birikti ve toprak kurudu, denizler ile toprak birbirinden ayrıldı. Yeryüzünde otlar, tohum veren sebzeler, cinslerine göre meyve veren ağaçlar oluştu. Ve Rab bunların da iyi olduğunu gördü. (1/9-13)

 

Şimdi bu iki pasajı tekrar okuyalım:

 

Rab yeryüzü oluşmadan önce yeryüzünde nasıl bir ekolojik düzen olacağının karârını vermedi; üçüncü gün otlar, tohum veren sebzeler, cinslerine göre meyve veren ağaçlar yarattıkça ekolojik düzeni adım adım kurdu..

 

Efendim her aklı selim kişi herhangi birşey yapmadan önce onun sonuçlarını ve olası sonuçlarını düşünür, eylemini ve temelindeki istemesini buna göre gözden geçirir.

 

Ancak olgunluk düzeyine erişmemiş çocuklar ve ******* eylemlerinin sonuçlarını ve olası sonuçlarını düşünmeden hareket eden.

 

Şu hâlde Tekvin’i değiştiren zevat acabâ bize Rab’bin akıldan yoksun olduğunu mu söylemek ister yoksa onun da bir çocukluk dönemi yaşadığını ve sonradan olgunluk düzeyine eriştiğini mi..

 

Fakat hangisi olursa olsun, siz bu zevâtın anlattığı Rab’be sonsuz akıl, ilim ve irfân sâhibi sıfatını yükleyebilir misiniz..

 

Eğer yükleyemeyecekseniz bu Rab’bin Tanrı olduğunu savunabilir misiniz..

 

Ben aslâ..

 

Dördüncü gün: Rab gündüzü geceden ayırmak, geceleri ışıklandırmak, insanoğluna çeşitli alâmetler sunmak; vakitleri, günleri ve yılları belirlemek için yıldızları yarattı. Daha sonra da gündüze hükmetmek için güneşi, geceye hükmetmek için de ayı yarattı ve onların da iyi olduğunu gördü. (1/14-9)

 

Beşinci gün: Rab suda yaşayan ve havada uçan canlıları yarattı ve yeryüzünü doldurdu ve onların da iyi olduğunu gördü. (1/20-3)

 

Altıncı gün: Rab yeryüzünde hayvan türlerini yaratmaya devâm etti ve yeryüzünü insan yaşamına elverişli hâle getirdi. Daha sonra da tüm bu varlık âlemine kendi adına hükmedecek insanı yine kendi benzeyişinde yaratmaya karar verdi; insanları erkek ve dişi olarak yarattı. (1/24-7)

 

İmdi efendim tâ öteden beri şu altıncı günde olup bitenler gerek Yahudi-Hıristiyan toplumlarda gerekse Müslüman toplumlarda çok ciddî tartışmalara konu olmuş ve hattâ konuya ilişkin çok sayıda rivâyet uydurulmuştur.

 

Bunlardan birini şöyle anlatayım:

 

Bâzı (sözde) Yahudi bilginleri altıncı günde yaratılan insanı Âdem’le bir tutmuş ve Âdem’in erkek ve dişi olarak yaratıldığına inanmışlardır.

 

Onlar için Âdem’in dişisi Lilith, Havvâ yaratılmadan önce onun ilk eşidir.

 

Lilith, Âdem’le aynı anda yaratıldığından kendisini onunla bir görür ve Âdem’in sözünü dinlemez.

 

Fakat Âdem’in sözü aynı zamanda da Rab’bin sözüdür ve Lilith böylelikle Rab’be isyân etmiş olur.

 

Bunun üzerine Rab, Lilith’i Aden’den kovar ve Havvâ’yı yaratır; Havvâ, Âdem’in etinden et, canından can olduğu için ona tâbi olmayı kabûl eder ve Âdem’le birlikte olur.

 

Fakat ilk günâhın ardından Aden’den kovulduktan sonra hâmile kalan Havvâ’yı kıskanan Lilith doğacak tüm çocuklarını öldürmeye ant içer ve peşlerini bırakmaz.

 

Artık Lilith siyah bir kediye dönüşmüştür ve adı da Broosha olmuştur..

 

Nitekim İbrânîcedeki broosha kelimesi broşt kelimesinden gelir ve anlamı uğursuzluktur..

 

İmdi efendim bilinen bu en eski Lilith kültleri bizi tâ MS 9. yüzyıla götürüyor..

 

Zamânın Zoharcıları (İbrânîcede zohar kelimesi gizem çözücü anlamındadır; Zoharcılar ise Talmud anlatılarını inceleyerek onlarda saklı olduklarına inandıkları “derin anlamları” ortaya çıkarmaya çalışan Kabalacıların bir kolu..) nereden bulmuşlar ve nasıl okuyup anlamışsalar Ben-Sirâ dilinde yazılmış eski bir tablet buluyorlar ve bu kültü “modern dünyâ”ya takdim ediyorlar..

 

Ben şahsen bu tableti görmedim ve şu an nerede olduğunu da bilmiyorum..

 

Ancak emin olduğum bir tek şey var ki zamânın Zoharcıları kadın bedeni ve kadınların sosyo-ekonomik yaşamı üzerinde daha güçlü bir egemenlik kurmak ve bu egemenliği kurumsallaştırmak niyetindeydiler..

 

Nitekim Lilith ile Havvâ arasında bir karşılaştırma yapılıyor, bu her iki “günâhkâr” kadından Lilith aslâ affolunmaz bir günâh işlemekle ithâm olunurken Havvâ geri adım atmayı bilip uyguladığı için örnek bir kadın olarak gösteriliyor..

 

İmdi efendim aradan binlerce yıl geçmiş olmasına karşın Yahudi-Hıristiyan toplumlarda hâlâ şu Lilith kültüne sâhip çıkılması nedendir acabâ..

 

Pekî ya bugün bile, hem üstelik Müslüman toplumlarda, yeni doğum yapmış evlerde loğusa kadının aslâ yalnız bırakılmamasına, çocuk bezleri ve giysilerinin herkesin görebileceği yerlere ve özellikle de akşam saatlerinde aslâ asılmamasına, kara kedinin bugün bile bir uğursuzluk olarak algılanmasına ne demeli..

 

Pekî işin aslı ne?

 

Doğrusu, bunu ben de bilmiyorum..

 

Ancak asırlardır görmezden gelinen veya kasıtlı olarak üzeri örtülen bir gerçeği burada sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

Bugün elimizde mevcut bulunan Tekvin’e göre ilk insan Âdem değildir ve Âdem erkek ve dişi olarak yaratılmamıştır..

 

Bu çok göz önünde bulunan ve bu nedenle kolay kolay fark edilemeyen gerçeği şöyle îzâh edeyim:

 

Birinci Bap’ta geçen altıncı gün anlatısı Âdem’den bahsetmez, aynen şöyle der:

 

Sûretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım ve denizin balıklarına, göklerin kuşlarına, sığırlara ve bütün yeryüzüne; yerde sürünen herşeye hâkim olsun. Ve Rab insanı kendi sûretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı. (1/26-7)

 

İkinci Bap’ın hemen girişinde ise şu yazar:

 

Ve gökler ve yer ve onların bütün orduları itmam olundu [hazır edildi]. (2/1)

 

İşte Âdem’in yaratılması bundan sonradır; yâni yeryüzünde Rab adına hükûm sürmeye aday bir insan kitlesinin hazır edilmesinden sonradır; tam yerini de söyleyeyim: 2/7.

 

Pekî bugünkü Tekvin’e göre Âdem’in yaratılma gerekçesi nedir?

 

Efendim bu sorunun cevâbını bize Tekvin’i değiştiren zevat versin:

 

Henüz yerde kır fidanı yoktu ve bir kır otu henüz bitmemişti. Çünkü Rab yerin üzerine yağmur yağdırmamıştı ve toprağı işlemek için Adam yoktu. (2/5-6)

 

İmdi İbrânîcede Âdem kelimesi Adam biçiminde yazılır ve okunur ve bu, Âdem’in yaratılma gerekçesidir: yeryüzünde tarım devrimini başlatmak..

 

İknâ olmadınız mı?

 

Pekî öyleyse bir başka kanıt daha sunayım efendim ve bu kanıtımı çok iyi dinleyin; bunu bu kadar açık ve kesin bir dille ve cesur bir yürekle söyleyecek benden başka bir araştırmacı-yazar kolay kolay bulamazsınız çünkü..

 

İmdi efendim İbrânîcedeki nefilim kelimesini hiç duydunuz mu?

 

Pek sanmıyorum..

 

Eğer duymuş olsaydınız az önce söylediklerime inanırdınız..

 

Pekî öyleyse ben anlatayım:

 

Efendim nefilim iri adamlar anlamındadır ve nefil kökünden gelir; nefil ise zorba demektir..

 

Başka deyişle bugünkü Tekvin’e göre yaratılan ilk insanlar birer nefilimdir ve bu insanlar henüz insan olmayı başaramamış canlılardır..

 

İşte Âdem nefilimleri yola getirmek, onların hayatlarını düzene sokmak için özel olarak yaratılmış, yeryüzünde tarım ve hayvancılığın başlamasını ve gelişmesini hızlandırmak üzere nefilimlere bir lûtuf olarak sunulmuştur..

 

Fakat yine aynı Tekvin’e baktığımızda nefilimlerin bu fırsatı iyi değerlendiremediklerini ve Rab’bin emirlerine karşı çıktıklarını anlıyoruz..

 

Ve sonunda Rab hem onları hem de Âdem’in soyundan gelip nefilimlerle ilişki kuran ve melez bir ırk hâline gelen diğerlerini Tufânın sularında boğarak yok edecekti..

 

Şimdi dilerseniz bu söylediklerimi birkez de Tekvin’i değiştiren zevâtın keleminden okuyun:

 

Ve vâkî oldu ki toprağın yüzü üzerinde adamlar [Âdem’in soyu] çoğalmaya başladı ve onların kızları doğduğu zaman güzel olduklarını gördüler. O günlerde, hem de ondan sonra, yeryüzünde iri adamlar [nefilim] vardı ve ruhları kötülükle doluydu. Adam kızlarından kendilerine karılar seçtiler ve yeryüzünde yayıldılar. Yüreklerinde kötülük, düşüncelerinde bozgunculuk çoktu. Ve Rab şöyle dedi: sizi yarattığıma nâdim [pişman] oldum, sizi ve hayvanlarınızı ve sürünenlerinizi ve kuşlarınızı toprağın yüzü üzerinden sileceğim. (6/1-9)

 

Pekî niçin Nuh ve ailesi seçildi diye düşünebilirsiniz..

 

Hemen cevap vereyim:

 

Tekvin’i değiştiren zevâta göre Nuh ve oğulları da özel bir amaçla yaratılmış, nefilimlerle kız alışverişinde bulunmamışlardı..

 

Bakınız 6/9’da ne yazıyor:

 

Biz Nuh’u bize sâdık bir insan olarak yarattık ve zürriyetini mübârek kıldık.

 

İmdi görüyor musunuz Tekvin’i değiştiren zevâtın soya ve kana olan bu aşırı bağımlılığını..

 

İşte bunu görmeden ne Yahudiliği anlayabilirsiniz ne de Yahudi şovenizmini ki ikisi aslında metâl bir paranın iki yüzü gibidir; yâni tek ve aynı insanlık dışı bir psikopatlığın iki farklı yüzü..

 

İşte Tekvin’i değiştiren zevâtın bize sunduğu Âdem gerçeği budur..

 

İmdi bu gerçeği tekrar tekrar sorgulamamız lâzım..

 

Çok basit bir neden:

 

Lilith sözde Âdem’in sözüne karşı çıktığı için cezâlandırılır, erkek egemenliğine karşı çıkmanın cezâsını Aden’den kovulmakla öder..

 

O hâlde şu Yahudi-Hıristiyan dünyâsı artık bir karar versin: ilk günâh yasak meyveden yemek mi yoksa Âdem’in sözünü dinlememek mi..

 

Öte yandan Tekvin’i değiştiren zevat Havvâ’ya da şu cezâyı biçmiştir:

 

Zahmetini ve gebeliğini ziyâdesiyle çoğaltacağım; ağrı ile evlât doğuracaksın ve arzun yalnız kocana olacak, o da sana hâkim olacak. (3/16)

 

İmdi “ilk günâh”(!?) Havvâ’nın yasak meyveyi yemesi sonucu işlenmiştir(!?); yılan erkeği değil, kadını kandırmıştır; çünkü kadın zayıf bir irâdeye sâhiptir ve bu nedenle erkeğinin mutlak egemenliği altına girmelidir..

 

Efendim bu lâfları bugün yazan bir kişiye ancak kıro denir; fakat ne kadar acıdır ki üç bin yıl önce yazanlara büyük haham deniliyor..

 

Kim bilir, belki de Tekvin’i değiştiren zevat karılarından çok dayak yediği için, onlarla başedebilmek için böyle bir yola başvurmuştur..

 

Neden olmasın..

 

Şu “vaad edilmiş topraklar” kültü hakkında yazıp çizdiklerine baktığımda bu o kadar mâsum bir istek olarak görünüyor ki..

 

Pekî Havvâ ömrünü nasıl tamamladı?

 

Efendim bu konuda Tekvin’i değiştiren zevat herhangi bir mâlûmatta bulunmamış..

 

Fakat ömr-ü hayâtını Talmud anlatılarını incelemeye vakfetmiş (sözde) Yahudi bilginleri ki bunlar Yahudilerin Dede Korkut’larıdır aslında, şunu anlatır durur:

 

Rab, Havvâ’ya biçtiği cezâ gereği Âdem’i ona yasaklar ve onu çöle, sürgüne gönderir. Havvâ çölde yedi gün yedi gece geçirir ve sonunda susuzluğuna yenik düşer; kendini öldürmeye ve çektiği acıları sona erdirmeye karar verir; kendini Sonsuzluk Denizine(!?) atarak canına kıyar, ancak deniz dibindeki yaratıkların onunla hemhâl olmasıyla “denizana”ya(!?) dönüşür..

 

Hah hah hah..

 

Bu masalı şu an bir buçuk yaşında olan yeğenim Beren’e anlatsam o bile inanmaz; gelin görün ki bu ******** hakkında yazılan ciltler dolusu kitap var ve bu kitapların müşterisi de çok..

 

İmdi efendim bendenizin Kuran’da en sevdiği âyet: ‘Hiç bilenler ile bilmeyenler bir olur mu!?’ âyetidir ve bendeniz bu âyetin içerik îtîbârîyle aynısını Îsâ’nın olduğu söylenen ‘Gerçekler seni özgürleştirecek’ sözünde bulurum..

 

Bu ne kadar derin ve bir o kadar da naif bir hakîkattir, öyle değil mi..

 

Bugün îtîbârîyle dünyâmız Kitâbı Mukaddese eklenen zırvalıkların; misâl: Armagedon Savaşı, Süleyman Tapınağının yeniden inşâsı, Îsâ’nın yeniden yeryüzüne inerek Gökyüzü Krallığını kurması vb.. işte bunların gerçekleştirilmesi nâmına akıl almaz trajedilere, vahşetlere, insanlık suçlarına sahne oluyor..

 

Ve bütün bunlar bir avuç psikopatın gerek Yahudi-Hıristiyan gerekse ve özellikle de Müslüman toplumları etkileri altına alması sonucu gerçekleşiyor..

 

Bir taraftan evanjelistler, öbür taraftan yerli işbirlikçileri bu güzel dünyâmızı hızla cehenneme çeviriyor..

 

Bilenler ile bilmeyenler bir tutuluyor, gerçekler nâmına bu ve benzeri zırvalıklar insanlara sunuluyor ve sonunda insanlık bu bir avuç psikopatın kölesi hâline geliveriyor..

 

Ve bizler sâdece seyretmekle yetiniyoruz..

 

İnsanlık bu kadar mı ucuzladı..

 

Yazıklar olsun..

 

Havvâ Anamızın sütü bize ******

 

***

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.