Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Siyanürlü maden işletmeciliği


xshadowx

Önerilen İletiler

Yöntemin uygulanacağı, doğrudan doğruya madenden çıkarılmış veya kabaca, kırılmış, tane dağılımı 1,5 cm. ile 15 cm. arasında olan cevher doğal veya yapma, geçirgen olmayan bir taban üzerine yığılır. Sulandırılmış siyanür kireç eriyiği yığının üzerine homojen bir şekilde dökülür. Bu eriyik özellikle cevherdeki altın ve gümüşü eritir. Optimum bir altın gümüş kazanılması işlemin haftalar veya aylarca devam etmesini gerektirir. Buradan liç çözeltisinin % 96 sini kazanmak mümkündür, kayıp sadece buharlaşmadan ileri gelir. Siyanür çözeltisi zehirli olduğundan ve içinde altın da ihtiva ettiğinden, eriyiğin kaybının en düşük seviyede tutulması gerekir. Tesisten sulara karışan CN~ miktarı hiçbir zaman 1 ppm'i geçmemelidir. önceden de belirtildiği gibi, bu yöntemde cevherin tane büyüklüğü 1,25 cm'den tüvenan cevher büyüklüğüne kadar değişebilir.

 

Düşük tenörlü cevherlerden altının kazanılmasında diğer bir teknik «Tank Liçi»'- dir. Burada liç eriyiğinin, tanka doldurulmuş taneler arasından kolayca geçişini sağlamak için cevherin inceye kırılmış olması gerekmektedir. Siyanür çözeltisi aşağıdan yukarıya veya yukarıdan aşağıya doğru tankın içinden geçirilerek altın ve gümüşün çözünmesi sağlanır. Altının tamamının çözeltiye geçmesi, birkaç gün alabilir. İçinde altın taşıyan bu çözelti devamlı olarak aktif karbon kolonundan geçirilir ve altın, gümüşün karbon tarafından adsorbe edilmesi sağlanır. Sonra yukarıda bahsedilen işlemler uygulanarak

altın ve gümüş elde edilir.

 

 

Liç yığının yüksekliği 3 metre ile 15 metre arasındadır. Liç çözeltisi, içinde % 0,05 - 0,1 sodyum siyanür ihtiva edecek şekilde hazırlanır ve pH'ı da kireç ilâvesiyle 10,5 civarında tutulur. Çözeltinin yığına ilâve miktarı 5-25 galon / ft2 / gün'dür. Günde 5000 ton cevher işleyen bu tip bir tesis için gerekli yatırım miktarı 2,5 milyon dolardır. Yukarıdaki yöntem çevre kirliliği sorunu açısından da çekicilik kazanmaktadır. Çünkü liç çözeltisinin çevreyi kirletme olanağı olmadığı gibi, operasyon artıklarının da iri taneli oluşu ve toz ihtiva etmeyişi bir toz problemini doğurmamaktadır.

 

 

Teoride her hangi bir boşluk yok çevre kirlenmesi mümkün değil diye belirtilmiş, ülkemizde uluslararsı altın firmalarının işlettiği tesislerde bu kurallara uyulduğu biliniyor.

 

Acaba bu yöntemde yanlışlık nerede çevreci arkadaşların eleştirilerini bekliyorum smile.gif

- çok küçük gramajda siyanür dahi bir canlıyı kısa sürede yok eder. şu ana kadar toplu ölüm yaşanmadı ama yaşanmamasının garantisi yok-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 ay sonra...

Herkese merhaba,

 

Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul eden bir konuyu açmak istiyorum. Umarım gözümden kaçan forumlarda tartışılmamıştır ve tekrara sebebiyet vermem :). Eğer böyleyse uyarın lütfen.

 

Özellikle Bergama'da Ovacık altın madeni ile gündeme gelen siyanür krizi. "Siyanürle altın arama" diye bir cümle kullanmıyorum çünkü bu tamamen bir uydurmaca. Yine mesleğimle ilgili gözlerimle gördüğüm bir iki gözlemi anlatacağım. Buna göre tartışabiliriz.

 

Ovacık'taki "Siyanürle altın aramaya son" tartışmalarından çok sonra (o zamanlar destek verirdim) maden yatağını gezme fırsatım oldu. İşletme hakkında da bir çok bilgi edindim. Bunlardan en önemlisi siyanürün çevreye verdiği sanılan zarardı. Yıllar geçmesine karşın madenin çevresi yemyeşildir. Gidenler görebilir. Çünkü siyanür zaten çevreye salınan bir madde değildir. Sadece işletmede, kuvars damarları içinde gözle görünemeyecek kadar küçük altın oluşuklarını çözmek için kullanılır ve kullanıldıktan sonra da atılmaz; tekrar tekrar kullanılır. Zaten böyle bir madde bu şekilde kullanılabiliyorsa neden atılsın?

 

Gelelim ikinci olayıma. Şans eseri Manisa’nın Çaldağ yöresindeki nikel madenini gezdim… Bergama’daki köylülerin avukatlığını yapan “avukat” buraya da gelip kafa karıştırmış. Zavallı köylüler akıl danışmakta. Neymiş efendim siyanürle nikel arayacaklarmış üzüm bağlarınız yok olacakmış… İşe bunu duyduktan sonra aslında olayın ne kadar derin olduğunu ve Bergama köylülerinin de bu derin olaylarda nasıl kandırılıp oyunlara alet edildiklerini anladım… Olay tamamen siyasidir.

 

İşte bazı profesörlerin konuşmalarından alıntılar:

"Altın madeni bulunan yerin 30 km karelik çevresinde canlı yaşamaz, deniliyor. Oysa Bergama'da altın madenine sıfır ile beş kilometre mesafede 10 tane köy var. Dünyada az bulunan sulanabilen tarım alanları var."

 

"Maden bölgesinde yer alan Kozak Yaylası endemiktir. Dünyanın kısa elyaflı pamuk yetiştirilen tek bölgesi Bergama'dadır. Bölgede ayrıca binlerce zeytin ağacı, fıstıkçamı ve meyve ağaçları bulunmaktadır. 400,000'den çok arı kovanı vardır. İzmir'de tüketilen bakliyatın %30'u Bergama'dan gelmektedir. Ağaçların yok olması, diğer tüm yararlarından vageçilmesi bir yana, küresel ısınmaya da neden olmaktadır. (12 Temmuz 2000)

kaynak: http://www.geocities.com/oesizmir/siyanur.html

 

Acaba neden yaklaşık 7 yıl geçmesine karşın hala bir değişiklik yok yörede? Hele de Kozak yaylasından bahsetmek! Siyanür ya da zehirli sular yerçekimini yenip ovadan yukarı doğrumu çıkacak da yaylaya ulaşacak; Allah aşkına? Siz profesörsünüz yahu…

 

Şimdi aynı olay Kazdağlarında yaşanmakta. Siyanürle altın arayanlar suları kirletti zehirlenmeler oldu… Kardeşim boşuna demiyoruz ya bilim yapın ya da takip edin… Altın siyanürle aranmaz yahu!

 

Gelelim “ne yapmalıya”

Arkadaşlar biz bu mantıkla “zengin ülkenin fakir bekçiliğinden” kurtulamayız… Yer altı zenginliklerimizi ülke çıkarlarımız için kullanmalıyız… Ama nasıl?

 

Birincisi, yabancı sermayeye kaptırmadan... Bu nasıl olacak? Biz altın (ve diğer metaller yada endüstriyel hammaddeleri) aramasını ve işlemesini ve üretimini kendimiz yapabilmeliyiz Bunu yapabilmek için daha çoook çalışmak lazım. Çünkü o yönde yatırım yapmak yerine resmen peşkeş çekmekteyiz!!!

 

İkincisi (yabancı şirketler yada Türk şirketleri) bu tesisleri kurarken çevreye duyarlı davranmalı, kazalar da dahil her türlü önlem alınabilmelidir. Gerekli her tür etüd yetkili kurumlarca yapılmalı ve dikkate alınmalıdır…

 

Peki siz bu konuda neler düşünmektesiniz??

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin yersoy aslinda cok guzel bir konuya deginmissin turkiye yer alti kaynaklari bakimindan belkide dunyanin en sansli ulkesi ama malesef yillardir bunu hic bir hukumet degerlendirmedi yada degerlendirilmesi istenilmedi bugun petrole rakim olarak gosterile bor madeni turkiyede ve dunya rezervlerinin 63% bizim elimizde bulunmakta ama malesef bu madeni islemesini bilmedigimiz icin ham madde olarak fransaya komik bir fiyata satip islenmis olarak kat kat fazla para odeyerek aliyoruz bir digeri ise iki adim ilerimizde komsularimizda petrol fiskiriyor ama iki adim gerisinde birsey yok aslinda elimizdekilerin degerini bilsek bugun bu durumlarda olmayiz ama hazira alismisiz biz birileri hazir onumuze getirsinler...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayin yersoy aslinda cok guzel bir konuya deginmissin turkiye yer alti kaynaklari bakimindan belkide dunyanin en sansli ulkesi ama malesef yillardir bunu hic bir hukumet degerlendirmedi yada degerlendirilmesi istenilmedi bugun petrole rakim olarak gosterile bor madeni turkiyede ve dunya rezervlerinin 63% bizim elimizde bulunmakta ama malesef bu madeni islemesini bilmedigimiz icin ham madde olarak fransaya komik bir fiyata satip islenmis olarak kat kat fazla para odeyerek aliyoruz bir digeri ise iki adim ilerimizde komsularimizda petrol fiskiriyor ama iki adim gerisinde birsey yok aslinda elimizdekilerin degerini bilsek bugun bu durumlarda olmayiz ama hazira alismisiz biz birileri hazir onumuze getirsinler...

 

Bor konusuna ayrıca değineceğim sayın yakışıklı,

nitekim %63 değil çok daha yüksek oranlarda dünya rezervlerine sahibiz, özelliklede bazı mineralle bakımından (mesela boraks)...

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

:) çok guzel açıklamışsın yersoy... İzmir'den Edremite kadar nerden baksan 40-50 milyon zeytin ağacı var... zeytin ağacı her iki yılda bir cumhuriyet altını veriyormuş, neden fakiriz hala anlayamadım 40 milyon cumhuriyet altınıyla 2. bir Atatürk Barajı yapılır!!!

tarım olacak elbette ama sanayi ve madencilik olmadan bu ulke bir adım ileriye gidemezzzzz :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:) çok guzel açıklamışsın yersoy... İzmir'den Edremite kadar nerden baksan 40-50 milyon zeytin ağacı var... zeytin ağacı her iki yılda bir cumhuriyet altını veriyormuş, neden fakiriz hala anlayamadım 40 milyon cumhuriyet altınıyla 2. bir Atatürk Barajı yapılır!!!

tarım olacak elbette ama sanayi ve madencilik olmadan bu ulke bir adım ileriye gidemezzzzz :)

 

Diyorum ya,

biz zengin ülkenin fakir bekçileriyiz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.