Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

insanın kuyruğu


gezgin95

Önerilen İletiler

************************ Allahin dininde hersey bilime dayanir yani bilime aykiri dusen hic birsey yoktur. <Ornegin insanin topraktan yaratilma sacmaligi demis arkadas>. Bilimsel olarak insan teninde toprakta bulunan butun minaraller bulunmustur. Aslinda anlamak pek te zor degil arkadas ataist yani Allaha yuce yaradana inanmiyor. Ama sunu unutmayin Kuran'i kerim de bilim adamlarinin daha yeni yeni kesif ettikleri seyler yer almakta: misal --- Big Bang (yani evrenin tek bir noktadan yaratilmis olmasi) kurani kerimde yer alir. Bir cok maddenin atom yapisi Kuran'i kerim de yer alir. Demirin gokten metor olarak dustugunu yani bu dunyaya sonradan geldigini bildirir ki bu bilimsel bir gercektir. Bunlar sadece bir kaci. Dusunun Islamin yetistirdigi en guzel insanlardan birtanesi MEVLANA hazretleri "Mesnevi" adli eserinde <ATOM DAN> BAHSEDIYOR ve atom bombasinin gucunden bahsediyor. Soyle diyor Mevlana: >>> Her zerre icinde bir gunes tasir, zerre agzini acarda gunes cikarsa o pusudan ortalik tuz buz olur isiltisindan<<< ve ekliyor == zerreyi ortadan bolerseniz, ortasinda bir gunes etrafinda gunesler gorursunuz<<<. Arkadaslar atom bombasinin yapilisi budur. Atom bombasi atomun parcalanmasiyla ortaya cikar ve bunu Mevlana soyluyor bundan 700 kusur sene once ve siz bana Darvin den bahsediyorsunuz o kimki Mevlananin yaninda siz onun safinda yer aliyorsunuz. Mevlananin tirnaginda ki kir dahi olamaz. Kaldiki onun dedigi teori coktu. Daha bundan bir kac ay once haberlerde bangir bangir verildi. Darvinin teorisine gore 100 binlerce yil bir birlerinden farkli donemlerde yasamis olmalari gereken 2 turun ayni zamanda yasadiklari karbon testi ile ortaya konulmustur. Yani bilimsel olarak cokmustur bu teori. Hem bunu avrupalilar bile bir teori olarak kabul ediyorken size ne oluyor da bunu bilimsel bir gercekmis cesine savunuyorsunuz. Resimlere deginmeme bile gerek yok, boyle sacmalik gormedim. Hem daha gecen yil dunyanin en buyuk ataisti yani darvin teorisini savunan ingiliz bilim adami Allahin varligini kabul etti ve ataist dusuncenin ne kadar yanlis oldugunu kabul etti ve tum dunya bunu konustu. Siz hic haberlere bakmaz misiniz? Neyse ben ne soylersem soyleyim siz yinede aynisini yapacaksiniz ama malesef soylemek lazim ki seytanin ********* cok Darvin onlarin dunyadaki liderleri. Birdaha dusunun, ama aklinizin alamayacagi seyleri degil cunku Allah onlari bize kabul etmeyi ogretti. Hani mellekler Allaha; sen dunyada fitne fesat yaratacak kan dokecek ademi mi yaratacaksin diye sorarlar. Allah c.c onlara su cevabi verir; aklinizin ermedigi islere karismayin. Okadar guzel insan yetistirmis (Mevlana, Yunus Emre, Bayrmi Veli, Buhari, Mevlana Hâlid-i Bağdâdi....) bir islam dini karsinda duruken sen kimi sovunuyorsun. Unutmaki hepimizin aldini nefes sayilidir. Sozlerimi soyle baglamak istiyorum: Adamin biri Hz. Ali efendimizin yanina gelir ve sorar; ya Ali sen 5 vakit namaz kiliyorsun oruc tutuyorsun, ya birgun olursen ve hic birsey senin dusudun gibi degilse ozaman bosuna omrunu harcamis olmayacakmisin. Hz. Ali soyle cevap verir; Ben bunu yapmaktan birsey kaybetmem ya sen olursen ve benim dediklerim dogru cikarsa, sen ne yapacaksin? Adam hemen oracikta ISLAM didini kabul eder. Sizde bu kadar durust olun yeter. Selametle arkadaslar.

Biraz agir konustum ama lutfen anlayis gosterin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

*************

 

Oturup gülmek senin elinde.

Ancak saçma dediğin şeyler BİLİMSEL yani gerçek olabilmektedir.

 

Allahin dininde hersey bilime dayanir yani bilime aykiri dusen hic birsey yoktur.

 

Ters düşmeyen şeyler 1400 sene öncesinin bilimidir.

 

Bilimsel olarak insan teninde toprakta bulunan butun minaraller bulunmustur.

 

:) Verilerini tekrar gözden geçir! Neden mi?

Evrim teorisine inanan insanlar da bunu savunur!

İnsan vücudunda uzaydan gelme ve toprakta bulunmayan maddeler olmayacak herhalde?

İnsanın yapıtaşlarını oluşturan maddeler elbette doğada da olmalı :)

 

Aslinda anlamak pek te zor degil arkadas ataist yani Allaha yuce yaradana inanmiyor.

 

Bu onun sorunu sanırım. Ne dersin?

 

Ama sunu unutmayin Kuran'i kerim de bilim adamlarinin daha yeni yeni kesif ettikleri seyler yer almakta:

 

BUnlar keşif değil! Bilimin bulgularını Kurana yamamaktır!

 

misal --- Big Bang (yani evrenin tek bir noktadan yaratilmis olmasi) kurani kerimde yer alir.

 

Nerede yer alıyor?

 

Bir cok maddenin atom yapisi Kuran'i kerim de yer alir.

 

Mesela? Atom hakkında ne tür bilgi veriyor Kuran?

 

Demirin gokten metor olarak dustugunu yani bu dunyaya sonradan geldigini bildirir ki bu bilimsel bir gercektir.

 

:angry::angry:

Konuyla ilgili hiç bir fikriniz olmadığı buradan belli!

Demir gökten inmez! Demir zaten yeryuvarında büyük oranda bulunan bir elementir!

Gezegenlerin çekirdekleri demir ve nikel karışımından yapılıdır! Parçalanmış gezegenlerin çekirdekleri dünyaya düşüyor diye demir dünyaya gökten inmez! Dedim ya 1400 öncesinin bilimini bulabilirsiniz Kuranda diye! Al işte bu!

 

Bunlar sadece bir kaci.

 

BEnce daha sağlam şeyler sun. Bu bir kaçının hepsi çürüdü!

 

Dusunun Islamin yetistirdigi en guzel insanlardan birtanesi MEVLANA hazretleri "Mesnevi" adli eserinde <ATOM DAN> BAHSEDIYOR ve atom bombasinin gucunden bahsediyor. Soyle diyor Mevlana: >>> Her zerre icinde bir gunes tasir, zerre agzini acarda gunes cikarsa o pusudan ortalik tuz buz olur isiltisindan<<< ve ekliyor == zerreyi ortadan bolerseniz, ortasinda bir gunes etrafinda gunesler gorursunuz<<<.

 

Eski bilim adamlarının bir çoğunda bu gibi maddeye olan teoriler bulabilirsiniz. Ben bu cümlelerden hiç de güncel bilime uygun şeyler çıkaramadım! Hayal mi görüyorsunuz?

 

Arkadaslar atom bombasinin yapilisi budur. Atom bombasi atomun parcalanmasiyla ortaya cikar ve bunu Mevlana soyluyor bundan 700 kusur sene once ve siz bana Darvin den bahsediyorsunuz o kimki Mevlananin yaninda siz onun safinda yer aliyorsunuz.

 

Darwinle Mevlanayı kim nedn karşılaştırsın? İkisi de kendi dallarında isimlerini duyurmuş önemli bilim adamlarıdır! Ancak farklı konullarda... Şövenizmin de böylesi!

 

Mevlananin tirnaginda ki kir dahi olamaz.

 

:)

 

 

Kaldiki onun dedigi teori coktu.

 

Onun dediği teori çökmedi, gelişti değişti. Bilim dünyasını takip edin Harun safsatalarını değil!

 

Daha bundan bir kac ay once haberlerde bangir bangir verildi.

 

Bangır bangır daha çoook şey söyleniyor ama işinize geleni duyuyorsunuz!

 

Darvinin teorisine gore 100 binlerce yil bir birlerinden farkli donemlerde yasamis olmalari gereken 2 turun ayni zamanda yasadiklari karbon testi ile ortaya konulmustur.

 

Konuyu iyi araştır!

 

Yani bilimsel olarak cokmustur bu teori.

 

Hadi çökerttin bakalım...

 

Hem bunu avrupalilar bile bir teori olarak kabul ediyorken size ne oluyor da bunu bilimsel bir gercekmis cesine savunuyorsunuz.

 

Ya sen ne dediğinin farkındamısın?

Bütün dünyada bilimsel gerçeklik olarak evrim okutulur ve evrim araştırılır, üzerine binlerce proje yürütülür, multidisipliner çalıuşmalar yapılır, sen kalkıp Avrupa kabul etmiyor dersin!

 

Uzaydan mı katıldınız foruma??? Nerede yaşıyorsunuz? İnternet sayesinde biraz araştırma yap! Ama Türkkçe araştıurma yapıp HY sitelerine girme :) Yabancı üniverrsiteleri şöyle bir gez bakalım :)

 

 

Neyse arkadaşım... Daha fazla devam edemeyeceğim. Her cümlene bir eleştiri çıkıyor yoruldum!

 

Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ingilterede yasiyorum ve Cambridge universitesini bitirdim ve sandigin gibi turkce arastirma yapmadim, ust duzey ingilizce ve almanca lisana sahibim. Yani background olarak benimle tartisman biraz abestle istigal olur. Ama Darwin bir bilim adami degil onun meslegi Haritacilik yani adam harita ciziyor ve bu ise sadece bir gozlemci olarak basliyor yani dogada gozlemledilerini yaziyor. Anlayacagin bir bilim adami filan degil o. Bu bilgileri su siteden bulabilirsiniz ama okurken sakin yanli davranmayin yoksa okudugunuzu anlamazsiniz. Benim dinci birisi oldugum izlenimine de luften kapilmayin cunku hayatimda daha bir gun olsun Allaha secde etmis degilim. Ama Allahin varligini ve Kuran'i kerimin dogrulugunu anlamak hic te zor degil. Hakkatten cok arastirma yaptim bu konulari sizinle tartismayacak kadar bilgiye sahibim aslinda ama yinede fikirlerimi soylemek istedim olurda biriniz en azindan bu sacmaliklara inanmayi birakir. Umarim dogru yolu bulursunuz. Albert Einsteina sorulur; sizce tanri varmidir? Yanit: Bu gordugunuz koplekslikte bir evren kendi basina olusmus olmasi yani olusumunun tesaduflere baglanmasi imkansizdir demis. Yani sizin adini bildiginiz en buyuk bilim adami bunu diyor. Su siteye goz atin:

-http://www.kuranca.com/-

 

See you later guys!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ingilterede yasiyorum ve Cambridge universitesini bitirdim....

 

Cambridge Üniversitesi'ni bitirdiniz ve bilimsel yayınları H.Y'nin sitesinden takip ediyorsunuz... :wacko: Eğer siz Cambridge Üniversitesinden mezunsanız (ki zerre ihtimal vermiyorum) , o üniversite sizi mezun ederek ününü haketmiyor demektir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Big bang kuran'i kerimde yer aliryor demistim ve sizin icin buldum: <<"Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz. Biz, (onu) genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47) .>> <<O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)>> Goruldugun uzere aynen bilim adamlarinin dedigim gibi evren genislemekte. Bilimi Kuran a yamamak demisti arkadas. Bi bana desin bakalim nasil yamamak oluyor bu. Bu kitap bilim adamlarinin big bang'i kesfinden 1400 sene once gonderilmis nasil yamamak oluyor soyle sene. Hem demir madeni uzerinde bir arastirma yapsin hemen dusunmeden ve bilmeden cevap veren arkadas. Demir bu dunyada olusmus bir element degil dir bunu tum bilim adamlari kabul eder tipki kuran da denildigi gibi: << Ve Demiri indirdik ki, onda cetin bir Güc ve Insanlar icin yararlar vardir."

(Hadid Suresi, 57:25) >> Demirin (Hadid - arapca) ebced degeri 26 dir. Ve 26 sayisi demirin atom numarasidir. Yani yine kuran'in yeni bir mucizesiyle karsi karsiyasininiz ama bos verin siz yine tesadurlerle aciklayin. Bak hele senin tesaduf dedigin olaya...... <<Eğer Big Bang'ten bir saniye sonra genişleme oranı, 100.000 milyon kere milyonda bir değeri kadar az olsaydı, evren genişlemeyi bırakıp kendi içine çökecekti.>> Sen buna tesaduf mu diyorsun. Dusun bir elektronlarin atomun etrafinda donus hizini. Ve bunlarin hic bir sekilde bir birlerini etkilememesi ve belli bir yorungede hareket etmeleri. Yahu bunlar nasil tesadufler.....********. Adamlar diyor sizde onlarin dediklerini kanun sayiyorsunuz. Onlarin yaptiklari tek sey Allahin yoktan var ettigi seylerin kesfini yapmak ve onlari adlandirmak o kadar. Siz onlari yaradana degil onlari kesf edene inaniyorsunuz. Bakin Allah yorungeler hakkinda ne demis kuran'i kerimde : <<

"Ay'a gelince, biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner). Ne güneşin aya erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedir." (Yasin Suresi, 39-40 ) >>. Buda mi bilimi kuran'a yamamak sana diyorum "YAMYAM". **************************** Neymis efendim camurdan insan yaratilirmi. Misal su senin kullandigin bilgisayar varya onun yapilisinda kullanilan ham maddeleri bir arastir bakalim camurdan bir farki varmi gorursun. Onlarin hepsini Allah bizim icin yaratti. Hem madem senin bilim adamlarin herseyin atom dan yaratildigina inanmiyormu.... eeeeee oyleyse neden dogada televizyon yok, webcam, Lcd screen, yada bir mutfak robotu......... yahu tesaduflere bak bir araya gelmislerde (hemde kat trilyonlarcasi) ondan saonra su insan meydana gelmis. Seni alan universite ne iyi is yapmis....Hem HY'yi hor goruyorsun. Ben onun karakterini filan bilmem beni fazlada ilgilendirmez ama bilim adina yaptiklari bir gercek. Siz bilimle hic bir alakasi olmayan Darwin'e inaniyorsunuz da ben HY okumusun cokmu.... Haldiki bir kac kere girmisim sitesine sana gecen verdim link'e girmemissin bile yoksa h.y nerden cikti. Neyse Sohbetine doyum olmuyor senin. ********************** Anladin sen onu. Hosca Kal 2 gozum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hem HY'yi hor goruyorsun. Ben onun karakterini filan bilmem beni fazlada ilgilendirmez ama bilim adina yaptiklari bir gercek. Siz bilimle hic bir alakasi olmayan Darwin'e inaniyorsunuz da ben HY okumusun cokmu....

 

Ama Darwin bir bilim adami degil onun meslegi Haritacilik yani adam harita ciziyor ve bu ise sadece bir gozlemci olarak basliyor yani dogada gozlemledilerini yaziyor. Anlayacagin bir bilim adami filan degil o.

 

yoooookk arrrtııııkkkk :w00t: Boyle birşeye herhalde senden ve kuranca.com dediğin site sakinlerinden başka inanan yoktur...

bence kafanızı o web sitesinden kaldırıp biraz da başka sitelere bakın.... hatta internete güven olmaz, siz kalkın bir kütüphaneye gidin, hem madem İngiltere'desiniz, British Library' i gorun. Biraz da oradaki kaynaklara bakın... Hava da alırsınız, beyninize oksijen gider, iyi olur...

 

 

Hakkatten cok arastirma yaptim bu konulari sizinle tartismayacak kadar bilgiye shibim aslinda ama yinede fikirlerimi soylemek istedim olurda biriniz en azindan bu sacmaliklara inanmayi birakir. Umarim dogru yolu bulursunuz.

 

Buraya senin gibi çok geldi kardeş... İngiltere'ye gittim, Cambridge'den mezun oldum, çok araştırdım, her şeyi bilirim, sizlerle tartışamam, çünkü sizden üstünüm vs. vs. söylemlerinden biz sıkıldık ama sizler sıkılmadınız bir türlü... Bu da enterean bir psikoloji, ego tatmini midir, komplekslerle mi ilgili birşeydir yoksa narsizm midir nedir anlayamadım gitti...

 

dur bir yorum daha yapıcam bu cümleye:

 

Hakkatten cok arastirma yaptim bu konulari sizinle tartismayacak kadar bilgiye shibim aslinda ama yinede fikirlerimi soylemek istedim olurda biriniz en azindan bu sacmaliklara inanmayi birakir. Umarim dogru yolu bulursunuz.

 

Hakkaten çok araştırma yapmış, bizimle tartışamayacak kadar çok şey biliyormuş :D

Eksi sozluk bakın bu ben çok biliyorum edası hakkında neler soylemiş :)

 

"bu eda için alt dudak ve çenenin hareketleri çok önemlidir. gözler baygın bir şekilde sabit kalmalı, alt dudak karşı tarafın söylediği he cümlede ileriye ve yukarı doğru hareket etmelidir. çok bilmenin ağırlığıyla az ve ağır hareket eden kafa asla onaylama pozisyonunda aşaşğı sallanmamalı, head-nang yapılmamalıdır. bak şimdi güzelim onun aslı girişiyle cümleye başlamak suretiyke, karşı tarafın savunduğu şeyleri çürütse de çürütmese de kendi görüşmelerini sabit bakışları eşliğinde anlatmalıdır çok bilen. onaylanıp onaylanmak umurunda olmamalı, her halükarda bir şey söylemese bile ben biliyorum edasını bozmamalıdır ölümsüz çok bilen."

 

daha başka da var da bu forumun kurallarına uygun değil, onları buraya taşımak... isteyen zaten gider bakar...

 

sadece bir fikir olsun diye yazdımmmm, ben sizin kadar çok bilmem ve sizin gibi çok bilen birisine birşeyler anlatmaya cüret ettiğim için artık kusuruma bakmazsınız umarım Sir...

 

Hakkatten cok arastirma yaptim bu konulari sizinle tartismayacak kadar bilgiye sahibim aslinda ama yinede fikirlerimi soylemek istedim olurda biriniz en azindan bu sacmaliklara inanmayi birakir. Umarim dogru yolu bulursunuz.

 

Fikirlerinize ihtiyacımız yok, kalsın, en iyisi gidip siz kendiniz gibi, size benzeyen üstün nitelikli!!!!! insanlarla tartışın, burada bizden size bir fayda gelmez... Sizden de bize gelmez, Biz doğru yola bulduk.... Mutluyuz, mesuduz....Cehennemliğiiiiizzzz biiiiizzzz....

 

Darwinin bir bilim adamı olmadığını söyleyen bir kişinin yazdığı şeyler benim için zaten saçmalıktır ve evet ben bu saçmalıklara inanmıyorum... Doğruyu bulmanız için, Cambridge bir fırsatmış bence hayatınızda ama yazık olmuşşş... Bir daha da böyle bir fırsatınız olacağını sanmıyorum cennetlik insan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Big bang kuran'i kerimde yer aliryor demistim ve sizin icin buldum:

 

Teşekkürler Cambridge'li arkadaşım :)... Ama biz bunları zaten biliyorduk. 70 kere masaya yatırıp üzerinde tartıştık...

 

<<"Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz. Biz, (onu) genişleticiyiz." (Zariyat Suresi, 47) .>> <<O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)>>

 

Cambridge üniversitesinde size nasıl öğrettiler bilemem ama,( :) ) gök genişlemez... Evrendeki maddeler birbirinden uzaklaşır ve böylece "genişleyen evrenden" bahsedilir. Boşluk ise sadece boşluktur.. Gök dediğin ise, yeryüzünden dışarı doğru baktığında gördüğün manzaradır, yani boşluk+madde...

 

Ayette ne diyor? göğü genişletiyoruz... Gök genişlemez. Göğü (o manzarayı) genişletmek için geniş açıdan bakman gerekir.

 

Ayette ne diyor? Gök ve yer birleşkti. Cambridge üniversitesinde size nasıl öğrettiler bilemem ama büyük patlama teorisine göre gök ve yer bir zamanlar birleşik değildi...

 

Goruldugun uzere aynen bilim adamlarinin dedigim gibi evren genislemekte.

 

Evren ve gök aynı şey mi???

 

Bilimi Kuran a yamamak demisti arkadas.

 

Evet??

 

Bi bana desin bakalim nasil yamamak oluyor bu.

 

Tamam...

 

Hem demir madeni uzerinde bir arastirma yapsin hemen dusunmeden ve bilmeden cevap veren arkadas.

 

O arkadaş bu konuda çalışır, kendileri...

 

Demir bu dunyada olusmus bir element degil dir bunu tum bilim adamlari kabul eder tipki kuran da denildigi gibi: << Ve Demiri indirdik ki, onda cetin bir Güc ve Insanlar icin yararlar vardir."

 

İnsanların işetip kullandığı hiçbir demir madeni gökten inmemiştir!!!! Demir gökten inmez... Dünyadaki demirin kaynağı ise gökten gelmiş olamaz, çünkü dünya ilk oluşurkenki malzemelerden birisiydi. İnmesi için dünyanın gökten ayrı bir biçimde var olması ve o gökten demirin gelmesi lazımdır... Oysa ki o zamanlar dünya da yoktu...

 

Bak hele senin tesaduf dedigin olaya...... <<Eğer Big Bang'ten bir saniye sonra genişleme oranı, 100.000 milyon kere milyonda bir değeri kadar az olsaydı, evren genişlemeyi bırakıp kendi içine çökecekti.>> Sen buna tesaduf mu diyorsun.

 

Kim tesadüf dedi? Pardon??

 

Tesadüf diye bir şey yoktur!

 

Eğer dediğiniz gibi olsaydı dünya oluşmazdı... Eee? Eğer öyleyse Kuran doğru söylüyor :) Bu mu ispat??

Eğer dünyada serbest halde O2 gazı olmasaydı, canlılar oksijenli solunum yapamazdı... "E o zaman bunu birisi düzenlemiş olmalı" mı diyorsunuz yani? :) :)

 

Eğer havada CO oranı çok yüksek olsaydı yaşayamazdık... Demek ki Allah var... Bumudur?

 

Hayır değildir... Eğer ki öyle olsaydı, dünya ona göre şekjillenecekti, canlılar türemeyecekti, belki de o şartlara göre canlılar türeyecekti. Tesadüf nerede????

 

Dusun bir elektronlarin atomun etrafinda donus hizini. Ve bunlarin hic bir sekilde bir birlerini etkilememesi ve belli bir yorungede hareket etmeleri. Yahu bunlar nasil tesadufler.....

 

Al işte aynı yorumlar. Tesadüf yok arkadaşım...

 

********.

 

(yazının devamına bakamıyacağım artık...)

 

Saygılarımla efendim!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...
Evrim, dinlerdeki "çamurdan yaratılış masalı"nın saçmalığını ortaya çıkardığı için Evrime karşı taraf olan bir sürü insan var ama, bu bir işe yaramıyor. Evrimin yerine koyulabilecek tutarlı hiç bir şey yok.

 

Örneğin, insanın oluşmasına gelelim. İnsan embryosundaki kuyruğu nasıl açıklıyorsunuz? Akıllı! tasarımcı, neden anamızın karnında bize kuyruk takmış?

 

tailhuman12315000000uv8.jpg

.

 

 

“Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.„

(İnsan Suresi, 2)

 

 

“O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır.„

(Secde Suresi, 7-8)

 

 

“... Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?„

(Zümer Suresi, 6)

 

Dikkat edilirse, ayette, insanın anne karnında, birinden diğerine farklılaşan üç ayrı evrede meydana geldiğine işaret edilmektedir.

Gerçekten de bugün modern biyoloji, bebeğin anne karnındaki embriyolojik gelişiminin üç farklı devrede gerçekleştiğini ortaya koymuştur. Bugün tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan bütün embriyoloji kitaplarında bu konu en temel bilgiler arasında yer alır. Örneğin, embriyoloji hakkında temel başvuru kitaplarından biri olan "Basic Human Embryology" isimli kaynakta bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:

Rahimdeki hayat 3 EVREDEN oluşur; preembriyonik (ilk 2,5 hafta), embriyonik (8. haftanın sonuna kadar), ve fetal (8. haftadan doğuma kadar).

Tıp dilinde "trimester" yani "üç dönem" olarak da tanımlanan bu evreler bebeğin farklı gelişim aşamalarını içerir. Bilim bunu asırlar sonra buldu halbuki bu olay Kuran'da zaten vardı.

 

 

Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Şimdi (rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 57-59)

 

 

Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık. Sonra onu bir su damlası olarak savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir. (Müminun Suresi, 12-14)

 

 

Allah, insanı nasıl yarattığını Kuran'da şöyle anlatmaktadır:

İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?

Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?

Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.'

Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.

(Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi, 36-40)

 

 

 

Yazıkki burada birbirinden değersiz birçok yazı, bir çok yorum yapılmış, Ama Yüce Kuran-ı Kerim'de bu bahsettiklerinizin ne kadar saçma olduğu aşikardır. İnsanı yaradan Allah'tır. adına Evrim denen sözde dönüşüm yoktur, olamaz. Bu dediklerimi ve Yukarıda yazdığım Yüce Kuran'dan Ayetleri Arif olana ve inanana anlatmaya gerek yoktur. içinde Allah inancı olan birisi zaten bunun Kuran'da anlatıldığı gibi olduğunu bilmektedir. ve adına evrim denen Ateist topluluklarının uydurması olan safsatalara inanmazlar. yazıkki bu siteye daha yeni üye oldum ve ne ilginçtirki ilk okuduğum mesajda bu oldu ve Yazdıklarımdan hiçbirşey anlamıyacaklar olduğunu bilsemde bu Ayetleri Yazma gereksinimi duydum.

 

Son söyleyebilceğim ise Allah bu saçmalıklara inananları islah etsin.

 

“İman edenlere de ki: Allah’ın (cezalandırma) günlerinin geleceğini ummayan kimseleri bağışlasınlar. Çünkü Allah her topluluğu kazandıkları günahlarla cezalandıracaktır. Kim salih bir amel işlerse kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (Câsiye, 14-15)

 

 

Allah (onlar hakkında ) emrini getirinceye kadar affedin, aldırmayın. Şüphe yok ki Allah her şeye kaadirdir.” (Bakara, 109)

 

 

 

 

“Onların (müşriklerin) söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl. Nimet içinde bulunan o yalancıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.” (Müzemmil, 10- 11)

 

Allah'ın Rahmeti ve Bereketi Tüm İnananların üzerine olsun. Saygılarımla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 7 ay sonra...

İnsanın Kökeni

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

İNSAN

 

 

 

(HOMO SAPIENS)

 

 

 

 

 

Çok eski çağlardan bu yana insanın canlı varlıklar arasındaki yeri en ilgi çekici konulardan biri olmaya devam etmiştir. Günümüzde insanın kökeni hakkında çok değişik görüşler ileri sürülmektedir. Yalnız insanın bu günkü şekli ile yaratılmamış olduğu, ilk önce basit yapılı canlılarındaha sonra sırasıyla derece derece daha evrimlilerin ve sonunda da Pirimatlardan insan benzeri canlılar ve bunlardan da insanların oluştukları konusunda şüphe bırakmayacak ölçüde kesin kanıtlar mevcuttur.

 

İNSANIN KÖKENİ

 

Bugün elde edilen bir çok bilimsel araştırma sonuçlarına dayanılarak insanların eski dünya maymunlarıyla bir çok benzerliklerinin olduğu ve bunlarla ortak bir atadan meydana geldikleri ileri sürülmektedir. Antropolog Gerhard HERBER'e göre, bu teoriye inanmamakla atom teorisine inanmamak arasında hiç bir fark yoktur. Yalnız bir çok bilim adamının insanın, insan benzeri maymunlardan (Pongidae), ne zaman, nerede ve nasıl ayrılıp farklılaştığı konularında kuşkuları bulunmaktadır. Hatta bunların sahip olduğu özelliklerden hangilerinin insan (Hominidae), hangilerinin insan benzeri maymun (Pongidae) özelliği oldukları bile kesin bir şekilde cevaplanamamıştır. İnsanlar ve insan benzeri maymunlar arasındaki filogenetik benzerlik ve bağlantılar, fosil kayıtlarından elde edilen bilgilerin ışığı altında aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Buna göre F. Wood JONES ve daha birçok bilim adamı insanların Tersiyerde görülen insan benzeri canlılardan değil Tarsiidae familyası türlerinin atalalarından köken aldıklarını savunurlar. Fakat günümüzde fosil Tarsiidae örnekleriyle, insanlar arasındaki fiziksel benzerliklerin bunların birbirlerine olan filogenetik yakınlığından değil, paralel evrimden kaynaklandığı kanıtlanmıştır.

 

 

 

İnsanların sahip oldukları ve insan benzeri maymunlarda bulunmayan çok tipik fiziksel özellikleri nedeniyle M. Boule, J. Kalin ve W.J. Straus gibi birçok ünlü bilim admı ise insanın, insan benzeri maymunlar ve diğer eski dünya maymunları gibi Primates örneklerinin daha Protocatarrhini evresinde olduğu bir dönemde, Pirimates'ten ayrı bir dal oluşturarak geliştiğini savunurlar. Bu teoriye Protocarrhini teorisi denir. Günümüzde kabul edilen Pongoid teorisine göre ise insan ve insan benzeri maymunların ortak bir atadan oluştuğu fakat oluşum sırasında tamamen birbirlerinden uzaklaşan bir gelişmenin söz konusu olduğu savunulmaktadır.

 

 

 

İnsan benzeri canlıların geçmişi, ancak fosil kayıtlarından elde edilen bilgilerin ışığında kısmen aydınlatılabilmiştir. Primatların çoğunluğu günümüzde olduğu gibi eskiden de ormanlarda yaşamışlardır. Fosiller orman toprağında çok kolaylıkla bozulduğundan, bunların bütün halindeki fosillerini elde etmek mümkün olamamıştır. Miosendeki (günümüzden 10-25 milyon yıl önce) tabakalar arasında bulunan fosillerin dişlerine dayanılarak bunların Gibbon yada insan benzeri maymunlara benzediği fakat ön üyelerinin henüz uzamadığı ortaya atılmıştır. Kolların uzaması ancak üst Tersiyerde meydana gelmiş ve oldukça yeni bir adaptasyon olarak kabul edilmektedir. Gibbonların bir familyası olan Hylobatidae'de tüm özellikler fosil formlarla aynı olmasına karşın bunlarda farklı olarak ön üyeler uzamıştır. Bu familya örneklerinin diğer insan benzeri maymun formlarından daha önce ayrıldığı ve gelişimini ayrı bir dal şeklinde sürdürdüğü ileri sürülmektedir. En eski kısa kollu gibbonlar (Pliopithecinae) ya da bunların yakın akrabaları, örneğin Aeolopithecus, Mısır'da Oligosen (yaklaşık 40-25 milyon yıl önce) tabakaları arasında bulunmuştur. Kısa kollu gibbonlardan olan Limnopithecus Afrikada, Pliopithecus iseAvrupa ve Asyada üst Tersiyerde yaşamışlardır. Bunlarda gibbonların ataları olmayıp yakın akrabalarıdır.

 

 

 

İnsan benzeri maymunlar (Pongidae) Afrikada ortaya çıkmıştır. Bunlarla Mısırda Oligosen tabakaları arasında bulunan ve çene kemikleriyle dişleri elde edilen Propliopithecus ve Aegyptopithecus gibi çok eski formlar arasında benzerlik vardır. Daha sonra doğu Afrikadaki Miosen tabakaları içerisinde insan benzeri maymunların kafatası, omurga ve üyelerine ait kemikler elde edilmiştir. Proconsul adı verilen bu kuyruksuz maymunlar (insan benzeri maymunlar)'ın üyeleri diğer insan benzeri maymunların aksine brakiyator özellik (ağaç dallarında sallanma ve ve bir dalı bırakmadan uzanıp tutunarak diğerine atlayabilme özelliği) göstermektedir. Böyle bir üye yapısından hem karada ve hem de ağaçlarda yaşamaya uyum gösterecek üyeler oluşabilir.bu nedenle Proconsul'un insan benzeri maymun ve insanların atası olabileceği ileri sürülmektedir. Bu teoriye de Brakiyator teorisi denir. Bunun tam aksini savunan Prebrakiyator teorisine göre ise, insanın ataları Brakiyator teorisinin kabul ettiği farklılaşmayı yapmamıştır. Yani bu günkü Orang-utan ve şempanzelere bile benzememektedir. Ancak böyle bir morfolojik farklılaşma göstermemelerine karşın, insanlarını atalarının böyle bir görevi yapabilme yeteneğine sahip üyelerinin bulunabileceği ileri sürülmektedir.

 

 

 

Proconsul'ların üst Tersiyerde Avrupa ve Asyada yaşadıkları saptanmıştır. Bunların elde edilen çene kemikleri ve diş fosilleri başlangıçta değişik isimler altında verilmiş fakat bugün hepsi Dryopithecus olarak tek bir cins içerisinde toplanmıştır. Bunların bazıları diş yapıları bakımından goril ve orang-utanlara benzemelerine karşın, tüm iskelet yapıları göz önüne alındığında benzerliklerin çok önemli düzeyde olmadığı saptanmıştır.

 

 

 

Buzul devri tabakaları arasında güney Çin'de bulunan insan benzeri dev fosil ise Gigantopithecus olarak isimlendirilmiştir. Bu fosilin özellikle oldukça büyük ve insanlarınkine benzeyen molar dişleri dikkatleri üzerinde toplamıştır. Bunların çene kemikleri ve dişleri gorillerinkinden bile daha büyüktür.

 

 

İtalyadaki alt poliosene (yaklaşık 10 milyon yıl önce) ait kömür yataklarında bulunan Oreopithecus ise bu dev yapılı Gigantopithecus'tan daha önemlidir. İsviçreli paleontolog J. Hürzeler yakın zamanda Oreopithecus'un tüm vücut kemiklerini bulmuştur. Hürzeler önce bu kalıntıların eski bir insana ait olduğunu zannetmiştir. Bazı araştırıcılar ise bu kalıntıların Babon'larla insan benzeri maymunlar arasında bir özelliğe sahip olduğunu savunmuşlardır. Yakın zamanda yapılan araştırmalarla Oreopithecus'un hiç bir gruba dahil edilemeyeceği ve Mısırdaki Oligosen tabakaları içerisinde bulunan Apidium ile birlikte ayrı bir familya olarak Oreopithecidae içerisine konulmasının gerektiği ortaya atılmıştır.

 

 

 

Tüm bu bulgulara karşın, günümüzde insanın atası olarak kabul edebileceğimiz fosil sayısı oldukça azdır. Bu nedenle insanın takip ettiği evrimsel yolda birçok boşluk mevcuttur. Hatta çeşitli jeolojik devirlerde elde edilen ve insanın atası olarak kabul edilen fosiller farklı sistematikçiler tarafından incelenince farklı familyalara bile konulmaktadır. Bu nedenlerle insanın atasının ve soy oluşumunun kesin bir şekilde ortaya çıkarılabilmesinde daha birçok fosil bulgularına gereksinme duyulduğu bir gerçektir.

 

 

 

 

 

İnsanı tüm diğer canlılardan faklı kılan özelliği beyini ve buna bağlı olarak ta aklının gelişmiş olmasıdır. İngiliz antropolog Arthur Keith'e göre kafatası hacminin 750-800 cm3 olması insanı, insan benzeri maymunlardan ayıran en önemli özelliktir. Bugün eldeki mevcut bilimsel verilere dayanarak insan evriminin beyin hacmindeki artış ile değil vücudun dik bir pozisyon kazanmasıyla başladığı kanıtlanmıştır. Örneğin en eski insan (Protohominid= İlkin insan) olarak kabul edilen Australopithecinae örneklerinde kafatası 450-680 cm3 lük bir hacime sahiptir. Bu büyük bir gorilin kafatası hacmine eşittir. Fakat pelvis ve ayak kemikleri incelendiğinde Australopithecinae örneklerinin dik olarak yürüdükleri ortaya çıkarılmıştır. Dik yürüme özelliğinin kazanılma nedenleri bugün bile kesin bir şekilde aydınlatılamamıştır. Yalnız ayak üzerinde dik bir şekilde hareket başlayınca kollar her yöne doğru yönelebilen ve değişik amaçlar için kullanılan organlar şeklini almış, bu hareketlerin koordinasyonu için de yeni beyin merkezleri oluşmuştur. İnsanlar da beyinin ve özellikle ön lobların gelişmesi dışında, insan benzeri maymunlarla olan farklar kalitatif olmaktan çok kantitatiftir. Tüm bunlara karşın insan insan evriminin daha ayrıntılı bir şekilde açıklanabilmesi için birçok fosil kayıtlarının ortaya çıkarılmasına geksinme vardır.

 

 

 

 

Afrikada özellikle üst Tersiyer ve buzul devirlerine (yaklaşık 1-2 milyon yıl önce) ait tabakalar arasında çok sayıda Australopithecinae fosillerine rastlanması, Hominidae örneklerinin Afrika'dan diğer kıtalara yayıldığını gösteren bir kanıt olarak kabul edilmektedir. Avrupa, Asya ve Afrikadaki buzul çağı tabakaları arasında bulunan çeşitli kemik fosili ve aletlerle, alt buzul çağıda yaşamış olan Australopithecinae örnekleri, orta buzul çağında yaşamış olan Pithecantropus, üst buzul çağında yaşamış olan Neanderthal adamı ve yakın zamana kadar yaşamış olan modern insanın ataları arasındaki ilkel insanların çok değişik tip ve özelliklere sahip oldukları saptanmıştır. Eski ve yeni insanlar arasındaki bu farklılıklar özellikle birinden diğerine doğru vücudun adım adım dik bir şekle gelmesi ve çeşitli kültür seviyeleriyle bugünkü insan olan Homo sapiens'e kadar ulaşmıştır.

 

 

DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN LÜTFEN

 

 

HAYATIN BAŞLANGICI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER (EVRİM) (www.biyobank.com)

 

Evrim Nedir? (www.biyobank.com)

 

İnsanın evrimi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evrim nedir Biyolojik evrim

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Evrim nedir?

 

 

 

 

13.7 milyar yıl öncesinden başlayarak maddenin daha karmaşık, daha örgütlü yapılar oluşturması, adınadoğa yasaları dediğimiz fiziksel güçlerin, soğumakta olan madde üzerindeki etkileriyle açıklanabilmektedir. Kuarkların proton ve nötronları, proton ve nötronların atomları, atomların molekülleri ve daha büyük molekülleri oluşturmasıyla başlayan süreç, evrenin genleşmesi ve soğumasına paralel olarak aradan geçen milyonlarca yıl içinde bilebildiğimiz evrenin her noktasında çeşitli adlarla nitelendirdiğimiz daha büyük yapıların ortaya çıkmasına da neden olmuştur.

 

Maddenin inorganik evrimi olarak adlandırdığımız bu süreç, oluşan yapılar içinde ortaya çıkan farklı koşullara bağlı olarak nitel bir sıçrama göstermiş ve adına canlılık dediğimiz organik dönüşümleri de meydana getirebilmiştir. Evrim bu bakımdan sadece biyolojik bir anlam taşımamakta, aynı zamanda evrensel bir kuram ve tarihsel bir süreç olarak da tanımlanmaktadır.

 

Oluşma ve gelişme yönünde aşamalı (kademeli, adım adım) biçim değiştirme "evrim" diye tanımlanır.

 

Bilimsel anlamda evrim,canlı varlıkların son "hal ve görünüş" leri doğrultusundaki biçim değiştirmelerini inceler. İnsanın kökeni, hayatın nasıl başladığı, şimdiye kadar geçirdiği değişimler hepimizin aklını kurcalayan sorular, daha doğrusu sorunlardır. Genel anlamda evrim ikiye ayrılır:

 

1-Hayvan ve bitkilerin devamlı şekilde, sistemli olarak biçim değiştirmeleri anlamına ORGANİK evrim.

 

2-Fiziksel çevrenin şekil almamış maddelerden oluşumu anlamına İNORGANİK evrim.

 

 

 

 

Biyolojik evrim

 

Eski Yunan düşünürleri, Thabes, Empedokles, Demokritos, Heraklit gibi bilge kişiler "evrim" konusunda bazı görüşler ortaya sürmüşlerdi. Ortaçağ'da bağnazlık, kilise baskısı,özgür düşünceye karşı din adamları yüzünden, "evrim" teorisi üzerine eğilen kimse çıkmadı. 15 yüzyılda bilimsel görüş ve deneysel açıklamalar gene ağırlık kazanmaya başladığında, bilim adamları evrim konusunu tekrar ele aldılar. Francis Bacon,Decartes (Dekart), Leibnitz, Kant ve belirli diğer bazı düşünürler,evrim teorisiyle ilgili eserler verdiler. Yeni görüşler getirdiler. Buna rağmen,modern anlamıyla evrim teorisinin kurucusu ünlü Fransız bilim adamı Georges ( Corc) Buffon'dur. 1707 ile 1788 yılları arasında yaşamış olan Buffon (Genel ve Özel Tabii Tarih) adını taşıyan eseriyle, tabiat konusundaki belirli gerçekleri bilimsel bir açıdan ortaya koydu. Bu 44 ciltlik dev eserle, 1753 yılında "Fransız Akademisi" ne üye seçildi.

 

 

 

 

Biyolojik evrimin en basit tanımı, değişerek türemedir. Bu tanım hem küçük ölçekte evrimi (yani bir popülasyonun içinde gen sıklıklarının nesilden nesile değişmesini) hem de büyük ölçekte evrimi (yani aradan bir çok nesilin geçmesiyle ortak bir atadan farklı türlerin türemesini) kapsar. Evrim yaşamın tarihini anlamamızı sağlar.

 

Ünlü İngiliz bilim adamı Charles Darwin'in büyükbabası Erasmus Darwintle, ünlü Alman şair ve filozofu Goethe(Göte) de "evrim" konusuna ilişkin çalışmalar yaptılar. Fakat evrim teorisinin geliştirilmesi az önce değinmiş olduğumuz Charles Darwin tarafından yapıldığı için, bu teori "Darvinizm" diye de tanımlanır.

 

 

Dünyadaki canlı ya da cansız herşey çevre koşulları ile zamanla değişikliğe uğrar.Değişikliğe uğramış canlı ya da cansız madde doğa yasaları ile -*test*-('") edilir. Çevrede radikal değişiklik yok ise canlı değişmeyebileceği gibi değişebilir de. Değişim hızlı veya yavaş olabilir.

 

Biyolojik evrimde temel fikir, Dünya üzerindeki bütün yaşamın ortak bir atası olduğudur. Tıpkı sizin büyükannenizin kuzenlerinizin de büyükannesi olması gibi...

 

Evrim kavramsal olarak değişim ve dönüşüm anlamında kullanılmaktadır. Cansız varlıklardaki değişim ve dönüşüm inorganik evrim, canlı varlıklardaki değişim ve dönüşüm ise biyolojik evrim olarak nitelendirilir.Biyolojik evrim canlı türlerinin zaman içinde nesilden nesile değişime uğrayarak önceki halinden farklı özellikler kazanmasıdır. Bu bakımdan evrim, bir canlı popülasyonunun genetik özelliklerinin zaman içinde değişimidir. Evrim kuramının temel dayanağı olan doğal seçilim (doğal ayıklanma) Charles Darwin tarafından ortaya konulmuştur. Üç temel dayanağı vardır:

 

Genetik özelliklerin sürekliliğini sağlayan kalıtım

Farklı karakterlerin popülasyon içindeki zenginliğini sağlayan çeşitlilik

Farklı karakterlerden doğadaki koşullara en uygun olanının hayatta kalmasını sağlayan seçilim

 

 

Değişim, canlı türlerinin yaşama ve üremesini olumlu yönde etkilemiş ise canlı yeni şekil almış hali ile yoluna devam eder, olumsuz değişiklik olmuşsa canlı belirli bir zaman diliminde veya aniden soyu tükenir.(4.5 milyar yılda dünyadaki hayvan ve bitki türlerinin %97'si yok olmuştur)

 

 

 

Bir canlının soyundan yeni türler çıkabilir,bunlar aynı veya farklı çevrelerde yaşayabilirler.

 

Çevre Koşulları: Canlı veya cansız maddenin içinde bulunduğu ortamı etkileyen her türlü iç ve dış etki.Bunlara kısaca örnek verelim;

 

Sıcaklık, sıcaklığın değişim hızı, nükleer radyasyon, atmosferdeki gazların oran ve çeşitliliği, dış uzaydan gelen her tür ışınım ve madde,ortamdaki diğer canlıların besin,zincirindeki,barınma durumundaki değişiklikler, canlının yaşadığı doğal çevrenin değişimi (yıldırım düşmesi ile yanan ormanlar ve o bölgeden ayrılma veya o bölgeye gelme), depremler, volkanik etkinlikler nedeniyle oluşan değişiklikler... gibi binlerce etken sayılabilir.

 

Bir canlı ani bir değişiklikle kısa sürede başka bir türe dönüşebildiği gibi,dönüşüm uzun zaman da alabilir.Canlı milyonlarca yıl değişmeden de kalabilir. Dolayısıyla belirli bir sürede her canlı mutlaka değişecek diye bir kural yoktur.

Görünen çevre koşulları değişmediği halde canlının iç dinamiği ve cinsel seçilim gibi nedenlerle,gözle görünmeyen nedenlerle canlı değişebilir, değişmeyebilir de.

Her canlı,cansız çevre koşullarına aynı değişim tepkisi vermez veya değişmeme tepkisi vermez.

Evrim mükemmele,daha iyiye gidiş değildir.Doğada daha iyinin tanımı şudur; canlı yaşama ve üremesini, beslenmesini yaşadığı çevrede sağlayabiliyorsa o canlı mükemmeldir.

Dolayısıyla bu gün hayatta kalan her tür mükemmeldir.

 

 

Doğaya ve değişimine uymuştur,daha doğrusu uymak için çaba göstermemiş ama kendisindeki değişimler "o zaman dilimindeki doğa,çevre koşulları ile uyumlu halde olmuştur".

 

Bilim adamlarının görüş ve açıklamalarına göre, evrim tamamlanmış bir oluşum değildir. Devam etmektedir ve devam edip gidecektir. Evrim teorisini kabullenen kimseler, çevrenin evrim üzerinde büyük ölçüde "etkin" olduğuna inanırlar. Onlara göre, canlılar bulundukları çevreyle ilgili olarak değişmek ihtiyacını duyarlar. Başka türlü söylemek gerekirse, yaşadıkları çevreye göre değişme ihtiyacı içindedirler. Bu değişim,onların yetenekleri ölçü ve oranında olur. Böylece ortaya belirli bazı özellikler çıkacaktır.

 

İnsanlar da, hayvanları evcilleştirmek,evcil hayvanlar ve kendilerine yararlı bitkileri üretmekle, yetiştirmekle evrim hareketine katkıda bulunmuşlardır. Bunun nedeni, evcilleşen hayvanların çevrelerine göre değişmeleridir.

 

1831 yılında İngiliz Hükümetinin düzenlediği bilimsel bir inceleme ve araştırma gezisine katılan Charles Darwin,bir gemiyle dolaştığı Güney Amerika kıyıları, Glapagos, Avustralya, Yeni Zelanda ve Tasraanya'yı gördükten sonra,dönüşünde "Türlerin Doğuşu" adlı eserini yazdı. Bu eser ve ardından 12 yıl arayla kaleme aldığı "İnsanın Gelişi" adındaki kitap,bilim dünyasında ve dini çevrelerde büyük tepkiler yarattı. Darwin insanların ilk atalarının dört ayaklı, kuyruklu, uzun tüylü, maymunumsu garip bir yaratık olduğunu söylüyor ve "tabii ayıklanma" diye bir teorinin geçerliliğini ortaya sürüyordu.

 

Bu teoriye göre, yeryüzünde bitkiler ve canlılar ürkütücü bir hızla artmaktadır. Dünyamız bunların hepsini barındırmak için yeterli değildir. Dolayısıyla, Darwin'in "tabii ayıklanma" diye tanımladığı bir tabiat kanunu kendiliğinden oluşmuştur. Var olmak için yeterince güçlüler, kendilerini çevreleyen şartlara ayak uydurabilenler hayatta kalırlar. Var olma ve yaşam savaşı için gerekli özellikler,kuşaktan kuşağa geçerler.

 

Evrim Kronolojisi

 

İnsanın kökeni hakkındaki varsayımlar incelendikçe, soyağacının biçimlenişine ilişkin yaygın kuramın dışında, başka tezler de gündeme geliyor. Bunlar; insan olmanın özellikleri olarak kabul ettiğimiz dil, bilinç, yaşam sağlama ve teknolojinin evrimini kapsamakta.

 

İnsansı maymunun bizlere dek uzanan yaşamsal uyumlarını gerçekleştirebilen atalarımızın yani Homo Sapienslerin, Dünya üzerindeki tarihine, kronolojik açıdan baktığımızda şöyle bir gelişim çizgisiyle karşılaşıyoruz:

 

 

· 4.600.000.000 yıl önce, Güneş, Dünya ve sistemimizdeki diğer gezegenler, toz ve gaz bulutundan oluştu.

 

· 3.500.000.000 yıl önce, yaşamın ilk belirtileri olan, bakteriler ve algler gibi ilkel hücreler meydana geldi. Bu tür hücrelerin benzerleri günümüzde de yaşamaktadır.

 

· 1.400.000.000 yıl önce, tek hücreli, fakat daha büyük organizmalar gelişti. Üreme ve kalıtım işlevlerini yapan bir çekirdekleri vardı.

 

· 700.000.000 yıl önce, çekirdekleri bulunan hücreler birleşerek insanların da dahil edileceği çok hücreli organizmaları meydana getirdiler. Çok hücreliler de evrim geçirip bitki ve hayvan şeklinde sayısız bölümlere ayrıldılar.

 

· 550.000.000 yıl önce, ilk hayvanlar ortaya çıktı. Bunlar, solucanlara ve deniz yıldızlarına benziyorlardı. İskelet ve sinir sistemi belirtileri vardı. Ayrıca, solungaçları da beliriyordu.

 

· 510.000.000 yıl önce, omurilikleri olan canlılar meydana geldi. İnsanlar bu türe aittir. İlk türeyen omurilikliler, çeneleri olmayan, balığa benzer yaratıklardı. Bir süre sonra çeneleri de gelişti.

 

· 500.000.000 yıl önce, çenesi, omuriliği, kıkırdaklı çubukları olan canlılara rastlandı. Sonradan ikişer kol ve bacak şekillendi.

 

· 450.000.000 yıl önce köpek balığına benzeyen, kıkırdaktan iskeleti olan türler görünmeye başladı. Daha sonra, kemikten iskelet meydana geldi.

 

· 425.000.000 yıl önce, ömürlerinin çoğunu su dışında geçirebilen yaratıklar türemeye başladı. Çıkıntılı yüzgeçleri, bacağa dönüştü. Basit akciğerler oluştu. Bu türün bir örneği kurbağalardır. O sırada karalar, 50.000.000 yıldan beri, bitkilerin egemenliği altındaydı. Bitkilerden sonra, kısa sürede salyangozlar, örümcekler ve böcekler gibi organizmalar belirdi.

 

·350.000.000 yıl önce, organizmalar, artık suya bağımlı olmaktan kurtulmuşlardı. Bunlar yılan ve kertenkele şeklinde çok iri hayvanlardı.

 

· 270.000.000 yıl önce, sıcakkanlılık olgusunu geliştiren sürüngenlerden kuşlar,

 

· 200.000.000 yıl önce, kır farelerine benzeyen memeliler gelişti.

 

· 100.000.000 yıl önce, memeliler bebeklerini yumurtadan çıkarmaya, bazı türleri de bebeği vücudun içinde iken göbek bağı ile beslemeye başladılar. İnsanlar bu türden gelmektedir.

 

· 75.000.000 yıl önce, böcek yiyen ilk primatlar kabul edilen ağaç fareleri görüldü.

 

· 65.000.000 yıl önce, büyük sürüngenler ortadan kalkmaya başladı. Bazı memeliler ve sürüngenler felaketi atlatmayı başardılar. Dev memelilerin soyu tükendi. Göbek bağlılar, Dünya'ya egemen oldu. Memelilerin beyinleri gelişmeye başladı. İlk primatların beyinleri, gövdenin %5’ine ulaştı.

 

· 55.000.000 yıl önce, iki gözü başın önünde birbirine yakın şekilde yeralan primatlar, 35.000.000 yıl önce de, insan ve maymunların atası olan, insan benzeri primatlar türedi. Rahatça oturabiliyorlardı.

 

· 30.000.000 yıl önce, maymunların bir kolu evrim geçirerek insanımsı görünüşlü maymun türüne dönüştü.

 

· 17.000.000 yıl önce, büyük maymunlar türemeye başladı. Çok iri bir gorile benziyorlardı.

 

· 8.000.000 yıl önce, büyük maymunlardan insanı andıran Hominidler ortaya çıktı. Bunlar 120 cm boyundaydı, beyinleri 562 gramdı. İlk Hominidler, o güne kadarki en akıllı kara hayvanlarıydı. Ayakta durabiliyor ve dik yürüyebiliyorlardı. Bu türe ait en eski kalıntılar, insanlığın beşiği kabul edilen Afrika’nın doğusunda bulunmuştur. Yavrularını kalp atışına yakın tutmak için sol kollarında taşıyorlardı. Serbest kalan sağ kollarını başka amaçlarla kullandılar. İnsanlara özgü bir özellik olan sağ eli kullanma eğilimi buradan gelmektedir.

 

· 3.000.000 yıl önce, türler biraz daha irileşti. Beyinleri de büyüdü. Bizimkinin 1/3‘üne ulaştı.

 

· 2.000.000 yıl önce, bize çok benzeyen bir tür (Homo Habilis) meydana geldi. 700 gram ağırlığında beyni ve yuvarlak başı vardı. Henüz konuşamıyorsa da, çeşitli sesler çıkarıyordu. Elleri ve ayakları modern insanınkine benziyordu. Yiyecek toplamak yerine, avlanan ilk canlıydı.

 

· 1.600.000 yıl önce, Homo Erektus (dik duran insan) türü gelişti.180 cm boyunda 70 kg ağırlığındaydı. Beyni, bugünkü insan beyninin dörtte üçü kadardı. İlk defa bilinçli şekilde ateşi kullandı.

 

· 200.000 yıl önce, hem vücut hem de beyin ölçüleri bizimkine yakın olan Neanderthal insanı,

 

· 50.000 yıl önce ise, modern insan Homo Sapiens ortaya çıktı.

 

· 25.000 yıl önce, Homo Sapiens, Amerika ve Avustralya’ya ulaştı.

 

· 10.000 yıl önce, hayvan yetiştirmeye, kentler inşa etmeye başladı. Bu dönem uygarlığın başlangıcıdır.

 

· 5.000 yıl önce, Sümerler yazıyı icat etti.

 

· 3500 yıl önce, demir yapımı başladı ve büyük imparatorluklar çağı geldi.

 

· 500 yıl önce, barut ve top icat edildi. Matbaa makineleri gelişti. Modern çağ başladı.

 

· 200 yıl önce yapılan buhar makinesiyle birlikte, Sanayi Devrimi'nin temelleri atıldı.

 

· 40 yıl önce, Nükleer silahlar yapıldı.

 

· 30 yıl önce Uzay çağı başladı...

 

Tarihleme metotlarındaki gelişmeler ve yeni bulunan kalıntılar, evrimle ilgili bilgilerimizi farklılaştırabilmektedir. Bu konuda tek noktalı anlayış yerine artık "çok noktalı evrim" fikri benimsenmektedir. Neanderthellerle bugünkü insan arasındaki doğrudan atalık ilişkisini yadsıyan çağdaş görüş taraftarları çoğunluktadır.

 

Tüm bu evrimsel basamaklarda beyin sığası, 450 cc’lik hacimden, Homo Habilis’te 600-800 cc’ye, Homo Erektus’ta 850-1100 cc’ye, Neanderthal insanında 1550 cc’ye ulaşmıştır. Modern Homo Sapiens’te 1350 cc kadardır. Beynin gösterdiği bu değişim, sadece hacimsel olmayıp, lobların, kıvrımların, ses tellerinin ve konuşmanın gelişimi gibi birçok alanda izlenmektedir.

 

Evrim; insanlık için henüz bilmece olmaktan çıkmış değildir. Tüm sorularımıza yanıt bulamayacağımız gibi, bunları öğrenme isteğimizin süreceği de kesindir.

 

DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN LÜTFEN

 

 

Hayatın Başlangıcı ile İlgili Görüşler (EVRİM)

 

Evrim Nedir?

 

İnsanın evrimi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...
Soru yeteri kadaraçık değil mi?

 

Akıllı! tasarımcı neden bize anamızın karnında bir kuyruk takıyor?

 

Kuyruk sokumumuzdaki kuyruk kalıntıları nereden geliyor?

 

İnsan yavrusunun gelişimi:

 

http://www.visembryo.com/baby/12.html

 

.

EEE Bundan ne çıkar yani bu evrimi kanıtlar mı bunun tamamen bölünme yani mitoz bölünmeyle alakası var tıpkı parmaklar arasındaki etlerin veya deri tabakasının yok olması gibi insan vücudu bu şeklini şansla almış olamaz heralde bence sen gözlerini aç bütün canlılarda neden farklı gelişim gerçekleşiyorda hepsi insan yada ineke benzemiyor belkide yaratanın bütün canlıların kodunu farklı oluşturmasındn geliyor :P:P

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

MERHABA adım zafer bu yazıyı okuyup sırf cevap verebilmek için kayıt oldum gerci forumu tam dolaş madım

neyse

 

evrim konusunda bişey söyliyeyim

örnek :tırtıl =kelebek kelebek =tırtıl yumurtası :D

ne alaka bu bi döngüdür ..

 

bi örnek daha :

sogan

sarımsak

prasa

 

bunlarin ilk filizleri ve tatları aynıdır yani bakınca ayırt edemezsin birbirinden fakat büyümeye başlayınca fark belirginleşir ve sogan sogan gibi olur sarımsak sarımsak gibi prasa da pırasa gibi

türler yani şöyle izah edeyim ayni aileden olan türler kendi içinde degişime ugrar mesela insan babasına bire bir benzemez bu genetik şifre ile ilgilidir yani uzun lafın kısası evrim yoktur yaradılış vardr

 

insanin yaradılısida sudandır toprak ana rahmi görevi görmüştür

aradaki fark budur hz adem ana rahmi yerine topraktan gelişmiştir

insanlik tarihi boyunca bir ara geciş canlısı fosili yoktur evrimi destekleyen fosillerin tümü bugün ne ise gecmişteki halide bu şekildedir

nasl hesap edilirse edilsin başlangıçta bir yaratılış vardır ve bu gücün sahibi ALLAH tır

 

ne ise fazla kızdırmayayım ataist ark ları ,

maymundan geldiğimiz tam olarak belli degil yani kimse yaradılışi ve evrimi çömüş degil

TESEKKÜRLER

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bin sene yaşasan ve birisi sana sorsa herşeyi biliyormusun ?ben haddimi biliyorum dersin ama sivri sinek yumurtadan cıktıktan sonra bütün hayat şartlarını bilir uçmayı kaçmayı sokmayı bu bir program sayesindedir ve bu ap acık dünya için yaratıldıgına işarettir

insan farklıdır insan bir sınav için bu dünyadadır

ve bircok şeyi bilmeden ölür cünkü düşünme ve düşündüğünü eyleme ceviren sadece insandır ,

o yüzden dir ki kuran ı kerim oku der

çünkü evren insana hizmet ediyor

herşey tesadüfse eger etik diye birşey neden var ?

nasıl olsa ölecegiz herkesin yaptığı yanına kar kalacak ?

tesadüfse eger ölelim yaşamanın ne anlamı var ?

neden sevgiline beşlediğin duyguları anene yada kızkardeşine beslemiyorsun ?

(nedemek istediğimi acıkca yazmayacagım )

sofrana koydugun tavuk kadar rahat oldugun günün varmı?

yada kuzu kadar ?

düşün düşün ki dogruyu allah sana göstersin

atomun içindeki gücü mevlana nerden biliyordu ? da bunları söyledi

neden o zaman tabiatta kendiliginden oluşmuş bir lcd tv yada monitör yok ?

tabiat bir harftir A gibi ve onu yazan birinin oldugunu bize zaten ispatlamıştır

sesin madde üzerindeki etkisi sabittir bilim bunu ispatlamış belli bir frekanstaki ses bir camı kırabilir

kıyamette ses ile olacak sur üflenecek ve herşey dümdüz olacak yerde tek bir yumru bile kalmayacak bu ispat degil de ne ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...
Evrim teorisi gerçekliği ispatlanması gerçekten zor bir teoridir. Neden?

Bu konuyla alakalı bir kişi olarak size biraz bilgi vereyim izninizle;

Evrim teorisi'nin tam olarak ispatlanabilmesi için fosil kanıtlarının ayrıntılı bir şekilde ortaya konulması gerekiyor ve fosilleri ortaya çıkarmak milyonlarca yıldır depremler ve levha hareketleri ile kabuk kısmında büyük değişimler yaşamış dünyamızda gerçekten zor hatta çok zor. şu fosil yok diyerek bu işten sıyrılmak oldukça kolay görünüyor... tüm olumsuzluklara rağmen kendini gerçeklere adamış bilim adamları yılmadan araştırıyorlar ve...

 

atların geçirdiği evrim oldukça açık biraz araştırın, yunuslar ve denizden karaya çıkan canlıların yaşamını ve evrimini ispatlayan pek çok delil var... en basitinden insanların çenesinde artık 20'li yaş dişleri diye isimlendirdiğimiz dişler bazı kişilerde görülmüyor...

ve evrim geriye gitmez arkadaşım. canlılar değişen yaşam şartlarına uygunluk göstererek evrim geçirirler.

bu açıklamam yeterli olmayacaktır tabiki, evet bu teorinin herkes tarafından kabul görmesi için jeolog yada paleoantropologların daha fazla çalışması yada 1 mil. yıl beklememiz lazım (eh arıyacağız artık)...

 

 

xshadowx konuyla alakalı biri olduğun için ne söylesen biz de inanacağız yani öyle mi?

demek milyonlarca yıldır depremler ve levha hareketleri ile kabuk kısmındaki değişimler yaşamış dünyamız hala yaşayan 20 milyon yıllık balık fosilini bozmadan günümüze kadar getiriyor da darwin'in bahsettiği evrimi kanıtlayacak olan geçiş formundaki fosilleri yok ediyor.

ve bu yüzden de darwin'in koca yalanına düşüncesine milyonlarca yıl daha inanmak zorunda kalıcaz.

 

******

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlar evrime inanmayıp yaradılışa inanmak benim en dogal hakkım

size birşey söyliyeyim yokluk ispat edilemez varlık ispat edilir

2 x2 =4 bu sonucu sayfalarca problem yapıp degiştirmek imkansızdır

HY araştırması takdir edilecek bir calişma olduğunu düşünüyorum

hepsi ispat dır o fosiller gercektir ve bugünki haliyle bire bir aynıdır

zaten 0 noktasına gdildiği zaman bir varoluşun kabulü mutlaktır

yani birkaç varolan madde birleşiyor evreni oluşturuyor yani zaten varolan şeylerden yaratıldık ama o maddelerin kaynagı çıkış noktasını irdelersek direkt olarak ?x?=insan yada eşya matematiksel olarak dahi yaradılışı inkar koskoca bir soru işaretinden başka birşey degildir

HY fosilleri sunuyor ve bir yaradılışın olduğunu ispat ediyor da darwin neden milyonlarca yıl beklememizi söylüyor ve bir teoriden öteye gecemiyor? bizim yaradılışimiz insan olarak başladı ve bu şekilde devam edecek

soya cekim kanunu da zaten teoriyi baştan cürütüyor yani ben bisiklete binmeyi biliyorum ama çocuğum büyüdüğünde bisiklete binmeyi ögrenmek zorunda kalıyor ?neden cünkü sonradan edinilen özellikler bir sonraki nesile geçmez de o yüzden yani HY birşeyi ispatlamişsa diğer teori teori olarak kalır ve milyonlarca yıl bu soru işareti evrimcilerin sevgilisi olur ve vakit kaybından başka bir işede yaramaz

teşekkürler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...
  • 1 ay sonra...

Fosil isteyenlere: insanın 47 milyon yıllık atası, ida.

 

 

Buna sadece gülünür.. Kendinizi iyice komik duruma düşürüyorsunuz.. Bu 47 milyon yıllık lemur fosili.....

 

image1.jpeg

 

lemur800.jpg

 

Lemur.. Hiç de değişmemiş...

Fosil resmi ile günümüzdeki lemurun resmini karşılaştırın.. Arka ayak baş parmağı detayı tıpatıp aynı...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

[sırf bu insan fosili safsatasına cevap için kayıt oldum..]

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

Yaratılış saçmalığına inananlar! neden ikide bir maymundan geldiğimizi söyleyip duruyorsunuz? Bunu Darwin mi söylemiş? Peki neden hiç bir kitabında yazmıyor? HY sitelerinde adama atmadığınız iftira kalmadı. Darwin ilk insan atasıyla, maymunların ortak atadan geldiğini söylemiştir. Maymundan evrimleştiysek neden hala maymunlar var diye sormadınızmı hiç kendinize? Darwin hakkında ewrim hakknda yazı, birkaç makale okuyun. "Destanlara inanacağınıza gerçeklikleri kabul edin!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaratılış saçmalığına inananlar! neden ikide bir maymundan geldiğimizi söyleyip duruyorsunuz?

 

"Destanlara inanacağınıza gerçeklikleri kabul edin!"

 

Etmezler... Dini inançları buna izin vermez.

Cehenneme gitmektense kafayı kuma gömmeyi tercih etmek meselesi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 yıl sonra...
  • 4 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.