Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

işte deniz feneri


Misafir diktas

Önerilen İletiler

bana insanligi islammi ogretti simdi

bizi bugune kadar allah diyenler kuran diyenler islam diyenler kandirmadimi

bana ulke sevgisini vatan sevgisini insan sevgisini bunlar mi ogretti

veya ne ogretti bana bugune kadar

anca yediler ictiler baska bise yaptilar mi

 

bu sozlere bir ornek daha..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 191
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

.........,emınım kı bırılerı korkudan ucak bıletlerını ıalmıslardır bıle.nereye dersenız heralde Avrupa bırlıgınedır cünkü hep oralarda yuvalanırlar Türkıye düsmanları.

 

 

saygılarla

 

 

Vatandaşlıkları hazır...

 

Sabiha Gökçen ve İncirlikte uçakarıda hazır! Bilete ne hacet.... Eğer bir kaldırırsa başını AnıtKabir den; sanırım AB yide aşar bu kaçışın yönü.. :angry:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Alman savcı LOTZ, SİYASİ baskı iddialarına kızdı

 

 

 

Burası Almanya, bize kimse baskı yapamaz

Deniz Feneri davasına bakan Alman Savcı Lotz “Türk hükümeti ile hiçbir temasımız olmadı. Ne bana ne de arkadaşlarıma baskı yapılmadı” dedi

 

Almanya’daki Deniz Feneri davasını açan Alman Savcı Kerstin Lotz, Türk hükümetinden baskı yapıldığına ilişkin iddialara sert tepki gösterdi. Lotz “Burası Almanya baskı yapamazlar” dedi. Alman Savcı iddianamesiyle ilgili Türkiye’de öne çıkan soruları VATAN’a yanıtladı.

 

* “BURADA BASKI YAPILAMAZ”: Sanıklardan Firdevsi Ermiş’in ifadesinde “Türk hükümetinin siyasi baskı yapmaya çalıştığı” iddiası da yeralmıştı. Bu iddianın Türkiye’de çok tartışıldığını hatırlattığımızda Alman Savcı Lotz, sert tepki göstererek “Türk hükümetiyle hiçbir temasımız olmadı. Ne ben ne de arkadaşlarıma böyle bir siyasi baskı yapılmadı. Böyle birşey nasıl mümkün olabilir. Baskı yapılamaz zaten, burası Almanya” yanıtını verdi.

 

 

 

* AKMAN SORUŞTURULUYOR: Savcı Lotz, RTÜK Başkanı Zahid Akman’la ilgili iddialar konusunda da açıklama yaptı. Lotz, soruşturma sürdüğü için ayrıntılı konuşamayacağını belirterek “Zahid Akman iddianamemde yer almıyor. Çünkü onunla ilgili soruşturma henüz tamamlanmadı. Benim iddianamem Firdevsi Ermiş, Mehmet Gürkan ve Mehmet Taşkan hakkında. Akman’la ilgili soruşturma sürdüğü için iddianamede yer verilmedi” dedi. Savcı Lotz, Akman’ın Almanya’ya giriş yasağı olduğu haberlerini ise doğrulamadı.

 

* GEMİ KAÇIRILDI: Savcı Lotz, bağış paralarıyla 1 milyon 114 bin euro’ya alınan geminin, soruşturma başlar başlamaz satıldığını doğrulayarak, “Artık gemi için yapabileceğimiz bir şey yok” dedi.

 

 

 

* DOSYALAR GÖNDERİLEBİLİR: Soruşturmada Zahid Akman dışında, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Müdür Yardımcı İsmail Karahan, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik ile Mali İşler Sorumlusu Harun Kapuyoldaş’ın da yer aldığını belirten Alman Savcı, bu kişilerin davanın Türkiye ayağını oluşturduğunu belirtti. Savcı Lotz “Dosyanın Türk Adalet Bakanlığı’na gönderilip gönderilmeyeceği üzerinde çalışıyoruz. Soruşturmanın Türkiye ayağı var ve bu konu önümüzdeki hafta salı günü yapılacak duruşmada görüşülecek. Olaylar arasındaki bağlantı kuruldu. Bu kişilerle ilgili bizim soruşturma yapma yetkimiz yok. Ancak kesin karar verildiğinde dosya Türk Adalet Bakanlığı’na gönderilecek” dedi.

 

 

 

Para kuryelerle taşındı

 

İddİanamede, bankalarda toplanan bağışların para kuryeleri aracılığıyla Türkiye’ye götürüldüği anlatılıyor. Bu kuryeler kimi zaman sanıklar Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan’dı. Para kuryeleri aracılığıyla Türkiye’ye gönderiliyor ya da ortak oldukları firmalara aktarılıyordu. Sadece 2003-2006 yılları arasında “teslim alındı belge”lerine göre, para kuryeliği yapan kişilere teslim edilen paranın miktarı 14 milyon euro’yu buluyor.

 

‘Taklit bile olsa inanmak güç’

 

Şişirilmiş faturalar arasında, yardım amaçlı Prada marka kot pantolon alındığını gösteren bir fatura da bulunuyor. Savcı şöyle diyor: Örneğin Prada jeans gibi. Bunun yardım mahiyetli olduğu oldukça şüphelidir. Bir adet Prada jeans’in fiyatının 25.00 euro karşılığı olacağı, taklit de dahi olsa, inandırıcı değildir.

Erdoğan’a verilen paranın meblağı belli değil

 

2 Şubat 2005 tarihli alındı belgesinde Başbakan Erdoğan’a gittiği öne sürülen bir paradan bahsediliyor. O belge iddianamede şöyle yer aldı: “(...)belgede herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen, Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş’ten parayı, Türkiye Başbakanı’na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya’daki Tsunami’den zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş’in yedinci kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.”

Erdoğan büyük çaba göstermişti

Tsunami felaketi Türkiye’de de büyük üzüntü yaratmıştı. Sözü edilen tarihte Başbakan Erdoğan Türkiye’de işadamlarıyla da bir araya gelip bağış toplamıştı. Toplanan yardım, Erdoğan’ın felaket bölgesine yaptığı ziyaret sırasında iletilmişti. Ancak iddianamede, Deniz Feneri’nin Erdoğan’a böyle bir bağışı ilettiği yönünde herhangi bir kayıt yer almıyor.

 

http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?d...p;Newsid=197487

 

Bütün bunlar Almanya'da yaşanırken, bu kuruluşun Türkiye ayağını takibe alacak savcılar yokmuki. İşin ucu başbakana kadar gideceğine göre, böyle savcılarıda bulmak mümkün görülmüyor maalesef.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gün geçmiyor ki yeni kirli çamaşırlar ortaya çıkmasın.

 

Bakınız ortalıkta "suçsuzum, masumum, olan bitenle hiç alakam yok" diye gezinen Zahid AKMAN hakkında yeni bir bilgi var. Haberi okuyalım;

 

Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davası iddianamesinde kuryelik yaptığı ileri sürülen Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman hakkında Frankfurt Mahkemesi’nce 25 Nisan 2007’de tanık sıfatıyla arama emri çıkarıldığı ortaya çıktı. Sık sık Almanya’ya gelerek vekaletle Türkiye’deki diğer ortaklar Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik adına ticari ve resmi işlemlere imza attığı belirtilen Akman’ın Almanya’daki ikametgâh adresi de davanın tutuklu sanıklarından Mehmet Gürhan’ın eski evi çıktı. (*)

 

Hayır bir taraftan da merak ettiğim şey şu, forumda muhafazakar geçinen bir çok insan var. Neden çıkıp iki kelam etmiyorlar. Ulusalcılıkla etiketlenmiş olarak bizler "örnek olarak" Ergenekon soruşturması kapsamında yazılan çizilenlere karşı çıkıyoruz. Karşı çıkmak, elinizde sağlam kaynaklar varsa, doğru ve dürüst bilgiler varsa mümkündür. Ha yoksa elinizde böyle birşey eğer, yalan yanlış işler yapan, hile hurdacı, yalancı dolancı iseniz işte böyle dut yemiş bülbüle dönersiniz. Söyleyecek sözünüz yoktur, olsa bile en başta söylemeyi düşündüğünüze siz inanmazsınız. Size bile komik gelir.

 

CHP'nin muhasebe kayıtlarındaki yanlışlıklardan dolayı aldığı cezayı ışıklı neon lambalarla manşetlere taşıyan arkadaşlar, siz biraz daha dinleyin beni. O para üstelik Deniz Feneri'ndeki gibi buharlaşmadı, hesap kayıtlarının düzenlenmesi ile ilgili bir hataydı. Kimsenin kimseye ne para kaptırdığı vardı, ne rüşvet vardı, ne yolsuzluk, ne kandırmaca, ne sömürü ne birşey. O olayda bile suyu bulandırmaya çalıştınız.

E haydi şimdi eliniz armut mu topluyor? Sustukça daha da acıyorum size.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ben Türkiye'de şu milli görüş çizgisinden gelen hareketler kadar yolsuzluk, hırsızlık, üç kağıtçılığa karışmış siyasi hareket görmedim.

 

Bir hareket düşünün iktidarda olan partisinin başbakanı, cumhurbaşkanı, bakanları dokunulmazlığa sahip olmasalar yolsuzluk yüzünden sanık sandalyesine oturacaklar. artık üçüncü sınıf skeçlerde bile dalga geçilen din istimasıyla para söğüşlen mahalle üfürükçüsünün takım elbise giyip mercedesle dolaşan türevleri sadece.

 

Bu harketin öne çıkan bütün siyasi aktörleri mutlaka bir yolsuzluğa karışmış, yargılanmış ceza almış ve yargılanacak adamlar.

 

nasıl bir adalet bekliyeyim. 1994'te benim oturduğum sem olan Yedikule'nin bağlı olduğu Fatih ilçesinde belediye başkanlığı koltuğundan seçimlere hile karıştırdığı, oy pusulalarını çaldığı için indirilen adam şimdi Adalet Bakanı.

 

Sırpların soykırıma başladığı günlerde salya sümük propagandalarla bosna'lılar için para toplayıp sonra partinin kasası denilen Süleyman Mercümek eliyle o paraların Amerika'ya kaçırılmasından sonra. Deniz Feneri skandalı insanın midesini bulandırmaktanda öte birşey. Yoksul insanlar için yardım toplayıp bunu iç etmek. bundan daha aşağılık ne olabilir ki?

 

Bu adamlar hiçbir işi yolsuzluk, hırsızlık, üç kağıtçılık olmadan yapamazlar mı? Onu bırak bu kadar paraya düşkün, bu kadar hırsızlığa meyilli adamların din istismarına aldanmak ancak bizim ülkemize özgüdür herhalde.

 

Yoksul insanlar için toplanan paraları cebe atmak kadar ahlaksızlığın son noktasında bir eylemi. Gazetelerinde haber olarak dahi basmayan dinci basın müslümanlıklarının renginin sadece amerikan doları kadar yeşil olduğunu ilan etmiş oluyorlar. Bunlar ne müslüman, ne siyasi parti, ne düşünce, ne görüş, ne ideoloji. Sadece sağı solu tutmuş bir çete. Her çetenin bir sembolü vardır. Kimisi vucutlarına yaptırdıkları döğmeleri, kimisi flamaları bunların çetesinin sembol yaptıkları olguda malüm.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gerçekten şu örgütlenme ve forumlara kadar inip en kuytudakine kadar ulaşma çabalarını takdir ediyorum..aynı kanser hücreleri gibi sinsice ve ağır ağır ...şu konu hakkında tüm yazılanları nokta kaçırmadan dikkatlice okumaya çalıştım ... ama bi yere kadar... mide kaldırmıyo bu kadar rezilliği...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milliyet Gazetesi Deniz Feneri derneğindeki yolsuzlukla ilgili tamamen Alman savcılığının hazırladığı belgelerde iddia edilenleri içeren haberler yapıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan suçüstü yakalanmış gibi ağzına geleni söylüyor. Dün haberlerde seyrettiğimiz kişi bir başbakan görüntüsünden fersah fersah uzaktı. Kendi yandaş gazetelerinin aksine hiçbir itham, hiçbir iddia içermeyen haberlerin, haber olarak yayınlanmış olmasının kendisinde yarattığı öfke anlamlıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Feneri az! Okyanus Feneri lazım bunlara...

 

 

Yüzyılın tokadı...

 

Deniz Feneri.

 

Bakıyorum yazılıp çizilenlere...

 

Hep aynı benzetmeler yapılıyor:

 

"Dindar insanlarımızı kandırarak..."

 

"Temiz duyguları kandırarak..."

 

"Hassas yürekleri kandırarak..."

 

"Vicdanlı insanlarımızı kandırarak..."

 

"Saf Anadolu insanını kandırarak..."

*

Yok öyle!

*

Kendinizi kandırmayın...

Saf maf değil, o para kaptıranlar.

*

Bu dünyada her türlü katakulliye rıza gösterip, öbür dünyayı makbuz karşılığı satın almaya kalkan... Kaç euroysa ödeyip, cennette tapu kapmaya çalışan Şark kurnazı onlar.

*

Üzülmeyin sakın.

*

Gariban şehit çocuklarının yırtık pırtık çoraplarla gezdiği bir ülkede, Mehmetçik Vakfı dururken, Tanzanya’daki yoksullara iftar vermeye çalışıyorsa "vicdan sahibi" Anadolu insanı...

 

Bırakın dolandırsınlar kardeşim!

*

Sevaptır.

 

Y.ÖZDİL

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Abooo Başbakanın konuşmalarını dinliyorum 2 gündür harika o kadar heyecanlanıyorum ki hemen yarın sabah olsa da bir Hürriyet alsam kavga nerelere kadar gidecek bi görsem diye gözüme uyku girmiyor.

 

Neden buralara geldi bu konu? Ülke nin gündemi çok zayıfladı da ondan herhalde.Her şey dört dörtlük olduğundan ya da....

Ya da "Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin sırtını kaşıyayım." durumunda tırnaklar ete girdi. :D

 

Başbakan'ın söylediği o kadar çok doğru var ki katılmamak elde değil.Ve ayrıca Doğan ın bütün açıklarını meydana çıkarırsa çok mutlu olacağım.Çünkü Doğan temiz bir insan değildir.Ama Başbakan bir çok konuda kendisini de AKlamasını unutmamalıdır.

 

Başbakan dedi ki:" Basın özgürlüğü iftira atmak değildir."

Evet harika bir söz.Çok doğru.Mesela Vakit'in, Yeni Şafak'ın, Taraf'ın vb. gazetelerin yaptığı gibi değil mi? :)

 

Sonra dedi ki:"Bunun altında ne var açıklayın. Telaşınız niye? Size bir hafta süre.. Gelecek hafta kongrelerle ilgili gelecek hafta yine İstanbul'dayım. Açıkladın açıklamadın ben açıklayacağım. RTÜK Başkanı ile ne işiniz var. Peşinen niye suçlu ilan ediyorsunuz. CNN'in karasal yayıncılık işi ile ilgili alakası var mı?"

 

 

Allah Allah!!!

 

E peki Başbakan'a sormazlar mı?Bugüne kadar nerelerdeydin?Neden şimdi açıklıyorsun bunları?Rahatsızlık veren bir şey mi oldu?Deniz fenerini mi savunuyorsun yoksa gerçekten kendini mi?

 

Son olarak yine DEMOKRASİ dersi vererek konuşmasını bitirdi :D

 

" Diyorum ki eğer demokrasi diyorlar, sana bir katkım olsun. Demokrasilerde öyle tek taraflı özgürlük olmaz. Eleştirmek istiyorsan, eleştirilmeyi de göze alacaksın. Demokrasiye ne kadar tahammülün olduğu belli. Senin silahşörün çok, paralı yazarların çok, benim o kadar da yok. Sen git dersine iyi çalış. Yayıncının en önemli öğreneceği şey cevap hakkıdır. Bunu hafta sonlarına bırakma ama bırakırsan İstanbul'dayım cevap veririm."

 

Değil mi demokrasilerde tek taraflı özgürlük olmaz.Eleştirilmeyi göze alacaksın yani.Yoksa SAYIN VALİDENİZİ ALIP GİTMEK DÜŞER SİZE BURALARDAN :D

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Feneri az! Okyanus Feneri lazım bunlara...

 

 

Yüzyılın tokadı...

 

Deniz Feneri.

 

Bakıyorum yazılıp çizilenlere...

 

Hep aynı benzetmeler yapılıyor:

 

"Dindar insanlarımızı kandırarak..."

 

.

.

[/b]Gariban şehit çocuklarının yırtık pırtık çoraplarla gezdiği bir ülkede, Mehmetçik Vakfı dururken, Tanzanya’daki yoksullara iftar vermeye çalışıyorsa "vicdan sahibi" Anadolu insanı...

 

Bırakın dolandırsınlar kardeşim!

*

Sevaptır.

 

Y.ÖZDİL

 

Yine DOĞRUları yazmışsın Sayın Özdil.

 

Yeşil sermaye adı altında toplanan paraların çıktığı yol neydi? Türk Bankaları dövise %1.5 fazi veriyorlardı. Alman Bankaları da %0.5... Ama holding(!)ler %25 kar payı adı altında faizi taahhüt ediyorlardı... Ve paraları toplayanlara da %5 veriyolrardı; toplama pirimi olarak!

 

Deniz Feneri toplantılarının organizasyonunda olanlar % de kaç alıyordu?

 

300-500 euro pirim almak için milletin 40-50 bin euro sunu sömürmekmi gerekti?

 

Evet, bırakın *********** , sevaptır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bırılerının yazarları varmıs ama basbakanın kımsesı yokmus!

350 tane mılletvekılın var yetmıyormu yoksa daha fazlasınımı ıstıyorsun,merak etme denız fenerının sögüsledıgı bu mıllet yıne sana oy verır bu mılletın acıma duygusu coktur.Acıma duygusunun coklugundan olacakkı nerede zararlı bırılerı varsa onları secer basa getırır.Örnek bkz:akp ıktıdarı

Tayyıp Erdoganın kızması normaldır,sucüstü yakalanmıstır.Ergenekon ıddıanamesındede ısmı var ama bu kadar hıddetlenmedı,neden dersenız,savcı farkı efendım!Bızımkı hem fetulahcı hemde hemde arkasında akp ve taraflar var.Almanyadakı savcı ıse görevını yapıyor.

Denız fenerı ıddıanamesıne eklenmıs olan bır belge varkı sormayın.Bu belge AKP ıktıdarının Almanyadakı DENIZ FENERI ıle ılgılı tutuklamalar ıcın Alman yargısına baskı yaptıgı ıle ılgılı.Bu bır skandaldır,heralde akp onları Türkıyedekı paralı savcılar gıbı sandı.

Kanal 7 ve ıstanbul Beledıyesı!!ıstanbul BÜYÜKSEHIR BELEDIYESI tüm ıhalelerı Kanal 7 nın sırketlerıne vermıS.

Denız fenerının kurulmasına öncülük eden ısım RECEP TAYYIP ERDOGAN,yanı oglunun gemıcıgı olan basbakan.

Daha öyle seyler varkı hepsıde corap sökügü gıbı pespese gelecektır,tuz kokmaya basladı cünkü.Ergenekonla,Baykalla,Ermenıstanla TARAF la gündem degıstırme dönemı gectı.Sımdı Almanlar devrede.

Yarattııgnız senaryolar gerı tepecektır bundan kuskunuz olmasın.

 

 

saygılarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniz Feneri'yle kesişen ortaklıklar....

 

http://www.aksam.com.tr/haberpop.asp?a=128895,3

 

Aldatılan bir kadının ihbarıyla patlak veren Deniz Feneri vurgununda ilginç ilişkiler ağı. Türkiye'ye aktarılan milyonlarca euronun adresi olarak gösterilen Mustafa Çelik ve Zekeriya Karaman geçmişte halen İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Beşir Atalay ve RTÜK Başkanı Zahid Akman ile aynı şirkette yönetim kurulu üyeliği görevini üstleniyordu.

 

YOLLAR KESİŞTİ

 

Deniz Feneri yolsuzluğunda, bu organizasyonu Türkiye'den yönetmekle suçlanan Kanal 7 ortaklarından Karaman ve Çelik ile RTÜK Başkanı Akman İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre 5 Ocak 1999 günü kurulan (411677 sicil numaralı) Nehir Medya Yayıncılık A.Ş.'de yönetim kurulu üyesi olarak yer aldı.

 

BAKAN'IN ADIMI MERAK KONUSU

 

Bu üç isimle birlikte aynı şirkette yöneticilik yapan bir başka isim ise halen İçişleri Bakanlığı görevini yürüten Beşir Atalay. Atalay, Kırıkkale Üniversitesi rektörlüğünden alındıktan sonra şirket yönetimine girdi. Atalay ile birlikte Fehmi Koru, Mehmet Kaplan gibi isimler de Nehir Medya'nın yöneticilerindendi. Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'nin yöneticilerinden Harun Kapıyoldaş'ın da adı Alman savcının iddianamesinde geçti. Bu derneği denetlemekse İçişleri'nin görevleri arasında Şimdi merak konusu olan Bakan Atalay'ın soruşturma başlatıp başlatmayacağı.

 

KAYITLARDA NE VARSA O'

 

Nehir Medya'nın telefonla ulaştığımız genel müdürü Tayfun Esen, şirketin eskiden beri genel müdürlerle idare edildiğini söyledi. Beşir Atalay ile Mustafa Çelik, Zekeriya Karaman ve Zahid Akman'ın hangi dönemde yöneticilik yaptığını bilemediğini söyleyen Esen şirketin ortaklarına ilişkin "Ticaret Odası kayıtlarında ne yer alıyorsa odur" dedi.

 

Cengiz ERDİNÇ

 

*

 

FİRMANIN CEO'SU HAPİSTE

 

ŞİRKETİN şu anda Yönetim Kurulu Başkanı olan Dursun Uyar ise Yimpaş Yolsuzluğu nedeniyle 2 yıllık hapis cezasını tamamlamak için geçen yıl cezaevine kondu. Şirketin şu anki başkan yardımcısı ve genel müdürü olan Ahmet Hüküm Kanal 7 yöneticilerinden ve Mustafa Çelik'in kayınbiraderi. Nehir Medya'nın bir başka yönetim kurulu üyesi olan Halit Ziya Erenay ise Aytaç Et şirketinin genel müdürlüğü görevini yürütüyor.

 

KARAMAN GİZLİ BAŞKAN

 

İDDİANAMEYE göre Zekeriya Karaman, Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'nin gizli başkanı: "Türkiye'ye gönderilen para 'Deniz Feneri Derneği'nin gayrı resmi başkanı' Zekeriya Karaman'a teslim edildi. Almanya Deniz Feneri'ne borç kaydedilerek, yeniden Almanya'ya gönderildi ve şirketler kuruldu."

 

ŞİRKET YÖNETİMİNDE KİMLER VARDI?

 

Nehir Medya Yönetim Kurulu

 

İSMAİL GÖKDOĞAN Yönetim Kurulu Üyesi

 

İSMET EKİNCİ Yönetim Kurulu Üyesi

 

AHMET HÜKÜM Başkan Yardımcısı Genel

 

Müdür (Mustafa Çelik'in kayınbiraderi)

 

DURSUN UYAR Yönetim Kurulu Başkanı (YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı)

 

HALİT ZİYA ERENAY Yönetim Kurulu Üyesi (AYTAÇ'ın Genel Müdürü)

 

ESKİ YÖNETİM KURULU ÜYELERİ

 

BEŞİR ATALAY (İçişleri Bakanı)

 

FEHMİ KORU (Gazeteci yazar)

 

VELİ KORKMAZ (Kırıkkale Belediye Başkanı)

 

MEHMET KAPLAN (Yazar)

 

MUSTAFA GÜLEÇ

 

SÜLEYMAN KARABABA (Yazar)

 

MUSTAFA ÇELİK (Kanal 7 YK ÜYESİ)

 

ZEKERİYA KARAMAN (Kanal 7 YKB)

 

AYKUT ZAHİD AKMAN (RTÜK Başkanı)

 

*

 

MİT için mi çalıştı?

 

ALMANYA'NIN en büyük yolsuzluk davası olan 'Deniz Feneri Davası'nın başlamasına neden olan 'aldatılan sevgili', Mehmet Gürhan'ın MİT'le anlaştığını iddia ediyor. Elde edilen paranın yüzde 40'nın yardım için kullanıldığı, geri kalanının cebe atıldığının belirtildiği iddianameden bazı bölümler şöyle:

 

 PARA TÜRK ŞİRKETLERE

 

Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan 2002 ile 2007 yılları arasında Deniz Feneri eV adına Avrupa'da toplanan 41.4 milyon Euro'nun 18 milyon Euro'sunu hesaplarına geçirip Euro 7 gibi Kanal 7'nin uzantısı olan şirketlere aktardı. Para trafiğinde oklar Beyaz Holding, Yeni Dünya A.Ş., gibi aynı kişilerin kontrolündeki şirketlere çıkıyor. Tanıklara göre organizasyonun tepesinde bulunan Mehmet Gürhan'ı, Türkiye'den Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik yönlendiriyordu.

 

 SEVGİLİDEN İLGİNÇ SUÇLAMA

 

Gürhan'ın kendisini aldattığını düşünen sevgilisinin 2002'de gönderdiği mektupta önemli iddialara da yer veriliyor. Buna göre Türk vatandaşlığından çıkıp, Alman vatandaşı olan ve yine Türk vatandaşlığına dönen Gürhan 2002 yılında Burdur'da askerlik hizmetini yaparken Milli İstihbarat Teşkilatı için çalışmayı kabul etti. Ancak Gürhan ajanlığını kullanarak tanıdıklarını ve iş arkadaşlarını polise ve Interpol'e şikayet etti.

 

 9 BİN EURO DANIŞMANLIK ÜCRETİ

 

Zekeriya Karaman Kanal 7'nin Avrupa temsilcisi Mehmet Gürhan'a maaşının yanı sıra ayda 9 bin Euro danışmanlık ücreti verilmesini onaylıyor.

 

 İDDİANAMEDEN MUHTAR ÇIKTI

 

Dolandırıcılığa Eminönü Süleymaniye Mahallesi Muhtarı da karıştı. Olmayan gıdalar sahte faturalarla alınarak yardım yapılmış gibi gösterildi. Bu fatura ve makbuzlar bir muhtar tarafından kaşe basılarak onaylandı.

 

 AKMAN'DAN SONRA GÜRHAN

 

"Bu şirketin (Almanya Euro 7) daha önce genel müdürlüğünü Akman yapıyormuş. Para, şirketlerin hesabına 'ana sermaye' olarak yatırılıyormuş. Gayri resmi muhasebede Deniz Feneri'ne borç olarak geçmiş, hiçbir zaman ödenmemiş. Gayri resmi muhasebede borçların karşılığı olarak, Weiss şirketine ait bir binanın dernek adına geçirildiği kaydedilmişti. 2003'te Weiss şirketinin sermayesi artırılmış ve bu parayı ödeyen şahıslar olarak da, Karaman, Zahid Akman ve Gürhan gösterilmişlerdi."

 

*

 

Akman'ın koltuğu tartışılıyor

 

ALMANYA'DA yaşanan Deniz Fener'i vurgununda çarpıcı gelişme. Adı iddianamede geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın yasa gereği görevinden çekilmesi tartışması ortaya çıktı. Alman savcının iddianamesine göre gelişmelerin kronolojik seyri şöyle:

 

 AKMAN HİSSEDAR: Avrupa'da Europan Consuting & Marketing GmbH isimli bir şirket kuruldu. Şirketin adı 2003'te "Yeni Şafak Europan GmbH" olarak değişti. RTÜK Başkanı Akman 26.03. 2003 ile 02.06.2003 tarihleri arasında 80 bin Euro ile hissedar olarak görülüyor.

 

 4 YIL GENEL MÜDÜR: Akman 28.03.2003 - 24.08.2006 tarihleri arasında dört yıl aynı şirketin genel müdürlüğü görevini yapmış. 13 Temmuz 2005'te önce RTÜK üyesi, ardından başkanı seçilen Akman buna

 

göre bir yıl kadar hem RTÜK Başkanlığı hem de şirket genel müdürlüğü görevini birlikte yürüttü.

 

 YASA 'OLAMAZ' DİYOR: 3984 sayılı RTÜK Kanunu'nun 9. maddesi, seçilen üyelerin, böyle bir görev üstlenmesini yasaklıyor. Aykırılık durumunu ise 'çekilmiş sayılırlar' diye hükme bağlıyor. RTÜK'ün CHP'li üyelerinin konuyu RTÜK'e taşıması bekleniyor.

 

A. Rezzak ORAL

 

*

 

Hükümet niye telaş içinde

 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'Deniz Feneri' vurgununu değerlendirdi. Alman savcının hazırladığı iddianamede, bir sanığın 'Mehmet Gürhan'a Türk Başbakanı'na götürmesi için para verdim' sözlerinin yer aldığını belirten Baykal "Bu, çok önemli dayanak noktasıdır. Bizim yargı makamlarının dosyayı derhal ele alıp kendi içimizde araştırması gerekir. Başbakan'a bu paralar intikal etmiş midir etmemiş midir? Vermiş olsa da vermemiş olsa da Başbakan'ın çevresindeki bir takım insanların Başbakan'a vermek üzere orada para toplandığını kabul etmiş olması olağanüstü önemlidir" dedi. Baykal iddianamede "Türk hükümeti tarafından, devam eden tutukluluğa mani olunması için baskı yapıldığının'' yer aldığını belirterek "Anlaşılıyor ki Türk hükümeti bu işle yakından ilgili" dedi. Hükümeti eleştiren Baykal, ''Ortada bir yolsuzluk var, bırakın incelesinler. Sana ne? Sen niye telaş içindesin? 'Aman aman' diye niye müdahale ediyorsun? Bu müdahalenin altında ne yatıyor? Bir siyasi dayanışma, ortaklık mı söz konusu?'' görüşünü dile getirdi. Baykal konuyu TBMM gündemine getireceklerini de kaydetti.

 

*

 

 

 

Erdoğan, ne kadar para aldı

 

CHP MYK Üyesi ve Türk-Alman Dostluk Federasyonu

 

Başkanı Ali Kılıç da Başbakan Erdoğan'a seslenerek, "Deniz Feneri'nden ne kadar para aldın" diye sordu. Yazılı bir açıklama yapan Kılıç, şu tespitleri sıraladı "Dava iddianamesi skandallarla dolu. İddianameye göre Deniz Feneri Derneği yöneticilerinden Mehmet Gürhan ve Firdevsi Ermiş, Başbakan Erdoğan'a para verdiklerini kabul etmişler. Öte yandan iddianameyi hazırlayan savcı, soruşturma sürecinde Türkiye'nin kendilerine siyasi baskı yaptığını belirtmiş. YİMPAŞ, Kanal 7, Deniz Feneri'nin çarpık para transferi söz konusu. Örümcek ağına dönüşen para transferinde Başbakan Erdoğan'a da para verildiği belirtiliyor." İddianamede Euro 7 yöneticisi Mehmet Gürhan'ın Başbakan Erdoğan'a para teslim ettiğinin belirtildiğini ifade eden Kılıç, Erdoğan'a şu soruları yöneltti:

 

1-Sayın Başbakan Deniz Feneri yöneticilerinden

 

para aldınız mı?

 

2-Aldıysanız miktarı ne kadar?

 

3-Almanya'da devam etmekte olan Deniz Feneri

 

davasında hükümet baskı yaptı mı?

 

4- Tutukluların serbest bırakılmasını istediğiniz iddia ediliyor. Bu doğru mu?"

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

 

 

Savcılara baskı yapan bakan kim?

 

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol da Başbakan Erdoğan'a yönelik önergede, şu soruların yanıtlarını istedi:

 

 Alman savcının soruşturmaya etki yaptığı ve tutukluların serbest bırakılmasına yönelik girişimde bulunduğunu iddia ettiği bakanlar kim ya da kimlerdir?

 

 Bu bakanlar bilginiz dâhilinde mi Almanya'daki soruşturmaya müdahalede bulunmuşlardır?

 

 Türkiye'nin itibarını zedeleyen, bu bakanları azletmeyi düşünüyor musunuz?

 

 Alman savcının hazırladığı iddianamede yer alan şüphelileri tanıyor musunuz? Almanya'daki siyasi faaliyetlerinizde geçmişte bu kişilerle işbirliği yaptınız mı?

 

 İddianamede 40 milyon Euro'dan fazla bağış parasının 14 milyon Euro'sunun kuryelik yapan kişilerle Türkiye'ye aktarıldığı belirtilmektedir.

 

 MASAK harekete geçirilmiş midir?

 

 Türkiye ayağındaki Deniz Feneri Derneği'ne ilişkin bugüne kadar hangi kamu birimleri harekete geçirilmiştir?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazmayalım mı

 

7 Eylül 2008 Hürriyet

 

 

 

 

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Almanya Deniz Feneri e.V. davasının iddianamesinde kendisine para gönderildiği yolundaki iddiaların iftira olduğunu söyledi. Erdoğan, bu iddiaların üzerine gideceğine, yine hedef şaşırtarak bunları gündeme getiren ve haber yapan gazeteleri ve iddiaların, doğru olup olmadığını soran CHP Lideri Baykal'ı çok ağır bir dille suçladı.

 

 

Frankfurt Bölge Mahkemesi'nde görülen Almanya Deniz Feneri e.V. davasının 6350 Js 203391/06 No'lu iddianamesinde, 'Türk hükümeti tarafından defalarca siyasi etki yapılmaya çalışıldığı' vurgulanıyor. Ayrıca Euro 7 Genel Müdürü Mehmet Gürhan, parayı, Türkiye Başbakanı'na, tsunamiden zarar görmüşlere dağıtması için, vermek üzere aldığını söylüyor. İşte o bölümler:

 

İDDİANAME SAYFA 42

 

Tutukluluğa mani olunmaya çalışıldı

 

C) Siyasi yönü

 

(Dosyanın 1432, 1723, 2034. sayfaları)

 

EURO 7 nin kuruluşunun nedeni, sanık Ermiş'in görüşüne göre, Almanya'da yaşayan Türklere Milli Görüş'ün ve daha sonraları AKP nin siyasetini aşılamakmış. Şirketler de, para kazanmak için kurulmuşlar. Frankfurt am Main'da kurulan şirketlerin amacı, elde edilen paraları yıkamaya ve daha sonraları da islamın yaygınlaştırılmasına yönelikmiş. Bundan herhangi birisinin kendine maddi avantaj sağlayıp sağlamadığını bilmiyormuş, ancak tahmin ediyormuş. Şirket sahipleri, Türkiye'deki iktidarla iç içeymişler, Milli Görüş ve AKP' nin siyasetine sıkı sıkıya bağlıymışlar.

 

Soruşturma davası süresince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk Hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır.

 

İDDİANAME SAYFA 164

 

Başbakan için para alındı

 

02.02.05 tarihli 'Empfangsbestitigung 2' olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş'ten parayı, Türkiye Başbakanı'na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya'daki tsunamiden zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş' in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan Erdoğan, Deniz Feneri davası iddianamesinde kendisine para gönderdiği iddia edilen tutuklu sanık için ´´ Tanımam´´ dedi ancak Gazeteport Mehmet Gürhan ile Erdoğan´ın birlikte fotoğrafını ortaya çıkardı.

 

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Deniz Feneri davasının tutuklu sanığı Mehmet Gürhan´ın birlikte fotoğrafları ortaya çıktı. Erdoğan bugün Güngören´de parti kongresinde yaptığı konuşmada, ´´Başbakan Erdoğan Deniz Feneri´nden para mı almıştır? Eğer bunu ispat edemezseniz, ahlaki değerler noktasında nasibini almamış birisiniz. Tayyip Erdoğan ne böyle bir para almıştır, ne böyle bir paranın sahibiyle tanışmıştır. Asla!" dedi.

Dava iddianamesine göre, Deniz Feneri Derneği yöneticilerinden Mehmet Gürhan ve Firdevsi Ermiş, Başbakan´a para verdiklerini kabul ediyor. Gürhan ile Ermiş´in bir başka ortak noktası ise Başbakan´ı tanımaları oluşturuyor. Defalarca bankadan para çeken ve 50 işlemde toplam 9 milyon 978 bin Euro aldığı belirlenen Deniz Feneri´nin Avrupa´daki en önemli ismi olan Mehmet Gürhan ile Başbakan Erdoğan´ın beraber çekildikleri fotoğraf 30 Aralık 2007 günü Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı. Fotoğrafın, Almanya´daki bir etkinlikte çekildiği belirtilirken, fotoğrafın, Kanal 7´nin Almanya temsilciliğinde çekildiği vurgulanıyor.

Alman savcıların iddianamesinde de Başbakan Erdoğan konusunda ´´´02.02.05 tarihli ´´Empfangsbestitigung 2´´ olarak nitelendirilen alındı belgesinde (Empfangsbescheinigung) herhangi bir meblağ yazılı olmamasına rağmen Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş´ten parayı, Türkiye Başbakanı´na, (2003 yılından bu yana Recep Tayyip Erdoğan) Doğu Asya´daki Tsunami´ den zarar görmüş, yardıma muhtaçlara dağıtması için, vermek üzere, aldığını tasdik etmiş. Bu konu, sanık Ermiş´ in 7. kez ifadesi alınırken sorulmuş ve doğruluğu tasdik edilmiştir´´ deniliyor.

 

 

Mehmet Gürhan´ın kayınpederi Şükrü Kurum da bir dönem Almanya´da YİMPAŞ yöneticisiydi. Deniz Feneri´nin en büyük sponsoru olan YİMPAŞ´ın tutuklu patronu Dursun Uyar da belediye başkanlığı döneminden bu yana Erdoğan´ı yakından tanıyor. Yimpaş´ta bir dönem yöneticilik yapan bazı isimler AKP´nin iktidara gelmesiyle birlikte bakan, milletvekili, belediye başkanı, il başkanı olmuştu.

 

YUSUF SAHİCİ/GAZETEPORT

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Münafıklığın alametleri;

 

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 

“Münâfığın alâmeti üçtür:

 

Konuşunca yalan söyler.

 

Söz verince sözünde durmaz.

 

Kendisine bir şey emanet edilince hiyanet eder.”

 

 

 

Müslim’in bir rivayetinde şu ilâve vardır:

 

“Oruç tutsa, namaz kılsa, müslüman olduğunu söylese de”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

'Deniz Feneri'nin bekçisi Erdoğan mı

 

 

 

Yalçın Bayer

 

 

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/983933...61&sz=25833

 

 

 

BAŞBAKAN Erdoğan, bu kadar sert çıkışları neden yapıyor?

 

Zamanlamaya bakıldığında bunun yanıtı açık: Deniz Feneri ile ilgili yayınlar yüzünden...

 

Peki Deniz Feneri ile ilgili yayınların zamanlamasını kim yapıyor?

 

Alman savcılığı ve Alman mahkemeleri...

 

Bütün bunların Türkiye'de olan bitenlerle bir ilgisi var mı?

 

Yok.

 

Peki Başbakan neden bu kadar sinirli ve kendisine Doğan Grubu'nun cephe açtığı gibi bir kanaate vararak yakışıksız bir saldırıya geçiyor?

 

Çünkü Almanya'daki Deniz Feneri ile ilgili duruşma haberlerini sadece Doğan Grubu'nun gazete ve televizyonları veriyor.

 

Erdoğan'ın denetimindeki medya verebiliyor mu?

 

Hayır!

 

'Dinci medya' bunları yayınlamaya cesaret edemiyor; çünkü iktidarla göbek bağları var. 1950'lerde böyle gazetelere 'besleme basın' denirdi.

 

Deniz Fener yolsuzluğu da bu nedenle daha öne çıkıyor.

 

Esas fırtına önümüzdeki hafta kopabilir. Çünkü Alman mahkemesi, kararını açıklayabilir.

 

AMPUL+FENER

 

Devam edelim:

 

Deniz Feneri'nin gerçeği ne?

 

Kanal 7...

 

Bu kanala kim kol-kanat gerdi; hangi 'yenilikçi', Erbakan'ı ikna etti?

 

Sebahattin Önkibar, Yeniçağ'daki köşesinde şöyle yazdı:

 

"Evet, bakmayın şimdi Tayyip Bey'in Kanal 7 ile ilişkim yok demesine, bu kanalın mimarı ve perde gerisindeki kurucusu bizatihi kendisidir."

 

Erdoğan, başkanlığı döneminde Büyükşehir Belediyesi'nin TV kanalını yandaşlarına olan Kanal 7'cilere vermedi mi? Altlarına araziyi kimlerin tahsis ettiği unutuldu mu?

 

Zekeriya Kahraman ve Zahid Akman baştan beri kimin yanındaydı?

 

Erdoğan'ın yanında AKP'nin 'ışığı'na yönelmediler mi?

 

'Aksaçlılar'a ihanet edilmedi mi? İlk dönemde Kanal 7'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürüten, daha sonra FP'ye Genel Başkan olunca ayrılan Recai Kutan (yerine Zekeriya Kahraman getirildi) bugün bu konuda neler düşünüyor acaba?

 

Bir başka gerçeklerin de ortaya çıkması beklenebilir.

 

Mübarek ramazanda Tayyip Bey gene sinirlenebilir.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, bu grubun (Kanal 7) şirketlerine İstanbul Meslek Edindirme Kursları (İSMEK) üzerinden verdiği trilyonluk ihaleler!

 

Gazeteciliğin gereği olarak haliyle bu haberler daha da gündemde ağırlığını sürdürecek. (Tabii anlamak isteyenlere!)

 

Tabii 'işbirlikçiler'in adları ortaya çıktıkça tartışmalar daha da büyüyecektir.

 

Ve Deniz Feneri'nin Almanya ile Türkiye arasında yürüttüğü bütün yasadışı para işlemlerinde adres AKP'ye ve Erdoğan'ın yakınlarına doğru yöneldikçe bizler daha çok hedef olacağız.

 

Hani AB'cilerin 'demokratik ve özgür' basını?

 

Erdoğan, bu 'karanlık ilişkiler sistemi'nin açığa çıkmasından mı korkuyor?

 

Deniz Feneri dönüp dolaşıp AKP'yi aydınlatıyor.

 

Sahi Başbakan, bir yakının söylediği gibi Kocaeli Garnizon Komutanı'nın Kandıra Cezaevi'nde iki paşayı ziyareti nedeniyle mi kendisini tutamadı da bu anlamsız sözleri sarf etti?

 

Erivan'ı gündemden düşürmek için mi?

 

Bir söz vardır; keser döner, sap döner, Bağdat'tan hesap döner.

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

"MÜSLÜMAN bir ülkede saçı bitmedik yetimlerin, fukaranın, mesakinin (miskinlerin) hakları yeniyorsa, orada durum çok fena demektir. Saçı bitmedik yetimlerin haklarının yenmesi genelleşince azaba, felaket ve afetlere, her türlü bela ve musibete uğranılır. Allah zalimleri sevmez."

 

(M.Şevki Eygi)

 

Arşivden bir belge çıktı

 

ALMANYA'daki Deniz Feneri e.V. davasında Türkiye'ye kuryelerle yaklaşık 7 milyon Euro aktarıldığı Alman yargısının iddianamesinde ortaya çıktı ya... Bunun dışında yeni bir bilgiye göre, Almanya Deniz Feneri'nin Eylül 2006'da Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'ne 200 bin Euro transfer ettiği İçişleri Bakanlığı'nın resmi belgelerinde yer alıyor.

 

200 bin Euro, 12 Eylül 2006'da iki ayrı parti halinde gönderilmiş... Bu transfer, İçişleri Bakanlığı kayıtlarında 'hibe' başlığı altında ve 34-090/003 kütük numarasında bulunuyor.

 

Almanya'dan Türkiye'ye aktarılan paraların belgesi, hükümetin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in 16.10.2006'da TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesine gönderilen resmi yazılarla ortaya çıktı.

 

CHP'li Ateş, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede "Uluslararası kuruluşlardan, yabancı uyruklu kişilerden, her ne ad altında olursa olsun, yardım, bağış alan kaç sendika, dernek, vakıf, meslek odası vardır? İsimlerini açıklar mısınız?" sorusuna yer vermişti.

 

Ateş'in soru önergesine, Başbakan adına dönemin Başbakan Yardımcısı M. Ali Şahin ile dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu yanıt verdi. Aksu'nun, Şahin'e gönderdiği 4.12.2006 tarihli yazının ekinde, yurtdışından yardım alan dernek ve vakıfların 77 sayfalık listesi yer aldı. Yazıda, Dernekler Yasası'na göre, derneklerin, önceden bildirimde bulunmak kaydıyla yurtdışındaki kişi ve kuruluşlardan yardım alabileceği belirtildi. Yazıda, dernekleri bakan veya mülki idare amirlerinin en az 24 saat önceden bildirilerek denetleyebileceği vurgulandı.

 

Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği, Almanya'daki skandalın dava duruşmalarının basında yer alması üzerine bir açıklama yapmış, bu haberleri "mesnetsiz bir kampanya" olarak nitelendirmişti.

 

70 MİLYONLA DALGA

 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ateş, kendisine iki yıl önce verilen bilgilerin devletin arşivinden çıktığını vurgulayarak "Görüldüğü gibi organik bağ var ve içli-dışlı çalışıyorlar. 'Organik bağ yok' demek, bu ülkenin 70 milyonuyla dalga geçmektir" dedi. "Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde devlet bu kadar savunmasız olamaz" diyen Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her isteyen kuruluş dışardan istediği kuruluştan yardım alamaz. Böyle bir serbestlik hiçbir ülkede yok. Dernekler Kanunu'nun buna izin veren maddesi AKP döneminde düzenlendi. RTÜK Başkanı şimdi kalkmış, bu haberleri yapan basın yayın organlarını tehdit eder bir görüntü içinde; bir de RTÜK flamasını, yaptığı usulsüzlüklere kalkan olarak kullanıyor."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu askerlik fotoğrafı mı?

Erdoğan, Deniz Feneri davası kapsamındaki iddialar için “Erdoğan ne böyle bir para almıştır, ne de paranın sahibi ile tanışmıştır” dedi. Ancak, bu fotoğraf tam aksini söylüyor

 

Fotografi görmek icn linke tiklayabilirsiniz: http://www.evrensel.net/ , 08.09.08 tarihli EVRENSEL gazetesinin internet yayinindan alinmistir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HANİ TOZ VEYA KIYMIK VARDIR GÖZÜNÜZE KAÇAR SULANIR GÖZÜNÜZ AĞLARSINIZ KURCALARSINIZ ÇIKARMAK İÇİN AMA TAA İÇİNİZE KADAR KALBİNİZE KADAR HİSSEDERSİNİZ ACISINI ELLEYEMEZ DE DOKTOR VEYA ECZANEYE GİDERSİNİZ. yapılan yorumlar ve alıntılar okuyanları öyle ya da böyle yukarıda anlatdığım ızdırabı yaşatıyor.Peki bu ızdırabı dindirecek Yargı doktorları (savcılar) nerde :excl: ..

Be kardeşim bu ülke de bazılarının gözleri yok görmüyorlar bu yüzden de kalp acısı çekmiyorlar..

BÜYÜK ÇELİŞKİLER YAŞIYORUM.. :(

1-benim ülkemde hakim ve savcılarım satılık değildir...kimse böyle düşünmesin

2-ben "yazıklar olsun bide biz müslümanız diye geçiniyorlar. dini örtü alıp çarşaf altından milletin hem manevi hemde dini değerlerine hiçe sayıyorlar dalga geçiyorlar" diye düşünmeyeceğim ama bazıları "ya kardeşim biz bir dernek var dediler çorbada bizimde tuzumuz olsun, Allah rızası için sevab işleyelim dedik ortada bir sürü delil var ama bizim okuduğumuz gazeteler ve medya bunlardan bahsetmiyor neden bilgilendirilmiyoruz" diye düşünsünler ve yakın zamanda Telekom grevindeki gibi taraflı haber yayıncılığının ne demek ollduğunu şimdi daha iyi anlasınlar..bilinmelidir ki Cenab-ı Allah insanı düşünen bir varlık olarak yaratmıştır yani bilgi sahibi olma hakkını kimse hele hele dayanışma içersinde olduğu bazı medya grubları kişinin elinden alamaz.... :angry: .

3-bir de şöyle düşünmek lazım derim biz demek ki bazı konularda aciz ve etkisiziz Bu olaylara sebeb olan bazı kişileri basimiza getiren Avrupa, goturecek olan da Avrupa. Birakin urettikleri pisligi kendileri temizlesinler.

4-Haram parayla kurulmuş ve büyütülmüş bir TV kanalı ve 24 saat din,ahlak,iman yayınları... :wub:

5-Bizim insanımızda da acaba hata varmı diye düşünüyorum yani ne bileyim hala ATV de reklam veriyor,her şehirde mutlaka bir stand.. falan filan..

6-Birbirleri hakkında konuştukça neler öğreniyoruz.Böyle iyi oluyor.Aynen devam edin :)

 

Kim bilerek ve isteyerek bizim hakkımızı yiyiyorsa *** :excl:

neşe ile kalın.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dini duygu sömürüsüyle akılsız yerine konan halkım

 

İnsanlar yazıyor, soruyor, cevap arıyor ve kendilerini sorguluyor. “Geçmişimizle, soyumuzla övündüğümüz ve Türk olmaktan gurur duyduğumuz bizler, bu kadar kolay kandırıldığımıza göre hakikaten akılsız mıyız?” diye sordukları sorularına cevap arıyorlar.

 

Arkasından, “Allah kainatı ve üzerinde yaşayacak tüm canlıları yarattıktan sonra, ben yarattığım her şeyi kullarıma amade ettim. Onlara diğer canlılardan farklı olsunlar diye akıl ve izan verdim” dediğini hatırlatıp sorularını yöneltiyorlar.

 

“Elhamdülillah Müslümanım diyen bizlerin akıl ve izanları nerede ki, bu kadar aptal yerine konulup her fırsatta kazıklanıp dolandırılıyoruz. Yok mu bunun açıklaması” diyorlar.

 

Bu sorular elbette bana değil, Aslında kendilerine. Peki cevabını kim verecek? İşte yedikleri din sömürüsü kazıkları birleşerek tecrübe haline gelmeye başladığı bugünlerde, cevaplarını vermeye bile başladılar.

 

Şimdi dindar, temiz duygulu, hassas yürekli, gördükleri ve duyduklarının karşısında vicdanı sızlayan ve her fırsatta din duyguları verilerek kandırılan saf Anadolu insanlarımın akılları başlarına geliyor.

 

Kombassan’a, Yimpaş’a, Anadolu Sanayii’ne, Endüstri Holding’e ve son olarak Deniz Feneri’ne verdikleri çoluk çocuklarının rızklarıyla cennete gidilemeyeceğini ve orada kendilerine hurilerle dolu mekanların tahsis edilemeyeceğini anladılar.

 

Adamların saflığından, vatan, millet, din ve cennet özleminden yararlanarak onları sömüren şark kurnazı din sömürücülerine ne demeli...

 

Bir sürü hayır kurumu varken ve faaliyetlerini apaçık yapıp kamuoyunu bilgilendiren kurumlar yardım bekler ve cennet vaat etmedikleri için, yoksullara ulaştıracak kadar para pul bulamadıkları halde faaliyetlerini sürdürenler bir yana, birçok eğitim vakıfları, ülkemizi ve bayrağımızı savunan ve koruyan, kendilerine doğru dürüst çelik yelek alamadığımız için şehit düşen Mehmetçiklerimizi koruyup kollayan Mehmetçik Vakfı da mı aklınıza gelmiyor? Bu vakıf ve kuruluşlarla köyünüz kentiniz ve mahallenizdeki yoksullara yapılan yardımlar hayır ve hasanattan sayılmıyor mu? Bu tür üç kağıtçılara para kaptıranların artık bunları düşünmesi gerekmiyor mu?

 

Aydın Doğan ektiğini biçiyor

 

Yukarıda sıraladığımız hayır kurumlarını düşünmeyip, kendilerine cennet vaat eden Deniz Feneri’ne ve diğer batmış olan kuruluşlara kaptırılan paraların nerelere gittiğini biliyorduk. Bu durum son günlerde iyice netleşmeye de başladı.

 

Deniz Feneri’nin para gönderdiği iddia edilen kişilerin arasına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katılınca, Başbakan haklı olarak feryat etmeye başladı. Sonra Aydın Doğan ile aralarında yapılan görüşmeleri ve talepleri açıklamaya başladılar. Aydın Bey kendi kanalına çıkıp açıklamalarda bulunur ve “Biz habercilik yapıyoruz. Görevimiz bu. Kamuoyunun bilmesi gerekenleri açıklamazsak, yaratılmak istenen tek gözlü medyaya çanak tutmuş oluruz. Biz biat etmeyeceğiz” gibi laflar söyledi.

 

Sanıyorum Aydın Bey, daha bir-iki hafta önce gazetemizin, bir gazetecilik görevi yapıp Aydın Doğan’ın nasıl yükseldiğini anlatan yazı dizimize mahkeme kararı ile ihtiyati tedbir kararı koydurduğunu unutmuşa benziyordu. Zaten biz de birtakım dosyalarda yer alan, Pamukbank’ın nasıl yok edildiğinin planının yapıldığı ve kayıtlara geçmiş bilgileri kamuoyuna açıklıyorduk.

 

Şimdi Başbakan da aynı şeyi mahkeme kararı ile değil de, bir Kasımpaşalı tavrı ile yapıyor. Karşılıklı yaptıkları görüşmeleri kamuoyu ile paylaşmak etik midir, değil midir kendi bilecekleri iş. Bizler merakla, kim ne istemiş ona ne denilmiş, ne vaatler yapılmış, bekleyip göreceğiz.

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Deniz Feneri’nin gönderdiği su, hurma ve keki yemedim

 

Deniz Feneri Derneği’nin Almanyada yaptığı icraatlar sonrasında gönderdiği paralarla ülkemiz gündeminin değiştiği şu günlerde, Deniz Feneri bizlere içerisinde su, hurma, kek ve meyve suyu olan küçük bir paket gönderdi. Bunca ayyuka çıkan olaylardan sonra onları yiyip içemedim. Yazıişlerindeki arkadaşlarıma teklif ettim. Onlardan da kimse almadı. Sevinç Akyazılı, “Bu su okunmuştur. Arkadaşlarımızı efsunlayalım belki zengin olurlar bizlere de faydası dokunur” diyerek masasının yanından geçen herkesin üzerine bu sudan püskürttü. Bunun faydalı olup olmayacağını ilerleyen günlerde göreceğiz.

 

[email protected]

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bikilmaz tabi ... Akılsızı oynamak zaman zaman laikci insanin isine geliyor ...

Öyle ya , Ergenekon var mi yok mu süphelere düsenler ,

bunu iman meselesi yapanlar , elbette bu deniz feneri konusunda da

bunu iman meselesi yapacaklar ...

 

Hehehehe ... Daha dün Érgenekon konusunda "fotograflar hic bir sey ispatlamazken",

onlarca kisinin ifadeleri,verdikleri detayli ve sok eden bilgiler laikci taifasini etkilemezken,

deniz fenerinde Erdogan ismi parantez icinde gecdiginde muteber olur ...

 

Öyle bizim laikci deformistler ... Yalana yapisir , gercekler isine gelmez ...

 

 

 

 

Ahmet Kekeç / Star

 

Doğan görünümlü Şahin

 

Önce, ‘Yazar efendi, şu konuyu ne zaman yazacaksın? Dişli olayına ne zaman gireceksin’ diyen ağzı bozuk ***** takımına bir çift söz söylemek istiyorum:

 

Hırsızın dinlisi dinsizi olmaz tosunum.

 

Hırsız hırsızdır.

 

Bizim hırsız, sizin hırsız da olmaz.

 

Hırsız Deniz Feneri Derneği’ne de sızabilir, Atatürkçü Düşünce Derneği’ne de...

 

Din ve merhamet duygularını da sömürebilir, vatan duygularına da...

 

Sonuç değişmez.

 

Hırsızdır.

 

Suistimal yapan da ‘Dişli’ de olsa, ‘Dişsiz’ de olsa suçludur.

 

Doğan görünümlü de olsa suçludur, Şahin görünümlü olsa da suçludur.

 

Dolayısıyla, Deniz Feneri Derneği’ndeki hırsızlar da tez elden ayıklanıp en ağır cezaya çarptırılmalıdır. İster Başbakan’ın tanıdığı olsunlar, ister Ahmet Hakan’ın eski arkadaşları...

 

Bu kadar basit...

 

Bu kadar basit bir şeyi neden mi yazmıyorum?

 

Bu kadar basit bir şeyi neden yazayım?

 

Bugüne kadar bu köşede mahkemece onanmamış hangi ‘yolsuzluk’ haberini okudunuz? Kime sataşıldığını, kimin parasıyla puluyla uğraşıldığını, kimin düşünce ve yaşam tercihinin sorgulandığını gördünüz?

 

İşte Aydın Doğan’ın müesseseleri yazıp duruyor.

 

Deniz Feneri Derneği’nde yolsuzluk yapılmış.

 

E, yapıldıysa, konu Alman adli makamlarına intikal etmiş, ince bir biçimde soruşturuluyor... Daha ne?

 

Üstelik, yeni bir olay da değil.

 

El değiştirmeden önceki Kanal Türk’ün izleyicileri, Deniz Feneri Derneği olayının yeni olmadığını, bir yıldır Almanya’da bu meselenin konuşulduğunu bileceklerdir.

 

Kanal Türk’ün bir sene önceden duyduğu ve duyurduğu bir olayı, Türkiye’nin en büyük ‘medya grubu’ yeni mi haber aldı?

 

Bu ne aymazlık!

 

Bu ne genişlik!

 

Hatta, bu ne sünepelik!

 

Davut Dişli, siyasi nüfuzunu kullanarak ve tabii imar planını değiştirterek, ortakları için satın aldığı arsaya değer kazandırmıştı. Bir tür nüfuz suistimali yapmıştı. Bundan da arsanın ilk sahibi zarar görmüştü. Daha doğrusu, yeterince kár elde edememişti.

 

Deniz Feneri’ni yeni duymuş gibi yapan medya patronu da, Şişli Belediyesi’ne imar planını değiştirtmek suretiyle, Hilton arazisine birtakım çirkin apartmanlar kondurmak istiyor.

 

Buna izin vermeyen siyasilere de, Davut Dişli ve Deniz Feneri olayıyla şantaj yapıyor.

 

Bunu ben söylemiyorum.

 

Başbakan söylüyor.

 

Hilton arazisi 255 milyon dolara satılmıştı. İmara kapalı cari değeri üzerinden...

 

İmara açıldığında, bu değer 10’a katlanacak ve medya patronu 2.5 milyar dolar tatlı kar elde edecek. Dolayısıyla, halkın vergileriyle kurulmuş Emekli Sandığı 2.5 milyar dolar zarara uğramış olacak.

 

Bütün karın ağrıları bu işte...

 

Bir de, ‘Başbakan bizden biat etmemizi istiyor. Biz Bağımsız bir medya grubuyuz’ türünden laflar ediyorlar.

 

Darbecilere biat ediyorsunuz ama...

 

Elinize tutuşturulan her metni sormadan, soruşturmadan, doğruluğunu test etmeden yayınlayabiliyorsunuz...

 

Karargahta pişen ‘andıç’ları perva göstermeden manşete çekebiliyorsunuz...

 

Başkasının ‘testis’inden medet umabiliyorsunuz...

 

Grup çıkarları için her türlü ‘asparagasa’ tevessül edebiliyorsunuz...

 

Sonra da utanmadan ‘Biz Bağımsız bir medya grubuyuz’ diyorsunuz ve bizden buna inanmamızı bekliyorsunuz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP Hükümetinin özel izniyle vatandaşlardan para toplama yetkisini alan Deniz Feneri Derneği'ne ve Kanal 7 televizyonu'na Almanya'da  yapılan baskının perde arkası...
Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarında sık sık teşekkür ettiği Deniz Feneri Derneği ve... Kara para aklamak suçundan tutuklu yargılanan yöneticilerinin AKP'ye uzanan ilişkiler ağı...
" Siyasetin finansmanında kullanılan Din ticareti "nin, "Yoksullukların sömürüsüyle yapılan Yolsuzlukların" kısa bir özeti:

 

 

İ D D İ A N A M E :

 

FRANKFURT AM MAIN BÖLGESEL MAHKEMESİ N E Z D İ N D E S A V C I L I K

Konrad-Adenauer-Staße 20 60313 Frankfurt am Main

Dosya Numarası : 6350 Js 203391/06

ASLİYE CEZA MAHKEMESİ (Bölgesel Mahkeme) 26. Ceza Hakimliğine Frankfurt am Main

 

I. Mehmet GÜRHAN,

01.01.1963 Sungurlu/Türkiye doğumlu, Hanauer Landstrasse 513, 60386 Frankfurt am Main adresinde mukim, Türk ve Alman vatandaşı, evli,

 

II. Muhasebeci Firdevsi ERMİŞ,

02.03.1964 Kavak/Türkiye doğumlu, Taunus Strasse 65, 63067 Offenbach am Main adresinde mukim, Alman vatandaşı ve evli,

 

III. Mehmet TAŞKAN,

01.01.1968 Bafra/Türkiye doğumlu, Lachwiesen 43, 63075 Offenbach adresinde mukim, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı

ve evli,

 

[ 25.04.2007 tarihinde ve geçici olarak yakalanmışlar, Frankfurtam Main Yerel Mahkemesinin 23.04.2007 tarihli tevkif müzekkeresine istinaden de, 26.04.2007 tarihinden bu yana tutuklu olarak, Frankfurt am Main- Höchst cezaevinde bulunmaktadırlar: Ceza Muhakemeleri Usül kanununa göre, makamlarca re’sen yapılacak müteakip mevkufiyet tetkiki tarihi : 17.03.2008 dir. ]

 

Haklarında yapılan suç isnadı (suçlama):

 

01.01.2002 ila 30.04.2007 tarihleri arasında kalan zaman diliminde, Frankfurt am Main ve diğer kentlerde, beraberce hareketle,

 

I. kendilerine maddi avantaj sağlamak amacıyla, gerçek olmayan meslek edinircesine ticari olarak yaparak büyük miktarda malmülk kaybının müsebbibi olmuş olmakla, yapılan dolandırıcılığın idamesi ile de, birçok insanı malmülk kaybına uğratacak tehlikeyle karşı karşıya nesneleri gerçekmiş gibi gösterip bir yanılgının oluşmasına, bunu getirmiş olmakla,

 

2- Sanık GÜRHAN ve TAŞKAN ayrıca, hukuken birbirinden ayrı olan 30 fiilde daha ve

herbirinde, işveren olarak, çalışanlardan kesilen sosyal sigorta ve iş teşvik primlerini gereken makamlara ulaştırmamış olmakla ittiham edilmektedirler (suçlanmaktadırlar).

 

I. ile ilgili:

 

Sanık GÜRHAN, 24.03.2001 tarihinden, 17.11.2006 tarihine kadar tescili yapılmış Deniz Feneri derneğinin kayıtlı yönetim kurulu başkanı idi. Daha sonraları her ne kadar yönetim kurulu başkanı olarak resmi kaydı olmamış ise de, derneği fiilen kendisi yönetiyordu. Daha evvel dernek için ve derneğin şirketleri için çalışmış olan ve 2005 yılının ortalarından itibaren GÜRHAN’ın kararlarına ortak olan sanık TAŞKAN, 17.11.2006 tarihinden itibaren yönetim Kurulu başkanlığı görevini üstlenmiştir. Sanık ERMİŞ ise, 07.04.2001 tarihinden, yakalandığı 25.04.2007 tarihine kadar derneğin katibi ve muhasebecisi idi. Deniz Feneri derneği, dernekler sicilindeki kayıtlardan da anlaşıldığı üzere, yukarıda belirtilen zaman diliminde ve daha önceleri toplum menfaatine olan işlerle uğraşmıştır. Derneğin amacı, fiziken veya zihinsel veya ruhen özürlü veya maddi durumu iyi olmayan, yardıma muhtaç insanlara yardım etmek idi. Dernekler siciline verilen ve tescili yapılan kayıtlara göre dernek, hiçbir maddi avantaj sağlamak amaçlı değildi. Dernek, kazanç sağlamak amaçlı da değildi. Derneğin tüm gelirlerinin hayır işlerine sarf edilmesi, dernek üyelerinin hiçbir şekilde üyeliklerinden dolayı derneğin gelirine ortaklıkları olamaz, üyeliklerinden dolayı da hiçbir şekilde ortak olup kâr alamazlardı. Derneğin tüm parası, tüzükte belirtilen amaç dahilinde kullanılacaktı. Dernek, Internet sayfasında, broşürlerde, gazetelerde, televizyonda, bilhassa dernekle birlikte işbirliği yapan Euro 7 televizyonunda reklamlar yaparak, Frankfurt am Main Postbank’ taki 301535602, Vakıf Bank Int. AG Frankfurt’ taki 3344, Bank für Sozialwirtschaft’ taki 8620500, Commerzbank Frankfurt’ taki 585 4666 hesap numaralarına olduğu gibi, Avrupa’ nın diğer ülkelerindeki hesap numaralarına bağışta bulunmaları için, halka çağrıda bulunuyordu. Bu çağrı yapılırken, Türkiye’ de, Pakistan’da ve diğer ülkelerdeki yardıma muhtaç insanlar kısmen gösterilmekte ve onlara nasıl ve nelerle, hangi yollarla yardım edilebileceği de söyleniyordu. Bağışların banka havalesi ile veya keş verilerek de yapılacağı açıklanıyordu. Yukarıda belirtilen zaman diliminde derneğin gene yukarıda belirtilen hesap numaralarına yekün olarak 41.423. 158,85 Euro bağış parası havale edilmişti.

 

Bağışı yapan insanlar, bağış paralarından, Derneğin gereken masrafları çıkarıldıktan sonra, gerçekten yardıma muhtaç kişiler için harcandığını, onlara yardım edildiğini zannediyorlardı.

 

Aslında bu paraların büyük bir kısmı, gerçekten bu amaca harcanmıyordu.

 

Asıl amaç için kullanılıyormuş gibi gösterebilmek üzere sanık GÜRHAN, ERMİŞ ve TAŞKAN ve daha başka kişiler, keş olarak bankalardan para çekmişlerdi. Bundan başka ayrıca çeşitli firmalara ortak olmuş ve bu firmaların yardımıyla da bağış paralarının akması, daha doğrusu, bağış paralarının gittiği yerin böylece ört-bas edilebilmesini sağlamış oluyorlardı.

 

Yukarıda belirtilen zaman diliminde sanık ERMİŞ, Deniz feneri derneğinin Hesap Numaralarından, toplam olarak 6.351.000,00 Euro parayı, 45 defada keş çekmiş.

 

Sanık TAŞKAN ise, 10.01. 2006 tarihinden 09.02.2007 tarihine kadar, derneğin hesap numaralarından yekün olarak 11 kez ve toplam 2.255.000, 00 Euro para çekmiş; bunların 10 defasında ise parayı, sanık ERMİŞ ve hakkında ayrıca soruşturma yapılan KURUM’ la beraber çekmiştir.

 

Sanık GÜRHAN kendilerine bunun için, hesap numarasından para çekebilmeleri için, vekâlet vermişti.

Sanık GÜRHAN, Derneğin hesap numaralarından 50 kez ve toplam 9.978.000,00 Euro çekmiştir.

 

Adı geçen sanıklar ayrıca, hem kendileri tarafından, hem de başka kişiler tarafından, Derneğin hesap numaralarından keş olarak çekilen paraların Türkiye’ ye götürülmesi işinde, kuryelik de yapıyorlardı.

Sanıklar bu işi yaparken (sanık TAŞKAN en geç 2005 yılı ortalarından itibaren), Derneğin amacının haricinde, paraların, bağışta bulunan insanların bildikleri kaynakların dışında, başka yerlere gittiğini biliyorlardı.

 

Bu tür eylemlerle sanıklar, kendilerine, uzun süreli ve cüzi olmayan bir maddi avantaj sağlamak istiyorlardı. Aynı zamanda sanıklar, bu eylemlerinden dolayı büyük bir maddi zarar ziyanın oluşacağını bilmekte ve bundan büyük sayıda insanın da etkileneceğinin farkında idiler.

 

2.Sanık GÜRHAN ve TAŞKAN, Yönetim Kurulu başkanları ve dolayısıyla sorumlu kişiler olarak, şimdiye kadar hâlâ, 2006 yılının Haziran ayı ile 2007 Mart ayı arasında kalan zaman dilimi için, ne işçilerden kesilen ve ne de işverenlerin, müteakip ayın 15 ine kadar ödenmesi gereken sosyal sigorta primleri olan yekün 61.750,58 EUR parayı yetkili resmi dairelere ödemişlerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP Hükümetinin özel izniyle vatandaşlardan para toplama yetkisini alan Deniz Feneri Derneği'ne ve Kanal 7 televizyonu'na Almanya'da yapılan baskının perde arkası...

Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarında sık sık teşekkür ettiği Deniz Feneri Derneği ve... Kara para aklamak suçundan tutuklu yargılanan yöneticilerinin AKP'ye uzanan ilişkiler ağı...
" Siyasetin finansmanında kullanılan Din ticareti "nin, "Yoksullukların sömürüsüyle yapılan Yolsuzlukların" kısa bir özeti:

 

İ D D İ A N A M E :

FRANKFURT AM MAIN BÖLGESEL MAHKEMESİ N E Z D İ N D E S A V C I L I K

Konrad-Adenauer-Staße 20 60313 Frankfurt am Main

Dosya Numarası : 6350 Js 203391/06

ASLİYE CEZA MAHKEMESİ (Bölgesel Mahkeme) 26. Ceza Hakimliğine Frankfurt am Main

 

 

 

II. Esasla (Dava) ile ilgili

1. Soruşturma davasının gelişmesi

 

a-) Kara Para Aklama:

Soruşturma davasının başlatılmasına, çeşitli bankaların bu bağlamda yapmış oldukları bildirimleri neden olmuştu. Frankfurt am Main Commerzbank AG, 05.01.2006 tarihinde, bankanın Kaiserstr. 30, 60311 Frankfurt am Main şubesinde açılmış olan ve Adam Opel Strasse 5, 60386 Frankfurt am Main adresindeki Deniz Feneri e.V. ye ait 400 5854666, BLZ 500 400

00 bağış hesap numarasından, 10.10.2005 tarihi ile 05.01.2006 tarihleri arasında (bildirimin yapıldığı tarih) büyük miktarda keş paranın çekildiğini Hessen Eyaleti Emniyet Genel Müdürlüğüne (HLKA-SG 413) bildirmişti. Hesap numarası açıldığında, 16/17.12.2004 tarihinde hesap numarasının açılması için başvuru formülerini Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gürhan’ın imzaladığı, hesaptan para çekme (tek başına) yetkisinin olduğu ve 03.01.2005 tarihinden itibaren de (yalnız) Gürhan’ la birlikte Firdevsi ERMİŞ’ in de imzalama ve çekme yetkisi vardı. 1,35 Milyon Euro’ nun keş çekildiği, Commerzbank’ ın ilettiği hesap numarası dekontlarında dikkati çekiyordu, daha sonra yekün meblağın 3.353.000,00 € olduğu tesbit edilerek, banka tarafından bildirilmişti.

 

2005 yılında çekilen büyük bir meblağ paranın çekiliş nedeninin Commerzbank tarafından bilinmek istemesi üzerine, konu hakkında yöneltilen soruya Dernek cevap vermediğinden, hesap numarası banka tarafından, yapılan kara para yıkama zannı bildiriminden sonra, kapatılmıştır.

Bu kara para yıkama zannı bildiriminden sonra, soruşturma davası başlatılmıştı. Commerzbank tarafından ek olarak ibraz edilen belgelerden, keş çekilen paraların, hesap numarasından para çekme yetkisine sahip sanık GÜRHAN, ERMİŞ ve TAŞKAN tarafından çekildiği ortaya çıkmıştır.

 

Bu kara para aklama zannı bildirimine istinaden soruşturma davasının başlatılmasından sonra, Deniz Feneri e.V. derneğine karşı daha önceleri, Gross-Gerau Volksbank tarafından 07.02.

2000 tarihinde, 6 kez keş çekilen paranın 2,1 Milyon Euro ettiği ve bunun dikkati çektiği ve aynı zamanda 26.08.2004 tarihinde de Frankfurt Postbank tarafından da 12 kez keş olarak takriben 2

Milyon Euro’nun çekilmiş olduğu ve bankaların bunun da bildiriminde bulundukları anlaşılmıştır.

b-) (Anonim) Şikâyetler

 

08.01.2006 tarihinde neredeyse eşzamanlı ve Berlin İslam Cemaatı başkanı ve IGMG (Milli Görüş İslam Toplumu e.V.) eski hukuk danışmanı Abdurrahim VURAL’ ın, Almanya’nın çeşitli Maliye dairelerine Deniz Feneri e.V. ile IHH e.V. ( İnternationale Humanitäre Hilforganisation e.V.) ve IGMG e.V. yetkililerine karşı, yardım paralarını suistimal edip kötüye kullanmak ve vergi kaçakçılığı yapmakla suçladığı, şikayet yazısı gelmişti. Gelen şikayet yazısında aynen

‘’... aslında toplanan bu yardım paraları gerektiği yere gitmemekte, aksine işin arkasında bu paraları suistimal edip kullanan çeşitli örgüt ve partiler var, örneğin TİMPAŞ Holding,

Kanal7 (Deniz Fe-neri), yasaklı Refah partisi-Erbakan vs. Kanal 7 (Almanya’da da yayın yapmakta) Deniz Feneri tarafından finanse edilmektedir’’

 

11.04.2006 tarihinde, Sema Tokgöz adında bir kadın Berlin’den Frankfurt am Main Maliye Dairesine gönderdiği bir faxla, Deniz Feneri e.V. yetkililerine karşı takriben aynı suçlamaları yapıp şikayette bulunduğunu bildirmişti. Daha sonra yapılan soruşturmalar neticesinde, bu faxın da tanık VURAL tarafından gönderildiği tesbit edilebildi.

 

20.02.2007 tarihinde Frankfurt am Main Savcılığına, kimin gönderdiği yazılı olmayan bir şikayet dilekçesi gönderilmişti. Dilekçeyi yazanın, sanıkları ve çevresini ve Firmaları çok iyi tanıdığı ve iç işlerini gayet iyi bilen birisi olduğu dikkati çekmişti. Suçlamaları inandırıcı bir şekilde tekrarlayarak sanık Mehmet GÜRHAN’ ın bütün bu işlerin Rejisörlüğünü yaptığını bildirmişti.

 

Yeni ve ceza yasasınca suç teşkil eden fiillerin yanında, somut bildiriler de (kaçak adam çalıştırma, vergi kaçakçılığı, dolandırıcılık, zilyete geçirme, Muhasebenin manipule edildiği, gibi) yapılmış ve Türk siyasi hayatından bazı hükümet Yetkilileriyle işbirliği yapıldığı anlatılmıştı.

Yazıda, ‘’ ....Derneğin her yıl elde ettiği 10 – 15 Milyon € yardım paralarından gerçekten de yardım ediliyor. Ancak paranın büyük kısmı Mehmet Gürhan ve adamları tarafından nakid çekilerek Türkiye’ye götürülmekte ve kendilerine mal edilmektedir. Bazen Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik ve İsmail Karahan da para götürüyorlar... ‘’

 

Yazıyı gönderenin hukuk bilgisi olsa gerek, zira yazısında hukuki terimler kullanmıştır. ‘’ resmi yardım, muhakeme etmek....maksada ulaşamamak. AKP nin hükümette olmasından bunların hükümete ve polis teşkilatına yakınlıkları vardır’’. Daha sonraki soruşturmalardan, bu şikayetin de tanık VURAL’dan geldiği ve kendisinin daha önceleri IGMG e.V. de hukuk danışmanı olarak görev yapmış olduğu anlaşılmıştı.

 

15.03.2007 tarihinde Frankfurt am Main Emniyet Müdürlüğüne, Internet yoluyla ve göndericisi beli olmayan bir şikayet yapılmış ve 1978 doğumlu Elitok ÖZGÜR adındaki bir şahsın,

Adam-Opel-Str. 5 adresindeki Euro7 GmbH Firmasında kaçak olarak çalıştığı bildirilmişti.

Bu isimle birisinin kaçak olarak çalıştırıldığı, 20.02.2007 tarihinde yapılan ve gene göndericisi belli olmayan (anonim) şikayette de bildirilmişti. Yapılan Interpol araştırmaları neticesinde anonim şikayetleri yapanın kimliği ve Özgür adındaki şahsın kim olduğu belirlenemedi.

 

Sanık GÜRHAN’ ın Alman vatandaşlığına girmek için yapmış olduğu başvurusu dolayısıyla, konu ile ilgili açılan dosyanın incelenmesinde, o zamanlar Gürhan’ ın kız arkadaşı olarak kendini tanıtan bir kadının, Hükümet Temsilciliğine(Regierungspräsidium) göndermiş olduğu bir yazıda,

Gürhan’ ın evli olmasına rağmen kendisiyle ilişkisinin olduğunu belirterek, onun (Gürhan’ ın) hakkında suç teşkil eden suçlamalarda bulunmuştu:

° Türk vatandaşlığından çıkıp Alman vatandaşı olduktan sonra, tekrar Türk vatandaşlığına girmiş, bunu baştan böyle planlamış.

° Nisan 2002 yılında kendi isteyi ile Türkiye’ de (Burdur’da) bir aylık askerlik yapmış.

° Bu zaman zarfında Türk Milli İstihbarat teşkilatı için çalışacağını kabul etmiş

° Kendi işleri için, ‘’ajanlığını suistimal ederek, çevresinden olan tanıdıklarını ve iş arkadaşlarını Türk polisine ve İnterpole şikayet ederek suçlamış ve ele vermiş’’

° Alman polisi onun (Gürhan’ın) ‘’işine yarayan, icracısı olan akılsızlarmış’’.

° Kendisi de karısı gibi ‘’fanatik bir islamcı olup, Alman ve Hıristiyan olan herşeyin düşmanıymış, bunu da alenen savunuyormuş’’.

° Milli Görüş’ ün üyesiymiş.

° Euro 7 GmbH’ nın (daha önceleri Kanal 7 Int.) genel müdürü imiş ve maliyeye vergisini vermeden illegal işler çeviriyormuş, Deniz Feneri e.V. nin de başkanı olarak ‘’Türkiye’ye para aktarıyor’’ ve ‘’cebine indiriyor’’ muş.

Daktilo ile yazılmış olan, tarihi konmamış, ancak 08.10.2002 tarihinde ulaşan mektup, şöyle bitiriliyor :

‘’ .... sizden ricam, bu kriminel adama karşı bir şey yapınız....’’

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP Hükümetinin özel izniyle vatandaşlardan para toplama yetkisini alan Deniz Feneri Derneği'ne ve Kanal 7 televizyonu'na Almanya'da yapılan baskının perde arkası...

Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarında sık sık teşekkür ettiği Deniz Feneri Derneği ve... Kara para aklamak suçundan tutuklu yargılanan yöneticilerinin AKP'ye uzanan ilişkiler ağı...
" Siyasetin finansmanında kullanılan Din ticareti "nin, "Yoksullukların sömürüsüyle yapılan Yolsuzlukların" kısa bir özeti:

 

İ D D İ A N A M E :

FRANKFURT AM MAIN BÖLGESEL MAHKEMESİ N E Z D İ N D E S A V C I L I K

Konrad-Adenauer-Staße 20 60313 Frankfurt am Main

Dosya Numarası : 6350 Js 203391/06

ASLİYE CEZA MAHKEMESİ (Bölgesel Mahkeme) 26. Ceza Hakimliğine Frankfurt am Main

C.) Daha başka soruşturmalar:

 

Adam-Opel-Strasse 5, 60386 Frankfurt am Main’ adresindeki dernek merkezinin yanında, soruşturmaların yoğunlaştırılması neticesinde ve Ticaret sicilinden alınan bilgilere ve obje sahipleri tesbiti önlem işleri sonunda, daha evvel Derneğin başkanlığını yapmış mehmet GÜRHAN’a, derneğin muhasebecisi olan Firdevsi ERMİŞ’e ve Aralık 2006 tarihinden itibaren de derneğin yeni baş-kanı olan Mehmet TAŞKAN’a ve diğerlerine ait olan daha başka şirketlerin olduğu tesbit edilebildi.

 

Ticaret sicili vergi dosyalarının incelenmesinde (Handelsregister-auskunft und Objektaufklärungsmaßnahmen), şirketlerin sermayelerinin gösterilmiş olmasının yanında, şirketlerin ticaret yapmış ve kâr sağlamış oldukları söylenemez. Şirketlerin müdürlerinin ve dernek yöneticilerinin devamlı değiştikleri dikkati çekmiştir. Ayrıca ortaklık hisselerinin de birinden diğerine aktarıldığı ve bunların ge-nelde ödeme belgelerinin bulunmadığı, sermaye artırımının yapılmış olduğu tesbit edilebilmiştir. Derneğin merkezinin bulunduğu binanın mülkiyeti, sanık Mehmet Gürhan’ ın genel Müdürlüğünü yaptığı Weiss Handel- und Invest-ment GmbH şirketinindi. Sağlam bir güvenlik altına alınan binada yabancı, ya da sanıkların tanıdıklarından olmayan herhangi bir şirket yoktu.

D) Maliyeye yapılan açıklamalar :

 

Frankfurt am Main Maliye Dairelerinden 25.09.2006 alınan bilgiye göre,derneğin mali işleri için Frankfurt/Main II numaralı maliye dairesi yetkili olup, derneğin maliye işleri 61381 Friedrichsdorf’ taki Schnetgöke mali müşavirlik bürosu tarafından yapılıyordu.

 

‘’ 2001 – 2003 yılları için vergi denkleştirme evrakları, defalarca hatırlatılmasına rağmen, ancak maliye tarafından cebri tahsilatın yapılacağı tehdidinden sonra evraklar iletilmiştir’’.

Maliye Dairesi vergi takibat bürosundan bay Kauck’ ın ifadelerine göre, o zamanlar derneğin ısrarı üzerine, 35 klasörden oluşan 2003 yılının yarısı için olan ve derneğin paralarının kullanımını belgeleyen evrakların sunulması hususunda anlaşmaya varılmıştı.

 

Maliyede 27.09.2006 tarihinde evrakların ilk incelenmesinde, Türkiye’ de ve Bulgaristan’ da yardıma muhtaç kişilere elden, keş verilmiş birsürü para makbuzları görülmüştü. Bu makbuzlara, tarihi olmayan, Deniz Feneri e.V. ın ‘’Alındı’’ belgeleri iliştirilmişti.

 

Bunlarda kısmen meblağlar 1000,-- € ya kadar varıyordu ki, bu meblağlar hem Türkiye ve hem de Bulgaristan için bayağı yüksek görünüyordu. Bu belgelerin aynı şahıs tarafından el yazısı ile dolduruldukları (meblağ) bayağı belliydi. Belgelerin kullanılmamış olduğu açıktı.

 

İlk defa 27.09.2006 tarihinde görülmüşlerdi. Üzerinde ‘Kastamonu 011.05.-31.05.2003, Aytaç’’ yazılı bir klasör dikkati çekmişti. Bu klasörde, ön tarafta iliştirilmiş yekün meblağlar tablosunda elle yazılmış muhasebe kayıtları ‘’2003/05’’ için olmasına rağmen, belgelerin tümü 2004 yılına aitti. Gerçi yukarıda da belirtildiği gibi, yardım paralarının alındığına dair belgelerin hepsi tarihsizdir, ancak arkadaki Türk makamlarının resmi belgelerinin yekünü 2004 yılındandır. Hessen Eyaleti Emniyet Genel Müdürlü-ğünden bayan Dr. Nilke, 18.10.2006 tarihinde belgeleri incelediğinde, yardım paralarını alan kişilerin, arkadaki türk makamlarının resmi ‘’Alındı’’ belgeleri üzerindeki imzalarından, tarih atılmamış yardım parası alındığını kanıtlayan belgelerin 2004 yılına ait olduk-larını tesbit etmiştir.

 

05.10.2006 tarihinde çeşitli klasörlerden dört adet Yardım Belgesine, kriminal teknik laboratuvarında eski/yeni tesbiti için incelenmeleri üzere, el konulmuştu. Bayan Dr. Nölke bunları, inceletmek üzere Bavyera Eyaleti Emniyet genel Müdürlüğüne yollamıştı.

 

Bavyera Emniet Genel Müdürlüğü Kriminal Teknik Dairesi laboratuvardında incelenen, Deniz Feneri e.V. ın Frankfurt am Main Maliye Dairesine ibraz etmiş olduğu Yardım parası keş ‘‘Alındı’ belgesinden birinin, Haziran 2006 dan daha önce düzenlenmemiş olduğu tesbit edilmiştir.

 

Bu belge, ‘’Kastamonu 01.05.-31.05.2003 Aytaç’’ klasöründe idi ve Dernek bunu, maliyeye, derneğin 2003 yılı giderleri için bir delil olarak ibraz etmişti.

 

18.10.2006 tarihinde bilirkişi bayan Dr. Nölke, Frankfurt am Main Maliye Dairesi III’ ün bürosunda, bu klasörün bütün ‘’yardım parası alındı’’ belgelerini inceleyip eski/yeni tesbit izleri Durchdruckspuren) bulmuş ve bunlara istinaden bu evrakların 2004 yılından evvel düzenlenmemiş olduklarına kanaat getirmiştir.

 

Daha sonraları bayan Dr. Nölke tarafından, düzenlendikleri tarihi tesbit edebilmek için eski/yeni tesbiti işlemleri kriminal teknik laboratuvarında yapılan 32 adet belgenin, düzenlendikleri tarih tes-biti, zamanın geçmesi yüzünden, başarılı olamamıştır.

 

Maliye Dairesi 23.11.2006 tarihinde yazılı olarak, bu ‘’yardım parası alındı’’ belgelerinin üzerlerinde neden tarih atılmamış olmasını sormuştu. Cevaben Derneğin mali müşaviri bayan Mine Schnet-göke uzunca bir yazı göndermiş ve bu yazısında, Derneğin oluşmasını, Türkiye’deki Deniz Feneri ile işbirliğini ve gelen yardım paralarının Türkiye’ de nasıl ve hangi şartlar altında, para veya eşya yardımı olarak, dağıtıldığını anlatmıştı.

 

İşin ilginç tarafı da şu ki, Bayan Mine Schnetgöke kendiliğinden, kendisine sorulmadan, açılmış olan soruşturma davasından haberi olmadan, Maliye’nin kendisine bu hususta somut olarak hiç bir soru sormamasına rağmen, Deniz Feneri e.V.’nın hesaplarından paraların Türkiye’ ye transfer edildiğini anlatmıştır. Yazısında, Deniz Feneri’nin paraları ‘’Türk Deniz Feneri’nin hesabına havale edemediğini’’ ve paranın ‘Türk Deniz Fener’ inin hesabına geçirilemediğinden” ve sonraları da ‘’iptal’’ edildiğinden de bahsetmiştir.

 

Delil olarak da yazısına, Postbank’ a 18.09.2001 tarihinde verilen 100.000,00 €’ luk havale talimatı ve banka dekontları eklemişti. Onun için daha sonraları paralar, Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve daha çok Hakkı Sadal (Gürhan’ ın amcası/dayısı= Onkel) tarafından Türkiye’ye götürülüyor ve orada geçerli günlük kur üzerinden bozduruluyormuş. Ancak Türkiye’ye keş olarak götürülen paraların miktarı ile ilgili Bayan Schnetgöke, herhangi bir veride bulunmamıştı.

 

Yardım paraları, ‘’Türkiye’de banka şubelerinin bulunmadığı küçük köylerde, insanlara dağıtılmakta, onlardan yardım parasını aldıklarına dair imza alınmakta, bölgelere göre dosyalar hazırlanmakta olduğundan, dosyalar İstanbul’da toplanmakta, ve toplu olarak Almanya’ya gönderilmekteymiş.’’

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP Hükümetinin özel izniyle vatandaşlardan para toplama yetkisini alan Deniz Feneri Derneği'ne ve Kanal 7 televizyonu'na Almanya'da yapılan baskının perde arkası...

Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarında sık sık teşekkür ettiği Deniz Feneri Derneği ve... Kara para aklamak suçundan tutuklu yargılanan yöneticilerinin AKP'ye uzanan ilişkiler ağı...
" Siyasetin finansmanında kullanılan Din ticareti "nin, "Yoksullukların sömürüsüyle yapılan Yolsuzlukların" kısa bir özeti:

 

İ D D İ A N A M E :

FRANKFURT AM MAIN BÖLGESEL MAHKEMESİ N E Z D İ N D E S A V C I L I K

Konrad-Adenauer-Staße 20 60313 Frankfurt am Main

Dosya Numarası : 6350 Js 203391/06

ASLİYE CEZA MAHKEMESİ (Bölgesel Mahkeme) 26. Ceza Hakimliğine Frankfurt am Main

 

İşin, dini ve siyasi yönden arka tarafı ve daha önceleri açılmış olan soruşturma davalarıyla ilgisi

 

Siyasi yönü:

Soruşturma davası süresince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya,

bilhassa Türk Hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır.

 

(Dosyanın 1432, 1723,2034. sayfaları) :

EURO 7 nin kuruluşunun nedeni, sanık Ermiş’ in görüşüne göre, Almanya’da yaşayan Türklere Milli Görüş’ ün ve daha sonraları AKP nin siyasetini aşılamakmış. Şirketler de, para kazanmak için kurulmuşlar. Frankfurt am Main’da kurulan şirketlerin amacı, elde edilen paraları yıkamaya ve daha sonraları da islamın yaygınlaştırılmasına yönelikmiş. Bundan herhangi birisinin kendine maddi avantaj sağlayıp sağlamadığını bilmiyormuş, ancak tahmin ediyormuş.

Şirket sahipleri, Türkiye’deki iktidarla içiçeymişler, Milli Görüş ve AKP’ nin siyasetine sıkı sıkıya bağlıymışlar. Soruşturma davası süresince, soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk Hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır.

Daha önceleri açılan soruşturma davalarıyla ilgi (YIMPAŞ, Islam Holding).

(dosyanın 291 v.d., 584 v.d. sayfaları):

Soruşturmaların başında da tesbit edilebildiği üzere sanık Mehmet Gürhan, geçmişte, Media 7 Fernseh GmbH (Euro 7 Fernseh- und Marketing GmbH’ nın nin selefi) nın ve YİMPAŞ Tel-International Telecommunication GmbH’ nın, ki herikise de YİMPAŞ gurubunun idi, genel müdürlüğünü yapmıştı. İşbu iddianamenin soruşturmaları sürerken, 2004 yılında Mannheim Savcılığı tarafından ‘’YİMPAŞ’’ ın sorumlularına karşı yürütülen, 611 Js 14110/04 hazırlık işlem numaralı soruşturma davasıyla bir ilginin olduğu görülmüştür. Zikredilen bu soruşturma davası da, dolandırıcılık ve emniyeti kötüye kullanma (Untreue) suçları zannından dolayı açılmıştı.

 

1982 yılında Türkiye’de kurulan YİMPAŞ Holding A.Ş., dünyanın her tarafında şube şirketler kurmuş ve binlerce yatırımcıdan paralar toplayarak, zimmetine geçirmiş, Türkiye’de AKP gibi parti ve islami örgütlerin finansmanında kullanmıştı. Yatırım paraları, Almanya’da, burada yaşayan Türklerden toplanmıştı.

 

Tanık VURAL 08.01.2006 tarihli şikayet yazısında, ‘‘... bazı örgüt ve partilerin, örneğin YİMPAŞ gibi, bu paraları suistimal ettikleri.... Kanal 7 nin ve Türkiye’deki YİMPAŞ’ ın bağış paralarıyla finanse edildiklerini...’’ bildiriyordu.

 

17.12.2006 tarihli, Frankfurt am Main Maliye dairesine anonim gelen şikayet yazısında da, defalarca Deniz Feneri e.V.’ a dikkat çekilerek, yöneticileriyle YİMPAŞ arasındaki bağlara değinilmiştir.

 

Örneğin aynı yazıda, ‘’Denetim Kurulu üyesi Şükrü KURUM, Mehmet Gürhan’ nın kayınbabası. Şükrü KURUM, YİMPAŞ’ta müdürdü ve Mannheim savcılığındaki Yimpaş dosyasında (1347 – 1358 sayfaları) suçlu idi.

 

Adı geçen ve o zamanlar göndericisi henüz belli olmayan şikayet yazısında ayrıca, ‘’Deniz Feneri, islami şirket olan Yimapaş Holding ve Kombassan gibi şirketlerin, daha modern dolandıcılık yapan şeklidir, çünkü praları bunlar da geri vermiyorlar’’ denilmekte. 60388 Frankfurt am Main’daki Flinschstrasse 45 adresindeki Media 7 Fernseh GmbH şirketi, Yimpaş Holding’ in idi (% 99 hisseyle, geri kalan hisse ise Karahan/Gürhan) ve hakkında ayrıca soruşturma yapılan İsmail Karahan, daha sonraları da Mehmet Gürhan tarafından Genel müdürü olarak yönetiliyordu.

 

Hakında ayrıca soruşturma yapılan İsmail Karahan, iflas eden Media 7 Fernseh GmbH’ nın varlığını da almış olan halefi Euro7 Fern-seh- & Marketing GmbH şirketinin ortağı idi. Şu anda Adam Opel_Strasse 5 adresinde merkezi bulunan bu yeni şirketin genel müdürlüğünü, sanık Mehmet Gürhan yapmakta. Media 7 Fernseh GmbH şirketinin iflas davasında, kıymeti üzerine pek te durulmamış olan 10 Milyon DM’ lık bir sermaye dikkati çekmekte.

 

YİMPAŞ TEL-International Telecommunication GmbH, 25 bin Euro ana sermaye ile kurulmuştu. Mehmet Gürhan ilk sorumlu genel müdürü idi. YİMPAŞ davasından sorumlu ve suçlu olarak görü-nen Faik GÜRLER, 2001 yılında onun yerini almış ve aynı zamanda YİMPAŞ’ ın sermayesi 500.000,00 €’ya arttırılmıştı. Bu sermaye değerinin mevcudiyetinden şüphe edliyordu.

 

1999 yılında kurulan, sorumlu genel müdürlüğünü sanık Mehmet Gürhan’ ın yaptığı, merkezi 60388 Frankfurt am Main, Flinsch-strasse 45 adresinde olan Atlas Media

Vermarktungsgesellschaft mbH şirketi, YİMPAŞ Holding gurubunun bir payı olan Yimpaş TEL İnternational Telecommunacation GmbH’ ya ortak olmuştu. Atlas Media Vermarktungsgesellschaft mbH şirketi 2003 yılında resmi makamlarca re’sen kapatılmıştı. Ancak 2003 yılında kurulmuş olan, bu davada ismi geçen ve sorumlu genel Müdürlüğünü gene sanık Mehmet Gürhan’ ın yapmış olduğu Atlas Media Marketing GmbH şirketiyle olan isim benzerliği, dikkate şayandır.

 

YİMPAŞ Verwaltungs GmbH’ nın merkezi, tevkif müzekkeresiyle aranmakta olan Faik GÜRLER’ in yazıhanesi, Deniz Feneri e.V. ve Kanal 7 Int. gibi televizyon’ un yeri de, aynı binada, 60388 Frank-furt am Main, Flinschstrasse 45 adresinde idi.

 

YİMPAŞ davasında, merkezi kısmen Türkiye’ de kısmen Offen-bach am Main kentinde olan, gıda maddeleriyle ticaret yapan çe-şitli AYTAÇ şirketleri ortaya çıkmıştı. Türkiye’deki Aytaş

Dış. Tic. Yat. San. A.Ş.’ ne, Deniz Feneri e.V. tarafından, satın alınmış olan gıda maddeleri için para ödemelerinde bulunulmuş ve bunlar yardıma muhtaç kişilere eşya ve yiyecek yardımı olarak verilmiştir diye hesaplara geçirilmiştir

 

63063 Offenbach, Waldstrasse 44-46 adresinde bulunan AYTAÇ Handels GmbH şirketinin sorumlu genel müdürleri, YİMPAŞ davasının suçlusu Faik GÜRLER, kardeşi Hüseyin GÜRLER ve A. Çiğdem’ di. Bu şirketin de ana sermayesi son olarak dikkate şayan olan 15 Milyon DM idi ve YİMPAŞ-Holding’ in iki şirketi tarafından ayakta tutuluyordu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hehehehe ... Daha dün Érgenekon konusunda "fotograflar hic bir sey ispatlamazken",

onlarca kisinin ifadeleri,verdikleri detayli ve sok eden bilgiler laikci taifasini etkilemezken,

deniz fenerinde Erdogan ismi parantez icinde gecdiginde muteber olur ...

 

Öyle bizim laikci deformistler ... Yalana yapisir , gercekler isine gelmez ...

 

 

Sonra da utanmadan ‘Biz Bağımsız bir medya grubuyuz’ diyorsunuz ve bizden buna inanmamızı bekliyorsunuz.

ergenekon soruşturmasında haksız biçimde göz altına alınan ve sizin "laikçi" diye tanımladığınız kesimin tepki duydukları gözaltına alınanlar, sonunda hep serbest bırakılmadılar mı ??

ergenekon örgütü vardır ve bu doğrudur..

ancak ergenekon amacından saptırılmış, insanların yıldırılması, korkutulması, bıktırılması hedefiyle amacından saptırılmış ve iktidara muhalif olan herkesin gözaltına alınması ve telefonlarının dinlenmesine neden olmuştur..siz "laikçi" kesimin veli küçüklere mi , kerinçisz ırkçılarına mı inandıklarına, güvendiklerini sanıyorsunuz..kuşkusuz bu tür adamlar sizlere daha yakınlardır..ve çıkarları uğruna her türlü şeyi yaparlar..ilhan selçuk, mustafa balbay gibi aydınların sırf muhalif olduklarından dolayı bu tür "güvenilmez" isimlerle yan yana anılmalarını istiyorlar ki toplumun bu insanlara inançları sarsılsın..

siz bağımsız yargıdan bahsederken "Star" gibi bir gazeten alıntı yaparak bağımsız medyadan yana olduğunuzu mu ima etmeye çalıştınız ?Stardan örnek verirken Star'dan hiçbir farkı olmayan (tarafsızlık konusunda) gazetelerin bağımsız olmadığını söylüyorsunuz.. :Dmüthiş bir çelişki...!!

...

kimin yalancı olduğunu başbakanın mahkum olduğu ve peşinde olan yolsuzluk davalarından gayet iyi biliyoruz..siz içinizi rahat tutun !!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.