Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BU GECE SENİNLE DERTLEŞECEĞİM...


AynRand

Önerilen İletiler

Bir gün bir yalnızlığa düştüm yine. Başımı

ellerimin arasına aldım, sessizce ağlamaya başladım .

Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi 'beni iç'

diye fısıldıyordu, 'beni iç'. Sonra yalvarmaya başladı:

'Ne olur' dedi 'ne olur haydi iç beni'.

 

Bir bardak doldurdum, tepeme diktim .

Şişe rahatladı, sustu. Hani ellerimiz birbirine

değince nasıl oluyorduk? İşte öyle oldum .

Hani bakışlarımız buluştuğu zaman, bir başka

türlü atması vardı yüreklerimizin. Onu hatırladım .

 

Sonra bir tren hareket etti. Sabahtı. Karşıkarşıyaydık .

Konuşuyorduk. Ben sevmek diyordum durmadan.

Gözlerim gözlerine soruyordu: 'seviyor musun?' diye.

Hep evet diyordu gözlerin, ellerin, dudakların hep

evet diyordu. Oysa ki, bir çok hayır diyen insan vardı

çevremizde. Örneğin: bir çocuk hayır, diyordu, bir kadın,

bir adam ve bir başkası, bir başkası hayır diyordu.

Hayır'lar arasında ezilmeğe mahkûmdu evet'lerimiz .

 

Tren ilerliyordu. Gözlerin gözlerime soruyordu

ne olacak diye. Sigara üstüne sigara yakıyordum,

kadeh kadeh içki içiyordum, fakat bilmiyordum

ben de ne olacağını. Bizi sürükleyen bir akıntıydı.

Durduramazdık onu, hükmedemezdik ona.

Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp

gidecektik işte. Peki anafor nerdeydi? Uzak mıydı?

Belki çok yakındı kimbilir. Biz onu

göremiyecektik. O, gözlerimizi kör ettikten sonra

saracaktı bizi buz gibi kollarıyla.

 

Tren ilerliyordu. Pencereden deniz görünüyordu.

Denize akşam güneşi vurmuştu. Renk renk

kayıklar gördük kıyılarda. Denize taş atan çocuklar

gördük. Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.

 

Ve tren ilerliyordu. Kadere yaklaşıyorduk .

Bir alacakaranlık bastı zamanı. Gözlerim gözlerindeydi.

Ellerini tuttum, titredin. Acı acı bir düdük öttü.

Bir şeyler koptu içimizden.

 

Sonra tren durdu, indik, yollarımız ayrı ayrıydı.

Şimdi, o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum .

 

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 174
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Senden hiç ayrılmamak vardı. Zamanı durdurmak, bütün saatleri

 

parçalamak vardı. İsyan içindeydim. Neydi bu çaresizlik?

 

Bizi çepçevre saran bu dört duvar neydi?

 

Bir ara Tanrıyı düşündüm, peygamberleri, dinleri, kitapları düşündüm.

 

Boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan?

 

O bizim eserimiz miydi? Öyleyse neden bizden büyüktü, güçlüydü?

 

Bunca yıl neyi aramış, kimi özlemiştim? Madem ki benim olmayacaktın

 

neden seni karşıma çıkardılar? Kim yaptı bunu? Bu kötülükler

 

kimin eseri? Tanrının işi yokta bizi mi görsün? Öyleyse kime inanacağız?

 

O kitaplar ki sabırdan bahsediyor. Ama ne kadar? Nereye kadar?

 

O dinler ki duadan bahsediyor.Kime, niçin ve ne zaman?

 

O peygamberler hiç sevmediler mi?

 

Ben sana inanıyorum kitaplara değil.

 

Ben seni istiyorum. Dua değil. Sabır değil.

 

Artık gideceksin , biliyorum, vakit geç oldu. Yatakta izin kalacak,

 

havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından.

 

Telaş içinde giyinmeye başlayacaksınç çoraplarında eğrilik var

 

diyeceğim, düzelteceksin. Dudaklarını boyarken, eğilip ensenden

 

öpeceğim. İçin sevgiyle dolacak. Gözlerin ışıl ışıl üzülme,üzülme

 

diyeceksin, yine geleceğim.

 

Ya gelmezsen? Hayır hayır geleceğine inanıyorum.

 

Yine gideceğini bilmek kötü. Dayanılmaz bir şey bu.

 

Hatırlıyorum; elini uzattın, Allahaısmarladık dedin ve gittin.

 

Gözden kayboluncaya kadar baktım arkandan, sonra kapıyı kapattım,

 

bir başka kapı açıldı yalnızlığa.

 

Yürüyemiyordum, oturamıyordum. Yattım, uyuyamadım. Sanki

 

yerçekiminden kurtulmuştum, boşluktaydım, ağırlığım kalmamıştı.

 

Elimde, tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz.

 

Çıkardım, duvara çarptım, parçalandı ve durdu.

 

Fakat sadece saatin sesiydi kaybolan.

 

Yoksa zaman ilerliyordu..

 

 

 

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dün bir şiir daha yazdım senin için. Önce tuttum

karşıma oturttum seni, konuşturdum, güldürdüm,,

ağlattım. Her halin hoşuma gidiyordu. Kadındın, ama

önce insandın. Güzeldin ama önce iyiydin. Elbette seni

yazacaktım, senin için yazacaktım.

 

Bana çok yazıyorsun diyorlar. Bir insana ‘’sen çok

yaşıyorsun, artık öl’’ denir mi? Benim yaşamam ve

şiirim ayrı şeyler değil ki! Yaşarken şairliğimi

yaşıyorum ben.

 

Yürürken, konuşurken. , sevişirken hep şairliğimin

içindeyim, o da benim içimde. Birbirimizi tamamlıyoruz

durmadan.

 

Sen hiç denize baktığın zaman bir orman gördün mü?

Dağların gökyüzüne en yakın olduğu yerde yer altı

nehirlerini düşündün mü hiç? Öpüşürken, sevişirken

açların , yoksulların yüreği çarptı mı sende? Güldüğün

zaman Afrika’da isimsiz bir zenciyi hatırlayıp, onun

büyük acısını duydun mu derinden?

 

Senin o güzel gözlerin bende yalnız seni görüyor.

Seviyorsan beni seviyorsun, beni istiyorsun benden.

Oysa ki ben sende bütün insanlığı, güzelliği

seviyorum. Al gözlerimi de kendine bir benim

gözlerimle bak. Gör, ne kadar erişilmez; ne kadar yüce

olduğunu.

 

Her maddenin bir atomu olduğu gibi bir şiiriyeti de

vardır. Bilgin atomu parçalayan, sanatçı ise şiiriyeti

bulan, işleyen ve onu sanat eseri haline getiren

insandır.

 

Şiir bir köprüdür madde ile ruh arasında. Şiir

güzelliğin en yoğun ifadesidir ve nefes alışıdır

duygularımızın.

 

Atom gücü, elektrik gücü gibi bir de şiir gücü vardır

dünyada. Sanatçı bu gücü ellerinde tutan kimsedir

işte. Onu şiir, müzik, heykel ve resim haline getiren

mutlu kişidir o.

 

Her zaman her yerde söylemişimdir. ‘’Hayatımdan

şairliğimi çıkarırsanız geriye önemli bir şey kalmaz’’

diye.

 

Yazmamı bana çok görmeyin.

 

 

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ağlamak Üzereyim

 

 

 

Sen

bilinmez bir nedenle,

meltem rüzgarları gibi

gönlümün kıyısına vuran

bir Akdeniz heyecanısın.

 

Sevdaya obur yürek misali

suya hasret

çatlamış toprak gibiyim.

 

Akşamın hüznünü

ellerim senle tutmak,

gözlerim senle görmek istiyor.

Senle yaşamak,

senle ölmek,

senle dirilmek

yeni sevdalarda...

 

Sen bir ceylansın kaçan,

sen bir rüzgarsın coşan,

sen bir heyecansın yakan.

 

Ve ben;

gözlerimde bir damla

yuvarlanmak bilmeyen yaş,

varlığına mı

yokluğuna mı anlayamadan

ağlamak

ağlamak

ağlamak üzereyim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Okuyarak beni bu duygularda yalnız bırakmaman büyük incelik,teşekkürler..SEninde dertleşicek birin varsa sayfa burda :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,

arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar

bırakılmasaydı eğer.

 

Dayanılması o kadar da zor değildir,

büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

 

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,

yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

 

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,

çalınan birinin kalbiyse eğer.

 

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,

insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

 

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,

hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

 

Daha çabuk unutulurdu belki su sızdırmayan sarılmalar,

kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

 

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,

öylesine delice bakmasalardı eğer.

 

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı

belki de,

kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

 

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece

sohbetlerinin,

son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

 

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,

meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır

yaralamasaydı eğer.

 

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,

beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

 

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,

tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

 

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,

yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

 

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,

son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

 

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,

her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

 

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,

dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

 

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,

namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

 

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,

dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

 

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,

sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

 

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,

kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

 

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir

ayrılık gizlendiğine

belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci

dereceden failidir"

denmeseydi eğer.

 

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,

ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

 

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,

kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle

avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

 

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.

Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini

tutmak isterse...

 

Evet Sevgili,

Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim

uzanmak isterdi ince parmaklarına,

mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık

etmiş olmasalardı eğer!!

Can Yücel

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

6.MEKTUP

 

Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı.

Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle

bana. Aşktan ne bekliyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin

kadar... Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada

sevdiğin, isteğin ne varsa al, senin olsun. Sana

arzularımın ötesinden sesleniyorum.

 

Aydınlık! sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma.

Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek, kurtar

bizi insan yaratılılışımızın korkunç

karanlığından. İçimizde, ta derinlerde kükreyen o vahşi

hayvanı sustur. Düşüncelerimizi tırmalayan o kanlı

pençeden kurtar bizi. Unutulmuşların dünyasında biz

unutmak istemiyoruz.

 

Haydi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun o ölümsüz

ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın zaman, annemin

eli sanmalıyım ellerini. Dudakalrından yalnız aşkın

hazzını değil, dostluğun doyulmaz içkisini de

içmeliyim. Bana önce insanlığımı öğret, bana

unutmamayı öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum.

Bilinmeyen içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda

yaşayalım seninle. Kurtulalım bu korkulardan, bu

çaresizliklerden.

 

Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev.

Birlikte yaşadığımız her dakika ömrümüzün bir yılına

bedel olmalı. O dakikaları hatıraların sonsuz

mezarlığına göemceksek hiç yaşamayalım.

 

Önce zamandan kurtulmalıyız öyleyse. Birbirini

yenilemeli saatlerimiz. Yarın bu günü aratmamalı.

Yerçekiminden kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle.

O dost zamanı, o dostça zamanları.

 

Bana "gel" dediğin an; mesafeler de anlamını

kaybetmeli. Yolları dakikalrla, günleri kilometrelerle

ölçmemeliyiz. Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç

bitmemeli. O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde

hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur söndürmeli

o ateşi ne rüzgar. Yüreklerimiz hep böyle ışıl ışıl

olmalı alevlerinde.

 

Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini. Bana kendinden

bahset. Hep ben ol, durmadan ben ol istiyorum.

Dudaklarım kurudu bak! Bir yudum su ver güzelliğnin

pınarından. Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni.

Üşüyorsam; yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın

ellerim.

 

Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol. İnan, ben hep

sen olacağım, baştanbaşa sen olduğum için.

 

Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım. Gel,

aydınlık, bizi bekliyor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sana bu kadar yazma heyecenı veren duygularını hissedebiliyorum. lakin bu nasıl bir heyecanki sana ardı ardına şiirler yazdırtsın..ya da okuduğum yazılarına göre şöyle dile getirsem daha isabetli olur kanımca; bu nasıl bir aşk acısıdırki seni bu kadar duygu deryasında boğmuş..?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kapanmayan eski bir yaranın arada kanaması sadece,duygu deryasında boğulmuştum önceydi ama ölmeden kurtuldum :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kapanmayan eski bir yaranın arada kanaması sadece,duygu deryasında boğulmuştum önceydi ama ölmeden kurtuldum :)

 

 

anlayabiliyorum hislerini lakin kan kaybından dolayı bünyeninn zayıf düşme ihtimali mevcuttur. bunun için yaranın kapanması gerekirse bedenine yeni taze bir kan enjekte edilmesi gerekir... bu hisler asla unutulması kolay diiğildir. ölebileceğini düşürken du dipsiz deryalarda sonra bir anda farkında olmadan bir yunus çıkagelir ve seni sürükler o güzelim bakire kıyılara..

bu kıyılarada yaşamanı ümit ederim..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇOK güzel ifade etmişsin,özellikle de bakire kıyılar ifadesi çok şey anlattı bana..Hak veriyorum,halden anlar,duyguları okur biri olan sana da çiçek sunuyorum.. :):clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ÇOK güzel ifade etmişsin,özellikle de bakire kıyılar ifadesi çok şey anlattı bana..Hak veriyorum,halden anlar,duyguları okur biri olan sana da çiçek sunuyorum.. :):clover:

 

 

çok naziksin sizin gibi birinden bu denli iltifat görmek hoş..

elbette ifadelerimi özenle seçiyorum; halden mustari biri olarak seni anlıyorum.. ve bu kıyılar istenirse ulaşılamayacak kadar uzak olduğu gibi arz edildiğinde göz kapaklarının buluşması kadar kolay olacaktır. seni ölümden döndüren yunusun sırtını sıvazla ve ona bir balık atarak ödülllendir..

 

umarım yunus seni kıyıya sürüklediğinde su yutmuş ve baygın halde diildin!! yoksa o yunusu bir daha görmen ve tanıman zor olacaktır.

 

bu arada nezaketimle sizede sunuyorum :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok güzel bir ortam,bu da benden olsun :clover:

Sevdalar Duman Olmayacak

 

Acının bağrından

mavi bir çelik gibi fışkıran öfke

dünyayı değiştirecektir mutlaka

Yani hayat

kendini yeniden yaratacaktır

ona sahip çıkan ellerde

ve bu yüzden öfke

sevda gibidir kimilerinde

 

Yüreğinin pas tutmakta olan kıvrımları

sarılsın bir an öfkenin gökgürültüsüyle

beyninin her hücresi bir gerilla gibi

kuşansın pusatlarını ve sokağa çıksın

ve bir hançer gibi saplansın

puştlukların ihanetlerin bağrına

Bak o zaman nasıl bitecek yanlışlar

ve cehennemleşen yalnızlığın

Sevdalar duman olmayacak o zaman

Hüznün isyan olmuştur çünkü

 

Hüznün isyan olmalıdır

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

süper ya..

burası çiçek bahçesine döndü dönecek..

 

 

olsun,fazla çiçek iyidir fotosentez yapar,ortamdaki karbındıoksıtleri temızler :w00t:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Keder Atlasi

nilüferler niçin suya egilir

ve niçin

kavruk otlar gibi tutuşur

o ilk sevdalar

söyleyin bana

ey kitaplar.

 

bana söyleyin

kim var

aramizda

biraz ölmeden

bir türkü tutturmuş giden.

 

ya kirmizi şapkali

gelincik, senin için

göz açip kapayincaya

yiter şu bahar

hemen

ölüm gelir

yükselince sular.

 

söyleyin bana

ey kitaplar

 

var mi

kederin atlasinda

tarçin kokulu bir şehir

inmemiş olsun damlarina

gözyaşindan

yildizböcekleri

ve tarçin

kokulu

bir aşk

hiç ölmeyen.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aşkın Biçimi

 

Bir çığlık

En yenisinden tırmanırken sokaklardan dağlara

Rengi kül olmuş bir sabah bulutunda yağmur damlası olsam

Demek gelir içimden

Sözlerini senin yazmadığın bir besteden gelen sesleri

Duymuyorum

İnadım imdadıma yetişiyor

Aşk içinde bile

Kavuşmayan yakalarımı kavuşturuyor ellerin

Ne kadar biçimsizlik varsa biçimleniyor

Yoncaların hepsi dört yapraklı

Simetrik

İşte bazen bu uykumu getiriyor

Oysa biz heyecan istemiştik

 

Aşkın biçimi olmaz bu yüzden

 

Oğuzkan Bölükbaşı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kara

Çarpmış,

Paramparça etmiş,

Kara sütü, kara sevdayla seni...

Ve kara memelerinde dişlerin asi,

Karadır, upuzun yattığın gece,

Felek, ah ettirir, boynun kıl - ince...

Cihanlar, çocuklar, kuşlar içinde

Sızlar bir yerlerin

Adsız ve kayıp

Sızlar, usul-usul, dargın,

Ve kan tadında bir konca,

Damıtır kendini mısralarınca...

 

De be aslan karam,

De yiğit karam,

Hangi kalemin yazısı,

Zorlu yazısı,

Belanda?

 

Anadan doğma nişan mı,

Sütlü barut damgası mı,

Bir gece parçası mı kaburgandaki?

Kız kakülü, ne hal eylermiş teni,

Ellerin, deli hoyrat,

Ellerin, susuz, yangın.

Ellerin ooooy alarga...

 

De be aslan karam,

De yiğit karam,

Hangi güzelin diş yeri,

Mavi diş yeri,

Sevdanda?

 

Vurmuş,

Demirlerin çapraz gölgesi,

Alnın galip ve serin.

Künyen çizileli kaç yıldız uçtu,

Kaç ayva sarardı, kaç kız sevişti,

Gelmemiş, kimselerin...

 

De be aslan karam,

De yiğit karam,

Hangi zehirin meltemi,

Saran meltemi,

Hülyanda?

 

Hakikatli dostun muydu,

Can koyduğun ustan mıydı,

Bir uyumaz hasmın mıydı,

"Ooooof" de bunlar olsun muydu?

 

De be aslan karam,

De yiğit karam,

Hangi kahpenin hançeri,

Saklı hançeri,

Yaranda? :crying:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beni yalnız bırakmadığınız için teşekkurler ve şiirler için :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yaralı martı

kanadına merhem olsam

solgun güneş

yüreğine ateş olsam

yansan,

yansam,

yakılsam...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dağlar beni koy ver gidem yar ağlamasın

Dizin vurmasın

Doymadım ömrüme nasıl ölem yar ağlasın

Gülüm solmasın

Yollar uzak ben ne edim yar ağlamasın

Yürek yanmasın

 

Ağlama ya sen ağlama

Gadan belan bana gelsin

sen ağlama yar

Gül kırılmasın

Gönül kırılmasın

Kar fırtına boran olsun

Gülüme yağmasın

Ben öleyim oy ben öleyim

Bu canıma kurşun değsin

Dur ben öleyim

 

Ağlama yar gel ağlama

Sana gelen bana gelsin

Sen ağlama yar

Gülüm darıldı

Gönlüm yoruldu

Kar fırtına boran vurdu

Gülüm kırıldı

Ben öleyim oy ben öleyim

Bu canıma kurşun değsin

Dur ben öleyim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bırakmak Kendimi Yanına

 

Bırakmak kendimi yanına

Gökyüzünden geçen kuş tayyare kadar bile olsa, ne fark eder? ..

Çöplüğünde eşelenen topal tavuk, elbet ondan evlâdır! ..

 

Gider birileri...

Çünkü, gitmesidir gereken!

Kalmak; kalabileceğine inanmakla başlar...

Kalmak ise savaştır. Savaşçıya örnek; Osman'dır.

Hani geri dönen ve düşmüş başını alıp, koltuğunun altına sıkıştıran

Genç adam! ..

 

Sor şimdi kendine; sen, onun için nimet misin, külfet mi? ..

Arkada kalan yarısını dürüp, kendi yârına gidiş hangi adımlarla yapılır? ..

Ve hangi adamlar tarafından yapılır? ...

 

Gönüldür yedeğinde "adamlığı" götüren!..

 

Yarın, yârı sarınır;

Yârı yarı'n bildikçe!..

 

Gökyüzünden geçen kuş tayyare kadar bile olsa, senin için fark etmez...

Sen, elinde kalanlara bak ve kalacak olanlara!

Çünkü gider birileri, çünkü gitmektir birileri için gereken.

Çünkü kalmak;

Kalabileceğine inanmakla başlar!

 

Saysam "gidiş" sebeplerini bazen kırıcı olur, ya da ayıp olur, veya yersiz olur, yahut erken olur,,, hatta belki söz için çok geç olmuştur artık...

Halbuki beraberlik;

İki kişinin, iki bacak gibi yan yana yürüyebilmesidir!..

 

Biri topuklu ayakkabı, biri terlik giymeden... Biri şu kadarcık adımlar, biriyse nah bu kadar atmadan...

Eşit ve denk ve uyum içinde kalabilmektir beraber olmak!

 

Kenenin köpeği sevmesi aşk değildir. Devenin eşeği sevmesi aşk değildir... Balığın solucan sevmesi aşk değildir...

Aşk; kalmaktır...

Ya da daha açık olarak;

Bırakmaktır kendini yarin yanında!..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sensiz

 

Sensiz de denizi seyredebiliyorum.

Hem dalgaların dili seninkinden açık.

Ne kadar hatırlatsan kendini boş.

Sensiz de seni sevebiliyorum.

Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,

Karşılaştığımız zamanlarda.

Sen, sevgiden şımaran çocuk,

Ben şaşıran budala.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kapanmayan eski bir yaranın arada kanaması sadece,duygu deryasında boğulmuştum önceydi ama ölmeden kurtuldum :)

Haftalardır giremiyorum foruma :(

Bugün işler yoğunlaşmadan özlem gidermek istedim.

Ne de çok özlemişim.Duygularımızı böylesine bizi anlayanlarla paylaşabildiğimiz bir yer daha yoktur herhalde.

 

Sevgili AynRand öncelikle hoş gelmişsin :blushing: gelmişsin ve şu sözlerinle benimde hislerime tercuman olmuşsun.

Ölmeden kurtulmuşuz ya ; şimdi geriye baktığımda bu günlerim için sadece şükredebiliyorum, onca savrulup kaybetmişken kendimi bunca toparlayıp yine ben olmaya başladığım için..... Binlerce kez şükürler olsun.

Meğerse ne çok özlemişim ben, beni ;)

 

Uzun zamandır yoktum ya,çenem düştü yine :sweatingbullets:

Susayım en iyisi :blushing:

 

Herkese Sevgiler :clover::clover::clover: ......

 

Daha az seviyorum seni

 

Giderek daha az

 

Unutur gibi seviyorum

 

Azala azala

 

Aramızdaki uzaklığın karanlığında

 

Geceler kısalıp,gündüzler uzuyor böyle olunca

 

Daha az seviyorum seni

 

Kendini iyileştiren bir yara gibi

 

Daha az

 

Ve zamanla Sen geceyi tutuyorsun,ben nöbetini

 

Uzak dağ kışlalarında

 

Görmüyoruz birbirimizi

 

Usul usul sis iniyor

 

Kopmuş yollara

 

Işığı hafif,uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin

 

Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda

 

Sevgilim, sevgilim

 

Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin

 

Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da

 

Artık daha az seviyorum seni

 

Unutur gibi,ölür gibi daha az

 

Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini

 

Kolay değil

 

Yalnızca sevgilimi değil,evladımı da kaybettim ben

 

Kaç acı birden imtihan etti beni

 

Tek bir gece vardır insanın hayatında

 

Ömür boyu sürer nöbeti

 

Bu da öyleydi,İyi ol,sağ ol,uzak ol

 

AMA BİR DAHA GÖRME BENİ!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.