Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Hayata dair bir kac yazı...


Senyour

Önerilen İletiler

KAYBEDİLENLER

 

Bir gün insan virgülü kaybetti.

O zaman cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı.

Cümleleri basitleşince düşünceleri de basitleşti.

 

Bir başka gün ise ünlem işaretini kaybetti.

Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor ne de bir şeye seviniyordu.

 

Üstelik hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.

 

Bir süre sonra soru işaretini kaybetti.

Artık soru sormaz oldu. Hiçbir şey ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kainat ne dünya ne de kendisi umurundaydı.

 

Birkaç sene sonra iki nokta işaretini kaybetti.

Artık davranış sebeplerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.

 

Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız tırnak işareti kalmıştı. Kendisine ait tek bir düşünce bile yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu...

Son noktaya geldiğinde düşünmeyi, okumayı unutmuş vaziyetteydi.

-------------o-----------

 

SEN ÖNEMLİSİN

 

Her birey, Afrika’da da olsa Amerika’da da yaşasa, cahilde olsa, zeki de, medeni de olsa, ilkel de, gençte olsa, yaşlı da önemli olduğunu hissetmek arzusuna sahiptir.

 

Küçük insanların kendilerini büyük insan gibi hissetmelerini sağlarsanız karşılığını daima alırsınız.

 

Başkalarının kendilerini önemli hissetmelerine yardımcı olmak size ödül kazandırır, çünkü bu sayede siz de daha önemli olduğunuzu hissedersiniz. Deneyin görün.

 

Taktir etmede tecrübe sahibi olun. Diğer insanların yaptıklarından dolayı onları taktir edeceğinizi bilmelerini bir kural haline getirin. Bir kişiyi dikkate alınmadığı hissine asla ve asla kaptırmayın. Taktir etmeyi alçak ve samimi bir gülümsemeyle uygulayın. Bir gülümseme başkalarının onları fark ettiğini ve onlara saygıyla yaklaştığınızı hissetmelerini sağlar.

 

Taktir etmeyi, başkalarının onlara ne kadar bağımlı olduğunu bilmelerini sağlayarak tatbik edin. Samimi bir “ Mustafa sensiz ne yapardık? ” sözü insanlara gerekli oldukları hissini verir. Ve insanlar gereli olduklarını hissettiklerinde hem daha çok, hem daha iyi iş yaparlar.

 

Dürüst, kendinize özgü komplimanlar kullanarak insanları taktir edin. İnsanlar komplimanlarla büyür ve gelişir. Kişi iyi iş yaptığı ve önemli birisi olduğu konusunda emin edilmek ister. Övgüyü sadece büyük başarılar için saklamanız gerektiğini sanmayın. İnsanları küçük şeylerle ilgili olarak da övün, görünümleri, rutin işlerini yapma tarzları, fikirleri, yardımseverlikleri. Onları özel olarak arayın ve ziyaret edin.

 

İnsanları çok önemli kişiler, önemli kişiler, önemsiz kişiler diye sınıflandırmak için zaman ve enerji harcamayın. İstiyorsanız ister çöpçü olsu, isterse bir şirketin genel müdür, sizin için herkes önemlidir. Bir insana ikinci sınıf muamelesi yapmak, size birinci sınıf sonuçlar kazandırmaz.

 

İnsanlara ismiyle hitap etmede tecrübe sahibi olun. İsim doğru telaffuz edin ve doğru yazın. Eğer bir kişinin ismini hatalı telaffuz eder veya yazarsanız, kişi onun önemsiz birisi olduğuna inandığınızı düşünecektir.

 

İyi tanımadığımız kişilerle konuşurken adının önüne sürekli, Bay, Bayan, Sayın gibi, gerekli sıfatları koymayı unutmayın. Bu küçük sıfatlar insanın kendisini önemli hissetmesinde inanılmaz yardımcı olur.

 

Zaferin karşılığını almayın. Onun yerine yatırım yapın. Övgü kuvvettir. Üstlerinizden aldığınız övgüyü elemanlarınıza dağıtın. Böyle yapar performanslarını arttırmak üzere onları teşvik etmiş olursunuz.

 

Bu gün eşimi ve ailemi mutlu etmek için ne yapabilirim? Aileniz için sürekli özel şeyler yapın. Pahalı bir şey olması gerekmez. Önemli olan düşünüyor olmaktır. İşin püf noktası ailenize her şeyden çok önem verdiğinizi göstermenizdir.

---------------o----------------

 

Hikayesi bol Şehir

 

İstanbul'un kendisi kadar semtlerinin isimleri de güzeldir. Herbirinin ayrı bir hikayesi olan bu semtlerin kimi ismini tarihî bir olaydan, kimi bir camiden, kimi de bir şahıstan almış...

 

Kendi gibi semtleri ve isimleri de güzeldir, İstanbul'un. Her birinin ayrı bir hikayesi olan İstanbul semtlerinin birçoğu, ismini camilerden almış: Beyazıt, Sultanahmet, Ayasofya gibi. Birçok semtin adı da orada oturmuş, ya da eser bırakmış kimselerden geliyor. Ayrıca çeşitli tarihi olaylar, yapılar, çeşmeler de semtlere ad vermiş. İşte İstanbul'un bazı semtleri ve hikayeleri:

 

AYRILIK ÇEŞMESİ'NDE VEDA

 

ÜSKÜDAR: Farsça 'Konak' anlamına geliyor. Eskiden Anadolu'ya, İran'a, Arabistan'a gidip gelen kervanlar burada konaklarmış.

 

AYRILIK ÇEŞMESİ (HAYDARPAŞA): Eskiden hac alayı bu çeşme çevresinde toplanır, oradan yola çıkar, hacca gidenler eşlerine, dostlarına orada veda ederek ayrılırlarmış.

 

KABATAŞ: İskelenin bulunduğu yerde eskiden büyük bir taş varmış. Osmanlı devri ileri gelenlerinden 'Köse Kahya' diye tanınmış Mustafa Necip Çelebi bu taşı yontturup iskele haline getirmiş. Bu taşın ilk hali dolayısıyla semtin adı Kabataş kalmış.

 

KADIKÖY: Bugün Osmanağa Camii diye anılan camiin yerinde eskiden Kadı Mehmet Efendi'nin yaptırdığı bir mescit varmış. Semtin adı bundan dolayı "Kadıköy" kalmış.

 

AKSARAY: Aksaray'dan gelenler buraya yerleştirilmiş. Bu semte adını, bugünkü Aksaray şehrinden gelenler vermiş.

 

ARNAVUTKÖY: Önceleri, Boğaziçi'nin bu sevimli semtinde Arnavutlar oturduğu için buraya bu ad takılmış.

 

BAĞLARBAŞI: Çok eskiden bir Ermeni manastırına ait bağların başladığı yermiş. Zamanla oraya Bağlarbaşı denmiş.

 

BALAT: Rumca 'saray' anlamına gelen 'palation' sözcüğünden geldiği söylenir. Önceleri İstanbul'un kapılarından birine verilin bu ad, sonraları semtin adı olmuştur.

 

AKARETLER: Sultan Abdulaziz, Taşlık'ta Aziziye Camii'nin giderlerini karşılamak üzere bir vakıf kurmuş. Bu vakfa gelir sağlamak için de 'gelir getiren' anlamında 'akaretler' yaptırmayı planlamış. Bu planı bitirmek ise II. Abdulhamit'e nasip olmuş. Bu yüzden semte de Akaretler denmiş.

 

İHSANİYE HALKA İHSAN EDİLDİ

 

VANİKÖY: Eski adı Papazbahçesi'ymiş. IV. Mehmet, Seyyit Mehmed Vani'ye (Vanlı'ya) bu yerleri hediye etmiş, o da kendisine burada bir yalı, bir iki ev yaptırmış, semtin adı da Vaniköy olmuş.

 

ÇENGELKÖY: XIX. yüzyılda kaptan-ı deryalıklarda, valiliklerde bulunmuş, yiğitliğiyle tanınmış Çengeloğlu Tahir Paşa burada bir mescit yaptırmış, zamanla semt, mescidin adıyla anılır olmuş.

 

HAYDARPAŞA: III. Selim'in vezirlerinden Haydar Paşa oradaki kışlayı yaptırmış. Kışlanın adı, daha sonra semti temsil etmiş.

 

BEBEK: Bu semtin adı, Fatih Sultan'ın, buranın muhafazası için gönderdiği komutanın lakabı olan Bebek Çelebi'den geliyor.

 

CİHANGİR: Kanuni, pek sevdiği oğlu Cihangir için burada bir cami yaptırmış. Semt, adını bu camiden almış.

 

İHSANİYE: Selimiye Kışlası ile Karacaahmet arasındaki bu mahallenin bulunduğu yerde bir saray varmış. Padişah, yıkılmaya yüz tutan bu sarayın arsasını halka 'ihsan' ettiği için semtin adı İhsaniye kalmış.

 

SULARIN 'TAKSİM'İ: İstanbul sularının bir bölümünün taksimi buradan yapıldığı için zamanla bu semt, 'Taksim' adını almış.

-------------0--------------

YALIN....

 

Çokluğun yalın halinden uzakta...

Çok değil kalabalığız. Yalın değil çıplağız. Çokluğun yalın halinden epeyce uzaktayız.

 

Ellerimiz kirli. Ellerimizi altına tuttuğumuz sular kirli. Ellerimizi yıkamak isterken kirletiyoruz en çok.Dışımızın karanlığından içimiz sıkılıyor. Ama aynı içimiz, hiç sıkılmıyor içimizin karanlığından.Bir şeyleri anlatamıyorsak, bu daha çok, o şeyleri anlamak istemediğimizden oluyor.

Anlamlı olana ulaşmak için konuşmuyoruz çoğu zaman. Hayatın ağır katarını itelemek sadece derdimiz. Aynalara ihtiyacımız kalmadı. Çünkü baktığımız bütün yüzler, bir anlamda bizim yüzümüz.

 

Çocuklarımıza sinirleniyoruz. Çünkü onlar cesaretle konuşmayı sürdürdükçe, bizim yaşamazlığımız gizlenemez hale geliyor.

 

Ölümden neden korktuğumuzu açıklayacak birçok neden bulabiliyoruz. Ama hayatı neden bu kadar tutkuyla sevdiğimizin bir açıklaması yok.

 

Ne zaman bir suç yüksek sesle dile getirilse, bağırarak masum olduğumuzu söylüyoruz. Oysa masumiyet bir fısıltıdır. Başardığımızı düşündüğümüz şeylerin çetelesini başkaları ile birlikteyken ayrı, kendi başımızayken ayrı tutuyoruz. İkinci çetele hep daha uzun oluyor. Kime sorsanız dünyadan umudu kesmiş durumda. Peki neden kimse aynı kesinlikle kendinden umudu kesmiyor?

Pisliğin giyecek tek bir elbisesi olduğuna inanmak istiyoruz. Çünkü bu varsayım, pisliğin başka kılıklarda yanımıza yaklaşmasını mümkün kılıyor. Her şeyi en kısa zamanda unutmak ümidiyle öğreniyoruz. Her şeyi unutulur ümidiyle söylüyoruz. Seslendirilmemiş bir hafızasızlık andı içmişiz aramızda. Ortaya bir şey koyamayacağımızı bildiğimizden yarını hiç konuşmuyoruz. Hem yarını konuşsak, bugünü de konuşmamız gerekecek. En karmaşık hesapları bile çözebilecek kadar ilerlettik matematik ilmindeki performansımızı. Ama ruhlarımızdaki hesap ve pazarlıkları göremiyoruz yine de. Kimse kimseye güvenmiyor aslında. Ve kimsenin kimseye güvenmesi için de pratik bir neden yok ortada!

 

Hatır sormalar gündelik olağan tekerlemeler olarak çıkıyor ağızlardan. Biri sıra dışı bir cevap verdiğinde, herkesin canı sıkılıyor bu cevaba. Sevgilerin kalıplara dökülmüş o kadar çok hazır cümlesi sürüldü ki piyasaya, kimse kendi sevgisinin sözcüklerini aramaya ihtiyaç duyamıyor.

 

Uzun sürmüş bağlılıkların varlığı, neredeyse sadece seçeneksizliklerle açıklanabiliyor artık. Oysa asıl seçeneksizlik, hiçbir şeye bağlanamamaktır. Gerçekte kimsenin günlerini renklendirecek parlaklıkta bir fikri yok. Bu yüzden sıradan fikirlere parlaklık kılıfı geçiriliyor mecburen. Erdemi, erdemsiz ortamlara yakıştırarak kaldırdık tedavülden. Şimdi kendimizi erdemsiz ortamlara yakıştırmakta bir sakınca görmüyoruz bu yüzden. Mağdur değil mağlubuz. Doğru değil yanlışız.

 

Gerçeğin yalın halinden epeyce uzaktayız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.