Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DEMOKRASİ BİLİNCİ;


GeceKuşu

Önerilen İletiler

DEMOKRASİ BİLİNCİ

 

Demokratik bir rejim nasıl kurulur?

 

Kurulduktan sonra nasıl sürdürülebilir?

 

"Eski rejim" kalıntıları nasıl demokratikleştirilebilinir?

 

Totaliter yönetim yanlısı ırkçılara yani faşistlere ve dincilere yani şeriatçılara, ya da kural tanımaz anarşistlere karşı nasıl korunabilir?

* * *

Tabii bu aşamaların en zoru "kuruluş" aşaması.

Demokratik olmayan bir rejimin üzerine demokratik bir rejim kurmak hiç de kolay bir iş değildir.

Çünkü demokrasi, toplumsal olarak bir sınıf, bireysel olarak da bir bilinç sorunudur.

Toplumsal olarak, demokrasinin kurulabilmesi için sermaye sınıfının ve onun zorunlu sonucu olan işçi sınıfının gelişmiş olması gerekir.

 

Bireysel olarak, toplumu oluşturan ve tabii yönetici kadroyu da belirleyecek olan bireylerin

demokratik değerleri içselleştirmiş olmaları zorunludur.

Bireylerin, örneğin Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'nda yazılan

"demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ilkelerini, sözde değil, özde benimsemiş olmaları gerekir.

 

Çağdaş sınıfların ve bireysel bilincin gelişmediği bir toplumda demokrasiyi kurmak olanaksız derecede zordur.

 

Nitekim şimdilik tarihte bunun Türkiye Cumhuriyeti'nden başka örneği de yoktur.

 

* * *

Demokrasi için zorunlu olan gerek sınıfsal yapı, gerekse bireysel bilinç tarihsel aşama olarak,

"din-tarım" toplumlarının evrimleşmesi ile ortaya çıkmıştır:

Aydınlanma, endüstrileşme, kentleşme ve sınıflaşma süreçleri

bu evrimleşmenin yani demokratikleşmenin temelini oluşturur.

 

* * *

Gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincin oluşmasının önündeki en önemli engel,

din-tarım toplumu, yani köylülerin toprak ağalarına ve din adamlarına bağımlılığıdır:

 

Bu bağımlılık, cemaat yapısı ile bütünlemiş ve güçlenmiştir.

 

Bireyin cemaatine bağımlılığı, onun gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincinin gelişmesini,

dolayısıyla demokratikleşmesini engeller.

 

* * *

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Devrimlerinin dayandığı Aydınlanma ve endüstrileşme süreçlerini

ve bu süreçlerin ürünü olan sınıfsal ve bireysel bilinci, topluma egemen olan cemaat yapısına karşın

geliştirmeye dönük bir çaba çerçevesinde kurulmuştur.

 

Türkiye'deki demokrasi savaşımının temelinde de bu gerçek yatar:

 

Toplumbilimsel olarak esas savaşım,

din-tarım toplumunun ürünü olan köylülüğün bağımlı olduğu cemaat yapısı ve

bu yapının egemen ideolojisi olan cemaat bilinci ile, sınıfsal ve bireysel bilinç arasındadır.

 

* * *

1923-1945 arası sınıfsal ve bireysel bilinci gerçekleştirmeye yönelik politikalar yani toplumsal, ekonomik ve eğitimsel çabalar ön plandadır.

 

1946'dan günümüze kadar ise cemaat bilincini öne çıkaran politikalar topluma egemen olmuştur.

 

Tabii 1946'dan günümüze kadar sürdürülen bütün bu politikalara karşın,

 

dünya konjonktürü çerçevesinde ve ülkedeki ekonomik gelişmeler sonunda ister istemez (zayıf ve yetersiz de olsa)

 

ortaya çıkan ve 1923-1945 döneminin sonuçları ile bütünleşen Aydınlanma ve endüstrileşme süreçleri,

 

toplumu etkilemiş ve demokrasi anlayışının (eksik ve zayıf da olsa) bugünkü temellerini oluşturmuştur.

 

* * *

Bu gün içinde bulunduğumuz krizi,

 

toplumsal ve devletin kurumları arasındaki bu gerginliği

Bu çerçevede değerlendirmek gerekir:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokrasi bilinci endüstrileşme ile doğru orantılıdır.Ancak bu bilincin oluşturulması iki bağlamda incelenmelidir.Ekonomi ve yasalar .Türkiye ye bakıldığında osmanlıdan alınan gelenekselleşmiş yağma düzeni yapısal kurumlara dönüştürülmüştür.Cumhuriyetin ilk dönemlerinde bu düzen özellikle devletçilik ilkesi ile önlenmeye çalışılsa da özel teşebbüslerin devlet eliyle desteklenmesi konusu suistimale uğramış ,daha sonraki demokrat parti ve AP dönemlerinde devlet eliyle zengin yetiştirilmeye başlanmış ve bu düzen anap hükümetleri döneminde tavan yapmıştır.Bu tür oluşumlara göz yuman insanların demokratik düzen aramaya da hakları olmadığı gibi,gereksiz ikramiyeler ve ödüllendirmeler karşısında sesini çıkarmayıp ellerini ovuşturan insanlardan oluşan toplumlarda demokrasi bilinci oluşturmak da oldukça zordur.Çünkü bu tip toplumlarda demokrasi bilincinin anlamı ; kültürel ve tarihsel değerlerin,vatan toprağının ve devlet kasasının yağmalanması ile aynı anlamı taşımaktadır.Bu tür toplumlarda da demokrasi bilincinin yerleştirilmesi oldukça zordur.Çünkü halkın büyük bir kesimi endüstrileşmeden dinci ve milliyetçi söylemlerle akılları sıra siyasete ortak edilmiş gibi gösterilerek kandırılmış ve işlerine gelen bu düzen siyasetçiler tarafından yapısallaştırılmıştır.

 

Yasalar açısından ise durum daha kolaydır.Çünkü gerekli düzenlemeler ve değişiklikler yapılarak demokratik hakların korunması sağlanabilir tabiiki topluma yaymak kaydıyla.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

değerli gecekuşu ,değerli gelincik türkiyedeki demokratik yapının sorunlarını harikulade özetlemişsiniz.şu an geldiğimiz noktada nüfusunun çoğunluğu kırsalda yaşayan ve ekonomisi tarıma dayalı bir ülkede daha 1920 lerde hiç bir alt yapısı oluşturulamadan, endüstrileşmiş ve toplum katmanları sanayi toplumuna göre oluşmuş halklar için öngörülmüş bir yönetim sistemini kurma denemesinin sonuçlarını yaşıyoruz.demokratik sistemin sağlıklı yürümesi için gerekli şartlar katettiğimiz süreçte oluşturulamadı.1-sanayileşmeyi yeterince hızlı yapamadık.bunun sonucu olarakta işçi sınıfı oransal olarak nüfusun ana belirleyici grubu değil.2-soğuk savaş döneminde özellikle merkez sağ partiler eğitimde dinsel ağırlığı arttırdılar.milli eğitim cumhuriyete,laikliğe ve demokratik kültüre katkı sağlıycak kuşakları tam anlamıyla yetiştiremedi.eğitimin kalitesi bir tarafa hala ortalama eğitim düzeyimiz 3,5 yıldır.3-askeri darbeler kurumsallaşmış partileri ve kadroları budayarak demokrasiye zarar verdi.ayrıca dinamik ülke sorunlarıyla ilgili 1978 kuşağı sindirildi,baskı altına alındı.4-apolitik olmak özendirildi teşvik edildi.5-plansız kentleşme lümpen bir varoş kültürünün oluşumunu sağladı.kitleler, ideolojik farklılıklara göre değil cemaat ve hemşericilik tercihleriyle saflaştırıldı.6-kırsaldaki ağa ve şeyhlik zinciri kırılamadı.7- fakir seçmen ,yeşil kartlarla,imar aflarıyla,vergi aflarıyla,borç silmelerle,yakacak yardımı vs ile bahşiş ve sadaka sistemine alıştırıldı.8-bağımsız medyanın yerini holding medyasına bırakmasıyla halkın doğru habere ulaşma şansı kaldırıldı.tüm bu yapı içerisinde avrupa tipi sağlıklı bir demokratik rejimin yürütmesi ve yaşatılması ne kadar mümkün olur takdiri size bırakıyorum.en kötüsüde demokrasiyi amaç değil araç olarak gören.kendi çağdışı düşünce yapılarını ve yaşam tarzlarını dayatan, yine demokrasinin araçlarını kullanarak devlet yapısını dönüştürmek isteyen yapılar.ülkemizdeki demokratik yapı kendine özgü koşullar taşıyor.öyleki bazen demokrasi ile cumhuriyet arasında tercih yapma durumunda kalabiliyorsunuz.bazende aşağı tükürsen sakal,yukarı tükürsen bıyık durumlarında.biraz dertleşme yazısı gibi oldu. her ne isede bu halk bizim halkımız bu ülkede bizim ülkemiz iyisiyle,kötüsüyle saygıyla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DEMOKRASİ.

Demokrasi başka düşüncede olan insanlarında düşüncesine önem vermektir. Demokratik toplumlarda her türlü görüşe sahip olan bireyler her türlü yere gelebilmektedir. Demokrasi anlayışına sahip bir birey farklı düşünce ve görüşte olduğu için bir kişinin yüksek mevkiilere gelmesini istememezlik yapamaz. Üstelik bu kişi halkın büyük çoğunluğunun beğendiği bir kişiyse.

TÜRKİYE DEMOKRASİ SAVAŞI VERMEKTE!

KİMSE DEMOKRASİYİ EZİP GEÇMEYE KALKMAMALI!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DEMOKRASİ BİLİNCİ

 

Demokratik bir rejim nasıl kurulur?

 

Kurulduktan sonra nasıl sürdürülebilir?

 

"Eski rejim" kalıntıları nasıl demokratikleştirilebilinir?

 

Totaliter yönetim yanlısı ırkçılara yani faşistlere ve dincilere yani şeriatçılara, ya da kural tanımaz anarşistlere karşı nasıl korunabilir?

* * *

Tabii bu aşamaların en zoru "kuruluş" aşaması.

Demokratik olmayan bir rejimin üzerine demokratik bir rejim kurmak hiç de kolay bir iş değildir.

Çünkü demokrasi, toplumsal olarak bir sınıf, bireysel olarak da bir bilinç sorunudur.

Toplumsal olarak, demokrasinin kurulabilmesi için sermaye sınıfının ve onun zorunlu sonucu olan işçi sınıfının gelişmiş olması gerekir.

 

Bireysel olarak, toplumu oluşturan ve tabii yönetici kadroyu da belirleyecek olan bireylerin

demokratik değerleri içselleştirmiş olmaları zorunludur.

Bireylerin, örneğin Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası'nda yazılan

"demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ilkelerini, sözde değil, özde benimsemiş olmaları gerekir.

 

Çağdaş sınıfların ve bireysel bilincin gelişmediği bir toplumda demokrasiyi kurmak olanaksız derecede zordur.

 

Nitekim şimdilik tarihte bunun Türkiye Cumhuriyeti'nden başka örneği de yoktur.

 

* * *

Demokrasi için zorunlu olan gerek sınıfsal yapı, gerekse bireysel bilinç tarihsel aşama olarak,

"din-tarım" toplumlarının evrimleşmesi ile ortaya çıkmıştır:

Aydınlanma, endüstrileşme, kentleşme ve sınıflaşma süreçleri

bu evrimleşmenin yani demokratikleşmenin temelini oluşturur.

 

* * *

Gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincin oluşmasının önündeki en önemli engel,

din-tarım toplumu, yani köylülerin toprak ağalarına ve din adamlarına bağımlılığıdır:

 

Bu bağımlılık, cemaat yapısı ile bütünlemiş ve güçlenmiştir.

 

Bireyin cemaatine bağımlılığı, onun gerek sınıfsal gerekse bireysel bilincinin gelişmesini,

dolayısıyla demokratikleşmesini engeller.

 

* * *

Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Devrimlerinin dayandığı Aydınlanma ve endüstrileşme süreçlerini

ve bu süreçlerin ürünü olan sınıfsal ve bireysel bilinci, topluma egemen olan cemaat yapısına karşın

geliştirmeye dönük bir çaba çerçevesinde kurulmuştur.

 

Türkiye'deki demokrasi savaşımının temelinde de bu gerçek yatar:

 

Toplumbilimsel olarak esas savaşım,

din-tarım toplumunun ürünü olan köylülüğün bağımlı olduğu cemaat yapısı ve

bu yapının egemen ideolojisi olan cemaat bilinci ile, sınıfsal ve bireysel bilinç arasındadır.

 

* * *

1923-1945 arası sınıfsal ve bireysel bilinci gerçekleştirmeye yönelik politikalar yani toplumsal, ekonomik ve eğitimsel çabalar ön plandadır.

 

1946'dan günümüze kadar ise cemaat bilincini öne çıkaran politikalar topluma egemen olmuştur.

 

Tabii 1946'dan günümüze kadar sürdürülen bütün bu politikalara karşın,

 

dünya konjonktürü çerçevesinde ve ülkedeki ekonomik gelişmeler sonunda ister istemez (zayıf ve yetersiz de olsa)

 

ortaya çıkan ve 1923-1945 döneminin sonuçları ile bütünleşen Aydınlanma ve endüstrileşme süreçleri,

 

toplumu etkilemiş ve demokrasi anlayışının (eksik ve zayıf da olsa) bugünkü temellerini oluşturmuştur.

 

* * *

Bu gün içinde bulunduğumuz krizi,

 

toplumsal ve devletin kurumları arasındaki bu gerginliği

Bu çerçevede değerlendirmek gerekir:

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 8 yıl sonra...

Demokrasi bilincinden ziyade, demokrasi kasvramina verilen anlam ve icerigin" neye gore verildigi" cok onemlidir. 

 

Cunku demokrasi sadece bir kurulum ya da bu kurulumu kullanarak bir yerlere gelmek degildir.

 

Demokrasi ancak islerlikte ve uygulamada kendini bulur.

 

Bu da ilginc olarakyoneten ve yonlendirenlerin bir uygulamassidir.

 

Ne yazikki bu temeldeki demokrasi anlayisi "sadece kendi politik cikarina ve degerlerine democrat" olarak isler.

 

Bu da zaten demokrasinin ayni paranin digger yuzu gibi, diktatorlugudur.

 

Kelime anlami olarak "halk idaresi" olan ve genelde ilk ayagi "cok partili system" temelinde parlementer olarak gelen demokrasinin, sadece bu yonu ile degil, gelenin demokratikligini de icermesi gerekir. 

 

Yoksa demokratik yolla gelen, "simdi siz beni sectiniz, bundan sonar ne soylersem yapacak, neyi yaparsam da Kabul edeceksiniz" seklinde bir diktaya ve bu diktayi da fiili hale getirmeye yonelebilir.

 

Iste bu anlamda demokrasi, ayni zamanda devlet hukumet yasama, yurutme, yargi meclis temelli BIR P[OLITIKA GUTMEMESI, IKTIDARIN EMIR KULU OLMAMASIDIR. 

 

Bu da demokrasinin gizli anlami olan halk IRADESINI gerektirir.

 

Iste bu irade niteliktir ve toplumun algi bilinc direnis hak ve ozgurluk olarak bunu talep etmesi ve talebinin de nicel olarak ses getirmesi kadar, digger hak ve ozgurluklerin taninmasi temsili ve ihlal edilmemesini de getirir. gerekir.

 

Aksi, demokrasi en kolay su istismar edilebilen ve diktatorluge donusebilen bir kavramdir.

 

Bugunku Turkliye'de oldugu gibi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.