Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FİTNE NEDİR? FİTNECİ KİME DENİR VE GÖREVİNİ NASIL YAPAR?


sardunyam

Önerilen İletiler

Dini öğretilerin ehemmiyetle üzerinde durduğu bir kelimedir "fitne"... Şeytani bir eylemdir... Şeytanilerin eylemidir... Bir toplumda, insanlar arasında kendi fikirsel dayatmalarını tek doğru olarak göstermek ve kendileri gibi düşünmeyenleri "tukaka" göstermektir fitne...

 

Ellerinde bir elbise vardır yani bir kalıp o kalıbı herkese giydirmektir bütün dertleri... Özgür bırakmazlar hiç kimseyi... Vicdanlara bile hükmetmeye çabalarlar... Akıllara hükmetmeleri, inançlara hükmetmeleri yetmezmiş gibi...

 

Akıl yürütmeyi, inanç gütmeyi, insan sürmeyi, katagori etmeyi sever fitneciler...

 

Fitne sözlük anlamı...1 . Karışıklık, kargaşa: "Fitneyi bastırmak kolay değil."- 2 . sıfat Fitneci, ara bozucu.

 

Bu tip insanları her yerde görmek mümkündür, eğer sizi aralarına almalarını isterseniz onlara uymanız gerekir, çünkü asla sizi olduğunuz gibi kabullenmezler, onlar gibi olmalısınız...

 

Oysa insan ne olduğunu, ne istediğini, istemediğini, vicdani sorumluluğunu, özgürlüğün değerini iyi bilmek zorundadır...

 

İnsan yaşadığı dünyada hayatın getirdiği bir çok sıkıntıyla sınandığını, kendisine has duygu ve düşünceleri olduğunu, bunlarla yaşamak zorunda olduğunu, deneyimledikçe, öğrendikçe, anladıkça var olacaktır, kendisi olduğu sürece kendi düşüncelerinden sorumlu olacaktır, herkes bir başkası gibi olamayacağını bilir...

 

Fitneyi konuşmaya devam edeceğiz...

 

Selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 95
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

çok güzel bir başlık sevgili arkadaşım :clover:

 

erkek egemen bir toplumun yüzyıllar süresince eke eke kararttığı bir bahçeden bahsedemez hale geldik değilmi şu fitnecilerin hala atmaya devam ettikleri tohumlar yüzünden..

 

din yani inanç bireyseldir..tarikatlarla şeyhlerle fetvalarla yürütmeye beyin yıkamaya devam edildiği sürecede inanç sizin düşünerek sorgulayarak seçtiğiniz bir yol değil anca kurularak bırakıldığınız çıkmaz bir sokaktır..

 

hurafelerle çocukluktan başlayan beyin yıkamalarla ne inançtan bahsedebiliriz nede fitnecilerin kökünü kurutabiliriz...

 

biz kadınları örtülerin altına saklayarak evin duvarları arasına hapsederek insanlık onurumuzu ayaklar altına alarak din diye yutturmak istedikleri şeyin benim inancımda yeri yok..olamazda...

 

fitnecilerin inançta çarptıkları duvar sorgulayan düşünen ve araştıran beyinlerdir...

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok güzel bir başlık sevgili arkadaşım :clover:

 

din yani inanç bireyseldir..tarikatlarla şeyhlerle fetvalarla yürütmeye beyin yıkamaya devam edildiği sürecede inanç sizin düşünerek sorgulayarak seçtiğiniz bir yol değil anca kurularak bırakıldığınız çıkmaz bir sokaktır..

 

hurafelerle çocukluktan başlayan beyin yıkamalarla ne inançtan bahsedebiliriz nede fitnecilerin kökünü kurutabiliriz...

 

fitnecilerin inançta çarptıkları duvar sorgulayan düşünen ve araştıran beyinlerdir...

 

:clover:

canım arkadaşım, son cümlen varya, işte o harika... düşünen, sorgulayan, araştıran beyin... işte fitne bunlara işlemez...

 

Çünkü düşünen, araştıran, sorgulayan bilir ki insan robot değildir, insan "et kemik" bir bedene sahip, sınırlı bedeninde, sınırsız düşünce üretebilen bir ruh sahibidir... hiç kimse düşüncelerinden esir alınamaz... Ve kimse kimseye kendi tecrübelerini empoze edemez, ben senin tecrübe ve bilgilerinle gelişemem, sende benimkilerle... kendi hatalarımız ve sorgularımızla var olacağız... hele ki mevzu inanç ise bu konuda asla dayatmacı olamayız... akıl sahibi olan dilediğini okur, dilediği gibi düşünür...

 

ve söylediğin gibi birilerinin beyin yıkamasıyla edinilen şeye bilgi denmez, ancak kurgu denir, kurulmuşluk denir... ve ondan hiç bir fayda da alınamaz... madem her insan kendi yaşamışlığının, kendi düşüncelerinin sorumluluğuna sahiptir öyle ise özgür bırakılmalıdır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok güzel bir başlık sevgili arkadaşım :clover:

 

erkek egemen bir toplumun yüzyıllar süresince eke eke kararttığı bir bahçeden bahsedemez hale geldik değilmi şu fitnecilerin hala atmaya devam ettikleri tohumlar yüzünden..

 

din yani inanç bireyseldir..tarikatlarla şeyhlerle fetvalarla yürütmeye beyin yıkamaya devam edildiği sürecede inanç sizin düşünerek sorgulayarak seçtiğiniz bir yol değil anca kurularak bırakıldığınız çıkmaz bir sokaktır..

 

hurafelerle çocukluktan başlayan beyin yıkamalarla ne inançtan bahsedebiliriz nede fitnecilerin kökünü kurutabiliriz...

 

biz kadınları örtülerin altına saklayarak evin duvarları arasına hapsederek insanlık onurumuzu ayaklar altına alarak din diye yutturmak istedikleri şeyin benim inancımda yeri yok..olamazda...

 

fitnecilerin inançta çarptıkları duvar sorgulayan düşünen ve araştıran beyinlerdir...

 

 

:clover:

canım arkadaşım, son cümlen varya, işte o harika... düşünen, sorgulayan, araştıran beyin... işte fitne bunlara işlemez...

 

Çünkü düşünen, araştıran, sorgulayan bilir ki insan robot değildir, insan "et kemik" bir bedene sahip, sınırlı bedeninde, sınırsız düşünce üretebilen bir ruh sahibidir... hiç kimse düşüncelerinden esir alınamaz... Ve kimse kimseye kendi tecrübelerini empoze edemez, ben senin tecrübe ve bilgilerinle gelişemem, sende benimkilerle... kendi hatalarımız ve sorgularımızla var olacağız... hele ki mevzu inanç ise bu konuda asla dayatmacı olamayız... akıl sahibi olan dilediğini okur, dilediği gibi düşünür...

 

ve söylediğin gibi birilerinin beyin yıkamasıyla edinilen şeye bilgi denmez, ancak kurgu denir, kurulmuşluk denir... ve ondan hiç bir fayda da alınamaz... madem her insan kendi yaşamışlığının, kendi düşüncelerinin sorumluluğuna sahiptir öyle ise özgür bırakılmalıdır...

:clover: :clover:

:) İyiki varsınız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:

canım arkadaşım, son cümlen varya, işte o harika... düşünen, sorgulayan, araştıran beyin... işte fitne bunlara işlemez...

 

Çünkü düşünen, araştıran, sorgulayan bilir ki insan robot değildir, insan "et kemik" bir bedene sahip, sınırlı bedeninde, sınırsız düşünce üretebilen bir ruh sahibidir... hiç kimse düşüncelerinden esir alınamaz... Ve kimse kimseye kendi tecrübelerini empoze edemez, ben senin tecrübe ve bilgilerinle gelişemem, sende benimkilerle... kendi hatalarımız ve sorgularımızla var olacağız... hele ki mevzu inanç ise bu konuda asla dayatmacı olamayız... akıl sahibi olan dilediğini okur, dilediği gibi düşünür...

 

ve söylediğin gibi birilerinin beyin yıkamasıyla edinilen şeye bilgi denmez, ancak kurgu denir, kurulmuşluk denir... ve ondan hiç bir fayda da alınamaz... madem her insan kendi yaşamışlığının, kendi düşüncelerinin sorumluluğuna sahiptir öyle ise özgür bırakılmalıdır...

 

Ne oldu sayın sardunyam,fitneci mi oldunuz? Siz fitecileri şöyle tanımlamıştınız.

 

Akıl yürütmeyi, inanç gütmeyi, insan sürmeyi, katagori etmeyi sever fitneciler...

 

Akıl yürütmeden bu tasvib ettiklerinizin hiç birini yapmak mümkün değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sardunyam,

 

Eline sağlık, güzel tespitler yapmışsın.

 

Dini öğretilerin ehemmiyetle üzerinde durduğu bir kelimedir "fitne"... Şeytani bir eylemdir... Şeytanilerin eylemidir... Bir toplumda, insanlar arasında kendi fikirsel dayatmalarını tek doğru olarak göstermek ve kendileri gibi düşünmeyenleri "tukaka" göstermektir fitne...

 

Mesela İslamiyetin tek doğru, tek gerçek din olduğunu söylemek ve bunu herkese dayatmaya kalkmak... gibi...

Mesela Komünizmin tek doğru, tek adil sistem olduğunu söylemek ve bunu herkese dayatmaya kalkmak... gibi...

 

Ellerinde bir elbise vardır yani bir kalıp o kalıbı herkese giydirmektir bütün dertleri... Özgür bırakmazlar hiç kimseyi... Vicdanlara bile hükmetmeye çabalarlar... Akıllara hükmetmeleri, inançlara hükmetmeleri yetmezmiş gibi...

 

Mesela ellerinde Allah'tan aldıklarını söyledikleri bir İslamiyet kostümü vardır, bunu herkese giydirmektir dertleri.. herkes İslamiyet kostümü giyince dünyanın derlerinin biteceğine, güllük gülistanlık bir yer olacağına inanırlar.

Hiçkimseyi özgür bırakmazlar. İnsan için herşey önceden belirlenmiştir. Nasıl yaşayacağı, nasıl sevişeceği, nasıl tuvalete gideceği, nereye turistik ziyaret yapması gerektiği, neyin iyi neyin kötü olduğu hep belirlenmiştir insan için... O önceden belirlenmiş kalıbı herkese giydirmeye çalışırlar.

 

Akıl yürütmeyi, inanç gütmeyi, insan sürmeyi, katagori etmeyi sever fitneciler...

 

Burda tek bir yanlış var: Akıl yürütmeyi sevmezler. Akıl yürütseler, kendilerinden önce belirlenmiş ve dayatılan kalıplara itiraz edebilirler.

 

İnanç gütmeyi (sen yanlış biliyorsun islamiyeti/hristiyanlığı diyerek çıkartılan mezhep savaşları)

İnsan sürmeyi (Medine'den Yahudilerin sürülüşü, İspanyadan yahudilerin sürülüşü, Filistin'den Müslümanların sürülüşü)

İnsan kartegorize etmeyi (İnananlar ve inanmayanlar, müminler ve kafirler, Şiiler ve Sünniler vs. vs.)

severler.

 

Bu tip insanları her yerde görmek mümkündür, eğer sizi aralarına almalarını isterseniz onlara uymanız gerekir, çünkü asla sizi olduğunuz gibi kabullenmezler, onlar gibi olmalısınız...

 

Eğer onların arasına girmek istiyorsanız, onlar gibi düşünmeli, onlar gibi inanmalısınız.

Zira ellerinde kapı gibi dayanakları vardır ellerinde "inanmayanlarla dostluk etmeyin, kardeşiniz bile inanmıyorla dostluk etmeyin, Allah'ın dümanları ile dostluk etmeyin" diye... Aralarına girebilmenin tek yolu, onlardan olmaktır.

 

Oysa insan ne olduğunu, ne istediğini, istemediğini, vicdani sorumluluğunu, özgürlüğün değerini iyi bilmek zorundadır...

 

İnsan yaşadığı dünyada hayatın getirdiği bir çok sıkıntıyla sınandığını, kendisine has duygu ve düşünceleri olduğunu, bunlarla yaşamak zorunda olduğunu, deneyimledikçe, öğrendikçe, anladıkça var olacaktır, kendisi olduğu sürece kendi düşüncelerinden sorumlu olacaktır, herkes bir başkası gibi olamayacağını bilir...

 

:clover::clover:

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok güzel bir başlık sevgili arkadaşım :clover:

 

erkek egemen bir toplumun yüzyıllar süresince eke eke kararttığı bir bahçeden bahsedemez hale geldik değilmi şu fitnecilerin hala atmaya devam ettikleri tohumlar yüzünden..

 

din yani inanç bireyseldir..tarikatlarla şeyhlerle fetvalarla yürütmeye beyin yıkamaya devam edildiği sürecede inanç sizin düşünerek sorgulayarak seçtiğiniz bir yol değil anca kurularak bırakıldığınız çıkmaz bir sokaktır

 

hurafelerle çocukluktan başlayan beyin yıkamalarla ne inançtan bahsedebiliriz nede fitnecilerin kökünü kurutabiliriz...

 

biz kadınları örtülerin altına saklayarak evin duvarları arasına hapsederek insanlık onurumuzu ayaklar altına alarak din diye yutturmak istedikleri şeyin benim inancımda yeri yok..olamazda.....

 

:clover::clover:

canım arkadaşım, son cümlen varya, işte o harika... düşünen, sorgulayan, araştıran beyin... işte fitne bunlara işlemez...

 

Çünkü düşünen, araştıran, sorgulayan bilir ki insan robot değildir, insan "et kemik" bir bedene sahip, sınırlı bedeninde, sınırsız düşünce üretebilen bir ruh sahibidir... hiç kimse düşüncelerinden esir alınamaz... Ve kimse kimseye kendi tecrübelerini empoze edemez, ben senin tecrübe ve bilgilerinle gelişemem, sende benimkilerle... kendi hatalarımız ve sorgularımızla var olacağız... hele ki mevzu inanç ise bu konuda asla dayatmacı olamayız... akıl sahibi olan dilediğini okur, dilediği gibi düşünür...

 

ve söylediğin gibi birilerinin beyin yıkamasıyla edinilen şeye bilgi denmez, ancak kurgu denir, kurulmuşluk denir... ve ondan hiç bir fayda da alınamaz... madem her insan kendi yaşamışlığının, kendi düşüncelerinin sorumluluğuna sahiptir öyle ise özgür bırakılmalıdır...

 

:clover::clover:

 

Böyle yazıların çoğaldığını görmek yüzümü güldürüyor.

Geleceğe umutla bakmamı sağlıyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

çok güzel bir başlık sevgili arkadaşım :clover:

 

erkek egemen bir toplumun yüzyıllar süresince eke eke kararttığı bir bahçeden bahsedemez hale geldik değilmi şu fitnecilerin hala atmaya devam ettikleri tohumlar yüzünden..

 

din yani inanç bireyseldir..tarikatlarla şeyhlerle fetvalarla yürütmeye beyin yıkamaya devam edildiği sürecede inanç sizin düşünerek sorgulayarak seçtiğiniz bir yol değil anca kurularak bırakıldığınız çıkmaz bir sokaktır..

 

hurafelerle çocukluktan başlayan beyin yıkamalarla ne inançtan bahsedebiliriz nede fitnecilerin kökünü kurutabiliriz...

 

biz kadınları örtülerin altına saklayarak evin duvarları arasına hapsederek insanlık onurumuzu ayaklar altına alarak din diye yutturmak istedikleri şeyin benim inancımda yeri yok..olamazda...

 

fitnecilerin inançta çarptıkları duvar sorgulayan düşünen ve araştıran beyinlerdir...

 

:clover::clover:

 

:clover:

canım arkadaşım, son cümlen varya, işte o harika... düşünen, sorgulayan, araştıran beyin... işte fitne bunlara işlemez...

 

Çünkü düşünen, araştıran, sorgulayan bilir ki insan robot değildir, insan "et kemik" bir bedene sahip, sınırlı bedeninde, sınırsız düşünce üretebilen bir ruh sahibidir... hiç kimse düşüncelerinden esir alınamaz... Ve kimse kimseye kendi tecrübelerini empoze edemez, ben senin tecrübe ve bilgilerinle gelişemem, sende benimkilerle... kendi hatalarımız ve sorgularımızla var olacağız... hele ki mevzu inanç ise bu konuda asla dayatmacı olamayız... akıl sahibi olan dilediğini okur, dilediği gibi düşünür...

 

ve söylediğin gibi birilerinin beyin yıkamasıyla edinilen şeye bilgi denmez, ancak kurgu denir, kurulmuşluk denir... ve ondan hiç bir fayda da alınamaz... madem her insan kendi yaşamışlığının, kendi düşüncelerinin sorumluluğuna sahiptir öyle ise özgür bırakılmalıdır...

 

:clover::clover:

Ama sizide fitneci yapmışlar gördünüzmü hanımlar? :) Oysa siz çok başka bir şeyden söz etmişsiniz. Ve çokta doğru söylemişsiniz. Anlayan anlayacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir bütünü parçalamanın, dostlukları bozmanın, en kolay ve etkili yolu, insanların içine fitne sokmaktır...

 

Brain ve Katakuta...

 

Mevzuya dahil olmuşsunuz, ama biraz uzak bakmışsınız, sizin bahsettiğiniz şey ile benim anlatmak istediğim şey aynı değil... Sizin inançsızlığınız beni zerre kadar ilgilendirmiyor, ben seçimimi yapmışım inanıyorum buda sizi ilgilendirmez... Size herhangi bir fikri dayatmadım, bu benim meselem değil... Ben aklıma uygun bulduğumu, düşünerek, değerlendirerek, bilerek ve isteyerek tercih ettim... İnancı ve inancın getirilerini çok kez tartıştık... yine tartışacağız ben inanmak için milyonlarca neden bulurum, siz bulamazsınız o sizin sorununuz... Objektif bakın, objektif ve geniş açı ile değerlendirin ben "insan özgürlüğünden" yanayım...

 

....

 

Fitne kendini en kolay cehaletin içinde büyütür, sahiplendiği herhangi bir değere karşı bilgisiz olan insanlar bu uğurda mücadele ederken farkında olmadan fitneye kapılır, ve faydalı olayım derken telafisi mümkün olmayan zararlar verebilirler... O yüzden bilgi cehaletin katilidir, eğitim ve gelişim fitnenin zararlarını en aza indiren değerdir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir bütünü parçalamanın, dostlukları bozmanın, en kolay ve etkili yolu, insanların içine fitne sokmaktır...

 

Brain ve Katakuta...

 

Mevzuya dahil olmuşsunuz, ama biraz uzak bakmışsınız, sizin bahsettiğiniz şey ile benim anlatmak istediğim şey aynı değil... Sizin inançsızlığınız beni zerre kadar ilgilendirmiyor, ben seçimimi yapmışım inanıyorum buda sizi ilgilendirmez... Size herhangi bir fikri dayatmadım, bu benim meselem değil... Ben aklıma uygun bulduğumu, düşünerek, değerlendirerek, bilerek ve isteyerek tercih ettim... İnancı ve inancın getirilerini çok kez tartıştık... yine tartışacağız ben inanmak için milyonlarca neden bulurum, siz bulamazsınız o sizin sorununuz... Objektif bakın, objektif ve geniş açı ile değerlendirin ben "insan özgürlüğünden" yanayım...

 

Sevgili çiçeğim,

 

Biz de kişilerin kimlikleri ile ilgilenmiyoruz.

 

Bir yazı yazmışsın, biz de yazdığın yazıya katıldık, hemfikir olduğumuzu belirttik.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne oldu sayın sardunyam,fitneci mi oldunuz? Siz fitecileri şöyle tanımlamıştınız.

Akıl yürütmeden bu tasvib ettiklerinizin hiç birini yapmak mümkün değil.

 

Akıl yürütmekten kastım, akıl etmek değil... aklı kalıba sokup güdüme bırakmaktır...

inanç gütmekten kastım, beyinlere hükmetmeye çalışmaktır... inancı tekelleştirmeye çalışmaktır...

insan sürmekten kastım, insanı sürüleştirmektir...

katagori etmekten kastım, insanları ayrıştırmaktır, etiketlemektir, karalamaktır...

 

İslam bir kalıp değildir, benim bakış açımla... İslam yoldur... O yolda yürümek isteyen yolun, sağından, solundan, ortasından gider... ama o yol sonuçta hep aynı yere çıkacaktır...

 

Her neye inanıyorsa inansın insanlar hep kendi değerlendirmeleri ile bakacaklardır o inanca... Ama ancak düşünebilenler, sorgulayanlar, nedenini, niçinini, nasılını anlamaya çalışanlar çaba gösterecekler... anlamaya çalışmayıp tek düze yaşayanlar öğretilmiş, ezberletilmiş, belli kalıplar içinde durarak tek pencereden bakanlar boşa yaşamış olacaklar...

 

Kuran'ın fitne hakkında ayetleri...

 

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ (7) O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

 

TEVBE SÛRESİ (47) Eğer onlar da sizin içinizde (sefere) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacak ve sizi fitneye düşürmek için aranızda koşuşturacaklardı. Aranızda onları dinleyecek kişiler de vardı. Allah zalimleri hakkıyla bilendir.

 

“Anarşi ve Terör” kavramlarının KUR'AN terminolojisinde karşılığı, “FİTNE” kelimesiyle ifade edilmiştir.

 

Modernizm dediğimiz şey, en kapsamlı bir şekilde materyalizm ve emperyalizmin birkaç asırdır hayatımızı istila eden sistemleşmiş halinden başkası değil. Çok esnek telleri olan şeffaf bir kafestir bu. Sokaklarda nasıl asıp kestiğinin senfonisini icra eden külhanbeylerinden çok daha kaba ve softadır. Hiç de yabancısı olmadığımız bir kısım ayak oyunlarıyla, çağdaşlık, bilimsellik, moda gibi herhangi bir sahih temele oturmayan sloganlarla her din ve her kültürden insanı birkaç cihetle kendisine çeken büyülü bir dünya. Bu onmaz kıskaçtan kurtulmanın yegane çaresi ya intihar etmek, ya hapishaneye girmek ya da tımarhaneye sığınmaktır. Edgar Morin’in teknoloji için söylediğini biz modernite için kullanabiliriz : Bu bir “megamort”, külli bir ölüm, kitlevi bir son. Böyle bir dünyada insan, insanca yaşama hakkını kaybetmiş. (mustafa akça)

 

Fitne, anarşiye, teröre sebep olur, bir insanı öldürmekten daha kötü bir eylem olarak görülmüştür... Ve fitnenin çıktığı yerde, din bezirganları meydanda cirit atmaya başlar, insanlara korku salar, onlara istediklerini yaptırabilmek için her türlü hileye baş vururlar... Ve bu bir zaman sonra toplumsal kaosa, kargaşaya neden olur... Katagorize etme girişimleri insanları saflara ayırır, ve kimin neyi savunduğu bile anlaşılmaz olur... Böyle bir ortamda ne din, ne insanlık değerleri, ne bütünlüğü muhafaza eden başka etkenler anlaşılır olur... İki duvar arasına sıkıştığını düşünen insanlar artık düşünce de üretemezler, sadece seyirci olurlar, sürüler halinde izleyici olurlar... Ötesinde bir gelişim görmek mümkün olmayacaktır...

 

Yani fitne bir virüstür, topluma yayılırsa bütün bir toplumu hasta edecektir...

 

Bu fitneyi yapanlar bazen dindar görünen kişiler olur, bazen dini alaya alanlar olur, her ne olursa olsunlar ortada tek gerçek vardır, fitneciler kendilerinden başka hiçbir şeyi sevmezler... Tek benzerlikleri insan sevgisinden nasip almamış olmalarıdır...

 

 

Selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fitne öldürmekten beterdir diyor ayeti kerimede yüce Allah (c.c)

Herhalde Fitnenin en acıklı örneği Hz.Osman vakasıdır,bakın fitne aynı davanın yolcularını bile nasıl bölüp parçalayıp nelere yol açıyor.

 

Fitne kapısı kapanmamak üzere açıldı....

Hz. Osman Radıyallahu Anh'ın hilafetinin son zamanları idi. İslam coğrafyası üzerindeki sıyasi karışıklıklar her geçen gün artarak gelişmeye başlamıştı. Bir kısım uygulamaları kabul etmeyenler, Halife'ye karşı olmaya başlamışlardı. Halifenin uygulamalarına karşı olmak zamanla Halife'ye karşı olma halini almaya başladı. Bu hareketi fırsat bilen fitne ve şer odakları düğmeye basarak tarihin en büyük fitne hareketini bir daha sönmemek üzere başlattılar.

Başını Yahudi asıllı Abdullah b. Sebe'nin çektiği bu fitne hareketi İslam'ın halifesinin şehadeti ile neticelendir. İbni Sebe'nin çıkardığı fitne neticesinde Mısır, Basra ve Kufe'den yola çıkan eşkıya güruhu Medine'ye varıp Halife'yi evinde muhasara etiler. Sayıları konusunda net bir açıklama yoksa da binin üzerinde oldukları rivayet edilmektedir. Halife Hz. Osman Radıyallahu Anh'ın evini muhasara altına alarak dış dünya ile bağlantısını kesmişlerdi, hiç kimse ile görüşmesine müsaade edilmemekte, ihtiyaçlarının teminine dahi izin verilmemekteydi. Önce Mescid'e çıkıp namaz kılmasını engelledirler, sonra da su ile olan irtibatını keserek muhasarayı daralttılar.

Hz. Osman Radıyallahu Anh evinin müsait bir yerinden asilere hitab etti, şöyle dediği rivayet edilir:

"Benim girmemi yasakladığınız Allah'ın Resulü'nün şu mescidi var ya, o ilk zamanlar çok dar ve küçüktü. Resulu Ekrem, 'Her kim bu mescidi genişletirse, cennette ona çok yüksek bir makam verileceğini' buyurdu. Ben derhal Resulu;i Ekrem'in emrini yerine getirdim. Siz şimdi beni bu mescitte namaz kılmaktan men ediyorsunuz. Biz Medine'ye geldiğimiz zaman Rume kuyusundan başka suyu tatlı olan bir kuyu yoktu. Resulu;i Ekrem 'Kim bu kuyuyu satın alır da Müslümanlara vakfederse Allah cennette ona daha büyük bir ecir ihsan eder' buyurdular. Allah'ın inayeti ile bu iyiliği yapmak bana nasip oldu. Siz şimdi beni bu kuyunun suyundan mahrum ediyorsunuzr30;"

Hz. Osman Radıyallahu Anh'ın bu hitabı da bir işe yaramadı. Asiler son darbeyi indirmek için harekete geçtirler. Osman Radıyallahu Anh'ın evinin kapısında nöbet bekleyen, halifeyi korumaya çalışanların arasında Resulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz'in sevgili torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin de bulunuyordu. Asilerin son saldırısında Hz. Hasan yaralanmıştı, bu kargaşadan istifade eden asilerin elebaşları eve girmeye muvaffak oldu. Eve girenlerin arasında, Halife Ebu Bekir'in oğlu Muhammed bin Ebu Bekir de vardı. Muhammed bin Ebu Bekir Halife Osman Radıyallahu Anh'ın sakalını tuttu, tam bir şey yapacağı sırada, Osman Radıyallahu Anh ona:

"Vallahi, eğer baban bu davranışını görseydi seni çok kötü karşılardı" dedi. Bu hitap karşısında bir anda neye uğradığını bilemez bir vaziyette, oradan hızla uzaklaştı. İçeri giren asilerden Gafiki melunu, bir demir parçası ile Hz. Osman'ın kafasına vurdu. O sırada elinde Kur'anı Kerim bulunuyordu, başından akan kanlar Kur'anı Kerim'in sayfalarını kana bulamıştı. Bir başka asi de kılıcı ile saldırdı, Halife'nin hanımı Naile, Halife'yi korumak için elini kılıca doğru uzattı, kılıç parmaklarını kesti. Ardından ikinci kılıç darbesi Hz. Osman'ın şehadetini getirdi.

Hz. Aişe Radıyallahu Anha validemiz anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz hastalığının oldukça ilerlemiş olduğu bir vaktinde:

"Yanımda ashabımdan birinin bulunmasını istiyorum!" buyurdular. Biz de:

"Ey Allah'ın Resulü! Sana Ebu Bekr'i mi çağıralım?" dedik, sükut buyurdular. Bunun üzerine:

"Sana Ömer'i mi çağıralım?" dedik, yine sükut buyurdular. Bunun üzerine:

"Sana Osman'ı mı çağıralım?" dedik.

"Evet!" buyurdular. Onu çağırdık. Derhal huzura geldiler. Resulullah onunla başbaşa kaldı. Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona konuştukça Hz. Osman'ın yüzü değişiyordu. Kays der ki:

"Bana, Ebu Sehle Mevla Osman'ın anlattığına göre, Hz. Osman, yevmü'ddar'da (evinde muhasara edildiği günde) kendisine: "Resulullah bana bir ahidde (sözde) bulunmuştu. (Şu anda) ben ona kavuşmaktayım" demiştir.

Hadisin ikinci ravisi Ali İbnu Muhammed'in rivayetinde Hz. Osman:

"Ben bu ahid üzerine sabrediciyim" demiştir.

Resulüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, dostu Osman'a kim bilir daha neler söylemişti. İşte o yüzden asilerin saldırılarında "Ben bu ahid üzerine sabrediciyim" demişti.

Hz. Osman Radıyallahu Anh şehit edildiği gün oruçlu idi. O gün oruç tutmasını eşi Naile şöyle anlatmıştır. Bir gün öncesinde bir rüya görmüştü. Rüyasında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i görmüştü, yanında Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Resulullah:

"Sabret, yarın akşam beraber iftar edeceğiz" buyurmuştu. İşte bu rüyadan dolayı ertesi gün oruç tuttu ve oruçlu iken şehit oldu.

Hiç şüphe yok ki orucunu can dostları ile birlikte açmıştır.alıntı

 

 

 

 

İslam İmama itaat hususunda hiçbir taviz vermiyor.

İmamın açık küfrü dışında hiçbir bahane ile itaatten yüz çevirmeye, isyana cevaz verilmiyor.

İtaatte ısrarın en mühim sebebi, fitneyi önlemektir.

Fitnenin sebep olacağı ferdi ve içtimai zararların büyüklüğü ve çokluğu sebebiyle İslamiyet bütün gücüyle fitneyi önleyici ve bastırıcı tedbirlere ağırlık vermiştir.

Fitnenin önlenmesi uğruna fertlerden fedakarlığın azamisini istemiştir. Çünkü katilden beterdir. Fitnede başlıca şu zararlar vardır;

 

 

1- Masum kanı dökülür.

 

2- Fitnenin çıkması kolay, durdurulması zordur. Fitne çıktı mı, onun açtığı içtimai yaralar nesilden nesile geçer. İşte Şia fitnesi, 14 asır geçtiği halde zaman zaman hala ızdırabını çekmekteyiz

 

3- Milli Birliği bozar, cemiyetin zaafa uğramasına sebep olur. Bu da dış düşmanların iştahını kabartır, üzerimize saldırır.

 

4- Fitne hareketlerinde, cemiyette her an mevcut olan şer unsurlar istifade eder.

 

Fitne Devrinde

 

1- Fitne bir defa çıktı mı, süratle yayılır.

 

2- Fitneye giren çıkamaz,

 

3- Fitne fikri guruplaşmadır,

 

4- Fitne devrinde yalan artar,

 

5- Gerçekler istirmar edilir.

 

6- Herkes kendi görüşünü beğenir.

 

7- Cehalet artar, bilen değil, herkes konuşur.

 

8- Herkes şaşkın hale gelir.

 

9- Dinin tatbikatı zorlaşır,

 

10- İrtidat artar,

 

11- Cimrilik artar,

 

12- Asiller öldürülür, meyden adilere kalır,

 

13- Fitnede gençler büyük rol oynar,

 

14- Öldürme olayları artar,

 

15- Emniyet ve güven kalmaz,

 

16- Fitnenin girmediği ev kalmaz,

 

17- Ölüm aranır hale gelir.

 

Cenab-ı Hak Müslümanları fitne afetinden muhafaza buyursun.alıntı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akıl yürütmekten kastım, akıl etmek değil... aklı kalıba sokup güdüme bırakmaktır...

 

Akıl yürütme= mantıksal tarzda düşünme

 

Bir konuyu öğrenmek için, o konunun kısımları arasındaki bağlantıları ve ilişkileri ortaya çıkartmak yani akıl yürütmek ve düşünmek gerekir.Akıl yürütme kişiyi aydın ve derin düşünmeye götürür.

 

Tanımlar bu olunca akıl yürüten biri nasıl olurda aklı kalıba sokup güdüme bırakır?

 

ALINTI(sardunyam @ Apr 10 2007, 05:42 AM)

Bu tip insanları her yerde görmek mümkündür, eğer sizi aralarına almalarını isterseniz onlara uymanız gerekir, çünkü asla sizi olduğunuz gibi kabullenmezler, onlar gibi olmalısınız...

 

Evet kabullenmezler aynı kuranda bahsedildiği gibi:"Onlarla sonsuza kadar savaşın" der bir çok ayette

 

Çünkü kendileri gibi düşünmeyenlerin yatacak yerleri yoktur.Onlar fitnecidir ve her türlü zulümü hakederler. Yani onlar gibi olmalısın.

 

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ (7) O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

 

 

Özellikle son iki cümle bana biraz kulların kendini iyi hissetmeleri için söylenmiş gibi geliyor.Öyle ya ben inanıyorum ilmim derin akıl sahibiyim.

 

insan sürmekten kastım, insanı sürüleştirmektir...

 

İlkel bir halkın amacı, durumunu olduğu gibi muhafaza etmektir. Gelişmiş halkın amacı ise durumunu iyileştirmek ve bu yolda gerekli olan değişimi sağlamaktır.Hal böyle olunca sürüleştirme işini sence kim yapıyor sevgili sardunyam?

 

Brain ve Katakuta...

 

Mevzuya dahil olmuşsunuz, ama biraz uzak bakmışsınız, sizin bahsettiğiniz şey ile benim anlatmak istediğim şey aynı değil... Sizin inançsızlığınız beni zerre kadar ilgilendirmiyor, ben seçimimi yapmışım inanıyorum buda sizi ilgilendirmez...

 

Fitne kendini en kolay cehaletin içinde büyütür, sahiplendiği herhangi bir değere karşı bilgisiz olan insanlar bu uğurda mücadele ederken farkında olmadan fitneye kapılır, ve faydalı olayım derken telafisi mümkün olmayan zararlar verebilirler... O yüzden bilgi cehaletin katilidir, eğitim ve gelişim fitnenin zararlarını en aza indiren değerdir...

 

Kuran inanmayanları açık ayetleri ile fitneci olarak gördüğüne göre; fitnecileri cahillikle değerlendirmek ,eğitim alırlarsa düzeleceklerinden bahsetmek , doğru dürüst insanları tanımak gereği bile duymadan insan sevgisinden yoksun olduklarını idda etmek sana göre insanları kategorize etmek değil midir ? Yoksa kuranın bu ayetlerini inkar mı ediyorsun? Etmiyorsan bu arkadaşlar ve onun gibi düşünenler cahil ,fitneci ve sonsuza kadar savaşılması gereken kişiler oluyorlar.

 

Ve sevgili sardunyam kuranı bütünü ile olduğu gibi kabul zorunluluğu vardır.Ben bunları kendime göre yorumlarım diyorsan inkara gidersin.Sorgularım ,düşünürüm demek bana göre uygun düşen bir sözcük değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Akıl yürütme= mantıksal tarzda düşünme

Bir konuyu öğrenmek için, o konunun kısımları arasındaki bağlantıları ve ilişkileri ortaya çıkartmak yani akıl yürütmek ve düşünmek gerekir.Akıl yürütme kişiyi aydın ve derin düşünmeye götürür.

Tanımlar bu olunca akıl yürüten biri nasıl olurda aklı kalıba sokup güdüme bırakır?

Evet kabullenmezler aynı kuranda bahsedildiği gibi:"Onlarla sonsuza kadar savaşın" der bir çok ayette

Çünkü kendileri gibi düşünmeyenlerin yatacak yerleri yoktur.Onlar fitnecidir ve her türlü zulümü hakederler. Yani onlar gibi olmalısın.

 

Akıl yürütmeyi, mantıksal düşünce olarak ele almadığımı vurgulamıştım, ama siz diğer manasını ele almayı tercih etmişsiniz... Konuyu öğrenmek için elbette akıl erdirilir, düşüncenin temeli akıl etmektir... Yürütmek olarak kullanmamın sebebini açıklamıştım...

 

Kuran fitnecilerin topluma büyük zarar vereceğini ifade eder ve öyle olduğunuda gözlemliyoruz... Onlarla savaşın demek fitneci ile mücadele edin demektir, inkar eden eğer ortaya bir fitne sokmuyorsa onun inkarı ile kimse ilgilenmez...

 

Yatacak yerleri yoktur, sizin tabiriniz, ahirette hakları yoktur Kuran'ın tabiri... Fitneci zulmü hakeder diye bir ifade söz konusu değil, fitneci uzak durulması gereken ve mümkünse mücadele edilmesi gerekendir...

 

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ (7) O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.

Özellikle son iki cümle bana biraz kulların kendini iyi hissetmeleri için söylenmiş gibi geliyor.Öyle ya ben inanıyorum ilmim derin akıl sahibiyim.

 

Son cümlede anlatılan şey açık sayın gelincik... her inandım diyen akıl sahibi değildir, neye niçin inandığını bilen akıl sahibidir, çünkü inanması için gerekçeleri, deneyimleri ve doğruları vardır... bir inanan eğer akıl erdirdi ise, varoluşunu, ve Allah'ın bildirdiklerini kavrayabildiyse akıl sahibidir...

 

İlkel bir halkın amacı, durumunu olduğu gibi muhafaza etmektir. Gelişmiş halkın amacı ise durumunu iyileştirmek ve bu yolda gerekli olan değişimi sağlamaktır.Hal böyle olunca sürüleştirme işini sence kim yapıyor sevgili sardunyam?

Kuran inanmayanları açık ayetleri ile fitneci olarak gördüğüne göre; fitnecileri cahillikle değerlendirmek ,eğitim alırlarsa düzeleceklerinden bahsetmek , doğru dürüst insanları tanımak gereği bile duymadan insan sevgisinden yoksun olduklarını idda etmek sana göre insanları kategorize etmek değil midir ? Yoksa kuranın bu ayetlerini inkar mı ediyorsun? Etmiyorsan bu arkadaşlar ve onun gibi düşünenler cahil ,fitneci ve sonsuza kadar savaşılması gereken kişiler oluyorlar.

 

Ve sevgili sardunyam kuranı bütünü ile olduğu gibi kabul zorunluluğu vardır.Ben bunları kendime göre yorumlarım diyorsan inkara gidersin.Sorgularım ,düşünürüm demek bana göre uygun düşen bir sözcük değil.

 

Kuran inanmayan ama inanmadığı için halkın arasında fitne çıkartanları tehlike unsuru olarak gösterir... Ki Kuran bir ilahi kitap olduğu için din ekseninden değerlendirir, yani halkın arasında fitne, bozgunculuk, saptırma yapan herkes mücadele edilmesi gereken kişilerdir... Bazen bu kişiler dini kullanabilirler, Kuran buna da işaret etmiştir, onlar inandık derler ama kendi aralarında başka hesaplar içindedirler... böyle ifade eder... insan sevgisinden yoksun olan fitne çıkartır, bu nettir... katagori etmek böyle yapılmaz sayın gelincik, katagori inananları cehaletle itham etmek, inkarcıları eğitimli olarak değerlendirmektir katagori etmek... insan sevgisi inançtan bağımsızdır...

 

Kuran'ın ilk ayeti "oku"dur sayın gelincik... Anlayanlar anlıyor merak etmeyin... Ben bir ayeti inkar etmem, bu elbette dinden çıkmama sebep olur, bir şeye inanıyorsam bütünü ile inanırım, içinden ayırım yapmam... Kendime göre yorumlamak hakkım var, çünkü ben meal yazmıyorum, bir çok farklı meal var bu konularda, uzman kişilerce tercüme edilmiş... Okuduğumu değerlendirme ve anlama yetisine sahibim... Sorgularım elbette, neden sorgulamayım ki, ayette ne demiş, ne demek istemiş, sorgulamadan anlaşılır mı?

 

Siz benim adıma kendinizce kişisel bir değerlendirme yapmışsınız, saygı duyuyorum... Ama ne yazık ki katılmıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sardunyam öncelikle akıl yürütmenin belli bir kalıba sokup güdüme sokmak gibi bir anlamı yoktur.Bu nedenle anlamı yukarıda açıkladığım gibi olduğundan kullandığınız anlam olsa olsa işinize gelen anlamdır.

 

Yukarıda alıntıladığım ayet açıktır ve inkarcılar için fitnecilik tabiri kullanılır kuranın bütününü incelediğinizde ortaya çıkan sonuç ta budur.

 

fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler.

 

Ve sonraki cümlede der ki ; İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. Yani gördüğünüz gibi inkarcılar fitnecidir.İnananlar akıl sahibidir.

 

bir inanan eğer akıl erdirdi ise, varoluşunu, ve Allah'ın bildirdiklerini kavrayabildiyse akıl sahibidir...
SİZİN DEYİMİNİZ.Kavrayamadı ise akıl sahibi olmadığı gibi bir sonuç çıkar ve bu kurana göre inanmayan fitnecilerdir.

 

inkar eden eğer ortaya bir fitne sokmuyorsa onun inkarı ile kimse ilgilenmez...

 

 

Bu söylediğinize gerçekten inanıyormusunuz yoksa espri mi yaptınız?

 

katagori inananları cehaletle itham etmek, inkarcıları eğitimli olarak değerlendirmektir katagori etmek...

 

Böyle bir şey yazımın hiç bir yerinde yok.Ancak kuran bunu böyle değerlendirmiş.Fitneciler inanmadıkları için akıl sahibi değildir ve sizde tabi böyle değerlendirmişsiniz kavrayabiliyorsa akıl sahibidir.

 

İlk emir okudur diyorsun ama orda bilim oku demiyor rahman ve rahim olan allahın adıyla oku diyor isterseniz kendinize göre kuranı yorumlayıp şirke varmayın.

 

Okuduğumu değerlendirme ve anlama yetisine sahibim... Sorgularım elbette, neden sorgulamayım ki, ayette ne demiş, ne demek istemiş, sorgulamadan anlaşılır mı?

 

Siz benim adıma kendinizce kişisel bir değerlendirme yapmışsınız, saygı duyuyorum... Ama ne yazık ki katılmıyorum...

 

 

Sevgili sardunyam demokrat görünümünüzün yeterince samimi olmadığına neredeyse inanmaya başlayacağım .Çünkü her karşı görüşte konu nedense yukarda alıntıladığım tarz da cümlelerle noktalanıyor.Tabi ki benim söylediklerime katılmak zorunda değilsiniz.Ama unutmayın ki böyle bir başlık açıldığında farklı görüşler mutlaka olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sardunyam öncelikle akıl yürütmenin belli bir kalıba sokup güdüme sokmak gibi bir anlamı yoktur.Bu nedenle anlamı yukarıda açıkladığım gibi olduğundan kullandığınız anlam olsa olsa işinize gelen anlamdır.

 

Sevgili Gelincik işime geldiği anlamdır, sizce sakıncası mı var, bakın açıklamışım ne demek istediğimi, sizinde işinize böyle anlamak geliyor sanırım...

 

Yukarıda alıntıladığım ayet açıktır ve inkarcılar için fitnecilik tabiri kullanılır kuranın bütününü incelediğinizde ortaya çıkan sonuç ta budur.

 

fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler.

 

Ve sonraki cümlede der ki ; İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. Yani gördüğünüz gibi inkarcılar fitnecidir.İnananlar akıl sahibidir.

 

evet inkarcılar, fitne (kargaşa, kaos, bozgunculuk) çıkartmak için müteşabih ayetlerin ardına düşüyorlar... Bizde buna şahit oluyoruz, inkarcılar fitne çıkartmazlarsa, fitneci olmazlar sayın gelincik...

 

SİZİN DEYİMİNİZ.Kavrayamadı ise akıl sahibi olmadığı gibi bir sonuç çıkar ve bu kurana göre inanmayan fitnecilerdir.

Bu söylediğinize gerçekten inanıyormusunuz yoksa espri mi yaptınız?

Böyle bir şey yazımın hiç bir yerinde yok.Ancak kuran bunu böyle değerlendirmiş.Fitneciler inanmadıkları için akıl sahibi değildir ve sizde tabi böyle değerlendirmişsiniz kavrayabiliyorsa akıl sahibidir.

 

Ve sevgili sardunyam kuranı bütünü ile olduğu gibi kabul zorunluluğu vardır.Ben bunları kendime göre yorumlarım diyorsan inkara gidersin.Sorgularım ,düşünürüm demek bana göre uygun düşen bir sözcük değil.

 

bunu söylemiştiniz, sorgulamaktan kastınız tam olarak düşünmeden kabul etmekti, bende meal yazmıyorum, okuduğumu sorguluyorum dedim, bunumu espiri sandınız...

 

bunu bir düşünün isterseniz, kavrayamamak neden kaynaklanır?

 

İlk emir okudur diyorsun ama orda bilim oku demiyor rahman ve rahim olan allahın adıyla oku diyor isterseniz kendinize göre kuranı yorumlayıp şirke varmayın.

Sevgili sardunyam demokrat görünümünüzün yeterince samimi olmadığına neredeyse inanmaya başlayacağım .Çünkü her karşı görüşte konu nedense yukarda alıntıladığım tarz da cümlelerle noktalanıyor.Tabi ki benim söylediklerime katılmak zorunda değilsiniz.Ama unutmayın ki böyle bir başlık açıldığında farklı görüşler mutlaka olacaktır.

 

Yaratan Rabbinin adı ile oku, yaratılan herşeyi oku, düşün, anla demektir... Şirke sapmaktan Allah'a sığınırımda, bunları kendimizce değerlendirmek şirk değildir sayın gelincik isterseniz siz önce şirk nedir onu anlayın...

 

Demokrat görünmüyorum sayın gelincik, ben demokratım... nasıl ifade etmişsiniz katılmak zorunda değilsiniz, farklı görüşler gelecektir... Evet aynen öyle ve farkındayım zaten... Ve demokrat olduğum içinde katılmadığımı söylüyorum, siz kendi düşüncelerinizi açıklamışsınız buda demokratik bir davranış, size katılmama hakkımda demokratik bir davranıştır...

 

Samimi olup olmadığıma inanıp inanmamakta özgürsünüz sayın gelincik, bu duygular ve düşünceler karşılıklı muhakkak...

 

Selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Gelincik işime geldiği anlamdır, sizce sakıncası mı var, bakın açıklamışım ne demek istediğimi, sizinde işinize böyle anlamak geliyor sanırım...

 

evet inkarcılar, fitne (kargaşa, kaos, bozgunculuk) çıkartmak için müteşabih ayetlerin ardına düşüyorlar... Bizde buna şahit oluyoruz, inkarcılar fitne çıkartmazlarsa, fitneci olmazlar sayın gelincik...

 

Ve sevgili sardunyam kuranı bütünü ile olduğu gibi kabul zorunluluğu vardır.Ben bunları kendime göre yorumlarım diyorsan inkara gidersin.Sorgularım ,düşünürüm demek bana göre uygun düşen bir sözcük değil.

 

bunu söylemiştiniz, sorgulamaktan kastınız tam olarak düşünmeden kabul etmekti, bende meal yazmıyorum, okuduğumu sorguluyorum dedim, bunumu espiri sandınız...

 

bunu bir düşünün isterseniz, kavrayamamak neden kaynaklanır?

 

 

Yaratan Rabbinin adı ile oku, yaratılan herşeyi oku, düşün, anla demektir... Şirke sapmaktan Allah'a sığınırımda, bunları kendimizce değerlendirmek şirk değildir sayın gelincik isterseniz siz önce şirk nedir onu anlayın...

 

Demokrat görünmüyorum sayın gelincik, ben demokratım... nasıl ifade etmişsiniz katılmak zorunda değilsiniz, farklı görüşler gelecektir... Evet aynen öyle ve farkındayım zaten... Ve demokrat olduğum içinde katılmadığımı söylüyorum, siz kendi düşüncelerinizi açıklamışsınız buda demokratik bir davranış, size katılmama hakkımda demokratik bir davranıştır...

 

Samimi olup olmadığıma inanıp inanmamakta özgürsünüz sayın gelincik, bu duygular ve düşünceler karşılıklı muhakkak...

 

 

Bu cevaplarınızla nasıl da haklılığımı ortaya çıkardınız anlatamam teşekkür ederim .Demek ki biraz damara basılınca gerçek kimlikler ortaya dökülüveriyor. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sardunyam;

Akıl yürütmekten kastım, akıl etmek değil... aklı kalıba sokup güdüme bırakmaktır...

 

Gelincik;

Akıl yürütme= mantıksal tarzda düşünme

Bir konuyu öğrenmek için, o konunun kısımları arasındaki bağlantıları ve ilişkileri ortaya çıkartmak yani akıl yürütmek ve düşünmek gerekir.Akıl yürütme kişiyi aydın ve derin düşünmeye götürür.

Tanımlar bu olunca akıl yürüten biri nasıl olurda aklı kalıba sokup güdüme bırakır?

 

Sardunyam;

Akıl yürütmeyi, mantıksal düşünce olarak ele almadığımı vurgulamıştım, ama siz diğer manasını ele almayı tercih etmişsiniz... Konuyu öğrenmek için elbette akıl erdirilir, düşüncenin temeli akıl etmektir... Yürütmek olarak kullanmamın sebebini açıklamıştım...

 

Gelincik;

Sevgili sardunyam öncelikle akıl yürütmenin belli bir kalıba sokup güdüme sokmak gibi bir anlamı yoktur. Bu nedenle anlamı yukarıda açıkladığım gibi olduğundan kullandığınız anlam olsa olsa işinize gelen anlamdır.

 

Sardunyam;

Sevgili Gelincik işime geldiği anlamdır, sizce sakıncası mı var, bakın açıklamışım ne demek istediğimi, sizinde işinize böyle anlamak geliyor sanırım...

 

Sardunyam;

Demokrat görünmüyorum sayın gelincik, ben demokratım... nasıl ifade etmişsiniz katılmak zorunda değilsiniz, farklı görüşler gelecektir...

Samimi olup olmadığıma inanıp inanmamakta özgürsünüz sayın gelincik, bu duygular ve düşünceler karşılıklı muhakkak...

 

Sevgili Sardunyam ve Gelincikin yukardaki diyalogları ilginç ve önemli.

 

Mantık= Bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış akıl yürütmenin ayrımını yapmaya çalışan disiplin.

 

Sevgili Sardunyam elbette demokrat birisi.

Yazılarından ve pratiğinden her zaman belli ediyor.

Ama ne yazıkki demokrat olabilmek sadece hoşgörülü olabilmek değil.

İnsanlar "gerçek demokrat" olabilme kararını verdiğinde, herşey çorap söküğü gibi çözümlenip sonuca gidecektir.

İki arada bir derede kalan bir insan, olabildiğince demokrat, olabildiğince aydın, olabildiğince bilimsel olacaktır.

Dünya görüşü netleşmeden bu duruşlar ancak "olabildiğince" olmak durumunda.

 

Sevgili sardunyamın ayırmaya çalıştığı "akıl yürütmek"le "akıl etmek" aynı şeylerdir. Yani akıl'ın faaliyte geçirilmesi.

Aklın faaliyetinin durması ise "kalıba almak" fiili ile oluşturulur.

 

Elbette iki dünya görüşünde de akıl edilir/yürütülür.

Birinde maslımsı (kalıpsal) yürütülür. Bu metafiziktir (sadece düşünsel).

Diğerinde, duyumsal, deneysel. Bu da bilimdir.

 

Dini inançlarda akıl zaten kalıba alınmak zorundadır.

"Her şeyi o bilir" ön kabulü, zaten akıl'ın kalıba alınmasının kabulüdür.

İşte bu görüş, gerçek demokratlıkla çelişir.

Demokratlıkta (bilimsel, objektif görüş), akıl kalıpta değildir

Tartışmanın özü de burada yatıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birinde maslımsı (kalıpsal) yürütülür. Bu metafiziktir (sadece düşünsel).

Diğerinde, duyumsal, deneysel. Bu da bilimdir.

 

Dini inançlarda akıl zaten kalıba alınmak zorundadır.

"Her şeyi o bilir" ön kabulü, zaten akıl'ın kalıba alınmasının kabulüdür.

İşte bu görüş, gerçek demokratlıkla çelişir.

Demokratlıkta (bilimsel, objektif görüş), akıl kalıpta değildir

 

 

Günümüzde çeşitli demokrasi akımları mevcuttur. Ben birkaç tanesini kısaca yazayım. Sosyal Demokrasi, Liberal Demokrasi, Militarist Demokrasi. Bunlara mensup olduğunu iddia edenler de Sosyal Demokrat, Liberal Demokrat ve moda olarak Militarist Demokrat olabiliyorlar. Şaka bir yana ciddi ciddi demokrasiyi böyle ayrımlara tabii tutanlar mevcut ve demokrasiye tanım konulamadığı için herkes doğruyu söylediğini varsayıyor. Biz burada daha özgürlükçü söylemler barındırdığı için (kapitalizme de büyük olanaklar sağlıyor bu sebeple) liberal demokrasiyi esas alacağız.

 

Tanımını yapamadığımız demokrasinin belli isterleri vardır. Demokrasi, isterleriyle sol* bir düşünce olarak ortaya çıkmıştır. Hukuk Devleti, eşitlik, hürriyet, serbest seçim, eşit oy ve daha birçok şeyin sağlanmasını esas alan bir sistemdir demokrasi. Temeli eşitlik anlayışıdır. (Demos-Kratos latinceden gelme halk yönetimi veya halkın halk için halk tarafındın yönetimi veya hakimiyetin halka ait olduğu yönetim şekli falan demenin önemi yok. Tarihçe-i Hayatı uzun. Deşelemeyelim.)

 

Bir kişinin dine inanması onun demokrat olması vasfını ortadan kaldırmaz. Bir kişinin bilime inanması onu doğrudan demokrat yapmaz zira demokrasi ne dindir ne de bilimdir. Demokrasi yukardakileri sağlamayı amaç edinmiş bir sistemdir. Dolayısıyla insanların eşit olduğunu, herkesin hür olduğunu, herkesin adaletle yargılanmasının gerek olduğunu vs. isteyen herkes demokrattır.

 

Gelelim bilim meselesine: Bilimin eşitlik, hürriyet, serbest seçim, oy gibi bir derdi yoktur. Onların hangi amacı gerçekleştirmek için çabaladıklarını sayın Bilimselci hiç şüphesiz benden daha iyi bilmektedir. Burada Fen ilimlerinden bahsediyoruz. Felsefe, Tarih, Din ilimlerinden değil. O halde Fennin herhangi bir dalında ilmi kariyer elde etmiş birinin (ona bilim adamı diyoruz) demokrat olduğundan bahsedemeyiz. Onun demokrat olduğundan, ancak yukardaki demokrasi tabirinin isterlerine bağlılığı halinde bahsedebiliriz. Bir Dine mensup olanların demokrat olmayacağından bahsedemeyiz ancak ve ancak yukardaki belirttiğimiz demokrasi isterlerine muhalif olduğunda onun demokrat olmadığını söyleyebiliriz. Demokratlık da zaten bilimsel, objektif görüş anlamına gelmez.

 

NOT: Demokrasiye düştüğüm şerhler ve eleştiriler olmakla birlikte durum yukardaki gibidir.

 

*Sol düşünce Fransız Devriminden sonra ortaya çıkmıştır denilebilir. Biz de hayır diyeceğiz sadece kavram o tarihte ortaya çıkmıştır. Solun savunduğu değerleri ise çok eski tarihlerde dahi savunanlar olmuştur. Yunan Site devletlerindeki demokrasi de sadece kendilerinden olanlara tanınan bir demokrasiydi o da hikayenin arka yüzü.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sardunyamın ayırmaya çalıştığı "akıl yürütmek"le "akıl etmek" aynı şeylerdir. Yani akıl'ın faaliyte geçirilmesi.

Aklın faaliyetinin durması ise "kalıba almak" fiili ile oluşturulur.

 

:clover: Akıl yürütmek ile, akıl etmek aynı şeylerdir.

 

*

 

 

Akıl yürütmekten kastım, akıl etmek değil... aklı kalıba sokup güdüme bırakmaktır...

inanç gütmekten kastım, beyinlere hükmetmeye çalışmaktır... inancı tekelleştirmeye çalışmaktır...

insan sürmekten kastım, insanı sürüleştirmektir...

katagori etmekten kastım, insanları ayrıştırmaktır, etiketlemektir, karalamaktır...

 

Bu yaptığınız tanımlamaya, "din", cuk diye oturuyor.

 

inkar eden eğer ortaya bir fitne sokmuyorsa onun inkarı ile kimse ilgilenmez...

 

Yazdıklarınıza siz inanıyıor musunuz sevgili çiçeğim?

 

Kuran inanmayan ama inanmadığı için halkın arasında fitne çıkartanları tehlike unsuru olarak gösterir... Ki Kuran bir ilahi kitap olduğu için din ekseninden değerlendirir, yani halkın arasında fitne, bozgunculuk, saptırma yapan herkes mücadele edilmesi gereken kişilerdir...

 

Bu söylediğiniz ile yukarıda söylediğinizi uyumlu hale getirin lütfen.

 

Ben inanmıyorum ve halkın arasındayım. Ve kendi düşüncelerimi tebliğ ediyorum.

Bunun üzerine kafası karışanlar oluyor. Dini inancını kaybedenler oluyor.

Benim yaptığım şeyi tarfif edermisiniz?

 

evet inkarcılar, fitne (kargaşa, kaos, bozgunculuk) çıkartmak için müteşabih ayetlerin ardına düşüyorlar... Bizde buna şahit oluyoruz, inkarcılar fitne çıkartmazlarsa, fitneci olmazlar sayın gelincik...

 

Senin tanımına göre ben inkarcıyım. Benim tanımıma göre, ben masalların masal olduğunun farkında olan birisiyim.

 

Sana göre inkarcıyım, müteşabih ayetler denen ayetlerdeki çelişkileri de görüyorum. Kuran'ın çelişkilerle dolu olduğunu, sıradan bir insanın kendi düşünceleri olduğunu, Muhammed'in düşünceleri içinde yüzlerce yanlış ve uyumsuzluk olduğunu görüyorum, ve bunu herkese söylüyorum. Bazı insanlar benden etkileniyorlar ve "doğru olduğuna inandıkları yoldan sapıyorlar".

 

Bu durumda benim yaptığım faaliyetei tanımlarmısın?

Bana karşı ne yapılmalı söylermisin?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sana göre inkarcıyım, müteşabih ayetler denen ayetlerdeki çelişkileri de görüyorum. Kuran'ın çelişkilerle dolu olduğunu, sıradan bir insanın kendi düşünceleri olduğunu, Muhammed'in düşünceleri içinde yüzlerce yanlış ve uyumsuzluk olduğunu görüyorum, ve bunu herkese söylüyorum. Bazı insanlar benden etkileniyorlar ve "doğru olduğuna inandıkları yoldan sapıyorlar".

Bu durumda benim yaptığım faaliyetei tanımlarmısın?

 

İnançlıların yukardaki tanımlarına göre "fitneci"sin sevgili BrainSlapper.

Sormaya ne gerek.

 

Masalcılığa yanlıştır demekle de "fitnecilik görevi"ni yapıyorsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SORGULAMAK= Suç niteliğinde bulunan bir sorun üzerine ilgili bulunanlara sorular sormak.bkz.TDK sözlüğü

 

Sorgularım elbette, neden sorgulamayım ki, ayette ne demiş, ne demek istemiş, sorgulamadan anlaşılır mı?

 

Sorgulayamazsın arkadaşım, sorgulamak temelde o şeyin doğru veya yanlış olduğunun ortaya çıkarılmasıdır.Bunu yapmak mümkün mü .Yaptığınız topluma ne kadar uyduğunu ispatlamak.Çünkü bu ayetleri okur ve size göre SORGULARKEN zaten bunun doğru olduğunu kabul ederek işe başlıyorsunuz.

 

bunu bir düşünün isterseniz, kavrayamamak neden kaynaklanır?

 

Siz ve kuran söylüyorsunuz ya sadece akıl sahibi olanlar kavrayabilir.Düşünmeme gerek yok ben inkarcı olduğuma göre fitneciyim ve akıl sahibi değilim. :devil::grin:

 

evet inkarcılar, fitne (kargaşa, kaos, bozgunculuk) çıkartmak için müteşabih ayetlerin ardına düşüyorlar... Bizde buna şahit oluyoruz, inkarcılar fitne çıkartmazlarsa, fitneci olmazlar sayın gelincik...

 

Bende bunu diyorum zaten inkarcılar fitnecidir.Olayı süsleyip evirip çevirmenize gerek yok ,açık ve net biçimde söyleyin kuran çünkü bunu söylüyor.

 

Ve sevgili sardunyam kuranı bütünü ile olduğu gibi kabul zorunluluğu vardır.Ben bunları kendime göre yorumlarım diyorsan inkara gidersin.Sorgularım ,düşünürüm demek bana göre uygun düşen bir sözcük değil.

 

bunu söylemiştiniz, sorgulamaktan kastınız tam olarak düşünmeden kabul etmekti, bende meal yazmıyorum, okuduğumu sorguluyorum dedim, bunumu espiri sandınız...

 

Espri yaptığınızı düşündüğüm şu cümlenizdi isterseniz dönüp bir daha bakın:

 

inkar eden eğer ortaya bir fitne sokmuyorsa onun inkarı ile kimse ilgilenmez...

 

Sivasta yakılan aydınlar da alacak borç ilişkisi yüzünden yakıldı zaten.

 

Ve dediğim gibi ;birçok konuda sona doğru klasikleşen davranış tarzınızı da aşağıdaki cümleler çok iyi anlatıyor.

 

Sizin inançsızlığınız beni zerre kadar ilgilendirmiyor, ben seçimimi yapmışım inanıyorum buda sizi ilgilendirmez... Size herhangi bir fikri dayatmadım, bu benim meselem değil... Ben aklıma uygun bulduğumu, düşünerek, değerlendirerek, bilerek ve isteyerek tercih ettim... İnancı ve inancın getirilerini çok kez tartıştık... yine tartışacağız ben inanmak için milyonlarca neden bulurum, siz bulamazsınız o sizin sorununuz...

 

nasıl istiyorsanız öyle anlayın ve nasıl istiyorsanız öyle yazın...

 

Dileyen ciddiye alır, üstünde düşünüp gereğini uygular; dileyen de ciddiye almaz ve ölümötesi yaşamda bu davranışının sonuçlarına katlanır!

 

yoo abartmıyorum hiç bir şeyi, en azından sizin abarttığınız kadar... dostça tartışıyoruz doğru ama sizin dostça yaklaştığınızdan emin değilim...

 

Artık bu kadarı ile idare et daha çok var da benim vaktim yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sivasta yakılan aydınlar da alacak borç ilişkisi yüzünden yakıldı zaten.

 

Sayın gelincik,tamda bam teline basmışsın.Orda öldürülenler kuranın şu emrine istinaden öldürüldü.

 

Maide 33- Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Günümüzde çeşitli demokrasi akımları mevcuttur. Ben birkaç tanesini kısaca yazayım. Sosyal Demokrasi, Liberal Demokrasi, Militarist Demokrasi. Bunlara mensup olduğunu iddia edenler de Sosyal Demokrat, Liberal Demokrat ve moda olarak Militarist Demokrat olabiliyorlar. Şaka bir yana ciddi ciddi demokrasiyi böyle ayrımlara tabii tutanlar mevcut ve demokrasiye tanım konulamadığı için herkes doğruyu söylediğini varsayıyor. Biz burada daha özgürlükçü söylemler barındırdığı için (kapitalizme de büyük olanaklar sağlıyor bu sebeple) liberal demokrasiyi esas alacağız.

 

Sayın bekir,

Demokrasi bilimsellik içermediğinde gerçek demokrasi olamaz.

"Doğrular birkaç tane olamaz" ise gerçek demokrasi de birkaç tane olamaz.

Bir kaç tane demokrasi saymışsın. Gerçek demokrasi bir tanedir ve bilimsellik içermelidir.

Diğer saydığın demokrasiler sulandırılmış demokrasilerdir.

 

Sınıfsal imtiyazların, farklılıkların olduğu bir yaşamda, alt sınıfların olanaklarının sınırlı olması, dolayısı ile yaşam şartlarının sınırlı olması gerçek demokrasimidir ?

Böyle bir sistemi savunmak gerçek demokratlıkmıdır ?

 

Bir kişinin dine inanması onun demokrat olması vasfını ortadan kaldırmaz. Bir kişinin bilime inanması onu doğrudan demokrat yapmaz zira demokrasi ne dindir ne de bilimdir. Demokrasi yukardakileri sağlamayı amaç edinmiş bir sistemdir. Dolayısıyla insanların eşit olduğunu, herkesin hür olduğunu, herkesin adaletle yargılanmasının gerek olduğunu vs. isteyen herkes demokrattır.

 

Bu konularda çok farklı şeyler söylediğimizi biliyorsun.

Evet bir kişinin bilimsel görüşlü olması onu doğrudan demokrat yapar.

Nedeni de yine farklı görüşlerimizin olması.

Bilim sadece pozitif bilimler değildir.

Sosyal bilimler de, insanın, toplumların madde kaynaklı yaşam bilimleridir.

Gelecekte, tüm bilimlerin, bilimsel doğruların, bir çatı altında toplanacağına inanıyorum.

 

Bir kişinin dine inanması onun demokrat olması vasfını ortadan kaldırmaz. Bir kişinin bilime inanması onu doğrudan demokrat yapmaz zira demokrasi ne dindir ne de bilimdir. Demokrasi yukardakileri sağlamayı amaç edinmiş bir sistemdir. Dolayısıyla insanların eşit olduğunu, herkesin hür olduğunu, herkesin adaletle yargılanmasının gerek olduğunu vs. isteyen herkes demokrattır.

 

Tanımlamalarımdan, bu görüşlerin de doğru olmadığını söyleyeceğimi biliyorsun.

Dinlerdeki dayatmalar, elbette onun demokrat olabilme olasılığını ortadan kaldırıyor.

 

Yukardaki tanımını din doğrulamıyor sayın Bekir.

Herkes eşit değil farklı (zengin/fakir, olanaklı/olanaksız) yaratılmıştır diyor.

Üstelik farklı gurupları da dışlamakla, tehditle, ölümle yargılayan din.

 

Gelelim bilim meselesine: Bilimin eşitlik, hürriyet, serbest seçim, oy gibi bir derdi yoktur. Onların hangi amacı gerçekleştirmek için çabaladıklarını sayın Bilimselci hiç şüphesiz benden daha iyi bilmektedir. Burada Fen ilimlerinden bahsediyoruz. Felsefe, Tarih, Din ilimlerinden değil. O halde Fennin herhangi bir dalında ilmi kariyer elde etmiş birinin (ona bilim adamı diyoruz) demokrat olduğundan bahsedemeyiz. Onun demokrat olduğundan, ancak yukardaki demokrasi tabirinin isterlerine bağlılığı halinde bahsedebiliriz. Bir Dine mensup olanların demokrat olmayacağından bahsedemeyiz ancak ve ancak yukardaki belirttiğimiz demokrasi isterlerine muhalif olduğunda onun demokrat olmadığını söyleyebiliriz. Demokratlık da zaten bilimsel, objektif görüş anlamına gelmez.

 

Yukarda bahsetmiştim.

Pozitif bilim doğa daki var olan olgularla, sosyal bilimler de insanın doğa ile olan yaşam gerçekleri ile ilgilenir.

Bu yüzden, sosyal bilimlerin de genel kabul görmüş güncel, bilimsel doğruları vardır.

Demokrasi sosyal bir bilimdir. İnsan mutluluğu kaynaklı bir toplum bilimdir.

Bilimsellik içeren demokrasi ve onun kabullerinin temsilcileri demokratlar, objektifdirler, bilimseldirler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.