Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

.....::Radya::.....


Önerilen İletiler

VERMEK .•♥•.¸ (182. Gün)

Sonra zengin bir adam dedi ki, bize vermek'ten söz et.
Ve o yanıtladı: Malınızdan mülkünüzden verirken pek fazla bir şey vermiş sayılmazsınız.
Gerçekten vermek kendinden vermektir.
Çünkü mal mülk, bir gün gerekir ...endişesiyle alıkoyup sakladığınız şeylerden başka nedir ki?

Yokluk korkusu yoksunluğun bizzat kendisi değil midir?
Kuyunuz suyla doluyken susuz kalmaktan korkmak, asıl giderilemez susuzluk değil midir?

Çok şeye sahip olup çok azını verenler vardır- bunu şan olsun diye yaparlar ve bu gizli arzu hediyelerini yoz eder (yararsız kılar).
Bir de aza sahip olup hepsini verenler vardır.
Bunlar yaşama ve yaşamın cömertçe verilmiş bir ödül olduğuna inananlardır ve onların sandığı hiç boş kalmaz.
Sevinçle verenler vardır ve o sevinç onların ödülüdür.
Ve acıyla verenler vardır ve o acı onları arındırır.
Ve veren ve verirken acıyı bilmeyen, sevinç aramayan, faziletli olmayı düşünmeden verenler vardır;
Şu vadideki mersin ağacının kokusunu havaya saçması gibi verirler.
Tanrı böylelerinin elleri aracılığıyla konuşur ve onların gözlerinden dünyaya gülümser.

İstenince vermek iyidir fakat istenmeden, ihtiyacı anlayıp da vermek daha iyidir;
Ve eli açık olanlar için, alacak olanı aramak vermekten daha büyük bir sevinçtir.
Sanki alıkoyabileceğiniz bir şey var mı?
Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek;
Öyleyse şimdiden verin de, size ait olsun verme mevsimi (hazzı), mirasçılarınıza kalmasın.

"Veririm ama sadece hak edenlere" dersiniz sık sık.
Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der, ne de çayırlarınızdaki sürüler.
Onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yasayabilsin diye verirler.
Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş olan, sizin vereceklerinizi almaya da layıktır kuşkusuz.
Ve hayat ummanından içmeyi hak etmiş olan, sizin küçük derenizden tasını doldurmayı da hak eder.
Ve bir şeyleri alma cesaretinden ve güveninden, hatta
hayırseverliğinden büyük fazilet var mıdır?
Önünüzde göğüslerini bağırlarını yırtıp itibarlarından soyunmaya,böylece size çırılçıplak değerlerini ve gizlisi saklısı kalmamış gururlarını sergilemeye kim adına zorlayabilirsiniz insanları?
Siz önce bakın, veren olmaya ve vermenin aracı olmaya layık mısınız bakalım.
Çünkü aslında hayata bir şeyler vermek hayata mahsustur- kendini bağışın kaynağı olarak gören sizler sadece birer tanıksınız.
Ve siz alanlar -ve hepiniz alıcısınız- minnetin ağırlığını
yüklenmeyin, yoksa kendinize ve verene boyunduruk takmış olursunuz.
Tam tersine verenle birlikte hediyelerinin üzerinde yükselin kanatlanırcasına;
Çünkü borcunuz konusunda aşırı titizlik, anası eli açık toprak ve babası Tanrı olanın cömertliğinden kuşku duymak demektir.

Halil Cibran
 
 
944814_757688980911745_2010811622_n.jpg
 
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Admin

Alp doğum gününü forumdaki alana eklemeyince farkına varmıyoruz... Neyse geç olsun ama güzel olsun....

 

Bu sana Alp :)

 

http://youtu.be/hzgr_wpdENI

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:)

 

@@Admin görünce çok sevinecek, teşekkürler..:hug:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

@Admin  teşekkür ederim admin abi:)

 

(ben alp, şifremi unuttum )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
OLGUNLAŞMAK...

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.

İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun....

Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık.

Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.

İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.

'Ben demiştim' ,'ben bilirim', 'ben zaten anlamıştım',

Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.

İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum.

Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.

Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.

Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.

Kestirmeleri de öğrendim gide gele.

Boş geçen her saniye değerli artık.

Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.

Gerektiğinde 'HAYIR' demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.

Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.

Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.

Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.

Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.

Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.

Yasamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece.

Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.

Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum.

Modaya uymak adına popumun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .

Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan geride kaldı.

Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.

Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.

Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.

İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor.

Yasamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.

Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek.

İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.

Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum...

-Can Dündar
Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerde değil, düşündüğün yerdesin.

Jean CHRİSTOPHE

 

 

10403209_546518818786869_497349733305954

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kalktığımızda yanı başımızda yeni elbiselerimizi,
yatağımızın başucunda ayakkabılarımızı aramadık bu sabah ..
Bir sağa baktık, bir sola
çocukluğumuzu aradık, bulamadık...

-Olcay Derecik-

 

 

10489650_567055230072032_839769902015218

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
  • 2 ay sonra...
  • 2 hafta sonra...

Küçükken annemin makinasının başına gizlice geçen ben wub.png

 

68d24e0531fc13ed9954627831d20133.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Tam gönlümüze göre olmayan şeyler,
Bizi umutsuzluğa veya hırçınlığa yöneltir.
Çaba gösterip sonuç alamayınca,
Emek verip ödül alamayınca,
Heves edip elde edemeyince,
Bütün dünya yıkılmış da biz altında kalmışız gibi hisseder,
Ve ''depresif'' olmayı normal sayarız 
Oysa ''tam bizim istediğimiz'' gibi şeylerin hayatımızdan ne götüreceğini bilmeyiz...
Bizim istediğimiz gibi olmayanların getirileri hakkında da hiç bir fikrimiz yoktur.
Biz sadece ne isteyip ne istemediğimizi biliriz 
BİZE GEREKEN, GÖNLÜMÜZE GÖRE OLMAYANLARIN İÇİNDE DE,
YARATAN'ın ELİ OLDUĞUNDAN KUŞKU DUYMAMAKTIR.
OLAN HER ŞEY BİZİM İÇİN ÖZENLE BİÇİLMİŞ YOLUN, 
KUSURSUZ BİR PARÇASIDIR... 
Bunu kendimize hatırlatmayı alışkanlık haline getirirsek,
Hoşnutluk ve huzur daha çok bizimle olur...
Kaygı ve hüzün ise daha kısa ziyaretler yaparlar "

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...
  • 5 ay sonra...

11535889_1059449157418102_77642084272197

 

Dünyada akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı:
Belki böyle beğenir bizi el alem!
Ömer Hayyam / Rubailer
D: 18 Mayıs 1048

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

bana seni hatırlatan, kıyıda köşede kalmış kimsesiz bi' fransız şarkısıdır.
sen bi' sınavdasın, saçlarını savuruyor bazı zamanlarda topluyorsun,
ben bi' yalnızlıktayım hep bekliyor, hep özlüyorum.
bazen şarkı bitiyor, ama tekrarlıyor,
hep tekrarlıyor,
sonra bi' daha, sonra tekrar, tekrar.
adını anmak incitiyor,
sus diyorum kendime olmuyor...!
¨~
Turgut Uyar

 

 

 

11693894_956414924401405_804938090067424

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.