Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ahlak


Tengeriin boşig

Önerilen İletiler

Toplumdan kopuk bir bireyin "İyi-Kötü" yargıları, başka bir insana yönelik olmadığı için

Tek başına ve toplumdan kopuk bir insan bu nedenle "Ahlaki Kural" oluşturamaz.

 

Yukarıdaki iletimde, referans eylemin ikinci kişisinin insan dışında diğer canlılar ve soyut kavramlar da olabileceğini belirtmiştim sayın boşig.. Açıkçası burada alıntıladığım ifadenizde bu söylediklerimi dikkate almamış, ikinci kişinin yalnızca insan olması gerektiğini söylemişsiniz. Oysa ki çok basit bir örnekle bunu çözebiliriz. Çevresindeki hayvanlara sürekli olarak eziyet etmeyi alışkanlık haline getirmiş birinin toplum tarafından hoş karşılanmaması, referans eylemin ikinci kişisi bir insan olmadığı halde ahlaki müeyyideye (dışlanma,ayıplama) neden olabilmektedir.

 

Dediğiniz gibi "Soyut Kavramlara (Tanrı'ya) nispeten oluşturalan "Ahlaki" kurallar bile

Eylemin bir ucunda "İnsanın" olması gerektiğini baz alır...

En azından bu normların kaynağı yine insanın kendisidir...

 

Elbette ahlak normlarının kaynağı insanlardır ve bu normlar toplumsal yaşam süreci içerisinde şekillenmiştir. Evet, eylemin bir ucunda insan olması gerektiği su götürmez ; ancak diğer ucunun insan olması gerekmiyor.

 

Ben "Toplumdan Kopuk olduğu halde Ahlaki Kurallar" oluşturabilmiş bir kimse örneğine rastlamadım açıkçası...[/b][/size][/font]

 

Bunun nedeni böylesi bir durumun pratikte pek mümkün olmamasıdır. Ancak teorik olarak olabilirliğini göstermeye çalışıyorum. İnsan, toplumsal yaşam içinde hiç bulunmamış olsa bile insandır ve doğasından (vicdan,merhamet,nefret,pişmanlık vs.vs.) bir şey kaybetmez. Sizin verdiğiniz örnek üzerinden gidersek, ormanlık bir bölgede hayvanlar ile birlikte yaşayan bir çocuğun bir an için hayvanları ailesi gibi görmüş olabileceğini ve bunu da bir "toplum" olarak kabul edebileceğimizi düşünelim. Peki bu çocuğun çiçeklere basmamak için azami özen göstermesini, ya da ağaçtan meyve toplarken dalları kırmama adına fazladan çaba göstermesini nasıl açıklayabiliriz?

 

Yine de,

Mesela bir insanın İnsandan başka canlı varlıklara karşı eylemlerinin "Ahlak" açısından ele alınması kafamı karıştırmaktadır Sayın Yam_yam...

 

Sayın boşig ;

 

Dünya adlı bir gezegende yaşıyoruz ve bu gezegeni milyonlarca çeşit canlı ile paylaşıyoruz. Ahlaki normların iyi/kötü çerçevesinde şekillendiğini düşünürsek, iyi ve kötü ayrımının yalnızca insan için olamayacağını kavramamız gerekir. Bence kendinize şunu sorun : "Ben hayvanlara ve diğer canlılara iyi davranmayı bir erdem olarak görüyor muyum" Eğer cevabınız evet ise, siz zaten ahlaka konu olan bir eylemin ikinci kişisinin diğer canlılar olduğunu kabul etmişsiniz demektir. Yok cevabınız "Hayır" ise, çok tehlikeli bir anlayış içerisindesiniz demektir.

 

Kaldı ki, ikinci kişinin bir canlı ya da insanlar tarafından kutsallık atfedilen soyut kavramların olmadığı durumları bile göstermek mümkün. Örneğin sizin daha önce de bahsettiğiniz Muğla yolu üzerindeki insanı büyüleyen kayaç oluşumları.. Birisinin kalkıp da bir gece bunları iş makineleri ile yerle yeksan etmesi sizce nasıl bir davranıştır? Netice itibari ile yapılan fiil bir insana ya da canlıya karşı yapılmamıştır. Ancak bu durum, yapılan fiilin iyi/kötü ayrımına konu olmayacağı anlamına gelmiyor.

 

Netice olarak söylemek istediğim şey, ahlaki normlar iyi/kötü ayrımından kaynaklanmaktadır. Bir insanın da bu ayrımı yapabilmesi için bir toplum içinde yaşıyor olması gerekmiyor. Pekala insan dışındaki herhangi bir somut ya da soyut kavrama karşı kendince iyi/kötü ayrımı yapması olağandır... Aradaki fark müeyyidelerdir. Toplum içindeki müeeyide genelde ayıplanma ve dışlanma olurken, toplum dışındaki bir eylemin müeeyyidesi de pişmanlık, vicdan azabı ve suçluluk duygusu olur..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Doğruluk erdemi, uygar bir toplumdaki genel törelerin ana ekseninde bulunmaktadır. Tanımı itibarıyla ilk bakışta hiçbir belirsizlik içermiyor gibi görünen bu erdem, aslında insanlık tarihi boyunca sürekli değişkenlik göstermiş, ahlak nedir ve nasıl tarif edilebilir sorusunu her zaman gündemde tutmuştur. Hemen tüm semavi, tarihsel, metafizik dinler, felsefeler ve klasik siyaset teorileri ahlakın evrenselliğine dikkat çekmelerine rağmen, ahlaki ve doğru ilkelerin farklı özel durumlara nasıl adapte edilebileceğine dair kuralları tam olarak verememektedirler. Bu kuralların yada değişmez ilkelerin verilemeyişi, dinler veya sistemlerin yetersizliğinden değil, bizzat pratik ve tarihsel durumların bilinememesindendir. Aslında sorunun özünde belki de Kant’ın dediği gibi, kuralların nasıl tatbik edileceğine dair kuralların bulunmaması yatmaktadır. Dahası 21. yüzyıla giren ve doğaya hükmetmeyi her geçen gün bilimselliğin ışığında biraz daha öğrenen insanlık için bu sorun ne yazık ki azalacağına artmaktadır. Bu ilk bakışta garip bir açmaz gibi gelebilir çünkü Aristoteles’in ‘‘Bilgi fazilettir ve erdemin dolayısıyla doğru olabilmenin ilk şartıdır’’ sözüyle çelişiyor gözükmektedir. Ancak günümüz insanlığının bilgi dağarcığı, çözümlerin çeşitliliğini arttırdığı gibi yeni sorularında oluşmasına neden olmuştur. İnsanlığın hükmetme yeteneğini artıran bilim, hayat ile ilgili etik değerlerde farklı yaklaşımların ortaya çıkmasını sağlamıştır.

 

Özetle günümüzdeki kritik soru da temelde aynıdır; İstenilen ve aranan erdem, fazilet, ahlak ve doğruluk gibi kavramlar aslında bizde var mıdır ve bu anlamda doğru nedir?

Alıntı.

 

Ahlakın tanımı ilk ne zaman yapılmış bilmiyorum sanırım kimse bilmiyor. Ancak çok eski bir kavram olduğunu varsayabiliriz. Ahlak sahibi olmak bireyden topluma uzanan birşey ancak toplumun ahlak anlayışı ile bireyin ahlak anlayışı zıtlık gösterebilir. Aslında çoğu kez böyledir ancak birey kendisini o toplumdan soyutlamamak için genel ahlak kurallarına uygun davranmak zorunda hisseder.

 

Ben kendi tanımlamamı yapmaya çalışayım..: Ahlak, önce bu kavramı anlamaya çalışmaktır. Ve bunun nasıl kazanılacağı bireye kalmış, toplumun zaten hazır kalıpları mevcut. Onlardan faydalanacaktır. Bilgi ise Aristo'nun dediği gibi fazilettir. Örneğin yalan söylemenin nelere malolabileceğini öğrenmiş bir insan yalandan uzak duracaktır bu bir ahlak göstergesidir. Bir kimsenin duygu ve düşüncelerini alay konusu yapmakta ahlaksızlıktır bana göre. Çıkarına göre konuşmak mevki ve itibar görmek için farklı ve asılsız davranışlar sergilemekte öyle. Toplumsal sorunlara karşı duyarsızlıkta.

 

Etik/ahlak aynı şey. Yalnız düşünülen ile yaşanan ahlak arasında fark vardır. düşünülen ahlaka etik denir. etik aynı zamanda ahlak araştırmalarına verilen bir addır. Bir davranışın etik olup olmadığı tartışılır ancak gerekçeler göz ardı edilmemelidir.

 

En iyi ahlaki eğitim ailede verilendir. Bunun için anne babalar çocuklarına önce kendilerinin örnek olduklarını unutmamalı. Örneğin yalan söylemek çok yanlıştır diye öğütlediğiniz çocuğunuz sizin yalan söylediğinize tanık olduğunda önce bocalayacak sonra bunu normal karşılayacaktır.

 

Ahlak bilgi ile gelişir ama ailede alınmaya başlar ve topluma yayılır. Ancak toplumlarda bu konuda çok büyük riyakarlıklar var herhangi bir vaka olduğunda bunun ahlaki durumu toplum tarafından acımasızca eleştirilir ama aslında bireylerin pek çoğu kınadığı vakayı gizlice yapmaktadır. Buda ahlakın yansıması ve gerçeği arasındaki farkı ortaya koyar.

 

Selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunun nedeni böylesi bir durumun pratikte pek mümkün olmamasıdır. Ancak teorik olarak olabilirliğini göstermeye çalışıyorum. İnsan, toplumsal yaşam içinde hiç bulunmamış olsa bile insandır ve doğasından (vicdan,merhamet,nefret,pişmanlık vs.vs.) bir şey kaybetmez. Sizin verdiğiniz örnek üzerinden gidersek, ormanlık bir bölgede hayvanlar ile birlikte yaşayan bir çocuğun bir an için hayvanları ailesi gibi görmüş olabileceğini ve bunu da bir "toplum" olarak kabul edebileceğimizi düşünelim. Peki bu çocuğun çiçeklere basmamak için azami özen göstermesini, ya da ağaçtan meyve toplarken dalları kırmama adına fazladan çaba göstermesini nasıl açıklayabiliriz?

 

 

Kaldı ki, ikinci kişinin bir canlı ya da insanlar tarafından kutsallık atfedilen soyut kavramların olmadığı durumları bile göstermek mümkün. Örneğin sizin daha önce de bahsettiğiniz Muğla yolu üzerindeki insanı büyüleyen kayaç oluşumları.. Birisinin kalkıp da bir gece bunları iş makineleri ile yerle yeksan etmesi sizce nasıl bir davranıştır? Netice itibari ile yapılan fiil bir insana ya da canlıya karşı yapılmamıştır. Ancak bu durum, yapılan fiilin iyi/kötü ayrımına konu olmayacağı anlamına gelmiyor.

 

Netice olarak söylemek istediğim şey, ahlaki normlar iyi/kötü ayrımından kaynaklanmaktadır. Bir insanın da bu ayrımı yapabilmesi için bir toplum içinde yaşıyor olması gerekmiyor. Pekala insan dışındaki herhangi bir somut ya da soyut kavrama karşı kendince iyi/kötü ayrımı yapması olağandır... Aradaki fark müeyyidelerdir. Toplum içindeki müeeyide genelde ayıplanma ve dışlanma olurken, toplum dışındaki bir eylemin müeeyyidesi de pişmanlık, vicdan azabı ve suçluluk duygusu olur..

 

İtiraf etmek gerekirse,

Olumlu ya da olumsuz her hangi bir yorum getiremeyeceğim kadar Açık ve Net...

 

Ancak adet bozulmasın bir tespit yapmak ve soru sormak istiyorum:

Toplumda Kopuk bir kimsenin İyi-Kötü ayrımı elbette ki "Toplum" içinde yaşamış birisinden çok farklı olacaktır.

 

Bu açıdan bakıldığında;

Siz elbette ki "Bilimsel Temelli Evrensel Ahlak"ı savunuyorsunuz ki kabulleriniz nedeniyle öyle değil mi?

Peki toplumdan kopuk bir ahlaki yapı oluşturan kimse için ne kadar nesnel ya da bilimsel diyebiliriz?

 

Ve tabi asıl bir soru daha var;

Toplum içinde yaşayan insanlar ne kadar "Bilimsel Ahlak"a sahip olabilmektedirler?

 

Bu da konunun farklı bir boyutu ancak bunlar "Ahlak Felsefesi"ne giriyor ne yazık ki...

 

Ben ise burada Ahlaki kazanımların Psikolojik Temellerini ele almak istemiştim.

Bu açıdan da fikir belirtirseniz sevinirim...

 

Ahlak bilgi ile gelişir ama ailede alınmaya başlar ve topluma yayılır. Ancak toplumlarda bu konuda çok büyük riyakarlıklar var herhangi bir vaka olduğunda bunun ahlaki durumu toplum tarafından acımasızca eleştirilir ama aslında bireylerin pek çoğu kınadığı vakayı gizlice yapmaktadır. Buda ahlakın yansıması ve gerçeği arasındaki farkı ortaya koyar.

Sayın KeskinKalem...

İletiniz için teşekkürler.

Konuyu ele almak istediğim açıdan genişletirseniz sevinirim...

Alıntıladığım iletiniz bir adımdır...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ahlaki kavramların felsefik ve psikolojik yanları tv lerde tartışılmalı.

Ahlaki eğitim ailelerde başlıyor bu doğru ancak her aile yeterli aklaki eğitimi veremeyebilir bu bakımdan ahlaki değerlerin belli kalıpları okullarda topluca verilmek zorunda. En azından gelecek nesillerin toplumsal değerleri daha dürüst yaşayacağını ve yansıtacağını umut edebiliriz.

 

Bence olduğu gibi görünmemek ******* bir davranıştır. Düşüncelerini ve planlarını açıklamak yerine takiyeye başvurmak *********. Herkes fikirlerini dürüstçe söylemeli.

 

İkili ilişkilerdede böyle olmalı. Aldatmak yerine bitirmek tercih edilmeli.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sayın tengeriin boşig

 

yapacağı eyleme karşı alacağı tepkilerden korkan insanlar genelde yalan söylerler dürüst davranmazlar. ikili ilişkilerinde yaşadığı sıkıntı yetersizlik yada herneyse kişi başka arayışlara yönelir ama elindekinide kaybetmek istemez iki tarafıda idare etmeyi tercih eder. sonra toplum içindede ahlaklı geçinir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ahlak önemli bir konu; insan davranışının "tümünü" kapsar, hastalanırsın; iyileştirin ... beni diye bağırırsın ya da doktorunla sıcak bir ilişkiyle bu işi halledersin; bir sürü insanla duygusuzca beraber olmak yerine evlenip sevdiğin kadınla bir ömür geçirirsin, çocuklara hükmetmezsin onları seversin, bu dünyada başkalarının da yaşadığını unutmaz onlara saygı gösteririsin, burasının senin ülken olduğunu unutup yerlere belediye temizlesin diye tükürmezsin, birisi ayağı takılıp düşerse gülmez kalkması için yardım edersin, "afedersiniz", "özür dilerim", "oturabilir miyim" şeklindeki ifadeler sana gereksiz gelmez, tam tersine içinden gelir, ahlakın eğitimle vicdanla sevgiyle ve akılla birleşmesi mükemmel sonucu doğurur

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.