Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Beyin mi düşünüyor, Ruh mu?


Tengeriin boşig

Önerilen İletiler

Dinin özü ruhtur.

Gereçeğe karşı ruh.

Bilime karşı ruh.

Maddeye karşı ruh.

Düşünceye karşı ruh.

Beyine karşı ruh.

"Ben" değil ruh.

Üretime karşı ruh.

Allah ruh.

Kur'an'ı getiren ruh.

Melekler ruh.

Şeytan ve cinler ruh.

İnsanların aslı ruh.

İsa ruh.

Kudüs ruh.

Atlarımızın ruhuna..

Onun bunun ruhuna..

Dua gönderin ruhlara..

 

 

bilimselci,

 

biz var oldukça, gerçeği düşünen, objektif insanlar çoğalacak

 

maneviyatı kişiye özel tutmayıp, insanlara yaptırım amacıyla kullanan zihinler artık yok olmaya yüz tutacaktır zamanla

 

herkes uyanıyor yavaş yavaş

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 155
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Milliyet 23.3.2007

 

Vicdan aslında beyindeymiş

Kalbin sesi olarak bilinen vicdanın kaynağının beyinde olduğu ortaya çıktı

DIŞ HABERLER

 

İnsanIn hareketlerine yön veren kararlar alırken, bunu bir robot gibi yalnızca kuru mantık kurallarına dayanarak yapmadığı, kalbinin sesini ve vicdanını da dinleyerek duygularını hesaba kattığı, bu sırada beynin ön lobunda yer alan "ventromedial prefrontal cortex" adlı bölümün rol oynadığı saptandı.

Güney Kaliforniya Üniversitesi'ndeki bir araştırmaya göre, beyinlerindeki bu bölge hasarlı olanlar, "ahlaki ikilemlerin" söz konusu olduğu durumlarda, kuru mantık kurallarına göre karar veriyor. Örneğin, bu insanlar çok sayıda rehinenin kurtulması için bir çocuğun kurban edilmesine sesini çıkarmıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İngiltere’deki Surrey Üniversitesi hocalarından Profesör McFadden tarafından yayınlanmış bir makale.

 

“Senkronize Ateşlenme ve Beynin EM Alanı Üzerine Etkisi: EM Bilinç Alanı Teorisi Üzerine Bulgu.”

 

“Bir hücre her ateşlendiğinde, elektriksel aktivite beynin EM (ElektroManyetik) alanına bir sinyal gönderiyor. Ancak, sinir hücrelerinin aksine, beynin EM alanına ulaşan dalgasal bilgi beyindeki diğer sinyallerle otomatik olarak birbirine bağlanır. Ancak, diğer sinir hücrelerinin aksine, beynin EM alanındaki nöronlara ulaşan dalgasal bilgi, beyindeki diğer sinyallerle otomatik olarak bağlantı kurar, bütünleşir. Bilincin karakteri olan bu bağlanmayı beynin EM alanı yapar.

 

Profesör McFadden ve Yeni Zelanda’lı Nörobiyolojist Sue Pockett, beynin EM alanının bilincin kendisi olduğunu öne sürmüşlerdir.

 

Beynin EM alanı sadece bir arşiv niteliğinde olan veri tabanı değil, adeta bir "komuta kontrol merkezi" gibi çalışan ve fiillerimizi oluşturan ilgili nöronları, aktive eden yada baskılayan bir merkezdir. İşte bu faaliyet Profesör McFadden’e göre bizim irademizin fiziksel olarak ortaya çıkışıdır.

 

Bu teori bilinçle ilgili eskiden beri sorulan zor soruya cevap getirmekte, özgür irade, spiritüel konular, yapay zeka, hatta yaşam ve ölümle ilgili birçok konuyla ilgili kavramlarımızı da derinden etkilemektedir.

 

Çoğu insan, zihni, farkında, bilincinde olduğumuz şeylerin toplamı olarak tanımlar. Ancak birçok zihinsel aktivite biz farkında olmadan gerçekleşir. Yürüme, vites değiştirme, vs, zamanla nefes alma gibi otomatik hale gelir.

 

Nöroloji biliminde en büyük soru, bilincinde olduğumuz beyin aktivitesi ile biz farkına varmadan gerçekleşen faaliyetleri yapan beyin aktivitesinin farkının ne olduğudur.

 

Bir objeyi gördüğümüzde, retinadan sinyaller elektrik yüklü iyon dalgaları olarak sinirler yoluyla ilerlerler. Terminal sinire ulaştıklarında, nörotransmitterler vasıtasıyla komşu sinire atlarlar. Burada bir sinir hücresi, kendinden yukarıdaki bir grup sinirin vereceği eşik değere göre ateşlenip ateşlenmeyeceğine karar verir.

 

Bu şekilde elektriksel sinyaller vücudumuza aktarılmadan önce beyinde işleme tabi tutulurlar. Peki, tüm bu iyon ve kimyasalların hareketi sırasında bilinç nerededir? Bilim adamları beyinde bilince ait bir yer veya yapıya rastlamış değiller. Bilinç sır olarak kalmıştır.

 

Bizi insan yapan bilinçtir, diyor Professor McFadden. “Bilinç olmadan, dil, yaratıcılık, hisler, spiritüalite, mantık, zihinsel aritmetik, adalet duygusu kavranamaz.. Peki bilinç neden meydana gelmiştir?”

 

Bu yazıda en önemli olgu EM alanıdır. Beynin ürettiği dalgalardan oluşan Elektromanyetik alan..

 

“Ruh” adını verdiğimiz yapı EM alandır veya değildir. Ama gerçek şudur ki beynin ürettiği ve hatta bilincin kendisi olduğu iddia edilen dalgalar söz konusudur!. Ve bir gün kişinin ölüm ötesi yaşam bedeninin de bu fizik bedenden ayrılan bu tür bir beyinsel enerji dalgası olduğu açığa çıkacaktır.

a. hulusi / insan ve din

--------------------------

burada bahsedildiği gibi ruhuda beyin oluşturuyor olamazmı.

 

allah hepimizin ilmini artırsın

saygılar,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milliyet 23.3.2007

 

Vicdan aslında beyindeymiş

Kalbin sesi olarak bilinen vicdanın kaynağının beyinde olduğu ortaya çıktı

DIŞ HABERLER

 

İnsanIn hareketlerine yön veren kararlar alırken, bunu bir robot gibi yalnızca kuru mantık kurallarına dayanarak yapmadığı, kalbinin sesini ve vicdanını da dinleyerek duygularını hesaba kattığı, bu sırada beynin ön lobunda yer alan "ventromedial prefrontal cortex" adlı bölümün rol oynadığı saptandı.

Güney Kaliforniya Üniversitesi'ndeki bir araştırmaya göre, beyinlerindeki bu bölge hasarlı olanlar, "ahlaki ikilemlerin" söz konusu olduğu durumlarda, kuru mantık kurallarına göre karar veriyor. Örneğin, bu insanlar çok sayıda rehinenin kurtulması için bir çocuğun kurban edilmesine sesini çıkarmıyor.

 

Sevgili katakuta,

 

Burda Türk basınının, bilimsel bir makaleyi bile nasıl çarpıtarak ve "kendi inançlarını ekleyerek" verdiğinin bariz bir örneği ile karşı karşıayız.

 

Orijinal İngilizce haberlerde "kalbin sesini dinleyerek" veya "vicdanı dinleyerek" gibi ifadeler yok.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Emperyalist zihniyet ve onun koruyucuları, insanları uyutabilmek için bir takım demokratik olmayan olgular oluşturmuşlardır.

 

Bu olgular, o kadar kutsallaşmış ve dokunulmaz hal almıştırki ; değil onlara dokunmak, eleştirmek bile insanın mahvı yada büyük ayıbı haline sokulmuştur.

 

Emperyalist zihniyetin, sömürünün, maddi koruyucuları yetmemiş, bir de manevi koruyuculara gerek duyulmuş.

Bunlardan birisinin ismi din.

Düşünen ve üreten kesim ağzını açamaması, düşünememesi için din ve özünü "ruh" tan başka birşey olmayan masallarla sınırlamışlardır.

Aslı sömürenlerin hükümleri, adı da ruhların buyurukları olmuş.

 

Dinin özü ruhtur.

Gereçeğe karşı ruh.

Bilime karşı ruh.

Maddeye karşı ruh.

Düşünceye karşı ruh.

Beyine karşı ruh.

"Ben" değil ruh.

Üretime karşı ruh.

Allah ruh.

Kur'an'ı getiren ruh.

Melekler ruh.

Şeytan ve cinler ruh.

İnsanların aslı ruh.

İsa ruh.

Kudüs ruh.

Atlarımızın ruhuna..

Onun bunun ruhuna..

Dua gönderin ruhlara..

 

Ruh gibi olduk, ayakta kestiriyoruz.

Artık gelme ey ruh !...Uyanmak istiyoruz !...

 

 

 

Din; aklı başında insanları, kendi hür iradeleri ile, en iyiye, en doğruya, en güzele yönelten ve bununla dünya ve ahiret saadetini hazırlayan, ilahi bir kurumdur.”

Din, aklı olan gerçek kişiler içindir.

Akıldan mahrum olanlar ile gerçek kişi olmayan hük

mi şahsiyetler için, dinli veya dinsiz olmak söz konusu olmaz.

Yine bilmeyerek veya zorla yapılan işin de dini değeri olmaz. Bilerek ve isteyerek yapılmış olması gerekir.

 

“RUH” hakkında yazdıkları hepsi polemik, çarpıtma nerdemi Dinin özü baştan insanın “AKLININ” olmasıdır,Gerçek eğer madde’ci olmaksa madde (ŞUURSUZDUR) İnsan aklı olan varlıktır dolayısı ile Gerçek çarpıtanmıdır.

Bilimi yine tekeline almış Maddeci mahdumu karşısınada “ruh’u” koymuş bana “AKLINI” göster tekelci “Nöron,Snaps” ayaklarınada yatma delil göster KANIT.

Madde’yi yazmıştık madde “Şuursuzdur) bölünür parçalanır deney yapılır ama “AKLI” olan İnsan tarafından.

“SEN” kimsin yani bir tarifini ver yanlız “MADDE” misin.

Üretimi yanlız Maddeciler yapar (indirgemeci dogma kafa)

KUR’AN ı getiren “RUH” tur ister inan ister inanma paşa gönlün bilir.

Melekler “RUH” muş öğrende gel çarpıtma bile kaliteli olursa iyidir.

Şeytan ve Cinlerde “RUH” muş güya aklınca dalga geçecek dedim ya polemik,dezonfarmasyon’unda bir kalitesi olması lazım.

İnsanın ve İsa a.s. üfürülen “RUH” tur varmı aksini ispat edeceğin bri delilin. Burada Kudüs “Ruh” demekle kelime sıkıntısı ve bilmediği ne kadar belli öğrende gel.

“MADDE” gibi olup bölünebilen,deney yapılala bilen şuursuz bir şey olacağıma düşünen,Akleden,üreten,yaşayan bir “RUH” olurum.

 

Sevgili katakuta,

 

Burda Türk basınının, bilimsel bir makaleyi bile nasıl çarpıtarak ve "kendi inançlarını ekleyerek" verdiğinin bariz bir örneği ile karşı karşıayız.

 

Orijinal İngilizce haberlerde "kalbin sesini dinleyerek" veya "vicdanı dinleyerek" gibi ifadeler yok.

 

Saygılar.

 

Sayın BrainSlapper bir daha teşekkür ederim. " Duygularınıza sahip olun, yoksa onlar size sahip olur." Çin Atasözü.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın BrainSlapper bir daha teşekkür ederim. " Duygularınıza sahip olun, yoksa onlar size sahip olur." Çin Atasözü.

 

Bir de neye teşekkür ettiğinizi anlayabilsem, iyi olacak da :stuart:

 

Zira Dini destekleyen bişey söylemedim. İngilizce orjinal makalede insanın ahlaklı davranıp davranmaması tamamed daadeye göre açıklanıyor.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir de neye teşekkür ettiğinizi anlayabilsem, iyi olacak da :stuart:

 

Zira Dini destekleyen bişey söylemedim. İngilizce orjinal makalede insanın ahlaklı davranıp davranmaması tamamed daadeye göre açıklanıyor.

 

Saygılar.

 

Teşekkür'üm "Din'i" destekliyorsunuz diye değil "çarpıtma" yapılan haberi açıklamanız için.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 6 yıl sonra...
  • 2 hafta sonra...
  • 1 ay sonra...

     Düşünen, sorgulayan değerli insanlara saygılarımla;

 

Öncelikle konu hort ettiği için üzgünüm ama şuanda söyleyeceklerimin horta deyeceğini düşünüyorum.

 

Ruhun olmadığını iddia eden arkadaşlar da bir miktar haklılar olduğunu söyleyenlerde.

 

Bir robot ürettiğinizi düşünün , aynı insan beyni gibi işliyor , elektriğe ihtiyaç duyduğunda güneşe çıkmayı biliyor amaçlar doğrultusunda sentez yapıyor.

 

Ama yapamadığı bir şey var hissetmek, görmek ,algılamak, düşündüğünün farkında olmak vs..

 

Onun bu eksiklikleri içinde bir benlik olmaması sadece beyin olması. İnsanlar sadece beyinden oluşsalardı, hayal edemez dokunamaz hissdemez yok olurlardı .

 

Herşeyden önce kendilerinin var olduklarından bile haberleri olmazdı aynen az önce söylediğim robot olurlardı.

 

Transa geçme olayını düşünelim. Transa geçen insanın bilinci yerinde değildir ama yine de düşünebilmektedir!? Demek ki düşünmek için illaki bilincimizin yerinde

olması gerekmiyormuş.

 

Asıl sorun burda normal insan ve transtaki insan aynı matemetik işlemini yapabilir soruları yanıtlayabilir. Aralarındaki fark

 

birinin ruhunun yerinde olması diğerinin uykuda olmasıdır. Sonuç olarak hala insan beyninin tamamen çözülmesine belirsiz bir süre var diyebiliriz.

 

Biraz daha derinleşirsek işin içine quantum fiziği girebilir. Bu kadarı yeterli diyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...
Misafir Yazılım Uzmanı

Düşünen beyinmi yoksa ruhmu diye bir soru sormadan önce bilinç nedir sorusunu sormak lazım. Uyku halindeki bir insanın beyni incelendiğinde nöronların çok aktif olduğu gözlemlenmiştir.

Oysa gece uykuya dalıp sabah uyandığımızda arada geçen zamanı asla hatırlamayız. Ee problem nerde? Uykudayken zamanı algılayamıyorsak o halde beyin nasıl düşünebilir ki? Daha zamanı algılayamıyor.

Uyku halindeyken "ruh" dediğimiz varlığın bedeni terk etmesinden dolayı bilinç 0 oluyor. Bilinç olmadığında ise maddesel algı kapanıyor. Zaman algısı kapanıyor. Demekki ruhun ayrılmasıyla beyin tek başına koca bir hiç oluyor. Ruhun varlığını kabul etmek etmemek tartışması saçma. Kimsenin kabuluyle, eften püften uyduruk yorumlarla, makalelerle çözülecek bir iş değil.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Ruh beyini bir iletişim aracı olarak bir köprü olarak dış dünyayla bağlantıda kalabilmek gönderici ve alıcılarla etkileşime geçebilmede depolamada vs... gibi durumlarda kullanıyor adeta bir  köprü gibi ve bu köprüde (beyinde) oluşabilecek herhangi bir hasar tüm bağlantıları sekteye uğratabiliyor. Ben maddiyatla maneviyatın iletişiminde beyinin ve ruhun iç içe olduğunu düşünüyorum herhangi birisinde oluşabilecek bir hasar bulunduğumuz dünyadaki yaşamı olumsuz etkilemektedir bu çok açık . Ve de ruhun içine hapsolduğu bedenle ve dış dünyayla  bir iletişim kurma gibi gereksinimi olmalı bu gereksiniminde beyin sistemiyle çözmüş olabileceğimden şüphe duymuyorum ..

 

Bilmiyorum söylediklerim hakkında ne düşürürsünüz ne şekilde yorumlarsınız taktiri size kalmış Ancak üzerine düşünülmeye değer olarak görüyorum bunları..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 9 ay sonra...

Beyin etten ibarettir ve düsünmesi mümkün degildir.Burada gercekleri inkar edenler genelde cok beyin salatasi yiyenler olmasin acaba?Materyalistlere göre,tas düsünür,su düsünür,toprak düsünür,beyin düsünür !

Bilgisayarin HardDiski olmadan calistiramazsiniz,ama Harddisk düsünmez sadece hafizaya alir.Yani harddisk disardan kumanda edilir.Beyinde aynidir.Beyin gözün gördügünü kulagin duydugunu hafizaya alir.

Ama dedikya,topraga düsünür diyenler icin bu örnekler farketmiyor onlar kendi dogrularinda devam ediyorlar.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ruh diye bir şey yoktur. Her şey beyinde başlar ve beyinde biter. Beyin tüm duygulanımların, düşüncenin, hesaplamaların, kurguların, hayallerin hepsinin merkezidir. Maddi olması bu işlevleri görmesine engel değildir. Maddi olmayan bir şey ancak duygulanabilir diye bir şey yok. 

 

Beyin bilinen en gelişmiş karmaşıklığa sahip nesne. Bu duruma milyarlarca yıl süren evrim sonucu ulaşmıştır. Kimse onu yaratmamış, düzenlememiş ve programlamamıştır. Bu evrimin bir sonucu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

Değerli arkadaşlar,

 

Bazen bazı şeyleri, yapıları anlamak için anlamanız gereken şeyin ya da yapının dışından bakmayı denemeniz gerekir. Örneğin konu kendiniz yani insan ise bütün insansı ezberlerinizi bir tarafa bırakarak düşünmeniz gerekecektir.

 

Bu noktada münazaraya konu olan tartışma meselesinin anlamsız olduğunu yani tasfir edilen ya da edilegelen ruh kavramlarının doğru olmadığını göreceksiniz. Şunuda unutmayın, ruh binlerce yüzyılın ezberi olarak nesillerde yer eden bir olgudur ve bilimsel anlamda varlığının sorgulanmaya başlanmasının üzerinden pekde geçmemiştir.

 

Şöyle düşünelim. İlk nasıl hareket edeceğini bilmeyen bir varlık vardı! Yeni doğmuş bir bebeğin hareketlerini düşünün. Anlamsız ve karışık eylemler bütünüdür. Eylemler, ifa edildikçe karşılaşılan tepkilere göre yontulmaya ve belli normlara girmeye başlar. Bebek etrafında kendisine en yakın olan varlıkları yani ailesini taklit edecek ve hareketleri kendi deneyimlerininde ışığında onlarınkine benzeyecektir. Eğer o çocuğu bir tavuk kümesine kapatırsanız ve çıkarmazsanız yıllar sonra dışarı çıkarıldığında göreceğiniz şey insan görünümünde ama tavuk gibi hareket eden bir canlı olacaktır. Bunun örnekleri vardır.

 

Bu durumda sormak istiyorum, bir bebek etrafındakilere uyum sağlamaya dolayısıyla bu uyum sayesinde hayatta kalmaya çalışırken ve gitgide tavuğa benzerken ''insan ruhu'' ne yapıyordu? Öyle ya eğer tarif edilen gibi bir ruh varsa insanın eylemleri hiç bir zaman başka bir varlığın eylemlerine dönüşmemeli!

 

 

Ya da ailesi ingiliz olan dolayısıyla ailesinin çıkardığı sesleri taklit etmek suretiyle ileride ingilizce konuşacağı kesin olan bir bebek hayal edin! Sonra bu bebeğin henüz konuşamadan japon bir aileye verildiğini düşünün! Bu durumda bu çocuk kimin seslerini taklit edecek yani büyüyünce nece konuşacak? İngiliz bir anne babadan dolayısıyla ingiliz ırkını temsil eden bir DNA dan ortaya çıkan bedende yer edecek olan ''ruh'' aslında nece konuşuyor?

 

Ruh diye birşey yoktur! Ta en başından gelen bir bilinç te yoktur. Ortaya çıkan, anlamsızca başlayan, bu ana göre kaos olan durumun içindeki canlıların, sayılamayacak sayıda ifa edilen eylemlerinin, ortak noktalarda buluşması sonucu nihayetlenen ortak hareket tarzıdır!

 

 

Yani insanlar bir gün yürümek, ya da koşmak yerine zıplamaya başlarlarsa, sonradan gelen nesilde zıplamaya başlayacak ve bu eylemin insanın normal fıtratı olduğu beyne yerleşecek! Peki burada ''ruh'' kavramını nereye koyalım!

 

 

 

 

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...
  • 1 ay sonra...

Ruhun degil de beynin dusundugunu acikladiginiz bolumde bir şey farkettim siz bu olayi sadece film üzerinden dusunerek aciklamissiniz. Fakat cogu beyin olumu geciren insanin tecrubesini anlattığı farkli olur . biri birini tutmaz.ve filmde soz konusu kiz henuz bedensel olarak tam olarak hayatina son vermemis . ruh bilincine belki de olumden sonra kavusuyoruz belki de yasam faaliyetlerini ruhumuzla beynimizi kontrol ederek yapiyoruz.(beden ile ruh arasinda varligi bilim tarafindan ispatlanamayan bir bağ olabilir.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.