Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Meyveler ve Sağlık


Misafir birce

Önerilen İletiler

kirschen300.jpg...Kiraz, Ağrı kesici stres yok edici

 

 

20 tanesi 1 aspirine eşdeğer.

 

Ağrı kesici özelliğinin yanı sıra bir numaralı stres yok edici...

 

Kirazın faydaları saymakla bitmiyor... Ama uzmanlara göre en önemli özelliği ağrıların dindirilmesinde aspirinden bile

 

daha faydalı olması...

 

Uzmanların verdiği bilgiye göre Kiraz meyvesi ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha fazla etkili oluyor.

 

Araştırmacılar bu etkiyi kirazda bulunan 'antosiyanin' isimli kimyasalın yaptığını bildirmektedir.

 

Kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunmakta ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha

 

fazla olduğu bildirilmekte.

GÜNDE 20 KİRAZ: Araştırıcılara göre, günde 20 kiraz yemek bir Aspirin almakla eşdeğer görülüyor.

 

Ayrıca kirazda bulunan antosiyanin maddesi E ve C vitaminlerine benzer antioksidan etki yapmaktadır.

KİRAZ STRESE BİREBİR

 

Kiraz ağrı kesici özelliğinin yanı sıra bir numaralı stres yok edici olarak tanımlanıyor...

 

Yapısındaki bol fosforuyla sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik sağlıyor.

 

A vitamini kaynağı karoten içeren kiraz, aynı zamanda gözlerin dostu.

 

Kirazın bir diğer özelliği ise kadınların menopoz dönemlerinde dertlerine derman olması.

KİRAZ BÖBREK DOSTU

 

İdrar söktürücü özelliğiyle böbreklerin dostu olan kiraz vücudu zehirli maddelerden temizliyor.

 

Kiraz ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için romatizma ve gut hastalıklarıyla eklem kireçlenmesi

 

ve damar sertliğinin tedavisinde de kullanılıyor.

 

Kirazın içinde bulunan kinik asit ise böbreklerin taş ve kum yapmasını önlüyor...

 

Dahası kum ve taş dökmeye yardımcı oluyor.

 

EN İYİ ZAYIFLATICI

 

*Kirazın sadece böbrekler değil aynı zamanda safra kesesi taşının dökülmesine de yardımcı olduğu biliniyor.

 

Kiraz en önemli özelliklerinden biri de vücuttaki fazla suyun atılmasını sağlaması... Dolayısıyla da dolaylı olarak

 

zayıflamaya yardımcı oluyor.

 

Kirazın ayrıca peklik giderici özelliği bulunuyor. Özellikle bayat yemeklerle pastırma,

 

sucuk gibi gıdaların zararlarını önlüyor.

 

Kiraz kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesine de büyük katkıda bulunuyor...

SİVİLCELER İÇİN DERMAN

 

Kirazın özellikle ergenlik dönemindekiler için mucize niteliğinde bir yararı var...

 

Kanı temizleyen kiraz yüzde oluşan sivilcelerin giderilmesini sağlıyor.

 

Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesi de deride kırışıklıkları önleyip gideriyor...

KARACİĞER İÇİN ÇOK FAYDALI

 

Karaciğerin dostu olan kiraz, hastalıklar, fazla ilaç tüketimi ve zehirlenmeler sonucu zorlanan karaciğerin yükünü

 

hafifleterek iyileşmesine yardım ediyor.

 

Kiraz tüketimi ile karaciğer zamanla normale dönüyor ve safra salgısı artıyor. Böylece sindirim gücünü artırıyor.

 

ŞEKER HASTALARI İÇİN EN İYİ TATLI

 

Kirazda bulunan 'levüloz' adlı şeker kolay sindirilebildiği için şeker hastaları hiçbir tehlike oluşmadan kiraz yiyebiliyor.

 

Ayrıca içerdiği madensel madde ve vitaminler nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklılığı artırıyor.

 

KİRAZIN MEYVESİ KADAR AĞACI DA ŞİFA KAYNAĞI

 

Kirazın ağaç kabukları yüksek ateşe ve pekliğe iyi geliyor...

 

Kirazın yaprakları, müshil olarak kullanılıyor...

 

Kirazın çiçekleriyse göğsü yumuşatıcı olarak faydalı...

 

Kirazın çekirdekleri ısıtıldıktan sonra bir beze sarılarak karın bölgesinde ağrıların giderilmesi için kullanılıyor.

 

Kirazın sapları, idrar söktürücü olduğu gibi bronşite karşı kullanılıyor.

 

SAPLARLA HAZIRLANAN ŞİFALI İÇECEK

 

Bronşite karşı birebir olarak nitelenen kirazın saplarından özel bir şurup hazırlayabilirsiniz...

 

NASIL HAZIRLANIR? :Gölgede iyice kurutulan sapla şurup veya demleme hazırlanabilir.

 

Saplar gerekirse kıyılarak bir gün süreyle su içinde ıslanmaya ve yumuşamaya bırakılıyor.

 

Bir litre su içine bir küçük avuç sap konularak hazırlanacak demlemeden günde 3-4 fincan içiliyor.

 

Bu demleme günde iki kez el ve ayak banyosu şeklinde de kullanılabiliyor.

 

Ya da hazırlanan kiraz sapı demlemesi taze veya kurutulmuş kiraz üzerine boşaltılarak yarım saat bekletildikten sonra

 

süzülerek aynı dozda içilebiliyor.

 

Sapları ayrık ve mısır püskülü ile kaynatılarak demlendiğinde ayak ve karın şişliği;

 

Arpa ile kaynatılarak elde edilen demlemeyse idrar söktürücü olarak kullanılıyor.

 

Dövülmüş çekirdeğinin kaynatılmış suyu idrar zoru sorununa yardımcı oluyor.

 

KİRAZ ALIRKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

 

Uzmanlar, kiraz alırken temiz, parlak ve hasarsız olmasına dikkat edilmesini istiyor.

 

Tavsiyeler şöyle;

 

Kirazın rengi koyu olanlar her zaman daha tatlıdır.

 

Saklarken kirazın saplarını çıkarmazsanız ömrü daha uzun olur.

 

Yıkamadan plastik bir kaba koyup buzdolabında saklayın ve daima yemeden önce yıkayın.

 

Buzdolabından çıkarıp oda sıcaklığında 1-2 saat bekletirseniz tadı daha lezzetli olacaktır.

 

Taze kirazların 2-4 gün içinde tüketilmesi gerekir.

 

Kirazı ayrıca derin dondurucuda saklayabilirsiniz.Bunun için kirazın çekirdeklerini çıkarmanız gerekir.

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nar.jpg...Kepeği yok etmenin en iyi yolu...

 

Bazı türleri mideye iyi gelmese de özellikle kulak ve bağırsaklar için bu meyve tam bir ilaç görevi görüyor.

 

Kepeğin doğal ilacı

 

NAR

Nar taneleri, balla kulak ağrılarına iyi gelir; haricen kulağın altına tatbik edilirse, aynı etkiyi yapar.

 

Ayrıca balla karıştırılıp, dövülmüş nar taneleri, haricen uygulanınca, kepeğe (kıla) iyi gelir...

 

İÇERİĞİ

 

Tatlı olan nar, birinci dereceye kadar soğuk, aynı derecede rutubetli, ekşi olan, ikinci derecede soğuk ve kurudur.

 

YARARLARI

 

Ekşi olan, safrayı tutar ve fazlalıkların bağırsaklara akışını engeller.

 

Özellikle onun şurubunun bu etkisi vardır. Bütün nevileri, hatta ekşi olanı bile, kabız etkisi taşır.

 

ŞİŞLER

 

Nar tanesi, balla birlikte haricen tatbik edilirse, parmaklardaki yaralara iyi gelir.

 

YARALAR

 

Nar çiçekleri, sıcaklığıyla cerahatli yaraları yumuşatır.

 

Ekşi olan, yumuşatıcıdır ve hepsi de pek az besleyicidir. Ancak tanesi zararlıdır.

 

Daha tutucudur; kısımları parçalayıcıdır ve bütün taneleri tatlı olanlar da, olmayanlar da, böyledir.

BAŞ ORGANLARI

 

Nar taneleri, balla kulak ağrılarına iyi gelir. Ayrıca balla karıştırılıp, dövülmüş nar taneleri, haricen uygulanınca,

 

kepeğe (kıla) iyi gelir.

 

Bir adet tatlı nar, şarap içinde pişirilip, sonra iyice ezilse, sonra şişmiş kulağa (kabakulak ) yakı yapılsa, iyi gelir.

 

Nar şurubu ve şarabı (rub), sarhoşluğu önler. Özellikle ekşi olanının bu etkisi güçlüdür.

GÖZ HASTALIKLARI

 

Ekşi öz suyu, balla birlikte katarakta (zıfr) iyi gelir. Tatlısının öz suyu, ve acısının öz suyu, balla birlikte güneşletilirse,

 

gözün ateşine, hararetine, cehere (gündüz körlüğü) iyi gelir.

SOLUNUM

 

Ekşi nar, boğazı tahriş eder ve göğüsü tahriş eder. Tatlı nar, her ikisini de yumuşatır

 

ve göğüsü güçlendirir. Eğer nar tanesi, yağmur suyu ile içilirse, ağızdan gelen kanamayı durdurur

 

ve bütün nar çeşitleri hafakana (çarpıntı) iyi gelir ve hıçkırığı keser.

 

DIŞARI ATAN ORGANLAR

 

Ekşi nar, genellikle tatlı nardan daha çok idrar söktürücüdür ve her ikisi de (ekşi ve tatlı) idrar söktürücüdür;

 

balla birlikte nar taneleri, midedeki yaralara yararlıdır; kavrulmuş nar çekirdekleri, safra salgısına faydalıdır

 

ve mideyi güçlendirir. Nar kökünün kabuğu, nebizle (hurma ve üzümden yapılan bir çeşit içki) bağırsak kurtlarını döker.

 

BESLENME ORGANLARI

 

Hepsi keymus için iyidir ve midenin kronik iltihabına iyi gelir. Tatlı nar, mide için uygundur, onun hafif bir kabız etkisi

 

vardır.

 

Ekşi olan nar, mide için zararlıdır. Bundan başka, mide için nar tanesi kötü etki yapar; midede yakıcı etki yapar.

 

 

Onun kavrulmuş taneleri, hamilelerin iştihasını artırır; aynı zamanda ekşi narın özünü, ateşli kimselerin yemekten önce

 

yudumlamasından, yemekten sonra yudumlaması daha iyidir.

 

Yemekten sonra ekşi nar yemek, buharının organlara ulaşmasına engel olur.

 

Yemek öncesi nar yemek, yenen yemeğin hazmedilmesini engeller.

 

Bütün nar çeşitlerinin pek az gıda değeri vardır.

HUMMALAR

 

Acı nar, hummalara ve iltihaplara iyi gelir. Ancak tatlı olanı, genellikle ateşli hummalarda zararlıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

nar.jpg...Kepeği yok etmenin en iyi yolu...

 

Bazı türleri mideye iyi gelmese de özellikle kulak ve bağırsaklar için bu meyve tam bir ilaç görevi görüyor.

 

Kepeğin doğal ilacı

 

NAR

 

Ben Nari cok severim ama burda baya bir pahali oluyor ve tat'da ayni olmuyor bu sene Turkiye'de olayim teyzemin bahcesinden yiyecegim :) Nar'da tek sevmedigim yani hani icinde beyaz bolum bolum tutan sey varya onsuz olsa harika olcakmis :lol:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben Nari cok severim ama burda baya bir pahali oluyor ve tat'da ayni olmuyor bu sene Turkiye'de olayim teyzemin bahcesinden yiyecegim :) Nar'da tek sevmedigim yani hani icinde beyaz bolum bolum tutan sey varya onsuz olsa harika olcakmis :lol:

 

Bak sen en iyisi ne yap biliyormusun. Teyzen gideceğin zamanı nasıl olsa biliyordur. Önceden de haber verirsin..

 

ne olur ne olmaz diye :) laf arasında da Nar yemek istediğini söylersin.. Teyzen sana ayıklar onu,

 

koyar bir güzel tabağın icersine, sen sırf bir kaşık alırsın.. başlarsın yemeğe.

 

( Hem o beyaz dediğin yerden de kurtulmuş olursun ) birde şimdi aklıma geldi.. o ufacıcık ufacıcık

 

cekirdeklerini ne yapacaksın, beyazindan kurtulayım derken, her bir tanesinin icersinde ki cekirdek .. ? :)

 

 

wassermelonerot.jpg....Yaz sıcağının serinleten meyvelerinin başında gelen karpuzun

 

 

çok sayıda faydası olduğu bildirildi. Uzmanlar, kan basıncının dengelenmesinden, sağlıklı zayıflamaya kadar çok sayıda faydası olan karpuzun yaz

 

aylarında bol bol tüketilmesini öneriyor.

 

 

 

 

Beslenme Uzmanı Yasemin İpek, karpuzun tezgahlarda yerini almaya başladığını belirterek,

 

"Karpuz, içinde barındırdığı maddelerle tam bir sağlık kaynağı." ifadesini kullandı.

 

Karpuzun kan basıncı ve kalp fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olduğunu ayrıca kanser türlerine karşı da

 

koruyucu bir etkiye sahip olduğunu dile getiren İpek şu bilgileri verdi: "Karpuzun bedeni temizleyici özelliği var.

 

Çünkü yüzde 95'i su. Bu sebeple böbrekleri çok iyi çalıştırır. İdrar söktürür.

 

Böbrekteki üre ve ürat tuzlarını temizler. Ayrıca kum dökme, taş düşürmeye de etkilidir.

 

Bol bol B, C vitamini ve anti oksidan içerir. Karpuzda 'Likopen' maddesi kan basıncını düzenler.

 

İçerdiği yüksek potasyum ve Beta Karoten maddesi sayesinde kalbi enfaktüse karşı koruyucu özelliği vardır.

 

Karpuz tam anlamıyla bir şifa kaynağıdır."

 

Kilo sorunu olan bayanlara da bol bol karpuz tüketmelerini öneren İpek, karpuzun bol miktarda su içermesi

 

ve şeker barındırmaması, ayrıca boşaltımı hızlandırması gibi özellikleriyle kilo vermeyi hızlandırdığını ifade etti.

 

Bu sebeple hem fazla kilosu olan, hem de kilo almak istemeyenlerin bol bol karpuz yemelerini tavsiye eden İpek,

 

"Karpuz, yağ ve kolesterol içermez. Kalorisi de çok düşüktür.

 

Bu sebeple yazın diyet yapanlar için bulunmaz bir gıdadır." dedi.

 

İpek, şifa kaynağı karpuzdan azami şekilde faydalanabilmek için doğru tüketilmesinin de çok önemli olduğunun altını

 

çizerek, yapılan bir yanlışı da şöyle dile getirdi: "Karpuzu genelde yemeklerden sonra tüketiyoruz.

 

Bu doğru değil. Yemekten hemen sonra tüketilen karpuz şişkinlik ve sindirim meydana getirir.

 

Bol bol tüketilemez. Karpuzu açken tüketmek içerdiği faydalardan azami şekilde yararlanılmasını sağlar.

 

Bu sebeple karpuz yemeklerden çok önce ya da yemeklerden epeyce sora tüketilmelidir."

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kirschen300.jpg...Kiraz, Ağrı kesici stres yok edici

 

 

20 tanesi 1 aspirine eşdeğer.

 

Ağrı kesici özelliğinin yanı sıra bir numaralı stres yok edici...

 

Kirazın faydaları saymakla bitmiyor... Ama uzmanlara göre en önemli özelliği ağrıların dindirilmesinde aspirinden bile

 

daha faydalı olması...

.

.

 

 

 

Kirazdan Türk Bayrağı

Aydın'ın kirazıyla ünlü Kuşadası'na bağlı Kirazlı köyündeki "Ekolojik Tarımda 4. Geleneksel Kiraz Festivali"

 

kapsamında üreticiler tarafından kirazdan yapılan Türk bayrağı ilgi odağı oldu

 

Kirazlı köyünde gerçekleştirilen "Ekolojik Tarımda 4. Geleneksel Kiraz Festivali, Selim Eren İlköğretim Okulu'nun

 

bahçesinde düzenlenen törenle başladı.

 

Açılış için okul bahçesine gelen konuklar, ilginç bir bayrakla karşılaştı.

 

Kirazıyla ünlü Kirazlı köyünün rekortmen üreticileri, okulun girişine en iyi ürünlerinden oluşan

 

kirazlarla Türk bayrağı yaptılar.

 

Türk bayrağının üreticilerin fikri olduğunu belirten Kirazlı Köyü Muhtarı Hüseyin Fırat,

 

"Üreticilerimizden böyle bir bayrak yapma fikri geldi.

 

Uzun çabalar sonucu seçme kiraz ürünlerinden oluşturulan bayrak okul girişine monte edildi

 

ve festivalimize ayrı bir renk kattı" dedi.

 

 

 

251220090607104007400.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1464r.jpg....Dikkat ! Sakın tuzlayarak yemeyin...

 

 

 

 

Menapoz dönemindekilere faydalı, bağırsak dostu ve kansızlığı giderdiği gibi zihin yorgunluğunu da iyi geliyor.

 

Türkiye bir meyve cenneti.

 

Her meyvenin de binbir türlü faydası var.

 

Sakinleşmek için, kabızlık için, romatizma için bu meyveden yemek yetiyor.

 

Türkiye'nin hemen her yerinde bulunan erik A, C ve B grubu vitaminleri ile potasyum, magnezyum, fosfor

 

ve demir mineralleri açısından zengin bir meyvedir. Faydaları ise şöyle sayılıyor:

 

Erik vücuda güç ve enerji verir.

 

Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Sinirleri sakinleştirir. Kansızlığa iyi gelir.

 

Erik sindirim sistemine de faydalıdır. İştah açıcıdır.

 

Hazmı kolaylaştırır.

 

İdrar söktürücüdür ve kabızlığı giderir. Vücuttaki zararlı maddeleri dışarı atmaya yardımcı olarak böbrekleri dinlendirir.

 

Romatizmaya iyi gelir. Östrojen seviyesini dengelediği için özellikle Menopoz dönemindeki kadınlar için faydalıdır.

 

Komposto olarak yenirse bağırsakları çalıştırarak kabızlığa çok iyi gelir.

 

 

Erik çekirdekleri bağırsak solucanlarını düşürmekte faydalıdır.

 

Erik yaprakları kaynatılıp suyu ile gargara yapılırsa bademcik ve boğaz iltihaplarına iyi gelir.

 

 

Kuru erik barındırdığı bol miktarda A vitamini ile cilde çok yararlıdır.

 

Eriğin çekirdekleri çıkarılıp püre haline getirildikten sonra makyaj çıkarıcı olarak yüzü temizlemekte kullanılabilir.

 

Ancak doktorlar eriğin tuzlanmadan yenmesini öneriyor:

 

 

“Eriğin tuzlanarak yenmesi, vücuda gereksiz yere tuz alınmasına yol açar.

 

Gereksiz tuz kullanımı, özellikle riskli gruplarda böbrek ve tansiyon rahatsızlıklarına neden olabilir." deniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

158220090615035435739m.jpg

 

 

Lychee

Liçi 4000 yıl önce keşfedilmiş , mükemmel bir renk ve tada sahip tropikal / subtropikal bir meyvedir.

 

Dünyanın birçok bölgesinde bilinen bir meyve olmasına rağmen, ne yazık ki ülkemizde ne üretimi ne de tüketimi vardır.

 

Son yıllarda nadir meyveleri yetiştirmek bir trend halini aldı.

 

Feijoa ülkemizin iklimine uygun olduğu için bu trendin öncüsü oldu.

 

Daha sonra Naşi bunu takip etti.

 

Liçi Nedir ?

Liçi kabartmalı bir kabuğa sahip, çok sıradışı bir tad ve kıvama sahip, güzel kokulu, sulu, yarı saydam,

 

nadir bir tropik/yarı tropik bir meyvedir.

 

Liçi' nin orijini Çin' in Kwangtung ve Fukien eyaletleridir.

 

Şu anda 1000 yaşın üzerinde Liçi ağaçlarına bu bölgede rastlanmaktadır. Liçi yetiştiriciliği Çin'den komşu ülkelere,

 

Güneydoğu Asya uzak adalara, Madagaskara oradan da Fransa ve İngiltereye kadar yayılmıştır.

 

1800 lerin sonlarında ise Havai ve oradan da Amerika' ya.

 

Amerika'da ise başarılı Liçi yetiştiriciliği 1900 lerde başlamıştır.

 

Bilinen botanik ismi ile Litchi chinensis,Sapindaceae veya Soapberry ailesindendir.

 

Liçi değişik isimlerle bilinir, bunlar; lychee nut, litchi, litchee, lichee, lichi , laichi ve leechee.

 

En popüler türler ise Güney Florida'da yetişen Brewster, Hak Ip, ve Mauritius' dir.

 

Şu anda Amerika'da yetişen 33 değişik Liçi türü vardır.

 

Bunlardan en çok yetiştirilenler ise Brewster ve Mauritius'dur.

 

Bunlar dışında da nadide türler bulunmaktadır..

 

 

 

 

 

607320090615035358434.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

fruchtsaft.jpg...Hangi meyve suyu ne kadar tüketilmeli ?

 

 

Marketlerde satılan meyve sularının, gerçek meyvenin yerini tutup tutmadığı her zaman

 

tartışılmıştır.

 

Çok fazla meyve suyu tüketimi kilo alımına neden olduğu açıklandı.

 

 

Mayo Clinic'te yer alan haberde, çocukların hangi meyve suyundan

 

ne kadar tüketmesi gerektiği açıklanıyor.

 

Son yıllarda yapılan çalışmalar, yüzde yüz meyve suyundan makul ölçülerde içmenin

 

çocukların kilosunu etkilemediğini doğruladı.

 

Buna rağmen, meyve suyu kalori içerdiği için, çok fazla meyve suyu tüketmek kilo alımına neden olabilir.

 

 

 

Uzmanlar, çocuğunuza meyve suyu verecekseniz, meyveli içecek ya da meyve suyu kokteyli yerine

 

yüzde 100 meyve sularını tercih etmenizi söylüyor.

 

Yüzde 100 meyve suyu ile meyveli içeceklerin benzer kalori miktarına sahip olmasına rağmen,

 

yüzde 100 meyve suyu içen bir çocuğun daha fazla vitamin, besin ile daha az katkı maddesi aldığı

 

açıklanıyor.

 

Haberde, çocuğunuzun çok fazla meyve suyu içip içmediğinden emin olmak için Amerikan

 

Pediatri Akademisi'nin belirlediği sınırları takip edebileceğiniz kaydedildi:

 

 

 

İlk 6 ay: Meyve suyu verilmemeli. Sadece kabızlık durumunda verilebilir.

 

6-12 ay arası: Günde 120 ml bardakla verilmeli, diş çürümesini önlemek için biberon kullanılmamalı.

 

1-6 yaş arası: Günde 180 ml ve üzeri.

 

7 yaş ve üzeri: Günde 355 ml ve üzeri.

 

 

120 ml'lik yüzde yüz meyve suyu, bir porsiyon meyveye eşittir.

 

Ancak, meyve suyu tüm meyvede bulunan liflerden yoksundur.

 

Birçok çocuk için meyve suyu sevilen bir içecek olmasına rağmen,

 

tüm meyvenin daha iyi bir seçim olduğu unutulmamalı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1464r.jpg....Dikkat ! Sakın tuzlayarak yemeyin...

 

 

Menapoz dönemindekilere faydalı, bağırsak dostu ve kansızlığı giderdiği gibi zihin yorgunluğunu da iyi geliyor.

 

Türkiye bir meyve cenneti.

 

Her meyvenin de binbir türlü faydası var.

 

Sakinleşmek için, kabızlık için, romatizma için bu meyveden yemek yetiyor.

 

Türkiye'nin hemen her yerinde bulunan erik A, C ve B grubu vitaminleri ile potasyum, magnezyum, fosfor .........

 

Bu yuzden Turkiye'de yasayanlari kizkaniyorum ... Hemen hemen her meyva Turkiye'de var ve fiyatlari uygun bazende bedeva ( agaclarda :lol: ) Turkiye'ye geldim zamanlar hep mayista gitmek isterim erik yiyeyim diye ... sonra erik sesozundan karpusa geciyorum :D sabahtan aksama kadar karpuz yerim musafirlige gidince ne pisireyim derlerse hic farketmez karpuz olsun yeter bana derim ... uzun kalirsamda karpuztan Nar ve duduklara gecerim :)

sanirim ailemde tek meyva hastasi olan benim ....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu yuzden Turkiye'de yasayanlari kizkaniyorum ... Hemen hemen her meyva Turkiye'de var ve fiyatlari uygun bazende bedeva ( agaclarda :lol: ) Turkiye'ye geldim zamanlar hep mayista gitmek isterim erik yiyeyim diye ... sonra erik sesozundan karpusa geciyorum :D sabahtan aksama kadar karpuz yerim musafirlige gidince ne pisireyim derlerse hic farketmez karpuz olsun yeter bana derim ... uzun kalirsamda karpuztan Nar ve duduklara gecerim :)

sanirim ailemde tek meyva hastasi olan benim ....

 

 

Sen benim ikizim olmayasin :) tek fark karpuz ile aram pek iyi degil' dir... kavun' u daha cok severim :)

 

 

 

img0731a.jpg...Siyah üzüm

 

Siyah üzüm BAKIN hangi hastalığın tedavisinde destekleyici olarak kullanılacak ?

 

Türk bilim adamları, antikanserojen özelliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanan siyah üzümün

 

kanser hastalarında destekleyici tedavide kullanılması için proje yürütecek.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü ile Tıp Fakültesi Hem atoloji Bilim Dalı'nın ortaklaşa

 

yürüteceği projenin başarıya ulaşması halinde hastalar yüksek fiyata aldıkları ithal ürünü çok ucuza

 

edinebilecek.

 

 

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman İlhan, dünyada

 

ve Türkiye'de artış gösteren lösemi, lenfoma ve myeloma gibi hastalıklara yönelik tedavilerde büyük

 

gelişme olmasına rağmen olumlu sonuç alınamayan vakalar da bulunduğunu söyledi.

 

 

Yıllardır "Kemoterapinin yanı sıra destekleyici bir ürün alıp alamayacakları"nı soran hastalarına bununla

 

ilgili bilimsel yayınlar az olduğu için çekingen yanıtlar verdiğini anlatan İlhan, bazı hastalarının ithal edilen pahalı

 

ürünlerden kullandıklarını ifade etti. İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

 

"Son yıllarda siyah üzümün kabuğunda bulunan resveratrol adı verilen doğal antibiyotiğin lösemi hastalarında etkili

 

olduğuna ilişkin araştırmalar yayımlandı.

 

Bununla ilgili bir çalışma 33. Ulusal Hematoloji Kongresinde ikincilik ödülü aldı. Nature gibi dünyanın belli başlı

 

dergilerinde bu maddenin kanser hücrelerine karşı etkili olduğu gösterildi ve çalışma çok hızlı ilerliyor.

 

 

Hatta KML türü kanserli hastalarda çok etkin olan Glivec ilacına direnci olanlarda bile bu maddenin etkili olduğu ortaya

 

çıktı.

 

Yürüteceğimiz bu sosyal sorumluluk projesiyle önce Ziraat Fakültesi'ndeki araştırmacılar tarafından resveratrolun

 

ülkede yetişen siyah üzümlerdeki oranı belirlenip ıslah çalışmaları yapılacak.

 

Projenin ikinci aşamasında ise tıp fakültemizin hematoloji bilim dalında önce hayvan, sonra da insan deneyleriyle bu

 

maddenin hastalar üzerindeki etkinliği belirlenecek.

 

Proje başarıya ulaşırsa hastalar bu ürünlere çok daha ucuza ulaşabilecek." "Ürünün kemoterapi gören hastalarda etkili

 

olup olmadığı" sorusu üzerine de İlhan, bazı bilim adamlarının kemoterapiden sonra değerlerinde düşme olan trombosit

 

ve lökositlerin toparlanmasında bu maddenin etkili olduğunu gösteren çalışmalar ortaya koyduklarını bildirdi.

 

İlhan, "Literatüre geçen çok başarılı sonuçlar var. Kemoterapide dirençli olgularda bile işe yaradığı görülmüş" şeklinde

 

konuştu.

 

Antikanserojen etkisi olan bu maddenin bir alternatif tedavi değil, ilaçla beraber alınması gereken tamamlayıcı

 

bir ürün olduğunu vurgulayan İlhan, "Lösemi ve lenfoma tedavisinde, kemoterapinin etkisinin artırılması ya da yan

 

etkilerinin azaltılması için kullanılabilecek. Ama bunun için öncelikle projemizin sonuçlanması gerekir" dedi.

 

RESVERATROLUN ANTİKANSEROJEN VE ANTİMUTAJEN ÖZELLİĞİ

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan Söylemezoğlu da siyah üzümün

 

soğuk hava koşulları, mantar enfeksiyonları gibi etkenlere bağlı olarak kendini korumak için ürettiği resveratrolun,

 

antikanserojen ve antimutajen özelliği bulunduğunu söyledi.

 

Bu maddenin siyah üzüm çeşitlerinde yoğun olarak bulunduğunu anlatan Söylemezoğlu, araştırma kapsamında,

 

asmanın gen merkezi olan Türkiye'de yetiştirilen üzüm çeşitlerinde bu maddenin düzeyinin belirleneceğini kaydetti.

 

 

Söylemezoğlu, çalışma kapsamında üzümün çekirdeği, kabuğu ve salkım sapının yanı sıra şarap ve pekmez gibi bu

 

meyveden üretilen ürünlerdeki resveratrol düzeyine de bakacaklarını bildirdi.

 

Üzüm suyu ve kuru üzüm gibi besinlerdeki resveratrol oranını da araştıracaklarını belirten Söylemezoğlu, "Bu araştırma,

 

hem kültür çeşitlerinde hem yabani tipteki asmalarda hem de Amerikan türlerinde yürütülecek" diye konuştu.

 

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak ise projeyi TÜBITAK, DPT ve diğer ilgili kuruluşların

 

desteğiyle yürütmeyi planladıklarını söyledi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

dikenliincir.png...Doğada kendiliğinden yetişen, kaktüs türü bir bitkinin meyvesi olan ''dikenli incir''

 

Mersin'in Tarsus ilçesindeki köylülerin önemli geçim kaynaklarından birisi haline geldi.

 

Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer, Türkiye'nin hemen hemen yer yöresinde görülen ancak, Akdeniz

 

ve Ege'de daha sık rastlanan yabani bir bitki olan dikenli incirin, halk arasında ''Frenk İnciri'',

 

''Frenk Yemişi'' olarak da adlandırıldığını belirtti.

 

Kıraç alanlarda, kurak ve kireçli topraklarda yetişen, ana vatanının ise Güney Afrika olduğu bildirilen dikenli incirin Tarsus'a

 

bağlı köylerde hasadına başlandığını ve yıllık 150 bin ton civarında toplandığını ifade eden Ergezer, şöyle devam etti:

 

''Dikenli incir kırsal kesimlerde yol kenarlarında bile kendiliğinden yetişiyor. Köylüye de sadece toplayıp satmak kalıyor.

 

Bu meyve, hiçbir masraf yapmadan elde edildiği için önemli bir gelir kaynağını oluşturuyor.

 

Dikeninin toprakla buluşmasıyla yetişme süreci başlayan incirin köylüye daha çok gelir getirebilmesi için biz de

 

pazarlanmasına katkı sağlayacağız.''

 

 

 

 

-''TAMAMEN ORGANİK BİR MEYVE''-

 

 

 

Ergezer, doğada hiçbir hormon veya katkı maddesi olmadan kendiliğinden yetişen dikenli incirin, bu özelliği nedeniyle

 

tamamen organik bir meyve olduğunu söyledi.

 

 

Genelde soğuk olarak tüketilen, bu nedenle satıcıların buz parçalarının üzerine serdiği, dikenlerinin yoğunluğu nedeniyle soyarak satışa sunulan dikenli incirin, her yaş grubunca tercih edildiğini belirten Ergezer, şöyle devam etti:

 

''C vitamini yönünden zengin olan, bu nedenle vücut direncini artırma, güç ve zindelik verme özelliği bulunan dikenli incir, organik olması dolayısıyla gönül rahatlığıyla tüketilebilir.

 

Ayrıca, dikenli incirin kabızlık gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarında da etkili olduğu biliniyor.''

 

Ergezer, dikenli incirin başka Akdeniz ülkelerinde tatlı ve pasta sektöründe yoğun olarak değerlendirildiğini,

 

doğal kozmetik olarak kullanıldığını ancak, Türkiye'de yabani bir bitki olarak kaldığını belirterek,

 

''Bu bitkinin kültür bitkisi olarak yetiştiriciliğinin yapılıp kullanım alanları yaygınlatığında ülke ekonomisine büyük faydaları

 

olacağına inanıyoruz'' diye konuştu.

 

Vitamin değeri ve katkısız yetişme özelliklerinin yanı sıra fiyatı da cazip olan dikenli incirin tanesi tezgahlarda

 

50 kuruştan satılıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

yashurma.jpgYüksek tansiyonu düşürüyor

 

Kalp-damar sistemi, mide bağırsak hastalıklarına iyigeliyor, bağışıklık sistemini güçlendirip, yüksek tansiyonu düşürüyor.

 

Yılda sadece 15 bin tonluk üretimi yapılan Trabzonhurmasının, kalp-damar sistemi, mide bağırsak hastalıklarına iyi geldiği,bağışıklık sistemini güçlendirdiği,

 

yüksek tansiyonu düşürdüğü bildirildi.

 

 

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü BaşkanıProf. Dr. Ömer Utku Çopur, AA muhabirine yaptığı açıklamada,

 

Trabzon hurmasınınana vatanının Çin olduğunu, bu ülkenin yıllık 1 milyon 655 bin ton ile dünyaüretiminin yaklaşık yüzde 70'ini karşıladığını belirtti.

 

 

Kore, Japonya ve ABD'de de yetiştirilen Trabzon hurmasınınTürkiye'de genellikle Akdeniz kıyılarında üretildiğini kaydeden Çopur,Türkiye'de 665 bin adet

 

ağacı bulunan meyvenin yıllık üretiminin 15 bin tonolduğunu bildirdi.

 

 

Çopur, 2020 yılında ülke üretiminin 24 bin tona ulaşmasınınbeklendiğini belirterek, bu ürünün en çok Kuveyt, Ürdün, Almanya, İsviçre veKıbrıs'a ihraç edildiğini anlattı.

 

 

Trabzon hurmasının, içerdiği karbonhidrat, protein, yağ,mineral ve vitaminlerce önemli bir besin kaynağı olduğa dikkati çeken Çopur, şubilgileri verdi:

 

''Bu meyvenin magnezyum, potasyum, kalsiyum, çinko vefosforu yüksek oranlarda bulundurduğu araştırmalarla ortaya konulmuştur.

 

 

Buürün, iyi bir demir, potasyum ve kalsiyum kaynağıdır. Yüksek düzeyde içerdiğiaskorbik asit ve fenolik bileşikler,

 

bu meyveye yüksek düzeyde antioksidanözellik sağlamaktadır. Sahip olduğu buruk tat, içerdiği yüksek miktardakifenolik bileşiklerden kaynaklanmaktadır.

 

 

Trabzon hurmasının kalp-damar sistemihastalıklarına olumlu etkisi vardır. Son yıllarda yapılan araştırmalardakolesterolü

 

ve yüksek tansiyonu düşürücü özelliğinin olduğu da tespitedilmiştir. Aynı zamanda, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmekte, sindirimsistemi hastalıklarına iyi gelmekte

 

ve kanserden korunmada önemli yertutmaktadır.''

 

Dünyada sevilerek tüketilen ve aranan bu meyvenin,kansızlığa, vitamin eksikliğine, mide-bağırsak hastalıklarına

 

ve soğukalgınlıklarına karşı iyi geldiğini ifade eden Çopur, Trabzon hurmasının ishalikesmede, iştah açmada etkili olduğunun da araştırmalarda ortaya çıktığınıbelirtti.

 

 

Meyvenin sos, şerbet, jelatinli tatlılar, sakız, dondurma,kek dolgusu, kokteyl yapımında değerlendirilerek tüketilebildiğini de anlatanÇopur,

 

''Trabzon hurmasının meyve yaprakları, Uzakdoğu ülkelerinde tıbbi ilaçve bitkisel çay olarak tüketiliyor.

 

Trabzon hurması ayrıca çok önemli bir lifkaynağıdır. Çözülemeyen liflerin kolon kanseri riskini önlemede etkin roloynadığı da bilinmektedir'' diye konuştu.

 

 

 

SAKIN OLGUNLAŞMADAN YEMEYİN

Ülkemizdeki hurma çeşidi daha çok, domates gibi kızardıktansonra keyifle yenilebiliyor. Bunun için dalından koparıldıktan sonra en az

 

 

1-2hafta beklenmesi gerekiyor. Yoksa ağzınızda pek de hoş olmayan bir buruklukbırakabilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

78768.jpg.....Pepino

 

 

 

Anavatanı Güney Amerika olan ve son yıllarda Türkiye'de yetiştirilen pepino, kavun, muz ve ananasa benzeyen tadıyla büyük ilgi

 

görüyor.Pepino, içerdiği yüksek potasyumla kan şekerini düşürüyor. A, B ve C vitaminleri ile kanser

 

ve kalp krizine karşı koruma sağlıyor.

 

 

Kanser hücrelerinin yok olmasında büyük etki sağladığı ve kolesterolü düşürdüğü bildirilen pepino, hücre yenileyici özelliğiyle çocukların gelişiminde,

 

C vitamini deposu olma özelliğiyle vücut direncini artırmada, kalsiyum bakımından zenginliğiyle ağrıların giderilmesine katkı veriyor.

 

Böbrek kumuna etkili olan, anemi hastalarına fayda sağlayan pepino, cinsel duyguları da uyarıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

meyve.jpg

 

 

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) bu yılın bitkisel üretimine ilişkin açıkladığı ilk tahminlere göre, toplam meyve üretiminde geçen yıla göre

 

yüzde 0,2 düzeyinde azalma beklenirken, meyve üretiminde önde gelen illerden Bursa'da uygun hava koşulları

 

ve yağış nedeniyle, elma, armut ve ayva üretiminde yüksek rekolte gerçekleşti.

 

 

 

Kivi üretiminin yüzde 38'i Yalova'dan

 

 

 

Yalova Ziraat Odası Başkanı Şaban Beşli ise il genelinde elma hasadının sona ermek üzere olduğunu, kivi hasadının ise birkaç gün

 

içerisinde başlayacağını bildirdi.

 

 

Kivi üretiminin her geçen yıl artığını belirten Beşli, ''Altınova ilçemizde ağırlıklı olarak üretilen kivi artık Çiftlikköy

 

ve Çınarcık ilçelerinde de üretilmeye başlandı. Karadeniz bölgesinde de kivi ile ilgili önemli yatırımlar var.

 

Giresun, Rize ve Ordu'da kivi üretimi artmakta. Fakat kalite olarak Yalova'da üretilen kivi Türkiye'nin en iyi kivisidir'' dedi.

 

 

 

Beşli, ''Yalova elması''nın eskiden en meşhur elmalardan biri olduğunu, ancak artık üretilmediğini hatırlatarak, ''Eskiden yoğun şekilde üretilen, daha sonra düşüş yaşanan elmada son yıllarda yeniden hareketlenme başladı. Şu anda Yalova elması bitik durumda, ancak bodur elma çeşitleri çiftçilerimiz tarafından üretilmeye başladı. Elmada yeniden bir hareketlenme var'' diye konuştu.

 

 

İl Tarım Müdürlüğünde görevli ziraat mühendisi Nurettin Güngör de 2008 verilerine göre, Türkiye'de üretilen kivinin yüzde 38'inin Yalova'dan çıktığını belirtti.

 

 

''En çok kivi üretimi yapan il Yalova'' diyen Göngör, Karadeniz'de de artık kivinin üretildiğini, bu yüzden üretim yüzdesinin bu bölgedeki illere kaymaya başladığını söyledi.

 

 

Yalova'da kivi üretimin her geçen yıl arttığını anlatan Güngör, ''2003 yılında bin 253 ton olan kivi üretimi, 2008 yılında 6 bin 980 tona ulaştı. İlde kivi üretimimiz 3 bin dekar alanda gerçekleşiyor'' dedi.

 

 

Güngör, Yalova'da elma üretim alanında fazla değişiklik yaşanmamasına rağmen elde edilen üründe artış yaşandığını belirterek, şunları kaydetti:

 

''Yalovalı elma üreticileri bahçelerinde bodur türlerde elma ekmeye başladı.

 

 

Bunu neticesinde az alanda daha çok üretim ortaya çıktı. 2003 yılında 10 ton olan elma üretimi 2008 verilerine göre 24 tona çıktı.

 

Yalova'da özelikle Granny Smith türü elma üretiliyor.

 

Bu elma türü yurt dışından da daha çok talep gören bir türdür. Diğer elmalara göre daha fazla kazanç getiren tür, her geçen gün yaygınlaşmaktadır.''

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Karaman nar ve kirazda da söz sahibi olmak istiyor

 

 

Karaman Tarım İl Müdürü Hikmet Doğru, Karaman'ın coğrafi yapısının elmanın yanı sıra birçok meyvenin yetişmesini mümkün kıldığını söyledi.

 

Bu anlamda Karaman'ın bir ''meyve cenneti'' olduğunu ifade eden Doğru, ''Karaman'da şu anda 6 milyon meyve veren elma fidanı var.

 

Elma ağacı sayısı bakımından birinci sıradayız. Eski elma bahçelerinin yanı sıra birçok üretici artık eski bahçelerinin yerine yeni, modern elma bahçeleri oluşturdu.

 

 

Bu bahçelerde tam anlamıyla elma vermeye başladığında üretimde de birinci sıraya yerleşeceğimiz umuyorum. Bu yıl elmada 400 bin tonun üzerinde rekolte bekliyoruz'' dedi.

 

 

 

Dünya'nın kirazı Ereğli'den

 

 

Dünya kiraz üretiminin yaklaşık yüzde 20'sini elinde bulunduran Türkiye'de beyaz kirazın yüzde 90'ı da Konya'nın Ereğli ilçesinde üretiliyor.

 

Dünyadaki en iyi beyaz kiraz merkezi olarak bilinen Ereğli'de, İtalyan firmaları tarafından kurulan 3 büyük kiraz işletme tesisi bulunuyor.

 

Beyaz kirazın özellikle İtalyanlar tarafından sevildiğini ifade eden Ereğli İlçe Tarım Müdürü Özkan Özgüven,

 

İtalyan ortaklı kiraz işleme tesislerinde çekirdekleri ile sapı ayıklanan kirazların, bidonlarla yarı mamul halinde Avrupa'ya gönderildiğini belirtti.

 

 

 

Narenciye ve erik Hatay'dan

 

 

 

İklim koşullarının uygunluğu, verimli tarım arazileri ile ürün çeşidinin bolluğu dolayısıyla Hatay, meyveleriyle de adından söz ettiriyor.

 

Pamuk, buğday gibi sanayi ürünlerinin yetiştiriciliğinin yapıldığı Amik Ovası'nın yanı sıra il merkezi ve ilçelerde turunçgil,

erik, nar ve kayısı gibi meyveler de dikkati çekiyor.

 

 

 

Muz, çilek ve narenciye Mersin'den

 

 

 

Doğu Akdeniz'in en önemli turizm kentleri arasında yer alan Mersin, yetiştirdiği muz, çilek ve narenciyeyle dikkati çekiyor.

 

Kentin en batısında bulunan Anamur, muzuyla ün salmış yöreler arasında bulunuyor.

 

Yıllık ortalama 100 bin ton civarında rekoltenin beklendiği ilçede, üretici ithal muzlar nedeniyle sıkıntılı. Kilogramı 1,30 lira civarında alıcı bulan muzun, piyasada ithalleriyle rekabette zorlandığını belirten üreticiler, kota uygulamasına gidilmesini istiyor.

 

 

Silifke'de yetiştirilen çilek ise ilçenin önemli gelir kaynakları arasında yer alıyor. Hafızalarda güzel kokusuyla ''Silifke Çileği'' diye yer edinen bu ürünün üreticiye getirdiği yüksek gelir sayesinde ekim alanları her geçen gün artıyor.

 

Geçen yıl ekimi yapılan alanlara 8 bin dönüm daha eklendiği belirtilen ilçede çilek üretiminin 18 bin dönüme yayıldığı ifade ediliyor. Bir dönüm çilek bahçesinden ortalama 4 ton ürün hasadı yapılan Silifke'de bu sezon 72 bin ton ürün toplanması hedefleniyor.

 

 

Türkiye'nin en önemli narenciye üretim merkezi olarak bilinen Mersin'de, geçtiğimiz yıllara göre üretici memnun.

 

Geçtiğimiz yıllarda ihracatta yaşanan sıkıntılardan yakınan üretici, bu yıl, rekoltenin geçen yıla göre değişmemesine rağmen ihracat bağlantıları

 

dolayısıyla endişe yaşamıyor.

 

Bu yıl yörede 2 bin 700 ton ürün elde edilmesi hedefleniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

4774kopia6889hokwiczo.jpg

 

 

 

 

Son yıllardan en çok aranan meyve

 

 

 

Kış hastalıklarına karşı birebir. Vücut direncini artırıyor. Uzmanlar bol bol tüketilmesini öneriyor.

 

Üvez meyvesinin kış hastalıklarına karşı vücut direncini artırıcı özelliği olduğu, bu gibi meyveleri kışın bol miktarda tüketmek gerektiği bildirildi.

 

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Resul Gerçekçioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada,

 

üvez meyvesinin Kuzeybatı Anadolu, Orta Karadeniz Bölgesi ile diğer bazı bölgelerde tüketildiğini söyledi.

 

 

Üvezin, toprak ve su isteği açısından kanaatkar olup atıl tarım alanlarında alternatif ürün olarak kullanılabildiğini anlatan Prof. Dr. Gerçekçioğlu, üvezin tıpta kullanıldığını bildirdi.

 

 

Yapılan araştırmalarda üvez meyve kurusunun kaynatılıp içildiğinde ya da yenildiğinde yapraklarının kabız yapıcı etkisi bilindiğini anlatan Prof. Dr. Gerçekçioğlu, ''Taze meyvesi de bol tüketilirse müshil etkisi gösterebilir.

 

Diğer yandan meyve ve özellikle yapraklarının şeker hastalığına iyi geldiği, kan şekerini düşürücü etkiye sahip olduğu laboratuvar testleriyle kanıtlanmıştır'' diye konuştu.

 

Yine üvezin yapraklarının göğüs yumuşatıcı etkiye sahip olduğunu anlatan Prof. Dr. Gerçekçioğlu, ''Üvez meyvesinin kanamayı durduran ve güçlendirici ilaç olarak kullanımı Hipokrat'a kadar uzanır'' dedi.

 

 

 

 

-''SON YILLARDA ARANAN MEYVE TÜRÜ OLDU''-

 

 

Üvezin şu ana kadar herhangi bir yan etkisinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Gerçekçioğlu, şunları kaydetti:

 

''Kış aylarına doğru hasadı yapılan üvez özellikle son yıllarda aranan meyve türü oldu. Üretimin artırılmasında çok kaliteli sanayi ürünü ve inanılmaz bir müşterisi olan meyve haline geleceğine inanıyorum.

 

Son yıllarda üniversitelerde bu konuda akademik çalışmalar başlamış. Bu çalışmaların yakın gelecekte yaygınlaşacağı kanısındayız. Üvezin kış hastalıklarına karşı vücut direncinin artırıcı özelliği var.

 

Üvez gibi meyveleri kışın bol miktarda tüketmek lazım. Çünkü hiçbir yan etkisi yok, tamamen doğal.''

 

Prof. Dr. Gerçekçioğlu, üvez meyvesinin serin yeri ve nemli ortamları sevdiğini söyledi.

 

 

 

-İÇERİĞİNDEKİ MADDELER-

 

 

 

Prof. Dr. Gerçekçioğlu, bu meyve üzerinde yapılan son araştırmalarda, içeriğinde tanen (kalp krizini önleyici ve vücut direncini arttırır),

sorbitan asidi (altı değerli alkol, karaciğeri güçlendirir), elma asidi, limon asidi, kehribar asidi, tartarik asit, sorbin asidi, C vitamini (antioksidant),

 

amygdalin (bazı türlerinde az olarak rastlanır), uçucu yağlar

ve renk maddesi olarak antosiyanin (bağırsak temizleyici, iltihap giderici, müshil, idrar söktürücü, kanamayı durduran ve lenf uyarıcı özelliklere sahiptir) maddeleri tespit edildiğini belirtti.

 

 

-ÜVEZ-

 

 

Gülgiller familyasından 5-10 metre yüksekliğinde mayıs-haziran ayında beyaz renkli çiçekler açan ve kışın yaprağını döken bir ağaç olan üvezin meyveleri,

küre veya armut seklinde yeşilimsi sarı veya kırmızımsı-esmer renkli ve buruk bir lezzete sahip.

 

 

Sarbus aucuparia türü kuş üvezi olarak bilinen ve Kuzey Anadolu'da yaygın olan üvezin, sorbus domestica türünün (üvez) Karadeniz Bölgesi'nde tabii olarak yayılış gösterdiği gibi meyveleri için

 

birçok bölgede yetiştirildiği ifade ediliyor. Üvez meyvesi, muşmula gibi olgunlaştığı zaman yeniyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.